KAMU GELİR TÜRLERİ
KAMU GELİRLERİ Toplumsal yaşamın ortaya çıkardığı kamusal ihtiyaçların karşılanabilmesi için kamusal hizmetler yapılmakta ve bu hizmetlerin finansmanı için de gelire ihtiyaç duyulmaktadır. Bu gelirler gerek devletin egemenlik gücüne dayanarak cebren elde ettiği ya da egemenlik gücünü kullanmaksızın elde ettiği kaynaklardan sağlanmaktadır. İşte bu kaynaklardan elde ettiği gelirler kamu gelirleri olarak adlandırılmaktadır.
DAR ANLAMDA KAMU GELİRİ GENİŞ ANLAMDA KAMU GELİRİ Yalnızca merkezi idareye ait ve zorunlu olarak alınan gelirleri kapsamaktadır. GENİŞ ANLAMDA KAMU GELİRİ Sadece merkezi yönetimin değil, merkezi yönetimle beraber diğer kamu kuruluşlarının (mahalli idareler, sosyal güvenlik kuruluşları, KİT gibi kuruluşların) kamu ihtiyaçlarından doğan harcamalarını karşılamaları için çeşitli kaynaklardan elde ettikleri olağan ve olağandışı türdeki gelirlerdir. Zorunlu olmayan borçlar,yardım, ganimet… vb. tüm gelirler geniş anlamda kamu gelirlerindendir. Kamu gelirleri kavramı, sadece genel idare gelirleri ile ilgili olmayıp;onun yanı sıra kamu hizmeti sunan ve gerek cebri ve gerekse cebri olmayan gelirleri sayesinde bu hizmeti finanse eden, İl Özel İdareleri,belediyeler,köyler ve diğer kamu kuruluşlarının gelirlerini de kapsamaktadır.
KAMU GELİRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI Cebrilik Açısından Sınıflandırma Sağlandıkları Kaynağa Göre Sınıflandırma Gelirlerin Sürekliliği Açısından Sınıflandırma Diğer Sınıflandırmalar G.Jeze , Pelin gibi bilim adamları tarafından ortaya atılmıştır. Cebri kamu gelirlerinde kişinin ödeme isteğine bakılmadan cebren tahsil yapılırken cebri olmayan gelirde ise ödeme kişinin isteğine bağlıdır. A.Wagner’e göre, kamu gelirleri özel ekonomi kuralları içindeki faaliyetlerden elde edilebileceği gibi (mülk gelirleri), Kamu gücüne dayanarak kamu ekonomisi çevresinde de elde edilebilir. (vergi gelirleri) Olağan- Olağanüstü Gelirler Kamu gelirlerinin bir kısmı belli kaynaklardan sürekli olarak sağlanmaktayken (vergi gelirleri), Bir kısmı ise sürekli olmayan zaman zaman elde edilen gelirlerdir. (ganimet,yardım) Bunların dışında farklı sınıflandırmalar da bulunmaktadır. Neumark kamu gelirlerini özel ekonomiden doğrudan doğruya elde edilen ve dolaylı yollardan elde edilen gelirler olarak ikiye ayırmaktadır. Adam Smith ise hükümdarın mal varlığından elde edilen gelirler ve halkın gelirlerinden alınan vergiler ol. İkiye ayırmıştır.
CEBRİLİK AÇISINDAN KAMU GELİRLERİ Devletin Egemenlik Gücüne Dayanarak Elde Ettiği Gelirler Devletin Egemenlik Gücüne Dayanmaksızın Elde Ettiği Gelirler Vergiler Harçlar Resimler Şerefiyeler Parafiskal Gelirler Para ve Vergi Cezaları Zorunlu Borçlar Fon Gelirleri Mali Tekel Gelirleri Emisyon ve Devalüasyon Gelirleri (Para Politikasından Elde Edilen Gelirler) Mülk ve Teşebbüs Gelirleri (Mamalek / Patrimuvan Gelirleri) Özelleştirme Gelirleri Zorunlu Olmayan Borçlar Yardım ve Bağışlar Diğer Gelirler (Ganimet,Miras,Müsadere vb.)
NORMALİTE KRİTERİNE GÖRE SINIFLANDIRMA Devletin Normal (Olağan) Gelirleri Devletin Normal Olmayan(Olağanüstü) Gelirleri Vergi Resim Harç Parafiskal gelir Mülk ve Teşebbüs Gelirleri Mali Tekeller Fonlar Para ve Vergi Cezaları (uygulamada geçerli) Borçlanma Tazminatlar ve Ganimetler Yardım ve Bağışlar Para Politikası ve Para Basımından Elde Edilen Gelirler Özelleştirme Gelirleri Şerefiye (Değerlenme Resmi) Doğal afet,şiddet olayları,ağır ekonomik kriz gibi durumlarda başvurulan ve geçici olan gelirlerdir. Klasikler borçlanmayı normal kamu geliri olarak kabul etmezler. Fakat Lerner borçlanmayı normal (olağan) kamu geliri olarak kabul eder. NOT: Borçlanma gelirleri günümüzde devletin olağan gelirleri arasında sayılır hale gelmiştir.
DEVLETİN EGEMENLİK GÜCÜNE DAYANARAK ELDE ETTİĞİ(CEBRİ)GELİRLER Devletin egemenlik gücüne dayanarak elde ettiği gelirler vergisel nitelikli gelirlerin yanı sıra, borçlanma,mali tekeller, para basma gibi yollarla elde ettiği gelirlerden oluşmaktadır.
1) VERGİLER Vergi devletin kamu hizmetlerini karşılamak için egemenlik gücüne dayanarak gerçek ve tüzel kişilerden nihai, cebri ve karşılıksız olarak aldığı parasal değerlerdir. NOT: Verginin karşılıksız olması demek devletin vatandaşlardan sağladığı vergilerle hangi hizmetlerin sunulacağını devletin kendisinin belirlemesi,alınan vergi karşılığında devletin kişinin şahsına yönelik doğrudan bir karşılık vaadinin olmamasını ifade eder. Ortaçağ devletlerinde kamu gelirleri içinde mülk gelirleri ilk sırayı alırken, çağdaş devletlerde, piyasa ekonomisi ve karma ekonomi modellerinin uygulandığı ekonomilerde, kamu gelirlerinin %70 ile %90’ını sağlayan vergi gelirleri, en önemli kamu geliri kalemi olarak belirmektedir.
Klasik maliyecilerden farklı olarak modern maliyeciler, vergilerin sadece mali amaçla değil, bunun yanı sıra ekonomik ve sosyal hayata müdahale amacıyla da alınabileceğini kabul etmişlerdir. Bugünün çağdaş devletlerinde vergi kaynakları olarak gelir, servet ve harcamalardan yararlanılmaktadır. Vergiler zorunlu ödemelerdir.Vergiler cebriliğini devletin egemenlik gücünden alır. Vergi kesindir.Devletin borçlanmada yaptığı gibi geri ödenmez.
Vergi nakdi ödemedir.Ayni değildir. Vergi,resim,harç gibi yükümlülükler kanunla konulur,kanunla kaldırılır ve kanunla değiştirilir. Vergiler kamu ekonomisine özel ekonomiden aktarılan parasal ödemelerdir. Vergi yükümlülerin mali güçlerine göre alınır. Vergi devlet veya kendisine vergilendirme yetkisi tanınmış kamu tüzel kişileri tarafından alınır.
2) harçlar Harçlar yalnızca kamu kuruluşları tarafından sunulan çeşitli hizmetlerden özel fayda elde edenlerin bu hizmetlerden faydalanma derecelerine göre ödedikleri bedellerdir. Harç konusu hizmet ticari ve sınai nitelikte değildir. Harca tabi hizmetler incelendiğinde bunların daha çok yarı kamusal mallar olduğu görülmektedir. Harç miktarıyla sunulan hizmetin maliyeti arasında sıkı bir ilişki olmasa da bir orantılılık bulunmaktadır. Harç miktarları belirlenirken mali,sosyal,siyasi amaçlar güdülmektedir.
Harç miktarının hizmetin maliyetinden fazla belirlenmesi durumunda, fazlalık kısmın vergi niteliğinde bir ödeme olduğu kabul edilmektedir. Harç miktarının hizmetin maliyetinden düşük belirlenmesi durumunda, eksik kalan kısmın sosyal transfer niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. Örneğin pasaport harcında hizmetin maliyetinin üzerinde bir miktar, üniversite harcında ise hizmetin maliyetinin altında bir miktar söz konusudur. Verginin en önemli özelliklerinden biri olan “karşılıksız” olma özelliği harçta yoktur. Harç miktarının belirlenmesinde TBMM dışında Bakanlar Kurulu da yetkilidir.
VERGİ İLE HARCIN KARŞILAŞTIRILMASI Harçlarda vergi gibi zorunlu ödemeler olup, harca konu kamu hizmetlerinden yararlananların, harcı ödemekten kaçınmaları söz konusu değildir. Harçlarda vergiler gibi para ile ödenmekte olup, kamusal finansman aracı olarak işlev görmektedir. Vergilerde bireysel(özel) karşılık olmadığı halde, harçlarda bireysel karşılık olup; harca konu hizmetten elde edilen fayda ile ödenen bedel arasında sıkı bir orantılılık bulunmaktadır.
Verginin doğması ile hizmet sunumu arasında bir ilişki kurulmadığı halde; harcın doğması için, harca konu hizmetten yararlanılması gerekmektedir. Vergi geneldir,harçlar ise sadece hizmetten yararlananlardan alınır. Vergi cebridir,harçlarda cebridir ancak hizmetten yararlananlar için cebridir. Vergide sebep yoktur,harç ise bir sebebe dayanır. Vergi genel olarak kamusal mal ve hizmetler için alınır,harçlar ise bölünebilen ferdileşebilen hizmetler için alınır.
3) RESİMLER Bir iş ya da faaliyetin yapılmasına yetkili kuruluşlar tarafından izin verilmesi karşılığında alınan bedellerdir. Resim karşılıksız olabileceği gibi (ithalde alınan damga resmi) bir hizmetten yararlanma karşılığında (rıhtım resmi) ya da bir hakka sahip olma karşılığında da (avlanma ruhsatının alınması için ödenen resim) alınabilmektedir. Uygulamada aslında vergi olan bazı ödemelerin resim olarak isimlendirildiği görülmektedir. (gümrük resmi)
RESİM İLE VERGİ VE HARCIN KARŞILAŞTIRILMASI Resimlerde vergi ve harçlar gibi zorunlu ve nakdi ödemelerdir. Resimler daha çok yerel yönetimlerin ve özellikle de belediyelerin gelirleri arasında yer alırken,vergiler genel olarak merkezi yönetim gelirleri arasında yer alır. Vergiler karşılıksız,harçlar bir hizmetten yararlanma karşılığında alındığı halde, resim karşılıksız, bir hizmetten yararlanma karşılığında veya bir hakka sahip olma karşılığında alınabilir.
4)ŞEREFİYE VE KATILMA PAYI Yerel yönetimlerin gelir kaynaklarındandır. Şerefiyeler mahalli idareler tarafından tahsil edilir. Yapılan bayındırlık işlerinden dolayı, bu işlerin yapıldığı yerlerde bulunan gayrimenkullerin değerinde meydana gelen artış üzerinden, gayrimenkullerin sahiplerinden alınan bir kamu geliridir. Katılma Payı : Yapılan bayındırlık işlerinden dolayı o bölgede yer alan çevre sakinlerinden yapılan hizmetin maliyetini karşılamak amacıyla alınan kamu geliridir.
Şerefiye ile katılma payı birbirine çok benzemekle beraber ayrı mantıkta tahsil edilen kamu gelirleridir. Şerefiyeler bayındırlık işlerinden dolayı gayrimenkullerin değer artışı söz konusu olduğu için alınmaktadır. Katılma Payı ise, yapılan bayındırlık işlerinin maliyetinin finansmanını karşılamak amacı ile alınmaktadır. Şerefiyeler de harç,vergi,resim gibi zorunlu ödemelerdir. Şerefiyelerde gayrimenkul değer artışı gibi karşılık söz konusudur.
5)PARAFİSKAL GELİRLER Temel Özellikleri Ekonomik, sosyal ve mesleki amaçlı nitelikte olan kamusal ya da yarı kamusal kuruluşlarca, üyelerine sundukları hizmetler karşılığında tahsil edilen kamu gelirleridir. Temel Özellikleri 1) Devlet bütçesinde yer almazlar,toplandıkları kurumların bütçelerinde muhasebeleştirilirler. 2) Harçlarda olduğu gibi karşılık söz konusudur.Ancak bu karşılık Parafiskal gelirlerde bir mesleğe ya da topluluğa karşı olmasıdır. 3) Parafiskal gelirlerde ödenen miktar ile sağlanan fayda arasında ilişki yoktur. 4) Vergi,resim,harç gibi parafiskal gelirlerde zorunlu ödemelerdir.
Parafiskal gelirler parafiskal kurumlar tarafından tahsil edilir. Bu kurumlar üyelerinin çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara yardım etmek amacıyla kurulmuş tam kamusal ve yarı kamusal kurumlardır. Esas olarak kamu hizmeti sunan bu kurumlar, üyelerine sundukları yardım ve hizmetler karşılığında, onlardan aidat, prim vb. adlar altında gelirler (parafiskal gelirler) sağlamakta ve bu gelirleri çeşitli şekillerde değerlendirmektedirler. Parafiskal kurumlar 3’e ayrılarak incelenebilir.
EKONOMİK PARAFİSKAL KURUMLAR SOSYAL PARAFİSKAL KURUMLAR MESLEKİ PARAFİSKAL KURUMLAR Ekonomik faaliyetlerin toplum yararına düzenlenmesi ve bu alandaki ihtiyaçların karşılanması amacıyla kurulmaktadırlar. Türkiye’de petrol üretiminin geliştirilmesi amacıyla Merkez Bankasında kurulan fon İşsizlik fonu Ekonomik parafiskal gelirlere örnektir. Sosyal güvenliğin sağlanması ve geliştirilmesi amacıyla kamu kurumu niteliğinde kurulmuş sosyal sigorta kurumlarıdır. Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumu buna örnektir. Belli meslek mensuplarının yardımlaşma, dayanışma mesleği geliştirme gibi amaçlarla kurdukları kurumlardır. Sanayi Odaları Ticaret Odaları Tabip Odaları Barolar Bu kurumlara örnektir.
PARAFİSKAL GELİRLERİN VERGİDEN AYRILAN YÖNLERİ Parafiskal gelİrlerİn vergİye benzeyen yönlerİ Parafiskal gelirler vergiler gibi devlet bütçesi içerisinde yer almaz, ilgili kurum veya kuruluşun bütçesi içerisinde yer alır. Parafiskal gelirler merkezi idare tarafından değil, parafiskal kurumlar tarafından tahsil edilir. Parafiskal gelirlerin tahsil ve harcama usulleri vergiden farklıdır. Vergide bireysel karşılık olmadığı halde, parafiskal gelirlerde karşılık olması. Zorunlu olması Ödenen miktar ile sağlanan fayda arasında ilişki bulunmaması
PARAFİSKAL GELİRLERİN HARCA BENZEYEN YÖNLERİ PARAFİSKAL GELİRLERİN HARÇTAN AYRILAN YÖNLERİ Harçların yalnızca devlet ve mahalli idareler gibi kuruluşlarca alınmalarına ve bunların bütçeleri içinde yer almalarına karşın, parafiskal gelirlerin bunların dışındaki kamu kuruluşlarınca alınması ve bunların bütçeleri içinde yer almaları. Harç karşılığında verilen hizmetin herhangi bir kişiye yönelmesine karşın parafiskal gelir ile ödenen para karşılığında sağlanan menfaatin bir mesleğe yada topluluğa mensup olanlara yönelmesi. Zorunlu olması Bir hizmet karşılığında alınması
6)PARA VE VERGİ CEZALARI Para Cezaları Yasalara aykırı davranan vatandaşların, kurumların yapmış oldukları bu aykırı davranışlardan dolayı kendilerinden alınan kamu gelirleridir. Vergi Cezaları Vergi kanunlarının yapılmasını yasakladığı davranışlarda bulunarak, bu davranışlarda bulunanlardan tahsil edilen kamu gelirleridir. Bu cezaların temel amacı devlete gelir sağlamak olmayıp, kanunlara uyulmasını sağlamaktır.(caydırıcılık) Cezalar teoride hiçbir zaman sürekli bir gelir değildir, uygulamada süreklidir.
7)Zorunlu Borçlanma Devletin ihtiyaç duyduğu gelirleri diğer kaynaklardan tam olarak sağlayamaması durumunda borçlanma yoluna giderek ek finansman sağlaması mümkündür. Esas olarak borçlanma rızaya dayanmakla birlikte bazı hallerde zorunlu borçlanma yoluyla da gelir elde edilebilmektedir. Zorunlu olması yönüyle vergiye benzeyen bu borçlar ; karşılığı olması (alınan borcun belli bir vade sonunda ana para ve faizi ile geri ödenmesi) yönüyle vergiden ayrılmaktadır.
Borçlanma iç borçlanma ve dış borçlanma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Zorunlu borçlanma ancak iç borçlanma şeklinde söz konusu olabilmektedir. Örnek olarak Türkiye’de uygulanmış olan ‘’ Tasarrufu Teşvik Kesintisi’’ uygulaması gösterilebilir.
8)Fon GELİRLERİ Fonlar belli bir amacı veya birbirine yakın amaçları gerçekleştirmek için gelirlerin toplandığı ve giderlerin yapıldığı hesaplar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu hesaplar bütçe içi olabileceği gibi bütçe dışı da olabilecektir. Bütçe dışı fonlar bütçede birlik ve genellik ilkelerinin istisnalarından birini oluşturmaktadır. Son yıllarda gerçekleştirilen düzenlemelerle Türkiye’de bütçe dışı fonların sayıları önemli ölçüde azaltılmıştır. Bu gün varlığını devam ettiren fonlara örnek olarak Özelleştirme Fonu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu,Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu gösterilebilir.
9)MALİ TEKEL GELİRLERİ Özel sektör tarafından gerçekleştirilebilen faaliyetlerden birini devlet sadece kendi yapıyorsa (üretiminden-dağıtımına kadar) mali tekel oluşmuş demektir. (Posta,su,elektrik vb.) Bunların satışından elde edilen gelirler mali tekel geliridir. Mali tekeller özellikle talep esnekliği düşük olan bazı malların üretimini ve satışını kamu tekeline alıp bunların fiyatlarını da çok yüksek belirleyerek gelir sağlar. Mali monopollerden devlet iki türlü gelir elde eder. 1) Tekel rantı : Mal ve hizmetin maliyet bedeli ile satış fiyatı arasındaki kâr. 2) Satılan mallardan alınan KDV’dir.
Malların talep esnekliği düşük ve tekel şeklinde üretildikleri için fiyat artışları halinde malın talebi düşmemekte ve bu malların satışından önemli miktarlarda gelir sağlanabilmektedir. Değişik mallarla ilgili olabilen tekel uygulaması özellikle sigara, alkol gibi toplum sağlığını tehdit eden mallarla ilgili olarak da ortaya çıkmaktadır.
10)PARA BASMA (EMİSYON) VE PARANIN DEĞERİNİ DÜŞÜRME (DEVALÜASYON) GELİRLERİ Devletin egemenlik gücüne dayanarak, ülkede tedavül aracı olan parayı basması ve ihraç etmesidir. Bu yolla elde edilen gelirlere senyoraj (beylik hakkı) geliri denilmektedir. Para basma yoluyla,basılarak ihraç edilen para miktarından bunların basımı ve ihracı ile ilgili giderlerin düşülmesinden sonra kalan miktar kadar gelir elde edilmiş olacaktır.(Senyoraj)
SENYORAJ PASİF SENYORAJ AKTİF SENYORAJ Devletin para basma sonucu elde ettiği reel satın alma gücüdür. Enflasyon vergisidir. Yani enflasyonist ülkelerde kişilerin nominal gelirleri artar ve daha yüksek oranda vergi verirler. Böylece devlet daha fazla vergi tahsilatı yapar. Diğer yönden ise devlet çalışanlara daha düşük reel ücret verir ve bu da bir nevi gelirdir.
Geçmişte Osmanlı Devleti döneminde tağşiş uygulamasıyla (altına bakır karıştırılarak parada altın oranının düşürülmesi) senyoraj benzeri gelir elde edilmiştir Türkiye’de para arzı ve para hacminin yönetimi MERKEZ BANKASI’nın kontrolündedir.
DEVALÜASYON Milli paranın yabancı paralar karşısında değerinin düşürülmesidir. Bu yolla devletin dolaylı olarak gelir elde etmesi mümkündür. Milli paranın yabancı paralar karşısında değeri düşürüldüğünde,devletin,döviz ve altınla ifade edilen alacakları ile hazine ya da merkez bankasında mevcut olan döviz ve altın stokunun değeri artacak ve bu yolla gelir elde edilmiş olacaktır. Elde edilen gelirin miktarı; açıklanan şekilde ortaya çıkan artıştan, devletin altın ve döviz cinsinden borcunda ortaya çıkan artışın çıkarılması sonucu bulunacaktır.
1)MÜLK VE TEŞEBBÜS GELİRLERİ Devletİn egemenlik gücüne dayanmaksIZIN ELDE ETTİĞİ (CEBRİ OLMAYAN) GELİRLER 1)MÜLK VE TEŞEBBÜS GELİRLERİ Mülk gelirleri: Devletin sahip olduğu gayrimenkulleri satması veya kiraya vermesi sonucu elde ettiği gelirlerdir. Teşebbüs gelirleri: Devletin sahip olduğu teşebbüslerin işletilmesinden elde edilen kazançlardır.
MÜLK GELİRLERİ TEŞEBBÜS GELİRLERİ Devletin sahip olduğu araziler, binalar,ormanlar,madenler,limanlar, yollar, okullar,hastaneler,pazar yerleri vb. gayrimenkulleri bulunmaktadır. Bunlar fonksiyonlarına göre herkesin yararlanmasına sunulmuş ortak hizmet malları (yollar-Pazar yerleri vb.) ,hizmet malları (kütüphaneler-okullar) ,ortak sahipsiz mallar ( göller-akarsular-yer altı suları) şeklinde ayrılabilirler. Bunlardan tasarrufu mümkün olanların satılması veya kiraya verilmesi suretiyle gelir elde edilmesi mümkündür. Devletin ürettiği mal ve hizmetleri (posta,elektrik,su,ulaştırma vb.) satarak da gelir elde etmesi mümkündür. Bunun yanında bazı imtiyazların sağlanmasından da (maden işletme ruhsatı verilmesi gibi) gelir elde edilebilmektedir. Devletin piyasaya mal ve hizmet sunan ticari,sınai,mali teşebbüsleri aracılığıyla da (tamamı devlete ait veya devletin ortak olduğu kuruluşlar) gelir elde etmesi mümkündür.
2)ÖZELLEŞTİRME GELİRLERİ Piyasaya devri mümkün kamusal nitelikli kuruluşların özelleştirilmesinden sağlanan gelirlerdir Devletin görev ve fonksiyonları ile ilgili anlayıştaki değişiklikler, devlete ait bazı kurum ve kuruluşların etkin ve verimli çalıştırılamaması ve piyasaya devrinin daha uygun olacağı düşüncesi, finansman ihtiyacı gibi gerekçelerle son yıllarda önem kazanan özelleştirme uygulamaları da devletin önemli gelir kaynaklarından biri olan özelleştirme gelirlerini sağlamaktadır. Özelleştirme uygulamalarında blok satış, hisse satışı, kısmi satış gibi yöntemler uygulanmaktadır
3) ZORUNLU OLMAYAN BORÇLAR Zorunlu borçlar gibi cebri olmayan( gönüllü olan) bu borçlanma yoluna,diğer gelirlerle karşılanamayan finansman ihtiyacını gidermek,tasarruf ve yatırım yetersizliğini gidererek kalkınmayı sağlamak gibi amaçlarla başvurulabilmektedir. Zorunlu olmayan borçlanmada bireyleri borç vermeye teşvik etmek amacıyla oldukça uygun koşullar temin edilmeye çalışılmaktadır. Devletin tahvil,bono satışı yolu ile elde ettiği borçlanma geliridir.
4)YARDIM ve bağIşlar DEVLETLERARASI YARDIM VE BAĞIŞLAR (HİBELER) İÇ YARDIMLAR VE BAĞIŞLAR Devletlerarası yardımlar ; genellikle ekonomik,sosyal,siyasi ve askeri amaçlarla ve geri ödenmek üzere verilen parasal ve ayni ödemelerdir. Örnek olarak II.Dünya Savaşı sonrasında Amerika tarafından yapılan Marshall yardımları örnek olarak verilebilir. Bu yardımlar düzenli olmayan kamu gelirleri içinde yer alır. Devletlerarası bağışlar (hibeler) ise karşılıksız olabilmekte,bazen de karşılıklı olarak yapılan yardımların hibeye dönüşmesi söz konusu olabilmektedir. İç yardım ve bağışlar kamu kurum ve kuruluşlarına gerçek ve tüzel kişiler tarafından çeşitli nedenlerle yapılan karşılıksız ödemelerden oluşmaktadır. (eğitim amaçlı,sosyal-kültürel amaçlı vb.) Bu yardım ve bağışlar ayni ya da nakdi olabilmektedir. Zaman zaman bu yardım ve bağışların devlet tarafından desteklendiği de görülmektedir. Eğitime %100 Destek Kampanyası kapsamında eğitim amaçlı bağışların tamamının vergiden istisna edilmesi örneğinde olduğu gibi.
5)DİĞER GELİRLER Bu gelirler Savaş tazminatları Ganimetler Miras (kanuni mirasçısı bulunmaması nedeniyle devlete intikal eder.) Müsadere gelirleri gibi unsurları kapsamaktadır.
HAZIRLAYANLAR SELÇUK TUFAN VERDA ŞEN PINAR ATBAŞ SERPİL KEM