Hazırlayan: Selvihan Öztürk Ondokuz Mayıs Üniversitesi Resim-iş Öğretmenliği II.Öğretim II.Sınıf ©2006
KARLHEINZ STOCKHAUSEN
22 Ağustos 1928 tarihinde Mödrath, Köln’de doğan Alman bestecisidir. Belki de hiç bir besteci yeni müziğe aşina olmayanların içindeki öfke ve hayreti Stockhausen kadar uyandırmamıştır. Aynı şekilde, belki de diğer bestecilerin hiçbirisi 1950 ve 1960’ların Avrupasın’da, Amerika Birleşik Devletleri’nde Cage’in yaptığı gibi, yeni müzikal akımların gelişiminde bu denli katkıda bulunmamıştır. 20. yüzyıldaki konumu Wagner’in 19. yüzyıldaki konumuyla karşılaştırılmıştır ve bu karşılaştırmada gerçek payı vardır. Wagner gibi Stockhausen’ın konumu da kullandığı alışılagelmedik ve tuhaf üslup anlaşıldıkça daha da saygınlık kazandı. Müzikal olgunluğu, Fransız besteci Messiaen’in yolunu açtığı dizisel müzikteki potansiyel ile ilgili buluşuna ve Messiaen’le yaptığı çalışmalara dayanır.
Stockhausen’ın oda orkestrası için Kontrapunto, Piyano Parçaları, Üflemeli Çalgılar Beşlisi gibi müzik bestelerinin yanısıra, teyp bandına kaydettiği elektronik müzik denemeleri de vardır: Elektronik Çalışmaları, Gençlik Şarkısı. 1952’den itibaren Alman müziğinde en ileri ucu temsil eden Stockhausen, savaş sonrasında genç okulun en önemli iki üç sanatçısından biri oldu. Deneylerini ve düzenlemelerini, yeni keşfedilen bir evrende, ses ve gürültünün sınırları içinde, olağanüstü bir cüretle geliştirdi: gürültüyü ses kalıbına soktu, müziğe boşlukta hareket kabiliyeti sağlayan bir çeşit tabii stereofoniden yararlanarak müzik seslerine yeni boyutlar verdi. Bu teknik Raummusik adını almıştır. Elektronik sesleri ve raslantı fikrini sonuna kadar zorlaması göz önünde tutulursa, Stockhausen’a çağımızdaki yenilik imkanlarını şimdilik tüketmiş olanlardan biri gözüyle bakılabilir
Stockhausen, dizisel müzik akımını benimseyenlerin Almanya’daki, hatta tüm Avrupa’daki öncüsü sayılır. “Total Dizisellik” olarak da bilinen bu diziselliğin özü sadece 12-ses bestecilerinin benimsediği gibi notalardaki perdelerin rasyonal, emredici, kurucu çizgi ve sitemlerle organize edilmesine değil, aynı zamanda müziğin, ritmin, sürenin, dinamiklerin parameterlerinin benzer prosedürlere maruz kalmasına ve böylece materyal üzerindeki kontrolü tamamen ele geçirmeye dayanır. Darmstadt’daki yaz kurslarında birçok kez Stockhausen ile ortak çalışan Boulez ve Nono gibi besteciler de bu doğrultuda ilerlemişlerdir.
Stockhausen’ı diğerlerinden ayıran iki faktör vardır. Bunlardan ilki, yukarıda anlatılan dizisel gelişmelerin tekdüze yapılanmış müzikal parametrelerden çok daha (elverişli) fazla potansiyeli olduğunu kavramasıdır. Bu tarz müziği, onun geleneksel biçimde, orkestra veya insan sesi ile sayfalarda hayata geçirilişinden, yeni kitle iletişim araçları bularak ya da bunların geleneksel parametrelerini tanınmışlığın dışına genişleterek kurtarmıştır.
İkinci faktör, Stockhausen’ın ilgisini kendi müziğinin içerdiği deteylara değil, kendi müziğini içeren yapılanmalara yoğunlaştırmasıdır. Sonrakilerin üstesinden gelebilmek için önceki kavramların ve ayrıntılarının anlaşılması gerekir. Bu, organik gelişme kuramının antitezi olmuş ve tüm bu oluşumların ana hatları bu konudaki müzikal düşüncelerin gelişmesi ile açıklanmıştır.
1956’dan beri meydana getirdiği belli başlı eserleri: Nefesli Çalgılar İçin Zetmasse (1955 – 1956), üç orkestra için Gruppen (1957), vurmalı çalgılar riçin Zyklus (1959)i orkestra ve koro için Carré (1960), piyano vurmalı çalgılar ve elektronik şerit için Kontakte (1960), solo soprano dört koro topluluğu ve 13 çalgı için Momente, tam tam ve 6 davulcu için Mikrophonie I (1964), beş orkestra grubu ve elektronik şerit için Mixtur (1964), elektronik şerit ve üç çalgı için Hymnen (1967).
Hazırlayan: Selvihan Öztürk Ondokuz Mayıs Üniversitesi Resim-iş Öğretmenliği II.Öğretim II.Sınıf