Yönetimin Evrimsel Gelişimi III Yrd. Doç. Dr. Özgür KÖKALAN
Yönetim ve Organizasyon Teorilerinin Gelişimi Yönetim ve Organizasyon Teorileri 5 ana başlık altında incelenebilir: Klasik Yaklaşım Davranışsal Yaklaşım Modern Yaklaşım (Sistem Yaklaşımı) Değişim Adaptasyon Modern Sonrası ve Çağdaş Kavramlar
Sistemler Yaklaşımı "Sistemler Yaklaşımı" (Systems Approach) olarak bilinen bu yeni düşünce tarzı biyolog Von Bertalanffy'nin 1920'lerde başlattığı "Genel Sistemler Teorisinden kaynaklanmaktadır. Von Bertalanffy'nin 1972 tarihindeki ölümüne kadar işlemeyi sürdürdüğü Genel Sistemler Teorisi, her türlü sisteme uygulanabilecek genel ilke ve prensipleri bulmayı ve geliştirmeyi amaçlayan disiplinlerarası matematiksel bir çalışma yapmayı amaçlamıştır. Olayları (ve sistemleri) sadece bir açıdan, başka olaylarla ilişkisiz ve çevre şartlarından kopuk olarak incelemek yerine, her olayı belirli bir çerçeve içinde, başka olaylarla ilişkili olarak incelemenin olayları anlama, tahmin etme ve kontrol etme açılarından daha etkin olduğu ileri sürülmüştür. Biyoloji, Matematik, Fizik, Kimya, Ekonomi gibi bilim dallarının birleşiminden oluşan ve özellikle büyüme ve gelişme gibi konulara uygulanabilecek ilke, prensip ve teoriler geliştirmek, Genel Sistemler Teorisinin ilk amacı olmuştur.
Sistemler Yaklaşımı veya Sistemler Teorisi tek başına yeni bir bilimsel disiplin olmaktan çok, belirli olayların, durumların ve gelişmelerin incelenmesinde kullanılan bir düşünce tarzı, bir bakış açısı, bir metot, bir yaklaşımdır.. Böyle bir yaklaşımın amacı, yönetim olaylarının ve birimlerinin birbirleri ile olan ilişkilerini ve bu ilişkilerin niteliğini incelemek, belirli bir birimdeki gelişmelerin diğer birimler üzerindeki etkilerini araştırmak; kısaca, yönetim olaylarını başka olaylarla ve dış çevre şartları ile ilişkili olarak incelemektir. Böyle bir yaklaşım tarzı, yönetim faaliyetlerinin temelini oluşturan koordinasyon için gerekli olan ve belirli yönetim olayları ile ilgili içsel ve dışsal (sistemin içinde ve dışında olan) faktörleri gösteren bir çerçeve sağlar.
Sistem Nedir? Bir sistem; Belirli parçalardan (alt birimlerden, alt sistemlerden) oluşan, Bu parçalar arasında belirli ilişkiler olan, Bu parçaların aynı zamanda dış çevre ile ilişkisi olan, bir bütün olarak tanımlamak mümkündür. Birleşik ve bütünleşmiş (integrated) parçalardan oluşan herhangi bir yapı, olay veya faaliyet, kavram, bir sistem olarak ele alınabilir. Şu halde "sistem" denildiği zaman belirli parçalardan (bölümlerden, j alt - sistemlerden) oluşan bir bütün anlaşılmaktadır. Burada önemli olan, i bütünü oluşturan bu parçaların her birinin kendine has işleyiş özelliği olması, fakat her birinin etkinliğinin de birbirlerine bağlı olmasıdır, işte sistemler Yaklaşımı bütünü oluşturan bu parçaları, bunların birbirleri ile olan ilişkilerini bir arada incelemektedir. Sistem yaklaşımını diğer yaklaşımlardan ayıran özellik budur.
Belirli bir olaya (bütün'e) sistemler yaklaşımı açısından bakıldığında, esasında şu soruların cevabı araştırılmaktadır: Bu sistemin önemli parçaları nelerdir? Bu parçaları birbirine bağlayan ve birbirine uyumunu sağlayan başlıca süreçler nelerdir? Sistemin gerçekleştirmek istediği amaçlar nelerdir? Yönetimde sistemler yaklaşımı denildiği zaman, yönetim olaylarını ve bu olayların cereyan ettiği birimleri birbirleri ile ilişkili bir şekilde ele alan yaklaşım anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle sistemler yaklaşımı, organizasyonu çeşitli parçalar, süreçler ve amaçlardan oluşan bir bütün olarak ele alır Sistem konusunda, klasik hale gelmiş çeşitli örnekler bulunmaktadır. Bunların başında insan vücudu gelmektedir. Eğer insan vücudu belirli amaçları (yaşamak) gerçekleştirmeye çalışan bir sistem olarak kabul edilirse, insan vücudundaki sinir sistemi, dolaşım sistemi, sindirim sistemi, kas sistemi vs. birer alt - sistem olarak ele alınabilir. Dolayısıyla bütün'ü (insan vücudunu) anlamak için bu alt - sistemleri anlamak lazımdır. Ayrıca bütün'ün amacı, ancak bu alt sistemler amaçlarına ulaştığı takdirde gerçekleşebilir. Bu alt sistemlerin amaçlarına ulaşması da büyük ölçüde birbirine bağlı bulunmaktadır. Örneğin eğer sinir sistemi iyi çalışmıyorsa muhtemelen solunum veya başka bir sistem, eğer dolaşım sistemi iyi çalışmıyorsa kas sistemi veya başka bir sistem de iyi Dola-' yısıyla sistemi anlamak, müdahale etmek ve kontrol etmek ancak bu sistemi oluşturan alt sistemlerin ve ilişkilerinin anlaşılması ile mümkündür. Alt sistemlerin birisinde meydana gelen bir değişme diğerlerini de etkileyecektir8Dola-' yısıyla sistemi anlamak, müdahale etmek ve kontrol etmek ancak bu sistemi oluşturan alt sistemlerin ve ilişkilerinin anlaşılması ile mümkündür. Alt sistemlerin birisinde meydana gelen bir değişme diğerlerini de etkileyecektir. Örneğin organizasyon sisteminin alt sistemleri olarak pazarlama alt sistemi, üretim alt sistemi, araştırma - geliştirme alt sistemi, personel alt sistemi ele alınabilir. Sistem açısından önemli olan bu alt sistemlerin nerede ve nasıl ilişkili ve birbirlerine bağımlı olduklarıdır.
Yönetimde Sistem Yaklaşımını Kullanmanın Yararı Nedir? Klasik (Geleneksel) Yönetim Teorisinin "en iyi" anlayışı şeklindeki katılığı ve kapalılığından kurtulmak için gerekli olmuştur. Organizasyonlara esneklik sağlamış ve organizasyonları daha kapsamlı bir şekilde incelemek mümkün olmuştur. Neo - Klasik (Davranışsal) Yönetim Teorisinin bulgularını daha etkin bir şekilde uygulamaya olanak sağlamıştır. Yönetici görevini dar bir şekilde, sadece kendi fonksiyonu açısından yorumlamaktan kurtularak, kendi sisteminin bağlı olduğu diğer alt- sistemleri ve çevre koşullarını da dikkate almak zorunda kalmıştır. Yöneticiye kendi sisteminin amaçlarını daha geniş bir sistemin amaçları ile ilişkilendirmek fırsatını vermiştir. Bir defa böyle bir yaklaşım Klasik (Geleneksel) Yönetim Teorisinin "en iyi" anlayışı şeklindeki^katılığı ve kapalılığından kurtulmak için gerekli olmuştur12. Böyle bir yaklaşım organizasyonlara esneklik sağlamış ve organizasyonları daha kapsamlı bir şekilde incelemek mümkün olmuştur13. Ay. rica böyle bir yaklaşım, Neo - Klasik (Davranışsal) Yönetim Teorisinin bulgularını daha etkin bir şekilde uygulamaya olanak sağlamıştır. Bunlara ek olarak yönetimde sistemler yaklaşımı yöneticiye şu yararları sağlamıştır. Yönetici görevini dar bir şekilde, sadece kendi fonksiyonu açısından | yorumlamaktan kurtularak, kendi sisteminin bağlı olduğu diğer alt- sistemleri ve çevre koşullarını da dikkate almak zorunda kalmıştır. Yöneticiye kendi sisteminin amaçlarını daha geniş bir sistemin amaçları ile ilişkilendirmek fırsatını vermiştir. Yönetici, organizasyon yapısını alt - sistemlerin amaçları ile uyumlu bir şekilde kurmak olanağına kavuşmuştur. Yönetici, alt sistemleri değerlerken bu sistemlerin esas sisteme yaptıkları katkıyı belirleme olanağına kavuşmuştur14. Yöneticilerin dikkati belli bir alt - sistemin iç dinamiği yerine alt- ! sistemler arasındaki karşılıklı ilişkiye çekilmiştir. Yöneticiler dış çevrenin işletme üzerindeki etkilerini daha rahat ve : net değerleyebilme imkânına kavuşmuştur.
Yönetici, organizasyon yapısını alt - sistemlerin amaçları ile uyumlu bir şekilde kurmak olanağına kavuşmuştur. Yönetici, alt sistemleri değerlerken bu sistemlerin esas sisteme yaptıkları katkıyı belirleme olanağına kavuşmuştur. Yöneticilerin dikkati belli bir alt - sistemin iç dinamiği yerine alt- sistemler arasındaki karşılıklı ilişkiye çekilmiştir. Yöneticiler dış çevrenin işletme üzerindeki etkilerini daha rahat ve net değerleyebilme imkânına kavuşmuştur.
Sistemler Yaklaşımı İle İlgili Temel Kavramlar Sistem ve Alt –sistemler; her sistem kendini oluşturan alt sistemlerden oluşur. Örneğin organizasyonda "Personel Yönetimi" veya daha geniş kapsamlı olarak "İnsan Kaynakları Yönetimi" bir sistem olarak ele alınırsa eleman seçme, yerleştirme, terfi, maaş ve ücret yönetimi, eğitim ve geliştirene, vs. ile ilgili personel yönetimi faaliyetleri birer alt - sistem olacaktır.
Kapalı ve Açık Sistemler; Sistemler iki şekilde düşünülebilir: a - Kapalı Sistem b - Açık Sistem Her sistem belirli bir ortamda (çevrede) faaliyet göstermektedir. Eğer sistem ile sistemin faaliyette bulunduğu çevre (dış çevre - environment) arasında enerji, bilgi ve materyal alışverişi varsa, bu tür sistemler açık sistem (open system) olarak adlandırılır. Yok eğer sistem ile çevresi arasında bu tür bir ilişki yoksa sistem kapalı – sistemdir. . Biyolojik ve sosyal sistemler açık sistemlerdir. Mekanik sistemler ise kapalı veya açık olabilir. Esasında kapalılık ve açıklığı, sistemlerin incelenmesinde bir boyut, bir derece konusu olarak düşünmek ve nispeten kapalı, nispeten açık sistemlerden söz etmek gerekir.
Açık sistemler sürekli olarak çevresinden input alır ve dinamik bir denge içinde faaliyetini sürdürür. Çevresinde meydana gelen değişmelere göre, iç bünyesinde değişiklikler yaparak dinamik dengeyi sürdürür. Bu nedenle işletmeler dinamik - uyumcu (adaptive) organizasyonlardır. Oysa kapalı sistemlerde inputlar bir defa ve tam olarak belirlenir. Bu tür sistemin çevresi ile alışverişi olmadığı için, sistem enerjisi tükeninceye kadar sürdürür. Pil ile çalışan bir saatin pilinin bitmesi veya cep telefonunun şarjının bitmesi gibi...
Açık sistem - kapalı sistem kavramlarının bir diğer önemli yanı, sistemin çalışması ile ilgilidir. Kapalı sistemler, bünyelerinde mevcut olan entropi nedeni ile bir süre sonra faaliyetlerini durdurmak zorunda kalırlar. Oysa açık sistemler, dinamik denge (dynamic equilibrium) veya dengeli durum (Steady State) adı verilen bir şekilde faaliyetlerini sürdürürler. Bunu sağlayan da, aşağıda değineceğimiz "negatif entropi" özelliğidir.
Çevre; Bütün sistemler belirli bir ortamda (çevre - environment) faaliyet gösterirler. Sistemin sınırları dışında kalan her şey dış çevreyi oluşturur. Kapalı sistemlerin çevreleri ile ilişkisi olmadığından, bu tür sistemler için çevrenin önemi azdır. Fakat açık sistemler için çevre son derece önemlidir. Çevre ile ilgili olarak pek çok faktör saymak mümkündür. Bu faktörlerin hepsi, belli bir sistemi aynı şekilde etkilemeyecektir. Bu çevresel faktörlerin bazılarının sistemin işleyişi üzerindeki etkilerinin çok ve kritik olmasına karşın, bazıları hemen hemen hiç etkili olmayacaktır. Çevre faktörlerinden bu şekilde olanlarının oluşturduğu set (grup) ilgili çevre koşullan (relevant environment) olarak adlandırılır. Yukarıda ele aldığımız havayolu işletmesi örneğine dönecek olursak, böyle bir sistemle ilgili çevresel faktörler şunlar olabilir: Havaalanı işletmesi, meteorolojik koşullar, petroJ-üretimi (ithali), yedek parça üretimi, ulaşıp tırma faaliyetleri ile ilgili yasalar, teknolojik gelişmeler gibi. Bunların ya- j nında, örneğin çeşitli başka yasalar, ülkedeki kömür üretimi, kağıt üreti- i mi vb faktörler de çevresel faktörlerdir. Ancak bu tür faktörler havayolu ! işletmesinin ilgili çevresel faktörleri değildir.
Sistemin Sınırları; Sistemin çevresi ile yakından ilgili bir diğer özellik sistemin sınırları (boundries) konusudur. Sınır, sistemin iç bünyesine ilişkin değişkenleri, sistemin dış çevresine ilişkin faktörlerden ayırır. Sınır, sistemin nerede başlayıp nerede bittiğini gösterir ve her sistemin bir sınırı vardır. Bu anlamda sınır,sistemin kontrolü altında olan iç değişkenlerle sistemin kontrolü dışında olan dış çevreye ilişkin değişkenleri birbirinden ayırır. Kapalı sistemlerde sınırlar katı ve çevre ile alışverişe imkân vermediği halde, açık sistemlerde sınır çevre ile alışverişe (bilgi, enerji ve materyal akışına) müsaittir. Buradaki alışverişten maksat, sistemin içindeki değişkenlerin, dış çevredeki faktörler tarafından etkilenme derecesidir. Kapalı sistemlerde bu tür bir etkilenme azdır. Oysa açık sistemlerde, özellikle belirsizlik ve çevreden bilgi almanın zorunlu olduğu durumlarda sınırlar aşılabilir bir özellik gösterecektir. Örneğin organizasyonlarda üretim birimlerinin kapalı sistem eğilimi göstermesine karşılık pazarlama veya araştırma geliştirme birimleri açık - sistem özelliği gösterecek, dolayısıyla bu tür alt - sistemlerin sınırları dı- . şarıdan bilgi vs. akışına müsaade edecektir. Dolayısıyla sistemin sınırı kavramının önemi, bu sınırların, dışsal etkilerin (bilgi, enerji, materyal vs.) sistemin içine doğru akmasına imkân verip vermemesinde toplanmaktadır. Organizasyonlarda (açık sistemler), çevrelerine ilişkin faktörler hakkında bilgi ve verilerin sistemin sınırlarını aşarak, sistemin karar organlarına ulaşması gerekir. Açık sistemlerde bu tür ulaşımı sağlayan özel sınırsa! birimler (boundary units) vardır. Örneğin pazarlama araştırması birimi, araştırma / geliştirme birimi, yenilikleri izlemekle görevli birim, değişimi gerçekleştirmekle görevli birimler gibi. Bu tür birimlerin esas fonksiyonu, dış çevreye ilişkin faktörlerdeki değişmelerle ilgili bilgi ve verileri sistemin içine aktararak karar organlarına ulaştırmaktır. Bu tür birimler, bağlı oldukları sistemi dış dünyaya (çevre) bağlarlar.
Sınırsal birim rolü oynayan bu tür örgüt elemanlarının önemi büyüktür Sınırsal birim rolü oynayan bu tür örgüt elemanlarının önemi büyüktür. Bu birimler sürekli olarak dış çevredeki değişmelerle karşı karşıyadırlar. Bu değişmeler bazen, sistemin içindeki diğer üniteler için tehlike arz edici ve onların amaçları ile çatışma (conflict) halinde olabilir. Bu nedenle, sınırsal birimler, bu gibi değişmelerden sistemin karar organlarını haberdar etmek durumundadırlar. Bunu yaparken bazen sistemin iç bünyesinde tanımlanan Otorite (yetki) anlayışının dışına çıkmak zorunda kalabilirler. Çünkü sistem içi yetki anlayışının, dış çevre açısından bir anlamı yoktur. Organizasyonlarda genellikle satış elemanları, çeşitli konularda dış çevre ile pazarlık yapanlar, işletme lehine ortam yaratmak (lobbying) faaliyetinde bulunanlar vs. sınırsal birim durumundadırlar.
Entropi ve Negatif Entropi (Negentropi); bütün sistemlerde entropi vardır. Yani sistemlerde, karışıklık, düzensizlik, bozulma, durgunluk ve sonunda tamamen durma yönünde bir eğilim vardır. Sosyal, mekanik veya kavramsal bütün sistemler aşırı kullanım, aşınma, yıpranma ve yanlış faaliyet (malfunction) ile maluldür. Kapalı sistemlerde entropi kuvvetlidir ve belirli bir süre sonunda sistemi durduran en önemli faktördür. Oysa açık sistemlerde (biyolojik ve sosyal sistemlerde) entropi durdurulabilir. Başka bir deyişle, açık sistemler çevrelerinden aldıkları bilgi, enerji ve materyal ile entropiyi durdurup, onun etkilerini negatif hale getirebilirler.
Değişkenler ve Parametreler; Bütün sistemlerde, sistemin yapısını ve işleyişini etkileyen faktörler vardır. Bu faktörlerden sistem sınırları içinde olanlar değişken (variable) olarak adlandırılır. Kapalı sistemler değişkenler tarafından etkilenir. Bu faktörlerden sistem sınırları dışında olanlar ise parametre olarak adlandırılır. Açık sistemler hem değişkenler hem parametreler tarafından etkilenir. Dengeli Durum ve Dinamik Denge; Açık sistemlerin en önemli özelliklerinden biri dengeli durumlarını korumalarıdır. Koşullarda bir değişme olursa, açık sistem yeni bir düzeyde çevresi ile denge kurar.
İnput, Output ve Geri Besleme; Yukarıdaki açıklamalarda belirtildiği üzere, açık sistemlerde sürekli bir input (girdi), output (çıktı) ve geri besleme (dönüt - feedback) akışı vardır. Oysa kapalı sistemde inputlar bir defaya mahsus olmak üzere belirlenir. İnput, sistemin belirli bir düzeyde faaliyet gösterebilmek için çevresinden aldığı her şeydir. Bu inputlar belirli bir teknolojik düzeydeki faaliyetlerle (process, süreç), output haline (mal veya hizmet) çevrilir. Outputlar da tekrar sistemin dışındaki çevre faktörlerine verilir. Geri besleme, yukarıdaki akışın normal ve kesintisiz olmasını sağlamak amacıyla output ve süreç safhalarından input safhasına doğru olan bir bilgi ve veri akışını ifade eder. Bu akış sistemin dengeli durumunu koruması açısından önemlidir. Yani input - süreç - output - feedback akışı sayesinde açık sistemler hem dengeli duruma ulaşırlar, hem de çevresel değişmelere göre dinamik bir denge gösterir. 260 İŞLETME YÖNETİCİLjgj İnput — süreç — output - feedback akışı sayesinde açık sistemler hem dengeli duruma ulaşırlar, hem de çevresel değişmelere göre dinamik bir denge gösterirler. mik bir denge gösterirler. Bunu sağlayan geri beslemedir. Geri besleme sayesinde sistem faaliyetlerini değerleme ve gerekirse ayarlama imkânım 5 bulur. Ş Geri besleme formal veya informal olabileceği gibi pozitif veya negatif ! de olabilir. Negatif geri besleme sistemin daha önce belirlenen amaçlardan ne kadar saptığını gösteren bilgi akışını ifade eder. Dolayısıyla sistemi I faaliyetlerini gözdea-geçirmeye zorlar. Böyle bir gözden geçirme dinamik t dengeyi ifade eder ve yeni bir dengeli durum ortaya çıkar. Pozitif geri bes- i leme ise sistemin belirlenen doğrultuda faaliyet g
Değişik İnput - Output İlişkisi; Bu açık sistemlerin bir özelliğidir Değişik İnput - Output İlişkisi; Bu açık sistemlerin bir özelliğidir. Kapalı ve mekanik sistemlerde başlangıçta kullanılan input ile elde edilecek output arasında direkt bir sebep sonuç ilişkisi vardır. Oysa açık sistemlerde durum farklıdır. Açık sistemlerde aynı sonuçlar değişik inputlarla veya değişik süreçlerin kullanılması ile elde edilebilir. Dolayısıyla biyolojik ve sosyal sistemler çok çeşitli ve değişik inputlar ve değişik süreçler kullanarak amaçlarını gerçekleştirebilirler.
Çeşitli Sistemler Ve Sistemlerin İncelenmesine İlişkin Yaklaşımlar Mekanik - Biyolojik - Sosyal Sistemler; Mekanik (fiziksel) sistemler kapalı sistemlerdir. Bu sistemler entropi ile maluldür. Yani belirli bir süre sonunda entropi etkisi ile faaliyetlerini durdururlar. Biyolojik ve sosyal sistemler ise açık sistemlerdir. Deterministik ve Probabilistik Sistemler; Eğer bir sistem verilen talimat doğrultusunda faaliyetini sürdürüyorsa, output önceden tahmin edilebiliyor ise ve bu outputta bir değişme beklenmiyorsa bu tür sistemler deterministik sistem olarak adlandırılır. Oysa probabilistik sistemlerde output değişir bir özellik gösterir.
Uyumcu - Öğrenen (adaptive - learning) Sistemler; Eğer bir sistem çevresi ile olan bilgi alışverişi sonucu, çevredeki değişmelere göre kendi işleyişini değiştirip çevresi ile dengeyi koruyorsa uyumcu öğrenen sistemlerden söz edilir
Bir Sistem Olarak Organizasyon Sistem görüş açısından bakıldığında, organizasyonlar, çevrelerinden çeşitli kaynakları (input) alan, bu kaynakları işleyerek mal veya hizmet haline getiren (süreç) ve bu mal - hizmetleri (output) ileride yeniden kaynak sağlamak üzere çevresine veren birimler açık sistemler olarak görünür. Organizasyonlar sistemler yaklaşımı açısından incelendiğinde üç önemli özelliğe sahiptir; Bütüncü Görüş (Holistic) Bakış Organizasyon – Çevre İlişkisi Bilgi Akışının Önemli Rolü
Bütüncü görüş (holism); Sistem yaklaşımında esas ağırlık "bütün" üzerindedir. Organizasyon artık çeşitli bölümlerin (departmanların) bir toplamı olarak değil, çevresi ile input-output ilişkisi olan açık sistem olarak ele alınır. Organizasyon - çevre ilişkisi; Organizasyonun hangi çevresel faktörlerle ilişkili olduğu, bu ilişkinin etkilerinin olumlu olması için nasıl bir yol izlenmesi gerektiği, çevresel faktörlerin özelliklerine göre organizasyonun iç değişkenlerinin (formal yapı, yönetim tarzı, haber akışı vb. gibi) nasıl olması gerektiği gibi konular önem kazanmaktadır. Yani çevrenin özelliklerine göre, organizasyonların kendi iç bünyelerindeki değişkenleri değiştirerek çevre ile denge sağlamaları söz konusudur.
Bilgi akışının önemli rolü ;Açık sistem olarak bir organizasyonun başarısı, bilgi akışının düzenlemesine yakından bağlıdır.
İlgili Değer Yargıları Organizasyon Teorisi Organizasyon Yapısı Başlıca Süreçler İlgili Değer Yargıları Klasik Ayrıntılı Görev Tanımları Departmanlaşma Hiyerarşi Amaçlar Planlama Organizasyon Emir-Komuta Karar Verme Rasyonellik Başarı Motifi (Achievement Orientation) Çok Çalışma Tüketim Değil Tasarruf Davranışsal • İnformal Organizasyon Kararlara Katılma İnformal Küçük Gruplar Duygular Anlama Doğruluk Sistem Bilgi işleyen bîr birim olarak organizasyon Açık Sistem Bilgi Akışı Kontrol Alt Sistemler Arası İlişkiler Bilgi / Haber Bilgi İşleme • Açıklık •Geştalt (bütüncülük)