SIFIRA BÖLÜYORUM SENİ İsyansa kaynayıp duran içimde sensizliğime Bir serzeniş varsa, sessiz çırpınışlarımda Avazım çıktığı kadar susuyorsam, haykırırken Yalanları ardı ardına dizerken mert Gerçeklerden kaçarken cesur Seni severken çaresiz, yaşıyorsam Dâvâların sönmez aydınlığına İhanetimin aşılmaz karanlığı engel, Ulaşmak bölünmelerle mümkün oluyorsa eğer Parçalamak gerekiyorsa payı Bir deniz duru, sakin Bir gönül çalkantılı, dalgalı oluyorsa içimde Kahkahalar ağlıyor Gözyaşları gülüyorsa yüzümde İhanetimle yüceltiyorsam kendimi Kimi düşüncelerimde Senden vazgeçebiliyorsam Beni sevebilmek uğruna Sılayı sılada terk edebiliyorsam öylesine Seni seviyorum kimi yerlerde Sıfıra bölüyorum seni kimi gecelerde...
AYRILIK Ayrılık Bütün hayallerimi yıkarak gelir Gelir de yerleşir yüreğimin Senin tarafından terk edilmiş Her bir hücresine Bir daha çıkmamak üzere Ayrılık… Ayrılık Eritir içimdeki tüm günahları Acıları katlayarak artırırken İncelterek gönlümün duvarlarını Kırılgan narin bir kelebek yapar da Bir güne sığdırılan bir hayat ve Sonsuzluğa taşınacak bir eleme Mahkum eder beni Ayrılık….
BİR GÜN Bir gün, Sevdâ ateşinden bir duman gibi Gözünde tüteceğim Uzanacaksın rüyalarında tutacaksın ellerimi Bırakmayacaksın uyanırken Beni de alıp çıkaracaksın Bu rüya ülkesinden Tüm sınırları birlikte yıkacağız Hem gerçek olacağız birlikte Hem rüyada kalacağız Bilmeyeceksin Neredesin? Zaman nerede? Bir neredeyiz? -istemeyeceksin de bilmeyi- tek bildiğin BEN olacağım benim tek bildiğim de SEN Bir gün, Sevdâ ateşinden bir duman gibi Gözünde tüteceğim Bilmiyorsun, GİDECEĞİM.
UNUTMAK Hiç eskimedi içimde acın, dinmedi Yokluğun her gün yeni bir tanışmazlıkla geldi Zaman alıp götürecekken beni senden Seni alıp getiriyor tâa derinlerden... Ne kadar gitsem yollarda, Mesafeler giremiyor araya Hiç eski yüzlerin arasına karışmadı yüzün Benden ayrılmadı, sensizlikle solmadı hüzün Senden ayrı yaşadığım bir koca ömür oldu Hasretin solmadı gönlümde renklerim soldu Can rengine bürünürken hasret içimde Sen yokken de yaktın en aydınlık biçimde Ölümdeki kadar diri, doğumdaki kadar ölüsün Her gün eskirken sen, her gün eskimez yenisin. Kendimi dışındaki tutkulardan hep kaçtım Seni tutku yapmamak için seni ben yaptım Öyle kolay mı, gönlümü söküp atmak? Kolay mı bir kere sevince unutmak? Unutmak ne demek, unutmak mı? Kimi? Hiç akıl sahibi insan unutur mu kendini
MAHKUM Fonda bir müzik var İçten içe yakıyor beni Hicranı hicranıma eş Sesi sessizliğimin avazınca gür “ben sende tutuklu kaldım, kendi hayatımdan çaldım yedi cihan dolandım bana mısın demiyor”... dinledim gözyaşları boyunca ve anladım ki ben sen de tutuklu değilim çünkü hiçbir hal ve şartta tutukluluk süresinin iki yılı geçemeyeceğini biliyorum ben tutuklu değilim gönüllü hükümlüyüm sana ve ben eski moda aşıklardanım iki yıllık tutuklu değil yüz yıl mahkumum sana
ÖĞRENDİM İlk kıvılcım sendendi Yanmayı kendim öğrendim Belki baktıran sen oldun Görmeyi kendim öğrendim Cevabını sen bilsen de Sormayı kendim öğrendim Bana bir yol göstersen de Bulmayı kendim öğrendim Sen, sen sanırken her şeyi Aldın eline güneşi Gizlediğin tüm gizleri Açmayı kendim öğrendim Senin yoluna düşerken Yolları kendim öğrendim Seni bileyim isterken Kendimi kendim öğrendim Öğrendim ki, bildiğim hiç Yolumun sonundaki, göç Açık duran kapıdan güç Geçmeyi kendim öğrendim.
.........SİN Güz çiçeği kokar oldu baharda Yaz demeden hazan olsun istersin Ak güneşin ışığını içmeden Karanlıktan bir elbise biçersin. Yâr yüreğim merhem ister elinden Bülbül gibi kokmak ister gülünden Bir şifalı kelam senin dilinden Duymak ister kulaklarım; susarsın. İlle de hasretin olacaksa eş Vuslatın ebediyyen kalacaksa düş Desem “senin ise ayrılık da hoş” Ayrılığı alıp benden, gidersin. Benli dünya yoksa sana zulüm mü? Aşk dediğin cehennemden bölüm mü? Âkıbeti ayrılık mı ölüm mü, Yâr hasreti hangi renkte istersin?
HASRET Dursun diye bekleme hasretin nabzı “O” sende var oldukça yaşayacaksın. Donmuş bir ceset gibi kaldığın yerden Hasret suları ile çağlayacaksın. Ateşi yakacak hasretin seni Belki hararetten kavrulacaksın Belki bir nehir gibi coşup çağlayıp Belki de kar gibi savrulacaksın. Yüksünme hasreti bu senin canın Temelinde harç hasretin adı Özleme bu dostun yokluğunu hiç Bilirsen o varlık varlığın tadı Ah gönül bilmezsin ne sırlar gizli Önünden kaçtığın senin özündür. Hep dünde yarında dolaşıp durma Hasret bugünde, bugün gizindir. Sabret gönül sabret sabret İnsanı insan yapan çektiği hasret.
YALNIZLIK Nerde ben varım, orda yolculuk Ekmeğim sensen, suyum yalnızlık Nerde ben varım, orda ümidim Hayalim sensen, rüyam yalnızlık Nerde ben varım, orda sessizlik Müziğim sensen, fonda yalnızlık Nerde ben varım, orda kördüğüm Senle yalnızlık, sensiz yalnızlık BEDEL Pınar su verdikçe yaşar, yürek sevdikçe Dünyada her şeyin bir yakıtı var. Benim yanmaklarım beni eritir Benim yanmaklarım seni sen yapar. Anlamlıysan bil ki; bu sevdamdandır Sevdâlar insana bir boyut katar Ya aşkla insanı bir insan yapa Ya yoksa yürekler boşuna atar.
SEN OLDUĞUN İÇİN Önemlisin, bunu bilmelisin Benim için hiçbir şey yapmış olmasan bile Hatta yapamayacak olsan bile Sen sendeki “SEN” den dolayı Kıymetlisin Göremediğin güzel insanı, Görebildiğim için senin yüreğinde Sen olduğun için. Senin için.. Seni bildiğim için Kıymetlisin, Sevgilisin….
“O” Yoktur “O”nun vefası hiç kimselerde Derin sızılarıma çaresi bulaşır. Bırakır en can sevdiklerimde O beni yorgun kollarında taşır. En kutsal hazinem olur da benim Can damarım gibi beni yaşatır. Bitiremediğim mesafelerden Sana bir tek “YALNIZLIĞIM” ulaşır. KOR ATEŞ Bir yüreğin kor ateşi damarlarımda Issız sessiz kuytuları adımlamakta Belki çaresi umarı gitmiş Belki de bir hayat avuçlarımda Her vuruş yeni bir sonun başı mı? Her vuruş sensizliğin arkadaşı mı? Getirmekte mi seni, götürmekte mi? Bulmakta mı sevdim seni yitirmekte mi?