AİLE EĞİTİMİ ŞİDDETE HAYIR!
Şiddet: Güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür.
Aile içi şiddet : Bir aile üyesinin diğer üyesi veya eski üyesine karşı fiziksel ya da psikolojik olarak hükmetme ya da zarar vermesidir.
Fiziksel şiddet Sözlü şiddet Toplumsal ilişkileri sınırlayıcı şiddet Cinsel şiddet Ekonomik şiddet
Aile içi şiddetten çocuklar ve geçler büyük yara almaktadır. Sürekli horlanan, eleştirilen, aşağılanan çocukta iki türlü davranış gelişebilir;
1-Aşırı çekingen, pasif ve özgüvenden yoksun
2- Hırçın, agresif, kural tanımayan ve geleceğin psikopatları …
baş-karın ağrısı ya da mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler. Şiddete maruz kalmış ya da tanık olmuş çocuklarda aşağıdaki belirtilerden bir ya da daha fazlası görülebilir: baş-karın ağrısı ya da mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler. alt ıslatma dil gelişiminde gerileme çevreye karşı ilgisizlik,
uyumakta zorluk-kabus görme özgüven azalması arkadaş ilişkilerinde sorunlar okulda başarısızlık Kişilik bozuklukları Yetişkinliklerinde şiddete meyilli olma
Aile içi şiddetin çocuk üzerindeki etkilerini azaltmak için ne yapılabilir? Çocuğunuzun her şeyin farkında olduğunu bilin Çocuğunuzla şiddeti konuşun Onu dinleyin ve duygularını kabul edin Çocuğunuza şiddet kullanmamayı öğretin Çocuğu aracı olarak kullanmayın Güven verin ve kendini korumayı öğretin
Kişilik gelişimi ve yapılanmasının temeli çocukluk dönemidir Kişilik gelişimi ve yapılanmasının temeli çocukluk dönemidir. Çocuğa yöneltilen davranış ve ona karşı takınılan tavır ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşımaktadır.
Okul öncesi dönemde çocuk sosyal birey olmayı öğrenirken aynı zamanda özdeşim yapacağı bir modele gereksinim duyar.
Ailenin çocuğa karşı tutumunun iki temel ögesi vardır; SEVGİ DİSİPLİN
Disiplin çocuğa istenilen davranış ve alışkanlıkları öğretir, kendi kendini denetleme ya da içdenetim demek olan ahlak gelişimini sağlar.
Disiplin aile içindeki denge ve düzenin oluşturulmasında büyük önem taşır.
Ancak toplumumuzda disiplin=cezalandırma olarak değerlendirilse de disiplin ceza kadar ödüllendirmeyi de içerir.
Araştırmalarda disiplin yöntemi olarak ödüllendirmenin ceza vermekten daha etkili olduğu saptanmıştır.
Disiplin; Hem yeteri kadar hem çocuğun yaşına uygun olmalı Kurallar açık olmalı ve uygulanabilmeli Ceza verilmesi gerekiyorsa hemen uygulanmalı üstü örtülmemeli Ceza çocuğun özüne değil davranışa yönelik olmalı
Dayak hiçbir işe yaramıyor. NEDEN? Dayak yiyen çocuk yaptığının karşılığını ödemiş hissediyor kendini. ‘Yaramazlık yaptım, dayak yedim, ödeştik’ diyor. ‘Benim yaptığım acaba niçin yanlıştı? Neden babam beni dövdü?’ diye akıl yormasına yol açmıyor, bitiyor o iş. Ve bir gün sonra yine aynı şeyi yapıyor.
2- Çocuk dayak yediği zaman, yaptığı yanlış hareket dolayısıyla kendini suçlayacağına, onu döveni suçluyor, Ona kızgınlık duyuyor. Yine kendi yaptığıyla ilgili olarak,düşünmesi, hesaplaşması, kendini suçlu hissetmesi söz konusu olmuyor. Çünkü o anda yaşadığı şiddete tepki gösteriyor
3- Öğrenir... O da birisine kızdığı zaman şiddete başvurur... Çünkü en yakınından dayak yediği için, özellikle anne-babasından, bunu mübah olarak görüp, o da bu davranışı taklitle öğrenir.
Anne-baba-çocuk ilişkilerini içinde yaşanan toplumun etkileri belirler.
Aile içi şiddetin oluşmasında birkaç önemli neden !
Toplumdaki kalıplaşmış düşünce ve davranışlar,olayı meşru hale getirmekte ya da topluma karşı saklamaktadır.
Bu da çocukta şiddeti sorun çözmede bir yol olarak algı oluşturur. Çocuk eğitiminde yeterli bilgiye sahip olmayan ebeveynlerin çocuğu eğitme ve terbiye etme maksatlı uyguladıkları şiddet. Bu da çocukta şiddeti sorun çözmede bir yol olarak algı oluşturur.
Aile içi şiddette kadın genellikle mağdur durumunda. Bunun nedeni; Fiziksel yetersizlik, Ekonomik bağlılık, Toplumdan gelen inanışlar (namus)
Yapılan araştırmalar erkeklerin ilişkide uzun Yapılan araştırmalar erkeklerin ilişkide uzun süreli olarak kontrol sağlamak için; Kadınların ise anlık çatışmaları kontrol altına almak için şiddet uyguladıklarını göstermiştir.
Mağdurların şiddet çemberinden kurtulamamalarında: Toplumun şiddeti aile içi bir mesele olarak görmesi Mağdurların şiddet uygulayana ekonomik bağlılığı
Akrabalar arası yardımlaşma bağlarının azalması Ailede şiddet görmenin utanç vermesi Şiddet görenlerin sığınabilecekleri kurumların eksikliği ve yetersizlikleri
İlişkilerde şiddetin açıklanabilir, anlaşılabilir, kabul edilebilir bir yanı yoktur. Şiddetin azı ya da çoğu yoktur ve genellikle bir defayla kalmaz yinelenir.
1980’li yıllarda araştırmacılar, televizyon programlarındaki şiddetin insanları nasıl etkilediğini incelemişler ve etkisinin iki yolla oluştuğunu belirtmişlerdir:
Birincisinde şiddet içeren programların çokluğu, insanlarda şiddete karşı bir duyarsızlık gelişmesine neden oluyor.
İkincisindeyse şiddetin sorunları çözmek ve amaca ulaşmak için kabul gören bir yol olduğu düşüncesi uyanıyor.
Araştırmalarda bebeklikten erken çocukluk dönemine kadar saldırganlık konusunda bir cinsiyet farkına rastlanmamış.
daha saldırgan, iş bölümüne kapalı oldukları Ancak erkek çocukların biraz büyümeye başladıktan sonra daha saldırgan, iş bölümüne kapalı oldukları kız çocuklarınsa toplumsal ve bilişsel açıdan daha gelişmiş oldukları görülmüştür.
Başka bir araştırmadaysa, saldırganlık konusunda cinsiyetler arasında görülen farkın, saldırganlığın dozu değil dışa vuruluş biçiminde olduğu gözlenmiştir.
erkek çocuklar saldırganlıklarını fiziksel ve sözel olarak, Kendilerine gösterilen davranış modellerine bağlı olarak, erkek çocuklar saldırganlıklarını fiziksel ve sözel olarak, kız çocuklarsa ilişkilerinde geçimsizlik biçiminde sergiliyorlar.
Son olarak… Sağlıklı bir ilişki, o ilişkide hiç çatışma olmaması değil çıkan sorunların ne kadar sağlıklı bir biçimde çözüldüğüdür. Çatışma yaşanmayan bir ilişki ölü ve iki tarafın birbiri ile etkileşimi olmadan sürdürdüğü bir ilişkidir.