Hayatın İçinden Psikoterapi Merkezi Kadınlara Özel Sorunlar
Çocuk Sahibi Olamama Artan çevre kirliliği, yediğimiz hormonlu yiyecekler, çalıştığımız sağlıksız ortamlar, yaşadığımız sağlık sorunları ve stres çocuk yapmayı zora sokmaktadır. Özellikle kadınların bebek yapma çabaları bazı durumlarda yoğun stresi beraberinde getirebilmektedir. Yüksek stres ise doğurganlığı olumsuz etkilemektedir. Stresle mücadele konusunda destek alan kadınların adet döngülerinde ve yumurta üretme hallerinde düzelmeler olmaktadır. Örneğin bir danışanım, tüp bebek denemesi için İngiltere’den İstanbul’a gelmişti. Sorunu, yoğun stres dolayısıyla adet olamamasıydı. Kendisiyle yürüttüğümüz çalışmada stresini azaltarak adet döngüsünün düzenlenmesine katkıda bulunduk. Merkezimizle eş güdümlü olarak devam ettiği infertilite kliniğinin programıyla ilerleyen günlerde hamile kaldı. Ayrıca çocuk sahibi olmak isteyip, yapılan tüp bebek denemeleri sonrasında olumsuz sonuçla karşılaşıp, bunalıma giren birçok kadın vardır. Anne adayına yüklenen çeşitli ilaç ve iğneler kadınların ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Tüm bunlara ek olarak bazı kliniklerin ezbere yaptıkları tüp bebek denemeleri de kadınları fazlasıyla yıpratabilmektedir. Ayrıca çocuk sahibi olmak isteyen kadınların vücutlarını çok iyi tanımaları gerekli hormon testlerinden sonra, gen ve kan testlerini de yaptırmaları önerilir. Kişinin infertilite konusunda çok iyi araştırma ve okumalar yapması da özellikle önerilir. Çocuk sahibi olmak isteyen bir başka danışanımın gözü, internette araştırma yaparken bir foruma takılıyor. Forumda kendi sorununun benzerini yaşayan bir kadının yazısını okuyor ve etkileniyor. Hemen gerekli testleri yaptırıyor. Yapılan testlerde aynı sorunun kendisinde de olduğunu görüyor. Bir taraftan da psikolojik destek alıyor. Tüp bebek denemesi yapılıyor ve hamile kalıyor. İşte okuma, araştırmanın ve alınan desteğin meyvesi! İsteyen herkesin bebek sahibi olması dileğiyle...
Gebelik ve Psikolojik Sorunlar Kadınlar gebe kaldıklarında son derece hassas bir sürece girer. Gebe kadın gebelik sürecinde gerek duygusal gerek duyusal gerek düşünsel olarak zorlu bir sürece girmiştir. İlgi görmeyi önemli olmayı destek görmeyi bekleyen gebe kadın bu türden istek ve ihtiyaçlarını bulunduğu aileden temin etmeye çalışır. Bu mümkün olmadığında gebe kadın kendini yalnız hissedebilir. Her gebe kadın farklı fizyolojik ve psikolojik sorunlar yaşayabilir. ‘Eskiden kadınlarımız gebeyken hem tarlada çalışıp hem de diğer çocuklarına bakıyormuş’ şeklindeki görüşlerin hiçbir şekilde mantıklı tarafı yoktur. Geçmişte de bugün olduğu gibi gebeliği sorunlu geçen birçok kadın söz konusudur. Gebelik öncesinde yaşanılan psikolojik sorunlar çoğunlukla gebelik sürecinde de devam eder. Ayrıca gebelikte ortaya çıkabilecek birçok psikolojik sorun da söz konusu olabilmektedir. Panik bozukluk, depresyon, çeşitli fobiler, korkular ve kişiler arası sorunlar gibi. Gebe kadının ilaç kullanımı konusunda dikkatli olması gerektiği bilimsel bir gerçektir. Gebelik süresince yaşanılan psikolojik sorunlar psikoterapiyle tedavi edilmelidir. Çok zorunlu hallerde ilaç tedavisi önerilmektedir. Yakın zamanda başvuran gebe bir danışanım tek başına evde kalmaktan ve dışarı çıkmaktan korkmaktaydı. Başına kötü bir şey geleceğini sanıp yoğun bir tedirginlik içindeydi. Kendisiyle yaptığımız psikoterapide danışanım korkularından kurtulmuş rahatlıkla evde yalnız kalabilmeyi başarmıştır. Gebelik sırasında yaşanan psikolojik sorunların tedavisi çoğunlukla mümkündür.
Gebelik ve Psikolojik Sorunlar Gebelik döneminde sıklıkla görülen psikolojik sorunlar; Gebe kadında depresyon Yakın zamanda yapılan birkaç çalışma gebelikte depresyon hızının %20 ye kadar çıktığını göstermektedir. Gebelik sırasında depresyon geçirmek için risk faktörleri, eski depresyon öyküsü, ailede duygudurum bozuklukları öyküsü, gebelik hakkında olumsuz düşünceler ve gebelikle bağlantılı olmayan yastır. Azalmış sosyal destek ve olumsuz yaşam olayları da risk faktörlerindendir. Gebe kadında kaygı bozukluğu Kaygı bozuklukları kadınlarda yaygındır ve çocuk doğurma döneminde kümeleşme eğilimindedir. Sıklıkla daha önce var olan bir hastalık gebelikte alevlenmektedir. Gebelik ve Psikolojik Sorunlar
Postpartum Psikiyatrik Bozukluklar (Doğum Sonrası Psikolojik Sorunlar) Postpartum dönemde hangi psikiyatrik bozukluklar görülür? Annelik 'bulues'u, postpartum psikoz ve postpartum depresyon doğum sonrası konulan en sık psikiyatrik tanılardır. Bulues neye denir? Postpartum kadınların %30-80 inde görülen kendini kısıtlayıcı, görece hafif duygudurum sendromuna bulues denir. Belirtiler duygudurum da oynaklık, üzgünlük, ağlama nöbetleri, uykusuzluk ve yorgunluğu içerir. Annelik 'blues'unun başlangıcı genelde doğumdan 3-10 gün sonradır; belirtiler genelde 2 hafta sonra yatışır.
Postpartum Psikiyatrik Bozukluklar (Doğum Sonrası Psikolojik Sorunlar) Hangi risk faktörleri kadınları annelik bulues’una yatkın hale getirir? Sık görüldüğü ve kendiliğinden yatıştığı için çoğu kimse annelik bulues'unu normal bir postpartum fenomeni olarak kabul eder. Ancak bazı kadınlar daha yüksek riske sahiptir. Birinci gebelik olması geç luteal evrede disfori görülmesi daha önceki depresyon geçirme öyküsü ve birinci derecede yakınlarında depresyon bulunması riski artırır. Annelik bulues'nun sebebi nedir? Annelik bulues'unun sebebi bilinmemektedir. Bu durum tüm kültürler de ve ırklarda yaygın olduğundan ve psiko-sosyal faktörlerden bağımsız olduğundan biyolojik bir etioloji muhtemeldir. Postpartum depresyonu nedir? Annelik blues'u ile postpartum psikoz arasında postpartum depresyon yer alır ki doğum sonrası kadınların %10-20 sinde görülür. Blues ve psikozun aksine postpartum depresyon 2-3 hafta içinde ve sinsi gelişir. Duygudurum belirtileri daha kalıcıdır ve hastalığın seyri daha uzun sürelidir. Belirtiler; ağlama nöbetleri, konsantrasyon güçlüğü, kararsızlık ve derin üzüntüyü içerir. Düşünce içeriğinde başarısızlık ve yetersizlik hakimdir. İntihar düşüncesi yaygındır. Soğuğa tahammülsüzlük, yorgunluk, kuru cilt, düşünce akışının yavaşlaması, kabızlık sık bildirilmiştir. Postpartum Psikiyatrik Bozukluklar (Doğum Sonrası Psikolojik Sorunlar)
Anne-Kız Çatışması Başlıca çatışma konuları ise; ev işlerinde işbölümü Anne kız çatışmaları belli ölçüde yaşandığı takdirde sağlıklıdır. Uygun ölçüde yaşanan çatışma, genç kızın kişisel gelişimini artırıcı rol oynayabilir. Ancak burada söz edilen çatışma, hem annenin hem kızın arzu etmediği ve sabırlarının zorlandığı türden çatışmalardır. Anne ile kız arasında erken çocukluk döneminde kurulması beklenen etkileşim ve özdeşim kurulamadığı takdirde çatışmalar kaçınılmaz olmaktadır. Başlıca çatışma konuları ise; ev işlerinde işbölümü derslerde görülen başarısızlıklar kılık kıyafet seçimleri arkadaş seçimleri eve geç kalma kardeş tartışmaları erkek arkadaşla ilgili sorunlar okuldan kaçma kuşak farkı gence çocuk muamelesi yapılması meslek ve okul seçimleri internet kullanımı aşırı para harcama aile içi kurallara uygun davranmama geçmişte yaşanan sorunların unutulmaması annenin aşırı baskıcı tutumu iletişim sorunları Yazılmış olan maddelere bir yığın ek madde yazılabilir. Burada söz konusu edilen bozulmuş anne kız etkileşiminden ötürü çözülemeyen sorunların birikmesidir. Anne kız çatışması ile ilgili olarak merkezimize epeyce başvuru olmuştur. Bu kişilerle yapılan seanslar sonucunda, sağlıklı etkileşim ve empati ortamı kurulmuş ve var olan çatışmalı konular tek tek ele alınıp uzlaşı veya farklılıkları kabul etme düzlemine taşınmıştır.
Genç Kadın ve İlişki Sorunları Birliktelikler ve ilişkiler seanslarımızda yoğun olarak çalıştığımız konulardır.(Aşağıda sıralanmış konuların sadece kadına ait sorunlar olduğu düşünülmesin. Söz konusu dosya kadına ait olduğu için bu şekilde belirtildi) İlişkilerde yaşanan başlıca sorunlar; ilişkinin sınırlarını çizmede zorluklar terk edilmeyi hazmedememe platonik aşklar karşı cinse güvenin yitirilmesi evli birine aşık olmak ilişkilerin kısa sürede bitmesi aşırı teslimiyetçi tutumlar sanal aşklar ilişki kurma, devam ettirme ve sonlandırma sorunları duygu kontrolü sorunları (öfke, huzursuzluk vb.) ve ilişkinin yıpranması ilişkide bencil davranma rol çatışmasına düşme (sevgiliye ebeveyn gibi davranma) yaşa, eğitimine vb. konulara uygun olmayan partnerler ilişki süresince genç kadının suistimal edilmesi (şiddet görmesi, vaatlerle kandırılması) erken yaşta yaşanan cinsellik ve bekaret kaybı sorunlu aileden kaçmak için erken yaşta evlenme cinsel birliktelik sonrası şantaj ve tehditler sevgilinin aşırı derecede üstüne düşme, sıkma aşırı kıskanç ve kısıtlayıcı tutumlar
Taciz ve İstismar Kadınların belki de yüzde sekseni taciz veya istismara uğramış olabilir. Ancak kadınlar bu tür konuları paylaşabilmekte zorlandıkları için en yakınlarına bile konuyu açamazlar. Bazen de hiç kimseye söylemeyebilirler. Taciz, tecavüz ve istismar travmatik türden yaşantılardır. Travmanın oluşturduğu izleri azaltmak ve bu zorlu konuyla baş edebilmek için psikoterapi ciddi derecede öneme sahiptir.
Genç Kadınlarda Evlilik Baskısı Kızlar evlilik baskısını özellikle 29 yaş ve sonrası yaşamaya başlamaktadır. Bir danışanım ne zaman evleneceksin sorusunu duymamak için akraba ziyaretlerine dahi gitmiyordu. Günümüzde kadınların eğitim ve kariyer süreleri epeyce uzamıştır. Sonra, eş seçmek, pazardan elma almaya benzemez. Her özgür birey kendi hayatını nasıl sürdüreceğine ancak ve ancak kendisi karar verir. Ayrıca önemli olan, evlenip 1 yıl sonra boşanmak olmamalıdır. Amaç, uygun kişiyle mutlu ve huzurlu bir hayat geçirmek olmalıdır.
Kürtaj ve Sonrası Evlilik öncesi yaşanılan cinsel ilişkilerden ötürü istenmeyen gebelikler söz konusu olabilmektedir. Genç kız gebe olduğunu fark ettiğinde ciddi boyutta bir bocalama içine girmektedir. Bu kızların bir bölümü partneriyle mecburen evlenebilmektedir. Oldukça büyük bir çoğunluğu ise kürtaja yönelmektedir. Bu süreçte genç kadın yaşadıklarını ailesiyle paylaşamamaktadır. Kürtaj öncesi ve sonrası yaşanılan depresyon bazı özel durumlarda intihara kadar gitmektedir. Evlilik öncesi istenmeyen gebelikler söz konusu olduğunda psikolojik destek son derece önemli ve faydalı olacaktır. Bu sorunu yaşayan genç kızlarımız içlerine kapandıkları ve bu sorunu konuşamadıklarından dolayı partnerleri veya arkadaşları psikolojik yardım için yönlendirici olmalıdır.
Kadınlarda Adet Öncesi Psikolojik Sorunlar Geçen yıldaki çoğu adet döngüsünde lüteal evrenin son haftasında aşağıda sayılan belirtilerin beşi mevcuttur, foliküler evrenin başlamasından birkaç gün sonra azalmaya başlar ve adetten sonra kaybolur ve en az bir belirti ilk dört kriterden birisidir. belirgin olarak çökkün duygudurum, ümitsizlik hissi, kendini beğenmeme düşünceleri belirgin kaygı, gerilim sınıra gelme takılıp kalma düşünceleri belirgin duygu değişkenliği: örneğin aniden sinirlenmek ve reddedilmeye aşırı hassasiyet sürekli ve belirgin öfke veya iritabilte ve kişiler arası tartışmalarda artma günlük aktivitelere azalmış ilgi konsantre olamama düşüncesi kolay yorulma belirgin enerji kaybı belirgin iştah değişikleri, aşırı yeme ve bazı yiyecekleri arzulama, hipersomni veya imsomni aşırı yük altında olma veya kontrolü kaybetme hissi diğer fiziksel belirtiler: göğüste hassasiyet veya şişkinlik, baş ağrısı, kas ve eklem arısı şişkinlik hissi, kilo alımı
Gelin Olmak ve Yeni Aileye Adaptasyon Genç kadının gelin olarak geldiği ailenin kuralları, gelenekleri, adetleri kendi ailesinden farklı olabilmektedir. Genç kadın, yeni ortamına alışmaya çalışırken kırılgan ve alıngan olabilir. Kendini yalnız hissedebilir. Tüm davranışlarının takip ve kontrol edildiği hissinden dolayı kaygılanabilir. Kendini yeni ortamına adapte etmesi zaman alabilir. Genç kadın ilk zamanlar en büyük desteği eşinden bekler. Aslında her iki eş de bu süreçte evliliğe adapte olmaya çalışmaktadır. Sorumluluklar ve zorunluluklar artmıştır. Evliliğin ilk 2 yılı her iki taraf için de evliliğe adapte olmaya çalışmakla geçer. İşte tam da bu noktada gerilen sinirler zaman zaman çatışmaya dönüşür. Örneğin bayramda önce kimin ailesine gidileceği bile çatışma konusu olabilmektedir. Yine yeni evli bir danışanımın anlattığına göre yaptığı salatayı görümcesi beğenmeyip tekrardan salata yapmış. Bu durum da danışanımın alınmasına sebep olmuş. Öte yandan bir başka danışanım bayramda kayınpederinin elini öpmek istediğinde kayınpederi elini çekmiş. Buna içerleyen danışanım son derece derinden sarsılmış. Sonradan anlaşılmış ki kayınpeder kendini genç bulduğu için elini öptürmezmiş. Yeni evliler için ilk 2 yıl evliliklerinin en zor zamanlarıdır. Bazı evliler adaptasyon sürecini dahi tamamlayamadan boşanabilmektedir. Önerimiz, sorunlar ayyuka çıkmadan çiftin destek almasıdır.
Kadın ve Şiddet Toplumsal sıkıntılarımızın başında gelen şiddet olgusu, 2000’li yıllarda bile varlığını hala sürdürmektedir. Genellikle, kadınlarımız ve çocuklarımız, yaşadıkları hakaret, dövülme ve sövülme sonrası hem fizyolojik hem de psikolojik travma yaşamaktadır. Bu dünyada yaşayan hiçbir canlı işkenceyi hak etmemektedir. Sorunun nedeni ne olursa olsun, ailesine eziyet edeni haklı çıkarmaz. Maalesef ülkemizdeki kadınların birçoğu yaşadıkları şiddet olgusunu resmi makamlara bildirememektedir. Bildirdiği noktada eşinin kötü muamelesine tekrar maruz kalacağını sanmaktadır. Oysa ki kanunlar, şiddet göreni koruyan niteliktedir. TV ve internetin evlere girmesi ile kadınlarımız hakları konusunda yeni yeni bilinçlenmeye başlamışlardır. Unutulmamalıdır ki; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarla yönetilmektedir ve her vatandaş kanunlar nezdinde eşittir.
Kadın ve Şiddet Evlilikteki şiddetin nedenleri çeşitlidir: sorun çözmedeki beceri eksikliği iletişim sorunları öfke ve davranış kontrolünü sağlamada zorluk öfkenin yer değiştirmesi ( başka birine kızıp hıncını evdekilerden çıkarma ) alkol ve uyuşturucu kullanımı kaynana ve 3. kişilerin eşi yanlış yönlendirmesi çocukluğunda kendisinin de şiddet yaşaması ruhsal sorunlar vb. gibi. Öte yandan, yazılanlardan sadece kadının şiddete maruz kaldığı düşünülmesin. Erkeklerin de bir kısmı, çeşitli sebeplerle şiddete maruz kalırlar. Aile içi hesaplaşmalar, alacak verecek meseleleri vb. gibi sebepler, şiddeti beraberinde getirebilir. Şiddet gören erkeğin yaşadıkları da psikolojik bağlamda kadınınkilerle eşdeğerdir. Kadın ve Şiddet Şiddet yaşayan kişilerde, travma sonrası stres bozukluğu belirtileri baş gösterebilir. Bu durum, akut dönem için 6 ay kadar sürebileceği gibi daha uzun da sürebilir. Travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin başlıcaları şunlardır; aşırı uyarılmışlık hali, sürekli tehlike beklentisi içinde olma şiddet içeren görüntülerin zihni meşgul etmesi, sürekli o anın göz önüne gelmesi huzursuzluk ve gerginlik uykuya dalma sorunları kabus dolu rüyalar taşikardi, aşırı kalp çarpması bir türlü gevşeyememe ve rahatlayamama hali içe kapanma vb.
19 yaşındaki erkek danışanım, gözyaşları içinde babasının annesini dövdüğünden bahsetmişti. Sürekli araya girip annesini koruduğunu, 10 yaşındaki kız kardeşinin ise karyolanın altına saklandığını anlatmıştı. Danışanım, o günlerde üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Evde yaşanan kriz ortamı kaygısını artırmış, kendine olan güvenini azaltmıştı. Öfkesini kontrol edememekten korktuğunu söylüyordu. Evliliğindeki sorunlar sebebiyle başvuruda bulunan bir başka danışanım, çocukluğundan bahsederken anne babasının sıkça kavga ettiğini anlatmıştı. Danışanımın tek hayali büyüyüp avukat olmak ve anne- babasını boşamakmış. Çocukluk ve ergenlik döneminde şiddet gören veya şiddete şahit olan kişiler bu travmatik görüntüleri yıllar sonra dahi zihinlerinden silememektedirler. Evdeki gergin ve şiddete açık ortam, çocukları korkutup depresyona sokabilmekte, çocukların özgüvenlerini azaltıp, onları öfkeli, saldırgan bireyler haline getirebilmektedir. Şiddet görmüş birey, gerekli tıbbi müdahaleden sonra psikolojik destek almalıdır. Merkezimiz, şiddet olgusu sebebiyle başvuran kişileri zaman kaybetmeden terapiye alacaktır. Şiddet uygulayan kişinin de zaman kaybetmeden psikolojik destek alması gerekir. Davranışlarını kontrol edebilmeyi öğrenmesi için tedavi görmesi hem kendisi hem de çevresi için gereklidir. Kadın ve Şiddet
Hayatın İçinden Psikoterapi Merkezi Katılımınız için teşekkür ederiz… Psikolog Leyla Genç Akaçlı Not: Konu hakkında detaylı bilgilere www.hayatinicinden.org adresinden ulaşabilir veya sormak istediklerinizi 0212 542 07 57 numaralı telefondan sorabilirsiniz.