Türk Mizah Tarihi Olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönlerini yansıtarak insanı düşündürme, eğlendirme ya da güldürme amacıyla yazılan edebi.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
BETİMLEYİCİ ANLATIM Bu tekniği uygulayan yazarın amacı, okuyucunun görmediği bir görüntüyü, olayı, yeri, okuyucunun kafasında canlandırmaktır. Yazar.
Advertisements

1/20 Yazı Türleri “Seçilmiş bir konu üzerinde, yapılan araştırma ve incelemelerin sonucunu bildiren yazılara denir.” Yukarıda hangi türün tanımı yapılmıştır.
DÜZYAZI TÜRLERİ MAKALE DENEME SOHBET FIKRA
HAZIRLAYAN: TDE ÖĞRETMENİ BURCU ARICAN
Fizik Nedir ? Fizik (Eski Yunanca: φύσις fisis “doğa”) maddeyi , maddenin uzay-zamanda hareketini enerji ve kuvveti de kapsamak üzere bütün ilgili kavramlarla.
1) Gazetelerin ya da dergilerin belli sütunlarında gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan yazlılardır. Bu türde, yazar ele aldığı.
TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI
Tanımı Özellikleri Konuyla İlgili Sorular
Günlük Betsi Levi 11-c.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
Dil ve Anlatım Performans Ödevi Ela Başaran Gülden Karademir
ANI Öykü Özfırat 11D.
ÖĞRETİCİ METİN ÖRNEKLERİNİ OKUMA
Öykü ( Hikaye ).
SANATSIZ KALAN BİR TOPLUMUN HAYAT DAMARLARINDAN BİRİ KOPMUŞ DEMEKTİR.
MATEMATİK EĞİTİMİ FELSEFESİ
9. Sınıf Dil ve Anlatım MAYIS.
GARİP AKIMI (I. YENİ).
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA ŞİİR
9. Sınıf Türk Edebiyatı MART Manzum Hikaye.
Döneme adını veren Tanzimat Fermanı’nın 1839 da ilan edilmesine rağmen Tanzimat Edebiyatı neden 1860 yılında başlar ??
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
Performans Ödevi Ders : Dil ve Anlatım Konu : Makale (Makale Nedir?Makale Çeşitleri Nelerdir ? Makalenin Özellikleri) Öğrenci Bilgileri İsim: Burak.
ANI TÜRÜ Esra Gürçay.
Ahmet Şuayip’ in Biyografisi
TÜRKÇE / Düzyazı Türleri
1-5 NİSAN GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLER
TÜRKÇE / Olay Yazıları (Fabl-Fıkra-Tiyatro)
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
HABER YAZILARI.
EDİP CANSEVER.
TÜRKÇE / Düşünce Yazıları (Gezi Yazısı-Anı)
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU VE YABAN
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI.
Konu : DÜZYAZI TÜRLERİNDEN MASAL – ANI – HİKAYE - ROMAN
KOMPOZİSYON YAZMA GİRİŞ BÖLÜMÜ.
Tanzimat dönemi öğretici metinler
SÜLEYMAN TARIK BUĞRA ( 2 EYLÜL ŞUBAT 1994 )
Hazırlayan:Görkem TOPAL Hazırlık-B
HÜSEYİN CAHİT YALÇIN ( )
NAMIK KEMAL.
Hazırlayan Leyla DENİZ. Dilde biri nazım diğeri nesir olmak üzere iki anlatım biçimi vardır. Nazım, ölçülü ve uyaklı anlatım biçimidir. Manzume: Ölçü.
TANZİMAT EDEBİYATI 1. DÖNEM
Mehmet ÖZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğreetmeni
Servet-İ fünun edebİyatI
Garipçiler (1. Yeniçiler) Geleneksel şiir anlayışına tepki olarak doğdu Garip atıl kitapta görüşlerini ortaya koymuştur Şiirde her kurala karşı çıkmışlardır.
YAZI TÜRLERİ.
ERBAA SINAV DERGİSİ DERSHANESİ. 1. SORU İstanbullu Hoca olarak da anılan Reşit Efendi hangi romanın kahramanıdır?
ENVER AYSEVER ‘’Yazarlık sabır, beceri ve süreklilik gerektiren bir işçilikse eğer, bunun yineleneceği ortamın nasıl olduğunun pek önemi yoktur. Çalışkan.
Aruzu ustaca kullandığı , ulusal duyguları ön plana çıkardığı vatan millet konuları şiirleri ile ün yapmıştır. Milli Edebiyat akımının ilkelerini benimseyen.
Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme almıştır. Sonraki yıllarda.
Konu : DÜZYAZI TÜRLERİNDEN MASAL – ANI – HİKAYE - ROMAN
GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT GÜZEL SANATLAR İÇİNDE EDEBİYATIN YERİ
Hikaye.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER DENEME. GENEL ÖZELLİKLER 1.Öğretici metinle bakımından Cumhuriyet döneminde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir 2.Cumhuriyet.

İBRAHİM ŞİNASİ.
Ziya Paşa (1825 – 1880).
TANZİMAT EDEBİYATI’NIN OLUŞUMU
 Türkî-î basit, basit türkçe demektir. Sadece Türkçe kelimelerden oluşmuş ya da ağırlıklı olarak Türkçe kelimelerden oluşan unsurlara denir. Türkçe kelimelerle.
SOHBET (SÖYLEŞİ) Bir yazarın, kişisel görüş ve düşüncelerini fazla derinleştirmeden, okuyucusuyla konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara.
Edebiyat,sanat,siyaset,ticaret,spor gibi alanlarda başarılı olan; insanlık adına faydalı işlerde bulunan insanların hayatlarının.
?????????????????????????????????????. Mizah yoluyla, toplumsal, siyasal ve kültürel olayları eleştiren bir resim türüdür. Karikatürist, ele aldığı konuları.
YAHYA KEMAL BEYATLI ( ). Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme.
- Coğrafi konum (yeryüzü şekli, iklim…) Dinsel inanışlar
SOHBET (SÖYLEŞI). SOHBET NEDIR?
Sohbet (Söyleşi).
Öykü ( Hikaye ). Gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi mümkün olayların kişi, zaman ve mekâna bağlı olarak farklı bir kurguyla anlatılmasına "öykü (hikâye)"
Sunum transkripti:

Türk Mizah Tarihi Olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönlerini yansıtarak insanı düşündürme, eğlendirme ya da güldürme amacıyla yazılan edebi eserler mizah türü içinde değerlendirilir. Akrostiş sanatı kullanılarak yazılmış mizahi edebi eserler önemli bir yere sahiptir. Akrostiş; her dizenin ilk harfi yukarıdan aşağı okununca ortaya bir söz çıkacak biçimde düzenlenmiş manzumedir. Türk edebiyatında ise gerçek anlamda ilk mizah ürünleri masallar, fıkralar ve seyirlik oyunlardır. Divan edebiyatında da sık rastlanmamakla birlikte mizah yer almıştır. Tanzimat döneminde Türk mizahının çehresi geniş ölçüde değişti. Teodor Kasap ve Direktör Ali Bey’in Fransız edebiyatının etkisiyle yazdıkları tiyatro eserleri önem kazandı. Şinasi’nin Şair Evlenmesi, Ziya Paşa’nın Zafername Şerhi, Namık Kemal’in imzasız fıkra ve yergileri bu tiyatro eserlerini izledi. 2. Meşrutiyet’le birlikte Türk mizah edebiyatı büyük gelişme gösterdi. Baha Tevfik, Peyami Safa, Ömer Seyfettin, Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon gibi birçok yazar mizah yazılarıyla ünlendi.

MİZAH RESİMLERİ RESİMLER

ilk Dönem İlk dönem Oldukça zengin bir çeşitliliğe sahip olan Türk mizah yayıncılığı yaklaşık 140 yıllık bir geçmişe dayanmaktadır. Türkiye'nin gerçek anlamda ilk mizah dergisi sayılan "Diyojen" 23 Aralık 1869`da İstanbul'da yayımlanmaya başlamıştı. Adını ikibinbeşyüz yıl kadar önce Sinop'ta doğmuş çileci düşünür Diyojen (Diogenes)'den alan derginin sloganı da onunkiyle aynıydı: "Gölge etme başka ihsan istemem". Toplumsal değerlerin birçoğunu umursamayan, alaycı ve kötümser (Kinik) bir felsefeci olan Diyojen'in görüşlerini ve eleştiri anlayışını o günün Osmanlı toplumuna uyarlayan ve ciddi bir muhalefet yapan dergi haliyle birçok kez kapatılmıştı[1]. Teodor Kasap adlı Ermeni kökenli bir Osmanlı vatandaşı tarafından kurulan ve kadrosunda Namık Kemal gibi yazarların da bulunduğu dergi haftada üç gün yayımlanıyordu ve Türkçe'den önce bir süre Fransızca, Rumca ve Ermenice olarak da

İlk Mizah Yazanlar Aziz Nesin Haldun Taner Adnan Veli Aydın Boysan Bülent Oran İlhan Selçuk Halit Kıvanç Çetin Altan Suavi Süalp Can Yücel Hasan Hüseyin Korkmazgil Refik Erduran Şemsi Belli Erdal Atabek Nail Güreli Muzaffer İzgü Orhan Duru Nurettin Türker Yalçın Pekşen

Haberler Türkiye bu üçlüyü konuşuyor! HABERTURK-29 Eyl 2012 Şu an sizinle konuşuyor olma sebebim babamdır ki ilk oyuncu olacağımı ... Türkiye'nin mizah anlayışını belirleyen Burak Aksak'la Selçuk ...

söylenen sözler 1 Cansaran Kızıltaş   Mizah eğlendiren; gülme nedeni olan, insanın hoşça vakit geçirmesini sağlayan her şeydir. Zamanla teknolojinin gelişmesine paralel olarak mizah anlayışı da değişiklik göstermiştir. Giderek yaşama şartlarının değişmesi mizah çeşitliliğini de beraberinde getirmiştir. Yazılı basının ortaya çıkması ile sözlü basın eski önemini kaybetmeye başlamıştır. Böylece taklitçi tipler ,güldürmeye dayalı hareketlilik ifade eden mizah tiplemeleri yerini yeni bir anlayışa bırakmıştır. Mizahçılar yazar ve çizer tipler olarak iki grup şeklinde ayrılmışlardır. Karikatür yeni bir mizah anlayışı olarak benimsenmiştir.      Yazılı mizah ise içinde bulunduğu zamana ve mekana göre değişirken görsel mizah türleri de giderek önem kazanmıştır.        Bu farklılıklar çağlara bağlı olarak görsel sanatlarda çeşitliliği ortaya çıkarmıştır. Bunlar; görsel mizah türleri olarak karikatür, heykel, resim ve grafik sanatlarını etkilemiştir.          Mizah; bir çok düşünür tarafından tartışılıp tanımlanmaya çalışılmış bir kavramdır. Descartes,Hobbes, Twain, Platon,Freud ve Darwin gibi düşünürler mizah üzerinde kafa yormuşlardır. Bir başka kaynağa göre mizah dilimize Arapçadan girmiş bir sözcüktür. Buna göre mizah olayların gülünç, ilk bakışta görülmeyen yönlerini fark ettiren, söz konusu olaylar üzerinde insanları düşünmeye çağıran , düşündürürken güldüren bir sanattır.            Bir başka deyişle; olaylar üzerinde insanları düşündürürken diğer taraftan hemen anlaşılmayan farklılıkları incelikle güldürü sanatı ile gösterme , işaret etme sanatıdır.

devamı s.2 Mizahın Türkçe karşılığı ''Güldürü'' dür.    İnsanlar ise mizahı kendini güldüren şey olarak tanımlar. Buna göre mizah komik bir dürtü ile başlayan ,hoşa giden güldüren her şeydir.        Diğer taraftan mizah anlayışı içinde ince bir tavrı da barındırmalıdır. Çünkü içinde incelik bulunmayan mizah kırıcı olabilir. Temelinde karşısındakini kırmadan eğlendirme fikri bulundurmalıdır.          Tarihte toplumlar , ancak bu şekilde ince bir mizah anlayışı geliştirerek olgunlaşmışlardır. Toplumların tarihsel gelişimlerine baktığımızda milli ve manevi değerlerinin yanı sıra biriktirdikleri kültürel birikimlerde o toplumlarda mizah anlayışının ortaya çıkmasına neden olmuştur.             MİZAHIN TARİHÇESİ;         Batı kaynaklarına göre; mizahın kökeninin M.Ö 4ve 5yy. da Yunanistan'a kadar uzandığı söylenir. Mizah toplumsal sevinçlerin dışa vuruş şeklidir. Buna göre; eski Yunanda Dionysos şenlikleri Hititlerde ise Purilli ayinleri içinde ; mizah bulunduran eğlencelerdir.Tarihte toplumlara baktığımız zaman iyi ile kötünün hep yan yana savaştıklarını görürüz öyle ki bu durum destanlara , masallara ve çeşitli halk hikayelerine de yansımıştır

resim resim

mizah nedir? Mizah nedir? Mizahın Sanattaki Yeri ve Önemi Mizah, hayatın güldürücü yönünü ortaya çıkaran sanat türüdür. İnsanı gülmeye sevk eden resim, karikatür, konuşma ve yazı sanatıdır. Mizah eserleri sadece şaka, güldürme maksadıyla söylenip, yazılıp, çizildiği gibi belli fikirleri ifade etmek için de ortaya konulabilir.Karikatür, hikaye, roman, komedi, nükte, fıkra, hiciv, taşlama gibi şekillerde karşımıza çıkan bu eserlerin en önemli özelliği espri adı verilen can alıcı noktanın eserin ayrıntıları arasında büyük bir yetenekle gizlenmesi, tam sırası gelince de beklenmedik bir anda söylenmesidir.En kaba şakadan en ince espriye kadar bütün mizah örnekleri, birbiri ile uyum içindeki olaylar arasındaki çelişkinin birdenbire ortaya çıkarılmasına dayanır. Mizah gelenek ve kuralların sorgulanmasında önemli bir rol oynar. İki amacı vardır, saldırma ve savunma. İnsanın topluca yaşamaya başladığı dönemle birlikte mizah da otaya çıkmıştır. Kentleşmeyle birlikte daha soyut ve dolaylı bir özellik kazandı.Mizahı bedensel şiddetten ayırıp keskin dilli bir sanata dönüştüren Atinalılar olmuştur. Ortaçağda kilise ve kralları alaya alan masallarıyla şenliklerde halkı eğlendiren öykü anlatıcıları jonglörler ve gezgin minstrel’le birlikte açık cinsel çağrışımları da olan yeni bir mizah türü yaygınlaştı. 20. yüzyılda yeni bir mizah türü doğdu. Komik öğelerin yanı sıra ürkütücü ve korkunç öğelere de yer veren kara mizah ortaya çıktı. Siyasal mizah da bu dönemde önem kazandı. Türk mizah ustalarından Rıfat Ilgaz mizah için şöyle der: Mizah diye bir yazı türü yoktur. Yazı türü romandır, öyküdür, köşe yazılarıdır, anılardır. Mektup bile bir yazı türüdür de, mizah bir yazı türü değildir. Tür olsaydı tekniği olurdu. Mizah bir biçemdir. Topluma bakış açısıdır. Mizah şiir, öykü, roman olabilir: Tür değil, biçimdir. Mizacımızdan gelen bir özelliktir, bir çeşnidir. Yazı türleri beceri ister, teknik ister. Bunları sağladın mı başarı tamdır. Mizah ne ister? Mizah insanın mizacından geldiği için bilgi değildir, edinilemez. Teknik de değildir. İnsanın yaradılışında bu özellik varsa mizah başarılı olabilir. Edebiyatta Mizah  Olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönlerini yansıtarak insanı düşündürme, eğlendirme ya da güldürme amacıyla yazılan edebi eserler mizah türü içinde değerlendirilir

Türk Edebiyatın da Mizah Türk Edebiyatında Mizah Türk edebiyatında ise gerçek anlamda ilk mizah ürünleri masallar, fıkralar ve seyirlik oyunlardır. Divan edebiyatında da sık rastlanmamakla birlikte mizah yer almıştır. Tanzimat döneminde Türk mizahının çehresi geniş ölçüde değişti. Teodor Kasap ve Direktör Ali Bey’in Fransız edebiyatının etkisiyle yazdıkları tiyatro eserleri önem kazandı. Şinasi’nin Şair Evlenmesi, Ziya Paşa’nın Zafername Şerhi, Namık Kemal’in imzasız fıkra ve yergileri bu tiyatro eserlerini izledi. 2. Meşrutiyet’le birlikte Türk mizah edebiyatı büyük gelişme gösterdi. Baha Tevfik, Peyami Safa, Ömer Seyfettin, Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon gibi birçok yazar mizah yazılarıyla ünlendi.Cumhuriyetle birlikte Türk mizahı yeni bir kimlik kazandı. Bu dönem yazarları geçmişi eleştiren, yeni dönemi savunan bir tutum benimsedi. Çok partili dönemle birlikte mizah kapsam ve konu bakamından büyük zenginlik kazandı. Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Rifat Ilgaz, Orhan Kemal, Bedii Faik, Haldun Taner, Muzaffer İzgü, Çetin Altan gibi yazarlar bu dönemin önemli isimleridir.

Türleri Karikatür Fıkra Hiciv Orta oyun

karikatür - Karikatür Karikatür, herhangi bir insanın, fikrin veya bir olayın resimlendirilerek gülünç şekilde anlatılması. Bir insanın veya bir olayın ayrıntılarına girmeksizin, kısa, düşündürücü ve özlü bir fikir vermek veya genellikle güldürmek için bazı özelliklerinin göze çarpıcı bir şekilde resimlendirilmesi. Karikatür, bir resim sanatıdır. Bu resimleri çizenlere karikatürcü veya karikatürist denir. Karikatür, özelliği itibarıyla tanınan, bilinen orijinalinden farklıdır. Karikatür, konu olan bir kişinin veya bir olayın dikkati çekici özelliklerini ortaya koyar. Çoğu zaman kişinin bazı özelliklerinin abartılmasını konu eden karikatür, o kişiyi hicvetmek, küçültmek ve onunla alay etmek vasıtası olarak da kullanılmaktadır. Alay etmek, insanların birbirlerini hafife alması, rencide etmesi, onu küçük ve gülünç duruma düşürmesi demektir. Bu hususta Avrupalı filozof Bergson İnsanlar, yalnız insanları veya insanlarla ilgili olayları gülünçleştirmeyi düşünmüşlerdir. demiştir. Çok eski devirlerden beri karikatürün yapıldığı bilinmektedir. Pompei ve Herculanın kazılarında, duvar ve vazolarda çeşitli karikatür örneklerine rastlanmıştır. Esas karikatür sanatı, Rönesans devrinde başlamıştır. Fakat Champfleury, eskiden yapılan resimleri karikatürden saymamaktadır. Resme konu olan kişilerin özellikleri aydınlatılmadığı için karikatür sayılmaz. Bunlara bürlesk denir. Taş, tuğla, vazo ve duvar gibi yerlere yapılan karikatür, baskı makinesi bulunup da kitaplar ve gazeteler yayınlanmaya başlayınca daha da gelişti. 18. yüzyılda yaşamış İspanyol ressamı Goya, siyasi karikatürleriyle ün yaptı. Aynı çağda yaşamış İngiliz ressamı William Hogarth'da eserlerinde bu özelliğe çok yer verdi. Gazeteciliğe karikatürü ilk defa Fransız ressamı Charles Philipon getirdi. Hatta 1831'de Paris'te La Caricature Gazetesini kurdu. Ondan sonra İngilizler ve Almanlar da karikatürü gazetecilikte kullanmaya başladı. İngiltere'deki ünlü siyasi mizah dergisi Punch bu çığırın kısa zamanda gelişmesine yol açtı. Karikatür, kendine özgü sadeliği ve didaktik (öğretici) tarafı sebebiyle herkes tarafından benimsendi. Karikatürde insanları veya tipleri hicivli olarak canlandırma şekli ilk olarak 16. yüzyılda olmuştur. Mesela, Agostino Carracci ve Giovanni Bernini tarafından ele alınmıştır. 16. yüzyılın tanınmış karikatürlerinden birisi, küçük bir el arabasında midesini taşıyan ve bir yandan da kusan bir oburu tasvir eden Alman karikatürüdür. Siyasi konuları gaye edinen karikatürler, 18. yüzyılda çoğaldı. Luterciliğin ortaya çıkışı İngiltere'de Hannover Hanedanıyla Jakobitler arasında meydana gelen olayları anlatan çizgiler önemli siyasi karikatürler arasında sayılmaktadır

Fıkra Fıkra Bu yazı türünü, halk arasında anlatılan kısa, güldürücü, ders verici olay anlatılarıyla karıştırmamak gerekir. Gazetelerdeki köşe yazılarındandır. Her gün aynı köşe ya da sütunda yayınlanır. Siyasal, ekonomik, eğitim... gibi günlük toplumsal konular ayrıntıya girilmeden kısaca işlenir. Fıkranın Belirleyici Özellikleri: - Makale gibi düşünsel plânla yazılır. Fakat makaleden kısa yazılardır. - Yazar anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir. Bilimselden çok kişisel görüşünü açıklar, okuyucusunu kendisi gibi düşündürme kaygısı yoktur. - Günübirlik yazılardır, en beğenileni bile birkaç gün sonra unutulur. - Yazar, yapmacıklıktan uzaktır. Anlatım yalın ve sade bir dille yapılır. - Anlatım yazarın kendine özgü olmalıdır. - Bu kurallara bütün yazılı anlatımlarda uygulanacak genel kuralları ekleyiniz. Fıkra Örneği  Akıl Hastanesinde Akıl hastanesinde doktor iki hastasına: -Şu dolabı beraber yukarı çıkarın! dedi. Biraz sonra hastalardan birinin dolabı omuzlamış, oflaya puflaya yukarı çıkardığını gördü: -Oğlum, hani diğer arkadaşın? Ben size dolabı beraber taşıyın demiştim! -Arkadaşım dolabın içinde rafları taşıyor doktor bey!

hiciv

hiciv Hiciv Bir tür değil, bir tutumdur; edebiyatın her türünde ortaya çıkabilir ve neşeli alaydan somurtkan melankolik bir sarsıntıya kadar çeşitlilik gösterir. amaç, ters bir dünyanın sergilenmesi, bireyle toplumun bozukluklarının ortaya konmasıdır. vatani eski roma'dir hiciv sanatinin. ilk temsilcileri de horatius ve juvenalis'tir. bizde hiciv denince akla ilk gelen de nefi'dir. silham-i kaza isimli eseri kellesine malolmustur. divan edebiyatındaki karşılığı yergi , halk edebiyatındaki karşılığı taşlama dır.

Orta oyun - Orta oyunu Tiyatro alanında “yabancılaştırma” terimini ilk kullanan Bertolt Brech’tir . Onun bu terimi kullanmasında Doğu tiyatrosuna olan ilgisi ve Doğu tiyatrosundan esinlenmesi rol oynamıştır. Geleneksel Türk tiyatrosu, dolayısı ile Ortaoyunu Doğu tiyatrosunun özelliklerini taşır; Bu tiyatronun estetiğinin temeli ise “yabancılaştırma” kavramı ile anlaşılabilir. Bu kavram çeşitli yönelimlerle karşımıza çıkar: oyunun özünde, biçiminde, teknik öğelerinde ve seyirciye olan uzantısında “yabancılaştırmanın” önemli bir estetik sorun olduğunu görürüz.Oyunun özünde izlediğimiz “yabancılaştırma” da insanlar kendileri dışında ve ötesinde verilir; insanlar, içe doğru gelişen ruhsal ilişkileri ile değil, birbirlerine ilişkin davranışları ile ele alınır. Önemli olan kişilerin psikolojik gelişimleri değil, bu gelişim gösterilmeden psikolojik yönelişlerin sonuçlarıdır; ön düzeyde insanoğlunun davranışları vardır. Her şeyden önce davranışları kapsayan bir doku içinde olaylar kişileri sürükler. Böylece, insan psikolojisi davranışlar yoluyla açıklanır.“Yabancılaştırma” yoluyla kaybolmuş olan insansal değerlerin yeniden bulunması gerçekleşir.