KAY 361 Türk İdare Tarihi Ders 8 ve 9 Konular: Osmanlı Eyalet İdaresi Osmanlı Şehirleri ve Ulaştırma Okuma: Ortaylı, 2007, sf. 250-260, 279-318.
Osmanlı Eyalet İdaresi Machiavelli’ye göre her parçası hükümdarın otoritesine sıkı sıkıya bağlı bir ülke olan Osmanlı İmparatorluğu zaptedilemez ama bir zaptedilirse idaresi çok kolaydır. Kolayca zaptedilmiş ama hiçbir işgalci kolayca tutunamamıştır. 16. Asır’dan beri Osmanlı yönetiminde belli bir desantralizasyon göze çarpar. Geleneksel devlet ve toplum düzeninin bir sonucu
Geleneksel Toplumun Özellikleri Ulaşım ve haberleşme teknolojisinde organik enerjiden yararlanılır. Taşımacılıkta katır ve deveden, ulaştırmada insan ve attan Güçlü bir merkezi denetim kurulmamıştır. Mali yönden özerk birimlerden oluşur.
Geleneksel Toplumun Özellikleri-2 Taşradaki birimler bağımsız olarak ekonomik zenginlikten yoksundur. Kurak, bereketsiz topraklar Bürokrasinin kadroları azdır. Uzmanlaşma bulunmaz. Buna karşın eyaletler coğrafi olarak oldukça büyüktür. Böyle bir devlet düzenine merkeziyetçi denemez.
İlk Devirlerde Osmanlı Eyalet İdaresi İki yetkili yönetici tayin edilirdi. Bir bey (ilk dönemde subaşı) sultanın icrai otoritesini temsil ederdi. Sultanın hukuki otoritesini temsil eden bir de kadı Eyalet idaresinde ikili bir denge Ülke genişledikçe bu sistem yetersiz kaldı. 19. Asır’a kadar sancak, temel idari birimdi. Tımar sisteminin temel birimi Tanzimat’tan sonra taşra, vilayetlere bölündü.
İlk Devirlerde Osmanlı Eyalet İdaresi-2 14. Asır başında Rumeli’de , bu asrın sonunda Anadolu’da fetihler artınca sancaklar üzerinde bir kontrol ve eşgüdüm birimi olarak eyaletler kuruldu. Eyaletlerin başına beylerbeyi atandı. 15. ve 16. Asırlarda sancak hala temel idari birimdi. Askeri, idari ve mali yönden sancak birimi temel birim Eyalet kadısı yoktu.
İlk Devirlerde Osmanlı Eyalet İdaresi-3 Hızlı fetihler sonucunda eyalet sayısı arttı. 1520’de 6 eyalet varken, 1610’da bu sayı 32’ye çıktı. İmtiyazlı beylikler bu sayıya dahil değildi. Eflak-Boğdan, Erdel, Kırım Hanlığı, Mekke Şerifliği
İlk Devirlerde Osmanlı Eyalet İdaresi-4 Tımar sistemi ve örfi kanunların uygulanmadığı özerk eyaletler de vardı. Mısır, Bağdat, Habeşistan, Basra gibi Yine de bu eyaletlerde yeniçeri garnizonları, kadı ve defterdarlar vardı Merkeze “salyane” denen yıllık bir vergi öderlerdi. Beylerbeyi bir kral naibi gibi mahalli beyler üzerinde denetim kurardı.
İlk Devirlerde Osmanlı Eyalet İdaresi-5 Doğu Anadolu’da sancak idaresi aşiret şeyhlerine verilmişti (Ocaklık, Yurtluk Sistemi) Şehirleşme az, halk göçebe Hükümet bazı yerlere kadı tayin ederdi. Bu aşiretler belli sayıda askerle orduya katılırdı.
Eyalet Düzeni ve Alt Birimleri Beylerbeyi eyaletin paşa sancağında otururdu. Beylerbeyi kethudası ve tezkirecisi gibi memurlarıyla beylerbeyi divanını oluştururdu. Eyaletin mali işlerini tımar defterdarı ve hazine kethudası yürütürdü. Sınır eyaletlerinin beylerbeyleri merkeze danışmadan bazı diplomatik kararlar alabilirlerdi.
Eyalet Düzeni ve Alt Birimleri-2 Sancakların alt birimi olan kazalarda subaşı ve kadı bulunurdu. Kazaların alt kademesinde de tımarlı sipahilerin bulunduğu köyler vardı. Eyaletlerin içeriği ve sayısı sürekli değişmiştir. Toprak artışı ve azalışına bağlı olarak 19. Asırda bazı liman şehirlerinin (İzmir ve Selanik gibi ) gelişmesi ve ulaşım ağlarındaki değişmeler
Eyalet Ordusu Beylerbeylerinin hizmetkarları ve muhafız alayları 16. Asır’dan sonra kalabalıklıklarından beslenemeyip soygunlara başladılar. 15. ve 16. Asırlarda eyalet ordusu kapıkulu ordusundan çok daha kalabalıktı. Eyalet ordusu bozuldukça kapıkulu ordusunun önemi arttı. 17. Asır sonuna kadar Osmanlı ordusunun önemli bir bölümünü de imtiyazlı eyaletlerden gelen askerler oluşturmuştur.
Osmanlı İmtiyazlı Eyaletleri 1. Eflak-Boğdan Çağdaş Romanya’nın bir kısmı ile Moldavya Haraç karşılığı milli hanedanların yönetimine bırakılmışlardı. Mahalli beylerin seçimi ve padişahın onayı 1711 Prut Savaşı’ndan sonra statüleri değişti. İki bölgeye de Fener Rum aristokrasisi içinden beyler tayin edildi. 1861’de iki bölge Romanya Prensliği oldu. 1878’de bağımsız krallık haline geldi.
Osmanlı İmtiyazlı Eyaletleri 2. Erdel Beyliği Kısmen Macaristan, kısmen Romanya’da bulunan Transilvanya (orman boyu) bölgesi 1526 Mohaç Savaşı’ndan beri içişlerinde bağımsız imtiyazlı bir beylik oldu. Krallık, mahalli beylerin seçimi ve padişahın onayı ile 1683 Viyana bozgunu ile burada Osmanlı nüfuzu azaldı. 1699 Karlofça Antlaşması ile Avusturya’ya bırakıldı. Osmanlı Yönetimi Macar ulusal kültürünü ve protestanlığını korudu.
Osmanlı İmtiyazlı Eyaletleri 3. Dubrovnik Adriyatik kıyısında bir şehir cumhuriyeti 15. Asır’dan beri Osmanlı himayesine girerek Venedik ve diğer İtalyan şehir devletlerinden korundu. Güney Slav ve Rönesans kültürünün kaynaştığı yerlerden biri oldu. 1815’de Avusturya’ya geçti.
Osmanlı İmtiyazlı Eyaletleri 4. Kamuk Şamhalı Kuzey Kafkasya’daki dağ kabilelerini kontrol eden emir 5. Hicaz Emirliği Peygamber soyundan gelen Mekke Şeriflerine bırakılmıştı. Osmanlı Garnizonunun gözetimi altındaydı. Bedevi kabilelerinin kontrolünden sorumluydu.
Osmanlı İmtiyazlı Eyaletleri 6. Kırım Hanlığı Osmanlı hakimiyetine 1475’de girdi. Kefe Sancağı doğrudan merkeze bağlandı. Buradaki vali ve garnizon gözetim ve denetim yapardı. Hanlık, Cengiz soyundan gelen Giraylar Hanedanı’nın elindeydi. Osmanlı soyu tükenirse tahta aday hanedan Kimin tahta geçeceğine padişah karar verirdi. Han, mahalli beylerle beraber karar verirdi. Her yetişkin erkek süvariydi. Osmanlı ordusunun en büyük destek kuvveti
6. Kırım Hanlığı Osmanlı egemenliği altında göçebelikten tarım toplumuna geçildi. Daha 18. Asır’da Bab-ı Ali’den önce ordu ve diğer alanlarda Avrupa usulü reform yapıldı. 1783’de Ruslarca işgal edildi. Osmanlı Sultanı’nın hilafet hakları saklı kaldı.
Osmanlı Şehirleri Eski yerleşim merkezlerinin restore edilerek kullanımı Temel işlev, kırda doğan tarımsal artı ürünün denetimi Mekansal yapı Şehir merkezindeki büyük meydanda bir mabed, merkezi devlet ofisi (saray, sancakbeyi konağı) ve Bedesten (lonca binası ve depo) Merkezin hemen çevresinde zenaatçılar ve esnafın bulunduğu bir çarşı Bu iş bölgesinden sonra bir konut bölgesi (mahalleler) Sosyal sınıflaşmaya değil, etnik ve dini farklılığa göre Şehrin periferisinde azınlıklar (Yahudiler, Rumlar, Ermeniler...) Bazen göçmen gruplar (Boşnak ve Arnavutlar gibi) ve çingeneler çevredeki ayrı mahallelerde
Şehrin Yönetimi Şehrin en yüksek yöneticisi kadı Sancak beyi ve beylerbeyi sürekli seferde Yargıçlığın yanı sıra, idari, mali ve beledi işlevleri de olan bir memur Merkezden gelen ferman ve emirleri tebliğ eder. Vakıfların da denetimini yapar. Esnaf loncalarını denetler. Dürüst çalışmayan esnafı cezalandırır.
Şehrin Yönetimi İstanbul kadısı Bab-ı Ali’ye bağlıdır, vilayet kadıları beylerbeyi ve sancak beyinden bağımsızdır. Kadıya, subaşı, muhtesip, mimarbaşı gibi görevliler de yardım eder. Semtlerde kadıyı naibler ve mahalle imamları temsil eder.
Kadının Yardımcıları Subaşı Her sancak, kazaya denk gelen subaşılıklara ayrılmıştır. Şehirlerde ve kırsal alanda asayişten sorumludur. Suçluları yakalar ama yargılayamaz. Bazı vergileri de toplar.
Kadının Yardımcıları Yatakçılar (asesler) Kale dizdarları Geceleri çarşı ve pazar yerlerini beklerler. Ücretlerini dükkan sahipleri öder. Hırsızlıkta ihmalleri görülürse tazminat verirler. Kale dizdarları Şehrin iç kalesindeki hazine ve evrakı korurlar.
Kadının Yardımcıları Mahalle imamı Kadının görevlerini mahalle ölçeğinde yerine getirir. Mahallenin mülki ve beledi amiri Cami vakfından maaş alır. Yangınlarda ve asayişle ilgili konularda mahalleliyi örgütler. Temizlik işlerini denetler. Nüfus kayıtlarını tutar. Mahalle ahalisi için üst makamlara kefil olur.
Kadının Yardımcıları Azınlık mahallelerinde imamın görevlerini papaz ve kocabaşlar üstlenirdi. Cemaatler üzerindeki kontrolün kendi dini liderleri yoluyla yapılması milli hareketlerin geliştiği 19. Asır’da sorunlar ortaya çıkardı.
Kadının Yardımcıları Lonca Düzeni Esnaf kethudalarının denetim alanları Alışveriş ve imalatta düzen ve doğruluğun sağlanması Çarşının temizliği Çarşı içindeki yol, çeşme, su yolu gibi tesislerin bakım ve onarımı
Vakıflar Kökeni Osmanlı Medeniyeti bir vakıf medeniyetidir. Vakıf kurumunun köklerinin Eski Roma ve Bizans’ta olduğu da iddia edilir. Kuran’ı Kerim’de “sadaka” olarak geçer. Osmanlı Medeniyeti bir vakıf medeniyetidir.
Vakıflar-2 Görevleri kentsel alandaki tesislerin idaresi ve hizmetlerin görülmesidir. Geleneksel devletin teşkilat ve bütçesi bu işlevler için yetersizdir. Ayrıca, vakıf yoluyla yöneticiler evlatlarına miras bırakabilmişlerdir.
Vakıflar-3 Temel Terimler Vâkıf: Sahibi olduğu mülkü kamu yararı/hayır için vakfeden kişi Mevkûf: Vakfedilen mülk, yani arazi, bina, su kaynağı, dükkan, vs. veya para Gayrimüslimler de vakıf sistemini kullanmışlardır. Avrupa’da da kilise vakıfları benzer bir işlev görmüştür.
Vakıflar-4 Vakıf Yolu ile Yapılan İşler Eserler: Camiler, medreseler, hamamlar, köprüler, imarethaneler, kervansaraylar... Hizmetler: Eğitim, sağlık, altyapı, sadaka, vs. Denetimleri kadı tarafından yapılır. 16. Asır’dan itibaren enflasyon kaynaklı gelir kaybına uğramış ve işlevlerini yitirmeye ve yozlaşmaya başlamışlardır.
Kadının İşlevlerinde Azalma Yeniçerilik kaldırılınca kadının kontrolcü işlevini yapması mümkün olamadı. 1826’de başkentte ihtisap nazırlığı, eyaletlerde de ihtisap müdürlükleri kuruldu. Şehirlerin kolluk ve belediye işlevleri ve vergi toplama görevi, narhın tespiti ve uygulanması Böylece kadı sadece yargı organı, noter ve vakıf denetçisi durumuna geriledi.
Kadının İşlevlerinde Azalma 1836’da kurulan Evkaf Nazırlığı da vakıf işlerini yüklendi. 1846’da kurulan Zaptiye Müşiriyeti kolluk görevini üstlendi. Sonuç olarak ihtisap nazırlığı, yıkılan klasik teşkilatın yerini dolduramadı.