Jinekolojik Onkolojide İmmün Davranış Doç Dr. A. Cem İyibozkurt İTF Kadın Hastalıkları ve Doğum AD.
İmmün Sistem I am convinced that during development and growth, malignant cells arise frequently, but that in the majority of individuals they remain latent due to the protective action of the host. Paul Ehrlich, 1909
Tümör İmmünolojisi Tümör hücrelerinin yüzeylerinde konaktaki normal hücrelerdekinden hem sayıca hem de yapısal olarak farklı antijenler bulunmaktadır.
Tümör İmmünolojisi Ancak… Tümör hücrelerinin yüzeyinde, normal hücrelerde olan hücre yüzeyi antijenlerinin çoğu mevcuttur. (transplantasyon ve HLA antijenleri gibi)
Tümör İmmünolojisi Yeri (Hücre Yüzeyi) Sayısı Yapısı (protein, lipid, bazı karbonhidratlar)
Tümör İmmünolojisi Tümör antijenlerinin sadece bazıları konak tarafından tanınır ve tümör gelişimine karşı bir direnci uyarır.
Tümör İmmünolojisi Antijen ve İmmünojen Antijen, immün sistem elemanlarına bağlanabilen maddeler olarak tanımlanırken, İmmünojen, bir immün cevap oluşturabilen madde olarak tanımlanır. Her antijen, immünojen değildir…
Tümör İmmünolojisi Genelde spontan olarak gelişen tümörlerin yarattığı immün cevap, virüs veya kimyasallar tarafından oluşturulmuş tümörlere göre oluşandan çok daha zayıftır. Değişikliğe uğramış antijenler, embriyonik veya fetal antijenler konak tarafından tanınmayabilir ve tümör gelişimine karşı immün uyarıcı olmayabilirler. Yine de bunlardan preoperatif dönemde ve monitörizasyon sırasında tümör varlığının taranması amacıyla yararlanılabilir.
Tümör İmmünolojisi Antitümör immünitesindeki değişiklikler insanlarda tümöral gelişimi engelleyebilir.
Jinekolojik Kanserler Vulva kanseri Vajina kanseri Serviks kanseri Endometrium kanseri Over kanseri / Tuba kanseri Gestasyonel trofoblastik hastalık Uterus sarkomları
İmmün Yeterlilik T-hücre fonksiyonu Lenfositler tümör hücreleri üzerine direkt litik etki gösterebilir. Otolog jinekolojik tümör hücreleriyle gecikmiş deri reaksiyonu görülmüştür. IL-2 kullanılarak tümöre karşı T-hücre klonları oluşturulmuştur. Over ve serviks kanseri hastalarından elde edilen lenfositlerin allogeneik tümör hücrelerini inhibe ettikleri gösterilmiştir.
İmmün Yeterlilik T-hücre fonksiyonu Over kanserli hastalarda T-lenfosit sayısı azalmış olarak saptanabilse de T-hücre fonksiyonu intakttır. Serviks kanserli hastalarda ise T-hücre fonksiyonlarında bozulmalar gösterilmiştir. Bu hastalarda NK hücre fonksiyonu da bozulmuş olabilir. Preinvazif servikal intraepitelyal neoplazilerde immün fonksiyon normaldir. NK hücre fonksiyonunda bozukluklar bazı over kanseri hastalarında da gösterilmiştir.
İmmün Yeterlilik B-lenfosit immünitesi Over kanserli hastaların asit mayilerinde tümör hücreleriyle reaksiyon gösteren antikorlar saptanmıştır. Over, endometrium, serviks kanseri ve gestasyonel trofoblastik hastalık saptanan hastaların kanlarında dolaşan immün kompleksler saptanmıştır. Bu bulgulara rağmen over kanserli hastaların bazılarında hem B-hücre sayısında azalma hem de fonksiyonunda bozulma saptanmıştır.
Tümöral Hücrenin Ortadan Kaldırılma Yolları T-hücre bağımlı sitotoksisite NK hücreleri LAK hücreleri Aktive makrofajlar Antikor bağımlı hücresel sitotoksisite Komplemana bağlı sitotoksisite Nötrofil bağımlı litik etki
T-hücre Bağımlı Sitotoksisite Sitotoksik T-hücreleri, tümör hücre yüzeyi üzerindeki MHC determinantı ile ilişkili antijeni spesifik T-hücre reseptörleri ile tanır. T-lenfositleri membranı bozar ve tümoral hücrenin osmotik lizisine sebep olur. Aradaki mekanizma tam açıklananamamıştır. Lenfotoksin, perforin, apoptozun indüklenmesi… Over kanserinde ve gestasyonel trofoblastik hastalıkta kanda dolaşan tümöre özgü CD4+ ve CD8+ T-hücreleri gösterilmiştir.
“Natural Killer” hücreleri Fonksiyonu için direkt kontakt gereklidir. Azurofilik granüllerinden proteolitik enzim transferi sitotoksik etkinin bir bölümünü oluşturur. Antikora veya spesifik immünite gelişmesine bağlı çalışmaz. Yeni tümör gelişiminden ziyade uzun süreli tümöral hücre soylarına daha etkilidir. Tümör hücrelerini nasıl tanıdığı aydınlanmamıştır. IL-2 ve interferon ile aktivitesi artar.
“Lymphokine Activated Killer” hücreler Periferik kandaki lenfositlerin IL-2, alloantijenler ve lektinler ile 3-5 günlük inkübasyonu sonucu elde edilebilir. Selektif toksisite TIL (tümöre infiltre edebilen lenfositler) de IL-2 ile stimüle olur. LAK hücreleri melanom ve renal-hücreli karsinomda anlamlı antitümör aktivite göstermiştir.
Makrofajlar Aktive makrofajlar antikor yokluğunda tümör hücrelerini yok edebilir. İn vitro olarak BCG, Corynebacterium parvum gibi bakteryel immünostimülanlar ve IFN-gamma ile aktivasyon gösterir. Bu aktivasyon sonrası makrofajlar habis ve selim hücreleri ayırt edebilir. Makrofajlardan salgılanan TNF, nitrik oksit, oksijen radikalleri ve sitokinler tümör hücresinin ortadan kaldırılmasında rol oynar.
Makrofajlar Makrofajlardan salgılanan IL-1, IL-6 ve TNF’in in vitro over kanseri hücrelerinin çoğalmasını stimüle eder! Ayrıca bu sitokinlerin immünosupresif etkileri vardır. Birçok over kanser hücresi M-CSF salgılar; monositleri kendine çekerken makrofajları da aktive eder!
Antikora Bağımlı Hücresel Sitotoksisite (ADCM cytotoxicity) NK hücreleri, monositler, makrofajlar ve nötrofiller gibi IgG molekülünün Fc bölgesi için reseptörü olan hücreler tarafından sağlanır. IgG tümör hücresi üzerine bağlanır. Sonra bu hücreler IgG’yi bir köprü gibi kullanarak tümör hücresine bağlanır. İkinci bir türünde ise özel antikor efektör hücreye bağlanarak onu tümör hücresini öldürmeye hazır hale getirir. Kanda dolaşan immün kompleksler bu mekanizmayı inhibe edebilir. …Jinekolojik kanserli hastaların önemli bir bölümünde bu komplekslerden mevcuttur.
Komplemana Bağlı Sitotoksisite Antikorların hücreye bağlanması kompleman kaskadını tetikleyebilir. Tümör hücresinin osmotik bütünlüğü hedef alınır. Birçok insan hücresi bu mekanizmaya karşı dayanıklıdır. Kompleman sisteminin çalışması inflammatuvar bir cevabın oluşmasını da tetikler.
Nötrofil Bağımlı Litik Etki İn vitro çalışmalarda bazı maddeler ile aktive edilmiş nötrofillerin over kanseri hücreleri üzerine sitotoksik olabileceği gösterilmiştir. Çok etkili bir mekanizma değildir.
İmmün Denetleme (surveillance) Mutant hücrenin yabancı olarak algılanacak bir veya daha fazla antijeni bulunmalıdır. “İnsanda mutant hücreler sıkça ortaya çıkar ve düzgün işleyen immünolojik mekanizmalar tarafından ortadan kaldırılır.” Destekleyen bulgular… NK hücreleri önemli rol oynar gözükmekte, sensitizasyon ihtiyaçları yoktur. Diğer yandan atimik farelerde (T-hücre cevabı yoktur) normal farelere oranla artmış kanser oranı ile karşılaşılmaz! (NK hücreleri)
İmmün Denetleme (surveillance) Genelde spontan ortaya çıkan tümörler çok az antijenik veya hiç antijenik değildir… İnsanlarda tedavi edilmemiş birçok tümör büyürken tümör immünitesinin varlığını kanıtlayan hiçbir bulguya rastlanmaz.
İmmün Denetleme (surveillance) İnsanlarda tümör büyümesini engelleyici faktörlerin varlığına destek bulgular: Spontan regresyon Kendiliğinden iyileşen melanomlar Primer rezeksiyon sonrası metastazlarda gerileme Nonsitotoksik kemoterapi dozlarından sonra tümör regresyonu Uzun süren latent süreç sonrası metastaz Dolaşımdaki tümör hücrelerinin metastaz yaratamaması Tümörlerin mononükleer hücreler tarafından infiltrasyonu Klinik immünosüpresyon sonrası tümör sıklığında artma İmmün yetersizlik durumlarında tümör insidansında artış Yaş ile beraber artan malinite insidansı
Denetlemeden Kaçış Antijenik modülasyon Antijen kaybı Sıçan lösemi hücresi – timik lenfosit antijeni Dökülme veya internalizasyon Özel bölgelerde ortaya çıkan tümörler İmmün sistemin ulaşamayacağı yerler Göz Sinir sistemi İmmünorezistans Hücre yüzeyi antijenlerinde azalma Antikor bağlanan bölgelerde azalma Vaskülarizasyon Folkman&Hochberg Damarlanma tm içine konak tarafından sağlanır. Endotel yabancı olarak algılanmaz ve tm hücreleri normal endotel hücreleri arkasında saklanarak büyür. İmmünosupresyon Kanserli hastalarda immünosupresif faktörler mevcut Dinitrofluorobenzen ve dinitroklorobenzen deri testleri kanser hastalarında daha az reaksiyon verir. Kötü prognostik faktör! Prostaglandinler İlerlemiş maliniteli hastalarda artmış sayıda tümöre özgü supresör T-hücreleri Blokan faktörler Gereğinden çok antijen veya antikor ile antijen-antikor kompleksleri Bazı in vivo sistemlerde sensitize lenfositler tümör büyümesini arttırır: immünstimülasyon Subklinik düzey geçişini açıklar Remizyonda ve cerrahi debulking yapılan hastalarda “deblokan” faktörler saptanmıştır! İşler karışık!
İmmün Profilaksi Tümör gelişiminden önce tümöre karşı rezistans geliştirme Onkojenik bir virüse karşı immünizasyon HPV – Serviks kanseri Tümöre spesifik yüzey antijenine karşı immünizasyon İmmünizasyon işlemi mutlaka tümör gelişiminden koruyucu olmayabilir: Blokan antikor yapımı yolu ile immün kompleks oluşumuna yol açıp lenfositlerin tümöral hücreyi tanımasını engelleyebilir. Böylece tümörün gelişimine destek olur!
İmmünolojik Tedavi İmmünoterapi tümör yükü fazla olan olgularda etkili değildir ve tek ajanla yapılan immünoterapi inefektiftir. İmmünoterapi ile başarılı sonuçlar alınan vakalar ön görülebildiği gibi Burkitt lenfoma, malign melanom ve nöroblastom gibi antijenisitesi yüksek tümörlerdir. Tipleri: Aktif (konağın immünitesini indükleyen) Pasif (konağa immünolojik aktif ajanlar vermek)
Aktif İmmünoterapi Nonspesifik Spesifik Biyolojik immünostimülanlar: BCG, MER, Corynebacterium parvum, OK432 Kimyasal immünostimülanlar: levamisol, simetidin Kemoterapötik ajanlar: siklofosfamid, doksorubisin, sisplatin Sitokinler: interferon, IL-2, TNF Spesifik İnaktif tümör aşıları Monoklonal tümör otoidiyotipik antikor İnsan tümör hibridleri
Pasif İmmünoterapi Nonspesifik Spesifik LAK hücreleri: IL-2 Aktive makrofajlar: interferon Sitostatik veya sitotoksik sitokinler: interferon, TNF Spesifik İmmünize bir insandan hazırlanan heterolog antiserum Monoklonal antikorlar: sıçan veya insandan Radyoterapötik: radyonüklidlere eklenmiş Kemoterapötik: doksorubisin, metotreksat Biyolojik: kompleman fiksasyonu veya antikor bağımlı ve hücresel sitotoksik mekanizmalar T-lenfositler: in vitro sensitizasyon ile veya lenf bezlerinden Allogeneik kemik iliği transplantasyonu (kemo veya radyoterapi ile ablasyonu takiben)
İmmünolojik Teşhis Radyoimmünoassay (RİA) Tümörlerden kana ve/veya vücut sıvılarına salgılanan veya bırakılan maddelerin ölçümüne dayanır “Tümör belirteçleri” Bugüne kadar saptanan en iyi belirteçler kana salgılanan maddeler AFP hCG
İmmünolojik Teşhis Monoklonal antikorlar Teşhis Evreleme İşaretlenmiş antikorlar enjekte edilerek tutulum alanları taranır ve metastaz alanları saptanabilir. Yetersiz evreleme ve yetersiz tedavinin önüne geçmiş olur.
Tümör Belirteçleri CA-125 TAG 72 CA 15-3 NB/70K OVX1 M-CSF AFP hCG HE4 Siayl-Tn OSA CASA TPA Inhibin CA 19-9 CEA
CA-125 Yüzey glikoproteini Yüksek moleküler ağırlığa sahip 220->1000 kDa Karbonhidrat içeriği %24 Fizyolojik fonksiyonu bilinmiyor Erişkinlerde fallop tüplerini, endometriumu, endoserviksi, peritonu, plevrayı, perikardı ve bronkusları döşeyen yüzey hücrelerinde saptanabilir. Ancak normal over epitelinde bulunması nadirdir!
CA-125 Primer over kanseri teşhisi konulmadan 1 ile 60 ay öncesinden CA-125 seviyeleri yükselmeye başlar. İleri evre hastaların %82’sinde yüksek saptanır. Erken evre olan hastaların yaklaşık yarısında CA-125 yüksek olarak saptanır. Over kanserine spesifik değil özellikle premenopozal kadınlarda…
CA-125 Ne zaman yükselir… Diğer Jinekolojik Aktif hepatit Akut pankreatit Kronik karaciğer hastalığı Siroz Kolit Konjestif kalp yetersizliği Diabet Divertikülit Mezotelioma Benign sebepli ascites Perikardit Pnömoni Poliarteritis nodoza Postop dönem Renal hastalık SLE Jinekolojik PID Adenomyosis Benign ovaryan neoplazi Endometriosis Fonksiyonel over kisti Meigs’ sendromu Menstruasyon Ovaryan hiperstimülasyon Açıklanamayan infertilite Myoma uteri Gebelik (ilk trimester)
CA-125 Pozitif tarama testi olarak en sık kabul edilen CA-125 değeri... 30-35 U/ml
CA-125 Stockholm Çalışmaları 1985-88, 10 yıl takip 1086 kadın CA-125 seviyeleri >35 U/ml ise Tekrar CA-125 USG ve pelvik muayene Eğer CA-125 seviyeleri azalıyor ve stabil ise hiçbir hastada kanser gelişmemiş Progresif olarak artan CA-125 seviyeleri olan bir kadında Evre II over kanseri (20 ay sonra) Tek olarak saptanan artmış CA-125 seviyesi genellikle over kanseri ile ilişkili değildir Einhorn et al, Gynecol Oncol 2000
CA 15-3 Meme ve kadın genital traktus kanserlerinde Over kanserlerinin önemli bir bölümü bu antijeni salgılar Diğer genital kanserlerde bu oranda salgılanmaz
CA 19-9 Siayl Lewis antijeni Karbonhidrat yapıda Over kanserinde %29-%48 oranında artmış olarak saptanır CA-125 seviyeleri yüksek olmayan hastalarda yüksek saptanabilir Musinöz tümörlerin monitorizasyonunda daha yararlı olduğu iddia ediliyor
AFP Glikoprotein, MW 69,000 Fetustaki ana protein; yolk sac, karaciğer ve gastrointestinal traktusta sentezlenir Albumin ile homolojisi %30 Gebelik sırasında fetus nedeniyle serumdaki seviyeleri artabilir Karaciğer kanserleri, testis kanseri ve overin germ hücreli tümörlerinde kullanılan bir belirteçtir
CEA İlk olarak kolon adenokarsinomunda tespit edilmiş Fetusta karaciğer, pankreas, gastrointestinal sistemde yapılır. Hücre zarı yüzey glikoproteini MW 200,000 Özellikle kolon ve pankreas kanserlerinde artar. Selim olaylarda ve sigara kullananlarda yükselebilir.
CEA CEA birçok jinekolojik kanserlerde immünohistokimyasal olarak saptanır ancak serum seviyeleri çok değişkendir. Tümör hacmi ve seviyeleri arasında bir bağlantı olmadığından iyi bir tümör belirteci değildir. Tümör nüksleri açısından sekonder tedavilerin başlamasını sağlayabilir.
Inhibin Heterodimerik glikoprotein Overdeki granüloza hücreleri tarafından salgılanır. Primer fonksiyonu FSH’yı baskılamak Birçok overin granüloza hücreli tümörlerinde yüksek saptanır ve hastalığın durumunu takipte faydalıdır.
TAG-72/CA 72-4 “Tumor associated glycoprotein” Over kanserlerinin çoğunda bulunur. Ayrıca özellikle gastrointestinal traktus kaynaklı adenokarsinomlarda yüksek saptanır. Normal endometrium ve endometriotik lezyonlar da salgılar! Over kaynaklı lezyonlarda selim-habis ayrımını yapmak için kullanılması araştırılmaktadır
CA 54/61 Musine benzer bir glikoprotein Artmış seviyelerin ilişkili olduğu kanserler: Over Uterus Kolon Akciğer Pankreas
OVX1 Monoklonal bir antikor Özel bir musin epitopu tanır 900 kDa’luk bir yüzey antijenine bağlanır Over kanseri saptanan kadınların %70’inde yüksektir Yükselme oranları histolojik tipten bağımsızdır. En fazla over kanserli hastalarda çalışılmış ve diğer belirteçlere yardımcı olarak yararı gösterilmiştir
M-CSF “Macrophage colony stimulating factor” “Sitokin + reseptör” over kanseri tarafından sentezlenir. Heterodimerik bir protein; MW 85,000 Otokrin veya parakrin etki ile kanser hücrelerinin gelişimini yönlendirdiği düşünülmektedir. Sadece over kanserine özgü değildir.
hCG (human chorionic gonadotropin) 36,700 D; glikoprotein Gestasyonel trofoblastik hastalık için ideal bir belirteç Sadece trofoblastlar tarafından salgılanır (plasenta); çok çok az miktarlarda ön hipofizden Normal < 5 IU/ml Gebelik (intrauterin veya ektopik) ve trofoblastik tümörlerde kanda yüksek saptanır.
Human Epididymal Antigen - 4 Erken evre over kanserlerinde CA-125 ile beraber etkinliğinin daha fazla olduğu söylenen ve klinik kullanıma giren bir belirteç Çalışmalarda endometriozis ve erken evre epitelyal over kanseri ayırdımında CA-125’in duyarlılığını arttırıyor
Biyolojik Cevap Düzenleyicileri “Biologic Response Modifiers” Vücut tarafından üretilir ve hücresel cevabı düzenler Sitokinler İnterferonlar İnterlökinler TNF vb. Retinoidler Antianjiogenik ajanlar
Sitokinler Polipeptit Non-enzimatik Hücresel fonksiyonları regüle edecek İmmün hücre aktivite regülasyonu (İnterferon ve interlökin) Hematopoez (Koloni-stimülan faktör) Proliferasyon ve diferansiasyonun regülasyonu (TGF-alfa, Epidermal Growth Factor)
İnterferonlar Glikoprotein Düşük dozlarda antikor oluşumunu ve lenfosit blastogenezini arttırırken, yüksek dozlarda her ikisini de baskılar. Orta ve yüksek dozlarda: makrofaj fagositoz ve sitotoksisitesi artar NK aktivitesi artar Yüzey antijen ekspresyonu artar Lenfosit sitotoksisitesi artar Hücre bölünme siklusunu uzatabilir veya inhibe edebilir.
İnterferonlar Hayvanlardaki deneylerde onkojen virüslerle indüklenmiş tümörlerde uzamış yaşam ve gecikmiş rekürrensler izlenmiştir. Klinik açıdan terapötik faydası gösterilen hastalık Hairy cell lösemidir.
İnterlökinler Polipeptit Lökositler arası sinyal IL-2 LAK ve TIL tipi hücreleri stimüle eder IL-3 Kemik iliği veya periferik kök hücre transplantasyonunda kemik iliğinin toparlanması için verilir IL-4 İmmün sistem stimülatörü IL-1 T-lenfositin IL-2 için bir yüzey reseptörü eksprese etmesini sağlar; IL-2 sentezini arttırır
TNF “Tumor Necrosis Factor” Aktive monosit ve makrofajlar tarafından üretilir: TNF-alfa ve TNF-beta. Tümör hücreleri karşısında sitotoksik ve sitostatik, gen ekspresyonunu düzenleyebilir vb. Diğer immün sistem hücreleri olmasa bile in vitro olarak tümör hücrelerini öldürebilir Nötrofil ve eozinofil fonksiyonlarını aktive edebilir I ve II. Sınıf histokompetabilite antijenlerinin ekspresyonunu arttırır Tümörlerde hemorajik nekroz yapabilir ve regresyona sebep olabilir.
TNF Etkili olduğu tümörler: Melanom Over kanseri Kolon kanseri Meme kanseri Serviks kanseri TNF’ye karşı olan duyarlılık ne tümör tipine ne de herhangi bir prognostik faktörün varlığına bağlıdır. IV infüzyonundan sonra sistemik toksisitesi fazladır (ateş, titreme, kemik iliği baskılanması, nörolojik semptomlar, lokal inflammatuvar cevap vb.)
Retinoidler Vitamin A: mukus salgılayan ve keratinizasyona uğrayan epitel dokusunun diferansiasyonunu kontrol eder Retinol ortamda var ise bazal epitel hücreleri mukus salgılar Retinoik asit: Bazal hücreli deri kanserinde kullanılıyor. “Serviksin intraepitelial neoplazisi”: hücre diferansiasyonunu ve hücre ölümünü indükler (vesanoid = trans retinoik asit)
Anti-anjiogenik Ajanlar Talidomid: hayvan modellerinde yeni damarlanmaları önlüyor Anjiostatin Endostatin COX-2 blokerleri Bevacizumab (insan VEGF’ine karşı geliştirilmiş recombinant IgG1 antikoru)
Aşı Tedavileri Aktif immünoterapi çeşidi Terapötik amaçlı olanlar immün sistemin hücrelerini harekete geçirmeye yönelik Profilaktik olanlar ise humoral immün yanıtı indükler (antikor yapımı) Cervarix ve Gardasil Serviks ca Viral kapsid protein L1 Virus benzeri partiküller Epitoplarla HPV nötralizan antikor oluşumu gelişir Terapötik: serviks kanseri – HPV E6 ve E7 onkoproteinlerine yönelik Sitotoksik T lenfositlerin tümör hücresini tanımasını sağlar
Aşı Tedavileri Antijen prezante eden hücreler (makrofaj, B-hücreleri vb.) Peptitler (ucuz ve toksik değil) İmmün stimülan kompleksler Gelecek için ümit vadediyor
Aşı Tedavileri T lenfosit cevabını arttırmaya yönelik NY-ESO-1 aşıları CD 4 ve 8 yapımını arttırır GM-CSF salgılayan tümör hücre aşıları Dendritik hücre üzerine etkili Folat reseptörüne yönelik aşılar Hücre proliferasyonunun kontrol eder Over nonmusinöz ca Dendritik hücre yaklaşımları Epidermis Hayvan çalışmalarında bazı kanserlerde regresyon
Monoklonal Antikor Tedavileri İnsanlarda ve hayvanlardaki modellerde sadece antikor veya antikor ile konjuge edilmiş toksin, radyoizotop veya kemoterapötik ajanın terapötik etkili olabileceği gösterilmiştir. Çoğu insan kaynaklı değil bu nedenle immün mekanizmaları yeterince uyaramıyor Rekombinant teknoloji (insanlardaki ağır zincirlerle kombinasyon)
Monoklonal Antikor Tedavileri Radyonüklidler Teşhis Tedavi İzotopun etkisi immünolojik olaylara bağımlı değil ancak toksisite riski fazla
Monoklonal Antikor Tedavileri Toksinler Pseudomonas ekzotoksini Protein sentezi inhibisyonu Etkili olabilmesi için hem hedef hücre reseptörüne bağlanmalı hem de internalize edilmeli Çok spesifik; her hücrede aynı antijen paylaşılmayabilir; bir toksin kokteyli daha etkili olabilir Problem-1 normal hücreler de hedef antijeni paylaşabilir Problem-2 bazı antijenler internalize edilmeyip ortama bırakılırlar bu nedenle aktif büyüyen hücrelerin mutlak ihtiyaç duyacakları büyüme faktörleri, transferrin reseptörü gibi yerler hedef alınmalı – normal hücre yavaş bölüneceği için daha az hedef olur
Neler Yapılmış?
SONUÇLAR İmmünolojik teşhis tümör belirteci olarak kullanılan tümöre bağımlı antijenleri zayıflığı nedeniyle istenildiği kadar efektif değildir. Jinekolojik kanserlerde immünoterapi diğer organların kanserleriyle paraleldir. Bir istisna HPV’ye karşı geliştirilmiş olan ve serviks kanserinden koruyucu aşı tekniğidir. İmmünoterapi çalışmalarının bir çoğundaki problem çok fazla tümör yükü olan hastalar da denemiş olmasıdır. Dendritik hücre kullanılarak yapılan yeni çalışmalar daha başarılı sonuçlar doğuruyor görünmektedir. İmmünoterapinin etkili monitorizasyonu halen yoktur. Klinik cevap şu anda immünoterapisti yönlendiren ana kriterdir. Monoklonal antikor kullanımı en heyecan verici potansiyelde olan teknik gibi görünmektedir.