Serhat; Sınır, sınır boyu anlamına gelmektedir. Edirne ne zaman Osmanlı Devleti’ne katılmıştır? Edirne (o zamanki adıyla Hadrianopolis), 1363 yılında Sazlıdere Savaşı ile, I.Murat tarafından fethedildi ve Osmanlı hakimiyetine geçti. Edirne fethedildiği dönemde hemen tümüyle 2-3 kilise ve 5-10 mahalleyle sınırlı Kale İçi semtinden oluşuyordu. Bu semtin dışında bir de Tunca'nın karşı yakasında bulunan ve bir köprü ile Kale İçi'ne bağlanan Aina (Bugünkü Yıldırım Mahallesi) varoşu bulunuyordu. Serhat; Sınır, sınır boyu anlamına gelmektedir. Günümüzde de, I.Murat döneminde de EDİRNE sınır şehrimizdi. Başkentin Serhat şehri Edirne’ye taşınma sebebi ise; yapılacak seferlerin çoğunluğunun yönünün Avrupa’ya doğru olmasıdır. Edirne , 1363’den 1453 İstanbul’un Fethi’ne kadar Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmıştır.
Osmanlı Devleti’nin imar faaliyetleri Edirne, 1363 yılında Osmanlı hakimiyetine geçtikten sonra Meriç Nehri kenarında küçük bir şehir iken, Osmanlılar yalnız kale içinde kalmayıp kale dışında da yeni mahalleler kurdular. Şehrin her tarafına cami ve medreseler inşa edildi. Ayrıca kale dışında büyük han, kervansarayları ve köprüler inşa edildi.
Osmanlı Devleti eserleri Edirne’de Osmanlı Devleti eserleri II. Selim tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Selimiye Camii’ne 1569 yılında başlanmış ve 1575’de tamamlanmıştır. Caminin 999 penceresi vardır. Tek kubbeli, 4 minarelidir. İznik çinileri kullanılmıştır. Caminin beton temeli döküldükten sonra Mimar Sinan üç sene ortadan kaybolmuş ve daha sonra camiyi tamamlamıştır. Minberi tek mermer taştan oyma ve harikadır. Padişah minberin altın olmasını istemiş, fakat Mimar Sinan mermerden yapmıştır. Caminin sağında ve solunda Darul Kura, Darul Tedris Medreseleri vardır. Caminin batı tarafında kapalı Arasta Çarşısı vardır. Arka kısmında saray hamamı var. Ancak hamam harabe olmuştur. Selimiye Camii Balkan Harbinde üç yerden top yarası almıştır. 1893 Harbinde, hünkar mahfilindeki çinileri Ruslarca sökülüp, götürülmüş ve Moskova müzesine konmuştur. Koca Mimar Sinan’ın 80 yaşında iken yaptığı ve “ustalık eserim” dediği, Osmanlı Devleti’nin bu dev eseri, Türk sanatının ve dünya mimarlık tarihinin baş eserlerindendir.
Osmanlı Devleti eserleri Edirne’de Osmanlı Devleti eserleri Eski Camii, Yıldırım Bayezit’in oğullarından Süleyman Çelebi’nin 1403’te başladığı Eski Cami’nin yapımınına, kardeşi Musa Çelebi devam ettirmiş, Çelebi Mehmet tarafından 1414’de tamamlanmıştır. Caminin mimarı Konyalı Hacı Alaaddin, kalfası Ömer Bin İbrahim’dir.
Osmanlı Devleti eserleri Edirne’de Osmanlı Devleti eserleri Üç Şerefeli Camii, II. Sultan Murat döneminde (1438-1447) inşa edilen Üç Şerefeli Cami, Osmanlı mimarisinin normal gelişme çizgisini aşan bir sanat eseri olarak tanımlanmıştır. Camini dört minaresi vardır. Cami adını üç şerefeli minareden almıştır.
Osmanlı Devleti eserleri Edirne’de Osmanlı Devleti eserleri Sultan II.Bayezit Külliyesi, Tunca Nehri kıyısında bulunan II. Bayezid Külliyesi, 15. yüzyılın en önemli eserlerindendir. Külliye, cami, tıp medresesi, dârüşşifa, imaret, hamam, mutfak, erzak depoları ve diğer kısımları ile dönemin en büyük sağlık ve sosyal yardım kuruluşudur. Külliye dört sene gibi kısa bir zamanda yapılmıştır. Bu durum Osmanlı Devleti’nin teknik ve ekonomik gücünü göstermektedir.
Osmanlı Devleti eserleri Edirne’de Osmanlı Devleti eserleri Arasta Çarşısı, Sultan III.Murat zamanında Selimiye Camisi'ne gelir sağlamak amacıyla yaptırılmıştır. Arasta çarşılarda aynı işi yapan esnafın bulunduğu bölüm olarak tanımlanır. Edirne’de ayrıca Alipaşa Çarşısı (Kapalı Çarşı), Bedesten Çarşısı, Yetimler Çarşısı gibi camilere gelir sağlayan vakıflar bulunmaktadır.
Osmanlı Devleti eserleri Edirne’de Osmanlı Devleti eserleri Edirne`de görülmeye değer zenginliklerinden biri de tarihi Türk evleridir. Bu evler Türk mimarisinin estetik ve zarafetinin günümüze ulaşmış benzersiz birer örneğidirler. Evlerin dış cepheleri sıvalı veya ahşap kaplamalıdır. Genellikle iki katlıdır. Türk evlerin çoğunda görülen avlu, merdiven, tandır, sedirlik, hayat, kiler gibi bölümler Edirne evlerinde vardır.
Osmanlı Devleti eserleri Edirne’de Osmanlı Devleti eserleri Fatih Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet devrinde 1452'de yaptırılmış taş bir köprüdür. Edirne’de var olan Tunca ve Meriç Nehirleri’nden dolayı Tunca Köprüsü, Meriç Köprüsü, Uzun Köprü, Saraçhane Köprüsü, Yalnızgöz Köprüsü, Saray (Kanuni) Köprüsü gibi köprüler bulunmaktadır.
Osmanlı Devleti eserleri Edirne’de Osmanlı Devleti eserleri Rüstem Paşa Kervansarayı, Edirne kervansaray ve hanlarının en büyük örneklerindendir ve 1753’de yaptırmıştır. Rüstem Paşa Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan ile evlenmiş, Mohaç seferine katılmış, Diyarbakır ve Anadolu beylerbeyliklerinden sonra l544’de sadrazam olmuştur. Edirne’de ayrıca çok yıpranmış durumda Enez Kervansarayı da bulunmaktadır
Osmanlı Devleti eserleri Edirne’de Osmanlı Devleti eserleri Peykler Medresesi, Üç Şerefeli Cami’nin bitişiğinde Fatih Sultan Mehmet yaptırmıştır. Peyk; "Padişahın yanında bulunan hürmetli askerler" anlamına gelir. Eski medrese binası onarılmış olup başka hizmetlerde kullanılmaktadır. Edirne’de ayrıca Sultan II.Bayezit medresesi ve Saatli Medrese de bulunmaktadır.
Osmanlı Devleti eserleri Edirne’de Osmanlı Devleti eserleri Sokollu Hamamı, Edirne’nin merkezinde, Üç Şerefeli Cami’nin karşısındadır ve Sokullu Mehmet Paşa Mimar Sinan’a yaptırmıştır. XVI. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilen hamam, Osmanlı mimarisinin en güzel eserlerinden birisidir. Edirne’de çok sayıda hamam bulunmaktadır
Üç yıl üst üste güreşi kazanan başpehlivana altın kemer verilir. Edirne’de Osmanlı Devleti Kültürü 1357'den günümüze kadar uzanan KIRKPINAR YAĞLI GÜREŞLERİ, Tarihi Elmalı Yeşilyayla Yağlı Güreşleri’nde sonra en eski güreş organizasyonudur. Üç yıl üst üste güreşi kazanan başpehlivana altın kemer verilir. Rumeli`nin fethi sırasında Orhan Gazi`nin oğlu Süleyman Paşa komutasında kırk kişilik öncü birlik, Ahırköy denilen yerde mola verir. Mola sırasında güreş tutan askerlerin ikisi yenişemez sabah erken başlayan karşılaşma gece yarısından sonra iki güreşçinin ölümüne kadar gider. Bunları incir ağacının dibine gömerler. Bir süre sonra buradan billur kaynaklı bir suyun Kırkpınar çayırlığına doğru aktığını görürler ve bu nedenle “kırktı bunlar, bu yakaya ilk ayak basanlardır bunlar.” diyerek o yere Kırkpınar adını vermişler.
Osmanlı Devleti hoşgörüsü Edirne’de Osmanlı Devleti hoşgörüsü Yahudi Havrası, Edirne'ye 1492'de sürüldükleri İspanya'dan ve sonraki dönemlerde Portekiz'den gelen Yahudiler, burada kendi cemaatleri için sinagoglar kurarlar ve zamanla bunların sayısı on üçe ulaşır. 1903 yılında yaşanan büyük yangınla tüm sinagoglar tahrip olur. Bunun üzerine Yahudiler dönemin Padişahı Sultan II.Abdülhamid Han'a başvururlar. Sultan Abdülhamid Han da tüm küçük sinagogların yerini alacak tek bir büyük havra yapımı için 1906 yılında ferman verir. Bu ferman üzerine 1906 yılında başlayan inşaat 1907 yılında sona ermiş ve adı da Büyük Sinagog konmuştur. Tekrar ciddi hasar gören havra tekrar onarılıp, restore edilmektedir. Ayrıca halk arasında Bulgar Kilisesi denilen bir Ortodoks ve İtalyan Kilisesi diye bilinen bir Katolik Kilisesi de Hıristiyanlar için kurulmuştur.