ESKİ İZMİRDE TRAMVAYLAR II Prof.Dr.İstemi Nalbantgil 2006
1905 te İzmir elektrikle tanışır. 18 Ekim 1928 de ise Konak - Güzelyalı hattına elektrikli tramvaylar yerleştirilir. Belçikalı bir şirket tarafından işletilen bu tesisleri 1943 yılında Nafia vekaleti satın alır ve Belediyeye devreder. Karşıyakada ise Bostanlı ve Alaybey hatları 1935 te, Soğukkuyu hattı ise 1939 da kaldırılır. 6 Haziran 1954 tarihinde İzmirde tramvayların kaldırılmasına, yerlerine ise treleybüslerin konulmasına karar verildi. İzmirli merhum gazeteci Özdemir Hazar bu olayı esprili olarak şöyle özetlemiştir: “Önce atlar yaşlandı, çürüğe çıktı. Sonra vatmanlar morukladı, emekli oldular. Sonra inen binen rahmete kavuştu. En sonunda tramvaylar morti oldu” Kendisini sevgi,saygı ve rahmetle anarız. (Yaşar Aksoy “İzmiri Sevme Sanatı”,İleri kitabevi,1994 ,s:104)
Tramvaylar bir veya iki vagonlu olurlardı Tramvaylar bir veya iki vagonlu olurlardı. Tek vagonlular Konak-Karantina arasında işlerdi. Bunlar Karantinada hat değiştirerek geri dönerlerdi. İki vagonluların ön vagonu birinci sınıf, arka vagonu ikinci sınıftı. Birinci sınıflar Konak Güzelyalı 10, Konak-Karantina 7,5 kuruştu. İkinci sınıflar ise Konak-Güzelyalı 7.5, Karantina 5 kuruştu. Öğrenci ve asker ise 3 kuruştu. Tramvay sürücülerine vatman denirdi. Vatmanın bulunduğu yerlere sahanlık denirdi, burada vatman ayakta tramvayı kullanırdı. Ön ve arka sahanlıkta bir miktar yolcu ayakta giderdi. İçerde, bir tarafta iki, bir tarafta ise tek kişilik koltuklar bulunurdu,ayakta seyahat edenlerde vardı. İçerde biletçi dolaşarak bilet keserdi.
2 3 1 Konaktaki ilk durakta bekleyen bir tramvay (1) ve hareket halindeki diğer (2) tramvay. Konak –Karşıyaka vapur iskelesi son 75 yılda üç kez değişti. Resimde görülen (3) ilk ahşap yapılı olandır.
Yıl 1930 lar. Konak durağında kalkmak üzere olan tramvay Yıl 1930 lar. Konak durağında kalkmak üzere olan tramvay. Önde müşteri bekleyen taksiler.
İlk duraktan kalkan iki vagonlu tramvay, Sarıkışla önündeki durağa doğru yaklaşıyor. Kemeraltından gelenler bu durakta bekleşmekteler. Ahşap vapur iskelesi daha güzel görünüyor. Sağdaki ağaç ve demir parmaklıkla çevrili bölüm, Hükümet binası (valiliğin) önünde şimdi kaldırılmış bulunan parkımsı kısımdır.
Daha sonraki yıllar. Yine iki vagonlu tramvay ilk durağa doğru geliyor Daha sonraki yıllar . Yine iki vagonlu tramvay ilk durağa doğru geliyor. Ahşap vapur iskelesi yıkılmış, daha solda ikincisi yapılmış (okla işaretli). Bu iskelenin üstündeki gazino pek çok kişinin belleklerinde tatlı anılar bırakmıştır. Hafta sonunda yapılan Danslı-çay partileri çok meşhurdu. Sarı kışla henüz yıkılmamış.
Tramvay, Konaktan kalkmış, Güzelyalıya doğru gidiyor Tramvay, Konaktan kalkmış, Güzelyalıya doğru gidiyor. Deniz tarafındaki tek katlı bina İsmet gazinosu. Şimdi yerinde Ordu evi yer alıyor. Daha ilerde elan kullanılan tiyatro binası. Kara tarafında görülen ufak ağaçcıklar ise bu gün Bahribaba parkının dev ağaçları.
İzmir Kız lisesi durağında, Güzelyalı cihetine gitmek için tramvaya binen kız öğrenciler.
Tramvay Karataş ortaokulu durağından kalkmış Asansöre doğru yol alıyor Tramvay Karataş ortaokulu durağından kalkmış Asansöre doğru yol alıyor. Eşekli bahçivanlar, atarabaları dar yolda ilerlemeğe çalışıyorlar. İleride kız lisesinin binaları. Caddenin her iki tarafında İzmirin meşhur cumbalı evleri.
Hakimiyeti Milliye ilkokulunun önü Hakimiyeti Milliye ilkokulunun önü. Valikonağı durağından kalkan tramvay Konak istikametine doğru yol alıyor. O zaman caddelerden hiç eksik olmayan genellikle kendi bahçesinden ürettiklerini satan eşekli bahçivan.
Hakimiyeti Milliye ilkokulunun önü Hakimiyeti Milliye ilkokulunun önü. Valikonağı durağından kalkan tramvay Konak istikametine doğru yol alıyor. O zaman caddelerden hiç eksik olmayan genellikle kendi bahçesinden ürettiklerini satan eşekli bahçivan.
Hakimiyeti Milliye ilkokulunun önü Hakimiyeti Milliye ilkokulunun önü. Valikonağı durağından kalkan tramvay Konak istikametine doğru yol alıyor. O zaman caddelerden hiç eksik olmayan genellikle kendi bahçesinden ürettiklerini satan eşekli bahçivan.
Tramvay ve yolcuları. Okla işaretli 8 yaşında iken ben, İstemi Nalbantgil.
Tramvay anıları: Tramvaylara giderken koşarak atlayıp binmek veya inmek bir nevi etrafa, özelliklede kızlara caka satmak için yapılırdı. Ama düşüp sakatlananlarda olurdu. Yazar Yaşar Aksoy Göztepede futbol oynamış meşhur kemik Emcet’in düşüp ayağını kırdığını yazmıştır. Özellikle bayramlarda, raylara çat-pat denilen patlayıcılar konulur tramvay bunları ezdiğinde gürültü çıkardı. Bazende 1 veya 2,5 kuruş koyup bunları ezdirip oyun oynanırdı. Duraklar iki çeşitti. “Mecburi durak”ta inen-binen olmasada tramvay dururdu. Birde “ihtiyari durak”lar vardı. İnen binen olmazsa tramvay durmazdı. İnecek varsa biletçi vatmana zili iki defa çalardı. Eğer tek zil çalmışsa devam et anlamına gelirdi.
Ben küçükken ihtiyari durağı ihtiyarlar için sanır ve benim için durmayacak sanırdım. Tramvay anılarımın içinde unutamıyacaklarım: Evimizin önünde bir durak vardı. Buraya bir kişi papyon kravatı ile gelir ve elinde bir kitabı başını kaldırmadan okur, tramvay beklerdi. Okumayı bu kadar seven kişi merhum Şerif Remzi Reyent idi. İkinci anım: evimizin bahçesinde otururken annemin seslenişini unutamam: “İstemi, bak bu tramvayda Balcızade Hakkı bey geçti, bundan sonrakinde baban gelir, hadi oyunu bırak,ellerini yıka yemeğe oturacağız”. Hakikaten bir sonraki tramvayda babam gelirdi. İzmir o kadar ufaktı,olaylar yeknesaktı ve herkes birbirini tanırdı. Üçüncü anım: 1945 yılı Mayıs ayı idi, 7 yaşında idim. Bir tramvay dolusu asker marş söyliyerek geçti, acayip olan ön vagonada askerler binmişti, arkadan ikinci tramvay da öyle geçti. Benim için çok garip bir şeydi. Biraz sonra teyzemin oğlu heyecanla eve geldi ve harp bitti, Almanlar teslim olmuş dedi. Harbin bittiğini ben tramvaylardan öğrenmiştim.
Saat kulesi, Tramvay, Sarı kışla ve Ankara Palas. Saat kulesi ve Ankara Palas hala duruyor, önce Sarı kışla ve sonrada tramvaylar ortalıktan çekildiler. Tabii onları tanıyan binlerce, onbinlerce kişide birer birer gittiler, sadece anıları kaldı. Hepsini hasretle anarak, İzmir’in bir başka güzelliğinde buluşmak ümidi ile. Prof.Dr.İstemi Nalbantgil Karantina, Nisan 2006