AHİLİK.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
el ma 1Erdoğan ÖZTÜRK ma ma 2 Em re 3 E ren 4.
Advertisements

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkol
AHİLİK Ahiliğin tanımı Ahi birliklerinin ortaya çıkışı
Prof.Dr.Şaban EREN Yasar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ Arapgir Meslek YÜKSEKOKULU
Malazgirt savaşından sonra Türklerin Anadolu’ya
Eğitim Programı Kurulum Aşamaları E. Savaş Başcı ASO 1. ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ AVRUPA BİLGİSAYAR YERKİNLİĞİ SERTİFİKASI EĞİTİM PROJESİ (OBİYEP)
KİŞİSEL KAMP MALZEMEN Kamp malzemelerini şu ana başlıklar altında düşünebilirsin. Uyku malzemesi Yemek malzemesi Temizlik malzemesi Zorluklara karşı hazır.
Atlayarak Sayalım Birer sayalım
MEB Öğrenci Davranışlarının Değerlendirilmesi Yönetmeliği
BEIER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
Diferansiyel Denklemler
ÖRNEKLEME DAĞILIŞLARI VE TAHMİNLEYİCİLERİN ÖZELLİKLERİ
TÜRKİYE EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ VE SON GELİŞMELER KEMAL UNAKITAN MALİYE BAKANI 05 Eylül 2008 T.C. MALİYE BAKANLIĞI.
BEIER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
ALIŞVERİŞ ALIŞKANLIKLARI ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI Haziran 2001.
İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ TEKNİK ve İDARİ İŞLER MÜDÜRLÜĞÜ (T.İ.İ.M) “HİZMET MEMNUNİYETİ ÇALIŞMASI” Temmuz, 2010.
Yönetim Bilgi Sistemleri Şubat TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.
KIR ÇİÇEKLERİM’ E RakamlarImIz Akhisar Koleji 1/A.
Tarih bilimi araştırmayı ve öğretimi kolaylaştırmak amacıyla,
Sıvı Ölçüleri Değerlendirme.
HİSTOGRAM OLUŞTURMA VE YORUMLAMA
ETİK ve İTİBAR YÖNETİMİ
Soruya geri dön
Prof. Dr. Leyla Küçükahmet
MÜRŞİT BEKTAŞ 1-A SINIFI
1/20 PROBLEMLER A B C D Bir fabrikada kadın ve çocuk toplam 122 işçi çalışmaktadır. Bu fabrikada kadın işçilerin sayısı, çocuk işçilerin sayısının 4 katından.
HAZIRLAYAN:SAVAŞ TURAN AKKOYUNLU İLKÖĞRETİM OKULU 2/D SINIFI
1/25 Dört İşlem Problemleri A B C D Sınıfımızda toplam 49 öğrenci okuyor. Erkek öğrencilerin sayısı, kız öğrencilerin sayısından 3 kişi azdır.
Dördüncü Grup İkinci Harf B sesi sunumu Mürşit BEKTAŞ.
ÖRNEKLEM VE ÖRNEKLEME Dr.A.Tevfik SÜNTER.
TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU
1 YASED BAROMETRE 18 MART 2008 İSTANBUL.
İL KOORDİNASYON KURULU I.NCİ DÖNEM TOPLANTISI
Matematik 2 Örüntü Alıştırmaları.
TÜRK - İSLAM DEVLETLERİNDE EKONOMİ
PROTOKOL.
Tam sayılarda bölme ve çarpma işlemi
İKS İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER ROL VE SORUMLULUKLAR
İSTANBUL ESNAF VE SANATKARLAR ODALARI BİRLİĞİ
KLASİK DÖNEM OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI
Sosyal Bilgiler TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ
RUHU ŞAD OLSUN.
Mukavemet II Strength of Materials II
Yard. Doç. Dr. Mustafa Akkol
ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ VE BEYLİKLER DÖNEMİNDE KÜLTÜR VE UYGARLIK
ANA BABA TUTUMU ENVANTERİ
1 DEĞİŞMEYİN !!!
Bankacılık sektörü 2010 Ocak-Aralık dönemindeki gelişmeler Ocak 2011.
1 2 3 GÜVENLİK İÇİN ÖNCELİKLE RİSKİ YOK EDİLMELİDİR. RİSKİ YOK EDEMIYORSANIZ KORUNUN KKD; SİZİ KAZALARDAN KORUMAZ, SADECE KAZANIN ŞİDDETİNİ AZALTIR.
Bankacılık sektörü 2010 yılının ilk yarısındaki gelişmeler “Temmuz 2010”
Çocuklar,sayılar arasındaki İlişkiyi fark ettiniz mi?
HAYAT BİLGİSİ SORULARI.
ÇOK DEĞİŞKENLİ FONKSİYONLARDA
Sosyal Bilgiler TÜRKLERİN YENİ YURDU ANADOLU
DEĞERLER EĞİTİMİ DÜRÜSTLÜK.
Diferansiyel Denklemler
ANADOLU SELÇUKLULARI VE BEYLİKLER DÖNEMİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET.
TÜRKİYE SELÇUKLU LARINDA KÜLTÜRÜ VE UYGARLIĞI
Türkler ve Müslümanlık
HAÇLI SEFERLERİ.
TÜRKİYE TARİHİ (11-13 YÜZYIL)
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ ÖSS- YGS SORULARI.
Sosyal Bilgiler BEYLİKTEN DEVLETE
ANADOLUNUN TÜRK YURDU OLMASI
SOSYAL VE EKONOMİK YAŞAM
OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU
TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK / OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU / Osmanlı Devleti’nin Hızlı Yükselme Sebepleri.
Türkiye(Anadolu) Selçuklu Devleti
Sunum transkripti:

AHİLİK

AHİLİĞİN TANIMI Ahi” kelimesi, Arapça “Kardeş” manasına gelmektedir. Divanı Lügati’t-Türk’te “Ahi” kelimesinin eli açık, cömert manasında “akı”dan geldiği kaydedilmektedir. Anadolu'da XIII.y.y.da kurulmuş ve belli kurallar dahilinde işlemiş esnaf ve sanatkarlar birliği olarak tanımlanır.

AHİ BİRLİKLERİNİN ORTAYA ÇIKIŞI

Xl. yüzyıldan başlayarak kütleler halinde Anadolu’ya gelen Müslüman Türkler, bu toprakları kendilerine ebedi vatan yapma özlemi ile doluydular. Selçuklu Sultanları Anadolu’da yeni bir bölgeyi fethettikleri zaman ilk iş olarak orada cami, medrese ve zaviye inşa ederlerken, ticaret ve sanat erbabını da buralara yerleştiriyorlardı.

Anadolu’ya gelen Türklerin büyük çoğunluğu yerleşik hayat tarzına yabancıydı. Bunlar şehirlerde yaşayanları hor görürler ve onlara “tembel” anlamına gelen “yatuk” derlerdi.

İslâmi hayat tarzına uyum sağlamak amacıyla hazırlanan ve Selçuklu iskan politikasına uygun olarak yeni kurulan köylerin yanı sıra, Anadolu’da ki eski yerleşme birimleri olan kasaba ve şehirlere de yerleştirilen Türkler, buralarda yerleşik hayat değerleriyle yüz yüze gelmişlerdi. İslâmiyeti bir inanç olarak kolaylıkla benimsemiş olan Türkler, O’nun yerleşik hayat değerleri ile ilgili yönüyle Anadolu’da karşılaşmışlardı.

Büyük Selçuklu Devleti’nin Anadolu’ya gelen Türk kütlelerinin aşiret yapılarını zayıflatmış olması, bu kütleler için yerleşik hayat tarzını bir mecburiyet haline getirmiştir. Bu şartlar altında Anadolu’ya gelen göçebe Türk kütleleri, zayıflayan aşiret yapılarının yerine geçecek bir teşkilatlanmaya zorlanmışlardır.

Anadolu Selçuklular Döneminde Ahilik Ahiliğin bütün Anadolu’ya yayılmasına hizmet eden Sultan Alauddin Keykubad’ın 1237 yılında oğlu II. Giyasuddin Keyhüsrev tarafından öldürülmesi üzerine, Ahilerle Türkmenlerin bu sultana karşı direnişe geçtikleri bilinmektedir.

Bu olay, Ahi Birliklerinin Xlll Bu olay, Ahi Birliklerinin Xlll. yüzyılın birinci yarısında güçlü ve yaygın bir teşkilâta ulaştığını ortaya koymaktadır. Bu gerçekten hareketle Ahi Birliklerinin Türklerin İslâmiyeti toplu olarak kabul etmeye başladıkları X - Xl. yüzyılda kurulduklarını söylemek mümkün görülmektedir. Bazı araştırmacılar ise bu teşkilâtın VIl. – VIlI. yüzyıla kadar inen bir geçmişi olduğunu savunmaktadırlar.

Ahiliğin kuruluşu XI. yy.’ın ikinci yarısından itibaren Anadolu'yu Türkleştirme çabaları Selçuklular ile başlamıştı fakat bu Türk kitleleri daha çok göçebe unsurlardan meydana geldikleri için sanat ve ticaret etkinlikleri Müslüman olmayan unsurlar tarafından devam ettirilmekteydi. (Ancak, Türkler Anadolu’daki şehirlere yerleşirken bu bölgede el sanatları ve ticaret özellikle Bizans’ın geliştirdiği loncalara bağlı Rum ve Ermenilerin tekelindeydi.)

Ortaasya’dan batıya doğru yayılmaya başlayan Moğol tehlikesi ile Türk göçü hızlandı. Yerleşik düzendekilere pek zarar verilmese de bu istila pek çok Türk kitlesini özellikle sanatkar ve tüccar kitlesini Anadolu içlerine sürmüş ve bu tarihten sonra Anadolu'da sanat ve ticaret hayatı canlanmıştır.

Moğol istilası yüzünden Anadolu'ya gelen bu göçmenler, devlet yönetiminin ve sivil halkın yaşantısının düzene girmesini sağlamak ve aynı zamanda yerli tüccar ve sanatkarlar karşısında tutunabilmek için aralarında bir örgütlenme kurmuşlar ve böylece sağlam ve standart mal üretmek sureti ile yeni geldikleri bu topraklarda tutunabilmişlerdir.

Batıya göç hadisesinin içerisinde yer alanların arasında Mevlana, Hacı Bektaşi Veli ve Ahi Evran gibi bilge kişiler de vardır. Bunlar Anadolu'da Türk dilinin, şiirinin müziğinin gelenek ve kültürün korunmasında ve gelişmesinde büyük rol oynamışlardır.

Asıl adı Mahmut Nureddin, takma adı Nimettulah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu. Kösedağ savaşından sonraki Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Debbağlık (dericilik) sanatındaki kabiliyeti ile iki yıl içerisinde kalfalığa geçmiş,usta olduktan sonrada teşkilatta “Ahi Şeyhi” olarak görev yapmaya başlamıştır.

Hacı Bektaş , Köylerde çiftçilik yaparak topluma örnek teşkil ederken, Ahi Evran da otuz iki esnafı bir noktaya bağlamak sureti ile insanlara bir başka geçim yolunun önünü açmıştır. Ahi Evran Anadolu’da eski Türk geleneği ile İslâmi değerlerin kaynaşarak yeni bir anlayışın doğmasında etkisi olan tarihi bir kişiliktir.

Bizans Loncaları ile Ahi Birlikleri arasındaki farklar Loncalar devlet tarafından bazı kamu görevlerini yerine getirmek üzere kurulmuş mesleki teşkilatlardır . Ahi Birlikleri ise, devlet otoritesinin dışında kurulup gelişmiştir. Gerçi, bu teşkilât, bugün kamu görevi olarak kabul ettiğimiz birçok görevi yapıyordu. Ama, bunları yapmak zorunda oldukları için değil, kendi toplum anlayışlarına uygun olduğu için yapıyorlardı.

Loncalar Bizans devletinin sıkı denetim ve gözetimi altında çalışırdı. Herhangi bir loncaya üye olabilmek için imparator ya da imparatorun görevlendirmiş olduğu kişilerden birinin onayını almak gerekirdi. Loncalara giren bir daha ayrılamamaktaydı. Ahi Birliklerinde ise, doğrudan bir devlet denetimi yoktur. Kuruluş yıllarında devlet Ahi Birliklerinin yönetimine karışmamıştır. Daha sonraki dönemlerde ise; birlik yönetimine seçilen bazı görevlilerin görevlerine hükümet yetkililerinin onayından sonra başlaması prensibi getirilerek dolaylı bir denetim sağlanmıştır. Ahi Birliklerine üyelik serbesttir. Üyeliğe kabul işlemleri, teşkilât yetkililerince yapılır ve devlet buna müdahale etmezdi.

Bizans Loncaları yalnız tüccar ve sanatkarları üye olarak kabul ederlerdi. Bir bakıma loncalar kuruluşta ekonomik amaçlıydı. Ahi Birliklerinde ise Ahilik prensiplerini kabul eden ve işi olan herkes üye olabilirdi. Bu teşkilâtta ekonomik amaç da vardır. Ancak, bu tek ve ana amaç değildir.

Bizans Loncaları tarafından üyelerin uyulması için konulacak kaideler siyasi otorite tarafından tespit edilirdi. Ahi Birliklerinde ise, bu kaideler Ahilik kaidelerinden çıkartılarak teşkilât yöneticilerince konurdu.

Loncalar sınıflı bir toplum yapısını meydana getirecek şekilde teşkil edilmişken Ahi Birlikleri, sınıflı bir toplum yapısına karşı çıkmış ve buna göre teşkilatlanmıştır.

Ahi Birliklerinde çıraklar, bugünkü tabiriyle tam bir öğrenci muamelesi görürlerdi. Usta-çırak arasındaki münasebet, hoca talebe arasındaki münasebet gibiydi. Usta bütün gücüyle mesleğini çırağına öğretmek ve aynı zamanda onu iyi bir insan ve iyi bir vatandaş olarak yetiştirmek gayreti içindeydi. Çırağın mesleğini iyi öğrenememesinden veya kusurlu davranışlarından dolayı usta da sorumluydu.

AHİ BİRLİKLERİNİ KURAN DÜŞÜNCE Selçuklu dönemi Anadolu’sunda yeni hayat tarzına karşılık üç farklı tavır ortaya çıkmıştır.

İran ve Arap etkisi (medreselerde) Selçuklu sultanları İslam öncesi tarih ve geleneklere karşı ilgisiz bir tavır sergilemişlerdir. İran ve Arap etkisi (medreselerde) Bu ulema eski göçebe Türk geleneklerine karşı hoşgörüsüzdüler. Halbuki, Türkler “İslamlığı dar ve şeriat kaideleri içinde değil geniş ve yumuşak bir ruh ve mana ile anlayarak” kendilerine izah eden mutasavvıf Türk dervişlerinin telkinleriyle kabul etmişlerdi.

İkinci grubu meydana getiren kitleler, birinci grubun aksine, İslami inanç ve hayat tarzından çok, eski göçebe Türk geleneklerine ve Şamani inançlara bağlıydılar. Yerleşik hayat tarzına uyum sağlayamayan bu kitleler, İslâmiyeti de bir nevi Şamanizm olarak benimsemişlerdi. Bu kitleler devlete karşı çatışmacı bir tavır almışlar ve bütün ortaçağ boyunca meydana gelen ayaklanmaların da sebebi olmuşlardır.

İslâma aykırı olmayan geleneklerine de sıkı sıkıya bağlıydılar. Üçüncü grup ise, İslam inancıyla Türk geleneklerini kaynaştıran orijinal bir sentez meydana getirmişlerdi. Bu gruptakiler devlete karşı tavır almıyorlar, aksine içtimai huzurun sağlanması için ona yardımcı oluyorlardı. İslâma aykırı olmayan geleneklerine de sıkı sıkıya bağlıydılar. İşte bu grup, geliştirdiği Ahilik felsefesi istikametinde taraftarlarını teşkil amacıyla, Ahi Birliklerini kurmuş veya geliştirmiştir.

AHİLİKLE ORTAYA ÇIKARILMAYA ÇALIŞILAN İNSAN MODELİ KAMİL İNSAN Her yönüyle örnek insan demek

AHİLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ 1- Doğruluktan ayrılmamak, 2- Cömert olmak, 3 -Alçakgönüllü olmak, 4- İyi huylarını geliştirmek, 5- Kendisini halka adamak, 6- Misafirlerini sevmek, 7- İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek, 8- Kudret varken suçluyu affetmek, 9- Bir sanat veya iş sahibi olmak, 10- Dindar olmak, 11- Utanma duygusuna sahip olmak, 12- Hile yapmamak,

13.Yalan söylememek, kusur aramamak, 14- Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek, 15- içki içmemek, 16- Zina yapmamak, 17- Zenginlere karşı minnetsiz olmak, 18- Kimseye karşı düşmanlık ve km duymamak, 19- Büyüklere hürmetkar, küçüklere şefkatli olmak, 20- Bel bağlamamak, Fütüvvet alamet ve elbiselerini taşımak 21- Nefis adı verilen şeytanla mücadele etmek.

AHİLERİN UYMASI GEREKEN GÖRGÜ KAİDELERİ Sofrada büyüklerden evvel yemeğe başlamamak, Yemekten önce ve sonra el yıkamak, Kendi önünden yemek yemek, Lokmaları küçük almak, Ekmeği yemeğin suyuna batırmamak, Yemek odasına ayakkabı ile girmemek, Başkalarının yanında sümkürmemek ve kaşınmamak, Ağzını şapırdatmamak, Hakkından fazlasını yememek, Yediğinin helal olduğunu bilerek yemek.

Ahilerin bütün hareketleri görgü kaideleri ile belirlenmişti. Bu kaidelerin toplamı 740’tır. Ahiliğin son mertebesine ulaşan enbiya, evliya ve padişahların bu kaidelerin hepsini bilmesi ve onlara uyması gerekirdi. Ahiliğe yeni başlamış birinin ise bunların 124 tanesini bilmesi lazımdı.

AHİLİKTE TEŞKİLATLANMA Başlangıçta debbağ, saraç ve kunduracıları kapsayan bir teşkilat olarak ortaya çıkan ahilik, daha sonra bütün esnafı kapsayan bir sosyal teşkilatlanmaya dönüşmüştür. Ahilerin, Anadolu’nun hemen hemen her şehir, kasaba ve hatta büyük köylerine kadar inen yaygın bir teşkilatı vardı. Ülke sathındaki bütün esnaf birlikleri Kırşehir’de bulunan Ahi Evran Zaviyesi’ne bağlıydılar

Ahilikte bütün sanatların birer piri vardı. Tüccarların piri Hz. Muhammed Seyyahların piri Hz. İsa Çobanların piri Hz. Musa Çiftçilerin piri Hz. Adem Tarihçilerin piri Hz. Lut …

AHİ BİRLİKLERİNİN FAALİYETLERİ Siyasi ve askeri faaliyetler Ekonomik faaliyetler Sosyal faaliyetler Eğitim faaliyetleri

Siyasi ve askeri faaliyetler Bunlar, “devletin asayişini koruma işinde önemli vazife görüyordu. Başlarında Ahi reisleri “ihvan” ve yiğitbaşıları (serveran) olan bölükler iç karışıklıklarda ve uçlardaki ayaklanmalarda kullanılmışlardır.

Ekonomik Faaliyetler El sanatları loncalara bağlı Rum ve Ermeni ustalarının elindeydi. Siyasi hakimiyetin pekiştirilmesi gerekli idi. Türklerin yerleştikleri yerlerde Ahi teşkilatını kurmaları ve böylece her zanaat şubesinin başına bir Ahi şeyhi veya Ahi kethüda geçirmeleri icap ediyordu. Bu hal, bütün Osmanlı şehirlerindeki her türlü ticari faaliyetin Rumlardan Türklere geçmesini zaruri kılmaktaydı. Bu arada Ahi esnaf teşkilatı her zanaat şubesinde Ermeni üstatlarının veya çıraklarının çalışmasına müsaade etmişlerdir.

Sosyal Faaliyetler Eli ,Dili, Beli kapalı olmalıdır. Ahilerin en önemli sosyal faaliyetleri, özellikle uzun kış geceleri düzenlenen yaran sohbetleridir. Yaran sohbetlerine katılacak fertlerin sahip olmaları gereken özellikler ana ilkeler durumundadır. Bu ilkeler ferdin günlük hayatını tanzim eder. Her yaran mensubunun: Alnı, Kalbi, Kapısı açık ve Eli ,Dili, Beli kapalı olmalıdır.

Eğitim Faaliyetleri a) Mesleğin yanında dini bilgiler de verilirdi. Ahi Birlikleri eğitim faaliyetlerini İslam dininin esaslarına göre düzenlemişlerdi. Bu eğitim sisteminde; a) Mesleğin yanında dini bilgiler de verilirdi. b) İş başı ve iş dışı eğitim bir bütündür c) Eğitim ömür boyu sürer. d) Köylere kadar varan bir teşkilat kurulmuştur. e) Sistem, Ahilik prensiplerine uymayı kabul eden herkese açıktır. f) Derslerin yetkili kişiler tarafından verilmesi esastır. g) Eğitimden herkes ücretsiz olarak faydalanır.

Ahi Birliklerinde, bir gencin meslek hayatının ilk kademesi yamaklıktır. ( 10 yaşında ailesi tarafından bir ustaya teslim) Yamaklar iş yerinde mesleki eğitim görürken zaviyelerde de dini ve sosyal bilgileri alarak eğitimlerini bir bütünlük içinde devam ettirirlerdi. Ahi Birliklerine yeni katılanlara öncelikle teşkilatın adabı öğretilirdi. Zaviyelerde özellikle Cumartesi akşamları bu kaidelerin öğretilmesine ayrılmıştı .

İki sene ücretsiz yamaklık edenler özel bir törenle çıraklığa yükselirdi. Esnaf Şeyhi çırağa nasihatte bulunarak haftalık ücretini tespit ederdi. Çıraklık dönemi her meslekte değişik sürelerde olmakla beraber genelde 1001 gündü. Kuyumculuk gibi çok maharet isteyen işlerde bu süre 20 yıla kadar çıkardı.

Kalfalık dönemi bütün meslekler için 3 yıldı. Çırak ve kalfaların topluca, olgunlaşmalarına çalışırken, kalfaların kılıç kullanmaları ata binmeleri, atıcılık öğrenmeleri gibi spor ve askeri bir eğitime tabi tutulmaları da ihmal edilmezdi.

Bütün bu eğitimleri başarı ile tamamlayıp sonuna gelen kalfa, ustalığa yükselmek için imtihan niteliğinde bir törene katılırdı. Bu törende, kalfa, kendi sanatı ile ilgili ve kendi eli ile yaptığı bir eseri hazırlar. Bunları Ahi Baba Vekilinin başkanlık ettiği ustalar meclisine sunardı, toplanmış olan ustalar tarafından çalışma beğenildiğinde genç kalfa ustalığa yükseltilirdi.

Ahilerin Osmanlı Devletini Destekleme Sebepleri Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra, irili ufaklı birçok beylik kurulmuş ve bunlar siyasi hakimiyeti elde etmek için mücadeleye başlamışlardı. Diğer beylikler siyasi hakimiyetlerini kurabilmek için birbirleriyle savaşıp kardeş kanı dökerken, Osmanlılar Bizans’ı hedef olarak seçmişler ve onlarla savaşıyorlardı. Kardeş kavgasından çok çekmiş Müslüman Türklerin hislerine tercüman olan bu davranış, Ahilerin Osmanlı Devleti’ni desteklemelerine sebep olmuştur.

Osmanlıların kurulup gelişmesinde Ahi Birliklerinin rolü Ahiler Anadolu’da güvenliği sağlamaya çalışarak, bu sıra da kuvvetlerini dış tehlikelere yöneltmek zorunda olan Osmanlı’ların yükünü hafifletmişlerdi.. Orhan Bey zamanında kurulmuş olan yaya askerlerinin kıyafetleri Ahilerin giyeceklerine benzetilmişti. I. Murad devrinde kurulan Yeniçeri teşkilatının kıyafetinde de Ahi başlığı kullanılmıştır.

Ahi Birliklerinin Osmanlı Ordusundaki Faaliyetleri XIV.y.y.’a kadar Osmanlı ordusunu ikmal sisteminde bu birliklerin rolü büyüktür. Ordunun geçeceği şehir ve kasabalardaki Ahi birlikleri orduya lazım olacak malzemeleri hazırlardı Bunların bedeli ya ahi orta sandıklarından yada Hazine-i Hümayun’dan karşılanırdı. Böylece ikmal kademeleri önceden hazırlanmak sureti ile çevik bir askeri güç oluşturulmuş olunurdu.

AHİ BİRLİKLERİNİN ÇÖZÜLMESİ Osmanlı Devletinin kuruluşunda XVIII.y.y.’a kadar Ahi birlikleri Türk iktisadi hayatında önemli bir rol oynamışlardır. Fakat bu birlikler XVI. y.y.’dan itibaren etkisini yitirmeye başlamıştır. Çözülmedeki en önemli sebep ticaret yollarındaki ve iktisadi anlayıştaki değişim olsa gerektir.

XVI.y.y. Osmanlısında mallar henüz doğudan gelmekte Avrupalı tüccarlar tarafından da bu mallar hammadde olarak götürülmekte ve böylece Osmanlı bu ticaretin aracısı bir devlet olarak bu durumdan gelir elde etmekteydi. XVI.y.y’da Amerikanın keşfi ve açık deniz ticaretinin gelişmesi Avrupa'nın gıda ve hammadde ihtiyacını arttırmış, mal bulmak zorlaşmış

XVI.y.y.başlarından itibaren üreticiye esnaftan daha çok para veren Avrupalı tüccar getirdiği mamul ürünü yerli tüccardan daha ucuza satmaya başlamıştır.

Teşkilatı sarsan bir diğer unsur kendilerine esnaflık yapma hakkı verilen askerler(1587 yılında) ile çift bozarak şehre inen köylülerdir.

Ahilik ve Günümüz 1502 tarihinde yazılmış olan “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” II. Bayezid döneminde üretilen mallara belli bir standart getiren tarihin en eski belgelerinden biridir. Bugün ki TSE ile getirilmeye çalışılan çağdaş üretim anlayışının, Türklerde çok daha önce başladığını göstermesi açısından da önemli bir belgedir.