TUTUNMAK İkinci ve Son Bölüm
BİRİNCİ BÖLÜMDEN... Odasına düşen bir kuyrukluyıldızdı o. (Click) Odasına düşen bir kuyrukluyıldızdı o. Ona ilk kez canının sıkkın olduğu bir gecede rastlamıştı. Pencerenin kenarına elleriyle dayanarak gökyüzünün mavi derinliğini seyrettiği bir gecede milyonlarca yıldızın arasından kopup gelmişti işte. Onu daha önceleri hiç fark etmemişti. Onun da kendisini farkettiğini sanmıyordu. O bir kuyrukluyıldızdı çünkü. Ne zaman kayıp, nerede düşeceği belli değildi. Boşluktan kayıp girmişti onun evrenine. Ürkek ve çekingendi. Daha çok da üzgündü. Bu halleriyle o bildik kuyrukluyıldızlardan hiçbirine benzemiyor, hiçbir tanıma uymuyordu Bunun bir kuyrukluyıldız olması kaçınılmazdı. Bir yıldızın yaşamına girmesi demek yaşamının orta yerinde kocaman ve derin bir çukur açılması demekti. Onun düşü her zaman bir kuyrukluyıldız olmuştu. Özgürce gelebilmeli; gittiğinde de arkasında, belki birkaç tel saçı kalmalıydı. Yaşamında derin çukurlar açacak bir yıldızı düşlememişti hiçbir zaman. Derken günün birinde yok oldu yıldız. Görünmez gelmez oldu.
seviyor Bir sabah onu sokakta gördü. Bahçe kapısının hemen yanındaydı. Solgun bir güldü. Gün ışığında ışıltısı yitmişti. Kimseler onun bir kuyrukluyıldız olduğunu anlayamazdı.
“Dün akşam penceren kapalıydı. Dışarıda kaldım,” dedi, sitemle. “Üzüldüm,” dedi. “Ama çok uzun bir zaman oldu seni son görüşümden bu yana. Kaç geceler boyu gökyüzünde asılı kaldı gözlerim, bilemezsin. Artık umudumu kesmiştim...”
Ellerine uzandı elleri. Yanına çöktü. Ellerine uzandı elleri. aşk Elinde kırmızı bir güldü. “Biliyorsun, havalar da iyice soğudu. Bu soğukta pencereyi açmamın çok bir inandırıcı yanı olmazdı. Yine de hemen her gün perdeyi örtmek, düzeltmek bahanesiyle seni aradım. Bilseydim eğer senin geldiğini...”
Ekledi “Nasılsın?” “Boş ver,” dedi, “Üzülme. Böyle olacağını biliyordum. Zamansız düşen her yıldızın kaderi bu.” Ekledi “Nasılsın?” “İyiyim,” dedi adam. Gerçekte nasıl olduğunun o da ayırdında değildi.
“Karın?” “İyi. Her günkünden biraz daha güzel... Ona senden bahsettim...” Heyecanlandı birden yıldız. “Ne dedi peki?” “Hiç, güldü. ‘Koca adamsın, hala daha masallarla uğraşıyorsun,’ dedi. ‘Bir kuyrukluyıldızın, senin yaşında; sakalının kılı ağarmış bir adamla ne işi olur ki?’ dedi.” aşk
“Doğru,” dedi yıldız iç çekerek. “Doğru diyor. Ben aslında hiç gelmemeliydim. Ne daha önce ne de şimdi. Hele şimdiki gelişim; utanıyorum kendimden.” sevi
“O zaman neden girdin penceremden?” dedi adam, hüzünlü bir sesle. “Neden o?” “Çünkü bizim ilişkimiz meşru değil. Ben buraya ait değilim. Ben gökyüzünde yaşamalıyım. Sense geceleri kendisini duvarların, kalın perdelerin ardına saklayan, geceden kendini sakınan bir insansın.” “O zaman neden girdin penceremden?” dedi adam, hüzünlü bir sesle. “Aslında kafamda böyle bir şey yoktu,” dedi yıldız. seviyor
seviyor Hüzünlendi, yele tutulmuş gül oldu, boynunu eğdi. “Benim bir sevgilim vardı... Birçok insanın yakından tanıdığı bir yıldızdı o... Ben onun elinden tutardım. Severdik birbirimizi...” “Sonra, bir gün o... bir kuyrukluyıldıza yakışmayacak bir düşüş yaşadı; kaybolup gitti evrenin derinliklerinde.”
“Kayarken de elimi bırakmıştı. Bunu bilerek yapmıştı biliyordum. Ben sadece onu izleyebiliyordum gözlerimle. Boşlukta giderek kaybolan ışıltısını görebiliyordum. Bir zaman sonra ışıltısının kaybolacağını da biliyordum. Bunun için bir yere tutunmam gerekiyordu. Beni kınama ne olur. Ben o denli güçlü biri değilim. Bir yere tutunmadan böyle bir acıya direnmem çok zordu...” Önüne baktı.
“Ama istersen bir daha gelmem!” “Gel,” dedi. “Seni özlüyorum. Bu belki sevmek değil. Belki senin deyiminle tutunmak bu. Ama yine de seni özlüyorum.” “Ben de,” dedi yıldız. Yüzüne baktı yıldızın. “Beni seviyorsun sen.” Yıldızın gözlerinde derin bir boşluk gördü. “Hayır,” dedi. “Ben seni sevmiyorum!” “Peki ama...” Susturdu onu yıldız.
Bu karşılaşmadan sonra onu birkaç kez daha görebilmişti. sevgi Bu karşılaşmadan sonra onu birkaç kez daha görebilmişti. O da bulutsuz gecelerde şöyle bir savrularak geçip gitmiş, gülümsemişti sadece.
Uzun bir zaman sonra, soğuk bir mart gecesinde seviyo Uzun bir zaman sonra, soğuk bir mart gecesinde hava almak bahanesiyle çıktığı balkonda gördü onu. Balkonun kenarında öylece duruyordu.
Gözlerini yerden kaldırmadan konuşmaya başladı Gözlerini yerden kaldırmadan konuşmaya başladı. O genellikle gözlerini koca koca açar konuşurdu. Özellikle de karşısındakini inandırmak istediğinde böyle yapardı ki, yalanı belli olmasın. seviyo
Adam hiçbir şey diyemeden öylece onu dinliyordu. “Artık beni bekleme, bir daha hiç gelmeyeceğim. Çünkü ben birisiyle birlikteyim.” Adam hiçbir şey diyemeden öylece onu dinliyordu. “Herkesin birlikte olmayı isteyeceği biri. Yumuşak, sevecen. En azından yıldızların arasında elinden özgürce tutup dolaşabileceğim biri.” seviyo
Adam sözünü tamamlayamadı. Çünkü baktığı yerde yıldız yoktu. “Yani...?” Adam sözünü tamamlayamadı. Çünkü baktığı yerde yıldız yoktu. seviyo “Belki de bu bir karabasan,” diye mırıldandı.
seviyo İçeri girdi, balkon kapısını kapadı.
ÖYKÜ : Erkan KARAGÖZ MÜZİK : L.Van Beethoven (Moonlight Sonata) Hazırlayan : Ömer Hakkı
Hazırlayan : ufukcizgisi@yahoo.com www.by.kulubu.com SENİ SEVİYORUM...