TÜRKİYE’DE ÇALIŞAN KADINLAR VE SORUNLARI

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
MİLLİ GELİR VE İSTİHDAM TEORİSİ
Advertisements

ÜNİVERSİTEYE UYUM SÜRECİ
Prof. Dr. Gülçimen YURTSEVER Yaşar Üniversitesi İşletme Bölümü
Esnek Çalışma ve Kadın İşgücü
İŞ YAŞAMINDA CİNSİYET EŞİTSİZLİKLERİ
TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜ PİYASASININ YAPISAL ÖZELLİKLERİ
SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI.
Büyüme, İşsizlik ve İşgücü Piyasası Reformları
KADIN ÇALIŞANLAR VE ÖRGÜTSEL İLETİŞİM Ders Adı: Kurumsal İletişim Prof. Dr. Nursel TELMAN Hazırlayan Melis VARAN
Türkiye’de Kayıt Dışılık
EKONOMİK İSTİSMAR.
24 Mart 2015 Haliç Üniversitesi Kağıthane Kampüsü
KAMU İSTİHDAM POLİTİKALARI-4 Prof. Dr. Doğan Nadi Leblebici Bu Slaytta Esen Çağlar’ın 2007 yılında tepav’da yaptığı.
Hacettepe Üniversitesi
Sosyal Bilgiler TÜRKİYE NÜFUSUNUN ÖZELLİKLERİ.
Yaşar KOCAOĞLU Demografik Dönüşüm ve Yaşlanma
SENDİKALARIN ENDÜSTRİYEL DEMOKRASİYE KATKISI VE SENDİKA İÇİ DEMOKRASİ
NÜFUS VE İŞGÜCÜ PİYASALARI
NÜFUS : Belli bir yerde yaşayan insan sayısına denir.
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
ÇALIŞMA - İŞ Emek ve emek gücü (işgücü): İnsanın doğa ve toplum ile kurduğu tüm ilişki bir emek etkinliğidir. Oysa işgücü, sadece kapitalist üretim sürecinde.
Sendikaların İşlevleri
1. HAFTA: Özel Gereksinimli Bireyler
Yaşlı Bakım Ekonomisinin Gelişmesinde Üniversitelerin Rolü
BBY373 İnsan Kaynakları Yönetimi
BÖLÜM 11 ORTA ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE FİZİKSEL GELİŞİM.
NÜFUS ÖZELLİKLERİ VE NÜFUSUN ÖNEMİ
Emek Arzı; reel ücretin yanı sıra, gelecekteki kazançlar, alternatif işin fırsat ücreti, sosyal yardımlar ile zevk ve tercihlerin bir fonksiyonudur. Diğer.
Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 2015 ÇALIŞMA HAYATINDA 100 KADINDAN 37’si ÇALIŞIYOR Bu veri ile 125 ülke arasında Türkiye.
Sendikaların ekonomik analizi
Öğretmenlik Mesleği.
Kamuda İnsan Kaynakları Yönetimine Egemen Olan İlkeler: 2
İSTİHDAM VE İSTİHDAMLA İLGİLİ KAVRAMLAR
KÜRESELLEŞMENİN BEYİN GÖÇÜNE ETKİSİ VE TÜRKİYE
KIRSAL KALKINMA ve ÖRNEK PROJELER
Dünya kadın emeği ile güzelleşir…
MESLEKİ ETİK ŞUBAT 2015 TOPLUMSAL YOZLAŞMA Mehmet ERDEM.
TC SAKARYA ÜNİVERSİTESİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ
COĞRAFYA PROJE ÖDEVİ:.
KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ
Ü CRETSIZ AILE IŞÇISI Aile fertlerinden bir ya da bir kaçının sahip olduğu işletmelerde herhangi bir ücret almaksızın çalışan aile fertleridir. Bu kişiler.
Yurdumuzda Nüfus.
Kamu Yönetiminin Yapısal Görünümü ve Sorunları. Organizasyon Sorunları Sistem coğrafi ve örgütsel olarak merkeziyetçi bir yapıya sahiptir. Bunu aşmak.
BATMAN İL EKONOMİK RAPORU. İÇİNDEKİLER 1.Türkiye Ekonomisi Genel Değerlendirme 1.1.Büyüme 1.2.İstihdam 1.3.İhracat 1.4.Enflasyon 2.Batman İli Ekonomik.
TÜRKİYE’NİN NÜFUS YAPISI VE BEKLENTİSİ Ak Parti Sosyal İşler Başkanlığı Prof. Dr. Nükhet HOTAR
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ Hazırlayan = Büşra Kocaman
Yrd Doç Dr Turhan ŞALVA İş Sağlığı ve Güvenliği
Türkiye Emek Piyasaları ve İstihdam Politikaları
Kamu Okulları ve Özel Okullar:
KIRSAL KALKINMADA CİNSİYET DENGELİ KALKINMA YAKLAŞIMLARI
Sendikaların İşlevleri
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
ÜLKEMİZDE NÜFUS / Nüfusumuzun Özellikleri
Kırsal sosyoloji ve çalışma alanları-görevleri Prof. Dr
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
Emek Arzı; reel ücretin yanı sıra, gelecekteki kazançlar, alternatif işin fırsat ücreti, sosyal yardımlar ile zevk ve tercihlerin bir fonksiyonudur. Diğer.
Kadın Girişimciler.
SHB-221 TÜRKİYENİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
TÜRKİYE NÜFUSUNUN ÖZELLİKLERİ —Nüfus artışı yüksektir — Genç nüfus fazladır. — Aktif nüfus fazladır.(çalışabilecek nüfus). Çalışma çağındaki nüfustur.
TÜRKİYE İSTİHDAM VERİLERİ
SHB-221 TÜRKİYENİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm dünya emekçi kadınlarının kutladığı uluslar arası bir gündür.
TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİ. TOPLUMSAL CİNSİYET-1 Toplumsal cinsiyet, bireyin belirli bir cinsten olduğuna ilişkin bilgiye, bu bilgi dahilinde olmak üzere.
Bu Sunu En İyi Ofis 2010 Yüklü Bilgisayarlarda Görüntülenir
DEMOGRAFI.
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI
DÜZGÜN İŞ (DECENT WORK)
Levent ŞAHİN, Doç. Dr. İstanbul Üniversitesi
EĞİTİMDE FIRSAT VE OLANAK EŞİTLİĞİ - EŞİTSİZLİĞİ
Sunum transkripti:

TÜRKİYE’DE ÇALIŞAN KADINLAR VE SORUNLARI 4/25/2017 TÜRKİYE’DE ÇALIŞAN KADINLAR VE SORUNLARI Y.Doç.Dr. Salih DURSUN

4/25/2017 Günümüzde dünyadaki nüfusun yaklaşık yarısını kadınlar oluşturmaktadır (yaklaşık 3.5 milyar). Dolayısıyla tarihin her döneminde ekonomik ve toplumsal yaşamın bir yanını kadınlar, diğer yanını da erkekler teşkil etmişlerdir. Ancak kadınların ekonomik yaşama katılımları ile toplumsal ve ekonomik kalkınmadan yararlanma düzeyleri, doğru orantılı değildir. Bu durum her ne kadar ülkelerin gelişim düzeyleriyle ilişkilendirilse de genelde kadınların tüm toplumlarda erkeklerin gerisinde kaldıkları bir gerçektir

SANAYİ DEVRİMİ VE KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMI 4/25/2017 Kadının ilk olarak emeğini bir ücret karşılığı vermesi, dünyadaki tüm toplumları derinden etkileyen Sanayi Devrimi ile başlamıştır. Nitekim, o dönemde, dokuma sektöründe çalışanların büyük bir çoğunluğunu, kadın işgücü oluşturmakta idi. O dönemin koşullarına uygun olarak istihdam edilen kadın, zorlaşan ekonomik koşullar karşısında ezilen sınıfı oluşturmuştur.

4/25/2017 Sanayi Devrimi’ni izleyen yıllarda, dokuma sektöründeki gelişmelere paralel olarak, kadın işgücü sayısı hızla artmış; bu durumda özellikle teknik gelişmelerin, başka bir deyişle üretim tekniğini basitleştiren makinelerin, işbölümü ve uzmanlaşmanın, kadın emeğinden yararlanmayı kolaylaştırması, dokuma sektöründe kadın gücünün, erkeklerden çok daha fazla yer almasına neden olmuştur.

4/25/2017 Buna karşılık, o dönemde hakim olan, “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sloganı ile ifade edilen katı bir liberal iktisat anlayışı, kadın işgücü ücretlerinin erkeklerden çok daha düşük olmasına yol açmıştır. Buradan hareketle bu dönem kadın işgücünün, düşük ücretler ve çok ağır çalışma koşulları altında çalışmaları sonucunu doğurmuştur. Kısacası, bu dönemde, kadın işgücünün üretim sürecinde yoğun bir sömürüye maruz kaldığını söylemek yanlış olmayacaktır

4/25/2017 Ancak, XIX. yüzyılın ortalarından itibaren, özellikle Sanayi Devrimi’nin yaşandığı Batılı ülkeler başta olmak üzere, liberal devlet anlayışında meydana gelen değişim ile karışımcı- müdahaleci ve katılımcı devlet anlayışına geçilmiş ve bu değişimle birlikte kadının çalışma hayatında maruz kalmış olduğu olumsuz koşullar yavaş yavaş kaldırılmaya çalışılmıştır. Nitekim, bu dönemde Batılı ülkelerde çalışma sürelerinin yasalarla sınırlandırılması, bazı işyeri ve iş kollarında kadınların çalışmasının yasaklanması vb. gibi koruyucu yasal politikalar uygulanmaya başlamıştır

SAVAŞ DÖNEMLERİ VE KADIN İŞGÜCÜ 4/25/2017 I. ve II. Dünya Savaşları’nda, erkek işgücünün silah altına alınmasıyla birlikte çalışma alanında kadınlar görülmeye başlanmıştır. Bu savaşlar ve yaşanan ekonomik bunalımlardan sonra devletler, bireylerin (kadın-erkek) ekonomik ve toplumsal yaşama katılma alanlarını genişletmeye başlamıştır. Yaygınlaşan ve gelişen endüstrileşme ile birlikte kadınlara da yeni alanlar yaratılmıştır. Yaşanan bu değişme ve gelişmelerle kadına aile ve toplum içerisinde yeni roller yüklenmeye başlanmıştır.

Bu farklılık, ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre değişmektedir. 4/25/2017 Kısaca kadının tarım dışı sektörlerde çalışmaya katılması, endüstrileşme ile başlamışsa da, özellikle II. Dünya Savaşı sonrası hız kazanmıştır. Ancak bugün tüm dünyada, kadın ve erkeklerin işgücüne katılımları açısından hâlâ büyük farklılıklar olduğu bilinmektedir. Bu farklılık, ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre değişmektedir. II. Dünya Savaşı’ndan günümüze gelindiğinde özellikle hizmet sektöründeki gelişmeye paralel olarak, ekonomik bir gelir karşılığı işgücüne katılan kadın sayısının da hızla arttığı görülmektedir

4/25/2017 1950’li yıllardan günümüze dek kadın işgücü açısından dikkati çeken en önemli nokta, çalışma yaşamında aktif olarak yer alan kadın sayısındaki artıştır. Buna örnek olarak 1950’li yıllar verilebilir. 1950’li yıllarda çalışma hayatına aktif olarak katılan 15- 64 yaş grubundaki kadın nüfusun gelişmekte olan ülkelerde nüfusun % 50’sini, gelişmiş ülkelerde ise nüfusun % 47’sini oluşturduğunu gösterebiliriz. Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde aktif görünen kadınların % 87’si tarım sektöründe yer alırken: endüstrileşmiş ülkelerde % 47’si tarım sektöründe yer almaktadır.

4/25/2017 Gelişmiş ülkelerde 1950 yılında aktif nüfus içinde kadınların oranı % 36.7 iken, 1975’te % 40.6, 1985 yılına gelindiğinde ise: % 41.4 olmuştur. Yine gelişmiş ülkelerde: 1985’lere gelindiğinde kadınların hem tarım dışı sektörlerde çalışmasının yaygınlaştığı, hem de aktif kadın nüfus oranının % 47’den % 58’e yükseldiği görülmektedir.

GÜNÜMÜZDE KADIN İŞGÜCÜ SAYISININ ARTMASINDA ROL OYNAYAN ETKENLER 4/25/2017 Hizmet sektöründeki gelişmeler Dünya genelinde çalışan kadınları koruyucu ve destekleyici yasaların ve uygulamaların artması, Eğitim olanaklarının artması, Standart dışı (atipik) çalışma şekillerinin ortaya çıkması ve giderek yaygınlaşması (örneğin part-time çalışma biçimlerinin yaygınlaşması), Evlenme oranlarında azalma, buna karşılık boşanma oranlarında artış, Toplumların, kadınların çalışmasına yönelik tutumlarında meydana gelen olumlu gelişmeler, Çocuk bakımı ve diğer hizmetlerdeki iyileşmeler olarak sıralanmaktadır

YENİ BİR İŞGÜCÜ: PEMBE YAKALI İŞGÜCÜ 4/25/2017 Tüm bu gelişmeler, günümüz literatürüne mavi ve beyaz yakalı işgücü kavramından sonra “pembe yakalı işgücü” kavramının da eklenmesine yol açmıştır”. Nitekim, bu kavram günümüzde kamu ve özel sektörde (büro vb. gibi işlerde) çalışan ve sayıları gün geçtikçe artan kadın işgücünü nitelendirmektedir.

RAKAMLARLA DÜNYADA KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIMI 4/25/2017 2012 yılı itibariyle dünya ölçeğinde çalışma yaşındaki erkek nüfusun yüzde 77,1’i işgücüne katılırken, kadın nüfusta bu oran yüzde 51,1 olarak gerçekleşmiştir. 2012 yılı itibariyle dünya ölçeğinde çalışma yaşındaki erkek nüfusun yüzde 72,7’si istihdam edilirken, kadınların yüzde 47’8i istihdam edilmektedir.

4/25/2017

TÜRKİYE’DE KADIN İŞGÜCÜ 4/25/2017 Türkiye’de kadınların tarım ve ev dışındaki çalışma hayatına girmesi, 20. yüzyılın başlarında yaşanan savaşlar dolayısıyla erkeklerin çoğunun orduya katılması sonucu azalan işgücünü desteklemek zorunluluğuyla başlamıştır. Fakat özellikle Cumhuriyet sonrası hızlanan sanayileşme ve onun getirdiği kentleşme ve göç etkenlerinin yanı sıra cumhuriyetin getirmiş olduğu hukuk sisteminin kadına tanıdığı kadın- erkek eşitliği, istediği alanda öğrenim görme ve meslek edinme hakları, kadınlar için yeni iş alanlarının açılmasına neden olmuştur

Rakamlarla Türkiye de Çalışma Yaşamında Kadın (TÜİK-2015) 25.04.2017 25 Nisan 2017

Türkiye’de kadının çalışmasına bakış! TÜİK’in 2006 tarihli Aile Yapısı Araştırması’na göre erkeklerin yüzde 23′ü, kadınların ise yüzde 10′u “kadınlar çalışmamalıdır” görüşündedir. “Kadınlar çalışmamalıdır” görüşünü savunanların öne sürdükleri nedenlerin dağılımı ise şu şekildedir:

İstihdamın cinsiyete göre dağılımı… Yine 2013 yılı verilerine göre; kadınların %47,7’si hizmet sektöründe, %37’si tarım sektöründe ve %15,3’ü sanayi sektöründe istihdam edilmektedir.

İstihdam Edilen Kadınların İşteki Durumu

1. Eğitim ve mesleki eğitimde eşitsizlik, 2.Kayıtdışı Çalışma Cinsiyet faktörüne bağlı olarak kadınların iş yaşamında karşılaştıkları sorunlar 1. Eğitim ve mesleki eğitimde eşitsizlik, 2.Kayıtdışı Çalışma 3. İş bulma ve yükseltilmede eşitsizlik, 4. Ücretlendirmede eşitsizlik, 5. Sosyal haklardan yararlanmada eşitsizlik, 6. Cinsel taciz 7.İş Aile Çatışması 4/25/2017

1.Eğitim ve mesleki eğitimde eşitsizlik Bitirilen eğitim düzeyi Toplam Erkek Kadın Okuma yazma bilmeyen 2.788.757 475.068 2.313.689 Okuma yazma bilen fakat bir  okul bi tirmeyen 14.058.334 6.491.884 7.566.450 İlkokul mezunu 15.220.028 6.606.954 8.613.074 İlköğretim mezunu 12.669.905 7.119.880 5.550.025 Ortaokul veya dengi okul  mezunu 2.849.999 1.736.233 1.113.766 Lise veya dengi okul mezunu 12.096.830 6.951.695 5.145.135 Yüksekokul veya fakülte  mezunu 5.913.187 3.400.307 2.512.880 Yüksek lisans mezunu 416.741 245.621 171.120 Doktora mezunu 122.619 75.746 46.873 Bilinmeyen 1.740.979 895.144 845.835 67.877.379 33.998.532 33.878.847 Türkiye’de 2012 yılında okuma yazma bilmeyen erkek nüfus oranı %1,4 iken, kadınlarda bu oran %7’dir.

2.KAYITDIŞI ÇALIŞMA 4/25/2017 İstihdamda yer alan 100 kadından 50,7’si herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmaksızın çalışmakta. Kadınların kayıt dışı çalışma oranı tarım dışı işlerde yüzde 26,9'a, tarımda yüzde 94,5. Ücretli ve yevmiyeli olarak kayıt dışı çalışan kadınlar 1 milyon 93 bin. Ücretsiz aile işçisi olarak istihdama katılan, ancak kayıt dışı çalışan kadın sayısı  2 milyon 314 bin. (Kayıt dışı çalışma 2015 yılı verilerine göre Türkiye genelinde %35)

4/25/2017 Ayrıca, köyden kente göçü yoğun olarak yaşayan ülkemizde, köyde işgücü içinde görülen kadın kente geldiğinde yeterli eğitim ve mesleki bilgi-beceriye sahip olmaması nedeniyle kent işgücü piyasasına girememekte, işgücü dışında kalarak genellikle ev kadını olmaktadır. İşgücüne katılmayan 100 kadından 61.5’i işgücüne katılmama nedeni olarak "ev kadını" olmalarını göstermektedir. Bu olgu hem kırda hem de kentte kadının işgücüne katılımını azaltmaktadır. Gelir azlığı nedeniyle çalışmak zorunda olan kadın, sosyal güvencesiz düşük statülü-gelirli işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır.

4/25/2017 Kadın işgücünün en çok istihdam edildiği sektör hizmetler sektörü olup bu sektördeki iş alanlarından bazıları özellikle "kadınlar için uygun alanlar" olarak toplumsal kabul görmüşlerdir. Sanayi sektörü, özellikle imalat sanayi halen kadın işgücünün oldukça sınırlı olduğu bir sektör olma özelliğini korumaktadır. Oysa aynı sektörde tekstil, gıda, hazır giyim gibi emek yoğun sanayi dalları için kadınlar halen tercih edilen işgücü konumundadır. Her iki sektörde de özellikle kayıt dışı işyerlerinde yoğunlukla kadın ve çocuk işgücü her türlü sosyal hak ve güvenceden yoksun şekilde çalıştırılmaktadır

4/25/2017 İş piyasasında iş ve mesleklerin "kadın işleri" ve "erkek işleri" olarak ayrışıp toplumsal kabul görmesinden dolayı, kadınlar ancak geleneksel kadın mesleklerinde yoğunlaşmakta, daha düşük statülü ve ücretli işlerde çalışmaya razı olmaktadırlar. Bu işler süreli ve geçici çalışmayı, sosyal güvencesizliği beraberinde getirmektedir

4/25/2017 Kadın işgücü ucuz emek olarak emek-yoğun iş kolları olan tekstil, gıda, hazır giyim, tütün gibi sanayi dallarında yoğunlaşmıştır. Ancak, tarım sektörü ile karşılaştırıldığında bu sektörlerdeki kadın işgücü oranı düşüktür. Tarım sektöründeki kadınların, çoğunlukla ücretsiz aile işçisi konumunda olmaları nedeniyle gelir elde etmemeleri, gelir azlığı nedenleriyle, yasal bir engel olmamasına rağmen sosyal güvenlik kapsamına büyük ölçüde girememektedirler.

4/25/2017 Kadın ve erkek arasındaki cinsiyet ayrımının bütün toplumlarda bir rol ayrımına yol açtığı, bu rol bölüşümü nedeni ile kadının ev ve özel yaşamla sınırlandığı, erkeğin ise toplumda evin ekmeğini kazanan, aile gelirini temin eden, kararlarda söz sahibi olan bir güç olarak etkin bir rol oynadığı görülmektedir. Bir başka deyişle üretim işlevi erkeğe, üreme ve ev işleri kadına aittir

3.İŞ BULMA VE YÜKSELTİLMEDE EŞİTSİZLİK 4/25/2017 Kariyer, kişinin çalıştığı kurum içindeki yerini belirten ve bireyin meslek veya kurum içindeki gelişmesini, yükselen başarısını anlatan bir kavram olarak ifade edilmektedir. İşverenlerde hakim olan görüşe göre, “genellikle kadınların geçici olarak çalıştıkları, erkeklere oranla kendilerini daha az işlerine verdikleri, olası hamilelik ve ev işleri yüzünden terfi ettirilmemeleri, özellikle üst yönetim basamaklarına getirilmemeleri görüşü yaygındır. Kadından, önce anne ve eş olarak toplumsal rolleri üstlenmesi beklenmekte, mesleki başarı ve kariyer ikinci planda kalmaktadır

4/25/2017 Nitekim çeşitli ülkelerde kadınların, yönetim kademesindeki oranlarına baktığımızda gerçekten de kadınların işe seçilme, işe yerleştirilme ve yükseltilme (kariyer) sürecinde karşılaştıkları eşit olmayan farklı yaklaşımlar derhal göze çarpmaktadır. Yapılan araştırma sonuçları, evlilik ve çocukların, kadının çalışması ve kariyeri konusunda en büyük engel olduğunu ortaya koymaktadır

4/25/2017 Genel olarak baktığımızda, Avrupa’da çalışan kadınların ancak % 10’unun orta ve alt kademe yönetici olmalarına karşılık % 5’den azı tepe yönetimde yer alabilmektedir. Batı Avrupa ve öteki gelişmiş ülkeler genelinde, ancak kamu yönetimlerinde, özellikle sosyal işlerle uğraşan bakanlıklarda üst düzeylerde, karar verme organlarında yer alan kadınların oranı % 13.1 olmaktadır İngiliz şirketlerinin yönetiminde olan kadınların sayısı % 5’den azdır.

4/25/2017 Ancak kadının, aile yaşamındaki rolü ve sorumlulukları, mesleğinde terfi ettirilme imkanını da kısıtlamaktadır. Bu eğilim bugün bir çok örgütte kadınlara yönelik ayrımcılığın esası olan Şeffaf (Cam) Tavan (glass ceiling) kavramını ortaya çıkarmıştır. Kadınların, organizasyonların üst yönetim düzeylerine ilerlemelerini durduran engeller, şeffaf tavanlar (glass ceiling) olarak adlandırılmaktadır

Cam tavan sorunu 4/25/2017 Şeffaf tavan (cam tavan), örgütlerde tepe yönetim pozisyonu için kadınlara konulan keyfi engellerdir. Bu kavram, kadınların ilerlemelerini engelleyen görünmeyen bariyerleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Şeffaf tavan, kadınlar ile üst yönetim arasında yer alan ve onların başarılarına ve liyakatlarına bakmaksızın ilerlemelerini engelleyen, açıkça görülmeyen, aynı zamanda aşılamayan engellerdir. Kadın, çalışma yaşamında kendine belli bir kariyer hedefi oluşturabilmekte, ancak hedeflediği tepe noktadaki iş, “kadın” olduğu için keyfi olarak kapatılmaktadır

Çalışma yaşamında kadının kariyer sorununu genel olarak değerlendirdiğimizde aşağıdaki sonuçlara ulaşmak mümkündür: 4/25/2017 Çocuk büyütme ve aile sorumlulukları, istihdama ara verilmesine yol açmakta, bu da kadınların kariyerinde ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Kadınların, mesleki ilerlemeyi beraberinde getiren ileri seviyede ki eğitim ve öğretime katılımı azdır. Pek çok kadın, çocuk doğurduğu zaman işlerini kaybetmekte veya işi bırakmaktadır. Bir süre sonra işe geri dönen kadın, vasıf seviyesinin düştüğünden yakınmaktadır. Kariyer ilerlemesinde kadın, rol çatışmasından ciddi olarak etkilenmektedir. Kariyer ve aile rolleri arasında uyuşmazlığa yol açan toplumsal ve kültürel faktörler, pek çok yerde kadınların mesleki ilerlemesini engelleyen etmenler olarak görülmektedir.

4/25/2017 Gerek kadınlara, erkeklerin egemen olduğu mesleklerin vasıflarını kazandırma çabası gerekse kadınların egemen olduğu hizmet mesleklerinin seviyesini yükseltme stratejisi, kadınlara, erkeklerinkine eşit statü ve kazançta işlere girebilmeleri imkanını sağlama konusunda henüz bir başarı gösterememiştir. Kadınlar daha “kadınca” alanlara toplanmışlardır. Ayrıca kadınların “önü kapalı” (dead end), alt düzey statülü işlere katılımı daha yoğundur. Bütün bu değerlendirmelerle beraber insanların çoğunluğunun anne ve babalığın paylaşılamayacağı fikrini rahatlıkla benimsediğine bakılacak olursa kadının karşılaştığı sorunlar devam edecektir. Bir yöneticinin deyimi ile “erkeklere kıyasla kariyer fırsatlarında ciddi şekilde dezavantaj sahibi olmak, kadın için hayatın gerçeği olarak kalacaktır

CİNSİYETE GÖRE SEÇİLMİŞ MESLEKLERİN ORANI, 2013 4/25/2017

Kadın Milletvekili Oranı, 1935-2012 4/25/2017 Ülke karşılaştırmalarına bakıldığında, bu oranın en yüksek olduğu ülkelerin %52,6 ile Norveç ve %52,2 ile İsveç olduğu görülmektedir. 2015 seçimlerinde kadın milletvekillerinin sayısı %17,82 olarak gerçekleşmiştir.

Kadın lider ve yöneticilere göre algı nasıl? 4/25/2017 İnsan kaynakları danışmanlık firması Randstad tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Dünya genelinde; -Kadınların yüzde 54’ü erkeklerle, yüzde 29’u hemcinsleri ile çalışmak istiyor. Yüzde 17’si tarafsız. -Erkeklerin yüzde 45’i kadınlarla, yüzde 42’si hemcinsleriyle çalışmak istiyor. Yüzde 13’ü tarafsız. - Ayrıca globalde erkeklerin yüzde 45’i üstlerinin erkek, yüzde 31’i ise kadın olmasını istiyor. -Kadınların ise yine yüzde 45’i üstlerinin erkek, yüzde 25’i ise kadın olmasını istiyor.

Türkiye’de durum nasıl?? 4/25/2017 ■ Erkeklerin yüzde 47’si yöneticilerinin erkek, yüzde 27’si ise kadın olmasını istiyor. ■Kadınların ise yüzde 60’ı erkek yöneticileri, yüzde 22’si ise kadın yöneticileri tercih ediyor. Hem globaldeki hem Türkiye’deki sonuçlara bakılırsa kadınlar, erkekler/erkek yöneticilerle çalışmayı tercih ediyorlar. Hatta erkekler bile kadın yöneticiye kadınlardan daha sıcak bakıyor.

4/25/2017 Neden kadınlar ve erkekler kadın yönetici ile çalışmaktan hoşlanmaz???? 

4/25/2017 İş dünyası geçmişten günümüze gelene kadar yoğunluklu erkekle şekillenmiş, erkek ağırlığı her noktada görülmüş; kadın, anne, evini toparlayan, aileyi bağlayan rolleri üstlenmiş. Günümüze kadar ‘işadamı’ diyorduk (çoğunlukla bu gelenek devam ediyor), yeni ‘iş insanı’ söylemini kullanmaya başladık. Bu süreç zarfında erkekler yönetsel rollerde olmuş ve doğal tercih unsuru olmuş. Kadınların geldikleri pozisyonu pek çok engeli aşarak (kültür, aile, eş, eğitim eşitsizliği) edinmeleri ve kendilerinden, özel hayatlarından taviz vermeleri, aynı şeyi diğer kadınlardan da beklemeleri,

4/25/2017 Mükemmeliyetçi yapıları, daha duygusal olmaları kadın kadına çalışmayı zorlaştırıyor olabilir. Bu kadar ödün verdikleri zaman iş-özel hayat dengesi çoğunlukla korunamıyor ve bu astlarını olumsuz olarak etkiliyor. Onlardan da en az kendileri kadar çalışmalarını ve en az kendileri kadar mükemmel olmalarını bekliyorlar ve bu çevreleri için oldukça yorucu bir durum.

4/25/2017 Yine erkek egemen bir dünyada kendini sürekli kanıtlama ve devamlı yüksek performans gösterme kaygısı kadın yöneticilerin ekiplerine aşırı yüklenmelerine de neden olabiliyor. İş dünyasında karşılaştıkları engellerin erkeklere kıyasla daha fazla olduğu bir ortamda, duygusal ve hassas yapıları nedeni ile de kadınlar her tür başkaldırıyı otoritelerine saldırı olarak yorumlayabiliyorlar ve tepkileri zaman zaman daha agresif olabiliyor.

4.İŞYERİNDE AYRIMCILIK, HAK İHLALLERİ VE ÇALIŞMA KOŞULLARI 4/25/2017 Çeşitli ülke ve bölgelerden derlenen istatistikler, küresel ölçekte kadın ve erkekler arasında ücret eşitsizliğinin devam ettiğini göstermektedir. Örneğin Avrupa Komisyonu, kadınlar ve erkekler arasındaki ücret farkının süreklilik arz ettiğini, çalışılan her bir saat için, kadınların erkeklerden yüzde 15 daha az ücret aldığını belirtmiştir

Türkiye’de eğitim durumuna göre cinsiyete dayalı ücret farkı (2010-tüik) 4/25/2017 Erkek   İlkokul ve altı 1 066 İlköğretim ve ortaokul 1 061 Lise 1 317 Meslek lisesi 1 649 Yüksekokul ve üstü 2 842 Kadın 874 870 1 177 1 336 2 380

4/25/2017 Kadınların çalışma yaşamına girmesi veya girdikten sonra işte devamları konusunda yasalarda cinsiyete dayalı ayrımcılık söz konusu değildir. 4857 sayılı İş Kanununa göre, aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamayacağı hükmedilmektedir. Ancak, belli iş ve mesleklerin kadınlara uygun işler olarak toplumsal kabul görmemesi, görev dağılımında adil davranılmaması, ekonomik kriz dönemlerinde önce kadınların işten çıkarılması, özellikle kayıt dışı sektörde ücretlerin düşük tutulması gibi bazı ayrımcılık örnekleriyle karşılaşılmaktadır.

4/25/2017 Kadınlara verilen işlerin genellikle geçici nitelikte ve düşük ücretli işler oluşu, istihdam alanında kadınların sayısının çok sınırlı kalmasına, işsizliğe geçiş hızının artmasına, kadın işgücü kalitesinin düşmesine ve kadınların uzun süreli istihdamının kısıtlanmasına yol açmaktadır. Kadınların yaptığı işin, aileye destek olmak için yapılan bir çalışma olduğu yolundaki yaygın görüş, kadınların, ekonomik büyüme döneminde gereksinim duyulan ve gerileme dönemlerinde bir kenara itilen yedek bir işgücü oluşturduğu düşüncesine yol açmaktadır.

5.SOSYAL HAKLARDAN YARARLANMADA EŞİTSİZLİK 4/25/2017 İnsan haklarının önemli bir boyutunu oluşturan sosyal haklar içinde sosyal güvenlik, sendikal örgütlenme, grev hakları vb. hakların başta geldiği bilinmektedir. Sosyal haklar içinde yer alan sendikal örgütlenme ve sendikal faaliyetlere katılmada kadın işgücünün erkeklerin gerisinde kaldığı görülmektedir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra kadın işgücü sayısı artarken yasal düzenlemeler beraberinde kadınların da başta sendikal örgütlenme haklarından yararlanmaya başladıkları görülmüş, ancak yine de kadınların örgütlenmesi yetersiz kalmıştır.

4/25/2017 Kamuda çalışan sendikalı işçiler arasında kadınların oranı yaklaşık yüzde 10 düzeyindedir. Özel sektörü de dahil ettiğimizde Türkiye’de kadınların sendikalaşma oranının yaklaşık yüzde 3 olduğu söylenebilir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2009 verilerine göre kadınların sendikaların seçilmiş yönetim organlarındaki oranı son derece düşük. İşçi sendikaları başkanları arasında kadınların oranının yüzde 6.4; yönetim kurulu üyeleri arasında ise yüzde 10. İşçi sendikaları konfederasyonları söz konusu olduğunda bu oranların yüzde 0'a geriliyor. Kadınların sendikalaşma oranının düşük olmasının nedenleri neler olabilir?

6. Cinsel Taciz 4/25/2017 Ernst & Young’a bağlı insankaynaklari.com sitesinin 2003 yılı Mart ayında Platin Dergisi için yaptığı “İş’te Kadın Olmak” adlı anket sonuçlarından çarpıcı bir örnek de iş hayatında yaşanan cinsel tacizle ilgilidir. Ankette, katılımcılara sorulan soruda, kadınların iş hayatında karşılaştıkları sorunlara dair yanıt aranmaktadır. Buna göre, tüm katılımcılar ilk sırayı fiziksel ve sözlü cinsel tacize vermektedir. Kadınlar, işte yaşadıkları taciz olayını ya bastırmakta veya bunu ifade etmekte zorlanmaktadır. Avrupa Birliği’ne bağlı Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Kurumu tarafından hazırlanan 2005 tarihli “4′üncü Avrupa Çalışma Koşulları Anketi”nin sonuçlarına göre, Türkiye, yüzde 6′lık cinsel taciz oranı ile 31 ülke arasında Hırvatistan ile birlikte üçüncü sırada yer almıştır

7. İŞ-AİLE ÇATIŞMASI 4/25/2017 İş-aile çatışması, “iş ve aile rollerinin gereklerinin aynı anda yerine getirilmesi gerektiğinde bireyin içine düştüğü çelişkili durumdur» Nitekim günümüzde çalışma yaşamı ile aile yaşamı arasında kalan kadın, iki önemli rolün gereklerini tam anlamıyla yerine getirmeye çalışırken bir ikilemde kalmakta ve bu ikilemin kadının aşırı rol yüklenmesine yol açtığı görülmektedir.

GLOBAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ RAPORU (2014) 4/25/2017 Genel ortalamada 125. sırada yer alan Türkiye, Avrupa ve Orta Asya kategorisinde en son sırada! Ekonomik katılım ve fırsatlarda kadın-erkek eşitliğinde 132, Eğitimde 105, Siyasette temsil 113. sırada yer aldı. Kadın-erkek gelir farklılığı açısından 120. sırada Ücret eşitsizliğinde 87. sırada Türkiye, kadınların iş gücüne katılımında 128. sırada. Kanun yapıcılar, üst düzey yetkililer ve yöneticiler sıralamasında 111. Okuryazarlık, 102.