Sohbet(Söyleşi).

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
TÜRKAN YÜKSEL Tıkır Top.
Advertisements

BETİMLEYİCİ ANLATIM Bu tekniği uygulayan yazarın amacı, okuyucunun görmediği bir görüntüyü, olayı, yeri, okuyucunun kafasında canlandırmaktır. Yazar.
PARAGRAF.
ANLATIM BOZUKLUKLARI UYGULAMALAR
1/20 Yazı Türleri “Seçilmiş bir konu üzerinde, yapılan araştırma ve incelemelerin sonucunu bildiren yazılara denir.” Yukarıda hangi türün tanımı yapılmıştır.
ZOR İNSANLARLA BAŞA ÇIKMA
A) Zilin çalmasıyla yarışma başladı.
YAPAMAZSIN, BAŞARAMAZSIN, BU İŞ
BİR ÖYKÜMÜZ VAR.
ADLARIN YERİNE KULLANILAN KELİMELER “ADIL”
DİNLEME KONUŞMA VE ELEŞTRİ ADABI
DÜZYAZI TÜRLERİ MAKALE DENEME SOHBET FIKRA
1) Gazetelerin ya da dergilerin belli sütunlarında gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan yazlılardır. Bu türde, yazar ele aldığı.
TÜRKÇE / Olay Yazıları (Öykü-Roman)
İzler ve İnsanlar.
Yazarın herhangi bir konudaki görü ş lerini, kesin kurallara varmadan, kanıtlamaya kalkmadan, okuyucuyu inanmaya zorlamadan.
Tanımı Özellikleri Konuyla İlgili Sorular
STRESE GİRENİN İMANINDAN ŞÜPHE EDERİM!
Günlük Betsi Levi 11-c.
Zor insanla başa çıkma yolları
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
HAYATI GÜZELLEŞTİRMENİN KURALLARI 1 İNSANLARA BEKLEDİKLERİNDEN FAZLASINI VERİN VE BUNU GÖNÜLDEN YAPIN.
Sevgili günlük, Bugün çok yoruldum. Neden mi bugün hem eğlendik hem öğrendik… Merak mı ediyorsun? Peki anlatayım…
11-14 yaş arasına yöneliktir. AYŞE GÜL 2010
ZAMİR NEDİR? İsmin yerini tutabilen,isim gibi kullanılabilen,isim soylu kelimelerle bazı eklere zamir denir. Ahmet’ten öğrendim. > Ondan öğrendim. Kitabı.
Kendini İfade Etme Emirhan Güneş
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİ.
İLETİŞİM SORUNLARI.
CÜMLEDE ANLAM Cümle anlamı, verilen bir cümlenin anlamını bulup ifade edebilmekle ilgilidir. Yani bir cümleyi aynı anlama gelecek şekilde biraz daha farklı.
Hazırlayan: Ali Akpınar
ZAMİRLER (ADILLAR). ZAMİRLER (ADILLAR) Bu konuda seni uyarmıştım. Şunları bahçeye bırakır mısın? Aşağıdaki cümlelerdeki zamirleri bularak türlerini.
Hazırlayan: Ali Akpınar
TÜRKÇE / Parçada Anlam PARÇADA ANLAM Ana Düşünce Yardımcı Düşünce.
TÜRKÇE / Düzyazı Türleri ( Eleştiri - Deneme - Söyleşi )
İLETİŞİM   İletişim, dil kullanarak ya da kullanmaksızın insanlar arasındaki duygu, düşünce ve yaşantıların ifade edilme yöntemidir.
Öğretici Metinler SOHBET.
HAYIR DEMEYİ ÖĞRENELİM Erkan İLGÜN Rehber Öğretmen
Performans Ödevi Ders : Dil ve Anlatım Konu : Makale (Makale Nedir?Makale Çeşitleri Nelerdir ? Makalenin Özellikleri) Öğrenci Bilgileri İsim: Burak.
Onları sevdiğinizi ve onların iyiliğini kendi iyiliğiniz kadar önemli olduğuna ilişkin açık bir mesaj verebilirsiniz.
ETKİLİ İLETİŞİM ve EMPATİ Hazırlayan: Psk. Sezgi Gümüş
TÜRKÇE / Düzyazı Türleri
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
Soru 1. İnsan bir kışını burada geçirse ( ) yalnız müzik dinlese ( ) yalnız bu yankılı havayı koklasa ( ) Yukarıdaki cümlede parantezle gösterilen yerlere.
Tıkır Top
ANLATIM TEKNİKLERİ Dört tane anlatım tekniği vardır!!! AÇIKLAMA
CÜMLEDE ANLAM Ahmet Eren Köksal.
ETKİLİ İLETİŞİM.
CÜMLEDE DE ’NİN YAZIMI.
İLETİŞİM BECERİLERİ.
KOMPOZİSYON YAZMA GİRİŞ BÖLÜMÜ.
YALAN (2).
Bu Sunum; İlköğretim Okulları Türkçe Dersinde “Anlatım Biçimleri ve Paragraf Yapısı “ Konuları Hakkında Bilgi Vermek İçin Hazırlanmıştır.
KOMPOZİSYON TANIMI:  Farklı parçaları, uyumlu ve düzenli şekilde bir araya getirmeye Kompozisyon denir.
Düşünceye Dayalı Ve Konusunu Yaşamdan Alan Yazı Türleri
Garipçiler (1. Yeniçiler) Geleneksel şiir anlayışına tepki olarak doğdu Garip atıl kitapta görüşlerini ortaya koymuştur Şiirde her kurala karşı çıkmışlardır.
Atatürk, yaşamı boyunca tüm sevdiklerine "Çocuk" diye seslenirdi. Çocuk sözcüğünü çok severdi. Bu sözde bir sevgi, bir yaşam ve bir canlılık bulurdu.
Düşünceyi Geliştirme Yolları
YAZI TÜRLERİ.
Konuşmaya yakın söyleyişle samimi bir yazı türüdür
  Bir görüşü savunmak, bir düşünceyi kanıtlamak veya bilgi vermek amacıyla yazılan yazılara makale diyoruz.  Makale bir gazete yazısıdır.  Gazete.
Hikaye.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER DENEME. GENEL ÖZELLİKLER 1.Öğretici metinle bakımından Cumhuriyet döneminde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir 2.Cumhuriyet.
SOHBET (SÖYLEŞİ) Bir yazarın, kişisel görüş ve düşüncelerini fazla derinleştirmeden, okuyucusuyla konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara.
MAKALE. Herhangi bir konuda bilgi vermek, bir gerçeği ortaya koymak, bir tezi kanıtlamak veya bir düşünceyi savunmak amacıyla kaleme alınan ve temel öğesi.
Edebiyat,sanat,siyaset,ticaret,spor gibi alanlarda başarılı olan; insanlık adına faydalı işlerde bulunan insanların hayatlarının.
ÖZGEÇMİŞ İŞ ARAMA MÜLAKAT İŞ HAYATI VİDEO KARİYER KAMPÜSTE ARA Ana SayfaAna Sayfa İş hayatı Etkili konuşmanın 7 yoluİş hayatı Etkili konuşmanın 7 yolu.
Alt Başlık. ELEŞTİRİ NEDİR?  Şiir, tiyatro, hikâye, roman, resim, heykel, film gibi bir sanat veya düşünce eserinin, zayıf ve güçlü yönleri göz önünde.
SOHBET (SÖYLEŞI). SOHBET NEDIR?
Sohbet (Söyleşi).
Sunum transkripti:

Sohbet(Söyleşi)

SOHBET  (SÖYLEŞİ) Bir yazarın, kişisel görüş ve düşüncelerini fazla derinleştirmeden, okuyucusuyla konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara sohbet denir. Sohbet sözcüğü, dilimize Arapçadan geçmiştir. Sohbet türündeki yazılara “söyleşi” de denmektedir. İnsanlar karşılıklı konuşmayı sevdiklerinden, söyleşi türündeki yazıları okumayı severler. İyi bildiği ve herkesin ilgilendiği bir konuda çoğu kişi söyleşi yazabilir.

Bunun için bir konuda, ne söyleyeceğini bilmenin yanı sıra, nasıl söyleyeceğini bilmek gerekir. Söylenecekler, küçük şakalarla daha çekici duruma getirilebilir. İyi bir dinleyici olmak, iyi bir söyleşi yazmak için önemlidir. Usta bir söyleşi yazarı çok ağır konuları bile herkesin okuyup anlayabileceği bir duruma getirir. Sohbetlerde yalın, içten, samimi ve senlibenli bir dil kullanmak esastır.

SOHBETİN (SÖYLEŞİNİN) ÖZELLİKLERİ 1.Herkesi ilgilendiren konular seçilir. 2. Düşünsel plânla yazılır. 3. Cümleler çoğu zaman konuşmadaki gibi devriktir. 4. Yazar, sorulu-cevaplı cümlelerle konuşuyormuş hissi verir. 5.Yazar deyimlerden, atasözlerinden, hatıralardan, halk fıkralarından, nüktelerden, özlü sözlerden çokça yararlanır.

5. İçtenlik, samimilik, doğallık sohbetin özelliklerindendir. 7 5. İçtenlik, samimilik, doğallık sohbetin özelliklerindendir. 7. Kolay okunabilir bir üslup yakalayabilmelidir.

6. Yazar anlattıklarının doğruluğuna, okuyucusu ile olan bağına güvenmeli, anlattıklarını günlük konuşma havasıyla, fakat mantık çerçevesinden ayrılmadan anlatabilmelidir.

9.Amaç, okuyucuyu konu üzerinde düşünmeye davet etmektir. 8.Sohbetlerde konu uzatılmaz, fazla ayrıntıya girilmez, sadece konuya dikkat çekilir, anlatılanlar kanıtlanmaya çalışılmaz, anlatılanlara inanılması için bir gayret ortaya konmaz. 9.Amaç, okuyucuyu konu üzerinde düşünmeye davet etmektir.

Sohbet Yazı Türünün Konusu: Sohbetlerin çoğu günlük sanat olaylarını, genel konuları ele alır. Sohbet Yazı Türünün Dili ve Anlatımı: Bu türün dili yalın konuşma dili, anlatımı da konuşma havasında rahat ve samimidir.

Sohbet Yazı Türünün Plânı Diğer düşünce yazılarının planı sohbet yazı türü için de kullanılır. Giriş bölümünde ele alınacak konu tanıtılır. Gelişme bölümünde okuyucuyu sıkınadan konu açılır. Bu bölümde tanımlamalar, çözümlemeler, örneklemeler yapılır. Yazar kendi görüşlerini okuyucuya sezdirir. Sonuç bölümünde ise ulaşılan son karar bildirilir. Sohbet türünün en önemli ismi Ahmet Râsim’dir.

Sohbet – Deneme Farkı Sohbette yazarın okuyucuyla konuşuyormuş gibi bir anlatımı vardır. Denemede ise yazarın kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi bir anlatımı vardır. Sohbette nüktelerden, halk söyleyişlerinden, fıkralardan yararlanılır. Sohbetin dili ve anlatımı yalındır. Denemede ise daha ciddî bir dil kullanılır.

Sohbette kısa ve yüzeysel bir anlatım vardır Sohbette kısa ve yüzeysel bir anlatım vardır. Amaç, yazarın okuyucuyu kendi düşüncesine çekmesi veya kendi düşüncesi doğrultusunda düşünmesini sağlamasıdır. Denemede ise derinlemesine bir anlatım vardır ve okuyucuyu etkilemek, yönlendirmek gibi bir amaç güdülmez

Sohbet ile makale arasındaki farklar * Sohbet ve makale her konuda olabileceği gibi sohbet daha çok günlük olaylarla ilgili olarak yazılır ve yayımlanır. * Makalede her türlü üslup kullanılabilir, sohbette ise genel üslup karşında biri varmış ve onunla konuşuyormuş gibi hareket etmektir. * Makaleler ele aldıkları konuyu sohbete göre daha derinlemesine inceler ve açıklar. Sohbet günlük ve basit kalmaktadır. 

* Makalelerde ele alınan konunun detaylandırılması, gerekiyorsa ispatlanması, ya da bu yönde örneklere yer verilmesi yaygın bir davranıştır. Ancak sohbet basittir ve bir şeyi kanıtlama amacı içinde değildir. * Makaleler genellikle uzmanları tarafından yazılır ve kullanılan dil genellikle ilim dilidir. Sohbet ise yalın bir dille yazılır, karşılıklı konuşma şeklinde diyaloglara yer verilir.

Sohbet Türündeki Eserler Sohbet türündeki eserlerin sayısı oldukça azdır. Edebiyatımızda sohbet türüne örnek olarak şu eserleri verebiliriz: Nurullah Ataç,  “Söyleşiler” Şevket Rado,  “Eşref Saat”

Ahmet Rasim,  “Ramazan Sohbetleri” Suut Kemal Yetkin,  “Edebiyat Söyleşileri” Melih Cevdet Anday,  “Dilimiz Üstüne Konuşmalar” Cenap Şahabettin, Refik Halit Karay, Hasan Ali Yücel, Atilla İlhan gibi yazarlarımız da bu türde eserler vermişlerdir.

Sohbet Türü Örnek Metinler Bilmem ben kendime çekidüzen vermesini, derviş gibiyimdir. Berbere uğramaya üşenip sakal bir karış, saçlar öylesine, günlerce dolaştığım olur. Bir Mehmet Beyimiz vardı, çoktan öldü, rahmet dilemiş olacak, hatırlayıverdim. Tanışır, konuşurdum ama, adımı hiç mi merak etmemiş, yoksa unutu mu vermiş, nedir?

Bir gün benim için: “Hani saçı sakalı akar gibi bir adam geliyor buraya, o işte.” demiş, duyanların hepsi de anlamışlar ben olduğumu. Bana da söylediler, hoşuma gitti, doğrusu tam bulmuş rahmetli. Çamurdan kaçınmayı bir türlü beceremem; çoraplarım hep düşer; yakamla boyun- bağımın biri bir yandadır, biri bir yanda; cigara külüne bulanmışım, ona da aldırmam… Dedim ya, derviş gibiyimdir. Eee! Ne yapalım? Fikir adamıyım, bilim adamıyım ben; derin derin düşüncelerimden çıkıp da süslenmeye, dış güzelliklerle uğraşmaya ayıracak vaktim mi var benim? Okuyup okuyup da içimi bezeyeyim, kafamı donatayım, yeter bana. Ama görenler beni beğenmeyeceklermiş, varsınlar beğenmesinler! Öyle görünüş düşkünü kimselerin diyeceklerinden bana ne? Ben geçici şeylerle, istedik mi çıkarıp atabileceğimiz şeylerle değil, bizim ta içimize işleyen, benliğimizi yoğuran meziyetlerle övünen insanlardanım; onlarla yetinmeyip bir de dışa bakanlar uzak olsunlar benden, onlarla düşüp kalkmayı ister miyim ben?

Bilirsiniz beni, bilirsiniz de inanmazsınız bu son dediklerime Bilirsiniz beni, bilirsiniz de inanmazsınız bu son dediklerime. Saçımın sakalımın akar gibi olduğu, benim kendime çekidüzen vermesini bilmediğim doğrudur ama övünülecek şey mi bu? Süslenmek, bezenmek elimden gelmez ama süslenmeyi, bezenmeyi kötülemeye kalkanlara pek kızarım. Adam dediğin üstüne başına da bakmalıdır; yalnız temiz giyinmesi de yetmez, kendine yakışacak şeyleri bulmalı, güzel olmaya, kendini bezendirmeye çalışmalıdır.  Güzel olmak… “Ya yaradılışından güzel değilse?” demeyiniz, en çirkin, en biçimsiz insanlar dahi, biraz zevkleri varsa, o çirkinliklerini, biçimsizliklerini örtmenin, başka güzelliklerle karşılarındakilere unutturmamanın bir yolunu bulurlar. Süslenirler, bezenirler, öylelikle olsun kendilerini karşılarındakilere şirin gösterirler.

“Ben yaradılışımdan güzel değilim” deyip de boynunu bükmek olur mu “Ben yaradılışımdan güzel değilim” deyip de boynunu bükmek olur mu? Medeniyet dediğiniz, bir bakıma, tabiatla savaşmak, tabiatı olduğu gibi bırakmayıp düzeltmek, insanoğlunun istediği hale getirmek değil midir? Öyle olunca insanlar arasındaki çirkinlikleri de: “Ne yapalım? Öyle doğmuş onlar!” deyip çirkin bırakamayız, onları da elimizden geldiğince güzelleştirmek borcumuzdur. Bittabi kendimizden başlayarak.  Bu söylediklerimin kendimi de kötülemek olduğunu biliyorum. Benim işime gelmiyor diye doğruyu saklayayım da işime gelecek doğrular mı uydurayım? Üstüne başına bakmayan, kendine bir çekidüzen vermeye özenmeyen adam gerçekten medenî bir adam değildir. Bir kere öyle kimselerde çevrelerindekilere bir aldırışsızlık vardır.

Çevrelerindekilere gerçekten aldırsalar, onları gerçekten düşünseler kendilerini onlara beğendirmek isterler. “Ben böyle sallapati gezerim, korkunç bir suratım olur, gene de başkalarının arasına girerim, benimle konuşurlar, konuşmaya mecburdurlar.” demek kendini beğenmenin, büyüklenmenin ta kendisi değil midir? Böyle kendini beğenen, büyüklenen kişiden topluma ne iyilik gelebilir? Bilgisi varmış, derin derin düşünceleri varmış, şöyle iyilikleri, böyle üstünlükleri varmış… Bütün o bilgisi, derin derin düşünceleri, iyilikleri, üstünlükleri kendisinde, başkalarınca da beğenilmek, başkalarınca da hoş, sevimli görülmek dileğini uyandırmamışlarsa topluma ne hayrı olur öyle meziyetlerin? İyi biliniz, süslenmeyi, bezenmeyi kötüleyen, bir suç saymaya kalkan kimseler, toplumu hiçe sayan kimselerdir. Çocuklarınızın, gençlerin kendilerini beğenmeyip toplum için çalışmalarını istiyorsanız, onlara bezenmek, kendilerini çevrelerine beğendirmek dileğini de aşılayınız. O bezekleri iç bezekler, dış bezekler diye de ayırmayınız. İkisi de lüzumludur, ikisi de birbirinin tamamlayıcısıdır.

Bezenmeyi kötüleyenlere bir başka bakımdan da kızarım Bezenmeyi kötüleyenlere  bir başka bakımdan da kızarım. Önce kişilerin bezeklerine takılırlar, sonra da toplumun bezeklerini küçümserler. “Bize şairden önce, feylesoftan önce, iş adamı gerektir; tiyatrodan, eğlence yerlerinden önce daha önemli şeyler vardır.” diye kendilerini beğene beğene bir konuşurlar, maazallah! Tüyleri ürperir insanın. Giderek şairle feylesofu, tiyatroyu, eğlence yerlerini, hattâ hemen bir fayda sağlamayacak bilgilerle uğraşan kimseleri toplum için zararlı saymaya başlarlar. Kişilerin güzel giyinmeye özenmelerini ayıpladıkları gibi sözlerini doğru dürüst söylemeye, düşüncelerine bir biçim vermeye çalışmalarını da beğenmezler, onları birer biçim düşmanı olmakla suçlarlar, biçimsiz özün kendini belirtmeyeceğini anlamazlar da: “Biz öz istiyoruz, öz!” diye bağırırlar. Bu da her türlü medeniyetin yok olmasına varır.

KISA SOHBET YAZISI! Hoş görür olmak ne demektir? Hoş görür olmak, düşüncelere, " Boş ver" diye aldırış etmemek değildir. Böyle bir ilgisizlik insana yakışmaz. Hoş görür olmak, bize seslenen kimsenin söylediklerini bir takim ön yargılara dayanarak tartışmadan geri çevirmek değil, söylenenleri dikkatle dinleyip tarafsız bir görüşle inceledikten sonra yargıya varmaktır. Başkasının düşüncelerini incelemeden neden geri çevirelim? Neden bu düşünceleri küçümse­meyle karşılayalım? Onları savunmak olanak dişi midir? Biraz olsun gerçek payı yok mudur bu sözler­de? Bize bunları söyleyen hiç mi kafa yormadı acaba?

Raymond de Saint LAURENT İnsanların beğenileri birbirine uymaz. O belki kırmızıdan hoşlanır, siz yeşili seviyorsunuzdur. O belki Wagner'in müziğini beğeniyor, siz Mozart'ı yeğliyorsunuzdur.. Beğenileri sizinkine uymuyor diye, onu beğenisizlikle, kabalıkla mı suçlayacaksınız? Ona kızacak mısınız? Onun da sizin de beğendiğiniz şeyleri yansız olarak değerlendirmelisiniz. İşte düşünce alanında da böyledir. Bütün düşünceleri ve varsayımları bize göre ve bazı yönleriyle savunmak olanağı vardır. Bunun için size seslenen kimsenin düşüncelerini öyle anlayıp dinlemeden geri çevirmeye kalkışmayınız. Onları inceleyiniz. Bakalım ne yenilikler bulacaksınız. Doğal olarak, bütün insanların düşüncelerinde olduğu gibi, iyi ve kötü yönler görecek, doğru ve yanlış noktalar bula­caksınız. Öyleyse doğru bulduklarınızı açıkça belirtiniz, geri kalanları da güler yüzle tartışınız. Kanıtlarınızı ortaya koyunuz; fakat karşı tarafın kanıtlarını da dinleyiniz. Mantık kurallarına uyarak yargılayınız, duygularınıza kapılarak değil. Konuşma, tartışma alanında, bundan başka her türlü kural dürüstlüğe aykırıdır. Raymond de Saint LAURENT