ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRME UYGULAMALARI
Sunu Planı ÇED İle İlgili Bilgiler Temel Kavramlar ÇED’in Aşamaları Ülkemizdeki ÇED Mevzuatı CBS ve UA’nın ÇED Kapsamında Kullanımı SÇD Diğer konular (LCA, risk analizi,vb.)
Ülkemizdeki Temel Dayanak 11 Ağustos 1983 tarih ve 18132 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Çevre Kanunu“rıun 10 uncu maddesi gereğince; “Gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler bir Çevresel Etki Değerlendirme Raporu hazırlarlar. Bu raporda çevreye yapılabilecek tüm etkiler göz önünde bulundurularak, çevre kirlenmesine neden olabilecek atık ve artıkların ne şekilde zararsız hale getirilebileceği ve bu hususta alınacak önlemler belirtilir. Çevresel Etki Değerlendirme Raporu’nun, hangi tip projelerde isteneceği, ihtiva edeceği hususlar ve hangi makamca onaylanacağına dair esaslar yönetmelikle belirlenir” hükmü ile Türkiye’de ilk defa bir faaliyetin gerçekleşmesinden önce bu faaliyetin yol açabileceği olumsuz etkilerin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla “Çevresel Etki Değerlendirmesi” yasal bir temele oturtulmuştur. ÇED, kesin projelendirme ve planlama kararlarının oluşturulduğu son aşama değildir. Bir ÇED çalışması, karar mercilerine, kararlarını sağlıklı bir şekilde verebilmeleri için seçenek üreten ve bu seçeneklerin olumlu ve olumsuz yönlerini sergileyen bir yaklaşımdır. Bu nedenle, bir ÇED çalışması kendi içinde tutarlı bir öneriler listesiyle sonuçlanmalıdır. Kesin kararı ÇED çalışmasını yapanlar değil yetkili ve sorumlu merciler vermelidir. ÇED, güçlü bir planlama enstrümanıdır ve iyi kullanıldığı takdirde, karar yetkisine sahip olanların ilkeleri yararına çok daha etkili kararlar almalarını sağlayabilir. Çünkü ÇED gelişmeyi engellemek veya geciktirmek için değil; kalkınmanın insan, toplum, çevre ve ekonomi açısından geniş zaman perspektifleri içinde en sağlıklı bir biçimde gerçekleşmesi amacıyla ortaya konmuş bir yaklaşımdır. . ÇED’in amacı, öngörülen bir gelişmenin yol açabileceği olumsuz çevre ve sağlık etkilerinin önceden tespit edilip gerekli önlemlerin alınmasını sağlamaktır. Böyle bir değerlendirme, bir faaliyetin fiziksel, biyolojik, ekolojik ve sosyo-ekonomik etkilerinin kapsam ve şiddetlerinin uzman kişilerce, bilimsel yöntemler kullanılarak belirlenmesi ve olumsuz etkilerin giderilmesi için gerekli önlemlerin ortaya konması gibi çeşitli bileşenlerden oluşur.
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ (Resmi Gazete Tarihi: 03.10.2013 Resmi Gazete Sayısı: 28784) Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinde uyulacak idari ve teknik usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; a) Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu ile Proje Tanıtım Dosyasının hangi tür projeler için isteneceği ve içereceği konuları, b) Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinde uyulacak idari ve teknik usul ve esasları, c) Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamına giren projelerin izlenmesi ve denetlenmesini, ç) Çevresel Etki Değerlendirmesi sisteminin, çevre yönetiminde etkin ve yaygın biçimde uygulanabilmesi ve kurumsal yapısının güçlendirilmesi için gerekli eğitim çalışmalarını, kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 10 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
ÇEVRE YÖNETİMİNİN TEMEL BİLEŞENLERİNDEN BİRİ : ÇED Faaliyet öncesi olası sorunları en aza indirgemeye yönelik tedbirleri ortaya konması Faaliyetlerin muhtemel etkilerinin değerlendirilmesi (etki değerlendirilmesi) Faaliyet sonrası ortaya çıkan sorunların giderilmesine ilişkin öneriler “İnsanların yaşam kalitesini yükseltmek amaçlı kalkınma ve teknolojik gelişimler yarattıkları çevre sorunları nedeniyle insanın yaşam kalitesini düşürmeye başlamışlardır”.
BİR ÇED ÇALIŞMASINDA CEVAP ARANACAK SORULAR Faaliyet/Proje sahibi kim? ÇED bedelini kim karşılayacak? ÇED’i kim yönetecek? ÇED’i kim kontrol edecek. Proje alanının mevcut çevresel koşulları nasıl? Yeterli çevresel veri mevcut mu? Projenin kapsamı nedir? Projenin gerekçesi nedir? Projenin uygulanmasından elde edilecek yararlar nelerdir? Proje alternatif ya da seçenekleri var mı? önemli çevresel etkiler nelerdir? Kümülatif etki söz konusu olacak mı? Olumsuz etkiler azaltılabilir ya da önlenebilir mi? Halkın bilgisi mevcut mu? Sorgulama yararlı olur mu? Proje sonrası öneri izleme (monitoring) gereksinimleri nelerdir? ÇED sonucu nedir? ÇED için kullanılan bilgi kaynakları nelerdir?,
ÇED’in Tanımı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), çevreyi doğrudan ya da dolaylı olarak, olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilecek bir ya da birden fazla faaliyete ait bir proje için alınacak kararda esas alınmak üzere, proje konusu faaliyet(ler)in bütün çevresel etkilerinin bilimsel yöntemler ve tekniklerle irdelenmesi, bu irdelemelere göre olumsuz etkileri önlemek ya da çevreye zarar vermeyecek ölçülerde en aza indirmek için alternatif çözümlerin belirlenmesi, sözkonusu proje hakkında ÇED çalışmaları sonuçlanma göre yatırım karan alınarak faaliyet(ler)in gerçekleştirilmesi halinde, inşaat ve işletme aşamalannda ve işletmenin kapatılmasından sonra çevresel etkiler için ÇED çalışması ile belirlenen önlemlerin izlenip denetlenmesi sürecidir.
ÇED’in Tarihçesi 1950 ve 1960’lı yıllarda öne çıkmaya başlayan çevre koruma bilincinin sonucu olarak çevreyi etkilemesi muhtemel olan çeşitli faaliyetlerin irdelenmesi ve ekonomik karar süreçlerine çevre bileşenlerinin dahil edilmesi istenmeye başlanmıştır. Konu üzerinde yapılan ilk çalışmalar fayda maliyet analizlerinden oluşan kaba yaklaşımları içermektedir. Bu yaklaşım üçüncü Londra havaalanı gibi önemli projelerin değerlendirilmesinde kullanılmıştır. İlk kez ABD 1970 tarihinde NEPA (National Environmental Policy Act) dahilinde ÇED’i federal projeler için bir zorunluluk haline getirmiştir. 1973 yılında ise Kanada’da da buna benzer ama zorunlu olmayan ÇED girişimleri başlamıştır.
ÇED’in Tarihçesi 1972’deki Insan ve Çevre Konferansının sonrasında oluşturulan UNEP çerçevesinde birinci derecede önem verilen çalışma alanlarından biri özellikle gelişmekte olan ülkelerde ÇED uygulamaları için etkili yöntemlerin geliştirilmesi olmuştur. UNEP’in konuya yaklaşımı ekonomik kalkınmayı engellemeden çevre sorunlarına çözüm getirecek pratik yaklaşımların oluşturulması esasına dayanmaktadır. Gün geçtikçe çevre sorunlarının hissedilir biçimde artması sonucunda 1980’li yıllarda, basit fayda maliyet analizlerinin artık yeterli olmadığı ve ekolojik çerçeveler dahilinde yeni yaklaşımların geliştirilmesi gerekliliği anlaşılmıştır. İlki 1973 yılında yürülüğe konan AET Çevre Eylem Programları , 1976, 1982 ve 1986’da üç kere gözden geçirilerek yenilenmiştir. Bu programlarda çevre sorunlarına değinilerek çevre politikasında ÇED uygulamnaları istenmiştir. 1987’deki Ortak Geleceğimiz raporunda ise ÇED, sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşılmasında izlenen tahmin-önleme stratejisine uygun olarak kullanılan en önemli çevre yönetim aracı özelliğini kazanmıştır.
Sürdürülebilir Kalkınma ve ÇED Bugün ÇED, Sürdürülebilir Kalkınmanın temel bileşeni olarak görülmektedir ve son yıllarda çok popüler olan çevre yönetimi hizmetinin temel bileşenlerinden biridir. Uygulamada teknoloji, kalkınma ve gelişme iki kollu terazinin bir ucunda, çevre ve çevre koruma gibi kavramlar diğer ucundadır. Terazide bir taraf ağır bastığında, diğer taraf aşağıya doğru inmektedir. Belki de sürdürülebilirliği bu iki kollu terazinin denge konumu gibi ele almak olasıdır. Burada şöyle bir soruyu ya da savı ortaya koymak olasıdır:“İnsanın yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik olarak ortaya çıkan kalkınma ve teknolojinin, yol açtığı çevre sorunları ile insan yaşam kalitesini düşürmesi nedeniyle, teknolojinin ve kalkınmanın ne derecede yaşam kalitemizini yükselttiği ya da yaşam kalitemizi yükseltmek için kalkınmaya ve teknolojiye gerçekte ne düzeyde gereksinim duyduğumuz”. Sürdürülebilirlik kavramı artık yavaş yavaş içerdiği anlamı yitirmekte ve güven vermemektedir. Bu güvensizlikteki haklılığı da, uygulamadaki başarılı örneklerin azlığı ispatlamaktadır. İşte bu noktada ÇED anlayışının, ortaya koyduğu “koruma-kullanma dengesi” ve doğaya verilen zararın onarılması eylemi daha işler gibi gözükmektedir. ÇED bu anlamda kalkınmanın tam ortasında, en kritik noktada yer almaktadır. “Kaçınılmaz olan kalkınmanın ve kalkınma için kaçınılmaz olan tüketimin, çevreye verdiği zararın minimize edilmesi ve verilen zararın onarılması”.
Genel anlamda ÇED’in aşamaları, hazırlık ve eleme, kapsam ve etkilerin belirlenmesi, mevcut çevrenin özellikleri, etkilerin sayısallaştırılması ve değerlendirilmesi, alınacak önlemlerin belirlenmesi, alternatiflerin değerlendirilmesi, ÇED raporunun hazırlanması, karar verilmesi, proje sonrası izleme denetleme ve analiz şeklinde sıralanmaktadır. Bu aşamalardan da anlaşılacağı gibi coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama desteği, aslında bu aşamaların büyük çoğunda yer alması kaçınılmazdır. Özellikle ÇED’de kullanılan değerlendirme yöntemleri büyük oranda, coğrafi bilgi sistemleri desteğine gereksinim duymaktadır. Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi ÇED yasal olarak pek çok ülkede inşaat, madencilik, sanayi, turizm gibi pek çok faaliyet için faaliyetin yapılıp yapılmamasına karar verme eylemidir. Yani bu faaliyetlerin hepsinin ilk aşamasıdır.
ÇED Ne Zaman Uygulanır? ÇED'nin NE ZAMAN uygulanacağı en önemli konulardandır. Bu zamanın mutlaka, çevresel etkilerinin önemli olacağı bilinen bir veya birden fazla faaliyetle ilgili bir proje hakkında UYGULAMA KARARI ALINMADAN ÖNCE olması gerekir. Diğer bir deyişle, ÇED, kesinlikle böyle bir kararda esas alınmak üzere gerçekleştirilmelidir; aksi takdirde, uygulanmasının bir anlamı kalmaz, yalnızca yararlı bir belge niteliği taşır. Oysa sonuçta, ABD'de Kasım 1978'de yürürlüğe konan NEPA'nın uygulanması ile ilgili Yönetmeliğin (Regulations) 1500.1 (c) maddesinde açıkça belirtildiği gibi, "pek tabiidir ki, önemli olan iyi bir belge değil fakat iyi bir karar üretmektir."
ÇED Hangi Faaliyetlerle İlgili Projelere Uygulanır? ÇED'de yanıtlanması gereken ilk soru, HANGİ FAALİYETLER ile ilgili projeler için uygulanacağıdır. Böyle bir belirleme için kabul edilen temel kıstas, etkinin ÖNEMLİ (significant) olup olmayacağıdır. Bazı faaliyetler özellikleri ve/veya büyüklükleri nedeniyle çevre üzerinde "önemli" etkilerde bulunurlar. ÇED, bu tip faaliyetlerle ilgili projelere uygulanır. Bu konuda açıklığa kavuşturulması gereken husus, çevresel etkilerin "önemli" olup olmayacaklarının nasıl belirleneceğidir. Bunun için, ÖNEMLİ ETKİ’nin ayrıntılı bir tanımını yapmak gerekmektedir. Kimi faaliyetler de vardır ki, bulundukları bölgeler nedeniyle zaten ÇED raporu yapılmadan, yapılmalarına izin verilmemelidir. Örneğin turizm ve doğal değerleri açısından önemli olan bir bölgede bir termik santral yapılması gerektiği, ÇED raporu yapılmadan da anlaşılabilir.
Önemli Etki Nedir, Nasıl Ölçülür? Farklı faaliyet tipleri bir kase içindeki toplara benzetilecek olursa, ÇED uygulanacakların bu toplardan hangileri olacağını belirlemek gerekecektir. Tıpkı bir kase içindeki topların farklı renkler ve büyüklüklerde olması gibi, değişik tiplerdeki faaliyetler de farklı özelliklere ve hüyüklüklere sahiptirler ve çevre üzerinde farklı etkilerde bulunurlar. Bu farkın belirlenmesi etkilerin ÖNEMLİ olup olmayacağı ölçülerek yapılır.İşte burada yanıtlanması gereken soru ÖNEMLİ ETKİnin nasıl ölçüleceğidir.Etkinin ÖNEMLİ (significant) olması kavramı ilk defa ABD'nin Ulusal Çevre Politikası Yasasi'nda (NEPA) yeralmıştır. Daha sonra bu kavramın açılımı, ABD'de Kasım 1978'de yürürlüğe konan "NEPA'nın Şartı Olan işlemlerin Uygulanması Hakkında Yönetmelik"in (Regulations) 1508.27 no'lu maddesinde içerik (context) ve ŞİDDET (intensity) olarak yapılmıştır. Böylece, ÖNEMLİ ETKİ kavramı iki kıstasa bağlanmış, "içerik" ve "şiddef'in nasıl ölçüleceği bu maddede ayrıntılı olarak açıklanmıştır. ÇED'nin diğer ülkelerde de yaygınlık kazanmasıyla birlikte, birçok bilim adamı tarafından "önemli etki"nin saptanmasında kullanılan çeşitli ÇED yöntemleri geliştirilmiştir; bu yöntemler daha sonra ÇED yöntemleri ile ilgili bölümde açıklanmaktadır. "Önemli etki"nin "içerik" ve "şiddet" olarak ölçülmesi konusudaki bu gelişmeler kase içindeki toplar benzetmesine dönülerek açıklanacak olursa, kase içinden seçilecek topların hangi renklerde (siyah, kırmızı, mor, kahverengi, sarı gibi) ve büyüklüklerde (3 cm çapında ve daha büyük gibi) olacağı belirlenmiş olmaktadır. Diğer bir deyişle, ÇED uygulanacak projeler için faaliyet tiplerinin nasıl seçileceği artık bilinmektedir. Bundan sonra yapılacak iş, bu seçimin yapılmasıdır.
Ülkemizde ÇED - Ön ÇED Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği, planlanan faaliyet (fabrika, altyapı tesisleri,işletmeler vb..) eğer yönetmeliğin ek1 veya ek2 listesinde ise, faaliyetin işletmeye geçmeden önce çevresel etkilerinin değerlendirildiği bir rapor hazırlanarak çevre ve orman bakanlığından izin almasını öngörür. Eğer planlanan faaliyet ek1 listesinde yeralan büyük bir faaliyet ise (büyük havaalanı, termik santral, büyük dökümhaneler vb ..) faaliyeti planlayan adına çevre ve şehicilik bakanlığından yetki almış bir kurum veya danışmanlık firması yönetmelikte tanımlanmış formata göre bu faaliyetin olası çevreye olan etkilerini, alternatiflerini, yararlarını ve zararlarını anlatan çevresel etki değerlendirmesi raporu hazırlar ve çevre ve orman bakanlığına izin için başvurur. Gayet uzun ve zorlu bir izin sürecidir. Eğer kurulması planlanan faaliyet nispeten küçük tesislerin listelendiği ek2 kapsamında yer alıyorsa, bu durumda faaliyet sahibi konu ile ilgili üç mühendisin imzasıyla eski yönetmelikte adı ön çed olan ancak yeni yönetmelikte ismi proje tanıtım dosyası olan raporu hazırlar ve kurulacağı ilin valiliğine (il çevre ve şehircilik müdürlüğü) izin için başvurur. Çevre müdürlüğü ya bu faaliyete izin süreci sonunda çevresel etkileri önemsizdir kararı vererek çed gerekli değildir belgesi düzenler yada çevresel etkileri önemlidir der ve dosyayı bakanlığa gönderir. Bu durumda faaliyet ek1 kapsamındaki faaliyetler için öngörülen sürece tabi olur. Yukarıda süreci kısaca anlatılan ced kurulacak faaliyetin çevreyi kirletmesini önlemek amacıyla yapılmaz. Ced, ilgili kanun, yönetmelik ve mevzuat kapsamında belirlenen sınırlar içerisinde çevreye etkilerinin an az olması için alınacak tedbirlerin, uyulacak kuralların faaliyet sahibi tarafından taahhüt edilmesidir. Çünkü her faaliyetin az yada çok çevreye olumsuz etkisi vardır. Önemli olan zaten çok azalmış olan çevresel açıdan hassas bölgelerin korunmasını sağlamak ve planlanan faaliyetin, ekosistemin kendini yenileyebilme kapasitesini aşmayacak şekilde işletmeye geçmesini sağlamaktır.
ÇED Uygulanacak Projeler İçin Faaliyet Tipi Seçiminde Hangi Yaklaşımı İzlemeli? ÇED'nin farklı ülkelerdeki gelişim süreci içinde, bir projeye ÇED'nin uygulanmasının gerekip gerekmeyeceğini belirlemek için faaliyet tipleri seçiminde üç farklı yaklaşım izlenmiştir. Bu yaklaşımlar şunlardır (EIA in The Netherlands): (1) Her proje için tek tek belirleme, (2) Genel saptamalara göre belirleme (3) ÇED'nin uygulanacağı projeler için faaliyet tiplerinin sıralandığı bir liste düzenleme. Birinci yaklaşım ile, hazırlanan her proje için ÇED uygulamanın gerekip gerekmeyeceği, yukarıda açıklanan önemli etki kıstasına göre tek tek belirlenir, ikinci yaklaşımla, önce, ÇED uygulanacak projelerin belirlenmesinde önemli etki kıstasına göre dikkate alınacak genel özellikler belirlenir, daha sonra, hazırlanan her proje için ÇED uygulanıp uygulanmayacagina bu genel özelliklere uyup uymadığı saptanarak karar verilir. Bu iki yaklaşımın en önemli zorluğu, zaman alıcı olmaları, dolayısıyla da pratik olmamalarıdır. Üçüncü yaklaşım, uygulamada en pratik olanıdır. Bu yaklaşım ile, ÇED uygulanacak projelerin hangi tiplerdeki faaliyetler hakkında olacağı önceden düzenlenen bir faaliyetler listesiyle belirlenir; böylece, hazırlanan projeler için ÇED uygulanıp uygulanmayacagının her seferinde tek tek belirlenmesi gerekmez. Halen ÇED uygulayan ülkeler tarafından ve uluslararası kuruluşların belgelerinde en fazla hu yaklaşım tercih edilmektedir. Ülkemiz ÇED Yönetmeliği de bu yaklaşımla hazırlanmıştır.Yukarıda açıklanan her üç yaklaşımda da hedef, ÇEVRESEL ETKİ değerlendirme RAPORUnun hazırlanması gerekli olan projelerin belirlenmesidir.
Çevresel Etki Değerlendirme Raporu Nedir? ÇED Raporu, tıpkı bir fabrikadan en son pazarlanan nihai ürün gibidir; ÇED sürecinin daha önceki bütün işlemleri bu nihai ürünün ortaya çıkarılması içindir. Bir ÇED RAPORU ile, bir projenin doğrudan ve dolaylı, uzun ve kısa süreli, olumlu ve olumsuz tüm çevresel etkileri, farklı bilim dallarından uzmanlar tarafından bilimsel yöntemler ve teknikler kullanılarak irdelenir, olumsuz olacakları bu irdemelerle belirlenen çevresel etkiler için alternatif önlemler belirlenir. Amaç, söz konusu projenin gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği hakkında karar alacaklara, olası çevresel etkiler hakkında bilimsel inceleme ve irdelemelere dayalı bir belgenin sunulması ve böylece yatırımlarla ilgili olarak alınacak kararlarda kalkınma ile çevre arasında denge kurucu bir yaklaşım izlenmesidir. Diğer bir deyişle, ÇED Raporu, "Sürdürülebilir Kalkınma" hedefi yönünde "tahmin-ve-önleme" stratejisinin karar vericiler tarafından izlenmesinde kullanılan bilimsel bir uygulama aracıdır. ÇED Raporu kapsamındaki çalışmaların en özgün bölümü, projenin olası çevresel etkilerinin irdelenmesi ve olumsuz olacağı saptananlar için alternatif önlemlerin belirlenmesidir. Bunun için, yerinde yapılan incelemelerle elde edilen bütün bulgulara dayanılarak, ÇED için geliştirilmiş özgün bilimsel yöntem ve teknikler kullanılır; örneğin, hava ve su kirliliklerinin yaratılılıp yaratılmayacagmın tahmini için çevre mühendislerince dağılım modelleri, nüfus, kentleşme ve istihdama etkilerinin nasıl olacağı hakkında sosyal bilimciler ve şehir plancıları tarafından projeksiyon yöntemleri kullanılır. Kısaca ÇED raporu hazırlama işi farklı meslek disiplinlerini ve bunların mesleki yöntemlerini içerir.
ÇED Raporu Hazırlanacak Projelerin Seçimi ÇED Raporları "önemli çevresel etkileri" olacak projelere uygulanır, digerlerine uygulanmaz. Bazı faaliyet tiplerinin çevresel etkilerinin "önemli" olacağı önceden bilinmektedir; örneğin, termik santrallar, otoyollar, demir çelik sanayii tesisleri, petrokimya kompleksleri, çimento fabrikaları, ve diğer benzeri büyük tesisler gibi. Bunlar, ÇED Raporu uygulanacak projeler için hazırlanan faaliyetler listesinde toplanırlar. Ancak, bazı faaliyetlerin çevresel etkilerinin "önemli" olup olmayacağı önceden kesin olarak bilinememektedir. Bu durumda proje konusu faaliyetle ilgili tesisin büyüklügüne ve/veya yeralacagı çevrenin bu tesisin yapacağı etkilere karşı hassasiyetine göre, yaratılacak çevresel etkiler "önemli" olabilir' ya da olmayabilir. Çevresel etkileri projeden projeye değişebilen ve dolayısıyla hu etkilerin "önemli" olup olmayacağı projeleri hazırlanmadan önce bilinemeyen tarımsal sulama faaliyetleri, hayvancılık tesisleri, ağaç sanayii, gıda sanayii, bazı madencilik faaliyetleri, turistik tesisler, kentsel altyapı ile ilgili inşaatlar, ve daha burada sıralanamayan pek çok faaliyet,ÇED kapsamında ikinci grup faaliyetler olarak ele alınırlar. Üçüncü bir grup daha vardır ki, bunlar çevresel etkilerinin önemli olmayacağı önceden bilinen, dolayısıyla da ÇED Raporu dışında bırakılanlardır.
Eleme Nedir, Nasıl Yapılır? ÇED sürecinde ELEME ("screening"), yukarıda belirtildiği gibi, ÇED Raporu hazırlanacak projeler ile hazırlanmayacakları ayrıştırmak için yapılan bir içtir. Bu eleme isinden amaç, bir proje konuşu faaliyetin ya da faaliyetlerin çevresel etkilerinin "önemli" olup olmayacağım saptamaktır.Yukarıda, "ÇED Uygulanacak Projelerin Faaliyet Tipi Seçiminde Hangi Yaklaşım izlenmelidir?" başlıklı bölümde, üç farklı yaklaşım açıklanmakta bunlardan üçüncüsünün pratik olması nedeniyle en fazla tercih edileni olduğu belirtilmektedir. Bu eleme yaklaşımı ile, kolaylıkla listelenebilen ÇED uygulanacağı kesin belli olan birinci grup faaliyetleri (yukarıdaki birinci kasedekiler) ve ikinci grup olan ÇED uygulanıp uygulanmayacağı belli olmayanlar (yukarıdaki ikinci kasedekiler) için birer liste hazırlamak olanaklıdır. Böyle iki grup halinde listeleme yaklaşımı, ülkemiz ÇED Yönetmeligi'nde de izlenmiştir, ikinci gruptaki faaliyetlerle ilgili projelerden hangileri hakkında ÇED Raporu hazırlanacağım belirlemek için bir eleme aşamasına daha gerek vardır, işte bu eleme aşamasında, yukarıdaki "ÇED Uygulanacak Projelerin yeraldıkları ortamın çevresel özellikleri nasıl olursa olsun, etkileri daima "önemli"olur. Ancak bazı durumlarda, "çevre" dış etkilere karsı öylesine hassastır ki, buralara tavuk kümesi dahi yapılsa "önemli" etkiler yaratabilir. Bu nedenle, ÇED'ne "çevre" yönünden de yaklaşılması, ÇED Raporu hazırlanmasına gerek olup olmayacagmın, çevresel etkilere karşı HASSAS YÖRELER için ayrıca saptanması gerekli görülmüştür. Ülkemiz ÇED Yönetmeligi'nde de böyle bir uygulamaya yer verilmektedir.
ÇED Raporu İçin Seçilecek Konuların Listesi ÇED raporunun ana kapsamı aynı olmakla birlikte, faaliyet tipine bağlı olarak ÇED Raporu içerisinde kullanılan yöntemler değişebilir. Yine bu kapsamda ÇED Raporu için kullanılacak format da değişebilir.
ÇED’in Aşamaları ÇED’in aşamalarını şu şekilde sıralayabiliriz: Hazırlık Çalışmaları ve Eleme Kapsam ve Etkilerin Belirlemesi Mevcut çevrenin özelliklerinin belirlenmesi ve projenin ve alanın tanımlanması Etkilerin sayısallaştırılması ve tanımlanması, ölçülmesi, değerlendirilmesi Alınacak önlemlerin belirlenmesi Alternatiflerin, çözüm önerilerinin değerlendirilmesi ÇED raporun hazırlanması ve sunumu Karar verme süreci ÇED sonrası, izleme ve denetleme faaliyetleri Proje sonrası analiz Kapsamlaştırma ya da kapsam belirleme evresi ÇED’in en önemli aşamalarından birisidir ve bu aşamada halkın katılımı da söz konusu olabilmektedir
ÇED Süreci Hazırlık Çalışmaları ve Eleme Kapsam ve Etkilerin Belirlemesi Mevcut çevrenin özelliklerinin belirlenmesi ve projenin ve alanın tanımlanması Etkilerin sayısallaştırılması ve tanımlanması, ölçülmesi, değerlendirilmesi Alınacak önlemlerin belirlenmesi Alternatiflerin, çözüm önerilerinin değerlendirilmesi ÇED raporunun hazırlanması
ÇED’in Parçası : Halkın Katılımı Halkın katılım hem kapsamlaştırma sürecinde projeden etkilecek kişilere görüş sorma şeklinde olduğu gibi, hem de etkilerin değerlendirilmesinde kullanılan bazı yöntemlerde halka yönelik anket çalışmaları yapılabilir.
ÇED’de Yer Alan Meslek Grupları – Ülkemizdeki Durum Ülkemizdeki mevzuata göre En az lisans seviyesinde eğitim görmüş bir kişi kurucu En az üç yıl deneyimli bir çevre mühendisi Mühendislik Mimarlık Fakültelerinin herhangibir bölümünden mezun olan en az üç yıl deneyimli bir kişi ya da üniversitelerin fizik, kimya, biyoloji, arkeoloji, kamu yönetimi, işletme, iktisat, maliye, veya sosyoloji bölümlerinden birinden mezun en az üç yıl deneyimli bir personel. Projeye göre en az bir uzman. Yandaki şekilde projeye göre yer alabilecek uzmanlar örneklenmiştir.
Ülkemizdeki Mevzuat 1983 Çevre Kanununda önemli bir konu ortaya atılmıştır. Kanunun 3.maddesi uyarınca kirleten öder ilkesi kanuna girmiştir. Yine aynı kanunun 10. Maddesinde ÇED kavramı uygulamaya girmiştir. TC Anayasası ‘’Çevreyi ekonomik kalkınma hedeflerine olumsuz etki yapmaması koşuluyla kesaba katsa da, Anayasımıza göre herkesin temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı vardır’’ilkesi ÇED çalışmalarına altyapı oluşturmaktadır. Altıncı, Yedinci, Sekizinci Kalkınma Planlarımızda Sürdürülebilir Kalkınma Kavramı bulunmaktadır. Bu da ÇED’in diğer bir dayanağıdır. Ayrıca ülkemizde Kıyı Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu gibi kanunlarda çevresel konulara ilişkin mevzuatta önemli yer tutmaktadır. 1993 yılında Çevre Kanunun 10. Maddesi uyarınca ÇED Yönetmeliği çıkarılmış ve bu yönetmelik 1997, 2002, 2003, 2008 yıllarında revize edilmiştir. Şu an yürürlükte olan yönetmelik 03.10.2013 tarih ve 28784 sayılı resmi gazetede yayımlanan yönetmeliktir. ÇED Yönetmeliği sayesinde ülkemizde mevzuatta yer alan hava ve su kirliğinin önlenmesi, kıyılarımızın korunması, tarım alanlarının, meraların korunması gibi çevre ile ilgili pekçok yönetmelik etkin şekilde kullanılabilmektedir.
ETKİ KARAKTERİ Mekan boyutu Zaman boyutu Geri dönüşümlülük Etki oluşma olasılığı Yararlı/zararlı etki Sinerjik etki Kümülatif etki Kalıcı/Geçici etki
ÇED İÇİNDEKİ TEMEL GRUPLAR? PROJE SAHİBİ : Bir faaliyeti yürütmeyi isteyen özel ya da devlet organizasyonu YETKİLİ OTORİTE: (Karar verici) : Faaliyet hakkında karar veren devlet kurumu ya da kurumları DANIŞMANLAR: Bilgi üretme değerlendirme ve yorumlama da insan kaynakları ÇED KOMİSYONU: (Uzmanlar grubu) : Yetkili otoriteye fikirler ve önerilerde bulunan bağımsız çalışma grubu HALK: Karar verme sürecinde bir ÇED çalışmasında katılım isteyen her bir insan ya da organizasyon
YERYÜZÜ KAYNAKLARI VE GÖRDÜKLERİ ZARARLAR ÇEVRE FAKTÖRÜ (Bir kaynak ve gördüğü zararlar) ÖLÇÜLECEK ETKİLER ÖLÇÜ BİRİMİ ÖLÇME TEKNİĞİ DEĞERLENDİRME SORUMLULUĞU TEKNİK YARDIM KAYNAĞI MİNERAL KAYNAKLAR Kullanılabilir Mineral Kaynaklarındaki Değişim Ton Mevcut verileri mineral kaynakların nitelik ve miktarını belirleyen testlerden geçirme Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı MTA ve Çevre Bakanlığı TOPRAK KAYBI Toprak kaybındaki değişim Ton/Zaman Evrensel toprak kaybı Denklemi (uyarlanarak) Köy İşleri Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Toprak ve Su Muhafaza Toprak ve Su Muhafaza KIYI EROZYONU Kıyı sınır çizgisindeki değişim Metre/Yıl Harita, Hava fotoğrafı, Uygu görüntüsü ZEMİN ÇÖKMESİ Yüzey elevasyonundaki gelişim faaliyetlerine bağlı olarak görülen değişim Ölçülecek soysa etki: Zarar gören insan sayısı Etkilenen kişi ve yitirilen YTL Alan olarak çökmeye eğilimli alanların miktarı Fiziksel koşullara bakarak tahmin Mevcut ve öbnerilen alan kullanımına göre kayıp tahmini MTA Ekonomik Alanda Yardım alınmalı
YERYÜZÜ KAYNAKLARI VE GÖRDÜKLERİ ZARARLAR ÇEVRE FAKTÖRÜ (Bir kaynak ve gördüğü zararlar) ÖLÇÜLECEK ETKİLER ÖLÇÜ BİRİMİ ÖLÇME TEKNİĞİ DEĞERLENDİRME SORUMLULUĞU TEKNİK YARDIM KAYNAĞI TOPRAK KAYMASI Topografyadaki değişiklik Sosyal ve ekonomik boyutu Zarar Gören kişi ve mülk sayısı Torak kaymasına eğilimli alan miktarı Zarar gören kişi ve TL. DSİ, Yer altı suları ile ilgili Ayrıntılı Çalışma VERİMLİ TARIM ALANLARI Verimli tarım arazisi miktarındaki değişiklik, Tarım işletmesi sayısındaki değişiklik Alan miktarı ve işletme sayısı Kayıpları mülkiyet sınırlarını kullanarak planimetre ve grid üzerinde ölçülebilir Tarım Bakanlığı Korumacı Yaklaşımı Olan Aracı Kurumlar
JEOLOJİ YER KABUĞUNU, ONUN OLUŞUM VE GELİŞİMİNİ KONU ALIR YAPISAL EKOLOJİ Fay hatları Depremsellik JEOTEKNİK ÖZELLİKLER ÖLÇÜM TEKNİKLERİ Arazi çalışması Laboratuar Sondaj Kayaç testleri Zemin testleri * AFET BÖLGELERİNDE YAPILACAK YAPILAR HAKKINDA YÖNETMELİK (1997)
JEOLOJİ Aranması gereken husus Aramaktaki amaç Mineroloji, petrografi, paleontoloji Etüd bölgesinin ne şekilde meydana geldiğinin izahı, baraj ve su toplama sahalarının jeolojik haritası inşaat malzemesi için hususi haritaların tanzimi Tektonik (kıvrım, fay, çatlak, arızalar, yatım ve istikamet) Su toplama havzasının ve baraj temelinin su kaçırıp kaçırmayacağı Sedimentasyon (tabakalaşma şekli, tabaka yayımı, kalınlıkları) Su kaçırıp kaçırmayacağının tespiti El sondajı ile zemini yoklama yatay ve dikey galeri, tünel ve kuyular Tabaka serisi ve kalınlıkları hakkında bilgi, sert kayalar üzerinde ne kadar ayrışmış kısım olduğunun tayini, birikinti ve moren yığınlarının ne kadar derine indikleri Jeofizik usuller Tabaka duurmları, yer altı su seviyesinin tayini, elastikiyet tayinleri Su geçirme tecrübesi YEr altı suyunu tutma özelliğinin, aşınma tehlikesinin, kayalarda boşluk ve çatlakların tayini Sıkışma tecrübesi Baraj sahilindeki bina ve arazide oturma kayma tehlikesi olup olmayacağı Kabarma tecrübesi Kil, marn gibi taşların sulu ve kuru hallerde ne dereceye kadar kabarıp tekrar büzülmeleri Zeminin kimya özelliği Baraj suyu seviyesinin alçalıp yükselmesi ile kimyasal özelliğinin değişmesi (jibs, anhidrit ve kalker dolomitlerin erime nispetleri değişik olur. Tazyik altında çok erir.
HAVA KALİTESİ CO (karbonmonoksit) NOx (Azot oksitler): NO, NO2 HİDROKARBONLAR Alkonlar Alkenler Asetilenler Aromatikler FOTOKİMYASAL OKSİDANLAR PARTİKÜLLER (toz, buhar, sis, duman, sprey) SO2 (Kükürtdioksit) DİĞER Toksik (Asbest) Florürler
HAVA KALİTESİ HAVA KİRLETİCİLERİNİN ETKİSİ ÜÇ AŞAMADA İNCELENEBİLİR. Emisyon aşaması Atmosferik yayılma Alıcılar ETKİ DEĞERLENDİRME İKİ AŞAMADAN İBARETTİR Faaliyetten kaynaklanan emisyon nedeniyle, atmosferdeki kirletici konsantrasyonundaki artışın hesaplanması Artan konsantrasyona maruz kalma nedeniyle mala ve cana olacak zararın hesaplanması
HAVA VE UĞRADIĞI ZARARLAR ÇEVRE FAKTÖRÜ (Bir kaynak ve gördüğü zararlar) ÖLÇÜLECEK ETKİLER ÖLÇÜ BİRİMİ ÖLÇME TEKNİĞİ DEĞERLENDİRME SORUMLULUĞU TEKNİK YARDIM KAYNAĞI HAVA KALİTESİ Partikül ve SO2, CO, Azot oksitler, Hidrokarbonlar, Fotooksidantlar, Floridler, Diğer kirleticilerin Konsantrasyonlarındaki Değişiklikler ile görüş mesafesi ve emisyon miktarındaki değişiklikler Etkilenen İnsan, Hayvan sayısı, Alan kullanım tipleri Ppm microgram Bu sayı ve miktarlar Matematiksel difüzyon modelleri Mevcut ve öneri alan kullanımına dayanan veriler Çevre Bakanlığı, Belediyeler, Hıfzısıhha Bu kuruluşların sağladığı bilgiler KOKU Kokunun konsantrasyonu ve süresi Yıllık, 24 saatlik, 3,1, saatlik Ppm Geçmişteki durulma şimdiki durumu karşılaştıracak Matematiksel yayılma birimleri GÜRÜLTÜ İnşaat, Endüstriyel faaliyetler, Trafik ve benzer faaliyetlerde Gürültü ve değişimi Desibel Gürültü etki ve zonlarına ilişkin Matematik modeller Karayolları ve kent içi yollardan sorumlu kuruluşlar
SU KALİTE PARAMETRELERİ TANIMI VE KAYNAKLARI FİZİKSEL NORMAL KOŞULLAR ALTINDAKİ YOĞUNLUK VE DEĞERLERİ ETKİLERİ YA DA SONUÇLARI Sirkülasyon Tatlı su akışı, gelgite bağlı hareket ve rüzgarın kıyı sistemlerindeki su hava hareketlerine birlikte etkilerinin sonucudur Sirkülasyon, besin maddeleri ve sediment taşır, planktonları sevkeder, bitki ve hayvan atıklarını temizler, tuzluluğu kontrol eder. Kazı ve dolgu faaliyetleri, iskele inşaatları sirkülasyonda değişmelere sebeb olur Askıda Partiküller / Bulanıklık (ppm) Bir su modelinin bulanıklığı, askıdaki partiküllerce azaltılan ışık şiddeti derecesinin bir ölçüsüdür. Askıdaki partiküller, erozyon sedimenti, organik aşıntılar ve planktondan oluşur. Değişkendir Bulanık su estetik ve içecek yönünden insanlarca tercih edilmez. Bulanık su ışık geçişini azaltır, bu da bitki büyümesini ve yaban hayatını etkiler Koku ve Tat Sudaki hoş olamayan kokular ve tatlar, çürüyen bitkiler ya da diğer organik maddeler, lağım; endüstriyel atıklar ile ilişkilidir. Doğal koşullardaki vejetasyonun bol olduğu yüzey sularında koku-tat problemleri olabilir Sudaki koku ve tat özellikle içecek ve evsel amaçla kullanımlarda ve çoğu gıda endüstrilerinde istenmez Renk Çürüyen bitkiler, turba, linyit ve diğer bitki kalıntıları, endüstriyel atıklar ve lağım pisliği suda renge sebep olur Vejetasyonun çok bol olduğu bataklıklar kabalt platin ölçüsünde birkaç yüz birim renk değerine sahip olabilir Yüksek renklikteki su, boya, buz yapımı gibi pek çok sanayice estetik yönünden tercih edilmez. Sıcaklık (Fº veya Cº) Su sıcaklığında, doğal mevsimsel değişmeler dışındaki değişiklikler elektrik santrali ya da diğer endüstriyel maddeler ya da su akış örneklerindeki değişikliklerden kaynaklanbilir. Yüzey suyu sıcaklığı aşağı yukarı aylık hava sıcaklığı demektir. Su hayvanlarının pek çok fonksiyonu sıcaklık kontrolüdür.
SU KALİTE PARAMETRELERİ TANIMI VE KAYNAKLARI KİMYASAL NORMAL KOŞULLAR ALTINDAKİ YOĞUNLUK VE DEĞERLERİ ETKİLERİ YA DA SONUÇLARI Çözünmüş oksijen (ppm) Sudaki çözünmüş oksijenin normal bir atmosfer ile dengedeki kapasitesi, sıcaklık ve ayrışmış maddenin bir fonksiyonudur. Doğal sular çözünmüş oksijen ile nadiren dengede ve nadiren tamamen doymuş duurmdadır Sağlıklı bir bitki ve hayvan hayatı için en az 6 ppm’e ihtiyaç duyar. Biyokimyasal Oksijen İhtiyacı (BOT (mg/l)) BOI, mikrobiyal hayat tarafından suda mevcut organik maddeyi özümlerken tüketilen çözünmüş oksijenin bir ölçüsüdür. Sağlıklı akıntılar normalde 3-5 mg/l BOI içerirler. Yüksek BOI çözünmüş oksijen azlığını gösterir. Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOI) Biyolojik bir işlemden ziyade kimyasal bir oksidasyon kullanan organik maddenin ayrı bir ölçüsüdür pH (pH birimleri) Suyun hidrojen iyonu yoğunluğunun bir ölçüsüdür. Hidrojen iyonu yoğunluğu diğer maddelerin ayrışma derecesini kontrol eder Tatlı su bünyelerinde pH 6,0 – 8,0 arasındadır. (7,0 pH değeri nötr, 7,0’dan küçük asidik ve 7,0’dan büyük alkalidir) 5,0 ya da 6,0 ın altındaki pH değerleri evrensel veya endüstriyel kullanımlar için aşındırıcı olabilir Çözünmüş katılar Tuzluluk (mg / veya ppm) Suyun tuzluluğu, çözünmüş tuzların kompleks bir karışımını kapsar. Kıyı sularında, sodyum klorid en bol bulunandır. İçeriye akan kanal ve tatlı sular ve sirkülasyondaki değişmeler ile diğer boşaltımların tümü tuzluluk değişimine neden olur. Kıyı alanlarındaki deniz suyunda tuzluluk 35,000 ppm’e ulaşabilir, akarsularda ise yaklaşır İçme suyu kullanımları için 500 ppm’nin altındaki tuzluluk istenir
SU KALİTE PARAMETRELERİ TANIMI VE KAYNAKLARI KİMYASAL NORMAL KOŞULLAR ALTINDAKİ YOĞUNLUK VE DEĞERLERİ ETKİLERİ YA DA SONUÇLARI Özgül iletkenlik Suyun elektrik iletkenliğinin bir ölçüsüdür. Tatlı su genelde 1000 mikromhosdan küçük bir spesifik iletkenliğe sahiptir. Okyanus suyu 50,000 mikromhasdan büyüktür Besinler (Nitrojen ve fosfor) Amonyak ve nitratlar azotlu organik maddelerin ayrışmasının nihai ürünleridirler. Fosfotlarda indirgenmenin ürünüdür. Kaynakalr, atmosfer, bitki döküntüsü, hayvan dışkıları, gübreler, lağım endüstriyel atıklardır. Kirlenmenin olmadığı koşullarda amonyak yoğunluğu 0,2 mg/l’nin altında, nitrat yoğunluğu 1,0 pp’nin altındadır ve fosfatlar nadiren önemli derecededirler. Nitrojen (azot) ve fosfor en önemli bitki besinleridir. Genelde kıyı sularında kullanılabilir. Nitrat miktarının bitkilerin bolluğunu kontrol eden faktör olduğu kabul edilir. Zehirli maddeler, ağır metal içeren siyanürler, deterjanlar, fenoller Bu tip maddeler, yüzey suyu bünyelerinde endüstriyel atıkların, yerleşim ve tarım akıntılarının sonucu olarak bulunurlar Metallerin izlenebilir nicelikleri sular için de doğal olarak ortaya çıkar. Bu mzddelerin hepsi yaban yaşamı ve insan için belirli yoğunluklarda zehirlidir. Petrol ve yağ (mg/l) Petrol kirliliğinin temel kaynakları petrol üretimi işlenmesi ve nakli işini yapan kuruluşlardır. Diğer kaynakalr, şehirsel akıtılar, botlardan dışarı verilenler ve sintine sulardır. Bazı organizmalar besini yağ olarak depolarlar yoğunluklar 10 mg/l’ye kadar olabilir Petrol ve yağ sağlık için tehlikelidir, suyun arıtılması zorluğa, koku sorunlarına ve endüstride de sorunlara sebep olurlar.
SU KAYNAKLARI VE GÖRDÜKLERİ ZARARLAR ÇEVRE FAKTÖRÜ (Bir kaynak ve gördüğü zararlar) ÖLÇÜLECEK ETKİLER ÖLÇÜ BİRİMİ ÖLÇME TEKNİĞİ DEĞERLENDİRME SORUMLULUĞU TEKNİK YARDIM KAYNAĞI Yüzey suyu akışı Hidrografla (Su düzeylerini gösteren eğriler’e yapılan harita) Faaliyet öncesi ve sonrası ölçülür. Birim zamanda içerisinde suda meydan gelen artışlar (hacim), tabaka oluşuyorsa kalınlığı Bu amaçla geliştirilmiş bilgisayar programları DSİ ve Diğer kuruluşlar, Ortaklaşa Diğer ortak kuruluşlardan teknik yardım Taşkın alanlar Taşkının yüzeysel ve yayıldığı alanda oluşan su tabakasının derinliği (Gelgit olayları ile olan taşkın bunu içermez) m³ / sn Bu amaçla geliştirilmiş bilgisayar programları, Taşkın sıklığı analizi yapılır. Bu suyun nereden geldiğini analiz eden yöntemler DSİ, Afet işleri Islak alanlar (gelgite bağlı ıslak alanlar) Islak alanın değerindeki değişme (Biyolojik üretkenliğin hızlı olduğu yerdir) Dekar, Hektar Islak alan haritaları, hava fotoğrafları, uydu görüntüleri Milli PArklar Islak alanlar (gelgite bağlı olmayan ıslak alanlar) Milli pArklar, DSİ
SU KAYNAKLARI VE GÖRDÜKLERİ ZARARLAR ÇEVRE FAKTÖRÜ (Bir kaynak ve gördüğü zararlar) ÖLÇÜLECEK ETKİLER ÖLÇÜ BİRİMİ ÖLÇME TEKNİĞİ DEĞERLENDİRME SORUMLULUĞU TEKNİK YARDIM KAYNAĞI Yüzey suyunun niteliği (Göller, Nehirler, Baraj gölleri, deniz kıyılarındaki deltalarda) Erimiş Oksijen Konsantrasyonundaki değişiklik, ağır metaller, N, F, Süfli fenol, Yağ, Petrol, Alkali ve asitler, Suyun sıcaklığı, tadı, kokusu, Biyolojik oksijen ve kimyasal oksijen gereksinmesi Ppm, Microgram Her birinin kendisine ait standart teknikleri mevcut, ayrıca bilgisayarlar kullanılır DSİ, SU ürünleri fakülteleri Yer altı suyu Miktar olarak etki, Suyun verimliliğindeki azalma da kalite olarak, yer altı suyunun Biyolojik ve Kimyasal Potansiyel Kirletici Maddelerle Kalite değişimi Her değişkene ayrı ayrı ölçü birimi kullanılır Hidrolojik araştırmalar Su Kaynaklarından sorumlu kuruluşlarca
BİTKİ ÖRTÜSÜ VE UĞRADIĞI ZARARLAR ÇEVRE FAKTÖRÜ ÖLÇÜLECEK ETKİLER ÖLÇÜ BİRİMİ ÖLÇME TEKNİĞİ DEĞELENDİRME SORUMLULUĞU TEKNİK YARDIM KAYNAĞI Bitki örtüsü Bitki örtüsünün fiziksel koşullarındaki değişim Böyle bir zararlanmaya uğrayan alanın genişliği Fiziksel koşullara dayalı tahminler yapılır Orman Bakanlığı, Çevre Bakanlığı Orman ve Bitki Örtüsü Haritaları elde edilir. Bitki örtüsü (şahıslara bağlıysa) Zararlara uğrayan kişi sayısı ve mülk sayısı Dekar/ Hektar, kişi Mevcut ve önerilene alan kullanımlarına dayalı tahminler yapılır Orman ve Bitki Örtüsü Haritaları elde edilir Soyu tehdit altında olan bitkiler, endemik bitkiler, nadir bulunan bitkiler her birinin varlığındaki değişikllik Yok edilen bitki sayısı Bu amaçla geliştirilmiş bilgisayar programları, haritalar, hava fotoğrafları, Uydu görüntüleri Bitki listeleri ile kontroller Doğa korumadan yardım alaınabilir Yukarı havzadaki ormanlık alanlar Ormanı oluşturan türlerin çeşitliliği, Görsel özellikleri, örtünün tipi, ölçüsü, min boyutları gibi değişimler Alanda yapılacak değerlendirmeye göre azalma miktarı Her biri için ayrı ayrı ölçüler kullanılır Orman haritaları
BİTKİ ÖRTÜSÜ SINIFLANDIRMALARI Ormanlar Çayır-Meralar Sulak alanlar Endemik bitkiler Ağaçlar Çalılar Otsu bitkiler Tarımsal ürünler Mikroflora Su bitkileri Yok olma tehlikesi altındaki türler Kültür Bitkileri Doğal Bitki Örtüsü Su İçi Bitkileri Endemik, Nadir, Tehdit altında Bitkiler Yukarı Havza Ormanları
YABAN YAŞAMI VE UĞRADIĞI ZARARLAR ÇEVRE FAKTÖRÜ (Bir kaynak ve gördüğü zararlar) ÖLÇÜLECEK ETKİLER ÖLÇÜ BİRİMİ ÖLÇME TEKNİĞİ DEĞERLENDİRME SORUMLULUĞU TEKNİK YARDIM KAYNAĞI Kabuklu, kabuksuz hayvan Tür ve sayı değişimi Habitat değişiminin derecesi Ekonomik yönden değerli türlerin sayı ve çeşitlerinin değişime daylı tahminleri Su ürünleri, Doğa koruma ile ilgili kuruluşlar Orman ve Bitki Örtüsü Haritaları elde edilir Su kuşları Habitatların niteliği, miktarlarının değişimi Habitat koşulları sınırlandırılmaya tabi tutulur Doğa koruma ile ilgili birimler Yukarı havzadaki yaban yaşamı (memeli) Faunanın niteliği ve miktarlarındaki değişim Gelişim öncesi ve sonrası habitat koşullarının karşılaştıırlması Milli parklar Soyu tehdit altındaki yaban yaşamı Tür sayıları Avcı kuşlar Değişim bağlı nüfus değişiklikleri
ESTETİK-KÜLTÜREL VE UĞRADIĞI ZARARLAR ÇEVRE FAKTÖRÜ (Bir kaynak ve gördüğü zararlar) ÖLÇÜLECEK ETKİLER ÖLÇÜ BİRİMİ ÖLÇME TEKNİĞİ DEĞERLENDİRME SORUMLULUĞU TEKNİK YARDIM KAYNAĞI Tarihi önemi olan alanlar Bir ya da daha fazla tarihi yapının öneminin değişikliğe uğraması, Etkinin öneminin belirlenmesi Tarihi alan ya da yapıların özelliklerinin değişim derecesi, ölçü birimi Arazi incelemeleri, Literatürler, Sörveyler, Alanla ilgili haritalanmış belgelerle ilgili çalışmalar yapılır Kültür Bakanlığı, Eski eserler, Müzeler Genel Müdürlüğü, Kültür Tabiatını Koruma Müdürlüğü Arkeolojik Kaynaklar Arkeolojik kaynaklar Bir veya daha fazla tarihi yapının öneminin değişikliğe uğraması, etkinin öneminin belirlenmesi Değişikliğin derecesi Arkeolojik envanterlerden, sörveylerden, Hava ve Uydu fotoğraflarından yararlanılır Görsel nitelik Görsel nitelikteki değişiklik Hoş, Nötr, Hoşlanılmayan, Rahatsız edici Anketler çalışmalar Kültür Bakanlığı, Müzeler Genel Müdürlüğü, Kültür Tabiatını Koruma Müdürlüğü, Üniversitelerin güzel sanatlar, Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı Bölümleri Olağanüstü doğa özellikleri Değerlerin değişmesi Bu değişimin derecesi Öncesini gösteren Fotoğraf, Video kasetleri vb. gibi belgeler, önerilen alan kullanımlarının neler getireceği
GÖRSEL KALİTEDE ÖNEMLİ OLAN ETMENLER ETKİYE NEDEN OLAN OBJENİN ÖZELLİKLERİ Renk Form Doku Miktar Alan Ölçek Diğer (gürültü, koku …) ALANIN ve YAKIN ÇEVRESİNİN PEYZAJ ÖZELLİKLERİ Çeşitlilik Bitki örtüsü Mimari yapı İZLEYİCİNİN ÖZELLİKLERİ İzleyici sayısı İzleyicinin duyarlılığı İzleyicinin beklentileri ve tercihi BAKIŞ NOKTASI ÖZELLİKLERİ Bakış noktası Objeye göre konumu Kalite
KÜLTÜREL VARLIKLAR Sit Koruma alanı Milli Park Tabiat Parkları Tabiat Anıtı
MEVCUT YÖNETMELİK, MEVZUAT VE YÖNERGELER Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Turizm Teşvik Kanunu Çevre Kanunu İmar Kanunu Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tesbit ve Tescili Hakkında Yönetmelik Kültür ve Tabiat Varlıkları ile İlgili Olarak Yapılacak Araştırma, Sondaj ve Kazılar Hakkında Yönetmelik Milli Parklar Yönetmeliği
SOSYO EKONOMİK FAKTÖRLER Çalışma bölgesindeki vergi düzeyi İskan karakteristikleri Sağlık servisleri ve sosyal servisler Ulaşım sistemi Yaşam tarzı ve toplumsal tercihler Nüfus hareketleri Etnik gruplar İş durumu Arazi değerleri
SOSYO EKONOMİK YAPI DEĞERLENDİRME AŞAMALARI Sosyo ekonomik çevre envanteri Kritik faktörlerin tanımlanması Değişimlerin tahmin edilmesi
SOSYO KÜLTÜREL ANALİZ Ele alınana hedef kitlenin, nüfus çevre ilişkileri yerleşim eğitim aile yapısı mal varlığı üretim biçimi ulaşım haberleşme ve kentle ilişkilerinin sistematik olarak incelenmesidir.
SOSYO-KÜLTÜREL YAPI ANALİZİ İÇİN YÖNTEMLER anket biyografi gözlem sayma deney belgelerden yararlanma grup tartışmaları simülasyon