BİLİŞSEL PSİKOLOJİ Ders 6: DİL

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Gözün kısımlarını yerleştirme oyunu
Advertisements

A-BİLİŞSEL GELİŞİM İlk İki Yılda Görülen Bilişsel Gelişim : Bebek doğumunun ilk gününden itibaren çevresini keşfetme çabasına başlar. Keşif çabasında.
Bilişsel Öğrenme Kuramı
ZiHiNSEL ÖZELLiKLER.
Öğrenme Kuramı ve Öğretim Kuramı
Öğrenme ilkeleri Prof Dr Süheyla Ünal.
Çocuğumuzu tanımanın önemi:
ÜNİTE 2: KILASİK MANTIK KONU KAVRAM ÇEŞİTLERİ.
Eğitim Psikolojisi Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
ÖĞRENME YÖNTEMLERİ.
Bilişşsel Hedeflerin Ölçülmesi
Yapılandırmacı yaklaşımın dayandığı ilkeler
3.Ünite Öğrenme,Bellek,Düşünme DÜŞÜNMENİN YAPITAŞLARI
1 eğitimde yeni yaklaşımlar İbrahim KALYONCU Zehra Kitapçıoğlu İlköğretim Okulu Ocak 2007 Tonya Halk Eğitim Merkezi “ y e n i d e r s p r o g r a.
KAVRAM HARİTALARI Doç. Dr. Ömer Faruk KESER.
0-6 YAŞ GELİŞİM DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ
BÖLÜM 5 BEBELİKTE BİLİŞSEL GELİŞİM. BÖLÜM 5 BEBELİKTE BİLİŞSEL GELİŞİM.
-İLETİŞİM- SUNUSU.
Okulöncesi dönemde okuma yazmaya hazırlık çalışmaları
GELİŞİM VE ÖĞRENME GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Ders 4
Yrd. Doç. Dr. Özcan PALAVAN
Öğr. Gör. Dr. Şirin KARADENİZ
14 - KAVRAM HARİTALARI KAVRAM HARİTALARI.
DİL BİLGİSİ ÖĞRETİMİ Yrd. Doç Dr. Ş. Dilek BELET.
PSİKOLOJİ İLE DİĞER BİLİM DALLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
BİLİŞSEL (KOGNİTİF) GELİŞİM
ARAŞTIRMA TÜRLERİ.
KISIM 4 Sınıfta Biliş. KISIM 4 Sınıfta Biliş BÖLÜM 12 Öğrenmek İçin Okuma.
BÖLÜM 10 OYUN. BÖLÜM 10 OYUN 1. Fiziksel Büyüme ve Gelişmeyi Etkileyen Faktörler Oyun, çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden gelişimini.
HAYAT BİLGİSİ VE SOSYAL BİLGİLERDE BECERİ EĞİTİMİ
Eğitim Psikolojisi -Eğitim Psikolojisinin Kapsamı-
MORFOLOJİYE GİRİŞ.
KİŞİLERARASI İLETİŞİMDE DİLİN KULLANIMI
KISIM 1 Bilgi İşleme Teorisi
KISIM 4 Sınıfta Biliş. KISIM 4 Sınıfta Biliş BÖLÜM 11 Okumayı Öğrenme.
ÖĞRENME KURAMLARI Bilindiği gibi öğrenme , yaşam boyu devam eden ve davranışta kalıcı değişiklikler oluşturan bir süreçtir. Sağlıkla ilgili eğitim etkinlikleri.
Özel Eğitime Gereksinimi Olan Öğrenciler ve ÖZEL EĞİTİM
BRUNER’İN BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ
DİL GELİŞİMİ.
Yrd. Doç. Dr. Mustafa TOPRAK
Lev Vygotsky.
Özel Gereksinimli Öğrenciler ve Fen Öğretimi
BİLİŞSEL GELİŞİM: İYİ SEYİRLER .
Dil Gelişimi Dilin Temelleri
Bilişsel Gelişim Çocukluk Çağı 1.
Sembolik Düşünce Nedir
SOSYAL BİLGİLERDE BECERİ EĞİTİMİ
DİL GELİŞİMİ.
ÇOCUKLARIN DİL GELİŞİMİNE YÖNELİK ETKİNLİKLER PLANLAMA
VE İŞTE DİĞER 6 BECERİ.
Sosyo-Kültürel Kuram Dr. Sadiye KELEŞ.
Erken Çocukluk Dönemi Fen ve Matematik Eğitimine Kuramsal Bakış
ADANA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ
Erken çocukluk döneminde fen ve matematiğin önemi
Yrd. Doç. Dr. Aysel TOPAN.
Eğitimde Teknoloji Kullanımı
0 – 6 YAŞ GRUBUNDAKİ ÇOCUKLARIN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ.
Dil Gelişimi Dil, sözlü ve yazılı göstergelerden oluşan ve insanları diğer canlı türlerinden ayırt ettiği öne sürülen simgesel bir iletişim sistemidir.
Fen Öğretiminin Genel Amaçları Prof. Dr. Fitnat KAPTAN Arş. Gör. Dr
8 Bilişsel Yöntem (Cognitive Code-Learning/ Kognitives Code-Lernen/ Apprentissage du code cognitif) Bilişsel yöntem Noam Chomsky'nin üretimsel dönüşümlü.
Dilin Bileşenleri Dr. Gökçe Karaman Benli
DİL VE İLETİŞİM BOZUKLUKLARI Sağlık Bilimleri Fakültesi
JEROME BRUNER’in Bilişsel Gelişim Teorisi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
ÖĞRENME.
ÖĞRENMEDE BİLİŞSEL YAKLAŞIM: BİLGİYİ İŞLEME MODELİ
KAVRAM HARİTALARI.
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ (3-6)
Çağdaş Gelişmeler Işığında Ana Dili Öğretimi
Sunum transkripti:

BİLİŞSEL PSİKOLOJİ Ders 6: DİL Yrd. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Hasan Kalyoncu Psikoloji Lisans 1. Sınıf, 2013-2014

DİL: Bizim konuşarak, yazarak ya da beden diliyle ifade ettiklerimiz ve bunları iletişim amacıyla bir anlam ifade edecek şekilde bir araya getirilmesidir. Sembolik bir temsilci olarak düşüncenin yapıtaşlarından birisini oluşturur.

Düşünceler, sesler ve semboller yoluyla iletilir. İnsan dilinin gelişimi, bilişte temel olan bir çeşit soyutlamayı temsil eder. Dilin işlenmesi, bilgiyi işleme ve depolamanın önemli bir unsurudur. İnsan düşünmesi ve problem çözme, dili içeren süreçler olarak kavramlaştırılabilir. Dil, insanın çevresi ile bilgi alışverişini sağlar, önemli bir iletişim aracıdır

Düşünce: Dünyayı modelleme ile başlayan, amaç, plan, arzu ve sonuçlara göre etkin bir şekilde yaşamla başa çıkmayı sağlayan zihinsel süreç Dünyayı modellemede zihinsel temsiller önemli rol oynar Yaşantı ya da deneyimin zihinsel kurgu ile yeniden yapılandırılmasıdır

DİL DÜŞÜNCE Dil düşünceyi şekillendirir Dil düşünceyi etkilemez Düşünce dili geliştirir

Dil: Hiyerarşiktir Kurallara bağlıdır Evrenseldir Kültürler arasıdır.

Dilin Gelişimi 0-1 YAŞTA DİL GELİŞİMİ Bebek ilk aylarda ihtiyaçlarını ağlayarak belirtir 2 – 3. ayda agular 3– 4. ayda çevreden gelen sese doğru dönmeye çalışır 6. ayda anlamsız heceler üretir 7 – 8. ayda konuşma seslerini taklit eder 9. ayda hece tekrarları yapar (da da – ba ba) 11 – 12. ayda anlamlı ilk sözcüğünü üretir

1-2 YAŞTA DİL GELİŞİMİ Sözcük dağarcığı genişler (50 – 60 sözcük) 1,5 – 2 yaşta iki kelimeli ifadeler ay da iki sözcüklü cümlecikler üretir Basit yönergeleri anlar ve yerine getirir 2-3 YAŞTA DİL GELİŞİMİ Dil gelişimi hızlıdır. 2.5 – 3 yaşta ortalama 200 sözcük üretir Gramer kurallarına uygun konuşma başlar Şahıs zamirlerini ve çoğul kelimeleri kullnmaya başlar Sürekli soru sorar Basit öyküleri dinler

3-4 YAŞTA DİL GELİŞİMİ Sözcük daĞarcığında ortalama 300 sözcük vardır Zaman belirten sözcükleri kullanmaya baŞlar 4 kelimeli cümleler kurar Konuşması belli ölçüde gramer kurallarına uygundur Basit öyküleri anlatır

4-5 YAŞTA DİL GELİŞİMİ Gramer kurallarına uygun konuşur Karmaşık cümleler üretir Kitaplara yoğun ilgi duyar Sembollerle – sözler arasındaki ilgiyi kavramaya başlar 5-6 YAŞTA DİL GELİŞİMİ Yetişkin diline yakın dil becerisine sahiptir Bilmediği sözcüklerin anlamlarını sorar Önce düşünür, sonra konuşur Espri anlayışı gelişmeye başlar Sohbete katılır Öykü anlatır

DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Cinsiyet: Kızlar daha erken ve daha çok sözcükle konuşur Çevre: TV, Bilgisayar gibi araçlar kelime hazinesini geliştirir. Yetişkinlerin konuşmaları Ailenin sosyo-ekonomik düzeyi Deneyimler (oyunlar) Olgunlaşma ve Gelişim süreçleri (fiziksel ve bilişsel)

DİL GELİŞİMİNİ AÇIKLAYAN KURAMLAR Davranışçı Kuram (Skinner, Thorndike, Watson, Pavlov) Dil tekrar ve pekiştirme sonucu öğrenilir Bebekler sesleri tekrar ederken gündelik dildeki kelimelere benzer sesler çıkarınca, bu çevresi tarafından pekiştirilir

Sosyal Öğrenme Kuramı (Bandura) Dil gözlem ve taklit yoluyla öğrenilir. Bebek için anne-babanın model olur, çocuk onları taklit eder, anne babanın pekiştirip düzeltmesi ile öğrenilir.

Bilişsel Yaklaşım (Piaget, Bloom) Dil algılama, anlam, dikkat, imgeleme, hafıza, akıl yürütme gibi zihinsel gelişime bağlı gelişir DİL ile BİLİŞ arasında ilişki bulunmaktadır. Konuşmadan önce çocukların kavramları öğrendikleri, gramer yapılarını bilmeden önce de anlamları ifade edebildikleri gösterilmiştir

Psiko-Linguistik Kuram (Chomsky, Lenneberg) Dil gelişimini biyolojik (genetik) ve psikolojik temellere göre inceler Dil olgunlaşmaya bağlı gelişir. Tüm insanlar dil öğrenmeye programlanmış bir şekilde doğar Birey zaten dil kazanma mekanizmasına sahiptir

Dil, bilişin temel bileşenlerinden olan algıyı etkiler. Algı-dil süreci, birbirine bağımlı bir süreçtir (otizm). Sözcüklerin, konuşmanın ve anlamın işlenmesi, serebral alanlarda oluşur nöroanatomik yapılarla dil arasında anlamlı bir bağ kurulur.

Sözcükler ve Çağrışımlı Anlamları Çağrışımlar bir çok bilgiyi bir araya getirir 60.000 sözcük serebral sözlükte depolanmıştır Çağrışımlar bilinç altında kalsa da, bilinç düzeyine çıkmak için küçük bir ipucuna ihtiyaç duyar

Dil Bilgisi Önemli konulardan biri de, sözcüklerin birleştirilerek sözcük gruplarına ve cümlelere nasıl dönüştürüldüğüdür. Düşüncelerimizi sıraya koyarak, ifade edeceğimiz kuralları biliriz (devrik-düz cümle) Fonoloji (ses bilgisi) Morfoloji (biçim bilgisi) Sentaks (söz dizimi)

Nöroloji Serebral hasar ve dil işlevlerinin bozukluğu arasındaki bağlantı ilk olarak 1861 de Broca tarafından incelendi. 1875 te Wernicke, farklı bir alanda lezyonun, dil sürecini etkilediğini buldu. Broca alanı: dil üretimin merkezi Wernicke alanı: dil anlamanın merkezi

Dil Bileşenleri Fonem: Bir dildeki temel sesler (g sesi) Morfem: Fonemlerden oluşan anlamlı dizilişlerdir (Dal) Semantik (Anlam bilgisi): Çocuğun kelime veya cümleden anlam çıkarabilmesidir Sentaks (söz dizimi): Kelimelerin diziliş sırasıdır Pragmatik (kullanım): Dilin sosyal ortamda nasıl kullanılacağıyla ilgilidir. Aile ile konuşurken kullanılan sözcükler ile yabancılarla konuşurken kullanılanlar arasındaki farkı bilmek kullanım bilgisini gösterir

Telgrafik (telegrafik) konuşma: Sözcükler arasında özne, yüklem, bağlaç ve ek gibi öğelerin bazılarının kullanılmadan yapılan konuşmadır. Morgem (tek sözcük): Tek sözcükle birçok anlam üretmedir. Örn: baba kelimesiyle çocuk, babam nerede, babam geliyor gibi değişik anlamları verir. Kavram gelişimi: Duyu organlarıyla alınan bir bilgiyi zihinsel tasarımlara dönüştürme. Benzer özellik yada nitelik taşıyan uyarıcılara dilsel sembolik karşılıklar verme.

Kavram öğrenme şekilleri 1.Eşzamanlı tarama (birkaç özellik aynı anda taranır. Kırmızı, büyük kalemler gibi) 2.Ardışık tarama (her defasında kavramın belirli bir özelliği öğrenilir. Önce kalemin küçük olduğu, sonra ince olduğu gibi) 3.İşleve takılma 4.Bağıl öğrenme (kavramlar arasında bağ kurulur. Benzerlikler olabildiği gibi, zıtlıklarda olabilir)

Rakam 10 sembol 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Yazı 29 harf a b c ……………z 60.000 kelime Milyarlarca Cümle

Dilin elemanları Dilin iki temel parçası vardır: semboller ve gramer Semboller: sesten cümleye Fonem: ayrıştırılan en küçük ses birimi Morfem: anlam taşıyan en küçük birim Fonemler morfem sözcük

Fonem (sesbirim) Dillerde anlam değiştirmeye yarayan en küçük ses birimi (ör. k-el t-el). Ciğerlerin, vokal boşlukların, gırtlağın, dudakların, dilin ve dişlerin koordinasyonuyla oluşturulur.

Morfem (biçimbirim) Dildeki en küçük anlam birimi, biçimbirimdir. Bunlar sözcükler olabilir ya da sözcüklerin bir bölümü, önek, sonek veya bunların kombinasyonu olabilir. “İhtiyar kimyacı neşeli sesleri sevdi” cümlesinde “ihtiyar” sözcüğü bağımsız biçimbirimdir ve tek başınadır. Kimya+cı, neşe+li, ses+ler sözcükleri bağımsız biçimbirimlerden oluşur ve bağlı biçimbirimlerdir.

Gramer *Bir dilde sembolleri birleştiren kurallardır. Semantik - morfemlerden çıkan anlamı yöneten kurallar, sözcük ve cümleler; dilin anlaşılması Sentaks - sözcüklerin anlamlı cümle oluşturacak biçimde birbirine bağlanması; söz sıralamasının anlamı nasıl etkilediği *Dilin yüzey yapısı (sözcük dizisi) bir derin yapı (anlam) oluşturur

Dün Ayşe Bardağı Kırdı. Dün Bardağı Ayşe Kırdı Ayşe Dün Bardağı Kırdı. Ayşe Bardağı Dün Kırdı. Bardağı Dün Ayşe Kırdı. Bardağı Ayşe Dün Kırdı.

Dün Ayşe Bardağı Kırdı. Dün Ayşe bir iş yaptı ve bu bardağı kırmak oldu. Dün Bardağı Ayşe Kırdı Dün kırılan bardağı başkası değil Ayşe kırdı (suçlu Ayşe) Ayşe Dün Bardağı Kırdı. Ayşe'nin dünkü işi bardağı kırmaktı (daha önce başka iş vardı) Ayşe Bardağı Dün Kırdı. Ayşe bardağı başka bir zaman değil, dün kırdı (yarın olabilirdi) Bardağı Dün Ayşe Kırdı. Bardak düne kadar sağlamdı, kırılmasının suçlusu ise Ayşe Bardağı Ayşe Dün Kırdı. Bardağı Ayşe zaten kıracaktı, bunu dün yaptı

Söz dizimi/sentaks Cümleleri yöneten kurallar veya söz dizimi. Chomsky’nin dil bilgisi teorisi, dil biliminin kavramsallaşmasını etkilediği gibi, psikolinguistiği de etkiledi. Üretkenlik: Dildeki sonsuz sayıdaki sözcük öbeklerine, sözlere veya cümlelere işaret eder. Düzenlilik: Cümlelerin, öbeklerin ve sözlerin sistematik doğasına işaret eder (“Çocuk topa vurdu” dilbilgisi)

Dil nasıl gelişir? Skinner: Edimsel Koşullanma (U-T) Desteklenen davranışlar daha fazla tekrarlanır Chomsky: Doğuştan gelen dil aygıtı “Bizler hardware ve işletimci ile doğarız deneyimlerimiz de software’i oluşturur. Dilin edinilmesi için kritik bir dönem vardır Bazı sözler öğrenilip pekişmiş olamaz (ör. anne-nefret) Bilişsel sinirbilimci: Nöral ağlar İki dillilerle yapılan çalışmalar Beyin görüntüleme

Chomsky’nin Dil Bilgisi Teorisi Dilde değişmez bir yapı vardır ve bu cümlenin yüzeysel özelliklerinden çok anlamı ile ilgilidir. Dil kapalı bir sistem değildir, doğurucudur. Dilin temel yapısındaki öğeler, bütün dillerde ortaktır. Bu yapılar bilişin doğuştan gelen düzenleyici prensiplerini yansıtır. Davranışçı ve sosyal öğrenme kuramlarında önemli olan çevre, dili öğrenip öğrenemeyeceğini değil hangi dili öğreneceğini belirler.

Dilin iki yapısı vardır: Derin Yapı: Cümlenin soyut anlamı, konuşanın söylemek istediği anlam, niyettir. Yüzeysel Yapı: Gramer özellikleri ve telaffuz Bebekler önce dilin derin yapısını, daha sonra da yüzeysel yapısını öğrenirler. İnsan beyninde dil için olduğu kadar işitme ve insan seslerini diğer seslerden ayırabilen özel bir merkez vardır (Lenneberg)

Chomsky’ye göre dil gelişimi operant öğrenme ile açıklanamaz. Kuramına bir üçüncü özelliği de ekler: Derin Yapı (Temel) Yüzeysel Yapı (Biçimsel) Dönüştürücü Dilbilgisi (Dilin U-T kuralına göre işlemediğini gösteren en önemli özelliktir). Dil üretkenliği açıkça görülebilir, dil düzenliliğinin anlaşılması oldukça ustalık ister. Kurallar = Dilgisi Dönüştürücü dilbilgisi: Aynı mesajı verebilecek dil değişimlerini ele alır. ör. “Köpek kediyi kovaladı” yerine “Kedi köpek tarafından kovalandı” Anlam aynı, ama yapıları farklı.

Dönüştürücü dil bilgisi Söylediğimiz her cümle, dinleyen için yeni de olsa, dinleyen tarafından anlaşılan oldukça yaratıcı bir üründür. Muazzam sayıda farklı cümleler üretebiliriz ve bunu yapabilen kuralları, doğuştan gelen kavrama becerimizle açıklayabiliriz. Yeterlilik “Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur” Anlamsız Dilbilgisi kuralları sınırlı ama anlamlı öğelerin birleşimi sınırsızdır!

Psikolinguistik Kavrama: İnsanlar sözlü ve yazılı dili nasıl anlar? Konuşma üretimi: Dil nasıl üretilir? Tasarım: Dil beyinde nasıl tasarlanır? Edinim: Dili nasıl öğreniriz?

Dilin Psikolinguistik Yanları Doğuştan Getirilen Özellikler ve Çevresel Etkiler: Chomsky dilin temel unsurlarının öğrenilmediğini, doğuştan getirildiğini (şemalar) savunur. Dilbilgisi olarak nasıl mükemmel cümle kurulur? Skinner ise dilin pekiştirilerek öğrenildiğini deneylerle anlatır (elma deneyi) Diğer bir bakış açısı ise, dil ve biyolojik olgunlaşma birbirlerini etkileyerek beraber gelişirler.

Dilsel-Görecelik Hipotezi -Anlamsal ve ses birimleri düzeyinde diller aynı değildir. Hipotez de yüzeysel karakteristikler ile ilgilidir. Whorf; bir sözcüğün temsil ettiği şeyin, dili farklı olan insanlar tarafından farklı şekilde kavrandığını söyler. “Bir dilden diğerine kesin tercüme olamaz” (gri-kahverengi) Yaşadığımız deneyim bizim için ne kadar önemliyse, dilde onu ifade etmek için kullanılan ifadelerin de o kadar fazladır; yani, algımız dili belirler. Sapir-Whorf Varsayımı: Bir kültürdeki dilin doğası insanların düşünme şeklini etkileyebilir.

Bilişsel Psikoloji ve Dil Bartlett’in Şema Teorisi: Deneklere “Hayaletlerin savaşı” hikayesi anlatılır, bir müddet sonra hatırladıklarını serbest olarak anlatırlar… Tekrar oluşturulan versiyonlar incelendiğinde kodlanan ve unutulan materyalin niteliğini analiz etmek mümkündür. 20 saat sonra: Eksikler ve dönüştürmeler, daha çok bilinen sözcükler (kano-bot; fok avlamak-balık tutmak)

8 gün sonra: daha kısa hatırlama, özel isim çıkarılmıştır 8 gün sonra: daha kısa hatırlama, özel isim çıkarılmıştır. İlk anlatımda unutulan “öldürülebilirim” hatırlanmış. 6 ay sonra: en kısa versiyon! 2,5 yıl sonra: “Bazı savaşçılar hayaletlere karşı savaşmaya giderler. Bütün gün savaşırlar ve onlardan biri yaralanır.” Hikayenin sadece ana yapısı saklanmıştır. Detaylara az yer verilmiştir, olması gerektiğini düşündüğü şeylere yer verilmiştir. Orijinal parça hatırlanmadığında, deneğin geçmişine ait hikaye ve genel bilgi gibi bilgi parçaları bu boşlukları doldurmak ve tamamlamak için birleştirilir.

Bartlett konuyu şöyle özetler: Atlamalar (beklentiye uymazsa) Mantıksallaştırma (bilgi ekleme) Hakim konu (belirgin konu) Bilginin dönüştürülmesi (tanıdıklarla) Sıranın dönüştürülmesi (önce/sonra) Deneğin tutumu (hatırlamayı belirler)

Bartlett’in şema kavramı Bartlett yaptığı analizlerde “şema” kavramını kullanmıştır. Yani, geçmiş tepkilerin ve geçmiş deneyimlerin aktif organizasyonudur. Dışardan gelen uyaranlar bu organize şemalara katkıda bulunur. Kompleks olması ve deneysel olarak test edilme zorluğu ve belirsiz olması yüzünden eleştirilmiştir.

Bransford ve Franks Deneyi Deneklere prototip gösterilip, daha önce görüp görmedikleri sorulur. Görmedikleri halde, gördüklerini söylerler Bir soyutlama ya da prototip şekil oluştururlar. Hipotez: Yüzeysel izlenimlerin soyutlamalarını oluşturma eğilimimizin olması ve bu soyutlamaların belleğimizde saklanmasıdır.

Çok önermeli cümleleri hatırlamada denekler kendilerine daha çok güvenmişler. Çünkü, karşılaştıkları kompleks cümlenin ana fikrini soyutlayıp akıllarında tuttular, cümlecikleri kopuk şekilde tutmadılar. Cümleleri teyp gibi kaydetmiyoruz, soyutlayan dinamik bir süreç yaşıyoruz. Eğer bir kitabın ne anlattığı sorulursa, özünü anlatan tek bir cümle bulmaya çalışırız (konu/ana fikir/ yer/ önemli şeyler).

Bilgi ve Kavrama “Okurun bilgisi ne kadar fazla olursa, kavraması da o kadar iyi olur.” Yetersiz bilgi kavramayı sınırlar, çünkü okuyucunun sadece alınan işlenmemiş bilgiyi kodlaması yetmez, materyal hakkındaki bilgi yapısını geliştirmesi de gerekir. Çoğu kavrama yukarıdan-aşağıya bir süreçtir. Cümleler arasında anlamlı bağ varsa, bellekte onları ayrı ayrı tutmaz, soyutlanmış formda birleştirirz.

Hatırlama Owens, Bower ve Black (1979): Su kayakçısı ve bot sürücüsünün hikayesi okunurken deneklerin yarısı kayakçı, yarısı da sürücünün yerine koydu kendini. Özdeşleşmeden sonra sorular soruldu; kimle özdeşleştilerse, karşı tarafı suçladılar. “Diğer adamı suçlamak”, kendi adamını masum göstermek içeriğe bağlı önyargı.

Anderson ve Pichert (1978) deneklere iyi durumda olan bir ailenin evini satın almaya gelenlerin görüş açısından veya soymaya gelenlerin görüş açısından bir hikaye okundu. Metinlerin anlaşılması/kodlanması, belli bir şemayı aktive eden metnin içeriğinden etkilenir MacLin ve Solso (2004) Polislik sınavına giren öğrencilerin girmeyenlere oranla polislikle ilgili fikir ünitelerini iki kat fazla hatırladıklarını göstermiştir.

Hatırlama biçimlerinin kategorileri: - Yeniden üretim (metnin kavranış ifadesi) - Yeniden yapılandırma (eklemeler) - Meta ifadeler (deneğin yorumları) Üç farklı zaman diliminde toplanan verilere göre, zaman geçtikçe denekler detay unutuyor ama hikayenin özünü aynı doğruluk oranıyla akılda tutabiliyorlar.

Bir Kavrama Modeli: Kintsch Yazılı metindeki bilginin nasıl anlaşıldığı ile ilgilenen bir sistem. Cümledeki önermeler soyuttur ve somut olarak ifadesi zordur. Önermelerin bir kısmı akılda tutulur (bellek), ikinci kısım okunduktan sonra, cümlenin birinci kısmı hala KSB’te canlıdır. Okuyucu eski ve yeni önermeleri bağlamaya çalışır, bağlantı kuramazsa, bağlantıyı USB’te arar yeniden inşa arayışı

Yeniden inşa arayışı; metin okumasını zorlaştıran nedenlerden birisi bu arayıştır. Metinde önermeler kompleks ise, deneğin cümleyi okumak için kullandığı zaman miktarı daha uzun bulunmuştur. Her önerme için ek bir saniye gerekir.

Dil ve nöroloji Dil nörolojisi çalışmaları, beyinde dili işleyen uzmanlaşmış alanların olduğunu ama dil bir çok alt sistem içerdiği için, beynin bir çok alanının aynı anda işe karışmasının muhtemel olduğunu düşündürür. Beynin nörolojisi, elektrik uyarımları ve PET taramalarını içeren bir çok teknikle çalışılmıştır. Broca afazisi çaba harcamadan ve doğru gramer kullanarak konuşmanın mümkün olmamasıdır. Konuşma durarak ve agramatiktir. Wernicke afazisi anlama bozukluğudur. Konuşma akıcıdır, çaba harcamadan olur ama semantik olarak boş ve anlamsızdır.

AFAZİ BROKA TİPİ Akıcı değil İyi anlar İfadede sorun Motor Agramatik (doğru gramatik dizimi olmayan) WERNİCKE TİPİ Anlama bozuktur Algılamada sorun Duyusal Neoloji (yeni terim oluşturma)/Jargon(ortak dil)

Kaynak: Bilşsel Psikoloji/çeviri:Ayşe Ayçiçeği-Dinn Prof Dr. Timuçin Oral sunum