KAYGI Sunum : Erdoğan DURSUN
KAYGI Kaygı, kişinin bir uyaranla karşı karşıya kaldığında yaşadığı, bedensel, duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren bir uyarılmışlık durumudur.Kişi duygusal yada fiziksel baskı altındayken ortaya çıkan bir tepkidir.
KAYGININ YARARLI YA DA ZARARLI OLMASINA NEDEN OLAN ETKENLER Kaygının derecesi ve başarmayı amaçladığımız görevin zorluk seviyesi, kaygının zararlı ya da yararlı olduğunu belirler. Öğrenilen malzeme basit ve kolaysa, yüksek kaygı derecesi bunun çabuk öğrenilmesine yol açar. Öğrenilen malzeme karmaşık ve zorsa, o zaman yüksek kaygı öğrenmeyi zorlaştırır. Orta derecede akademik yeteneği olan öğrenciler ve düşük kaygı düzeyindeki öğrenciler, yüksek kaygı düzeyindeki öğrencilere nazaran daha başarılı olmuşlardır. Çok yüksek ve çok düşük akademik yeteneğe sahip öğrencilerde yüksek ya da düşük kaygılı olmak öğrenme açısından pek fark oluşturmamıştır.
KAYGI İLE KORKU ARASINDAKİ FARK Kaygı,kişi tarafından bilinmeyen, belli olmayan, objesiz tehlikelere karşı verilen heyecansal bir tepkidir, bireyin kendi varlığı için gerekli olan değerlerin tehdit edilmesi halinin yaşandığı doğal içsel bir durumdur. Korkuda tehdit dışarıdandır,benliğin bütünü tehlike altında değildir. Kişi tehlikeyi bilir ve bununla uğraşmak için kaçma veya savaşma biçiminde bir davranış gösterebilir ve korku veren durum ortadan kalktığında rahatlar.
KAYGININ ÇEŞİTLERİ İnsanın yaşamında normal ve patolojik olmak üzere iki tür kaygı vardır. Normal kaygı ölüm,ileri yaşlılık ve hastalık gibi gerçeklerle yüz yüze geldiğimiz ve yalnızlık duygusu yaşadığımız ve yardıma ihtiyaç duyduğumuz zaman yaşanır. Eskiden bilinen, denenmiş, belirli şeylerden yeni, bilinmeyen ve belirli olmayan şeylere doğru hareket ettiğimizde normal kaygıyı yaşarız. Bir kişi bir kaygıyı taşıyamaz hale gelir, bastırma, yansıtma, yüceltme, özdeşleşme vs. gibi savunma mekanizmalarını sıkça kullanırsa bu patolojik kaygı olur
KAYGININ NEDENLERİ Hangi ortamın hangi tür kaygı yaratacağı bir kültürden diğerine farklı olabilir. Ancak tüm toplumlar için geçerli bazı genellemeler yapmak olanağı vardır. Bu genellemeler, kaygı duygusunun ortaya çıkmasına yol açan ortamlardaki bazı ortak yönleri belirtir: Desteğin çekilmesi : Fatih'in annesi, babası, kardeşi, evdeki odası, çalışma masası, komşuları, arkadaşları, evdeki köpek, kedi onun yaşamının bir parçasıyken, birden bire kendisini yabancı bir şehirde, yabancı bir evde, aile, arkadaş, akraba ve tanıdıklarının hepsinden uzakta bulur. Yeni çevresinde şimdiye kadar alışılagelmiş olduğu "destekler" yoktur. Alışılagelmiş çevrenin ortadan kalktığı böyle durumlarda insanlar kaygı duyar. Olumsuz bir sonucu beklemek : Pek hazırlanmadan sınava girme, trafik cezasının belirleneceği trafik mahkemesinde duruşmayı bekleme gibi olumsuz sonuçların ortaya çıkacağı durumlarda kaygı duyarız. İç çelişki : İnandığımız ve önem verdiğimiz bir fikirle, yaptığımız davranış arasında bir çelişki ortaya çıktığı zaman kaygı türünden bir gerginlik duyarız. Bilişsel çelişki önemli bir güdü ve heyecan kaynağıdır. Çelişkiyi giderecek bir çözüme yoluna ulaşıncaya kadar bir derece kaygı duyarız. Örneğin, nükleer silahların insanlığı yok edecek güçte tehlikeli bir gelişme içinde olduğuna inanan birey, bu silahların geliştirildiği bir laboratuarda çalışmak zorunda kalırsa, kendisini sürekli bir gerginlik ve kaygı içinde bulur. Belirsizlik : Gelecekte ne olacağını bilememek insanlar için en belli başlı kaygı nedenlerinden biridir. İleride olumsuz türden olayların olacağını bilmek, ne olacağını hiç bilmemeye yeğlenir.
KAYGININ BELİRTİLERİ Kaygılı bir insanda bazı fizyolojik belirtiler,bedensel rahatsızlıklar görülebilir: Nefes darlığı Mide ağrısı Terleme İshal ya da kabızlık Nefes alıp vermede düzensizlik Aşırı tepkide bulunma Kesik kesik nefes alma Titreme Gerginlik El ve ayak parmaklarının soğukluğu Kalp çarpıntısı Sürekli yorgunluk Aniden sinirlenme Sürekli başağrısı Belağrısı Boyun kaslarının gergin olması
KAYGININ İNSAN HAYATINA ETKİLERİ İnsan psikolojisi üzerine etki eden kaygı ve üzüntü durumları giderek daha da ayrıntılı incelenmektedir. Stresin bununla birlikte kaygı ve üzüntünün insana bir çok bedensel ve ruhsal etkileri mevcuttur. Bağışıklık sisteminin çalışmasından kalp damar sistemine kadar bir çok bedensel işlev stres karşısında olumsuz etkilendiği gibi kişinin zihinsel fonksiyonları da olumsuz etkilenir. Kısacası stres , kaygı ve üzüntüden uzak duran insanlar daha sağlıklı olmakta ve uzun vadede daha sağlıklı yaşamaktadırlar.
KAYGIYLA BAŞA ÇIKMA YOLLARI İnsanlar çatışma ve huzursuzluktan kaçınmak, kaygı, gerginlik ve engellemelerle baş edebilmek için çeşitli yollar kullanırlar. Bunlardan biri bilinçli olarak uygulanan teknikler, diğeri farkında olmadan uyguladığımız tekniklerdir. Farkında olmadığımız tekniklere savunma mekanizmaları denmektedir. Savunma mekanizmasını kullanan birey kaygı ve gerginliği azaltmak için bir teknik kullandığının farkında değildir Vücudumuzun bu kaygı/endişe tepkisini normale döndürmek için yapabileceğiniz şeyler vardır. Öncelikle gergin olan kaslarınızı fark etmeyi öğrenin. Bunun için aklınıza geldikçe vücudunuzdaki kasları (ellerinizi, kollarınız, karnınızı, kalçalarınızı, bacaklarınızı, ayaklarınızı, yüzünüzdeki kasları) sık sık kasıp gevşetin. Bunu yaparken bedeninizin kasılmış hali ile gevşemiş rahat hali arasındaki farkı görmeye çalışın. Gün içinde işlerinizi yaparken gergin, kasılmış olan kaslarınızı mümkün olduğunca gevşetin. Vücudunuzdaki gergin kasları fark edip gevşetmeyi ve rahatlamayı öğrenmek biraz zaman alabilir. Sık sık alıştırmalar yapmanız gerekebilir. Bunun için kendinize zaman tanıyın
SINAV KAYGISI Bir sınava girmeden günlerce önce sınavı başarıp başaramayacağınız kaygısı beyninizi aşırı meşgul ediyorsa ve yoğun bir kaygı hissediyorsanız üstelik bu kaygı sizi gündelik işinizi bozuyorsa, uykularınızı, yeme duyunuzu etkiliyorsa, neredeyse başka bir şey düşünmüyorsanız sınav kaygısına adaysınız demektir. Sınav ertesi gün, uyku tutmuyorsa, sınav saati ecel gibi yaklaşıyorsa, sınava girerken eliniz ayağınız titreyip soğuk terlemeye başladıysanız. Bir de sınavda beyniniz zonkluyor, sınav kağıdını açmaya cesaret edemiyor, soruları heyecandan okuyamıyorsanız yoğun bir sınav kaygınız var demektir.
SINAV KAYGISININ NEDENLERİ Kaygının oluşmasının temelinde öğrencinin sınavı yanlış değerlendirme biçimi yatar. Öğrenci henüz sınava girmeden başarısız olacağını düşünür ve bu kabullenmesine göre hareket eder. Her düşüncenin, inanca dönüşme potansiyeli, her inancın da kendisini gerçekleştirme gücü vardır. Kaygılanan öğrenci, kaygılanmasına sebep olan düşünceleri çağrıştırarak, bu düşüncelerin gerçekleşeceği inancına kapılır. Bu düşünce yapısı “başarısız olmaya” endekslenmiştir. Beyin bu mesajı doğru kabul ederek hareket eder. Bedeni başarıya değil başarısızlığa programlar. Zamanla birey başarısız olacağına kendisi de inanmaya başlar ve kaygı durumu ortaya çıkar
SINAV KAYGISI NEDENİYLE GÖZLENEN OLUMSUZ DUYGU,DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞLAR: Sınavı bilgi değerlendirmesi olarak değil de kişilik değerlendirmesi olarak görme, Derslere çalışmaya rağmen yetersizlik duygusu içerisinde olmak, Çalışırken dikkat dağınıklığı, unutkanlık, öğrenilen bilgilerin birbirlerine karıştırılması, Çok çalışmaktan dolayı beynin dolduğunu düşünerek bunalmak, Aşırı huzursuzluk, gerginlik, endişe ve sıkıntı hali, Önceki başarısızlıklardan dolayı yeni denemelerde de başarısız olacağı düşüncesi, Önemli sayılan, kendine değer verilen insanların sevgi ve ilgilerini kaybetme, Başarısızlığı bir facia, mahvoluş, her şeyin sonu olarak görmek, Sınavı kazanmayı,üniversiteye girmeyi yasalaştırmak, mutlaka olması gerekiyormuş gibi düşünmek, Sınavı kazanmayı tek amacıymış gibi görmek, Sınavı kazanamama durumunda nasıl üzüleceğini düşünmek, Bütün bu nedenlerden dolayı, sınav yaklaştıkça yaşanan panik duygusu,
Sınav Kaygısını Azaltacak Bazı Öneriler Çocuğunuz ve siz, gözlerinizi sınavın sonuçlarından ziyade bugün ne yapılabilire çeviriniz. Henüz yapılmamış sınavın sonucuyla ilgilenmeyiniz. Sınavın sonucunun olumlu olabilmesi sizin ve çocuğunuzun "bugün" olumlu tavır ve davranışlar sergilemesiyle mümkün olacaktır. Telaş ve acelecilik paniğe ve kaygıya yol açar. Bu nedenle, zamanın koşuşturma içinde geçirilmemesi, zaman planlamasının yapılması yararlı olacaktır. Bu planlama, hem sizin hem de çocuğunuzun önünüzü görmenizi sağlayacak ve rahatlatacaktır. Sınav öncesinde koşullar üretmeyin. "Şu kadar net yapmalısın, Fizik dersinden şu kadar doğru çıkarmalısın." vb. Bu koşullar sınav sırasında çocuğunuz için birer tehdit haline dönüşebilir. Koşul koymak yerine çocuğunuzla birlikte sınavda uygulanacak stratejileri siz oluşturabilirsiniz. Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Siz veli olarak, ne kadar kaygılı iseniz hiç kuşkunuz olmasın ki çocuğunuz da en az o kadar kaygılı olacaktır. Sizin sakin, mantıklı ve olumlu tavırlarınız da çocuğunuzun sakin ve mantıklı davranmasına katkıda bulunacaktır. İçinden çıkılmayacak bir kaygı yaşanıyorsa, o zaman mutlaka bu konuda psikolojik desteğe ihtiyaç duyulmalıdır.