26 Ağustos Gecesinde Saatler 2.30’dan 5.30’a Kadar

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
‘’ O Mahur Beste …..’’.
Advertisements

Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Merhametsiz karanlıklar içindeyim, Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
- Para versen gitmem!...
Boş ver be yaşı başı. gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver
20 Kasım 2011 Pazar Pınarbaşı-Aytepe/AYDIN
UZAKTAN UZAĞA… Öyle gülüp harap etme içimi, İçimden bir şeyler düştü, düşecek.. Bilmem, nasıl aşık ettin ki beni, Ulaşamadığım, sen kaldın bir tek..
Orhan Veli Şiirler: Müzik: Ezginin Günlüğü
İSTANBUL’DA İstanbul’da yükseklerde Çamlıca tepesindeyim.
Müzik: Apache, Tatanka Fotoğraf ve sunum: Ö y k ü c ü Apache’lar Gelmişlerdi…
IŞIK Karanlıkta cisimleri göremeyiz.Uzayda ve
Inebolu’da yaz renkleri aydın tiryaki inebolu temmuz-ağustos 2003.
Aşkın bir adı hüzünse, öbür adı mutluluktur.
KaDıN.
MURATHAN MUNGAN’ DAN.
KAFİYE VE REDİF ÖRNEKLERİ
Papatya.... Papatya... Tutku, aşk ve sevgi ( anonim )
YAŞ OTUZBEŞ.
MASAL KAHRAMANLARI Oyhan Hasan BILDIRKİ SEVGİYE SUSAMAK.
Ömer Hayyam Rubailer BÖLÜM-2
UÇURTMA YARIŞI METNİ SUNUSU
BOZKIRDA YAZ SAATLERİ Ceyhun Atıf Kansu
Cemal Şimşek HÜZÜN YAĞMURLARI Venüs'ten GELİYORDU.
ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU …
Sıfatlar Sıfatlar.
Yağmurun bir gün dinmeyeceğinden, hiç bitmez görünen hayat ırmağının bir gün kurumayacağından, seni alıp diyardan diyara gezdiren rüzgârın bir gün duruvermeyeceğinden.
GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ
MaiL_Lovers MaiL Grubu
İşte bu TUTKU... Bir papatya tarlası düşün... İlkbahar ayı...
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
BİR ESKİ OTOMOBİL Ben bir otomobilim. Eskimişim. Buraya atmışlar. Çok zaman geçmiş. Kimse almamış. Ben bir otomobilim. Eskimiş.
Boş ver be yaşı başı! Gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?..
ÇAĞRI.
mavi Parlak, mavi bir sabah; sakin, sessiz...
Dostluğa Dair.
Hangi cümlenin yüklemi isim tamlamasıdır
TEST SORULARI YAZIM KURALLARI.
1. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi soyut değildir
GÖKYÜZÜ HEDEF VE HEDEF DAVRANIŞLAR KONU ANLATIMI DEĞERLENDİRME
TUTUNMAK Birinci Bölüm.
GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ
Işık, görmemize olanak veren bir enerji biçimidir .
Çevremizdeki Canlılar
Konuş sevdiğim Yüreğinin şarkısını söyle bana Gece karanlık,
Kendini tanıyınca; ağaçları, kuşları tanırsın, sonbaharları, altın sarısı yaprakları, uzaktan gelinliği giymiş kızlara benzeyen, karlar düşmüş dağları,
MAVİYDİ DÜŞLERİM, ÇÜNKÜ BEN ÇOCUKTUM... ÇÜNKÜ SİYAH DEĞİLDİ
GiTTiĞiN YeR.
Elinin arkasında güneş duruyordu

Bazen yıllar öncesine ait bir şeyler takılıverir aklımıza, ya da bir şarkı dolanıverir dilimize….Öyle eskiye götürür ki bizi, bulunduğumuz yeri ve zamanı.
ÇEVRE.
TAMLAMALAR.
SEVİLDİM DÜŞÜN, NİCE GÜNLER GEÇECEK ARADAN NİCE YILLAR GEÇECEK DÜŞÜN FARKINDA BİLE OLMAYACAKSIN NASIL BİR GİRDABA DÜŞTÜĞÜMÜZÜN ALTIN SARISI SAÇLARIN AK.
Sesi AçınızAkışına Bırakınız Önümde bir beyaz kağıt, Özlemini yazıyorum satırlara. Yokluğunda yanan bir ağıt, Gözyaşlarını asıyor duvarlara. Bugün.
ZORUMA GİDİYOR.
Gözyaşı / Fahir Atakoğlu
Aydın Dağları’nda Güz Sonu Kasım ayının iki gününde doğa Evet Güz, kış öncesi; ama, yaban çiçekleri direniyor. Kimi renkleri ile, kimi kuruyarak. Bir de.
Cemal Granda Atatürk’ün Hizmetkârı’nın Anılarından
Landing of Greek soldiers at the docks. Smyrna 1919.
Ses Basınız.
Karanlık bir geceye doğan aydınlıktın sen,
DESEM Kİ.
HEDEF VE HEDEF DAVRANIŞLAR KONU ANLATIMI DEĞERLENDİRME.
OTUZ BEŞ YAŞ.
Mehmet ÖZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğreetmeni
Sevdan Beni Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim,kelepçede,
Sevdan Beni Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, can paramparça... Ve elerim kelepçede,
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Sunum transkripti:

26 Ağustos Gecesinde Saatler 2.30’dan 5.30’a Kadar Nâzım Hikmet Sunum: Akdoğan Özgezgin BODRUM

Saat 20.30 Kocatepe yanık ve ihtiyar bir bayırdır, ne ağaç, ne kuş sesi, ne toprak kokusu vardır. Gündüz güneşin, gece yıldızların altında kayalardır. Ve şimdi gece olduğu için ve dünya karanlıkta daha bizim, daha yakın, daha küçük kaldığı için ve bu vakitlerde topraktan ve yürekten evimize, aşkımıza ve kendimize dair sesler geldiği için kayalıklardan şayak kalpaklı nöbetçi okşayarak gülümseyen bıyığını seyrediyordu Kocatepe’den dünyanın en yıldızlı karanlığını.

Kuzeydoğuda Güzelim dağları ve dağlarda tek tek ateşler yanıyor. Düşman üç saatlik yerdedir ve Hıdırlık tepesi olmasa Afyonkarahisar şehrinin ışıkları gözükecek. Kuzeydoğuda Güzelim dağları ve dağlarda tek tek ateşler yanıyor.

Akarçay belki bir akarsu, belki bir ırmak, belki küçücük bir nehirdir. Ovada Akarçay bir pırıltı halinde ve şayak kalpaklı nöbetçinin hayalinde şimdi yalnız suların yaptığı bir yolculuk var; Akarçay belki bir akarsu, belki bir ırmak, belki küçücük bir nehirdir. Akarçay Dereboğazı’nda değirmenleri çevirip ve kılçıksız yılan balıklarıyla Yedişehitler kayasının gölgesine girip çıkar.

Ve kocaman çiçeklerin eflatun kırmızı beyaz ve sapları bir, bir buçuk adam boyundaki haşhaşların arasından akar. Ve Afyon önünde Altıgözler köprüsünün altından güneydoğuya dönerek ve Konya tren hattına rastlayıp yolda Büyükçobanlar köyünü solda ve Kızılkiliseyi sağda bırakıp, gider.

Kim bilir onlar ne kadar büyük, ne kadar uzundular? Düşündü birdenbire kayalardaki adam kaynakları ve yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri . Kim bilir onlar ne kadar büyük, ne kadar uzundular?

Birçoğunun adını bilmiyordu, yalnız, Yunan’dan önce ve Seferberlik’ten evvel Selimşahlar çiftliğinde ırgatlık ederken Manisa’da geçerdi Gediz’in sularını başı dönerek.

Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu. Paşalar onun arkasındaydılar. Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, birdenbire beş adım sağında onu gördü. Paşalar onun arkasındaydılar.

O, saati sordu Paşalar; “Üç”, dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar,eğildi, durdu. Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı. Nâzım HİKMET

ozgezgin@yahoo.com