ANLATIM BOZUKLUKLARI ANLAM YÖNÜNDEN BOZUKLUKLAR Eklerin ve Kelimelerin Gereksiz Kullanılması Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanılması Yakın ve Eş Anlamlı Kelimelerin Bir Arada Kullanılması Anlamları Karıştırılan Kelimeler Yabancı Kelimelerin Yerine Kullanılan Türkçe Kelimeler Kelimelerin Doğru Yerlerde Bulunması DİL BİLGİSİ YÖNÜNDEN BOZUKLUKLAR Özne Yüklem Uyumsuzluğu Yüklem veya Yardımcı Fiil Eksikliği Özne Eksikliği Dolaylı Tümleç Eksikliği Nesne Eksikliği ANLATIM BOZUKLUKLARI
Eskilerin “münevver” dediği, sürekli okuyan, düşünen, haksızlıklar ve çirkinliler karşısında susmayan, toplumun her türlü sorunuyla ilgilenip çözüm yolları gösteren “aydın insan”, kendi dilini de en iyi yazan ve konuşan kişidir. Bugün her ne kadar teknolojiye yenik düşüp bu hassasiyetimizi kaybetmiş isek de üniversiteyi bitirip “aydın insan” diye tanımlanan ve toplumda örnek olması beklenen kişilerin konuşmada ve yazmada da anlatım bozukluklarına düşmemeleri gerekir.
Anlatım bozuk olursa anlatılmak istenen doğru olarak anlatılamaz, insanlar arasında anlaşmazlıklar ve karışıklıklar meydana gelir.
Konfiçyüs’e "Bir ülkenin yöneticisi olsanız ilk yapacağınız iş ne olurdu?” diye sorulduğunda, "Hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle başlardım.” der ve şöyle devam eder: "Dil düzensiz olursa sözler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılamazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Görevler gereği gibi yapılamazsa, âdetler ve kültür bozulur. Âdetler ve kültür bozulursa adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun için hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”
Anlatım ve cümle bozukluklarını “anlam yönünden bozukluklar” ve “dil bilgisi yönünden bozukluklar” olmak üzere iki başlık altında toplayabiliriz.
1. ANLAM YÖNÜNDEN BOZUKLUKLAR a. Eklerin ve Kelimelerin Gereksiz Kullanılması: Sözlü veya yazılı anlatımda anlatmak istediğimizi karşılayacak kelimeler yanında gereksiz eklere ve kelimelere yer vermemeliyiz: “Dün babası ile birlikte okula geldi.” Bu cümlede birliktelik ifade eden “ile” edatı bulunduğu için “birlikte” kelimesinin kullanılması gereksizdir.
“Arkadaşım Turan, Türk Dili Dersinden çok, İngilizceye daha fazla çalışmaktadır.” Bu cümlede, “-den çok” anlam olarak “daha fazla” sözlerini karşıladığı için ayrıca kullanmaya gerek yoktur. “Bir sürü gereksiz hata yapmıştı.” Hatanın gereklisi veya gereksizi olmayacağı için ayrıca “gereksiz” kelimesinin kullanılması fazladır.
b. Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanılması: Kelimeler cümlede, taşıdıkları anlamalara bağlı olarak kullanılırlar. Birlikte kullanıldıkları kelimelerle çelişkili olmamalıdır. Cümlede kelimeler arasında bir uyum söz konusudur.
“Sınavın bitimine tam tamına birkaç dakika kaldı.” Bu cümledeki “tam tamına” ikilemesinde bir kesinlik söz konusudur. Birkaç kelimesinin anlamında ise belirsizlik vardır. Bu kelimelerin sınav süresini belirtmek için bir arada kullanılmaları cümlede anlam bozukluğuna sebep olmuştur.
c. Yakın ve Eş Anlamlı kelimelerin Bir Arada Kullanılması: Yazılı ve sözlü anlatımda yakın ve eş anlamlı kelimelerin bir arada kullanılmaları da anlatım bozukluğuna sebep olur. “Ülkemiz birlik ve beraberlik içinde yaşarsak gelişir.” Bu cümlede de “birlik” ile “beraberlik” aynı anlamda oldukları için cümlede ikisinin de kullanılması yanlıştır.
“Bu sıcaklara ancak sadece bir hafta dayanabildi.” “Ancak” ve “sadece” kelimeleri yakın anlamlı kelimelerdir. Cümle içinde birisinin kullanılması yeterlidir. “Yanılmıyorsam seninle görüştüğümüzü tahmin ediyorum.” Cümlede kullanılan “yanılmıyorsam” ve “tahmin ediyorum” aynı anlamda oldukları için birinin kullanılması yeterlidir.
“Bayramınızı tebrik edip kutlar, saygı ve hürmetlerimi sunarım.” Tekrarlara düşmemek için cümlenin şu şekillerden birisiyle yazılması gerekirdi: “Bayramınızı tebrik eder, saygılar sunarım.” “Bayramınızı tebrik eder, hürmetlerimi sunarım.” “Bayramınızı kutlar, saygılar sunarım.” “Bayramınızı kutlar, hürmetlerimi sunarım.” “Otobüslerde ve dolmuşlarda yaşlı ve ihtiyarlara yer vermek gerekir” Cümlede “yaşlı” ve “ihtiyar” aynı anlamda olduğu için birisini kullanmak yeterlidir.
ç. Anlamları Karıştırılan Kelimeler: Birbirinden farklı olmakla birlikte, anlamca veya okunuşça benzerlik gösteren kelimeler birbirinin yerine kullanılmamalıdır. Aksi takdirde anlatmak istediğimizin dışında bir anlam ortaya çıkabilir. “Komşu ülkelerden Yunanistan ile sorunlarımızı çözümleyemedik.” “Çözümlemek” Tahlil etmek, analiz etmek anlamında olmakla birlikte daha çok kimyevi bir maddenin laboratuarda çözümlenmesinde kullanılır. Bir sorun ise çözümlenme, “çözülür” veya “halledilir”.
“Sınava geç kaldık, ama hocamız bize umduğumuz gibi davranmadı.” “Ummak” olumluluk bildiren bir fiildir. Bu cümlede hocadan olumsuz bir davranış beklenildiği için “sanmak” fiilinin kullanılması gerekirdi. “Tıptaki yeni gelişmelerle yapılan kalp ameliyatlarında ölüm şansı yüzde beş azaldı.” “Şans” kelimesi olumlu anlam bildiren bir kelimedir. “Ölüm” ise olumsuz bir durum bildirir. Bunun için cümlede “şans” yerine “ihtimal” kelimesi kullanılmalıdır.
d. Yabancı Kelimelerin Yerine Kullanılan Türkçe Kelimeler: Dilimizde her medeni dilde olduğu gibi siyasi, sosyal, iktisadi, kültürel vb. sebeplerle yabancı dillerden girmiş kelimeler bulunmaktadır. İslam medeniyeti içine girdiğimizde Arapça ve Farsçadan kelimeler aldık.
Batı medeniyetine girince de İngilizce ve Fransızca başta olmak üzere batı dillerinden kelimeler girdi. Burada ölçümüz şu olmalıdır. Eğer bir kavramın Türkçe karşılığı varsa yabancı dilden giren kelimeyi değil Türkçesini kullanmalıyız. Türkçesi yoksa yabancı kelimeyi dilimizin ses yapısına uydurarak, doğru yerde kullanmalıyız. Bu tür kelimeler yanlış yerde kullanılırsa anlam bozuklukları meydana gelir.
Öfke anında insanın ağzından bilinçsiz kelimeler çıkabilir. Kelimeler “bilinçsiz” olmaz. “Şuursuz” çıkan kelimeler denmesi gerekir. “Bilinç” “şuur” yerine çıkarılmış bir kelimedir. “Şuur”, insanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneğidir. Halk ucuzluğa saldırdı. “Saldırı”, "akın, hücum, taarruz, tecavüz” gibi birkaç kelimenin yerine kullanılabilir. Yukarıdaki cümlede ise “saldırı” yerine “akın etti” kullanılmalıydı.
İsrail Savaş gemilerinin Türk gemisine saldırısı tepkiyle karşılandı. Bu cümlede “saldırı” doğru kullanılmıştır. Yabancı bir kelimeye karşılık yeni türetilen Türkçe bir kelime, daha önce kullanılan kelimenin bütün anlamlarını karşılamaz ise, eski şeklini kullanmakta yarar vardır.
“Vak’a” kelimesi yerine “olay” kelimesi kullanılır. “Vaka büyüdü.” Yerine “Olay büyüdü” diyebiliriz. Ancak, tıbbi bir gelişmede, yeni ortaya çıkan durumda “olay” denmez, “vak’a” kelimesi kullanılmaya devam etmektedir: Doktor, yeni bir vak’a karşısında olduklarını söyledi”.
“Çare” kelimesi karşılığı çoğu yerde “yol” kelimesi kullanılır “Çare” kelimesi karşılığı çoğu yerde “yol” kelimesi kullanılır. Ancak “yol” kelimesi her zaman “çare” kelimesinin bütün anlamlarına karşılamaz. Çaresizlikten ne yapacağını bilemez oldu. Bu cümlenin yerine “Yolsuzluktan ne yapacağını bilemez oldu” diyemeyiz. "Çaresiz kaldım" yerine “yolsuz kaldım” demek yanlıştır. Çünkü “yolsuz” kelimesi argoda başka bir anlam ifade eder.
e. Kelimelerin Doğru Yerlerde Bulunmaması: Bir cümleyi oluşturan öğeler, özne, yüklem ve diğerleri biçim ve anlam yönünden uyumlu olmalıdır. Bir kelime cümlede bulunduğu yere bağlı olarak sıfat, zarf veya başka bir görev üstlenebilir. Bunun için sözcüklerin niteleyeceği, belirtileceği kelime ile yan yana kullanılması doğru olur. Kelimelerin yerinde kullanılmaması anlam bozukluklarına yol açar.
“Eve yeni gelmiştim.” "Yeni eve gelmiştim." İki cümlede de anlam farklıdır. Birinin diğeri yerine kullanılması yanlıştır. "Öğrenciler çok sınıfta konuştukları için hoca tarafından azarlandılar.” Cümlede “çok” kelimesi yanlış yerde kullanılmıştır. Cümle şöyle olmalıydı: "Öğrenciler, sınıfta çok konuştukları için hoca tarafından azarlandılar.”
“Sınavı bekleyen öğrenciler içinde ilk sınıfa ben girdim.” Bu cümlede “ilk” kelimesi sınıfı niteler biçimde kullanılmıştır. Anlatılmak istenen ise sınıfa girenin ilk kendisi olduğudur. Bunun için cümle şu şekilde olmalıdır: “Sınavı bekleyen öğrenciler içinde sınıfa ilk ben girdim.”
“Her Allah’ın günü aramamı ister.” “Her yüzüne bakışımda içim kan ağlıyor.” “İzinsiz sınıfa girilmez.” “Eski fakültenin dekanı emekli oldu.” Bu cümlelerin doğru yazılışları şöyledir: “Allah’ın her günü aramamı ister.” “Yüzüne her bakışımda içim kan ağlıyor. “Sınıfa izinsiz girilmez.” “Fakültenin eski dekanı emekli oldu.”
2. DİL BİLGİSİ YÖNÜNDEN BOZUKLUKLAR a. Özne-Yüklem Uyumsuzluğu: Bir cümlede özne ile yüklem birbiriyle uyumlu olmalıdır. Olabilecek uyumsuzluk anlatım bozukluğuna yol açar. “Öğrencilerle biz hocalar bir kez daha ters düştü sanırım.” Yan cümlenin öznesi "biz hocalar"dır. Özne 3. kişi çoğul olmasına rağmen yüklem 3. kişi tekil olmuş. Cümlede “özne-yüklem uyumsuzluğu” olmaması için yüklemin "ters düştük " biçiminde olması gerekir.
b. Yüklem veya Yardımcı Fiil Eksikliği: Yüklem bir cümlenin temel öğesidir. Yüklem olmazsa cümle de olmaz. Özellikle olumlu ve olumsuz yargıların birlikte kullanıldığı cümlelerde anlamın karışmaması için yüklemlere dikkat etmek gerekir.
“Kahve, tam sağlıklı ve yaşlı olmayan kişilerce içilmelidir.” Bu cümlede “sağlıklı” kelimesinden sonra “olan” kelimesinin kullanılması gerekir. Aksi takdirde sağlıklı kelimesi de “olmayan” fiiline bağlanarak “sağlıklı olmayan” şeklinde ters bir anlatım ortaya çıkar. Cümlenin doğrusu şu şekilde olmalıdır: “Kahve, tam sağlıklı olan ve yaşlı olmayan kişilerce içilmelidir.”
c. Özne Eksikliği: Cümlede özne eksikliği anlam bozukluklarına bir başka sebeptir. “Elif Türk Dili sınavına giremedi, çünkü unutmuştu.” Bu cümlede özne eksikliği vardır. Cümle şöyle olmalıydı: “Elif Türk Dili sınavına giremedi, çünkü sınav tarihini unutmuştu.”
ç. Dolaylı Tümleç Eksikliği: Bir cümlede dolaylı tümleç eksikliği de anlam bozukluğuna yol açar. Bilgisini zenginleştiren, anlam kazandıran birçok kitabı vardır. “Bilgisini” kelimesi her iki cümlenin nesnesi olarak kullanılmış. Bilgisini zenginleştiren birçok kitabı vardır. Bilgisine anlam kazandıran birçok kitabı vardır. İkinci cümle dolaylı tümleç alması gereken bir cümledir. Bunun için yukarıdaki cümle şöyle olmalıydı: Bilgisini zenginleştiren, bilgisine anlam kazandıran birçok kitabı vardır.
Öğrencileri sınıfa topladı ve öğütler verdi. Cümle: Öğrencileri sınıfa topladı. Cümle: Öğrencilere öğütler verdi. İkinci cümle dolaylı tümleç alması gereken bir cümle olduğu için yukarıdaki cümle şu şekilde kurulmalıydı: Öğrencileri sınıfa topladı ve onlara öğütler verdi.
d. Nesne Eksikliği: Cümlede nesnenin olmaması da anlam bozukluğuna sebep olur. “ Sana hiç darılmıyor, çok seviyoruz.” cümlesinde iki cümle vardır: Sana hiç darılmıyoruz. Seni çok seviyoruz. Bu iki cümlenin bir cümle olarak kullanıldığında cümle şöyle olmalıdır: Sana hiç darılmıyor, seni çok seviyoruz. Özellikle sıralı ve bağlı cümlelerde yardımcı fiilin bulunmaması da anlatım bozukluğuna sebep olur.
Sabah kahvaltısında çay, börek yedik. Çalışkan ve çalışkan olmayan bütün öğrenciler toplandı. Cümlelerin doğru şekilleri şöyle olmalıydı: Sabah kahvaltısında çay içtik, börek yedik. Çalışkan olan ve çalışkan olmayan bütün öğrenciler toplandı.