SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSİZ Prof. Dr. Erdal ZORBA
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SAĞLIK Geçmişte sağlığın tanımı; hastalıklardan uzak olma diye ifade edilirdi. 1900’lerin başında ölümlerin büyük bir kısmı bakteri ve virüslere bağlı enfeksiyon hastalıklar olarak tanımlanırdı. 20. yy sonlarında tıp biliminin ilerlemesi ile enfeksiyonel hastalıklarında önemli azalma, tedavi yöntemlerinde de büyük gelişmeler olmuştur. Sonuçta da hastalıkların birçoğundan korunabilir hale gelinmiştir.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SAĞLIK Sağlığın yaşam tarzımızla yüksek ilişkisi olduğu kabul edilmektedir. Birçok enfeksiyon hastalıkları kontrolümüz altındadır. Sağlık faktörleri ve ölüm arasındaki ilişkide en belirleyici özellik seçtiğimiz hayat tarzıdır.Artık şu gerçek ki tıbbi teknolojinin avantajları, tıpta koruyucu özelliklerde ilerlemeler ve yaşam standartlarının yükseltilmesi, daha iyi ve daha uzun yaşama şansını doğurabilmektedir. Hastalıkların kontrol altına alınması ile birlikte insanların hayattan beklentileri de artmıştır. Günümüzde ise bu beklenti uzun ve sağlıklı bir yaşam tarzı olarak 75 yaşları civarındadır. Bazı araştırmaların tahminlerine göre, tıpta ilerleme ve koruyucu önlemlerin artması ile birlikte çocuklarınızın ve torunlarınızın beklentisi ise yaklaşık 85 yaş civarında olması düşünülmektedir.
Ortalama Yaşam Süresinden Beklentiler (M.Ö 3000-M.S. 1991) Eskiçağ Demir ve Bronz dönemi Yunanistan M.Ö. 3000- M.S. 100 18 yıl İlkçağ Roma 22 yıl Ortaçağ İngiltere M.S. 1400 33 yıl Polonya 1687-1691 34 yıl İngiltere ve Galler 1838-1854 41 yıl Amerika 1900-1902 49 yıl Amerika 1946 67 yıl Amerika 1978 73 yıl Amerika 1990 75 yıl
SAĞLIGIN TANIMI NEDİR ? Dünya Sağlık Örgütü (WHO), “sağlığı sadece hastalıklardan ve mikroplardan koruma değil ,bir bütün olarak fiziki, ruhi ve sosyal açıdan iyi olma hali” olarak açıklar. Yaşadığımız çağa göre ise; duygusal, ruhsal, zihinsel (entelektüel), toplumsal, mesleki ve fiziksel olarak sağlıklı olma hali olarak açıklanabilir. Sağlık esasen hayat tarzınız davranışlarınızla etkilediğiniz çevrenizle çok sıkı bir ilişki halindedir. Bu nedenledir ki, zaman süreci içerisinde davranışlarınız ve yaşantınızda meydana gelen değişiklikler sağlık konusunda çok yeni boyutların oluşmasına sebep olmuştur.
SAĞLIK
SAĞLIKLI VE UZUN ÖMÜRLÜ OLMANIN REÇETESİ Amerika Birleşik Devletleri hastalıkları Kontrol Merkezi (CDC) sağlıklı ve uzun ömürlü olmada 4 ana faktör üzerinde durmuşlardır. Bunlar; Düzenli Yaşam Alışkanlıkları (Sağlıklı davranış) %51 Fiziksel çevre %20 Kalıtımsal özellikler %20 Enfeksiyon ve sağlık tedavi servislerinin niteliği, %09
Düzenli Yaşam Alışkanlıkları Düzenli yaşam alışkanlığının ölüm riskine etkisi %51 oranında en büyük faktörü teşkil eder. Sağlıklı yaşam değince kişinin yaşam tarzı en büyük rolü oynar. Amerika’da 7000 kişi üzerinde 5.5 yıl süren bu araştırma neticesinde deneklerin aşağıda belirtilen alışkanlıklarına sahip olanların yaşam sürelerinin daha uzun olduğu bulunmuştur
Düzenli Yaşam Alışkanlıkları Günde en az 7-8 saat uyumak, Her gün düzenli kahvaltı yapmak, Günlük yemek öğün zamanlarına uymak (Günde 3 öğün ve düzenli olarak yemek), Normal vücut ağırlığına sahip olmak, Yiyeceklerde yağ, tuz ve şekeri azaltmak Haftada en az üç gün düzenli egzersiz yapmak, Sigara ve alkol kullanımından uzak durmak Düzenli sağlık kontrolünden geçmek olarak sıralanmıştır.
Fiziki Çevre Fiziksel çevremizin bozukluğu, %20 oranında sağlık ve ölümle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Yaşadığımız, çalıştığımız ve oynadığımız çevreler fiziksel çevremizi oluşturur ve sağlığımızla direk ilgilidir. Kapalı ve açık alandaki havanın temizliği veya kirliliği akciğer hastalıklarının artmasına, dokuların yetersiz beslenmesine sebep olabilir. Aşırı gürültü, yaşadığımız çevrenin kalabalıklığı ve yiyeceklerin veya suyun kirliliği sağlığımız için önemli etkenlerdendir.
Kalıtımsal (Genetik) Bazen hastalıklardan korunabilmemiz kalıtımsal faktörlere bağlı olarak sınırlı olabilir. Kalıtım ailelerden çocuklarına miras kalan biyolojik olaydır. Örneğin; eğer ailemizde kalp hastalığından ölüm oranı yüksek ise bizimde kalp hastalığı riskini taşıma ihtimalimiz yüksek olacaktır. Ancak kalıtımsal özelliklere bağlı risk faktörünü, yaşam tarzımız büyük bir oranda düşürmektedir. Düzenli yemek yeme, düzenli egzersiz yapmak ve vücut ağırlığımızı kontrol etme gibi düzenli yaşam alışkanlıkları, kalıtıma bağlı bazı hastalıklara yakalanma riskini azaltacaktır.
TÜRKİYE’DE ÖLÜM SEBEBİ VE ORANLARI NELERDİR? Türkiye’de ölümlerin yaş grubuna göre dağılımı incelendiğinde gelişmiş ülkelerden en büyük fark bebek ölümlerinde görülmektedir. 40-45 yaşından itibaren ölüm oranlarında hızlı bir artış görülür. Türkiye’de illere göre ölüm oranlarında %21 ile İstanbul, %8 ile Ankara, %6 ile İzmir illerimizde en fazla ölüm vakasına rastlanmaktadır. Ülke nüfusunun 1/5’ni oluşturan Metrapol şehrimiz İstanbul’da oranın en yüksek olması beklenen bir sonuç olabilir. Yine Devlet İstatistik Enstitüsünün belirlediği ölüm sebeplerinden %38 ile kalp dolaşım sistemi rahatsızlarından bulunmuştur. 1998 verilerine göre 175.429 ölüm vakasına tek başına 66.000’ini kalp dolaşım sistemi rahatsızlıkları oluşturmaktadır. Erkeklerde bu oran %39.6 iken bayanlarda %32‘lerde seyretmektedir.
Kalp ve Dolaşım Sistemi Rahatsızlıkları Sebepleri Türkiye’deki ölüm sebeplerinin başında kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları gelmesinde en önemli etkenler olarak aşağıdaki sebepleri sayabiliriz: Halkın hastalıklara karşı bilinçli bir eğitimi yok, Ekonomik sebeplerden dolayı ucuz ve kalitesiz yiyecekler tercih edilmekte, Beslenmede bilinçlilik yok, kötü beslenme alışkanlıklarına sahipler Çocukluk çağından itibaren hareketsiz ve stresli bir hayat tarzı anlayış hakimdir. Gerek aile, gerekse okul veya iş çevresinde eğitimin anlayışı spor ve egzersizi teşvik edici değildir. Burada ailelerin, bilinçsizliği yatmaktadır. Maalesef bu bilinçsizlik ve yanlış hayat tarzı eğitim müesseseleri tarafından da itibar görmektedir. Dolayısıyla yanlış hayat tarzı çocukluk çağından itibaren yerleşmektedir. İş güvencesinin bulunması olarak sayabiliriz.