UNIT FIFTEEN Health and Sports

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
FORM 3 USE OF THE PRESENT CONTINUOUS TENSE • a)Bu tense ile temel olarak içinde bulunduğumuz anda yapmakta olduğumuz eylemleri anlatırız. Zamanı.
Advertisements

“BE” fiilinin Şimdiki ve geçmiş zamandaki şekilleri
SİMPLE PRESENT TENSE (GENİŞ ZAMAN)
ENGLISH TENSES PAST CONTINUOUS TENSE SÜREKLİ GEÇMİŞ ZAMAN.
FUTURE PERFECT TENSE.
SIMPLE PRESENT TENSE (GENİŞ ZAMAN)
CONDITIONALS (IF CLAUSES) Type -1
IF CLAUSES (ŞART CÜMLELERİ)
FUTURE TIME WILL/SHALL or BE GOING TO
MUST.
HAVE TO “has to” MUST.
When / While.
Yabancı Dil - II Bölüm - 1.
THE SİMPLE PRESENT TESNSE
(OLMAK FİİLİNİN GEÇMİŞ ZAMANI)
8.SINIF İ NG İ L İ ZCE GRAMER THE PRESENT CONTINUOUS & THE PRESENT SIMPLE.
= DON’T need TO “gerek yok”
SÜMEYYE KARABOYUN İÖP-1
Ayşe Müzeyyen Tozluoğlu İlköğretim Okulu
THE SIMPLE PAST TENSE.
Yabancı Dil- II Bölüm - 3.
SIMPLE PRESENT TENSE.
EXPRESSING PURPOSE, CAUSE AND RESULT AND GIVING REASON
PRESENTED BY GÜLSÜN ÖZYURT
UNIT- 3 OUR NATURAL HERITAGE.
SORU CÜMLESİ (?) (QUESTIONS)
CONDITIONAL SENTENCES
İNGİLİZCE MAKING SUGGESTIONS
İNGİLİZCE MUST / MUSTN’T
SIMPLE PAST TENSE - QUESTION FORM
FİİLER GEÇMİŞ ZAMAN EKİ TÜRKÇESİ Answer Answered Cevap vermek ask Asked Sormak carry.
PAST SIMPLE TENSE GEÇMİŞ ZAMAN.
PAST SIMPLE ‘WAS-WERE’
Have to / has to ©2016 ingilizcebankasi.com.
PRESENT CONTINUOUS © 2016 ingilizcebankasi.com.
©2016 be ©2016 ingilizcebankasi.com.
SIMPLE PAST TENSE YAPISI
Near future (be going to)
First Conditional Sentences. LOOK AT THE EXAMPLES If the weather is fine, we’ll play tenis If I have enough money, I’ll buy the car If it rains, we’ll.
:Hazırlayan: BARIŞ AKYÜZ
ADVERBS OF FREQUENCY (SIKLIK ZARFLARI).
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
ENGLISH TENSES TABLE (İNGİLİZCE ZAMANLAR TABLOSU)
IF CLAUSE TYPE 2 Conditionals.
Simple Present Tense (Geniş Zaman)
PRESENT PERFECT TENSE Yakın Geçmiş Zaman. WHERE DO WE USE PRESENT PERFECT TENSE ????
David’s father has worked as a policeman ……………… he was 25. since for since.
Can I walk there? Is it far?
Who wants to start? Kim başlamak ister? 401.
Would you like a different color?
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
KELIMELER… Beach Climb Camp Go fishing Forest Go hiking Lake Go sailing Mountain Go sightseeing River Go skiing Seaside Make a sandcastle Hotel Pick fruits.
MUST.
SİMPLE PAST TENSE Grup Üyeleri
CONDITIONALS TYPE
PAST TENSE.
IF CLAUSES (ŞART CÜMLELERİ) AYÇA ATEŞ İÖP
PRESENT CONTINUOUS. Present continuous (am/is/are + V-ing) I am (=’m) playing football today. He She It is (=’s) We You They are (=’re)
Mert and Doruk played football yesterday. Begüm was angry this morning because Cem made faces to her. What did Mert and Doruk play yesterday? Why was.
UNIT 8: CHORES Günlük Ev İşleri.
CONDITIONALS TYPE
HAVE TO - MUST.
İNGİLİZCE THE FUTURE TENSE ( BE GOING TO ). Be going to gelecek zamanda olan bazı olayları ifade etmek için kullandığımız bir yapıdır. İNGİLİZCE THE FUTURE.
Should / Shouldn’t Prepared by Salih Hoca.
Sımple Past Tense.
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
PASSİVE VOİCE Edilgen çatI.
MUST.
Sımple Past Tense.
Sunum transkripti:

UNIT FIFTEEN Health and Sports “GRAMMAR - Dilbilgisi” Have to / has to HAD TO Present (v1) past (v2)

Have to / has to: Bir eylemin ZORUNLU veya gerekli olduğunu anlatır. -meli, -malı, -mek, -mak zorunda Yapma mecburiyeti vardır, kurallardan, kanunlardan kaynaklanan bir zorunluluk, "must" a göre daha kuvvetlidir. Must: -meli, -malı,-mek, -mak zorunda Yapma mecburiyeti yok, kişiye kalmış Kişiden kaynaklanan bir zorunluluk HAD TO : yapmak ZORUNDAYDI / GEÇMİŞ zaman

Have to – has to ------------------ HAD TO Present / Şimdiki zaman Past / Geçmiş zaman Fiilin 1.hali (v1) Fiilin 2.hali (v2) Have to – has to ------------------ HAD TO Must -------------------------------- HAD TO

HAVE TO-has to ------------ HAD TO (v2-past) He is ill. He HAS TO stay in hospital for a few days. “O hastadır.” “O birkaç gün hastanede kalmak zorundadır.” He was ill. He HAD TO stay in hospital for a few days. “O hastayDI. O birkaç gün hastanede kalmak zorunda kalDI.” “O hastayDI. O birkaç gün hastanede kalmak zorundayDI.”

My daughter has got a temperature TODAY My daughter has got a temperature TODAY. I HAVE TO stay at home with her. “Bugün kızımın ateşi var.” “Onunla evde kalmak zorundayım.” My daughter had a temperature yesterday. I HAD TO stay at home with her. “Dün kızımın ateşi varDI. Onunla birlikte evde kalmak zorunda kalDIm.”

My wife is out now. I have to look after the baby. “Eşim şimdi dışarıdadır.” “Bebeğe bakmak zorundayım.” My wife was out. I HAD TO look after the baby. “Eşim dışarıdayDI. Bebeğe bakmak zorunda kalDIm.” “Bebeğe bakmak zorundayDIm.”

It is rainy at the moment. “Şimdi hava yağmurludur It is rainy at the moment. “Şimdi hava yağmurludur.” We have to cancel the garden party. “Bahçe partisini iptal etmek zorundayız.” It was rainy yesterday. “Dün hava yağmurluyDU.” We HAD TO cancel the garden party. “Bahçe partisini iptal etmek zorunda kalDIk.” “Bahçe partisini iptal etmek zorundaydık.”

His marks were low last term. He HAD TO study harder. His marks are low this year “Bu yıl onun notları düşüktür.”. He has to study harder. “O daha sıkı çalışmak zorundadır.” His marks were low last term. “Geçen dönem onun notları düşükTÜ.” He HAD TO study harder. “Daha sıkı çalışmak zorunda kalDI.”

We have to leave early today. “Bugün erken ayrılmak zorundayız.” We HAD TO leave early yesterday. “Dün erken ayrılmak zorunda kalDIk.”

We have to go home before our father comeS. “Babamız gelmeden önce eve gitmek zorundayız.” We HAD TO go home before our father CAME. “Babamız eve gelmeden önce eve gitmek zorundayDIk.” “Babamız eve gelmeden önce eve gitmek zorunda kalDIk.”

We have to show our passports at the frontier. PRESENT / Şimdiki zaman We HAD TO show our passports at the frontier. PAST / Geçmiş zaman We have to pay our taxes. PRESENT / Şimdiki zaman We HAD TO pay our taxes. PAST / Geçmiş zaman

Soldiers have to shave every day. PRESENT / Şimdiki zaman Soldiers HAD TO shave every day in those years. PAST / Geçmiş zaman They have to be present at the meeting. PRESENT / Şimdiki zaman They HAD TO be present at the meeting then. PAST / Geçmiş zaman

A secretary has to know how to type. PRESENT / Şimdiki zaman A secretary HAD TO know how to type in the past. PAST / Geçmiş zaman We have to work to eat. PRESENT / Şimdiki zaman We HAD TO work to eat THEN. PAST / Geçmiş zaman

The students have to wear uniforms. PRESENT / Şimdiki zaman The students HAD TO wear uniforms in the past. PAST / Geçmiş zaman The students have to send a report to their teacher every week. The students HAD TO send a report to their teacher every week THEN. PAST / Geçmiş zaman

I have to go to Oxford this month. PRESENT / Şimdiki zaman He is late to the airport, she has to take a taxi. PRESENT / Şimdiki zaman He was late to the airport. She HAD TO take a taxi. PAST / Geçmiş zaman I have to go to Oxford this month. PRESENT / Şimdiki zaman I HAD TO go to Oxford last month. PAST / Geçmiş zaman

HAD TO (V2) yapmak ZORUNDAYDI / GEÇMİŞ zaman Have to (V1) has to (V1) ------------------- HAD TO (V2) past / geçmiş zaman + Olumlu cümle, ? soru cümlesi, - olumsuz cümle

He HAD TO buy a ticket for the theatre. “had to-V2, yardımcı fiil DID” DID he HAVE TO buy a ticket for the theatre? “Cümlede DID yardımcı fiilini kullandığımız için fiilin 1.halini yazarız HAVE TO” He DID not HAVE TO buy a ticket for the theatre.

DID we HAVE TO pass an exam to enter a university? We HAD TO pass an exam to enter a university “Biz üniversiteye girmek için bir sınavı geçmek zorundayDIk.” DID we HAVE TO pass an exam to enter a university? We DIDn’t HAVE TO pass an exam to enter a university.

I HAD TO stay in bed. Because I was ill. DID you HAVE TO stay in bed? I DIDn’t HAVE TO stay in bed.

MUST ın da geçmiş zamandaki şekli HAD TO dur.

She must be at home at seven o’clock. PRESENT / Şimdiki zaman She HAD TO be at home at seven o’clock. PAST / Geçmiş zaman We must stop smoking. PRESENT / Şimdiki zaman We HAD TO stop smoking. PAST / Geçmiş zaman

A person must clean his room. PRESENT / Şimdiki zaman A person HAD TO clean his room. PAST / Geçmiş zaman They must get up early. PRESENT / Şimdiki zaman They HAD TO get up early. PAST / Geçmiş zaman