CUMHURİYET DÖNEMİNDE HUKUK
Hukuk nedir? İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir.
Hukuk alanında yapılan inkılapların amaçları Hukuk alanında birlik sağlanmak istenmesi Eski hukuk anlayışının çağdaş yaşamın akışına ve gelişmelere uygun olmaması
Hukuk alanında da laikliğin gerçekleştirilmek istenmesi Hukuk alanında kadın-erkek eşitliğinin sağlanmak istenmesi Batı uygarlığı ile hukuk alanında aynı seviyeye ulaşılmak istenmesi
Medeni Kanun’un Kabulü (17 Şubat 1926) Osmanlı devletinde miras, şahitlik, boşanma gibi konularda erkeklerin hakları daha fazlaydı. Laik hukuk anlayışı içinde bu farklılık kabul edilemezdi. Dini kurallara göre düzenlenmiş Mecelle Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunu olamazdı.
Bütün bu unsurlar göz önüne alındığında Avrupa ülkelerinde uygulanan medeni kanunlar incelenmiş ve İsviçre Medeni Kanunu tercüme edilip düzenlendikten sonra Türk Medeni Kanunu olarak kabul edilmiştir.
Medeni Kanunun İsviçre’den Alınmasının Nedenleri Avrupa’da hazırlanan son medeni kanun olması Akılca ve pratik çözümler getirmesi Laik bir anlayışla hazırlanmış olması Demokratik olması Kadın-erkek eşitliğine dayanmış olması
Medeni Kanunun Kabulünün Sonuçları Hukuk alanında birlik sağlanmıştır. Kadınlar istediği işte çalışma hakkını elde etmiştir. Böylece kadın-erkek arasında ekonomik ve sosyal alanlarda eşitlik sağlanmıştır.(siyasal haklar henüz verilmemiştir.)
Laik hukuk anlayışı toplumun her kesiminde uygun hale getirilmiştir. Azınlıklar kendi ‘öz hukuklarını’ (cemaat hukuklarını) uygulama hakkından kendi istekleri ile vazgeçmişlerdir.
Resmi nikah zorunlu olmuş ve evlilik devlet tarafından kontrol altın alınmıştır. Tek eşlilik zorunlu hale getirilmiştir. (Türk ailesinin modern yapıya kavuşması)
Mirastan kız ve erkek çocukların eşit miktarda mal alması yasal hale getirilmiştir. Boşanma hakkı düzenlenmiş ve bu konuda kadınlara da hak tanınmıştır.
Tüm bu yenilikler ile Türk ailesi Medeni Kanun ile dine dayalı hukuk sisteminden uzaklaştırıldı ve Batı modelinde yeniden yapılandırıldı.
Diğer bazı yenilikler: 8 Mayıs 1928: İsviçre’den Borçlar Kanunu alındı. 10 Mayıs 1928: Almanya’dan Ticaret Kanunu alınmıştır. 1 Temmuz 1928: İtalya’dan Ceza Kanunu alınmıştır.
Türk Kadınının Siyasi Hakları 3 Nisan 1930’da Belediye Yasası ile kadınlara yerel seçimlere katılım hakkı verildi. 1933’te muhtarlıklara seçilme hakkı verildi. 1934’te milletvekili seçme-seçilme hakkı tanındı.
Türk kadının toplumsal ve ekonomik ilişkilerin yanı sıra siyasal alanda da yerini almış ve Türk erkekleriyle hak ve özgürlükler açısından eşit konuma yükselmiştir. Böylece ulus egemenliği daha da güçlendirilmiştir.
ANAYASALARDA YASAMA, YÜRÜTME VE YARGI
DEVLET BAŞKANLARININ KONUMU 1876 Anayasasına göre; 1909’da 1876 Anayasasında yapılan değişiklere göre; 1982 Anayasasına göre; DEVLET BAŞKANLARININ KONUMU Osmanlı soyunun en büyük evladı saltanat ve hilafet makamının sahibidir. Padişaha karşı hiçbir mahkemede, hiçbir şekilde dava açılamaz. Padişah, Meclis-i Umumi ’de anayasaya bağlılık yemini edecektir. Padişah ve ailesi ödeneklerini yasaya göre alacaktır. Cumhurbaşkanı TBMM tarafından gizli oyla seçilir. Cumhurbaşkanı-nın kimseye bağlı olmaksızın imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine yargı mercilerine başvurulamaz. Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, TBMM üye tam sayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlu kabul edilir.
(HÜKÜMET KURULMASI) YÜRÜTME 1876 Anayasasına göre; 1909’da 1876 Anayasasında yapılan değişiklere göre; 1982 Anayasasına göre; (HÜKÜMET KURULMASI) YÜRÜTME Padişah yürütme organının başıdır. Bakanlar Kurulunun üyeleri olan sadrazamı, şeyhülislamı ve vekilleri kendisi seçer, atar ve gerektiğinde görevden alır. Padişah şeyhülislamı ve sadrazamı atayacak, sadrazamın seçtiği vekilleri de usulen atayacaktır. Bakanlar Kurulu padişaha değil, Mebusan Meclisine karşı sorumludur. Cumhurbaşkanı, başbakanı vekillerin içinden atar, başbakanı seçtiği Bakanlar Kurulu listesini onaylar, gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık eder, anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar.
(MECLİSLER, KANUN GÖRÜŞMELERİ) 1876 Anayasasına göre; 1909’da 1876 Anayasasında yapılan değişiklere göre; 1982 Anayasasına göre; (MECLİSLER, KANUN GÖRÜŞMELERİ) YASAMA Yasama meclisi, Meclisi Umumi adının taşımakta olup ikim kanatlıdır. Bunlardan Ayan Meclisi üyeleri ve başkanını padişah seçer. Mebusan Meclisi üyeleri ise her dört yılda bir yapılan seçimle bu göreve gelirler. Mebusan Meclisi başkanı ile yardımcısının , meclis tarafından gösterilen üçer aday arasından yine padişah seçer ve atar. Mebusan Meclisi, 1. ve 2. başkanlarını bizzat kendisi seçer. Meclisten çıkan yasayı padişah veto etse dahi; meclis veto edilen yasayı üçte iki çoğunlukta kabul ederse padişah bunu onaylamak zorundadır. Yasama yetkisi Türk milleti adına TBMM’nindir. Bu yetki devredilemez. Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir. Cumhurbaşkanı, yayımlanmasını uygun bulmadığı kanunları, bir daha görüşülmek üzere, TBMM’ye gönderir. TBMM, geri gönderilen kanunu aynen kabul ederse kanun cumhurbaşkanınca yayımlanır.