Anayasal Vergilendirme İlkeleri
Vergilendirme ve Özel Mülkiyet Vergilendirme, kişilerin mülkiyetine yani kasa ve keselerine kamu yararı gerekçesi ile el atma işlemi olduğundan hukuk devletinin hassasiyet göstermesi gereken konulardan birini oluşturmaktadır. Çünkü, hukuk devleti özel mülkiyete dayanır. Vergi sisteminin mülkiyet hakkını ve sözleşme özgürlüğünü zedelemesi halinde, hukuk devleti zarar görmektedir.
Anayasal Vergi İlkeleri Kanunilik İlkesi Ölçülülük İlkesi Adalet İlkesi Hukuki Güvenlik İlkesi
KANUNİLİK İLKESİ
Kanunilik İlkesi “Temsilsiz vergi olmaz”, Kanunsuz vergi olmaz”, Vergilerin Kanuniliği” ilkesi olarak adlandırılır. Vergilerin kanuniliği ilkesi, vergi koyma, değiştirme ve kaldırma yetkisine yasama organının sahip olması demektir. Yasama organı, bu ilke uyarınca vergilendirme yetkisini kanun adı verilen yasama tasarrufu aracılığı ile kullanabilmektedir. Böylece temel hak ve özgürlüklere önemli bir müdahale niteliğinde olan vergilendirme hususunda idarenin keyfi uygulamalarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda yürütmenin, vergi koyma, değiştirme ve kaldırma hususlarında herhangi bir asli yetkisi bulunmamaktadır. Ancak usule ilişkin bazı hususlarda, kanunun çizdiği sınırlara bağlı kalarak düzenleme yapma yetkisi mümkündür.
Kanunilik İlkesi Vergilerin kanuniliği ilkesi aynı zamanda, idare tarafından kanunların tam ve zamanında doğru olarak uygulanmasını ifade eden Kanuni İdare İlkesine de anlam kazandırmaktadır. Vergi Hukukunda Kanunilik İlkesi gereğince, , İrade özgürlüğü ve sözleşme ile yükümlü ve/veya sorumlunun değiştirilmesine izin verilmez. Kıyas yoluyla mali yükümlülük ihdas edilemez. (Kıyas Yasağı) İdarenin takdir yetkisi bulunmamaktadır.
Kanunilik İlkesi Kanunilik ilkesinin bazı istisnaları bulunmaktadır; Vergilendirme konusuna bakanlar kuruluna verilen yetki (Anayasa, m.73/IV) Bu yetki sınırlı bir yetkidir. Hem konu bakımından hem de kapsam yönünden sınırlandırılmıştır. Dış ticaret işlemlerine ek mali yükümlülük koyma konusunda bakanlar kuruluna verilen yetki (Anayasa, m.167/2) Sıkıyönetim ve olağan üstü hal kanun hükmünde kararnameleri (Anayasa, m.91)
Vergi Cezalarında Kanunilik Vergi kabahatleri ve suçlarının ve bunlara uygulanacak ceza ve/veya yaptırımların da kanunlarla düzenlenmesi gerekir. Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz İlkesi
ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİ
Ölçülülük İlkesi Temel hak ve özgürlükler sınırsız olmadığı gibi, onları sınırlamanın da bir sınırı vardır. Bu sınırlamada iki ölçüt öne çıkar; Öze dokunma yasağı Ölçülülük (Anayasa, m. 13) Ölçülülük ilkesi; Sınırlamada başvurulan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli olmasını, Bu aracın, sınırlama amacını gerçekleştirme bakımından gerekli olmasını ve, Amaçla aracın birbirine karşı ölçüsüz bir oran içinde bulunmamasını, ifade eder.
Ölçülülük İlkesi Ölçülülük, vergileme sürecinin her aşamasında söz konusu olmalıdır; Örneğin; Kişilerin taşıyamayacağı mali yükümlülükler konulmamalı, Kişilerin katlanamayacağı denetim ve tarhiyatlar yapılmamalı, Taraf dengelerinin bozulmasına yol açacak kamu yararına aykırı hükümlere yer verilmemelidir.
VERGİ ADALETİ
Vergi Adaleti İlkesi Vergi adaleti, vergilerin mali araç olarak kullanılmasında vergi yükünün kişiler arasında nasıl dağıtılacağı ile ilgilenmektedir. Vergi adaleti ilkesi değerlendirildiğinde, Mali güç yaklaşımı, Fayda yaklaşımı, olmak üzere iki yaklaşım söz konusudur.
Vergi Adaleti İlkesi Fayda yaklaşımı, kişilerin kamu hizmetlerinden faydalandıkları ölçüde kamu giderlerine katılmalarını gerektirir. Mali güç yaklaşımı ise, kişilerin mali güçlerine göre bir ayrıma tabi tutulmasını ve herkesin mali güçlerine göre bir ayrıma tabi tutulmasını kabul etmektedir. Vergi adaleti bakımından iki alt ilkeden bahsetmek mümkündür; Vergilerin genelliği (yatay adalet) Vergilendirmede Eşitlik (dikey adalet)
Vergi Adaleti İlkesi Verginin genelliği ilkesi, mali gücü olan herkesin vergi vermesini ifade etmektedir. Vergilendirmede eşitlik ilkesi, herkesin mali gücü oranında vergi vermesini ifade etmektedir. Mali gücü aynı olanların aynı, Mali gücü farklı olanların farklı, vergilendirilmesini ifade eder. Vergi adaleti sağlama amacıyla benimsenen yöntemler; Asgari geçim indirimi, Ayırma kuramı, Artan oranlı tarifeler
HUKUKİ GÜVENLİK İLKESİ
Hukuki Güvenlik İlkesi Hukuk kurallarının genel, soyut ve sürekli olmaları gerektiği kabul edilmektedir. Genellik kişiye, Soyutluk olaya, Süreklilik zamana özgü, özel olmamayı gerektirir. Hukuki güvenlik ilkesi, kişilerin mevcut düzenlemelere güvenerek ve inanarak hayatlarını, iş ve işlemlerini düzene koyabilmesi, kazanılmış haklarına dokunulmaması anlamına gelmektedir.
Hukuki Güvenlik İlkesi Hukuki güvenlik ilkesine uygun davranılabilmesi için, Yapılan düzenlemelerin açık-net, anlaşılabilir/bilinebilir ve uygulanabilir olması, (belirlilik ilkesi) Kazanılmış haklara dokunulmaması, yani aleyhe yapılan düzenlemelerin geçmişe yürütülmemesi, Gerçek olmayan geçmişe yürüme hukuki güvenlik ilkesine aykırı sayılmamaktadır. Gerçek geçmişe yürüme ise hukuki güvenlik ilkesine tamamen aykırıdır. Kıyas yoluyla hukuki statüler oluşturulmaması, mali yükümlülükler getirilmemesi, suç/kabahat ceza/yaptırım ihdas edilmemesi (kıyas yasağı)