Yaşasın İnternet !... Çağın ihtiyaçlarına ve şartlarına uygun haberleşme, bağlantıları devam ettirme, unutmadığını gösterme, unutulmayı haketmediğini hatırlatma.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
TÜRKAN YÜKSEL Tıkır Top.
Advertisements

Onlara sahip olduklarınızın en iyisini veriniz.”
Değişkenler.
Bunu okursanız iyi olur
KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ.
ASIL EKSİKLİK Asıl eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti. Asıl eksiklik, çareyi başkasında aramaktı.
Sınavlar; Öğrenci ve Veliler
“Iyice Düşün...” Click your mouse to see the slides...
KAZANMAK İÇİN ORGANİZE OLACAĞINIZ KİŞİLER LİSTESİNİ HAZIRLAYIN
“İyice Düşün...”.
- Buraların yabancısıyım demiş.
ADILLAR(ZAMİRLER) Bunu siz mi aldınız? Burası çok sıcak.
HAMZAKOCAKOĞLU2006 KİM DAVALI KİM DAVACI BİR HİKAYE AMA BELKİ DE GERÇEK.
ADLARIN YERİNE KULLANILAN KELİMELER “ADIL”
DOĞAN CÜCELOĞLU'NUN EĞİTİMİNDEKİ KATILIMCILARLA BİR KONUŞMASINDAN:
“Iyice Düşün...”
ZAMİRLER.
Vaktiyle bir Keloğlan varmış… Bütün ailece çiftlikle meşgul olurlarmış
Meksika'da Inka tapınaklarına ç ıkmak isteyen Avrupalı bir grup arkeolog, birka ç yerli rehberle yola koyuluyor. Dağın tepesindeki tapınaklara giden uzun.
Çocukların ev hayvanlarına ve sürüden ayrılmış hayvanlara bakış açısı The Grammare Junion School Sınıf 6B.
AİLE EĞİTİM SUNUSU 5.
Genc adam yoğun iş temposundan iyice bunalmıştı. Vakit akşama yaklaşıyordu,ama mesai kavramına çok yabancı oldugu icin evine ne zaman gidecegi belli değildi.
İngilizceden çeviri : Orkideler İngilizceden çeviri : Müzik: Autumn Rose.
SLAYT GEÇİŞLERİ OTOMATİKTİR… LÜTFEN TIKLAMAYINIZ… SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER… Sesli İzleyiniz.
TIKANDI BABA Seval KEMERTAŞ tarafından düzenlenmiştir.
ZAMİRLER.
Ağlarsam sesimi duyar mısınız
Sevgili günlük, Bugün çok yoruldum. Neden mi bugün hem eğlendik hem öğrendik… Merak mı ediyorsun? Peki anlatayım…
UYUMAK İSTEMEYEN ZÜRAFA
Temel, arkadaşıyla yolda giderken elindeki çakısıyla parmağını kesti
Adam ve hayattaki tek arkadası olan köpeği
UYUMAK İSTEMEYEN ZÜRAFA
TÜKETİCİ HAKLARI BİZİM AFACAN ile UZMAN ÖĞRT.Erdoğan GÜL
Bir yaz günü üçgen tek başına parkta oynuyordu.
DiŞ DOKTORU Diş hekiminin odasına giren genç ve güzel kadın:
ZARF (BELİRTEÇ).
BİR MİLLETİN KURTULUŞ MÜCADELESİ
Değerli Dostlar, bugün Size biraz farklı bir sunum hazırladım
ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU …
Sarı Yumak ile Kara Yumak arkadaş olmuşlardı
ANNELER BABALAR/ÇOCUĞUNUZ SINAVA GİRİYOR …. Çocuklarımızı çok severken kişisel isteklerimizin, beklentilerimizin onlar için belki de aşırı bir yük olacağını.
BABALAR VE KIZLARI.
VARLIKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BİLDİREN KELİMELER (SIFAT-ÖN AD)
Büyük kurbağa, küçük kurbağaya diğer hayvanları tanıtmak istiyordu.
Ö Z G Ü R L Ü K... Soğuktu... Kar yağmaya devam ediyordu ve bir lokma yiyecek bulabilmek en büyük mutluluk olacaktı KURTiçin. Umutsuzca yaşadığı dağdan.
KÜÇÜK KAPLUMBAĞA.
Belki bu açıklayıcı olur ;
GÖNÜL KÖPRÜSÜ.
KARAGÖZ İLE HACİVAT MEKTUP HÜSEYİN ÖZDEMİR 6/B 1230.
ÖLÜMCÜL HASTALIK... Doğan Cüceloğlu'nun eğitimindeki katılımcılarla bir konuşmasından: Doğan Cüceloğlu: - Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var.
Değerli Dostlar, 2010 yılının bahar belirtilerini fazla gecikmeden yollamak istemiştim. Bazı koşturmalar ve iş seyahatlerim araya girince maalesef yine.
Zamirler Esranur ÇİNKO 6-B 314.
PARAGRAFTA ANLAM.
Tıkır Top
DÜRÜSTLÜK BİR ERDEMDİR…
TEŞEKKÜR EDERİM Cem Yurtsev
ÖZEL MÜZEYYEN ÇELEBİOĞLU
Bunu okumak sizi herhangi bir borç yükü altına sokmayacaktır.
DÜZENLİ OLMAK.
ADLARIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER ADILLAR (ZAMİRLER)
Bunu okursanız iyi olur. Bir şey kaybetmezsiniz....
CANIN KUŞLARI Can, o gün annesine ne kadar çok sıkıldığını anlatıyordu: — Neden oyuncaklarınla oynamıyorsun? diye sordu annesi. — Ama onlar benimle oynamıyorlar.
O kitap okumakokuyor. O masada oturmakoturuyor. O kapı açmak açıyor. O ekmek almak alıyor. O gelmek geliyor. O dışarıda beklemek bekliyor. O şarkısöylemek.
ZAMİRLER HAZIRLAYAN UMUT ÖZBEY TÜRKÇE ÖĞRETMENİ. 1- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zamir kullanılmamıştır? A) Onları geçen gün gördüm. B) Bu soruyu kim.
Keloğlan ve Kuyu Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir Keloğlan’la ninesi varmış. Bunlar çok yoksul insanlarmış. Keloğlan’ın.
Bir zamanlar, birbirine bitişik iki çiftlikte yasayan iki erkek kardeş vardı. Günlerden bir gün bu iki kardeş arasında bir anlaşmazlık baş gösterdi. İki.
Burası yuvarlaklar ülkesi. Öykümüz burada geçiyor.
ZAMİRLER MERHABA HAZIR MISINIZ? ...Egitimhane.com...
- Buraların yabancısıyım demiş.
GÖNÜL KÖPRÜSÜ.
Sunum transkripti:

Yaşasın İnternet !... Çağın ihtiyaçlarına ve şartlarına uygun haberleşme, bağlantıları devam ettirme, unutmadığını gösterme, unutulmayı haketmediğini hatırlatma imkânları sağladı. Tabii bunları önemseyenler için... Külfetler de büyüklük ve çeşitlilik bakımından nimetlerle orantılı mı oluyor nedir, bazı sıkıntılar var. Kimisi konuşulan, kimisi de dile getirilmeyen, sadece düşünce boyutunda kalan sıkıntılar. Örnek mi ?

-Vakit zenginleri ( meselâ emekliler ! ), zaman fukaralarının halinden anlamıyor ! İstiyorlar ki herkes ellerinin altında olsun, vakit öldürmelerine katkıda bulunsun. - Herkes herşeyi birbirine gönderiyor ! Herkes herkesin özel zevklerini paylaşmak, güldüklerine gülmek, hele de özel hayatını, hatıralarını falan okumak, dinlemek, seyretmek zorunda mı ? - Mektup kutumu boş bulunca canım sıkılıyor ! Oysa ben herkese sürekli birşeyler gönderiyorum. "Sağol" dan vazgeçtim, "aldım" diyen bile pek çıkmıyor. - Bazıları da bu işin tadını kaçırıyor canım ! Her geleni sevket, her geleni sevket... Hani bir "âmir" târifi vardır : Alttan geleni üste arz, üstten geleni alta havale... Posta kutusunu temizlemekten yoruluyoruz.

Belki de bütün bunların temelinde dost ve dostluk kavramları, bu konudaki anlayış ve davranış farkları vardır. Belki de arkadaş, tanıdık, dost, ahbap, hemdem, sırdaş, yoldaş, yandaş... gibi kavramların kapsamlarında, ayrımlarında ve ayrıntılarında bulanıklıklar vardır, kimbilir ?

Masal bu ya, bir adam köpeğiyle beraber bir yol boyunca yürüyormuş. Manzarayı hayranlıkla seyrederken birden ölmüş olduğunu farketmiş. Ölümünün gerçekleştiğini, köpeğinin de yıllar önce ölmüş olduğunu hatırlamış. Yolun götürdüğü yöne gitmeye karar vermiş. Biraz sonra büyük beyaz bir kayaya doğru yaklaşmışlar. Yaklaşınca bilya gibi yusyuvarlak bir tepe olduğunu anlamışlar, etrafa ışık saçıyormuş.

Biraz daha yaklaşınca ortaya, som altından yapılmış bir yol ve çok büyük bir giriş çıkmış. Adam ve köpek kapıya kadar yürümüşler. İyice yaklaşınca, bir masada oturan bir adam görünmüş. Yeterince yaklaşınca adama sormuş : -"Biz neredeyiz ?" -"Cennettesiniz efendim" -"Vay !.. Acaba biraz suyunuz var mı ?" -"Elbette ! Girin, size hemen soğuk su getirteyim."

Görevli bir iki hareket yapınca kapı açılmış. -“O da girebilir mi ? " diye sormuş yolcu, köpeği göstererek. -"Üzgünüm, ama hayvan kabul etmiyoruz." Adam düşünmüş ve buraya girmemeye karar vermiş. Uzun bir yürüyüşten sonra, bir dağın tepesinde, hiç kapanmamış gibi görünen büyük bir kapıya çıkan toprak bir yol görmüşler. Ortada çit, duvar gibi şeyler de görünmüyormuş.

Yaklaşınca bir ağaca yaslanmış kitap okuyan bir adam görmüşler. -"Afedersiniz, acaba biraz suyunuz var mı ?" -"Elbette, az ilerde bir çeşme var." Uzak bir yeri işaret ediyormuş ve ortada bir şey görünmüyormuş. -"İçeri girin, size göstereyim" -"Acaba dostum da gelebilir mi?" -"Elbette, çeşmenin yanında bir de su kabı var."

Kapıdan geçmişler ve kenarında bir su kabı olan eski bir çeşme görmüşler. Adam kabı doldurmuş, bir kaç yudum aldıktan sonra kalanı köpeğe vermiş. Bitirince, ağacın yanında duran adamın yanına dönmüşler. -"Buranın adı nedir ?" -"Bilmiyor musunuz ? burası cennet !" -"Nasıl olur ? az önce rastladığımız adam da aynı şeyi söylemişti." -"Altın yol ve inci kapıdan mı sözediyorsunuz ? Hayır, orası cehennem".

-"Afedersiniz ama, isminizi böyle kullanmalarına kızmıyor musunuz ?" -"Hayır; ama neyi merak ettiğinizi anladım: Biz buraya sadece dostlarını arkada bırakmayanları kabul ediyoruz !.. "

Bazan, dostlarımızın bize neden tek kelime yazmadan bir şeyler, bir resim, bir müzik, bir kırpıntı, bir şaka gönderdikleri soruluyor. Bu belki şöyle açıklanabilir : -"Posta kutumu açıp da bomboş görünce, telaşlanıyorum; bir şeyler yazmakla vakit kaybetmektense, dostlarım da kendi kutularını boş görüp üzülmesinler diye aceleyle bir şeyler bulup yolluyorum.” -"Çok meşgul olduğum zamanlar, bağlantımızı korumak da istiyorsam, bil bakalım ne yapıyorum, sana birşeyler yolluyorum." -"Söyliyecek bir kaç kelimem varsa, ama bunu neden ve nasıl yapacağımı bilemiyorsam, birşeyler yolluyorum. -"Seni unutmadığımı, benim için öneminin devam ettiğini, seni sevdiğimi ve takdir ettiğimi bilmeni istediğimde, evet... ne alıyorsun ? -"Benden birşeyler..."

-"Evet dostum, gelecek sefer benden bir şeyler aldığında, bunun sadece basit bir şey olduğunu düşünme, seni bu gün düşündüğümü ve sana bir gülümseme göndermek istediğimi düşün.

Yaşasın İnternet ! Şu bir gerçek ki, en meşgul olduğumuz zamanlarda bile bağlantılarımızı devam ettirmemizi sağlıyor. Bu da dostlarımıza şunu söyleme imkânı veriyor bize : -"Bak, seni unutmadım !" Uzun sözün kısası ve galiba en doğrusu şu evrensel gerçek :

Metin ve sunu tasarım : Martine Sadoine ; adaptasyon : esgici