İLKÖĞRETİM ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLAR İLE NASIL İLETİŞİM KURULUR?
Çocuğumuzla İletİşİm kuruyor musunuz?
İLETİŞİM NEDİR ? Tanım : İnsanlar arası; kişilerin birbirlerine bilinçli veya bilinçsiz olarak iletmek istedikleri duygu ve düşüncelerini aktardıkları bir süreçtir
ÇOCUĞUNUZLA İLETİŞİMİNİZİ ENGELLEYEN DAVRANIŞLAR NELERDİR ?
1. EMRETME, YÖNETME “Yapman gerekir .............”, “Yapmak zorundasın ................” - Korku ya da aktif direnç yaratabilir; - Söylenenin tersini “denemeye” davet edebilir; - İsyankar davranışa ya da misillemeye yol açabilir.
2. UYARMA, TEHDİT ETME (GÖZDAĞI VERME) “.........yapmazsan............olur”, “Ya yaparsın, yoksa.........” - Korku, boyun eğme yaratabilir; - Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini “denemeye” yol açar; - Gücenme, kızgınlık, isyankarlığa neden olabilir.
Ahlak dersİ, vaaz vermek İletİşİm mİdİr?
3. AHLAK DERSİ, VAAZ VERME “...........yapmalıydın”, “senin sorumluluğun”, “...........şöyle yapmak gerekir” - Zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratır; - Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir; (Kim demiş?) - Çocuğun sorumluluk duygusuna güvenilmediği izlenimi verir.
4. ÖĞÜT VERME, ÇÖZÜM GETİRME “Ben olsam....”, “Neden.......yapmıyorsun?”, Bence.....”, “Sana şunu öneriyim.....” - Çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder; - Çocuğun sorunu bütünüyle düşünüp, değişik seçenekler getirip seçenekleri denemesine engel olur. - Bağımlılıkta da direnme yaratabilir.
5. MANTIK YOLUYLA İNANDIRMA, TARTIŞMA “İşte şu nedenle hatalısın.......”, “Olaylar gösterir ki......”, “Evet ama.......”, “Gerçek şu ki....” - Savunucu tutumları ve karşı koymayı kışkırtır; - Çoğunlukla çocuğun aileyle iletişimi kesmesine ve artık dinlememesine yol açar; - Çocuğun kendisini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine yol açabilir.
6. YARGILAMA, ELEŞTİRME, SUÇLAMA “Olgunca düşünmüyorsun....”, “Sen zaten tembelsin........” - Yetersiz, aptallık, yanlış değerlendirme anlamı taşır; - Çocuğun olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlanma korkusuyla iletişimi kesmesine yol açar; - Genellikle çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (Ben kötüyüm!) yada karşılık verir. (Siz de daha mükemmel değilsiniz!).
7. ÖVME, GÖRÜŞÜNE KATILMA, TEŞHİS KOYMA “Çok güzel........”, “Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor”, “Bence harika bir iş yapıyorsun.....” - Ailenin beklentilerinin çok yüksek olduğunu ima eder; - İstenilen davranışı yaptırabilmek için, söylenen içtenlikten yoksun bir manevra gibi algılanabilir. - Çocuğun öz-imgesi (Kendini algılayışı) ile övgü uygun değilse çocukta kaygı yaratabilir.
8. AD TAKMA, GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞÜRME “Koca bebek....”, “Hadi bakalım süpermen”, “Geri zekalı”, “Hadi sende sulu göz - Çocuğun kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir; - Çocuğun öz-imgesi üzerinde çok olumsuzdur; - Genellikle karşılık vermeye iter.
9. TAHLİL ETME, TEŞHİS, TANI KOYMA “Senin derdin nedir biliyor musun?”, “Herhalde çok yorgunsun” “Aslında sen öyle demek istemiyorsun” - Tehdit edici; tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir; - Çocuk kendisini korumasız, kıstırılmış hisseder, kendisine inanılmadığı kanısına varabilir; - Çocuk, yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser.
10. GÜVEN VERME, TESKİN, TESELLİ ETME “Aldırma.......boş ver, düzelir......”, “Hadi biraz neşelen........” “Zamanla kendini daha iyi hissedersin.......” - Çocuğun kendini “anlaşılmamış” hissetmesine neden olur; - Kızgınlık duyguları uyandırır (“Size göre kolay tabii”) - Çocuk genellikle mesajı “kendini kötü hissetmen doğru değil” biçiminde algılar.
11. İNCELEMEK, ARAŞTIRMAK, SORUŞTURMAK “Neden?....Kim?.....Sen ne yaptın?......Nasıl?.....” - Soruları cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden çocuklar genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir veya yalan söyler; - Sorular genellikle soru soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından, çocuk korku ve endişeye kapılabilir; - Ailenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi sorununu, gözden kaçırabilir.
12.KONU DEĞİŞTİRME, İŞİ ALAYA VURMA, ŞAKACI DAVRANMA “Daha güzel şeylerden konuşalım...”, “sen neden dünyayı yönetmiyorsun?” - Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, onlardan kaçınmak mesajını ima edebilir; - Çocuğa sorunların önemsiz, saçma ve geçersiz olduğu anlamını verebilir; - Çocuk bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir.
İletişim engelleri ,kendini anlatmaya çalışan çocuğa yardımcı olmadığı gibi,onun ileriki sorunlarını da anlatmamsına ,içine atmasına neden olur.
Bİr mekanI paylaşmak İletİşİm mİdİr? İletişim birbirini anlamaktır.
PEKİ BUNUN YERİNE AİLELER OLARAK YAPILACAK DAVRANIŞLAR NELERDİR ?
1-SESSİZLİK: Sessizlik kadar kişiye konuşma olanağı tanıyan güçlü bir etken yoktur. Sadece sessiz durarak karşıdaki kişiye ,çocuğa konuşma alanı bıraktığımız için,çocuk konuşmaya yönelebilir.
2-EMPATİ: Empati kendini karşısındakinin yerine koyarak olaylara onun gözleriyle,onun dünyasından bakmaya çalışmaktır. Kedisi öldüğü için ağlayan çocuğa :”Ne varmış bir kedi için üzülecek” gibi bir iletişim engeli yerine,kendini çocuğun yerine koyarak,kedinin onun yaşamında ne denli önemli olduğunu anlamaya çalışmak,”empati” kurmaktır.
Empatinin en önemli göstergesi; diz çökerek çocukların dünyayı görüş açılarına bakmaktır. Dolaysıyla küçük çocuklarla konuşurken diz çökerek onları anlamaya çalışmak veya kaldırıp kucağa almak,çocuğu anlamaya daha açık bir davranış şeklidir…
3-KABUL: Çocuğu sorunu ile yargılamadan kabul etmek. Çocuğun hata yapabileceğini,yaşının icabı doğru yargılamayacağını düşünerek,çocuğu o anda (yani sorunu sırasında) günahı ve sevabıyla kabul ederek onu anlamaya çalışmaktır.
4-DÜRÜST OLMAK: Derdini anlatmaya çalışan bir çocuğa mutlaka yetişkin görüşü ve rolüyle yaklaşmak yerine,(yani anne/baba rolü yerine) insan olarak yaklaşmaya çalışmak ve onun duygularını anne/baba bakışı ile değil,bir insan bakışı ile algılamaya çalışmak gerekir.
Dolaysıyla gereken cevapları vermek yerine,dürüst cevaplar vermeye çalışmak,çocuğa daha yakın,daha anlamlı bir yaklaşım oluşturur.
5-KATILIMLI DİNLEME: Katılımlı Dinleme basit bir tekrardır. Çocuğun söylediklerini duyduğumuza dair bir mesajdır. Bu mesaj çocuğun söylediklerini özetleyebilir ve çocuğun sorun sırasında yaşamış olduğu duyguları dile getirebilir.
ÖRNEK: (5’inci kere) Çocuk: Anne,babam nerede kaldı? Anne : Baban geç kaldığı için merak ediyorsun,öyle mi? Veya: Çocuk: Yarın okula gitmek istemiyorum.Tarih öğretmeni keşke gelmese Anne : Tarih öğretmeninden çekiniyorsun. Çocuk : Evet,sürekli bağırıyor. Hiç sevmiyorum. Anne : Tarih öğretmeninin sürekli bağırması seni sıkıyor.
Çocuğun bir sorununu dile getirdiği sırada dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar; İletişim engellerini kaldırmak. Çocuğa konuşabileceği bir ortam ve sessizlik alanı hazırlamak . Çocuğun olaydan dolayı yaşamış olabileceği duyguları onun adına dile getirerek katılımlı dinlemektir.
Sonuç olarak; Çocuğun sorunu olduğu sırada,önemsenerek dinlenen çocuk yaşadığı olumsuz duyguları davranışlarına vurarak kendini olumsuz bir şekilde ifade etmeye yönelmez. Kendini gerçekten dinleyen kişiye yakın hisseder ve sorunu ilk baştaki gibi önemli gözükmeyebilir.
“Şunu çok iyi anlamalıyız ki, bir başkasını tehdit ettiğimizde, aşağıladığımızda, üzdüğümüzde, boş yere acıttığımızda, yaraladığımızda, bir başka insan üzerinde denetim kurduğumuzda ya da bir insanı reddettiğimizde, küçük de olsa hastalık yaratan güç kaynaklarına dönüşürüz; oysa ince, düşünceli, yardımcı, gerçek demokrat, düzgün, sıcak ve sevecen insanlar yine küçük ama iyileştirici güç kaynaklarıdır.” Abraham MASLOW