Din Kardeşliği ve Önemi
En son din olarak gönderilen İslam'ın temel hedeflerinden biri, toplumun barış, huzur ve esenlik içinde yaşamasını sağlamaktır. Bunun içindir ki İslamiyet, insanların birbirlerine sevgiyle muamele etmelerini, birlik ve beraberlik ruhunu zedeleyecek, huzur ve barış ortamını sarsacak davranışlardan sakınmalarını emretmiştir.
Allah Teâla buyuruyor ki; İslamiyet, farklı dilleri konuşan, çeşitli ırklara mensup ve muhtelif coğrafi bölgelere ait insanları İslam potasında eritmiştir. Allah Teâla buyuruyor ki; يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır...“ Hucurat, Ayet 13
Birlik, dirlik, güvenlik, barış, dostluk ve kardeşlik Hak Teala’nın bize olan lütuf ve nimetlerinin en kıymetli olanlarındandır. 10
Cenab-ı Hak: “Mü’minler ancak kardeştirler Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin Allah’a karşı gelmekten sakının ki, size merhamet edilsin” Hucurat, Ayet 10 Buna göre yeryüzünün neresinde yaşıyor olursa olsun, hangi dili onuşuyor olurlarsa olsun, hangi kavme mensup olurlarsa olsun veya hangi renge sahip olursa olsun, bütün mü'minler kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin kardeşleridir; yani birbirlerinin sadık dostlarıdırlar.
Yüce Allah, ayetin devamında “Kardeşlerinizin arasını düzeltiniz Yüce Allah, ayetin devamında “Kardeşlerinizin arasını düzeltiniz.” buyuruyor. O halde Rabbimizin bize yüklemiş olduğu bir görev vardır. O da birbirine dargın olan küs olan kardeşlerimizin arasını düzeltmek ve onları barıştırmaktır.
وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أنْ يَهْجُرَ أخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِةِ اَيَّامٍ وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أنْ يَهْجُرَ أخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِةِ اَيَّامٍ “Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir.” (Müslim, “Birr”,26; Ayrıca bkz. Buhârî, “Edeb”, 57, 62; Ebu Davud, “Edeb”, 47; tirmizî, “Birr ve Sıla”,21.)
Kardeşliği Zedeleyecek Tutum ve Davranışlar 1. Alay etmek, 2. Ayıplamak. 3. Kötü lakap takmak. 4. Su-i zanda bulunmak. 5. Tecessüs, başkalarının ayıbını araştırmak. 6. Dedikodu, gıybet etmek. 7. Haset etmek. “Allah’tan korkunuz ki, size merhamet edilsin.” Hucurat, Ayet10 Yüce Allah, müminleri kardeş ilân ettikten sonra, bu kardeşliği zedeleyen ve kardeşliğe zararlı olan kötü huyları birer birer zikrederek mü’minlerin bu davranışlardan kaçınmalarını emretmektedir. Toplum düzenini bozan ve müminler arasındaki sevgi, birlik ve beraberliği ortadan kaldırmaya sebep olan manevî hastalıklar:
Sevgili Peygamberimiz (s. a Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) inananların kardeşliği olgusunu birçok hadisinde vurgulamıştır. Bu konudaki bir hadisi şerif şöyledir: “Birbirinize buğz etmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize sırt çevirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz!" Buhârî, Edeb, 62 / 2, VII / 91.
Peygamber Efendimiz (sav) de kardeşlik sorumluluklarımızı hatırlatarak: "Birbirinize haset etmeyin Alışverişte birbirinizi aldatmayın Birbirinize dargın durmayın ve birbirinizden yüz çevirmeyin Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun Müslüman müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve ona hor bakmaz” R Salihîn Trc c1, s 277
اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَة Müslüman müslümanın kardeşidir Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter (Buhârî, Mezâlim )
Din Kardeşliğinin Getirdiği Yükümlülükler Kişi, iman etmekle; din kardeşlerine hatta bütün insanlığa karşı bir takım sorumluluklar ile yükümlü hale gelir. İslam, bütün Müslümanları bir vücudun organları gibi manen birbirine bağlamış, böylece bütün Müslümanlar büyük bir ailenin fertleri gibi olmuşlardır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır : "Birbirlerine merhamet etme, sevme ve şefkat gösterme hususunda müminleri bir vücut gibi görürsünüz. Vücudun azalarından biri rahatsız olduğunda diğerleri da onunla birlikte uykusuzluk ve hummaya tutulurlar." Buhârî, Edeb, 27 / 4, VII / 77.
“….Kul din kardeşine yardımcı olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur…” (Ahmed b. Hanbel, II,252; Müslim, “Zikir”, 38; İbn Mâce, “Sunne”, 17; Tirmizi, “Hudud”, 3)
Din kardeşliğinin gereklerinden biri de sosyal yardımlaşma ve dayanışmadır. Sevgili Peygamberimiz (s.av) buyuruyor : "Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz ve siz birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” Müslim, İman 22, 1, I / 74. Bu hadis-i şerifte, toplum dayanışmasının gereği en güzel şekilde ortaya konulmaktadır. Bunun en canlı örneği Mekke’den hicret eden Müslümanlarla Medineli müslümanlar arasında Peygamberimizin hicretin ilk yılının ortalarında ilan ettiği kardeşliktir.
Muhacir ve Ensar Kardeşliği Allah rızası için Mekke’de her şeyini bırakıp Medine’ye hicret etmiş bulunan, Muhacir Müslümanlara, Medineli Müslümanlar muhabbet ve samimiyetle kucaklarını açmışlar, ellerinden gelen her türlü yardımı onlardan esirgememişler ve bütün insanlığa ibret olacak bir kardeşlik tablosu sergilemişlerdir.
Sevgi ve kardeşlik, Hz Peygamber’in hayatında önemli bir ilke olmuştur Hz Peygamber (sav), İslam Dini’ni tebliğ ederken renk, ırk, dil, cinsiyet farkı gözetmemiş; tüm inananlara eşit yaklaşmıştır.
Efendimiz saadet toplumuna ulaşabilmemiz için bizlere şu uyarıda bulunmaktadır: "Sizden biriniz kendi nefsi için isteyip arzu ettiğini, mü’min kardeşi için de arzu etmedikçe gerçek manada iman etmiş olamaz’’ 1.Buhari, İman, 7
لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ Yüce Rabbimiz, İslam’ın müminlere kazandırdığı din kardeşliği nimetini şöyle hatırlatıyor: عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنِ النَّبِىِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ
Müslüman olma şerefine eren her insan, mümin kardeşine ve diğer insanlara karşı sorumlulukların gereğini yerine getirmek durumunda olduğunu unutmamalıdır. Müslümanın toplum hayatında "nemelazımcılık" yoktur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v): "Tüm Müslümanların derdini kendine dert edinmeyen onlardan değildir." Hâkim, Müstedrek, Rekâik (7889) , IV / 352; Aclunî, Keşfü'l-Hafâ, Hadis No: 2617.
Sosyal Dayanışma İslam'ın öngördüğü sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın biri maddi, diğeri manevi olmak üzere iki yönü vardır. Maddi yardımlaşma ve dayanışma hususunda İslam'ın emri şudur: Müslüman, ihtiyaç sahibi olan kardeşine yardım elini uzatacaktır. O, darda kalana yardımcı olur, Zorluk içinde olanı genişliğe çıkarır, Korku içinde olana güven verir, Aç olanı doyurur, Toplumun yararını sağlamak için üzerine düşen görevi, hatırlatmaya gerek kalmadan yerine getirir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: "Kim bir mü'minin dünyevi kederlerinden birini giderirse, Allah da onun kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir müslümanın kusurunu örterse, Allah da onun dünya ve ahirette kusurlarını örter. Kişi kardeşine yardım ettiği sürece Allah da ona yardım eder.” Tirmizi, Sünen, Hudud, 15, 3, IV / 34.
“Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter…” (Buhârî, “Mezâlim”, 3; Müslim, “Birr”, 58.)