Vücuttaki tüm hücrelerin geli ş imini sa ğ layan DNA, kozmik radyasyona kar ş ı duyarlıdır. Yüksek enerjili bir kozmik ı ş ın parçacı ğ ı, canlı hücrenin yapısını bozar ve DNA’ yı olumsuz yönde de ğ i ş tirir. Buna ba ğ lı olarak hücre yapısında ciddi de ğ i ş iklikler ve bozulmalar meydana getirebilir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, iyonize radyasyona maruz kalmanın altı ayın veya dokuz ayın sonunda di ş i fetustaki yumurta hücrelerini öldürebildi ğ ini göstermi ş tir. Dünya üzerinde nesli tükenmi ş bazı türlerin, (örne ğ in dinozorların) kozmik ı ş ınlara maruz kalmı ş olabilece ğ i ihtimali üzerinde durulmaktadır. Dünyanın manyetik alanı, bir mıknatısın etrafında olu ş an manyetik alan gibidir. Fakat bu alan sıkı ş tırılmı ş veya ezilmi ş bir ş ekildedir. Sanki olu ş an bir rüzgar sonucu biraz uzamı ş gibidir. Bunun sebebi uzaydan gelen kozmik ı ş ınlar olarak adlandırılan parçacıklardır. Dünyamızın manyetik alanı, uzaydan gelen radyasyon için koruyucu bir kalkan görevi görmekte ve hayatın devamında büyük rol oynamaktadır. Gezegenlerin bazılarının manyetik alanları hiç yoktur, bazıları ise dünyanın manyetik alanından daha güçlü manyetik alanlara sahiptirler.Yapılan ara ş tırmalar, manyetik alanı olmayan veya çok zayıf olan gezegenlerin uzaydan gelen radyasyon sonucu sularını kaybettikleri göstermi ş tir. Mars hemen hemen sıfır sayılabilecek bir manyetik alana sahiptir ve bu yüzden gezegendeki bütün su kaybedilmi ş tir. Bu kaybın en büyük sebebi güne ş in olu ş turdu ğ u kozmik radyasyondur. Venüs de bütün suyunu kaybetmi ş tir. Kozmik ı ş ınlar Dünya’ya uzayın her yönünden gelirler. Fakat elektriksel bakımdan yüklü olduklarından, Dünya manyetik alanının etkisi altında kalırlar. Bunun sonucunda kozmik ı ş ınlar manyetik kutup bölgelerinde daha yo ğ undur. Kutup bölgelerinde yo ğ unla ş an kozmik ı ş ınlardan “kutup fecri” ya da “kutup ı ş ıkları” (aurora) denilen olay meydana gelir. Auroralar (kuzey/güney kutup ı ş ıkları) gökyüzündeki, özellikle kutup bölgelerinde gökyüzünde gözüken, dünyanın manyetik alanından gelen yüklü parçacıkların çarpı ş masından kaynaklanan do ğ al ı ş ımalardır.., genellikle geceleri gözlemlenen bu ı ş ımalar a ğ ırlıklı olarak iyonosferde meydana gelir. Daha uzun süreli karanlık ve manyetik alan dolayısıyla, kutuplara yakınla ş tıkça daha çok görünür olurlar. Manyetik kutbun yakınlarında olu ş an auroralar tam 90 derece, fakat uzaktan kuzey ufkunu ye ş ilimsi bir parlaklıkla, bazen de güne ş alı ş ılmamı ş bir yönden do ğ uyormu ş gibi soluk bir kırmızıyla aydınlatırlar. Kozmik Işınların Etkileri Kozmik Işın Nedir? Kozmik Işınlar Nasıl Oluşur? Kozmik Işınların Zararları Kozmik ı ş ınlar, dünya üzerinde elde edilemeyecek kadar yüksek enerjili ve yüklü,helyum veya proton çekirde ğ ine benzeyen az miktarda foton ve elektron karı ş ımından olu ş an, ı ş ık hızına yakın hareket eden atom altı parçacıklardır. Kozmik ı ş ınlar iki sınıfta incelenmektedir. Birincil kozmik ı ş ınlar do ğ rudan yer yüzüne ula ş an çok yüksek enerjili kozmik ı ş ınlardır. Ancak bazen kozmik ı ş ın atmosferden geçerken atmosferdeki gaz atomlarıyla çarpı ş ır. Bu durumda parçacık reaksiyona girerek ba ş ka parçacık haline dönü ş ür. Bunun sonucunda yere ula ş an kozmik ı ş ınlara ise ikincil kozmik ı ş ın denilmektedir. İ kincil kozmik ı ş ınların enerjileri daha dü ş üktür. Birincil kozmik ı ş ınlar genellikle hidrojen veya helyum çekirdeklerinden olu ş ur. Hidrojen çekirde ğ i yani proton kozmik ı ş ınların % 90 ını, helyum çekirde ğ i, yani alfa parçacı ğ ı( α ) ise % 9 unu meydana getirir. Bütün di ğ er çekirdekler ve elektronlar ise geri kalan % 1 in içindedir. (Buradaki oranlar sayı oranlarıdır.) Bu oranlar genellikle yıldız yüzeylerinde gözlemlenen element bolluklarına denktir. Buna kar ş ılık, ikincil kozmik ı ş ınlarda farklı bir da ğ ılım vardır ve ikincil kozmik ı ş ınlarda lityum, berilyum ve bor gibi do ğ ada az bulunan bazı atom çekirdeklerine de rastlanır. Kozmik ı ş ınları meydana getiren süpernova nötron yıldızları Radyoaktivitenin ke ş finden sonra dünya yüzeyinde az da olsa var olan iyonizasyonun radyoaktif elementlerden özellikle radon gazından kaynaklandı ğ ı dü ş ünülmekteydi. Avusturyalı bilim insanı Viktor Francis Hess ( ) 1912 yılında balonla 5300 metre yükseklikte yaptı ğ ı ölçümlerle radyoaktivitenin bu rakımda deniz seviyesinden 2 kat daha fazla oldu ğ unu saptadı. Bu durumun uzaydan gelen elektik yüklü yüksek enerjili parçacıkların etkisi ile gazlarda olu ş an iyonla ş madan kaynaklandı ğ ını ifade etti. (Hess bu bulu ş u ile 1936 yılında Nobel fizik ödülünü aldı.) İ yonizasyona neden olan etkinin uzay kaynaklı oldu ğ u Amerikalı bilim insanı Robert Andrews Millikan ( ) tarafından da teyit edildi. İ yonizasyona sebep olan bu etkiye Millikan tarafından “Kozmik I ş ın” adı verildi. Dünyamız uzaydan gelen yüksek enerjili parçacıklarla sürekli olarak bombardıman edilmektedir. Yüksek enerjili parçacıkların büyük bir ço ğ unlu ğ u atmosfere ula ş an protonlardır. Güne ş in aktif durumuna (güne ş patlamalarına), yerin manyetik alanına ve yerküreden yüksekli ğ e (irtifa) ba ğ lı olarak kozmik ı ş ınların yo ğ unlu ğ u de ğ i ş ir. Protonlar elektrik yüklü parçacıklar olduklarından atmosfere ula ş tıklarında dünyanın manyetik alanının etkisine girerler. Bu nedenle kozmik ı ş ın yo ğ unlu ğ u ekvatordan kutuplara gidildikçe artar. Böylece, insanların aldı ğ ı radyasyon enlem arttıkça artar. Bu ı ş ınların büyük bir kısmı dünya atmosferinden geçmeye çalı ş ırken tutulurlar. Yani atmosferimiz kısmi olarak radyasyonu zırhlar. Bu nedenle, deniz seviyesine yakla ş tıkça kozmik ı ş ınların yo ğ unlu ğ u dolayısıyla doz miktarı da azalır. UNSCEAR (United Nations Scientific Committee on the Effects of Atomic Radiation) tarafından yapılan hesaplamalara göre, kozmik ı ş ınlardan kaynaklanan yer seviyesindeki yıllık etkin doz enlem ve yükseklikle de ğ i ş se de 0,4 mSv civarındadır. Uçu ş yüksekli ğ indeki kozmik ı ş ın yo ğ unlu ğ u yer seviyesine oranla daha fazla oldu ğ undan, uçakla yapılan seyahatlerde yer seviyelerine göre daha fazla kozmik ı ş ına maruz kalınır. Uçu ş larda alınan radyasyon dozu uçu ş sürerine, uçu ş rotasına ve irtifaya ba ğ lı olarak de ğ i ş mektedir.