HAYATI ANLAMLANDIRMAK
Hayat bir savaş mıdır, bir rekabet alanı mıdır, bir kavga mıdır? Bu kargaşa içerisinde, sükunet içerisinde yol alabilmek midir? Yoksa herkesin saygı/sevgi içerisinde doğaya uyarak, doğal olarak yaşanması ve vakti gelince de terk-i dünya eylenmesi gereken bir durak mıdır?
Hayata nereden bakıyoruz? Cama bakan camdaki kiri gördüğü gibi hayata hep cama bakar gibi bakıp olumsuzlukları mı görüyoruz? Toptancılık yapıp hayatın tamamını kötü mü görüyoruz acaba? Hiç mutlu olacağımız, kıymetini bileceğimiz, şükredeceğimiz bir şey yok mu bizim hayatımızda?
Hayatın anlamını aramak insanın kendi varlığını ve aklını onurlandırmasıdır. Bu her ne kadar hazır soru cevap şeklinde verilecek basit bir cevap olmasa da, bu yolda çabalamak bile bu dünyada yapılacak en anlamlı uğraştır.
Herhangi bir ürünün ne amaçla üretildiğini, işlevlerini en iyi kim bilir?
Bir makine hakkında en doğru açıklama, o makineyi kuran ve işleten kişiye ait değil midir?
Yine herhangi bir ürün alındığı zaman onu daha verimli ve amacına uygun kullanalım diye yanında bir kullanma kılavuzu verilmez mi?
İnsan, bu alem ve hayat hakkında en doğru açıklamaları, en güvenilir bilgiyi onu yapan, yaratan en iyi bilmez mi?
Basit bir makinenin kılavuzu olur da, en mükemmel varlık olan insanın ve onun yaşadığı hayatın kılavuzu olmaz mı?
Öyleyse tüm inananlara ömrü boyunca kılavuzluk edecek, Kuran ve onun içinde geçen hükümlerini anlamak, öğrenmek için de basit bir elektronik ürüne gösterdiğimiz özeni gösterebiliyor muyuz??
Elektronik eşyamızı tamir ettirirken, en iyi tamirciyi ararız Elektronik eşyamızı tamir ettirirken, en iyi tamirciyi ararız. Onu tanımaya çalışırız. Ama bizi yapan, arızalarımızı giderecek olan tamirciyi tanımak için niçin uğraşmayız?
İnsanı kainatın merkezine koyan ve her şeyi onun emrine veren yaratıcısının, ondan istediklerini bilmemiz gerekmiyor mu?