Due Process Modeli
İçindekiler Due Process Kavramı Tarihçesi Procedural ve Substantive Due Process İlk dönem Due Process hakları Due Process açısındanTürkiye Due Process kapsamında Sanık Hakları Duruşma Öncesi Haklar Son Duruşma Sırasındaki Haklar Sonuç
Due Process Kavramı Due Process Modeli menşeiisi İngiltere olmak üzere özellikle ABD yoğun olarak kullanılan Due Process, temel insan haklarının usuli güvencesinin sağlanması için ortaya atılmış bir kavramdır Due Process, ABD’de Due Process Of Law, Alman Hukuk Sisteminde “Hukuk Devleti”, İngilterede ise “Rule Of Law” olarak karşımıza çıkmaktadır.Türkiyedeki karşılığı “Huku Devleti”olarak değerlendirilebilir.
Günümüzde usuli güvencenin ötesinde sistemler ve kurulan birimlerle korumaya alınmış bir kavram olarak hukuk sistemlerinin bir parçası olmuştur. Ancak sürekli gelişen insan hakları düşüncesi ile birlikte Due Process’in kapsama alanı da genişlemektedir.
ABD Due Process kavramı anayasada açıklayarak korumaya almış, ABD Yüce Mahkemesinin, alınan kararlar ile çıkartılan kanunların Due Process kavramı ile bağdaşıp bağdaşmayacağına karar vermesi ile yasama ve yargı organları üzerinde denetim oluşturmuştur.
Tarihçesi Due Process ilk olarak 1215 tarihli Magna Carta belirtildiği kabul edilmiştir. Bu anayasa ile soyluların ve halkın hürriyetlerinin ancak mahkeme karşısına çıktıktan sonra sınırlandırılabilmesini soyluluar tarafından talep edilmesi ile günümüze kadar kişi hürriyetleri ile ilgili bütün konular Due Process kavramı etrafında şekillenerek ortaya çıkmıştır.
Daha sonra ABD’de yaşanan ve kölelik düzeni nedeni ile de başladığı varsayılan iç savaşın akabinde ABD’nin iç düzenini kurma adına çıkartılan “Bill Of Rights” kuralları ile hukuk sistemlerine giren Due Process günümüzde ABD’de yoğun olarak hakların ve hürriyetlerin güvencesi olarak kabul görmektedir.
İlk olarak İngiltere’de çıkan Due Process kavramı İngilizler tarafından sadece ceza yargılamalarında uygulanırken, ABD kendindeki bir çok hukuk sistemine Due Process kavramını yerleştirmeyi tercih etmiştir.
Bu düzenlemeler bazı kişisel alacak davalarında yerel mahkemelerin verdiği haciz kararları veya hak kısıtlamalarına karşı, ABD Yüce Mahkemesinin kararlar aleyhine borçlunun Due Process haklarının ihlal edildiği kararı vermesi Due Process kavramının ekonomik yaşantının sınırlarına da girdiğini göstermektedir.
Procedural ve Substantive Due Process Due Process hukuk sistemlerinde iki şeklide yansımasını görebiliriz. Birincisi usulen düzenlemeleri içeren procedural (prosedür) due process Due process’in prosedür olarak kanunlarda yazılı bulunmasını ifade eder ve Due Process’in ilk zamanlardaki ifade ediliş tarzı olarak karşımız çıkmıştır.
İkincisi ise Due Process’in hukuk sisteminde oluşturulan birimler ve kanunlarca güvence altına alınmasını ve yasama ve yargının bu ölçütlere göre denetlenmesini içeren substantive (maddi) due process
1960-1967 yılları arasında Due Process kavramının getirdiği insan hakları düşüncesi ile ceza uygulamalarında bazı sanık hakları yer verilmiştir. Tanınan bu haklar,günümüze kadar geliştirlerek gelişerek devam etmiştir.
İlk dönem Due Process hakları Bu hakları ; İşkenceye ve mutad cezaya tabii olmama hakkı Ağır ceza davalarında müdafi tarafından temsil edilme hakkı Kendi kendini suçlamaya zorlanamama hakkı
Tanıklarla yüzleştirilme ve çapraz sorgulama hakkı Tarafsız bir jüri tarafından sorgulanma hakkı Tanıkların sağlanması için zorlayıcı tedbirlere başvurulması hakkı En kısa sürede yargılanma hakkı Bir suçtan iki kez yargılanmama hakkı Olarak sıralayabiliriz.
Bu hakların ortaya çıkması ile birlikte suçla mücadele edilmesinin yanında insanların doğumla sahip olduğu haklara da azami saygı ve özenin gösterilmesi gerekliliğinin savunulmuştur. Bu konuda görüşler ortaya atılmaya başlamıştır.
Bunu ilk örneği ABD’de 1968 yılında yazdığı The Limits of the Criminal Sanction adlı kitabla ceza adalet sisteminde Crime Control ve Due Process modelini ortaya atan Herbert Packer olmuş, ceza yargılamalarında Due Process kavramını model haline getirilerek temel hak ve hürriyet kavramları çerçevesinde sanıklara haklar tanınması gerektiğini ceza uygulamaları ve suçla mücadelenin insan hakları çerçevesinde yürütüldüğü bir model önermiştir
Due Process modeli ile yargılamanın haricinde soruşturma anında şüpheli ve sanıkların bir çok hakkı bulunduğu ve de isnat edilen suçu ispatlama görevinin ise devlette olduğu vurgulanmıştır. Teknolojik gelişmelerden insan haklarını koruma adına yararlanılması gerektiğini belirten bu model mümkün olduğu kadar hürriyetin kısıtlanmamsı gerektiğini savunmaktadır.
Due Process Modeli Crime Control Modeli’nin aksine suçla mücadelede önem sıralamasında suçun önlenmesinden çok masum insanların hürriyetlerini kısıtlanması ve kaldırılmasının önüne geçilmesi ve temel insani değerlerin ve hakların korunmasının öneminin üzerinde durmaktadır.
İnsanların masum olduklarından hareketle masum bir insanın hürriyetin oyksun bırakmanın büyük zararlar vereceğini ve mahkemelerin mümkün olduğu kadar masum insanları mahkum etmemesi gerektiğini insanların suçluluğunun tam olarak ispatlanması gerektiiğini belirtir. Due Process sanığı korumasız olarak görür ve sanığın devlete karşı korunması gerektiğini savunur.
Bu düşünce çerçevesinde insanların parmak izlerinin ve DNA larının depolanması tamamen insan hakalırna aykırı ve hürriyeti kısıtlayıcı bir uygulamadır. Devlet bunların yerine daha teknolojik imkanlarla suçları aydınlatmanın yolunu bulmalıdır.
Due Process açısındanTürkiye Türk Hukuk Sisteminde Due Process anlamında karşımıza çıkan kavramımız Hukuk Devleti kavramıdır. Türk Hukuk tarihinde de ilk olarak İngilteredeki Magna Carta’nın benzeri 1808 de Padişahın Ayanlarla(büyük toprak sahipleri) ile yaptığı Sened-i İttifak anlaşması ile ortaya çıkan haklarla ortaya çıkan kişisel hakları başlangıç olarak gösterebiliriz.
Daha sonra Tanzimat Hareketleri ile hızlanan süreç Kanuni Esasiler ve T.C Anayasaları ile günümüze kadar temel hak ve hürriyetlerin oluşturulması ve korunmasını sağlamıştır. Türkiye Cuhmhuriyetinde Due Process anlamında gelişmeli ceza soruşturmalarında ve kovuşturmalarda görülen ve 1990 yıllarının başından itibaren CMUK’nda sanık hakları alanında yapılan köklü değişiklerle başlamıştır.
Daha sonra 2000 yılların başında devam eden değişmeler son olarak 5271 sayılı CMK ile son halini almış, Due Process Modeli anlamında hemen hemen bir çok sanık hakkını hukukumuza yerleştirmiştir. Bunları kısaca gruplandırarak sıralayacak olursak;
Due Process kapsamında Sanık Hakları Birinci grubu duruşma öncesi haklar İkinci grubu ise son duruşma sırasındaki haklar olarak sıralayabiliriz.
Duruşma Öncesi Haklar Özgürlük hakkı Tutulan kişinin bilgilendirilme hakkı Yargılanma öncesinde hukuki yardım alma hakkı Tutulanın kişilerin dış dünyaya ulaşma hakkı
Derhal bir yargıç ya da başka bir yargısal görevli önüne çıkarılma hakkı Tutulmanın hukukiliğine itiraz hakkı Makul sürede yargılanma ya da salıverilme hakkı (tutuklunun makul sürede salıverilme hakkı) Savunma hazırlamak için yeterli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı
İnsani koşullarda tutulma ve tutulma sırasında işkence görmeme hakkı İkrara zorlama yasağı Susma hakkı Çevirmen hakkı
Son Duruşma Sırasındaki Haklar Mahkeme ve hukuk önünde eşitlik hakkı Hukuken kurulmuş yetkili, bağımsız ve tarafsız bir yargı yerinde yargılanma hakkı Adil yargılanma hakkı Aleni yargılanma hakkı
Suçsuzluk karinesi Suçu ikrara ve aleyhe tanıklığa zorlanmama hakkı İşkence ya da diğer zor yöntemleriyle elde edilen kanıtların dosyadan çıkarılması Ceza yasalarının geriye yürümezliği ve çifte yargılama yasağı
Yersiz gecikme olmadan yargılanma hakkı Bizzat ya da avukat aracılığıyla kendini savunma hakkı Yargılama ve temyiz duruşmalarında hazır bulunma hakkı Tanık dinletme ve sorgulama hakkı Çevirmen ve çeviri hakkı Temyiz hakkı
Sonuç Due Process kavramı insanlık tarihinde kendisinin kanunlara tabii olarak ve mahkemelerde, kral veya monarkın takdirinin aksine herkesle bir ve adil olarak yargılanma isteğinden doğmuştur. Kavram olarak günümüzde çok geniş yorumlanarak daha çok politik konularda kendini gösteren due process bu durumu ile bazı kuşkulara da yer vermektedir.
Ceza adalet sistemleri açısından ortaya atılan Due Process modeli kavramın aksine daha somut ve belirli noktalara işaret etmiş ve suçu önlemek amacıyla ceza hukuku uygulamacılarının insan haklarını ihlal edemeyeceklerini belirterek, Sanık haklarını koruyucu tedbirler almıştır.
Due Process kavramı ile suçla mücadelede zoruluklar yaşanmasına rağmen insan hakları açısından hukuk uygulayıcılarında oluşturduğu olumlu gelişmeler ile ceza hukuku açısından ne kadar elzem bir olgu olduğu anlaşılmaktadır..
Model olarak tamamen Due Process modelinin benimsenmesinin bazı art niyekli düşüncelere hizmet edeceği düşünülse de ceza yargılamalarında uygulama açısından olmazsa olmaz bir ölçüt olduğu unutulmamalıdır
Kavram olarak ceza yargılamaları başta olmak üzere insan hakları konusunda devletlerin sınırlandırma getirme düşüncelerinin önündeki en büyük süzgeç görevini görmektedir.
Teşekkür Ederim...