DİKKATİN NÖROBİYOLOJİK YAPISI YÜRÜTÜCÜ İŞLEVLER BURHAN ŞENOL PSİKOLOJİK DANIŞMAN
DİKKATİN NÖROBİYOLOJİK YAPISI
DİKKATİN NÖROBİYOLOJİK YAPISI Beyin dokusundaki nöron adı verilen beyin doku hücrelerinin yaklaşık sayısı bir trilyon civarındadır. Bu hücreler arası kurulan iletişimler sayesinde, çok hızlıdan çok yavaşa doğru 4 farklı beyin dalgası oluştururlar.
DİKKATİN NÖROBİYOLOJİK YAPISI Beyindeki dalgalardan Teta beyin dalgası, dikkatin dağınık olduğu durumlarda artar. Beta beyin dalgaları ise konsantrasyon ve odaklanılmış dikkat ile ilişkilidir. Son araştırmalarda, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan kişilerde, dikkat kontrolü ve odaklanmayı sağlayan beyin alanlarında aktivite değişimleri gözlenmektedir
DİKKATİN NÖROBİYOLOJİK YAPISI Dikkat eksikliği, çocuğun zekâsı ile ilgili olan bir sorun asla değildir. Dikkat eksikliği sorunu olan çocukların beynin çalışma sisteminde farklılıklar vardır. Beyin görüntüleme araştırmaları göstermektedir ki, Dikkat Bozukluğu ya da Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan bireylerin beyin aktivitelerinde (özellikle beyin dokusunun ön bölümü olan frontal bölgede) normale göre azalma, yani ''kortikal yavaşlama'' gözlenmektedir.
DİKKATİN NÖROBİYOLOJİK YAPISI Dikkat eksikliği olan çocukların beyin ön bölgesinde yer alan prefrontal kortexte, düşük frekanslı Teta dalgalarının amplitüdlerinde artış ve yüksek frekanslı Beta dalgalarının amplitüdlerinde düşme gözlenmektedir. Beyin dokusunun her bölgesinin farklı görevleri vardır. Beyin ön bölgesi olan frontal bölgenin görevi, yürütücü fonksiyonların kontrolüdür.
• Dikkati toplamak ve sürdürmek • Problem çözmek • Kısa süreli bellek Beyin frontal bölgesindeki Dikkat Merkezinde sorun yaşandığında, şu fonksiyonlarda sıkıntılar ortaya çıkar: • Organize olmak • Dikkati toplamak ve sürdürmek • Problem çözmek • Kısa süreli bellek • Dürtülerin kontrolü
YÜRÜTÜCÜ İŞLEVLER
DEHB’nda merkezi eksiklikler sonucu davranışsal engelleme (behavioral inhibition) ve self-kontrolde bozulma olmaktadır. Self-kontrol-.veya bir olaya karşı başlangıç motor tepkilerini (belki duygusal) engelleme (baskılama) veya geciktirme kapasitesidir (yetisidir). Self kontrol herhangi bir görevdeki başarı için temeldir. Çoğu çocuk büyüdükçe yürütücü işlevler diye adlandırılan mental aktiviteler kazanır.
Bu işlevler amaçtan uzaklaşmayı önler, amaçları hatırlatır ve amaca ulaşmak için gereken basamaklamayı sağlar. Bir iş veya oyunda amacı başarmak için, örneğin, insanların amaçlarını hatırlama yetilerinin olması gereklidir (bir şeyin anlamını veya niteliğini sonradan anlama), amaca ulaşmak için gerekli şeylere sevk etme (öngörüyü kullanma), duygularını dizginleme veya motive etme.
Bir kişi karıştırıcı düşünce ve dürtülerini baskılamadıkça, bu işlevlerden hiçbirini başarılı bir şekilde yerine getiremez. Küçük yaşlarda yürütücü işlevler dışsal olarak işlemektedir. Çocuk bir görevi hatırlarken veya problem çözerken kendi kendilerine sesli konuşabilir.
Ancak çocuk büyüdükçe bu içselleştirilir ve kişiye özgü hal alır ve bunun başkaları tarafından bilinmesini saklar. DEHB olan çocuklarda aksine bu yürütücü işlevlerin toplum performansını baskılamak için gerekli kısıtlama eksiktir.
Yürütücü işlevler 4 mental etkinlik olarak gruplanır: bunlardan biri working memory (işleyen, çalışan bellek): bilginin sağlandığı orijinal uyaran kayıp olsa bile, bir görev üzerinde çalışırken bilgileri aklında tutma (holding information in the mind). Böylesine bir hatırlama zamanında (vakitli) ve amaca uygun davranış için çok önemlidir. Bunun sonucunda karmaşık ve yeni davranışlarından sonuç çıkarma, öngörü, hazırlık ve taklidi sağlar. DEHB olan çocuklarda bütün bunlar bozulmuştur.
Kendine yönelik konuşmanın (self –directed speech) içselleştirilmesi diğer bir yürütücü işlevdir. Altı yaş öncesinde çoğu çocuk çoğunlukla kendi kendilerine, bir görevi yerine getirirken veya bir problemi çözerken nasıl yapılacağını kendi kendine hatırlatma yaparak, sesli konuşurlar. Örneğin, “şu kitabı nereye koydum?” “Oh, sıranın altına koymuştum”.
İlkokulda bu özel konuşma duyulmayacak mırıltı tarzını alır ve genellikle 10 yaşına kadar kaybolur. İçselleştirilmiş, kendine yönelik konuşma bir kişiye kendini yansıtmasını sağlar (ayna gibi); kuralları ve yönergeleri takip için, problem çözümünün bir formu olarak kendini sorgulamayı kullanarak, önceki kuralları anlayarak sonuç kurallar çıkarmak için. Berkle ve arkadaşları (1991) kendine yönelik konuşmanın içselleştirilmesinin DEHB olan çocuklarda geciktiğini bildirmişlerdir.
Üçüncü yürütücü mental işlev; duyguların kontrolü, motivasyon ve uyanıklık durumunu içermektedir. Son yürütücü işlev yeniden yapılandırma (reconstitution), bu iki ayrı süreci içermektedir: gözlenen davranışın parçalara ayrılması ve yeni aksiyonda bu parçaların kombinasyonudur. Yeniden yapılandırma insanlara; akıcılık, esneklik ve yaratıcılık sağlar. Böylece kişi bir amaca ulaşmak için gerekli bütün basamakları öğrenmeksizin amaca ulaşmasını sağlar.
İlk çalışmalar DEHB olan çocukların diğer çocuklara oranla daha az yeniden yapılandırma yetisine sahip olduğuna işaret etmektedir. Uyarılma düzeyini belirleyen çalışmalarda, örneğin galvanik deri yanıkları ya da uyarılmış potansiyel ile, bu çocukların uyarılma eşiğinin altındaki uyaranlara yanıt vermeye eğilimleri oldukları belirlenmiştir.