İstanbul'da 1526'da doğmuştur. Fâtih Camii müezzinlerinden

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
NEDİM Asıl adı Ahmed'dir. İstanbul'da doğmuştur. İyi bir öğrenim görmüş; Arapça, Farsça öğrenmiştir. Nevşehirli Dâmâd İbrahim Paşa'nın özel kütüphanesinin.
Advertisements

BâKi’NiN HAYATI,EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESELERİ
RUBAİ.
AŞIK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ (KOŞMA). OZANLARIMIZ.
İSLAMİYETİN KABULÜNDEN SONRAKİ TÜRK EDEBİYATI
TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
Türkçe Dersi/Edebiyat Dersi Kaynak Sitesi
TÜRKÇE / Şiir.
ARUZ ÖLÇÜSÜ.
İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI (..?-11.yy.)
Dİnİ tasavvuFİ Türk şİİRİ İslamiyet‘in temel ilkelerine dayanarak nefsi arıtıp, ahlâkı güzelleştirerek dini yaşama ve bu yolla allah'a ulaşma düşüncesine.
1.
9. Sınıf Dil ve Anlatım NİSAN
Kına Gecesi Manileri Kınayı getir aney Parmağın batır aney Bu gece misafirem Koynunda yatır aney.
Türk Halk Müziği.
TÜRK HALK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ.
Sanatsız kalan bir ulusun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
TÜRKÇE / Şiir Türleri ve Söz Sanatları
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA ŞİİR
DESTAN, HALK HİKAYESİ, MESNEVİ
Sesli izleyin Geçişler için tıklayın Olmasa da olur dedi ğ imiz insanlarla doludur hayatımız; tanı ş tı ğ ımız, selamla ş tı ğ ımız; klasik cümlelerle.
DİVAN EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
İSLAMİYET  ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI (GEÇİŞ DÖNEMİ EDEBİYATI ) ( yy)
Nedim’in Hayatı.
Türklerin İslam Medeniyetine Katkıları
HOCA DEHHANİ GAZEL-XIII. YÜZYIL SAYFA:
PARAGRAFIN BÖLÜMLERİ. Paragrafın Bölümleri Hikâye, deneme gibi yazıların giri ş, geli ş me, sonuç bölümleri oldu ğ u gibi paragrafın da vardır. a. Paragrafın.
Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiri
GAZEL DİVAN EDEBİYATI.
ÖMER NASUHİ BİLMEN A.İ.H.L SENANUR BEKTAŞ 10/E ARSLAN KÖSE.
İslami Dönemde İlk Dil ve Edebiyat Ürünleri
DİVAN ŞİİRİ-GAZEL 1.Gazel 2.Necati bey
Hazırlayan Leyla DENİZ. Dilde biri nazım diğeri nesir olmak üzere iki anlatım biçimi vardır. Nazım, ölçülü ve uyaklı anlatım biçimidir. Manzume: Ölçü.
Şiir: Duygu, hayal ve düşüncelerin bir düzene bağlı olarak, çekici/etkileyici bir dil ve ahenkli mısralar içinde aktarılmasıdır. EdebiyatEdebiyat türlerinin.
Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri
ŞARKI Divan şiirine Türklerin kazandır- dığı bir nazım şeklidir. Divan şiirinde bestelenmeye uy- gun ölçü kalıpları ile yazılan ve çoğunlukla 4 dizelik.
Erbaa | 2009 DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ Erbaa | 2009.
CUMHURİYET DÖNEMİ HALK ŞİİRİ
AÖF 2016 Vize Eski Türk Edebiyatı 1 Soruları
ERBAA SINAV DERGİSİ DERSHANESİ. 1. SORU İstanbullu Hoca olarak da anılan Reşit Efendi hangi romanın kahramanıdır?
D İ VAN-I H İ KMET EDEBıYAT PROJE ÖDEVI. DIVAN- ı HIKMET NEDIR ? K ı SACA TAN ı YAL ı M -> Ahmed Yesevi’nin söyledigi “hikmet” adlı siirleri bir araya.
DİNİ TASAVVUFİ HALK ŞİİRİ
Aruzu ustaca kullandığı , ulusal duyguları ön plana çıkardığı vatan millet konuları şiirleri ile ün yapmıştır. Milli Edebiyat akımının ilkelerini benimseyen.
Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme almıştır. Sonraki yıllarda.
I.BEYİTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ
Osmanlı’da divan teşkilatı
ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİ.
Müzik Nedir?.
ŞİİRDE AHENK UNSURLARI ÖLÇÜ HECE ÖLÇÜSÜ
Nedim.
TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM
   Halk edebiyatı -Halk edebiyatı adı üzerinde halkın yaşayışı,hayata bakışı,edebi zevkini yansıtan bir edebiyattır.
ŞİİRDE AHENK UNSURLARI SUNUSU
Pir Sultan Abdal.
KARACOĞLAN.  17'nci yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Göçebe Türkmen obalarında yetişti. Asıl adının İsmail, Halil ya da Hasan olduğu yolunda görüşler var.
EDEBİ KİŞİLİĞİ ve ESERLERİ
CEMAL SÜREYA INCELEME Yağız Fırat BORAN 12-D.
Ziya Paşa (1825 – 1880).
 Türkî-î basit, basit türkçe demektir. Sadece Türkçe kelimelerden oluşmuş ya da ağırlıklı olarak Türkçe kelimelerden oluşan unsurlara denir. Türkçe kelimelerle.
Türk Halk Müziği. TÜRKÜ NE ANLAMA GELİR? Toplumların hayatından kaynaklanan duygu, düşünce ve zevklerini işleyerek dile getiren, ait oldukları toplumun.
Türk Halk Müziği. TÜRKÜ NE ANLAMA GELİR? Toplumların hayatından kaynaklanan duygu, düşünce ve zevklerini işleyerek dile getiren, ait oldukları toplumun.
Türk Halk Müziği. TÜRKÜ NE ANLAMA GELİR? Toplumların hayatından kaynaklanan duygu, düşünce ve zevklerini işleyerek dile getiren, ait oldukları toplumun.
HÜSEYİN SUAT YALÇIN. ■Hüseyin Cahit Yalçın'ın ağabeyi. Tıbbiye'yi bitirdikten sonra (1886), bir süre Midilli ve İstanbul'da hekimlik yaptı. Uzmanlık.
 Divan edebiyatı, Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra meydana gelen yazılı edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatı etkisi altında gelişmiştir. Bu etki,
YAHYA KEMAL BEYATLI ( ). Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme.
Türk Halk Müziği. TÜRKÜ NE ANLAMA GELİR? Toplumların hayatından kaynaklanan duygu, düşünce ve zevklerini işleyerek dile getiren, ait oldukları toplumun.
ARUZ ÖLÇÜSÜ.
OsmanlI’da dİvan teşkİlatI
ANONİM HALK EDEBİYATI Anonım halk edebiyatı, ilk söyleyeni unutulan ağızdan ağıza aktarılak, halkın ortak malı olmuş bır edebiyattır. Anonim edebiyat ürünleri,
Sunum transkripti:

İstanbul'da 1526'da doğmuştur. Fâtih Camii müezzinlerinden BAKİ İstanbul'da 1526'da doğmuştur. Fâtih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi’nin oğludur. Asıl adı Abdülbâkî Mahmud olan Baki, yoksul bir ailenin çocuğu olması sebebiyle, saraç çıraklığına verilmiş ve komşuları Karamanlı Mehmed Efendi'nin delaletiyle medreseye girebilmiştir. Daha yirmi yaşına girmeden, şiirdeki kudretini Zâti gibi eski ünlü üstâdlara kabul ettirmiş bulunuyordu.

Kanunî Sultan Süleyman'a sunduğu kasidesiyle pâdişâhın iltifatına mazhar olan Bâki'nin yıldızı Semiz Ali Paşa zamanında parladı. Bâki'yi seven ve takdir eden Kanuni onu koruyor, iltifat ve ihsanlarıyla yüceltiyordu. Şâir için refah ve saadet devri başlamıştı. Kanûnî'nin ölümü Bakî için büyük bir darbe oldu. Onun için yazdığı mersiyedeki duygularının samimi olduğundan şüphe edilemez.

İyi Arapça, Farsça bilen Bakî, bilgin ve sanatkâr bir şâirdi. II. Selim zamanında önceleri gözden düşmüş gibi görünen şâir kısa zamanda yeniden yükselmeye devam etti. İyi Arapça, Farsça bilen Bakî, bilgin ve sanatkâr bir şâirdi. Kanunî Sultan Süleyman, II. Selim, III.Murad, III Mehmed devirlerinde yaşamış, gözden düştüğü kısa süreler dışında, daima rağbet görmüş, el üstünde tutulmuştur.

En büyük ihtirasının şeyhülislâmlık mevkiine ulaşmak olduğu anlaşılan Bakî şeyhülislâmlıktan bir önceki kademe olan Rumeli kazaskerliğine üç kez yükselmiş ise de, arzusuna kavuşamadan ölmüştür, ölümü 1600 yılındadır.

Gerek sağlığında, gerek ölümünden sonra Şâirler Sultânı (Sultân-üş-Şuarâ) diye anılmış olan Bakî, şiirlerini bir kuyumcu titizliği ile işlemiş, söz sanatlarını ustaca kullanmış, kusursuz şiirleriyle Türk Dîvân Edebiyatında en büyük üstâdlar arasına girmiştir. Fuzûlî'den sonra çağının en büyük şâiridir.

Ustalığını bilhassa gazel ve kasidelerinde göstermiştir. İmâle ve zihafa fazla yer vermemiş, Türk dili ile aruzun kaynaşmasında önemli bir rol oynamıştır. Mutasavvıf bir şâir değildir. Onun için aşk, bu dünyaya ait bir meseledir, insan yaşarken bu gelip geçici dünyanın zevklerinden, nimetlerinden yararlanmalıdır görüşündedir.

Şiirlerinde duygudan daha çok düşünce hâkimdir Şiirlerinde duygudan daha çok düşünce hâkimdir. Fuzûlî'deki ince duyarlık onda pek görülmez. Yeni buluşlara, kullanılmamış teşbihlere çok önem vermiş ve büyük başarı sağlamıştır. Şiirlerinde mağrur bir eda vardır. Bu eda, kendi sanat kudretini bilmesinden ileri gelir. Tabiatiyle Osmanlı imparatorluğunun en parlak bir devrinde yaşamasının da bu edasına tesir ettiği düşünülebilir.

Dili ağdalıdır. Kanunî Sultan Süleyman'ın ölümü üzerine yazdığı terkib-i bend şeklindeki ünlü mersiyesinde olduğu gibi yabancı kelime ve tamlamalara fazlaca yer vermiştir.

GAZEL Arap Edebiyatı’ndan alınmıştır. Din dışı temaları işler. (Sevgi, içki, kadın, eğlence, vb.)

Nazım birimi beyittir.

Nazım birimi beyittir. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler

5-15 beyit uzunluğundadır. Genellikle 5-15 beyit uzunluğundadır.

5-15 beyit uzunluğundadır. Genellikle 5-15 beyit uzunluğundadır. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler 1 Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler 2 Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler 3 Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler 4 Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler 5

Aruz ölçüsüyle yazılır.

Aruz ölçüsüyle yazılır. O lur val la hi bil la hi he mân yal va rı gör sün ler . - - . . - . . . - - . . - - - me f â î lü/me fâ i lü/ me fâ î lü/ me fâ î lün (z)

Beyitler AA XA XA XA biçiminde uyaklanır.

Beyitler AA XA XA XA biçiminde uyaklanır. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

Lirik şiirdir.

İlk beyit «matla» (doğuş), Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

İlk beyit «matla» (doğuş), Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

son beyit «makta» (kesiş) adını alır. Makta beytinde ozanın adı (mahlas-takma ad) geçtiği için, ona aynı zamanda «mahlas beyti», ya da «taç beyit» de denir.

son beyit «makta» (kesiş) adını alır. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

son beyit «makta» (kesiş) adını alır. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

Makta beytinde ozanın adı (mahlas-takma ad) geçtiği için, ona aynı zamanda «mahlas beyti», ya da «taç beyit» de denir. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

Beyitlerden söylenişi en güzel olanına verilen ad ise «beyt-ül gazel»dir.

Beyitlerden söylenişi en güzel olanına verilen ad ise «beyt-ül gazel»dir. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

(Örneğin. «Fuzûli'nin GAYRI UYAKLI GAZELİ» denir.) Gazele ad konulmaz. Herhangi bir gazeli belirtmek için kullanılan uyak sözcüklerinden yararlanılır. (Örneğin. «Fuzûli'nin GAYRI UYAKLI GAZELİ» denir.)

Bâkî’nin işleyeceğimiz gazelini belirtmek için ne deriz?

Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

Bâkî’nin işleyeceğimiz gazelini belirtmek için “Görsünler Gazeli” deriz.

Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler

Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Bağın gülü ve yabangülü yüzünü aç da , o yanağı görsünler; salın servi ve fıstık çamı o yürüyüş tarzını görsünler.

Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Gönlüm bu devasız derdi hep senin kapında kazandı; hasta gönlün nasıl bir onulmaz derde tutulduğunu görsünler.

Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Göğsümde yaralar açıldı, yakamı parçaladım sevginin gül bahçesinde açılan nar çiçeğini görsünler.

Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Zayıf bedenimdeki kaburga kemikleri bir bir sayılabilir; beni görmemiş olan dostlar aynen bana benzeyen mûsıkârı görsünler.

Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler Ey Baki! Güzeller acımaz, şefkat göstermez demek yanlıştır; vallahi billahi gösterirler hele biraz yalvarı görsünler.

Beyitlerin yerini değiştirirsek gazelin anlamında bir değişiklik oluşur mu?

Gönlüm bu devasız derdi hep senin kapında kazandı; hasta gönlün nasıl bir onulmaz derde tutulduğunu görsünler. Ey Baki! Güzeller acımaz, şefkat göstermez demek yanlıştır; vallahi billahi gösterirler hele biraz yalvarı görsünler. Zayıf bedenimdeki kaburga kemikleri bir bir sayılabilir; beni görmemiş olan dostlar aynen bana benzeyen mûsıkârı görsünler. Bağın gülü ve yabangülü yüzünü aç da ,o yanağı görsünler; salın servi ve fıstık çamı o yürüyüş tarzını görsünler. Göğsümde yaralar açıldı, yakamı parçaladım sevginin gül bahçesinde açılan nar çiçeğini görsünler.

Beyitlerin yerini değiştirirsek gazelin anlamında bir değişiklik oluşmaz.

içinde bir bütünlük taşır. Çünkü; her beyit kendi içinde bir bütünlük taşır.

Gazelde verilen imgeler(Mazmunlar) şiirde nasıl kullanılmıştır?

Gül : Nesrin:

Gül : Nesrin: Sevgili, yanağının renginden dolayı Gül ve Nesrine benzetilmiş.

Servi, sanavber

Servi, sanavber Boyunun uzunluğu bakımından serviye, Salınarak yürüyüşünden dolayı da sanavbere (fıstık çamına) benzetilmiş.

gülnâr

gülnâr Rengi ve şekli bakımından şairin vücudunda çıkan yaralara benzetilmiş.

Gazelde gerçek anlamları dışında kullanılan mecaz anlamlı sözcükler hangileridir?

Gülnâr

Gülnâr Gülşen

Gülnâr Gülşen Musikâr

Bu sözcüklerin gerçek ve mecaz anlamları nelerdir?

Gülnâr

Gülnâr Gerçek anlam: Nar çiçeği

Gülnâr Mecaz anlam: Yara

Gülşen

Gülşen Gerçek anlam: Gül bahçesi

Gülşen Mecaz anlam: Vücut

Musikâr

10-15 neyden oluşan üflemeli çalgı Musikâr Gerçek anlam: Efsanevi kuş ya da 10-15 neyden oluşan üflemeli çalgı

Musikâr Mecaz anlam: Vücut

Verilecek dizelerdeki söz sanatlarını bularak açıklayın.

Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler

Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Sevgili yanağının renginden dolayı bahçenin gülüne ve yabangülüne benzetilmiş Fakat sevgili söylenmemiştir. Bu nedenle açık istiare sanatı kullanılmıştır.

Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler

Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Sevgili, boyu ve salınarak yürüyüşünden dolayı serviye ve fıstık çamına benzetilmiş Fakat sevgili söylenmemiştir. Bu nedenle açık istiare sanatı kullanılmıştır.

Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm

Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Gönül, sevgilinin kapısında bekleyip dermansız derdi edinen insan gibi söylenmiş. Burada gönüle insana ait birisinin kapısında bekleyip dert edinen kişi özelliği verilmiş. Bu nedenle “ ” yani sanatı kullanılmıştır.

Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Gönül, sevgilinin kapısında bekleyip dermansız derdi edinen insan gibi söylenmiş. Burada gönüle insana ait birisinin kapısında bekleyip dert edinen kişi özelliği verilmiş. Bu nedenle “kişileştirme” yani Teşhis sanatı kullanılmıştır.

Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler

Burada yaralı gönüle insana ait derde tutulan kişi özelliği verilmiş. Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Burada yaralı gönüle insana ait derde tutulan kişi özelliği verilmiş. Bu nedenle “kişileştirme” yani Teşhis sanatı kullanılmıştır.

Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler

Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Giribanım (yakamı) sözcüğü ile kendisini açılmış güle benzetiyor. Benzeyeni söylemediği için “ ” sanatı kullanılmış.

Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Giribanım (yakamı) sözcüğü ile kendisini açılmış güle benzetiyor. Benzeyeni söylemediği için “açık istiare” sanatı kullanılmış.

Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ayrıca , “muhabbet gülşen”i diyerek vücudunu gül bahçesine benzetmekte ve yine benzeyeni söylemediği için “açık istiare” sanatı kullanmış.

Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler “gülnâr” sözcüğü ile de vücudundaki yaraları da nar çiçeğine benzetmiş.Fakat benzeyeni söylemediği için yine “açık istiare” sanatı kullanılmış.

Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler

sanatı kullanılmıştır. Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Şair bedenini (kaburga kemiklerini) musikâr adlı nefesli çalgıya benzetmekte. Sadece benzeyen ve benzetilenle yapılan benzetmeye denir. Burada sanatı kullanılmıştır. Ayrıca aşk derdiyle çıkardığı inlemeleri de musikâr çalgısının sesine benzetmekte.

Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Şair bedenini (kaburga kemiklerini) musikâr adlı nefesli çalgıya benzetmekte. Sadece benzeyen ve benzetilenle yapılan benzetmeye teşbih-i beliğ (güzel benzetme) denir. Burada teşbih-i beliğ sanatı kullanılmıştır. Ayrıca aşk derdiyle çıkardığı inlemeleri de musikâr çalgısının sesine benzetmekte.

Ey Bâkî

Ey Bâkî Burada “Ey” ünlemini kullanarak sanatına başvurmuştur.

Ey Bâkî Burada “Ey” ünlemini kullanarak ünlem (nidâ) sanatına başvurmuştur.

yalvarı görsünler Yalvar sözcüğü hem yalvarmak eylemi olarak hem de para (Hint parası) anlamında kullanılmıştır. Burada yalvar sözcüğü her iki anlamında da (gerçek anlam) kullanıldığı için sanatına başvurulmuştur.

yalvarı görsünler Yalvar sözcüğü hem yalvarmak eylemi olarak hem de para (Hint parası) anlamında kullanılmıştır. Burada yalvar sözcüğü her iki anlamında da (gerçek anlam) kullanıldığı için Tevriye sanatına başvurulmuştur.

İncelediğimiz gazelde Divan şiiri geleneğine ait hangi özellikler görülmektedir?

Gazel

Beyit (ikilik) Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Beyit (ikilik)

Aruz ölçüsü Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün Aruz ölçüsü

Mazmun (klasik benzetme) Ve Sanatlı süslü söyleyiş Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Sevgili, boyu ve salınarak yürüyüşünden dolayı serviye ve fıstık çamına benzetilmiş Mazmun (klasik benzetme) Ve Sanatlı süslü söyleyiş

sözcükler kullanılmış. Dil ağırdır. Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Arapça ve Farsça sözcükler kullanılmış. Dil ağırdır.

Bâkî *Divan şiirinin en etkili şairidir. *Sanatlı ve güçlü bir söyleyişi vardır. *Genellikle gazel türünde ürünler vermiştir. * Şiir tekniği bakımından kusursuzdur.