DÜŞÜK MOLEKÜL AĞIRLIKLI HEPARİN KULLANAN HASTALARDA STÜMÜLASYONLU SÜREKLİ PERİFERAL SİNİR BLOK KATETERİ KULLANIMININ GÜVENİLİRLİĞİ *Anthony R. Plunkett,

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Doç.Dr.İlhan Mavioğlu, Acıbadem Kayseri Hastanesi
Advertisements

Derin Ven Trombozu Tedavisinde EKOS Deneyimlerimiz
I. Uluslararası Geriatri Kongresi
KİBAS -Olgu tartışmaları-
HİPERTANSİF HASTAYA YAKLAŞIM
1470 nm lazer safen ven ablasyonu İçİn en İyİ çözümdür.
Dr. Meltem Atalay Doç. Dr. M. Cavidan Arar
VENÖZ TROMBOEMBOLİZM: TANIM, EPİDEMİYOLOJİ ve RİSK FAKTÖRLERİ
Müjdat YENİCESU Doç. Dz. Tbp. Alb. GATA Nefroloji BD Ankara
XTRAC EXCIMER LAZER Harvard Tıp Fakültesi Dermatoloji Uzmanı Rox Anderson, kanser tedavi çalışmaları ve fototerapi üzerinde ciddi katkıları olan bir hekimdir.
28 TEMMUZ 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan SUT değişikliğinin,yayım tarihinden itibaren 5 işgünü sonra yürürlüğe girecek 16’ncı maddesinde Lipid.
YÜZEYEL TROMBOFLEBİT Prof.Dr.Hasan Berat Cihan
KALÇA CERRAHİSİNDE ANESTEZİ VE ANALJEZİ
Çocuklarda Spinal ve Epidural Anestezi Uygulamaları
Dr. Cevher CESUR Performans Dairesi Başkanlığı TİG Şube Müdürlüğü
Antiagregan ve Antikoagülan Tedavi
Uzm. Dr. Serhat HÜSEYİN Arş. Gör. Dr. M. Murat CANTÜRK.
GATF Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.D.
Prof. Dr. Turan EGE Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi
Lomber Disk Hernisi Cerrahisinde Güncel Yaklaşım
Son üç yılda pulmoner emboli seyrinde ne değişti?
VENÖZ ANEVRİZMALAR VE TEDAVİLERİ
Toksikoloji Akıl Kartları
Travmalı hasatalara yaklaşım
Prof.Dr. Ahmet Dobrucalı
KAN TRANSFÜZYONLARI VE KOMPLİKASYONLARI
Acil Sağlık Hizmetleri Şube Müdürlüğü
Akut alt ekstremite arter tromboembolisi
ULUSAL DİYABET KONGRESİ KONSENSUS GRUBU
ULUSAL DİYABET KONGRESİ KONSENSUS GRUBU
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 5 Mart 2013 Uzm. Dr. Uğur Demirsoy.
OLGU 5 Prof. Dr. Hidayet SARI.
Mehmet Mahir Atasoy Radyoloji Anabilim Dalı MALTEPE ÜNİVERSİTESİ
Özellikli Durumlarda Rejyonal Anestezi Obstetrik Olgular
US KILAVUZLUĞUNDA MİNİ FLEBEKTOMİ (YENİ BİR YÖNTEM)
İliofemoral Derin Ven Trombozunda Cerrahi Gold Standart mı?
Diz Atroplastilerinde Postoperatif Analjezi
Arş.Gör.Dr.D.Betül Gürkaynak
EISENMENGER SENDROMLU BİR HASTADA SEZARYEN OPERASYONU İÇİN DÜŞÜK DOZ KOMBİNE SPİNAL EPİDURAL ANESTEZİ UYGULAMASI Araş. Gör. Dr. Selin Bayral Doç. Dr.
İLAÇ UYGULAMASIYLA İLGİLİ TEMEL KURALLAR
GEBELİKTE VE JİNEKOLOJİDE AKILCI İLAÇ KULLANIMI
Ortopedik Cerrahi Sonrasında Erken Ambulasyon: Anestezik / Analjezik Yaklaşımlar Dr Volkan Hancı.
Retrograd Otolog Prime Yönteminin Kan Ve Kan Ürünlerinin Kullanımı Ve Hemogram Değerlerine Etkisinin Değerlendirilmesi Yeliz Koçoğlu Marmara Üniversitesi.
Serum sT4 düzeyleri obez kadınlarda kilo verme tedavisinin etkinliği ile ilişkilidir Dr. Ceyhun YURTSEVER KTÜ Aile Hekimliği ABD Aralık 2015.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 1 Aralık 2015 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm.
Sağlık Slaytları İndir
Dr. Serbülent Gökhan BEYAZ
WARFAİNE BAĞLI KANAMA Doç. Dr. Siret Ratip Hematoloji Departmanı, Acıbadem Hastanesi.
Hastane İ çi Kardiyak Arrestler Dr Salahi ENG İ N Prof Dr Oktay ERAY.
VENÖZ ANEVRİZMALAR VE TEDAVİLERİ
Kan Transfüzyonunda yenilikler
VTE PROFİLAKSİ ve TEDAVİSİNDE YENİ ANTİKOAGÜLAN AJANLAR
Faktör EKSİKLİKLERİNE BAĞLI KANAMALAR
Zehirlenmeler ve Nutrisyon Sempozyumu
ONKOLOJİDE AĞRI TEDAVİSİ Dr.Mustafa Akel. Kanser Ağrısı Ağrıyı vücudun doku harabiyetine bağlı olan veya olmayan kişinin geçmiş deneyimleriyle de ilgili.
Ortopedik Cerrahi Sonrasında Erken Ambulasyon: Anestezik / Analjezik Yaklaşımlar Dr Volkan Hancı.
Preoperatif değerlendirme
İlaç Uygulamalarında Hemşire İzleminin Önemi: X İlaç Uygulaması
Kardiyovasküler Aciller ve Postop. Hasta Takibi Prof. Dr
ARŞ. GÖR. DR. HAVVA ŞEN KTÜ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ AD
Uzm. Dr. Ender SİR Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesi, ANKARA
Bel Ağrılı Hastalarda Transforaminal Anterior Epidural Steroid Enjeksiyonunun Etkinliğinin ve Girişimsel Tedavinin Yaşam Kalitesine Etkisinin Retrospektif.
açık kalp cerrahisinde kan koruma stratejileri
TİROİDEKTOMİ SONRASI BAŞ VE BOYUN AĞRISI ÜZERİNE PREOPERATİF BİLATERAL BÜYÜK OKSİPİTAL SİNİR BLOĞUNUN ETKİSİ Sayın başkanlar,değerli meslektaşlarım hoşgeldiniz.
Şule Arıcan1, Sinan Ulukaya1, Ruhiye Reisli2
Sinan PEKTAŞ, Mustafa KURÇALOĞLU
Kronik Diz Ağrısı Hastalarına Yapılan Diz Eklem İçi Steroid Enjeksiyonu ve Diz Eklem İçi Steroid Enjeksiyonu Yanında Yapılan Geniküler Sinir Bloğunun.
Abdurrahman İLERİ, Sibel ÖZCAN, Mikail KILINÇ, S. Ateş ÖNAL
Sunum transkripti:

DÜŞÜK MOLEKÜL AĞIRLIKLI HEPARİN KULLANAN HASTALARDA STÜMÜLASYONLU SÜREKLİ PERİFERAL SİNİR BLOK KATETERİ KULLANIMININ GÜVENİLİRLİĞİ *Anthony R. Plunkett, Chester C. Buckenmaier III. Safety of Multiple, Simultaneous Continuous Peripheral Nerve Block Catheters in a Patient Receiving Therapeutic Low-Molecular-Weight Heparin. Army Regional Anesthesia and Pain Management Initiative, Anesthesia and Operative Service, Walter Reed Army, Medical Center, Washington, DC, USA. PAIN MEDICINE 2008;9(5):624-7. Dr. İlker YILDIRIM Prof. Dr. Dilek MEMİŞ

GİRİŞ Ortadoğu’daki çatışmalarda yaralı düşenler,ileri ağrı çözüm tekniklerini gerektiren uzuv yaralanmalarını içeren travmalara maruz kalmaktadırlar. Araştırmacıların merkezinde bu tip yaralıların cerrahisinde ve ağrı yönetimlerinde nöroaksiyel blok ve sürekli periferal sinir blok kateteri (SPSK)’ni içeren rejyonel anestezi teknikleri uygulanmaktadır.

Rejyonel anestezi uygulamalarındaki artışa paralel olarak tromboemboli ve derin ven trombozunda da düşük molekül ağırlıklı heparin (DMAH) kullanımı yaygınlaşmaktadır. Profilaktik ve terapötik DMAH kullanımı sık doz ayarlamaları gerektirdiğinden bu tip hastalarda periferal ve nöroaksiyel kateterlerin devamı veya sonlandırılması kararını vermek de zor olmaktadır.

SPSK kullanımı hem tekrarlayan cerrahi müdahalelere hem de postoperatif analjeziye imkan verirken DMAH ile antikoagüle edilmiş olan hastalarda nöroaksiyel anestezi kullanımı uzun süreli kalıcı paralizilerle de sonuçlanabilecek, epidural veya spinal hematomlara maruz kalma riski yaratmaktadır.

Hiçbir risk faktörü olmayan hastalarda epidural blok sonrası görülen klinik olarak anlamlı spinal kanama insidansı 1/190.000-200.000’dir. Bu olgu sunumunda araştırmacılar, kompleks akut ağrıları nedeniyle SPSK uygulanan ve aynı zamanda DMAH ile tedavi edilen yaralı bir askerdeki uzak dönem komplikasyonlarını sunmayı amaçlamışlardır.

OLGU SUNUMU 32 yaşında, 106 kg, 190 cm, ASA II, patlayıcı maruziyetine kalmış erkek hasta Sağ ve sol tibia ve sol ulna fraktürleri Bilateral alt ekstremitelerine eksternal fiksatör yerleştirilmiş, sol koluna da debridman yapılmış. Hava yoluyla transferi sırasında VAS skoru 9 ve ağrısı için HKA pompası ile morfin infüzyonu uygulanmış.

Hastanın yaralı ekstremitelerine çok sayıda operasyon uygulanması planlanmış. İlk ameliyatları ve postoperatif ağrı kontrolü için ilk olarak sol infraklavikuler SPSK ve epidural kateter yerleştirilmiş. Hastada bu kateterlerin takılmasını takip eden 24 saat içerisinde VAS skoru 3-4 olmuş ve önemli rahatlama sağlanmış.

İnfraklavikuler kateterin yerleştirilmesinin 13 İnfraklavikuler kateterin yerleştirilmesinin 13. gününde hastanın ana femoral veninde tromboza rastlanmış ve kateter çıkartıldıktan sonra günde iki kez 100 mg enoksiparin başlanmış.

Amerikan Göğüs Cerrahisi ve Amerikan Rejyonel Anestezi ve Ağrı Topluluğu (ASRA) uzlaşma konferansları prensiplerini temel alan geleneksel protokollere uyularak hastanın epidural kateteri de DMAH başlamadan çıkarılmış. Bundan sonra hastanın ağrı yönetimi rejimi; hidromorfinli HKA, oral metadon (3x10 mg), gabapentin (3x1200 mg), nortiriptilin (1x50 mg), ketiapin (1x50 mg) ve ihtiyaç halinde asetominofen/oksikodon (4-6 saatte bir 325/5 mg) ile düzenlenmeye çalışılmış.

Bu çoklu ilaç tedavisine rağmen hastanın ağrı skoru ısrarla 8 de kalmış. Hasta ağrısını büyük oranda sağ bacağındaki tibial sinirin, sol bacağında ise hem tibial hem de safen sinirlerin dağılım alanlarında lokalize etmiş. Hastanın DMAH ilacını 24 saatliğine durdurduktan sonra bilateral siyatik sinir ve sol femoral sinir kateteri yerleştirmiş ve kataterler tünelleştirilmiş.

Bu üç blok da nörositümilasyonla yapılmış ve komplikasyon gelişmemiş Bu üç blok da nörositümilasyonla yapılmış ve komplikasyon gelişmemiş. Her kateterden saatte 10 mL %0.2 ropivakain infüzyonuna başlanmış ve buna ek olarak her siyatik kateterden ihtiyaç haline 30 dakikada bir 5 mL yükleme yapılmış ve toplam doz olan 30 mL/sa tamamlanmış. SPSK’ların yerleştirilmesini takiben hastanın VAS skoru 3’e gerilemiş.

Hastanın günlük olarak kanama takibi ,hematokriti ve nörolojik fonksiyonları takip edilmiş. İnfüzyonun başlangıcından 24 saat sonra hastanın kanı alınarak plazma ropivakain düzeyleri ölçülmüş. Hasta herhangi bir kanama komplikasyonu olmadan iki hafta boyunca terapötik dozda DMAH kullanmıştır. Operatif işlemlere ihtiyaç kalmadığında DMAH’ye 24 saat ara verdikten sonra kateterler çıkarılmış.

TARTIŞMA Savaş yaralılarındaki ağrılar geleneksel ağrı yönetim stratejileri ile çözülemeyecek kadar ciddi olabilmektedir. Çoğu hasta rejyonel anesteziye cevap veren çoklu ortopedik yaralanmalardan dolayı acı çekmektedir. Bu yaralanmalarda nöroaksiyel anestezi akut cerrahi ve postoperatif dönemleri kolaylaştırabilecek önemli bir anestezi seçimidir.

Maalesef bu multi-travmatik hastalar aynı zamanda venöz tromboembolizm için de yüksek risk taşımaktadır. Bu da hastaların hem terapötik hem de profilaktik olarak DMAH kullanımını gerektirmektedir. Geçerli literatür bu hastalarda nöroaksiyel anestezinin kullanımını desteklememektedir. DMAH ile tedavi gören hastalarda SPSK nin de devamının güvenilirliğini destekleyen çok az bilgi bulunmaktadır.

Olgumuzda kaygı veren bir durum da yüksek doz ropivakain infüzyonudur. Ropivakain için birçok yazar toksisite bildirmiştir. Ruetsch ve ark. siyatik sinir bloğu sonrası konvülzyon ve kardiyak disritmi içeren bir olgu bildirmişlerdir. Enjeksiyondan 7dk sonra ölçülen toplam ve serbest plazma konsantrasyonları sırasıyla 3.6 ve 0.69 mg/L bulmuşlardır.

Çoğu güncel literatür tek veya kısa süreli infüzyona odaklanmış olup bu bildiride ise SPSK yoluyla uzun süreli devamlı infüzyon ele alınmaktadır. Araştırmacılar, sistemik emilime bağlı herhangi bir semptom oluşmadan iki haftadan fazla SPSK’ya devam ettiklerini bildirmektedirler. Ayrıca hastalarında toplam ve serbest ropivakain düzeylerini sırasıyla 5.792 mg/L ve <0.1 mg/L bulmuşlardır.

Araştırmacılar, sonuçta yıllar içerisinde çatışmalardan çıkan gazilerin ağrı yönetiminden deneyim kazanabilmek ve çoklu SPSK’nın DMAH ile birlikte kullanımının rutin bir işlem haline getirebilmek için enstitülerinde araştırmaya bağlı bilgi ve ağrı yönetim kaynakları oluşturduklarını vurgulamaktadırlar.

Nöroaksiyel boşluğun tersi olarak siyatik boşluğun nispeten avasküler olması DMAH kullanan hastalarda SPSK yerleştirmeye karar verirken hematom oluşma riskini bizler için büyük bir engel olmaktan çıkarmıştır. Bu gibi durumlarda hastaların ağrıları İV ve oral ilaçlarla yeterince kontrol edilememektedir. Bu hastada trombus gelişimi ve sonrasında yüksek doz DMAH kullanımı nöroaksiyel analjezi uygulanmasını önlemiştir.

Bu olguda SPSK ‘nınn bu gibi olgularda en efektif seçim olduğu bildirilmektedir. Ancak bu tekniğin uygulanması 24 saat akut ağrı ekibi hizmeti bulunmayan enstitüler için pratik olmayabilmektedir.

Her ne kadar bu olgu sunumu SPSK’nın ağrı yönetimi zor olan olgularda başarıyla yerleştirilmesini ve sürdürülebilirliğini gösterse de aynı zamanda teropötik antikoagülasyon alan hastalarda çoklu periferal kateter uygulamasının risklerinin tanımlanabilmesi için daha ileri çalışmalara ihtiyaç olduğunu da ifade etmektedir.

TEŞEKKÜRLER…