İÇ ÜZÜNTÜSÜ.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ.
Advertisements

Baba, itiraz eder, Olmaz öyle çok dost, Hakikisi belki bir, belki iki, Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Baba, itiraz eder, Olmaz öyle çok dost, Hakikisi belki bir, belki iki, Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında
SENİ ÇOK SEVİYORUM ANNE …
Mümkün Olmuyor Ağlamak Ama
SES DÜĞMESİNİ AÇABİLİRSİNİZ
Duygularımızı Nasıl Kontrol Edebiliriz?
Anne Mümkün Olmuyor Ağlamak Ama Sol Yanım Acıyor Necdet YILMAZ 2008
Kendimizi evlenince, bir bebek sahibi olunca, sonra bir tane daha olunca yaşamın daha güzel olacağına inandırmışızdır. Sonra çocuklarımızın yeterince yetişkin.
KURBAĞA PRENS Bir zamanlar yedi güzel kızı olan bir kral varmış. Bu kızların en güzeli en küçük olanmış.Güzel günlerde sarayın yakınındaki serin gölün.
Vaktiyle bir Keloğlan varmış… Bütün ailece çiftlikle meşgul olurlarmış
Bu olay, Marmara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü 1993 yılında bitiren Dilek isimli bir kızın başından geçmiş. (Böyle anlatılıyor, soyadı.
Biraz moral bulalım.
Hayat Kat Kattır. TIKLAMADAN SESLİ İZLEYİNİZ.
Yavrum ve ben.
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
1/10 Zamir A B C D Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zamir olan kelime, nesne görevindedir? Bahçede hepimiz oturuyorduk. Sınıfta kimseyi bulamadı. Hayatı.
TIKANDI BABA Seval KEMERTAŞ tarafından düzenlenmiştir.
Zarflar Zarf: Eylemleri, eylemsileri, zarfları, kimi zaman da ekeylemle yargı anlamı kazanmış sözcükleri türlü yönlerden (durum, zaman, yön…) tamamlayan.
AŞK GÜNLÜĞÜ.
Adam ve hayattaki tek arkadası olan köpeği
Bir yaz günü üçgen tek başına parkta oynuyordu.
DiŞ DOKTORU Diş hekiminin odasına giren genç ve güzel kadın:
ÜÇ İHTİYAR MİSAFİR ÖYKÜSÜ
AŞKLaRıM.
BİR BABANIN ENGELLİ OĞLUNA MEKTUBU
Anne ayı, “Sarı Yumak, bu gece erken uyumalısın, yarın okula başlıyorsun” dedi. Sonra okul çantasını onun ayak ucuna koydu.
Sarı Yumak ile Kara Yumak arkadaş olmuşlardı
DEĞERLENDİRME SORULARI
BABALAR VE KIZLARI.
Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra 'Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım bulabilecek misiniz'
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
SORULAR.
KARAGÖZ İLE HACİVAT MEKTUP HÜSEYİN ÖZDEMİR 6/B 1230.
Boya sandığına saklı düşler
Boya sandığına saklı düşler
NOKTALAMA İŞARETLERİ ... ? . ‘’ , !.
TUTUNMAK Birinci Bölüm.
SABIR Değerler Eğitimi.
BALONUM OKUMA – ANLAMA.
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
YA KİMSEYE GÜVENEMESEYDİK
TAVŞAN İLE KAPLUMBAĞA Güzel bir ilkbahar günüydü.
SEVGİ ZENGİNLİK BAŞARI
DÜRÜSTLÜK BİR ERDEMDİR
Annemin yalnızca bir gözü vardı
SEN DE Mİ BENİ UNUTTUN BEY ?
TAVŞAN KUZU VE SERÇE Çalı dibinde bir tavşan. Kulaklarını dikmiş bakıyor. Çimen üstünde bir kuzu. Başını eğmiş,ot yiyor.
MERHAMET ŞEVKAT FEDAKARLIK
"Mendelssohn" By space.
2. İnanca Bağlılığı.
Nasrettin Hoca henüz çocukmuş. Annesi bir gün onu yanına çağırmış:
Dost Genç adamın biri, Dermiş babasına her gün; 'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
BUBİ ARKADAŞ ARIYOR.
DÜZENLİ OLMAK.
4/A 51 BÜŞRA CUHADAR.  Fedakarlık, bencilce düşünmeyerek başkaları için kendimizden ödün vermektir. Bazı insanlar sevdikleri için çırpınır, onlariçin.
Tombik ormanda.
DUYGULARIMI KONTROL EDİYORUM
DEMO SLAYT Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu. -Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma biliyorsun. -Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun,
GENEL TEKRAR - 6 CÜMLE ÖĞELERİ - VURGU – ARASÖZ FEM DERSHANELERİ
Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sıcak,
bitmeyen sevgi Genç adam ellerinde bir buket çiçek, sahile koşarak geldi... Gözleri şöyle bir sahilde gezindi, aradığını göremeyince ilk gördüğü banka.
DEĞERLENDİRME SORULARI
Oğlum ve ben.
Duygularımızı Nasıl Kontrol Edebiliriz (Öfkeyle Başetme)
EDATLAR (İLGEÇLER) GİBİ EDATI Aslan gibi bir genç.
Bu olay, Marmara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü 1993 yılında bitiren Dilek isimli bir kızın başından geçmiş. (Böyle anlatılıyor, soyadı.
Kurbağa Prens Bir zamanlar yedi güzel kızı olan bir kral varmış. Bu kızların en güzeli en küçük olanmış. Güzel günlerde sarayın yakınındaki serin gölün.
Sunum transkripti:

İÇ ÜZÜNTÜSÜ

İç Üzüntüsü Hafta sonuydu. “Vur, Vur sıkı vur. Haydi görelim seni! Kazanmamız sana bağlı.” Sözleriyle takım arkadaşları Erol’u durmadan destekliyorlardı. Erol gerildi, gerildi, bütün gücünü toplayarak öyle bir vurdu ki top havaya fırladı. Ömer amcanın evinin etrafını saran leylakların arasında gözden kayboldu. Ardından bir şangırtı kotu. Sonra da ortalığı derin bir sessizlik kapladı. Ali: “Çabuk, çabuk! Bir yere saklanalım.” diyerek ileri atıldı. Top sahasında bir kaynaşma oldu. Çocuklar itişerek civardaki samanlıklardan birine doğru koşmaya başladılar. Bu kargaşalıkta Erol da kendini onların arasında buldu. Biraz koştuktan sonra Alilerin odunluğuna gizlendiler.

Çocuklardan biri Erol’a: “Çok güzel vuruş yaptın ama…” diyerek söze başladı. Bir başkası: “İyi ki Ömer amcam görmedi. Öyle aksi bir ihtiyardır ki sana etmediğini bırakmazdı.” dedi. Daha sonra içlerinden biri usulca gidip topu getirdi. Takımdaki çocukların yaşça en büyükleri olan Ali, onlara akıl vermeye başladı: “Görmedik diyeceğiz, anladınız mı? Birbirimizi ele vermek yok! Sonra karışmam! Topu şuraya saklayalım da kimse bizden şüphelenmesin.” Çocuklar Ali’nin her dediğini yapar, bir dediğini iki etmezlerdi. Erol aralarından ayrılıp eve doğru yürümeye başladı. Başı önde, düşünceli yürüyordu. İçini sanki bir kurt kemiriyordu. İçi hiç rahat değildi. Olaylar kafasının içinden bir film şeridi gibi geçiyordu.

Ömer amca varlıklı bir adamdı Ömer amca varlıklı bir adamdı. Kırılan bir camın yerine yenisini taktırmak ona hiç dokunmazdı, ama çocukların yaptığı doğru değildi. Erol da yanlış hareket etmişti. Daha doğrusu saklanmakla çok kötü bir iş yapmıştı. En iyisi her şeyi açıklamaktı ama artık onu da yapamazdı. Erol, bunları düşünürken bir ara başını kaldırınca karşısında ağır ağır gelen Ömer amcayla göz göze geldi. Utancından yerin dibine geçti. İçinden alabildiğine koşarak oradan uzaklaşmak geldi. Ama Ali’nin sözlerini hatırlayınca bu kararından vazgeçti. Yaşlı adam iyice yaklaşınca: “Nasılsınız Ömer amca?” diyerek hal hatır sordu. Çocuğun bu davranışı Ömer amcanın çok hoşuna gitmişti. Başını kaldırıp: “Teşekkür ederim yavrum.” diyerek gülümsedi. “Sen Ahmet Bey’in oğlu değil misin?” Bir iki adım attıktan sonra Erol’a seslendi:

“Pul toplamaya meraklı mısın “Pul toplamaya meraklı mısın? Benim, çok zengin bir pul koleksiyonum var. Yolun düşünce bir gün bize gel de gör. Benimkilerle değiştirecek pulun vardır belki” diyerek onu evine davet etti. Erol kekeleyerek de olsa: “Teşekkür ederim.” dedi. Eve epeyce yaklaşmıştı ama üzüntüsü de kat kat artmıştı. İhtiyarın bun candan hareketi onu çok etkilemişti. Kendisini öyle suçlu hissediyordu ki kimsenin yüzüne bakmaya cesaret edemiyordu. Camı bilerek kırmamıştı. Bu bir kaza idi. Ona pek yanmıyordu. Asıl üzüldüğü şey yaptığını örtbas etmeye çalışmış olmasıydı. Babası o akşam evde yemekte, kırılan camdan söz etmeye başladı: “Şu bizim komşuların çocukları canavar gibi oldular. Baksana bu defa da Ömer Bey çarşıdayken camını kırıp kaçmışlar. Ömer Bey yapanı bulamamış. Daha geçen gün bahçesine girip armutlarını çalmışlardı.”

Sonra oğluna dönerek: “Anlaşılan seni çok seviyor Sonra oğluna dönerek: “Anlaşılan seni çok seviyor. Bana: Maşallah, sizin delikanlı hiç öbürlerine benzemiyor. Pek uslu ve terbiyeli bir çocuk.” diyerek seni övdü. Erol içinde: “Bir kaza oldu, bir kaza oldu.” diye geçiriyordu. Yapanı görmediğin söylemenin büyük bir korkaklık olduğunu bildiğinden, durmadan önüne bakıyordu. Annesi oğlunun bu garip halini görünce yumuşak bir sesle: --- Neyin var yavrum, yoksa hasta mısın? diyerek sordu. Daha yemeğine elini bile sürmemişsin. Erol kendine gelip: “Hayır, hayır. Bir şeyim yok. İyice acıkmamışım da canım yemek istemiyor.” deyip sofradan kalkmak için izin istedi. Sonra da doğruca odasına koşup kendisini yatağının üstüne attı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Yaptığını sakladığından dolayı içi bir türlü rahat etmiyordu.

Koşarak merdivenleri indi. Az sonra Ömer amcanın zilini çaldı Koşarak merdivenleri indi. Az sonra Ömer amcanın zilini çaldı. Ömer amca kapıyı açınca çok sevindi. --- Ooo, hoş geldin küçük dostum, ne iyi ettin de geldin. Benim de yanlızlıktan canım sıkılıyordu, deyince Erol, yerinden kıpırdayamadan suçlu suçlu önüne baktı. Birkaç kere yutkunduktan sonra güçlükle: “Camınızı kıran benim.” diyebildi. Derin bir nefes aldıktan sonra olan biteni anlattı ve ardından da: “Ne olur beni affedin!” dedi. Erol’un eli ayağı titriyordu. Heyecandan dudakları bembeyaz olmuştu.

Ömer amca büyük bir hoşgörü ile: “Üzülme yavrum. Bunlar olağan işlerdir. Kaza bu. Bu davranışın çok hoşuma gitti. İnsanlar hatalı davranışını dürüstçe söylemesi çok önemli. Hele verdiği zararı karşılamaya çalışması karakterinin üstünlüğünü gösterir.” dedi. Erol, üstündeki büyük bir yükten kurtulmuştu. Sevinçten ihtiyara sarıldı ve: “Teşekkür ederim amcacığım.” dedi. Ömer amca: “Biliyor musun küçük dostum, bu kazaları önlemek için bütün komşular birleşip sizin top sahasının etrafına tel çeksek iyi olacak.” dedi. Sonra da Erol’un sırtını okşayarak “Buraya kadar gelmişken bir de benim pul koleksiyonumu gör bari.” diyerek sanki hiçbir şey olmamış gibi tatlı tatlı konuşmaya başladı. Doğan Kardeş’ten

hatalı huzurlu dokunmamıştı. kesilmişti.

ki ki

“Bilgiye Ulaşmanın En Güzel Yolu” www.bilgiyolcusu.com “Bilgiye Ulaşmanın En Güzel Yolu”