AYIRICI TANI-9 Yaygın Gelişimsel Bozukluklar (Otistik Bozukluk): Çocuklu ya da bebeklik döneminde başlar Belirgin hezeyanlar ve halüsinasyonlar yoktur Duygulanımda daha belirgin bozukluklar vardır Konuşma ya yoktur ya da çok azdır, basmakalıp yinelemeler vardır. Kişilik Bozuklukları: Şizotipal, şizoid, paranoid ve sınır kişilik bozuklukları, şizofreni ile bazı ortak özellikler gösterirler Şizotipal ve şizoid kişilik bozuklukları, şizofreni ve affektif olmayan psikozlarla birlikte şizofreni yelpazesi (spektrum) bozuklukları şeklinde tanımlanmışlardır.
AYIRICI TANI-10 Demans (Bunama): Şizofrenide bunamadaki kadar ağır bellek kusuru olmaz Geçmişte pozitif belirtilerin olması ayırıcı tanıda yarımcı olur. Obsesif Kompülsif Bozukluk: Şizofreni ve şizoaffektif bozukluğu olan hastalarda %60’a kadar varan obsesif-kompülsif belirti oranları bildirilmiştir. Algı bozuklukları görülmez Genellikle gerçeği değerlendirme yetisi bozulmaz Ağır dereistik düşünce görülmez
AYIRICI TANI-11 Simülasyon (Taklit etme, malingering): Hastalar parasal ya da adli konulardaki çeşitli “ikincil kazançlar” nedeniyle şizofreni belirtilerini taklit edebilirler. Yapay Bozukluk (factitious): Hastalar sergiledikleri psikotik belirtiler üzerinde simülasyona oranla daha az kontrol sahibidirler. Hasta için çoğunlukla tam bilinçli olmayan ya da bilinç dışı isteklere hizmet eden ikincil kazançlar söz konusudur.
GİDİŞ HASTALIK ÖNCESİ DÖNEM: Şizofreniye özgü olmayan belirtiler görülebilir. Bunaltı, Uyku bozukluğu, Çabuk sinirlenme, Dikkatini odaklamada güçlük, Kendinden beklenen işleri yapamama... Bu durum bazen birkaç hafta ya da ay sürerken, çoğu zaman ise 2-5 yıl devam eder
GİDİŞ(devam) HASTALIĞIN BAŞLANGICI: Tipik olarak pozitif psikotik belirtiler görülür Varsanı ve Sanrılar, Düşünce bozukluğu, Dezorganizasyon... *İlk psikotik belirtiler kimi zaman aniden, kimi zaman ise sinsi sinsi ortaya çıkar. *Başlangıç yaşı açısından cinsiyet farkı bulunmaktadır. En sık olarak; Erkekler için 18 -25 yaşlarda; Kadınlar için 20 -35’li yaşlarda
GİDİŞ(devam) ORTA DÖNEM: Hastalık ilk psikozun ortaya çıkmasından sonra çoğunlukla; 5-10 yıl içinde zaman zaman açık, pozitif (artı) psikotik belirtilerin görüldüğü alevlenmeler ve arada yatışmalarla Yatışma dönemlerinde negatif (eksi) belirtiler genellikle şiddetlenerek sürer. GEÇ DÖNEM: Pozitif psikotik belirtilerin yoğunluğunda yaşla birlikte azalma meydana gelir. Uzun süreli bozulmalar gösteren hastalarda sosyal ve mesleki işlevsellik kayıpları gelişir.
GİDİŞ(devam) PROGNOZ: Şizofreni çok değişik gidiş ve sonlanış özellikleri gösteren süreğen bir bozukluktur. Hastaneye yatarak sağaltım görmüş hastaların, sürekli ilaç kullanmış olsalar bile, yaklaşık %35-40’ı ilk yıl içinde ikinci bir psikoz dönemi geçirirler. Depreşme (nüks) sayısı arttıkça süreğenleşme olasılığı artar. Erken yaşta başlangıç (örn. 14-18 yaşlar), sıklıkla daha kötü prognoz sergiler. Sinsi başlangıç da, ani başlangıca oranla daha kötü prognozla birliktelik gösterir.
GİDİŞ(devam) PROGNOZ: Hastalığın uzun erimli gidiş ve sonlanışını değerlendirebilmek için genellikle şu ölçütler kullanılır: Hastalığın belirtileri, İş uyumu, Toplumsal uyumu, Yaşam niteliği, Hastaneye yatış sayısı ve süresi, Bilişsel yetiler, Genel sağlık durumu, Özkıyım eğilimi.
GİDİŞ(devam) PROGNOZ: Başlangıçtaki klinik görünüm temel olarak negatif belirtilerle karakterize ise prognozun gerek kısa, gerek uzun dönemde kötü olması beklenebilir. Renkli psikoz ve ani başlangıç iyi prognozla birliktelik gösterir İzleme çalışmaları şizofreni hastalarının en az %30-40’ının orta ve iyi derecede düzeldiklerini, aile, iş ve sosyal uyum yapabildiklerini göstermektedir.
GİDİŞ(devam) PROGNOZ: 10 yıldır süren şizofreni olgularında; %25’inin tamamen iyileştiği, %25’inin büyük oranda iyileştiği %25’inin durumlarının görece düzeldiği, %15’inin iyileşme göstermeksizin hastanede kaldığı %10’unun da büyük ölçüde intihar sonucunda kaybedildiği.
GİDİŞ(devam) PROGNOZ: 30 yılı aşan sürede ise hastaların; %25’inin tamamen iyileştiği, %35’inin belirgin derecede iyileştiği, %15’inin durumlarının daha iyiye gittiği, %10’unun iyileşme göstermeksizin hastanede kaldığı, %15’inin de büyük ölçüde intihar sonucu olmak üzere kaybedildiği bildirilmiştir. Şizofren hastalardaki artmış mortalite oranı intihar, kazalar ve hastalıkların sonucudur. Başta gelenleri enfeksiyonlar, tip II diyabet, kalp hastalığı ve kadınlar için ise meme kanseridir.
GİDİŞ(devam) Olumlu Gidiş Göstergeleri -1; Kadın olma, Ailede şizofreni öyküsünün bulunmaması, Ailede duygudurum bozukluğunun olması, Hastalığın geç başlaması, Öncesinde toplum, iş ve cinsel yaşamında göreceli iyi uyum, Evli olma, Yüksek zeka düzeyi, Başlangıcın birden, renkli artı belirtilerle gelişmesi, Sanrı ve varsanıların baskın olması.
GİDİŞ(devam) Olumlu Gidiş Göstergeleri-2; Bozuk aile ortamı, aile ve toplum içinde denge bozukluğu belirtilerinin ve duygu dışavurumunun (expressed emotions) yüksek olması, Hastanın kendisinden, ailenin ve çevrenin hastadan beklentileri yüksek ve aşırı baskılı olması, Alevli hastalık dönemlerinin az sayıda ve kısa süreli olması, Hastalığın ortaya çıkmasında ağır çevresel zorlanma etkenlerinin olması, Katatonik ve paranoid türler, Kırsal kesimde yaşama, Sağaltıma erken dönemde başlanması ve düzenli sürdürülmesi, Ailelerin sağaltım ekibi ile yakın işbirliği kurabilmesi.
GİDİŞ(devam) Olumsuz Gidiş Göstergeleri-1; Hastalığın erken yaşta başlaması, Hastalık öncesi kişiliğin şizoid ya da şizotipal oluşu, Belirtilerin sinsi ve yavaş ortaya çıkması, Hastaneye yatma sayısının çok, yatma sürelerinin uzun, iyileşme dönemlerinin kısa olması, Baskın eski belirtiler ile düşünce ve davranışlarda dağınıklılık belirtilerinin olması, Başka tür hastalıkların ektanı olarak bulunması, Kalıtımsal yüklülüğün olması.
GİDİŞ(devam) Olumsuz Gidiş Göstergeleri-2 ; Aile ortamının bozuk olması, Aile ve toplum içinde denge bozukluğu belirtilerinin ve duygu dışavurumunun (expressed emotions) yüksek olması, Hastanın kendisinden, ailenin ve çevrenin hastadan beklentilerinin yüksek ve aşırı baskılı olması.
GİDİŞ(devam) Genel anlamda, günümüzde şizofreninin prognozu önceki yıllara oranla daha iyidir. Bu durum büyük oranda farmakolojik tedavilerdeki gelişmeler, bir oranda da psikososyal tedavi stratejilerindeki değişimlerle gerçekleşmiştir. 1980’lerde konvansiyonel antipsikotiklerin rutin kullanımının yaygınlaşması ile pozitif semptomlarda iyileşme sağlanmış. 1990’larla birlikte atipik antipsikotikler geliştirilmiş ve pozitif semptomların ötesinde, negatif semptomların da kontrol altına alınması mümkün olmuştur. 2000’li yıllarda ise hastaların günlük fonksiyonlarını yerine getirebilmesi, yaşam kalitelerinin mümkün olduğunca yükselmesi ve uzun dönemli “remisyon” ön plana çıkmaktadır.
GİDİŞ(devam) *2005 yılında Andreasen ve arkadaşlarının konu hakkındaki raporu American Journal of Psychiatry’de yayınlanmıştır. Andreasen ve arkadaşları remisyon kriterlerini belirlemede öncelikle şizofreninin psikopatoloji boyutunu ele almışlar ve Gerçek algılamasında bozukluk boyutu (psikotisizm), dezorganizasyon boyutu ve psikomotor zayıflık (negativisizm) boyutu şeklinde üç temel boyut belirlemişler ve bu boyutlara karşılık gelen DSM-IV tanı kriterleri tanımlamışlardır.
GİDİŞ(devam) Gerçeklik algılamasında bozukluk boyutuna karşılık gelen kriterler: Sanrılar (delüzyonlar) ve halüsinasyonlar Dezorganizasyon boyutuna karşılık gelen kriterler: Dezorganize konuşma ve dezorganize veya katatonik davranış Psikomotor zayıflık boyutuna karşılık gelen kriterler: Negatif semptomlar
GİDİŞ(devam) -Hastada iyilik halinin uzun süre devam ettirilmesi olarak tanımlanabilecek remisyonu sağlamanın önündeki en büyük engel, hastanın uzun dönemde tedaviye kısmi uyum gösterme sorunudur. -Tüm semptomların tamamen ortadan kaybolması şeklinde ifade edilebilecek İYİLEŞME ise, şizofreni tedavisinde bugünkü tedavi seçeneklerimiz ile pek mümkün görünmemekte, gelecekte ulaşılabilecek bir hedef olarak düşünülmektedir. İleride ortaya çıkabilecek genetik tedaviler vs. ile şizofrenide tamamen İYİLEŞME de mümkün olabilir.