sanki bir kürsüye çıkmış, konuşmaya dalmış ve mekanın da, yılların da değiştiğinin farkına varmamıştım.
T.B.M.M.
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
Başımı kaldırdığımda karşımda daha genç insanlar bulmuştum; Başkent Üniversitesi, İhsan Doğramacı Konferans Salonu’ndaydım. Beslenme Ve Diyetetik Topluluğu’nun davetlisi olarak öğrencilere “Yaşadığımız Masallar”ı anlatıyordum.
Dinleyicilerin yakın ilgisi nedeniyle 1,5 dakika gibi geçen 1,5 saatin sonunda sanki kaldığımız yerden daha sonra devam edecekmişiz gibi oradan ayrılıyordum. Başkent Üniversitesi’ne geldiğim andan itibaren sıcak bir aile ortamında hissettiren öğretim elemanları: Emine Aksoydan ve Efsun Karabudak’a, öğrenciler Kübra Yılmaz ve Beril Kartal’a, çocukluk arkadaşım rektör yardımcısı Korkut Ersoy’a ve tek tek tanıyabilmeyi de, aynı kantinde çay içmeyi de, Mayıs’ta bir Cuma gecesi bir sahile hareket edecek aynı otobüste olabilmeyi de, aynı konserde birlikte söyleyebilmeyi de, o salonda anlattığım masalları birlikte dinleyebilmeyi de çok isteyeceğim tüm gönül’lü öğrencilere, verdikçe artan sevgilerimle…
hep sevgi’yle… (müzik: bana bir masal anlat baba / cengiz onural)