TOPLUM AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ORAL MUKOZİT OLUŞAN HASTALARIN BAKIMINA YÖNELİK BİR UYGULAMA ÖRNEĞİ
Advertisements

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ
Demir Gibi Türkiye Emzirmenin Korunması, Özendirilmesi, Desteklenmesi ile Demir Yetersizliği, Anemisinin Önlenmesi Ve Kontrolü.
OBEZİTE.
OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ)
T. C. ANKARA VALİLİĞİ İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ Eğitim Şube Müdürlüğü www
BİRİNCİ BASAMAKTA KOMPLİKE OLMAYAN VULVOVAJİNAL KANDİDİAZİS İÇİN TEDAVİ GÜVENLİĞİ VE HASTA TERCİHLERİ DR.SELMA AYDIN.
GELİŞİME ETKİ EDEN FAKTÖRLER
SINIF YÖNETİMİ Sınıf; eğitim-öğretim etkinliklerinin
” “ Her yaş grubunun %15-20 sinde 3 kat daha fazla çürük bulunur ” Hasta broşürü.
BALIKESİR SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ 2007 Halk Eğitimleri Sağlık Slaytları
SAĞLIKLI HAYATIN TEMELİ
MENOPOZ VE BESLENME.
Ağız ve Diş Sağlığımız Dt. Zeynep CANVERDİ.
SAĞLIĞIMIZI KORUYABİLİRİZ
Demir Gibi Türkiye Emzirmenin Korunması, Özendirilmesi, Desteklenmesi ile Demir Yetersizliği, Anemisinin Önlenmesi Ve Kontrolü.
AĞIZ HİJYENİ Hazırlayanlar Eğitim Hemşiresi:Hatice ÇELİK
Aile Hekimliği ve Toplum Sağlığı Şubesi Koruyucu Ağız Diş Sağlığı Hizmetleri.
OKULLARDA SUÇ VE ŞİDDETİ ÖNLEME
PERİYODİK SAĞLIK MUAYENESİ
DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM VE DOĞUM
EPİDEMİYOLOJİ Toplumda görülen sağlıkla ilgili olayların dağılım ve nedenlerini inceleyen bilim dalıdır.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ
0-1 YAŞ DÖNEMİNDE BESLENME
HAMİLELİKTE AĞIZ DİŞ BAKIMI VE ÇÜRÜKLER
ULUSAL AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI POLİTİKASI VE GELİŞTİREN OKULLAR PROJESİ
EVDE HASTA BAKIMI.
HASTANELERİMİZDE AKILCI STOK YÖNETİMİ
Prof. Dr. Tanju BESLER Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü.
ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
İLAÇ UYGULAMASIYLA İLGİLİ TEMEL KURALLAR
KİŞİSEL HİJYEN SAĞLIK YÜKSEKOKULU.
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI.
KRONİK HASTALIKLAR *Genellikle tam iyileştirilmeleri söz konusu olmayan, *Sürekli, *Yavaş ilerleyen, *Çoğu kez kalıcı sakatlıklar bırakan, *Oluşmasında.
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI Ağız sindirim kanalının girişidir. Ağızdaki olumsuzluklar diş sağlığının bozulmasına, sindirimin olumsuz etkilenmesine yol açar.  
Hamilelerde, Bebeklerde ve Çocuklarda Ağız ve Diş Sağlığı
YÖNETİMİN ALT İŞLEVLERİ
Yaşlı Bakım Ekonomisinin Gelişmesinde Üniversitelerin Rolü
TEMEL KAVRAMLAR Prof.Dr.Serap ÇETİNER.
TOPLUM AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI
ÇÜRÜK RİSK FAKTÖRLERİ Prof.Dr.Serap ÇETİNER.
EPİDEMİYOLOJİK ARAŞTIRMA ÇOCUKLARDA KULLANILAN
Beslenme İnsanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli ögeleri alıp vücudunda kullanmasıdır. Ayşe BAYSAL, Beslenme,
BÖLÜM 11 ORTA ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE FİZİKSEL GELİŞİM.
PEDODONTİDE LAZER Prof.Dr. Serap ÇETİNER. İnsan gelişiminin en aktif dönemi olan çocuklukta, süt dişlerinin sağlıklı oluşu ve bütünlüğü İyi bir çiğneme.
OKUL PROGRAMLARI Prof.Dr.Serap ÇETİNER.
0-15 YAŞ GRUBUNDA ÇÜRÜK EPİDEMİYOLOJİSİ, DSÖ HEDEFLERİ, ÜLKEMİZ GERÇEKLERİ Prof.Dr.Serap ÇETİNER.
KİŞİSEL BAKIM (HİJYEN)
FLOR VERNİK UYGULAMASI
Sağlık Hizmetlerinin Sınıflandırılması Ve yaralanma Yolları
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI DİŞ HEKİMİ EMİNE ORUÇ.
AB Avrupa’nın siyasi ve ekonomik bütünleşmesini insan hakları ile hukukun üstünlüğü ilkeleri çerçevesinde sağlamak amacındaki demokratik Avrupa ülkelerinden.
GÖRME TARAMA GKD ANNE SÜTÜ.
PULMONER REHABİLİTASYON
Aile Hekimliğinde Sürekli Sağlık Bakımı
EKONOMİK DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ
Doç.Dr. FİKRET RAMAZANOĞLU Hazırlayanlar ELİF OFLU & K.TANYA ŞAMDAN
20 Yaş Dişleri.
YETERLİ VE DENGELİ BESLENME.
Yrd. Doç. Dr. TÜLAY KUZLU AYYILDIZ 2016
Şeker Tüketİmİ ve SağlIk
DESTEKLEYİCİ PERİODONTAL TEDAVİ
Kişisel ağız bakım ürünleri
AFETLERDE TRİAJ HEMŞİRELİĞİ
Yrd. Doç. Dr. Tülay KUZLU AYYILDIZ
ÇOCUK ONKOLOJİ HEMŞİRESİNİN ROLLERİ VE HEMŞİRELİK STANDARTLARI.
OKUL ÖNCESİNDE DİŞ SAĞLIĞI
Adölesan Kızlarda Haftalık Demir Folik asit Desteği - Demir Eksikliği Anemisinin Yönetimi İçin Etkin Bir Beslenme Tedbiri Dr Burcu Aykanat Yurtsever Karadeniz.
YÜKSEK RİSK TAŞIYANLARDA
KİŞİSEL BAKIM (HİJYEN) Aydın KEMENT Okul Rehber Öğretmeni.
Sunum transkripti:

TOPLUM AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI

Diş hekiminin esas görevi halkın ağız sağlığını korumak ve gerekli dental işlemleri yapmak, toplum gerçeklerini analiz etmektir.

Bir toplumda gözardı edilen diş sağlığı sorunları, diş çürüğü, periodontal hastalıklar ..vs bir süre sonra toplumun ana sorunlarından biri halini almaktadır.

Toplum diş sağlığı toplum sağlığının bir parçasıdır Toplum diş sağlığı toplum sağlığının bir parçasıdır. Sağlık konusunda öğrenilen tüm bilgiler bireyi, dolayısıyla da toplumu etkiler ve toplumun sağlıklı olmasına neden olur.

Toplum ağız diş sağlığı ile ilgilenen kişiler bireysel sorunlardan çok toplumsal sorunlara kolay, ucuz ve işlerliği olan çözümler yaratmak amacındadır.

Günümüzde toplumların kompleks yapıda olması diş sağlığı sorunlarının tek sektörün sorumluluğunda olmasını etkiler. Bu konuda meslek kuruluşları, gönüllü bireyler çalışmalıdır.

Bu çalışmalar sonucunda toplumda optimal diş sağlığını amaçlamalıdırlar.

TADS’nın en önemli basamağı koruyucu diş hekimliğidir TADS’nın en önemli basamağı koruyucu diş hekimliğidir. Topluma yönelik yapılan koruyucu diş hekimliği çalışmalarının en temel öğesi ise eğitimdir.

Bu çalışmaları detaylı olarak incelemeden önce terim kargaşalarının engellenmesi gerekmektedir.

HALK: Aynı yerde yaşayan ortak ilgi alanı olan ve karakteristiği olan insan grubu olarak tanımlanır.

TOPLUM: Aynı yerde yaşayan farklı karakteristikler taşıyan daha büyük insan topluluklarıdır.

Aslında bu iki terim birleşik devletler, eyalet sistemleri olan devletler için daha ayırıcı tanımlamalardır. Bu nedenle günümüzde halk sağlığı yerine toplum sağlığı ve dolayısı ile TADS terimi yerleşmiştir.

TOPLUM SAĞLIĞI: Uzun yıllar boyunca toplum sağlığı hizmetleri yeterli sağlık hizmeti alamayan, fakir halk gruplarına uygulanmıştır. En ucuz ve en etkin yöntemler belirlenip çalışmalar sürdürülmüştür.

Ancak esas olarak bir toplumun sağlığını etkileyen faktörler düşük ya da yüksek gelir grubuna göre sınırlandırılamaz.

TADS fikri ilk olarak 1920lerin başında bireysel sağlığın toplumsal sağlıktan ayırt edilemeyeci felsefesinin ortaya konulması ile şekillenmiştir.

O dönemde sosyal iyileştirme servisleri kurularak beslenme programları ayarlanmış ve koruyucu tedbirler alınmıştır.

Tedavi ise bu programa dahil edilmemiştir Tedavi ise bu programa dahil edilmemiştir. Çünkü sağlık şartlarını iyileştirmede esas olan hastalığın başlamadan durdurulmasıdır. Hastalığın varlığında müdahale etmek tedavi etmek demektir.

SAĞLIK; (WHO) Dünya Sağlık Örgütünün tanımına göre bu fiziksel, mental ve sosyal olarak tümüyle iyi durumda olmaktır. Bireyin sadece hastalıksız olması yeterli değildir.

HASTALIK; Doku ve hücrelerde yapısal ve/veya fonksiyonel açıdan normal olmayan değişikliklerin yarattığı biyolojik haldir.

Kişinin bir sağlık mesleği grubunda olması ve sağlık ile ilgilenmesi onun herzaman sağlık adına bir şeyler yaptığının göstergesi değildir ve bu çalışmaları da onu herzaman tanımlanan sağlık kavramına götürmez.

Çok dar anlamda örneklenecek olursa beslenme sektörü, çevre sorunları ile ilgilenme, sanitasyon, eğitim gibi çalışmalar tek başına bireyin sağlığını temin etmez.

İşte bu konumda toplum sağlığı hizmetinin anlamı daha açık ortaya çıkmaktadır.

Knutson’a göre toplum sağlığı kişilerin sağlığıdır Knutson’a göre toplum sağlığı kişilerin sağlığıdır. Küçük bir gruptan topluma hatta tüm millete yayılan bir yelpaze halini alır. Sadece fakirlerin sağlığını koruma ya da kuruluşların hizmeti olarak değerlendirilemez.

Bu kavram içinde ; -Meslek grupları -Sağlık hizmeti ödenekleri -Sigorta sistemi -İhtiyaçların giderilmesi -Malzemelerin üretimi Gibi birçok faktör değerlendirilmelidir

Wilson’a göre toplum sağlığı hastalıklardan korunma ilmi ve sanatıdır.

Yaşam süresinin uzatılması, fiziksel ve mental yeterliliğin arttırılması, bulaşıcı hastalıkların kontrol altına alınması, erken teşhisi kolaylaştırma, sağlık eğitimi gibi konuları içermelidir.

Kişilerin bu konularda hakları vardır ve bu haklar doğumdan başlayarak hayat boyu verilmelidir. Toplum sağlığı bu hakların farkına varılmasını da sağlar.

Ör; güvenli ve temiz yiyecek kullanımı sağlıklı beslenme Florürlü su kullanımı sağlıklı dişler Emniyet kemeri kullanımı Kazalarda ölümü azaltmak Sigara kullanımını azaltmak Akciğer kanserini azaltmak Felç aşısı uygulaması Çocukları korumak

TADS temelinde eğitim vardır TADS temelinde eğitim vardır. Eğitim toplumsal özelliklere göre değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle önce toplumsal özellikler ve gereklilikler değerlendirilmeli daha sonra eğitim programı belirlenmelidir.

İdeal olan TADS eğitiminde 4 esas faktör olmalıdır. 1.Devletin sağlık politikasının belirlenmesi ve uygulanması 2.Araştırma metodlarının belirlenmesi 3. Ağız sağlığını iyileştirmek ve hastalıklara müdahale 4. Servislerin kurulması

Genel anlamda toplum sağlığı, yaşam tarzı ile davranışın çevreyi, insan biyolojisini, sağlık programlarını ve sistemlerini organize eder.

Felsefesinde; kişilerin mümkün olduğunca sağlıklı kalmasını sağlamak, sağlığı tehdit eden unsurları limitlemek, bağımlılıkları azaltmak ve bunların neden olduğu hastalıkları önlemek vardır.

Planlama Uygulama Geliştirme

Birey bazında dişle ilgili ihtiyaçlara maksimum cevap vermek. DİŞ HEKİMİ TADS HEKİMİ Birey bazında dişle ilgili ihtiyaçlara maksimum cevap vermek. Toplum bazında genel ihtiyaçlara cevap vermek Kişisel diş sağlığını iyileştirmek. Toplumun diş sağlığı seviyesini en iyi yapmak. Bireysel eğitim vermek. Topluma yönelik eğitim vermek. Kişisel risk /fayda hesabı yapmak. Toplum bazında kar zarar hesabı yapmak. Kişilere yönelik iş ahlakı sorumluluğu taşımak. Toplumsal sorumluluk taşımak. Sanatsal becerisini bireye yönelik kullanmak. Sanatsal beceri yoktur teknolojiyi kullanır. Hastanın kişisel ihtiyaçlarına göre hizmet verir. Toplumun ihtiyaçlarını değerlendirir ve önem sırasına koyar. Giderleri kişiseldir. Toplumun özelliğine göre program gideri belirlenir.

Bir toplumda ağız diş sağlığı sorunları belirlenirken şu kriterler değerlendirilmelidir; -Çocuk populasyonunda çürük insidansı(6 yaş) -Biberon çürüğü değerleri( 5 yaş altı) -Erişkin periodontal hastalık insidansı -Florürlü içme suyu kullanımı -Fissür örtücü kullanım sıklığı.

Bu kriterler değerlendirildiğinde aslında çözümlenmeyecek sorunlar olmadığı görülecektir. Önemli olan doğru ve kolay cözümler üretmektir.

Sağlık hizmetleri 2 birimden oluşur... Hizmet birimleri Talebe yönelik hizmet bilimleri

Hizmet birimleri; Ağız sağlığı eğitimi, hijyen eğitimi, florür uygulamaları, okul sağlığı hizmetleri, iş yeri hizmetleri.

Talebe dönük hizmet birimleri: Diş hekimi fakülteleri klinikleri, poliklinikler, Muayenehaneler.

Hizmet birimleri talep olmadan, hizmet götüren birimlerdir Hizmet birimleri talep olmadan, hizmet götüren birimlerdir. Talebe yönelik birimlerde ise bireyin istekleri vardır. Sağlık hizmetlerinde incelenmesi gereken bir başka konu ise geleneksel ve çağdaş görüşlerdir.

KONULAR GELENEKSEL ÇAĞDAŞ Hizmet edilen kişiyi değerlendirme Hastalığı tedavi ettirmek gelir. Kişi fizik, biyolojik ve sosyal çevresi ile değerlendirilir. Hizmet sunumu Kuruma baş vuran kişiye hizmet verilir. Sağlık hizmeti herkese verilir Hizmet dilen kişi Hasta iken hizmet verilir. Hem sağlıklı hem hasta bireye hizmet verir Hizmet kapsamı Tedavi rehabilitasyon. Koruma-tedavi-rahabilitasyon Hastalıktan korunma Özel durumlarda sınırlı olur Önceliklidir. Hastalık nedeni Biyolojik nedene yönelir. Biyolojik ve sosyal neden aranır Kaynak tahsisinde öncelik Yüksek teknoloji kullanılır. Sınırlı kaynakla en önemli sorunu çözer. Teşhis ve tedavi Hekim tarafından yapılır. Özel eğitilmiş personel yetiştirir. örgütlenme Hekim ve yardımcısı tarafından hizmet verilir. Çeşitli meslek grupları küçük ekip oluşturup ülke çapına yayılabilir. Toplumsal karar ve planlama Yoktur Sağlıkla ilgili olaylar sürekli gözlenir ve planlama yapılır.

AĞIZ SAĞLIĞI HİZMETLERİNDE BİRİNCİ- İKİNCİ- ÜÇÜNCÜ KORUNMA

1)BİRİNCİ KORUNMA HİZMETLERİ; A)Sağlığın geliştirilmesi ve iyileştirilmesi B)özgül korunma(hastalıklara özel korunma geliştirme.

A)Sağlığın geliştirilmesi ve iyileştirilmesi; a)Bireyin ve toplumun koruyucu hekimliğe motivasyonu b)ADS konusunda eğitim(a şıkkı için geçerli) c)Bakteri plağının gösterilmesi.(nedenin varlığını göstermek) d)Fırçalamayı öğretmek(somut çözüm) e) İplik kullanımını öğretmek f) Eğitimin yerleşip yerleşmediğini görmek( önce eğitim sonra denetleme) g)Değişik fluorür uygulamaları h)Yeterli ve doğru beslenmeyi öğretmek

B)Özgül korunma(hastalıklara özel korunma geliştirme) a)Ağız diş sağlığı eğitimini sürdürmek. b)Diyetin yeniden düzenlenmesi(riske göre ayarlama) c)Plağın uzaklaştırılması d)Kötü restorasyonların düzeltilmesi e) Fissür örtücü uygulanması f)Florür uygulamaları g)Radyografik tarama

h)Zararlı alışkanlıkların giderilmesi i)Lokal ve sistemik eğilim yaratan faktörlerin kaldırılması.(Diabet, ağız solunumu, radyasyon tedavisi, enzim bozuklukları gibi sistemik faktörlerin ve maloklüzyon gibi lokal faktörlerin düzeltilmesi)

Genel anlamda toplumun birincil korunmaya eğilimi ve talebi yoktur.

2)İKİNCİL KORUNMA HİZMETLERİ (İlerlemenin durdurulması-erken teşhis-tedavi) a)Periyodik muayene (tarama) b) Diş çürüğü ve periodontal hastalıkların erken devrede ortaya çıkarılması için özel test ve indekslerin kullanımı. c)Sitolojik tanı d)Radyografik tanı e)Florür uygulamaları f)Restorasyonlar

Birincil korunma yapılmazsa ikincil korunma çok zordur Birincil korunma yapılmazsa ikincil korunma çok zordur. Hizmetlerde bir devamlılık gerekir. Aksi taktirde hizmetlerin kavramı değişir.

3)ÜÇÜNCÜL KORUNMA Protez ve diğer restorasyonlarla tedavidir.

AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI İÇİN GEREKLİ VERİLER 1)Ağız sağlığına dair epidemiyolojik veriler 2)İnsan gücüne ait epidemiyolojik veriler. 3)Ağız sağlığı hizmetlerinin belirlenmesi 4)Koruyucu programların belirlenmesi(Toplumun özelliğine göre değerlendirilir)

21.Yüzyıl dişhekimliğinin hedefi çocukluk döneminden başlayarak bireylere ağız hijyeni alışkanlığı kazandırmak ve koruyucu uygulamalarla diş çürüğünün önüne geçmektir.

Çürüksüz bir toplum ulaşılmaz bir hayal değildir! 6 Sihirli Formül: Annenin eğitimi Oral Hijyen alışkanlığı Flor Fissür örtücüler Bilinçli beslenme Periyodik dişhekimi kontrolü

KORUYUCU DİŞ SAĞLIĞININ DEVLET POLİTİKASI HALİNE GELDİĞİ ÜLKELERDE ALTI YAŞ GRUBUNDA ÇÜRÜK ORANI YILLARDIR %10’UN ALTINDADIR. Bebek ağız sağlığı programları ile çürüksüz bir toplum hedeflenmektedir.

Ağız sağlığı anne karnında başlar. Çocuklar ağız sağlığını koruyamayacağına göre bu görev ailelere düşmektedir.

HAMİLE, BEBEK VE ÇOCUK AĞIZ SAĞLIĞI PROGRAMLARINDA ÇOCUK VE KADIN DOĞUM DOKTORLARI İLE DİŞ HEKİMLERİ HEMŞİRELERLE BİRLİKTE ÇALIŞMALIDIR.

Çürük anneden bebeğe taşınabilen infeksiyöz bir hastalıktır. Hamilenin kendi diş sağlığı açısından eğitimi

HAMİLELİKTE AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI Hormonal değişimlerle birlikte fiziksel ve ruhsal değişimlerin birlikte görüldüğü hamilelikte ağız sağlığı daha da önem kazanır.

Östrojen hormonunun artışı nedeniyle diş etinin hastalık yapıcı ajanlara karşı cevabında da artış olur. Normal zamanlarda diş etinin tolere edebileceği plak miktarı hamilelikte ciddi diş eti hastalıklarına ve diş eti büyümelerine neden olur.

Hamilelikte diş çürüklerinde de artış görülür Hamilelikte diş çürüklerinde de artış görülür. Nedeni ilk aylarda kusma, bulantı, aşermeye bağlı olarak hamileler diş fırçalama alışkanlıklarından uzaklaşırlar. Kusma ve mideden gelen özsuyunun ağza gelmesi ağızın kimyasını değiştirerek asit ortam yaratır. Asit ortamda dişlerin çürümesini kolaylaştırır.

Yine hamilelikte beslenme düzenindeki değişiklikler ve tatlı yiyeceklere olan düşkünlük ve bu tip besinlerin öğün aralarında ve sık sık tüketilmesi de diş çürüklerinde artışa neden olmaktadır.

"Her doğumda bir diş kaybedilir" düşüncesi doğru mu? "Hamilelik sırasında bebeğin kendisi için gerekli olan kalsiyumu annenin dişlerinden alarak annesinin dişlerinin çabuk çürümesine yol açtığı, bu nedenle hamile annelerin diş kaybına uğradığı " düşüncesi tamamen yanlıştır.   .  

Hamilelik sırasında annenin dişlerinden kalsiyum kaybı olduğuna dair herhangi bir bilimsel kanıt yoktur. Bu dönemde bebeğin ve annenin kemiklerinin sağlıklı olabilmesi için annenin günlük 1200-1500 mg kalsiyuma gereksinimi vardır.

Hamilelik döneminde kadın süt ve süt ürünleri ile yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum dan zengin gıdalar alarak kalsiyum gereksinimini karşılamalıdır. Eğer gıdalarla yeterli kalsiyum sağlanamazsa bebeğin gelişimi için gerekli olan miktar annenin kemiklerinden karşılanır.  

Dişlerden kalsiyum çözünmesi olmaz. Eğer iyi bir beslenme ile beraber yeterli ağız diş bakımı yapılırsa hamilelik döneminde normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşılmaz.   Hamilelik sırasında beslenme hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için oldukça önemlidir.

HAMİLELİK SIRASINDA EKSTRA BİR AĞIZ-DİŞ BAKIMI GEREKLİ MİDİR? Günlük ağız ve diş bakımım kesintiye uğratılmamalıdır. Hamilelik öncesi tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalıdır. Çünkü plak birikimi, ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt ilişki vardır.

Günde en az iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapılarak plak birikimine engel olunmalıdır. Ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Özellikle ılık tuzlu su diş etlerini rahatlatır ve dişeti hassasiyetini azaltır.

HAMİLELİK DÖNEMİNDE FLORÜR TABLET ALIMI ÖNERİLMEZ HAMİLELİK DÖNEMİNDE FLORÜR TABLET ALIMI ÖNERİLMEZ. ÇÜNKÜ FLORÜR PLASENTA BARİYERİNİ GEÇEMEZ; BU NEDENLE DE BEBEĞİN DİŞ GELİŞİMİNDE ETKİSİ OLMAZ.

"HAMİLEYKEN ANTİBİYOTİK KULLANIMI" BEBEĞİN DİŞLERİNİ ETKİLER Mİ? Bu dönemde bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılması gerekmektedir. Ancak kullanılan her antibiyotiğin bebeğin dişlerinde lekelenmelere neden olduğu kanısı yanlıştır. Antibiyotik kullanımı özellikle Penisilin ve türevleri (amoxicilline vs. ) kullanımını bebek için herhangi bir sakıncası yoktur.

Dişlerde renklenmelere neden olan antibiyotik grubu "tetrasiklinler"dir. Bunun dışındaki antibiyotiklerin renklenme yaptığı kanıtlanamamıştır.

HAMİLELİK DÖNEMİNDE ANNE ADAYI KENDİ DİŞ SAĞLIĞI VE DOĞACAK BEBEĞİN DİŞ SAĞLIĞI İLE İLGİLİ NELERE DİKKAT ETMELİDİR? Hamileliğin 3.ayından itibaren bebeğin dişleri oluşmaya başlar. Bebeğin dişlerinin bu dönemdeki oluşum ve gelişimleri için gerekli olan kalsiyum, fosfor ve diğer mineraller annenin kan dolaşımından alınır. Bu nedenle bebeğin tüm sağlığı için olduğu kadar dişlerinin sağlığı açısından da annenin beslenme şekli çok önemlidir.    

Anne, gerekli kalsiyum, fosfor ve vitaminleri dengeleyerek bebeğin diş gelişiminin başarısına yardımcı olur. Sağlıklı dişler ve kemikler için hamile bir kadın mutlaka süt ve süt ürünleri, et, balık ve tavuk; taze meyve ve sebzeler ile beslenmeye özen göstermelidir...

HAMİLELİK SIRASINDA DİŞ TEDAVİSİ YAPILABİLİR Mİ? Hamileliğin ilk üç ayında bebeğin organ gelişim evresi olduğundan etkili dental tedaviden kaçınılmalıdır. Tedaviler ikinci üç aya ertelenmelidir.   Diş ya da diş eti iltihabı gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği düşüncesi ön plana alınmalı ve bir jinekoloğun önerileri doğrultusunda dental tedavi yapılmalıdır.  

Son üç ayda tedavi için gerekli olan pozisyonları rahat alalaması ve koltukta uzun süre oturamaması nedeni ile diş tedavisi yaparken anne rahatsız olabilmektedir.

Hamilelikte dental anestezi yapılabilir mi? Hamilelik esnasında birçok ilacın kullanılmaması ya da kontrollü kullanılması önerilmesine karşın, dental tedavilerde kullanılan lokal anesteziklerin herhangi bir yan etkisi rapor edilmemiştir. Lokal anestezi kullanılmasında üretici firmanın önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir. Herhangi bir uyarı yoksa lokal anestezik kullanmada bir sakınca yoktur.

Anestezi altında yapılan tedavide hasta ağrı duymayacak ve daha az stres yaşayacaktır. Diş çekimi yada herhangi bir müdahale için gebelik sırasında lokal anesteziklerin kullanılmasında üretici firmanın önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir. Herhangi bir uyarı yoksa kullanmada bir sakınca yoktur.

HAMİLELİKTE DİŞ ÇEKİLİR Mİ? İlk üç aylık dönem: Bu dönem bebeğin çok hassas olduğu bir dönemdir. Gereksiz müdahaleler düşüğe sebep olabilir. Fakat ağrıya sebep olmuş ve/veya müdahale edilmediği taktirde daha çok zarara neden olabilecek durumdaki dişlerin çekim, kanal tedavisi gibi acil olarak tedavi edilmesi gereken durumlarında, çekinmeden diş hekimine gidilmelidir. Diş hekimi , bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedaviyi sağlayacaktır.  

İkinci üç aylık dönem: Bu dönem , hamilelik sonuna kadar ertelenmesi uygun olmayan diş çekimi, dolgular, kanal tedavileri vb. pek çok tedavinin yapılması için en uygun olan dönemdir. Üçüncü üç aylık dönem: Bu dönemde bebek anne karnında oldukça büyümüştür ve doğum yaklaşmıştır. Aynen ilk üç aylık dönemde olduğu gibi, acil tedaviler dışında diş hekimi müdahale etmeyecektir.

DİŞ RÖNTGENİ ÇEKİLEBİLİR Mİ? Diş hekimliğinde kullanılan röntgen makinalarında radyasyon çok düşük seviyede olmasına rağmen hamilelerde röntgen çekiminden kaçınılmalıdır. Zorunluluk yoksa bu işlem doğum sonrasına ertelenmelidir. Eğer acil bir tedavi için kesinlikle röntgen filmi çekilmesi gerekiyorsa : Anneye özel koruyucu önlük giydirilmeli, hızlı film kullanarak ve düşük doz uygulaması yapılmalıdır.

BEBEKLERDE AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI Bebeğin doğumundan itibaren ailesi olarak yapılabilecek en önemli şey kendi ağız ve diş sağlıklarına özen göstermeleridir. Özellikle anneden bebeğe çürük yapıcı bakterilerin geçişi kanıtlanmıştır. Bu, annenin bebeğini ağızdan öpmesi veya aynı kaşığı, bardağı kullanmasıyla olabilir.

Örneğin bazı anneler bebeklerine yedirecekleri mamanın sıcaklığını kontrol etmek için kaşıktaki mamayı önce kendi ağızlarına götürüp sonra bebeğe yedirirler. İşte bu durum sonucunda, anne ağzındaki bakterilerin bebeğe geçişi kaçınılmaz olur. Anne bu konuda her zaman çok dikkatli ve titiz olmalıdır. Ağız ve diş sağlığına çok özen göstermesi gerekir. Ayrıca annenin xylitollü cikletler çiğnenmesinin de özellikle bu yakın temasın olduğu yeni doğum dönemlerinde büyük önemi vardır.

İnfektivite Penceresi Probiyotik Beslenme 1) 19 – 36 ay 2) 6 Yaş 3) 12 Yaş LC1 Yoğurt Aktiva Yoğurt Süt

BEBEĞİN YENİ SÜREN DİŞLERİNİN BAKIMI NASIL YAPILMALI? Bebeğin dişleri ağızda gözükür gözükmez fırçalanmaya başlanmalıdır. Süt dişleri diş çürüklerine karşı çok dirençsizdirler. Bu sebepten dolayı süt dişleri kolayca çürüyebilir ki bu; çocuğun daimi dişlerini de olumsuz yönde etkileyecektir. Sabah ve akşam yatmadan önce bebeğin dişleri ıslak gazlı bez veya yumuşak kıllı bir fırçayla ve sadece su ile temizlenmelidir. 1,5-2 yaşından önce bebeğin ağız ve diş sağlığında yutma riskinden dolayı diş macunu kullanılmamalı. 3 yaşından sonra da küçük bir nohut tanesi kadar fluoridli çocuk diş macunu kullanmaya başlayabilir

Çocuğun ilk pedodontist/diş hekimi ziyareti için uygun zaman ya ilk dişinin çıkmasından sonra ya da ilk doğum gününden hemen sonra olmalıdır. Bebek 16 aylık olmadan önce mutlaka sorun olsun olmasın bir pedodontiste (çocuk diş hekimi) götürülmeli; ileride oluşabilecek ağız ve diş sağlığı sorunlarının önlenmesi için çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki rutin diş hekimi kontrolleri çocukların sağlıklı gülümsemesi için ilk basamaktır

İnsanların beslenme alışkanlıkları küçük yaşlarda şekillenir. Diş sağlığı açısından beslenme İnsanların beslenme alışkanlıkları küçük yaşlarda şekillenir.

İnsanlarda tat tercihi doğumsal mıdır?

İnsanların doğasında bulunan tatlı tercihi teşvik edilmemelidir. Şekere düşkün annelerin %76’sı çocuğun mamasına şeker ilave etmektedir.

Biberon çürüğü nedir? Çocuk bir yaşından sonra hala biberon kullanıyorsa biberon keyif verici bir bağımlılığa dönüşmüştür.

Çocuklara ara öğünlerde çürük yapmayan gıdalar verilmelidir.

Çocuğa oral hijyen alışkanlığının kazandırılması İnsanlar temel alışkanlıklarını çok küçük yaşlarda kazanır.

AMAÇ DİŞ FIRÇALAMA OYUNLARININ TEMEL BİR ALIŞKANLIK HALİNE DÖNÜŞMESİDİR.

DİŞLER NASIL FIRÇALANMALIDIR?

İLK DAİMİ DİŞ NE ZAMAN AĞIZDA YER ALIR? Çocuklarda ilk daimi diş genellikle 6 yaşında ve süt azılarının gerisindeki boşluktan süt dişi değişmeden süren birinci büyük azı dişidir. Bu dönemde çürük yapıcı besinler çocuklar tarafından yoğun olarak tüketilir. Yeterli ağız hijyeninin sağlanması için gerekli olan el becerisi de henüz oluşmamıştır.

Çoğu aile, süt dişi düşmeden çıkan bu ilk daimi dişleri süt dişi olarak zannetmekte ve nasıl olsa değişecek düşüncesi ile gerekli tedbirleri almakta gecikmektedir. Bu nedenlerden dolayı birinci büyük azı dişleri çok çabuk çürürler. Bu yüzden diş hekimi tarafından uygulanan koruyucu tedavilerle ilk daimi dişlerin bir ömür boyu çürüksüz olarak ağızda kalması mümkündür.

FİSSÜR ÖRTÜCÜLER (FİSSÜR SEALANTLAR)

Fissür Örtücü Uygulamak İçin İdeal Yaşlar: 3-4 yaş: Süt molar dişler 6-7 yaş: 1. daimi molar dişler 10-11 yaş: Premolar dişler 12-13 yaş: 2. daimi molar dişler

Dişhekimliğinde Floridler ÇÜRÜK PROFİLAKSİSİNİN TEMELİNİ OLUŞTURAN FLORİDLER, 1940’LARDAN GÜNÜMÜZE DEĞİN ÇÜRÜK ÖNLEYİCİ ETKİ MEKANİZMALARI VE KLİNİK UYGULAMALARA YÖNELİK DEĞİŞİKLİKLER NEDENİYLE DİŞ HEKİMLİĞİ LİTERATÜRÜNDE HALA GÜNCELLİĞİNİ KORUMAKTADIR.

Florid Uygulamaları Bireysel Profesyonel Solüsyon Cila Jel Tablet Diş Macunu Gargara Florlu Diş İpi Florlu kürdanlar Profesyonel Solüsyon Cila Jel

Koruyucu etkileri %50-70’dir. Sistemik Floridler Suların florlanması Yemek tuzuna flor katılması Florun tabletlerle verilmesi Koruyucu etkileri %50-70’dir.

Florid Tabletleri Flor tabletleri topikal fluoridlerin bulunmadığı 1950 yılında suların florlanmasına alternatif olarak geliştirilmiştir. 1979 yılında ADA suların Florlanmadığı bölgelerde tabletleri etkin ve emin bir halk sağlığı yöntemi olarak önermiştir.

Yıllar boyu sistemik floridlerin çürük önleyici etkisinin diş gelişimi esnasında diş yapısına girmesiyle ilişkili olduğuna inanılmıştır. Günümüzde floridlerin sürme sonrası topikal etkisinin çok daha önemli olduğu kabul edilmektedir. Suların florlanması ile gözlenen %80 çürük önleyici etkide florun sistemik rolünün ancak %20-40 olduğu kanıtlanmıştır.

Günümüzde Floridlerin asıl çürük önleyici etkisinin topikal olduğuna inanılmaktadır. Sistemik floridasyon kesildikten sonra topikal uygulamalarla desteklenmediğinde florun koruyucu etkisi büyük oranda kaybolmaktadır. Günümüzde topikal floridlerin yaygın olarak uygulandığı ve çürük değerlerinin çok düşük olduğu ülkelerde F tabletlerinin yarardan çok risk taşıdığı belirtilmektedir.

Tablet uygulamaları ile ilgili önemli tartışmalar mevcuttur: Tabletler genellikle SED yüksek aileler tarafından kullanılmaktadır. Aileler önerilen dozu hatalı uygulamaktadır. Hatalı doz verilmesi Florozis riski oluşturmaktadır. Doktor ve Diş Hekimleri hatalı doz vermektedir. Dozlar gıda ve sudaki F düzeyine göre verilmelidir. Flor tabletlerinin toplumsal değil bireysel bir uygulama olarak değerlendirilmesinin gerektiği bildirilmektedir.

Flor Tablet Dozları: 6 Ay – 3 Yaş 0.25 mg 3 Yaş – 5 Yaş 0.50 mg 5 Yaş Üzeri 1 mg *Sudaki F < 0.6ppm

Flor tabletleri sulardaki Flor konsantrasyonu bilinerek verilmelidir Flor tabletleri sulardaki Flor konsantrasyonu bilinerek verilmelidir. İşbirliği yapılan hastalara verilerek,çocuklar kontrol altında tutulmalıdır. 3 yaş altında sadece çürük riski yüksek çocuklara verilmelidir.

FLOR TABLETLERİ Topikal etkiden yararlanmak için günlük tablet dozu bölünerek verilmelidir. Gece yatmadan önce verildiğinde topikal etkisi artar. Emilerek veya çiğnenerek alınmalıdır Tablet almadan bir saat önce süt ürünleri kullanılmamalıdır.

Topikal Florid Uygulamaları Cila Solüsyon Diş Macunu Gargara Jel Koruyucu etkileri aynıdır.

Bireyin mevcut çürük düzeyi istikbaldeki çürük durumunun en iyi göstergesidir.

ÇÜRÜĞE YATKIN BİREYLERDE SADECE DİŞLERİN FIRÇALANMASIYLA ÇÜRÜK ÖNLENEMEZ.

BİREYSEL UYGULAMALAR (GARGARA,DİŞ MACUNU,JEL) HERKES İÇİN EN İYİ SEÇENEKTİR. Bireysel uygulamalar ilgili ve işbirliği yapan hastalara önerilmelidir.

Profesyonel uygulamalar (jel,solüsyon,cila) pahalıdır Profesyonel uygulamalar (jel,solüsyon,cila) pahalıdır. Çürük aktivitesi yüksek bireylere uygulanmalıdır.

İlk randevu 12-18.aylarda yapılmalıdır. Riskli çocuklar 6 ayda bir kontrol edilmelidir. Oral hijyen eğitimi verilmelidir. Çocuğun çürük riskine göre en ideal F programı düzenlenmelidir. Beslenme düzenlenmelidir.

EPİDEMİYOLOJİK ARAŞTIRMA ÇOCUKLARDA KULLANILAN YÖNTEMLERİNDE ÇOCUKLARDA KULLANILAN İNDEKSLER

Epidemiyoloji toplum ağız sağlığı biliminin temel prensiplerinden biridir. Değişik zamanlarda ve dünyanın değişik yerlerinde toplumların sağlık durumlarının ve hastalıklarının çevre ve yaşam koşulları içinde incelenmesi demektir.

Toplumdaki hastalık oranları “prevelans” veya “insidans”verileri şeklinde rapor edilir. Prevelans: Belirlenen bir zaman noktasında bir toplumda mevcut olan hastalıkllı vaka sayısını belirtir. İnsidans: Aynı populasyonu bir zaman periyodu boyunca takip ederek ve bu zaman periyodu boyunca populasyonda tespit edilen yeni vakaların sayısıyla oluşur.

Epidemiyolojik araştırmaların sonuçlarından yararlanabilmek; toplanan verilerin güvenilir ölçütlere dayalı olmasına bağlıdır. Bu ölçütlerin en önemlisi de indekslerdir.

A- Çürük prevelans hızı DİŞ ÇÜRÜK İNDEKSLERİ A- Çürük prevelans hızı B- Çürüğün şiddet derecesini belirleyen indeksler a- DMF-T b- DMF-S c- DIMF d- df e- df-s f- dif g- D 1-4 MF-T h- D 1-4 MF-S i- kişi başına düşen çürük sayısı j- riskte olan diş başına düşen çürük sayısı k- diş mortalite hızı l- radyografik indeksler

C- Çürük insidans hızları a- çürük insidans hızı b- ortalama çürük hızı c- ECSI (extrapolated carious surface increment index) d-DMFU e-DMFU-S D- Laboratuar bulguları ile ilgili indeksler a- Çürük duyarlılık deneyleri -Tükürükte laktobasil sayımı -Synder testi -Fosdich deneyi b- Plak aktivite testleri -Modifiye Synder testi -Plak pH -D-K çürük testi

c- Beklenen çürük aktivitesini belirleyen parametreler -tükürüğün tamponlama kapasitesi -uyarılmış tükürükte Streptekok mutasyon titrasyonu -plak oluşum oranının klinik değerlendirilmesi -St. Mutans C serotipi ile reaksiyona giren tükürük aglutinin kantitasyonu d-SMAPPI ( S. Mutans Approximal Index) E- Tedavi gereksinimini belirleyen indeksler a-UGTİ(uygulanması gerekli tedavi indeksi) b-UTİ (uygulanmış tedavi indeksi) c-Tİ (treatment indeks)

ÇÜRÜK PREVELANS HIZI Bir toplumda ağzında çürük ve sonuçlarını taşıyan kişilerin çokluk derecesini gösteren bir değerdir. Yüzde olarak ifade edilir. Ağzında çürük bulunan kişi sayısı ÇPH= ----------------------------------------------- x 100 Muayene edilen kişi sayısı

ÇÜRÜĞÜN ŞİDDET DERECESİNİ BELİRLEYEN İNDEKSLER DMF-T Toplumun çürük ve sonuçları açısından hangi düzeyde olduğunu anlamamıza yardımcı olan bir indekstir. Sürekli dişler için hesaplanır Muayene edilen kişilerde saptanan çürük diş sayısı+dolgulu diş sayısı+ çürük nedeniyle çekilen diş sayısı DMF-T= ----------------------------------------------------------------------------------------------- muayene edilen kişi sayısı D= Decay ( Çürük) M= Missing ( Kayıp) F= Filled ( Dolgulu) T= Tooth ( Diş)

DMF-S Muayene edilen kişilerde saptanan çürük yüzey sayısı+dolgulu yüzey sayısı+çürük nedeniyle çekilen diş sayısı DMF-S= --------------------------------------------------------------------------------------------- muayene edilen kişi sayısı D= Decay ( Çürük) M= Missing ( Kayıp) F= Filled ( Dolgulu) S= Surface ( Yüzey) Azı dişler için yüzey sayısı 5, kesici ve kanin dişler için 4 yüzey kabul edilir.

ÇÜRÜK DİŞİN SAPTANMASI Diş yüzeyinde bir lezyon kavite oluşturmuşsa, minenin altı çürümüşse, taban veya duvarlarında yumuşama varsa çürük olarak kaydedilir. Dişte geçici dolgu varsa veya fissür örtücünün kenarında çürük başlamışsa çürük olarak kaydedilir. Çürük nedeniyle kron kaybı olmuş sadece kök kalmış dişler çürük olarak değerlendirilir. WHO nun görüşü CPI sondunun( community periodontal indeks) oklüzal, bukkal ve lingual yüzeylerdeki görünen çürüğü saptamak için kullanılmasıdır.

Fissür örtücü uygulanmış dişler sağlam kabul edilir. M BİLEŞENİ Daimi dişlerde çürük nedeniyle kaybedilen dişler bu kategoriye dahil edilir. Başka nedenlerle ( ortodontik,periodontal,travma) çekilmiş dişler DMFindeksine kaydedilmez. F BİLEŞENİ Kron üzerinde daimi restorasyon varsa ve çürük yoksa dolgulu olarak kaydedilir. Diş rengindeki dolgularda ayıretmek zor olduğundan çok dikkatli olunmalıdır. Fissür örtücü uygulanmış dişler sağlam kabul edilir. Sadece çürük nedeniyle kron uygulanmış dişler bu kategoriye dahil edilir. Dişte hem dolgu hem çürük varsa çürük kabul edilir.

Tedavi edilemeyecek kadar çürük dişler I harfi ile gösterilir. DIMF İNDEKSİ Tedavi edilemeyecek kadar çürük dişler I harfi ile gösterilir.

SÜT DİŞLERİ İÇİN KULLANILAN İNDEKSLER df dfs indeksleri DMF indekslerinin süt dişi için uygulanan şeklidir. Eksik olan süt dişleri hesaplamaya katılmaz. Çünkü süt dişinin fizyolojik olarak mı düştüğü veya çürük veya başka bir nedenle mi çekildiğini saptamak güçtür ve hataya düşme olasılığı yüksektir. Bu nedenle sadece çürük ve dolgulu süt dişleri hesaplanır.

‘dif indeksi’ Süt dişlerinde çürük (d), tedavi edilemeyecek kadar çürük (i) ve dolgulu (f) dişler hesaplanır.

Bu indekslerde çürük 0-4 arası sınıflandırılmaktadır. D 1-4 MF-T VE D 1-4 MF-S İNDEKSLERİ Bu indekslerde çürük 0-4 arası sınıflandırılmaktadır. 0= sağlıklı 1=ince çizgi, tebeşirimsi görünüş 2=ince kahverengi çizgi 3=genişliği 2mm den küçük çürük lezyonu 4= genişliği 2mm den büyük çürük lezyonu

U harfi unerupted sözcüğünden gelir. DMFU VE DMFU-S İNDEKSİ Uzun süreli araştırmalarda yeni süren dişlerin durumunu incelemek amacıyla kullanılır. U harfi unerupted sözcüğünden gelir. Araştırmanın devamı sırasında yeni süren dişlere ilişkin DMF indeks değeridir.

Significant Caries Index Bir çok ülkedeki çürük durumunun detaylı analizleri 12 yaş grubu çocukların bir kısmı tamamen çürüksüz olduğu halde, bir kısmının hala yüksek veya çok yüksek DMFT değerleri olduğunu göstermektedir. Ortalama DMFT değeri her zaman tüm toplumun çürük durumunu yansıtmamaktadır. Yani tamamen çürüksüzlük oranı artmasına rağmen 12 yaşındakilerde yüksek DMFT skoruna sahip geniş bir kitle vardır. Bu nedenle Significant Caries İndex inceleme altındaki her toplumun yüksek çürük değerlerine sahip bireylerine dikkat çekmek amacıyla düzenlenmiş bir indekstir.

Significant Caries Index hesaplanması: Toplumdaki bireylerin DMFT değerleri saptanır. Toplumun en yüksek çürük skoruna sahip 1/3 i seçilir. Bu alt grup için ortalama DMFT hesaplanır. Bu değer SiC Indeks değeridir.

Bu örnekte %45 çürüksüz (DMFT=0), ortalama DMFT 1.91 ve SCI 4.61

WHO 2015 yılı hedefi ; 12 yaş grubunda SCI’ nın 3den küçük olmasıdır.

Dişlenme Durumu Ve Tedavi Gereksinimi 55 54 53 52 51 61 62 63 64 65 18 17 16 15 14 13 12 11 21 22 23 24 25 26 27 28 85 84 83 82 81 71 72 73 74 75 48 47 46 45 44 43 42 41 31 32 33 34 35 36 37 38

Daimi dişler Süt dişleri DURUM TEDAVİ Daimi dişler Süt dişleri 0- sağlıklı A 0- yok 1-çürük B 1- sealant 2-çürük+dolgu C 2- tek yüzlü dolgu 3-dolgulu, çürük yok D 3-2 veya daha fzla yzlü 4-çürüğe bağlı çekim E 4-kronköprü 5-başka bir nedenle çekim - 5-köprü elemanı 6-sealant,cila F 6-pulpa tedavisi 7-köprü-özel kron G 7-çekim 8-sürmemiş veya eksik diş - 8- başka tedai T- travma 9-diğer

Çürük değerlendirmesi yaparken ayna ve sond kullanılmalıdır. Sond 50 incelemeden sonra değiştirilmelidir. Dişin tüberkül tepesi ağız içinde görülüyorsa veya sond ucu ile dokulunabiliniyorsa diş ağızda mevcut olarak kabul edilir. Süt ve sürekli diş aynı anda aynı yerde görülüyorsa, daimi diş sayılır.

İNDEKS YAŞLARI VE YAŞ GRUPLARI 5 YAŞ- Bu yaş süt dişlerindeki çürük seviyesinin belirlenmesi için önemlidir. 12 YAŞ- Pek çok ülkede, okul sistemiyle kolaylıkla güvenilir örneklerin elde edilebileceği son yaştır. 3. Molar dişler hariç tüm daimi dişler ağızda mevcuttur. Bu nedenle 12 yaş hastalık trendlerini uluslar arası ortamda karşılaştırma ve izleme için çürüğün küresel yaşı seçilmiştir. 15 YAŞ-Bu yaşta daimi dişler sürmüş ve 3-9 yıl boyunca ağız ortamına maruz kalmıştır. Bu nedenle çürük görülme sıklığı 12 yaşındakilerden daha anlamlıdır. Bu yaş aynı zamanda ergenlikçağındakilerde periodontal hastalık değerlendirilmesi için önemlidir.

Çocuklarda süt ve sürekli dişlerde yaş önemli bir faktör olduğundan her yaş grubu için ayrı ayrı df/DMFT değerlerinin saptanması da önerilmektedir.

ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA ÇOCUKLARDA AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI DURUMU

Diş çürükleri alınan tüm önlemlere rağmen çocukluk döneminin önemli problemlerinden birini oluşturmaktadır. Gelişmiş ülkelerde diş ve dişeti hastalıklarında önemliölçüde azalma gösterirken, ülkemizin de içinde bulunduğu Gelişmekte olan ülkelerde diş çürükleri hala önemli bir sorun oluşturmaktadır.

12 YAŞ GRUBUNDA DMFT ÜLKE YIL DMFT AVUSTURYA 1978 3.0 1984 3.8 1988 4.3 1994 3.0 1997 1.7 2002 1.0 BELÇİKA 1972 3.1 1989-91 2.7 1998 1.6 2001 1.1 BULGARİSTAN 1993 3.1 1998 4.2 2000 4.4

HIRVATİSTAN 2.6 3.5 KIBRIS 2.1 ÇEK CUMHURİYETİ DANİMARKA 1991 1999 1992 2.1 ÇEK CUMHURİYETİ 1987 1993 1998 2002 3.3 2.7 3.4 2.5 DANİMARKA 1975 1978 1980 1985 1988 1991 1994 1995 2000 2001 2002 2003 5.2 6.4 5.0 2.1 2.2 1.3 1.4 1.2 1.0 0.9 0.89 0.9

ESTONYA 1992 1998 4.1 2.7 FİNLANDİYA 1975 1994 1997 2000 6.9 1.2 1.1 1.2 FRANSA 1987 1993 1998 4.2 2.1 1.9 ALMANYA  

YUNANİSTAN 1960 1985 1993 1998 2000 3.8 4.3 1.6 2.7 2.2 MACARİSTAN 1985 1991 1996 5.0 4.3 3.8 İZLANDA 1981-82 1991 1993-94 1996 8.3 3.4 2.2 1.5 İRLANDA 1984 1992 2002 1984 1993 2002 1997 (non fluoridated) 3.3 (non fluoridated) 2.1 (non fluoridated) 1.3 (fluoridated) 2.6 (fluoridated) 1.4 (fluoridated) 1.1 1.1

HOLLANDA 1985 1989 1992-93 2002 1.7 1.1 0.9 0.8 NORVEÇ 1985 1993 1998 2000 3.4 2.1 1.5 1.5 POLONYA 1985 1991 1992 1998 2000 4.4 5.1 5.14 4.0 3.8 PORTEKİZ 1984 1990 1999 3.7 3.2 1.5 ROMANYA 1986 1992 1995 1998 3.1 4.0 3.4 7.3

SLOVAKYA 1987 1998 2.0-5.0 4.3 SLOVENYA 1993 1998 2.6 1.8 İSPANYA 1984 1994 2000 4.2 2.3 1.12 İSVEÇ 1937 1977 1990 1995 1997 1999 2000 2001 2002 7.8 6.3 2.0 1.4 1.0 0.9 1.0 0.9 1.1

İSVİÇRE 1964-68 1988 1992 1996 2000 8.0 2.0 1.45 0.845 0.95 TACİKİSTAN 1985-90 1.2 TÜRKİYE 1988 2.7 TÜRKMENİSTAN 2.6 UKRAYNA 1984 1992 3.7 4.4 İNGİLTERE (UK) 1983 1993 1996-97 2000-01 3.1 1.4 1.1 0.96 ÖZBEKİSTAN 1988-90 1996 2.8 1.4

İngiltere’de son 20 yılda 5 yaş grubunda dmft %50 oranında azalma göstermiştir. Finlandiya’da 1975 yılında 5 yaş grubunda dmft 5.0 iken 1991 yılında 1.4 ‘e düşmüştür. 12 yaş grubunda ise DMFT 1975 yılında 6.9 iken 1997 de 1.1 e düşmüştür. Hollanda’da 6 yaş grubunda çürüksüz çocuk yüzdesi 1989 da %60 iken 1996 da %78.9 a yükselmiştir. İsviçre’de 7 yaş grubunda dmft 1968 yılında 6.4, 1976 yılında 3.6, 1984 yılında 1.8 ve 1992 yılında 1.5’e düşmüştür. 12 yaş grubunda DMFT 1968 yılında 5.6 iken 1996 yılında 0.84 e düşmüştür.

ABD’de 1948 yılında 12 yaş grubunda DMFT 4.8 iken, 1989 yılında 1.6-2.0 düşmüştür. Meksika’da tuzlara florür eklenmesinden sonra 12 yaş grubunda DMFT 1988 yılında 4.39 iken, 1997 yılında 2.47 ye düşmüştür. Hong-Kong ‘da 1961 yılından beri sular florlanmaktadır. Bunun yanısıra florlu diş macunu kullanımının yaygın olmasına bağlı çürüksüz çocuk oranı %61’e yükselmiştir.

WHO verilerine göre dünya genelinde DMFT 1.74 dür. DMFT< 3 olan ülkeler, yani 2000 yılı hedefine varmış ülkeler tüm ülkelerin (128 ülke) %70 ini oluşturmaktadır. Bu 128 ülke ise dünya nüfusunun %85ini oluşturmaktadır.

WHO HEDEFLERİ 1979 yılında “2000 yılında herkes için sağlık” şeklindeformüle edilen genel bir plan çerçevesinde varılmak istenen hedef: 5-6 yaş grubunun %50 sinin çürüksüz olması 2. 12 yaş grubunda DMFT 3 veya 3 ten az olmasıdır.

1988 yılında WHO 2010 ve 2025 yılları için hedef belirlemiş: 2010 yılı hedefleri: 5 yaş grubunun %80’i çürüksüz olacak 12 yaş grubunda ikiden fazla çürük, kayıp veya dolgulu diş (DMF<2) olmayacak. 3. 20 yaşındakilerin %75 i çürük inaktif olacak. 2025 yılı hedefleri: 5 yaş grubunun %90 ı çürüksüz olacak 12 yaş grubunda DMFT<1 olmalı 20 yaş grubunun %90 ı çürük inaktif olmalı

TÜRKİYE’DE AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI Ülkemizde diş çürükleriyle ilgili ilk epidemiyolojik çalışma 1955 yılında yapılmış ancak daha sonra 1970 yılına kadar hiç bir çalışma yapılmamıştır.1970 lerden sonra diş ve dişeti hastalıklarının epidemiyolojisi ile ilgili bir çok çalışma yapılmasına rağmen, standart bir yöntem izlenmediğinden, verilerin toplanması ve karşılaştırılması mümkün olamamaktadır. Diş çürüğü insidansı ile ilgili sağlıklı veriler elde edebilmek için WHO belirlediği kriterlere uygun değerlendirmeler yapılmalıdır.

1987 yılına kadar yapılan araştırmalarda, 5-6 yaş grubunda df/dmft 3-6.78 12 yaş grubunda DMFT 1-5 olarak bulunmuştur. 90’lı yıllardan sonra araştırmalarda; 5-6 yaş grubunda df/dmft 4-5 arası 12 yaş grubunda DMFT 1-3 olarak bulunmuştur.

Ülkemizde WHO ve Sağlık Bakanlığı tarafından desteklenen ilk ve en geniş kapsamlı çalışma 1990 yılında yapılmıştır. 6000 çocuk değerlendirilmiştir. 6 yaş grubunda süt dişi dizisinde çürüksüz çocuk oranı %16.8, dmft 5.15 olarak bulunmuştur. 6 yaş grubunda DMFT 0.40 iken 12 yaşında 2.73’e yükselmiştir.

4500 çocuk üzerinde yaptığımız bir çalışmada; 5-6 yaş grubunda dmft 4 4500 çocuk üzerinde yaptığımız bir çalışmada; 5-6 yaş grubunda dmft 4.5,11 yaş grubunda DMFT 1.22 olarak bulunmuştur.

WHO Değerlendirme Kriterlerine Göre DMFT 1)0.1- 1 arasında ise çok düşük 2)1.2- 2.6 arası düşük 3)2.7- 4.4 arası orta 4)4.5- 6.5 arası yüksek 5)> 6.5 arası çok yüksek

Bu değerler göz önüne alındığında ülkemizde ; 5-6 yaş grubunun orta-yüksek 2. 12 yaş grubunda düşük-orta seviyede olduğu görülmektedir.

Türkiye’de çürüksüz çocuk oranı 1981 yılında: 6 yaş grubunda %12, 9-10 yaş grubunda %4 1998 yılında: 6-7 yaş grubunda %19 9-10 yaş grubunda %10 İsveç’te 1985 yılında : 6 yaş grubunda %45 2001 yılında : 6 yaş grubunda %75 WHO 2000 yılı hedefi 5-6 yaş grubunun %50 si çürüksüz olmalı

0-15 YAS GRUBUNDA TOPLUMUN ÇÜRÜK AKTİVİTESİNE GÖRE TOPLUM AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI PROGRAMLARININ PLANLANMASI VE UYGULANMASI

Toplum ağız diş sağlığı programının planlanabilmesi için öncelikle toplumun sağlık problemlerinin, etnik yapısının, beslenme alışkanlıklarının, eğitim düzeyinin ve hastalığın şiddetinin bilinmesi gereklidir. Bu bilgiler toplandıktan sonra önceliğin nelere ve kimlere verileceği saptanır. Çürükten korunma programları planlanırken toplumun yaş dağılımı önemli bir faktördür. Etkili ve en ucuz yöntem için en geniş hedef grup seçilmeli ve bu gruba öncelik verilmelidir.

Planlama yapılırken; Hangi kaynaklar kullanılacak? Tedavileri kim,nerede gerçekleştirecek ? Finansmanı kim sağlayacak? sorularının cevabı verilmelidir.

· içme suyuna veya tuza fluorid eklenmesi DSÖ; TADS programlarının düzenlenmesinde ülkenin kaynaklarına ve çürük Kaynakları düşük-orta düzeydeki toplumlarda; çürük henüz düşük seviyede ancak yükselme eğilimi gösteriyorsa: ·  içme suyuna veya tuza fluorid eklenmesi ·  fluoridli gargara programları ·  fluoridli diş macunu kullanımının yaygınlaştırılması · şeker tüketiminin azaltılması( yılda kişi başına 20kg. dan az) ·  düşük şekerli veya şekersiz çerezlerin geliştirlmesi ·  oral hijyen eğitimi

Yüksek çürük insidans ve prevalansı: TOPLUMUN ÇÜRÜK AKTİVİTESİNE GÖRE TADS PROGRAMLARI Yüksek çürük insidans ve prevalansı: Yüksek çürük değerlerine sahip toplumlarda; ·        içme suyuna veya tuza fluorid eklenmesi ·        okullarda fluoridli gargara programları ·        fluoridli diş macunu kullanımının yaygınlaştırılması ·        şeker tüketiminin azaltılması( yılda kişi başına 20kg. dan az)

Örneğin; 35-40 sene önce İsveç' te çürük prevalansı yüksekti ve oral hijyen kötü olduğundan her yıl bir çok çocukta yeni çürük gelişimi gözleniyordu. % 0.2 lik fluoridli gargara kullanılan okul programlarının başlatılmasıyla çürük % 30-50 oranında azaldı. ABD ve İngiltere'de sulara fluorid eklenmesiyle çürük oranlarını azaltmışlardır.

Düşük-orta çürük insidansı: Çürük riskine bakılmaksızın, tüm bireylerin kişisel ağız bakımı yapmaları ve hjiyen alışkanlıklarının yerleştirilmesi sağlamak en ucuz yöntemdir. Böyle toplumlarda, bireysel risk saptanması ve ihtiyaca yönelik korunma yöntemleri gereklidir.

Risk gruplarından biri hamile anneler ve 1-2 yaş grubu çocuklardır. ÇÜRÜK RİSKİNE GÖRE KORUNMA Çürük oluşma riski farklı yaş gruplarına, bireylere,dişlere ve diş yüzeylerine göre önemli farklılıklar gösterir. Bu nedenle çürükten koruma önlemleri yaş gruplarından diş yüzeylerine kadar inerek planlanmalıdır. Risk gruplarından biri hamile anneler ve 1-2 yaş grubu çocuklardır.

Çalışmalar tükürük mutans streptokoklarının yüksek olduğu annelerin, bu organizmaları bebeklerine geçirdiklerini göstermiştir. Bu da bebeklerde çürük gelişimine neden olabilmektedir.

Yapılan başka bir araştırmada, bir yaşında dişlerinde plak olan ve gingivitisli bebeklerin ileri dönemlerde birçok çürük dişe sahip oldukları , temiz ve sağlıklı diş ve dişetine sahip bebeklerin ise ileride çürüksüz oldukları gözlenmiştir. Bu nedenle hamile anneler ve 1-2 yaş grubu bebeklere öncelik verilmelidir. Bakterilerin anneden bebeğe geçişinin önlenmesi, bebeğin beslenmesi ve diş temizliği konularında hamile ve yeni anneler eğitilmelidir.

5-7 yaş grubu: 1. ve 2. daimi azı dişinin oklüzalinde görülen hemen hemen tüm çürük lezyonları, dişlerin distal ve orta fossasından başlar. Bunun nedeni süren dişte plak birikiminin sürmesini tamamlamış dişe göre daha hızlı olmasıdır. Ayrıca dişin maturasyonu tamamlanmadığından süren dişler çürüğe daha hassastırlar. Bu nedenle bu dişlerin sürme yaşı olan 5-7 yaş grubu diğer risk grubunu oluşturmaktadır.

Bu grupta alınacak önlemler: Ebeveynlerin günde iki defa fluoridli diş macunuyla çocuklarının dişlerini fırçalamalarını sağlamak, Profesyonel mekanik diş temizliği Fluoridli cila, jel uygulaması Çürüğü çok hassas bir çocuksa fissürlerin cam ionomer ile örtülmesi

11-14 yaş grubu İkinci daimi molar dişin sürme yaşı olduğundan yukarıda belirtilen riskler bu yaşta da geçerlidir. Görüldüğü gibi 7-8 yaşlarına kadar çocuğun ağız sağlığının sorumluluğu ebeveynlere aittir. 8-9 yaştan sonra çocuklar ağız-diş sağlığı konusunda motive edilmeli, eğitilmelidir. Ayrıca profesyonel düzeyde mekanik diş temizliği, fluorid uygulamaları, fissür örtücü uygulamaları yapılmalıdır.

Ağız Sağlığı Koruma Programlarının Yapılabileceği Ve Eğitim Verilebilecek Öncelikli Hedef Grupları 1-     Okul öncesi çocuklar (0-5 yaş) 2-     Okul çağı çocuklar ( 6-16 yaş) 3-     Gençler ( 16-24 yaş) 4-     Yetişkinler (25-64 yaş) 5-     Yaşlılar ( 65 yaş üstü)

Hedef gruplara ulaşabileceğimiz yerler ise: 1-     Anaokulları 2-     İlköğretim okulları 3-     Mental retardasyonlu çocukların devam ettiği okullar 4-     Askeri okullar 5-     Fabrika ve endüstri sahaları 6-     Profesyonel gruplar ( Dişhekimleri, ebeler, hemşireler) 7-     Öğretmen eğitim okulları 8-     Sağlık merkezleri 9-     Yaşlılar evi

OKUL PROGRAMLARI

OKUL SAĞLIK PROGRAMLARI: 1-     Toplumun ihtiyaçlarına uygun olmalıdır. 2-     Eğitim bilgilendirmeyi sağlamalı ve kişisel bakım için uygun davranışların gelişmesini sağlamalıdır. 3-     Okul sağlık programları için gerekli finansman, eğitimci personel, materyaller sağlanmalıdır.

OKUL SAĞLIK PROGRAMININ PLANLANMASI: 1-     verilerin toplanması 2-     ihtiyaçların belirlenmesi 3-     önceliklerin belirlenmesi 4-     amacın belirlenmesi 5-     finansmanın belirlenmesi gereklidir.

-oral sağlık personeli, -okul idarecileri, -ebeveynler ve OKUL AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI PROGRAMLARININ İÇERİĞİ: Diş çürüğü, gingivitis ve ağız kanserlerinin engellenmesi için önlemler alınmalıdır. Düzenli kontroller ve tedaviler yapılmalıdır. Okullarda diş ve destek doku yaralanmalarına karşı acil tedavi yapılabilmelidir. Tüm sınıflarda ağız ve diş sağlığı bilgileri verilmelidir. Okullarda oral sağlık eğitiminin normal müfredata sokulması gereklidir. Okul programlarında : -oral sağlık personeli, -okul idarecileri, -ebeveynler ve öğretmenler beraber çalışmalıdır.

Okul öncesi çocuklar: Bu dönem çocuklarında bilgiler onların anlayabileceği basit cümlelerle verilmelidir. Fluor ve fissür örtücüler hakkında kısa bilgiler verilir. Bu yaş grubu çocuklar eğlenceli olan şeyleri öğrenmeye heveslidirler. Bu nedenle bilgiler mümkün olduğunca eğlenceli olarak verilmeli, slayt, film gibi görsel araçlardan yararlanılmalı ve anlatma süresi çok uzatılmamalıdır. Okul ağız diş sağlığı programlarında bilgiler yaş gruplarına göre planlanarak anlatılmalıdır. İleri sınıflarda çok daha geniş ve detaylı bilgiler verilebilir.

Okul sularına fluorid eklenmesi: Eğer çocukların yaşadığı bölgede suda fluor seviyesi düşükse okul sularına fluor eklenebilir. Ancak bu yöntem pahalı bir yöntemdir. Okul programları için önerilen fluor konsantrasyonu 4.5 ppm dir. Çünkü okulda çocuklar günlük su alımlarının çok az bir kısmını alırlar. Bu yöntemle yapılan bir programda çürük oranı yaklaşık %40 oranında azalmış ve 12 yıl sonunda bir iki vakada orta derecede fluorozis görülmüştür.

Diet ve koruma Diet ve beslanme hakkında temel bilgiler mutlaka okul programının bir parçası olmalıdır. Çocuklar şekerin çürük yapıcı rolünü öğrenmelidir. Çürük yapıcı gıda maddelerinin tüketimi sınırlandırılmalıdır. Okul kantinlerinde çürük yapıcı gıdaların satılması engellenmelidir.

OKULDA DİŞ FIRÇALAMA: İdeal olarak okul saatlerinde de diş fırçalaması yapılmalıdır ancak bu pratik olarak çok mümkün olmamaktadır.

OKULDA FLUORİD PROGRAMI: Fluoridli gargara ve fluor tableti uygulamaları etkili bir koruyucu yöntemdir. Fluorlu gargaralar okul öncesi çocuklarda uygulanmamalıdır. Bir çok Avrupa ülkesinde tüm okul çocuklarına fluorlu gargara programı uygulanmaktadır. Okullarda fluor tablet uygulanması gargaraya göre daha kolay bir yöntemdir. 1 veya 0.5 mg fluor içeren tabletlet her gün çocuklara verilir ve bir dakika süreyle ağızlarında emerek tutmaları söylenir.

FİSSÜR ÖRTÜCÜ UYGULAMALARI Daha pahalı bir yöntem olmasına karşın , fissür örtücüler çürük oluşumunu engellemede çok etkilidirler. Mümkün olduğu durumlarda okul programlarında fissür örtücü uygulaması yapılmalıdır.

Namibia’da bu çalışma için pilot bölgeler seçilmiş. Nambiada 1991 yılında 12 yaş grubunda DMFT 1.2 gibi düşük bir düzeyde olmasına karşın, toplumun çürük yapıcı faktörlere gittikçe daha fazla maruz kalması nedeniyle önlem alınması gerektiği düşünülmüş. Namibia’da bu çalışma için pilot bölgeler seçilmiş. İlkokul çocuklarının başlangıç ağız sağlığı durumları, oral hijyen alışkanlıkları, diet alışkanlıkları saptanmış. Öğretmenlere 2.5 gün süren eğitim programı uygulanmış. Çocuklara diş fırçası verilmiş. Eğitmenler eşliğinde diş fırçalamaları gerçekleştirimiş.

10 bölgeden 19 dişhekimi ve oral hijyenist eğitilmiş 1996-98 yılları arasında 65 gülümseyen okul  10 bölgeden 19 dişhekimi ve oral hijyenist eğitilmiş 169 öğretmen eğitilmiş 8 bölgeden 36 hemşire eğitilmiş

BULGARİSTAN  FLOR EKLENMİŞ SÜT PROJESİ Süte flor eklenmesi çocukların günlük süt ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda dişlerini çürüğe karşı koruyan floru almaları   Bu proje 1988 yılında Bulgaristanın Asenoygrad kasabasında başlatılmış. 3-10 yaş grubu çocukların yarısı florlu süt içerken diğer yarısı flor eklenmemiş süt içmişler. Sütün ve florun günlük dozu 200ml süt ve 1mgr florür olarak ayarlanmış. 3yıl sonunda 6.5 yaş grubu florlu süt içen çocuklarda dmft %40 DMFT kontrol grubuna göre %89 oranında azalmış

İSVEÇ’TE OKULLARDA FLORLU AĞIZ ÇALKALAYICISI PROGRAMI   İsveç’te küçük bir kasabada diş hekimi bulunmadığından çocukların çürük oluşma açısından yüksek risk altında oldukları saptanmış.Bu nedenle 2001 yılında okul florlu gargara projesi geliştirilmiş. 13-15 yaş arası 400 öğrenci, her gün öğle yemeğinden sonra 10ml % 0.05 NaF solusyonu ile çalkalama yaptı. Çürük prevelansı 12-16 yaş arası çocuklarda artma eğiliminde olduğundan, bu proje 7-9 sınıf öğrencileri hedef kitleyi oluşturdu.

Florür solusyon naneli, kola veya limon gibi farklı tatlarda hazırlanmış. Florürlü solusyon günlük hazırlandı. 1 litre solusyonun maliyeti 49 SEK ( Nisan 2002 de yaklaşık 5 USD) Çocuk başına düşen fiyat 0.5 SEK

8 hafta sonra projeye katılan çocuklara anket formu dağıtıldı. proje hakkındaki düşünceleri hangi sıklıkta çalkalama yaptıkları önerileri soruldu. Günde 3.6 şişe ( 1000ml) NaF solusyon kullanılmış bu da çocukların %72 sinin hergün çalkalama yaptığını göstermiş. Neden çalkalama yaptıkları sorusuna çocukların % 84 ü çürüğü önlemek için yanıtını vermiş. Niye çalkalama yapmadıkları sorusuna ise bazıları evde yaptıklarını, tadını sevmediklerini veya çalkalama yapmayı sevmediklerini söylemişler. Okuldan mezun olduktan sonra çalkalamaya devam edip etmeme hakkında ne düşündükleri sorulduğunda sadece %15 i kesinlikle yaparım cevabını vermiş.

KUZEY İRLANDA  'Boost Better Breaks‘ İlkokullarda ders aralarında çürük yapıcı özelliği olan gıdaların satışının tüketiminin azaltılması amacıyla başlanmış. Kuzey İrlanda da halkın düşük sosyoekonomik seviyede olması nedeniyle çürük oranları yüksek. Daha fazla şeker tüketimi var. Ders aralarında süt , meyve tüketimi konusunda öğretmenler ve veliler uyarılmış. Okul kantinlerinde yağ ve şekerden zengin abur cuburların satılması önlenmiş. 2001 yılından beri bu bölgedeki ilkokulların % 80i bu programa dahil olmuş. , Programın ilk 2 yılındaki bulgular çürük gelişiminde bir iyileşme göstermemekle birlikte sağlıklı diş sayısında artma konusunda pozitif bir gelişme saptanmış.