KUYUDAKİ BİLMECE O ile O

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Şiirlerde yolculuk Hazırlayan: NÜZHET AKGİRAY.
Advertisements

ZAMİRLER.
KÜÇÜK İTFAİYECİ lütfen sesi açıp Tıklayınız..
Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş
Fundam’a.
Mineraller.
5 EKİM Bu gün var edildim, buradayım, varım. Müthiş bir
…Bu sunuda anlatılan olaylar gerçekten yaşanmıştır…
Hayat ertelenemez… Ümit Aydemir.
Aşka Dair.
BİR ÖYKÜMÜZ VAR.
Hissedebiliyorum... lüzümsuz konuşmalara gebe bu gece, hissedebiliyorum, kıracaksın beni yine, biliyorum ama istiyorum. sıradanlıktan geçiyorum, sıradışılık.
ADILLAR(ZAMİRLER) Bunu siz mi aldınız? Burası çok sıcak.
Benim biricik Canım Babacığım
LÜTFEN SESLİ İZLEYİNİZ...
ADLARIN YERİNE KULLANILAN KELİMELER “ADIL”
BİR KADINI BEKLEMEK ATAOL BEHRAMOĞLU
KELEBEK VE ÇİÇEK.
SENVURDUNDABENSENVURDUNDABEN ÖLMEDiMMİÖLMEDiMMİ Rüzgarda hasretinle ne ateşi yaktım da Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi Mahpusta gün, çölde SU,
S E N V U R D U N D A B E N Ö L M E D i İ.
İzler ve İnsanlar.
Yazı ve çizim: Zikrullah KIRMIZI 2010
ZAMİRLER.
UNUT BENİ CAN Bu kaçıncı gece hasretinle yandığım kaçıncı gece yıldızları yıkadığım göz yaşlarımla? Mesafeler yırtıldı hıçkırıklarımla Bosnalı kadınlar.
MUMLARIN ÖYKÜSÜ.
Sevgili günlük, Bugün çok yoruldum. Neden mi bugün hem eğlendik hem öğrendik… Merak mı ediyorsun? Peki anlatayım…
ADI:TUĞBA NUR SOYADI:KÖKTEN SINIF:6/B NUMARA:1101
AŞK GÜNLÜĞÜ.
11-14 yaş arasına yöneliktir. AYŞE GÜL 2010
Hayatta, birinin eksikliğini hissettiğimiz
“Bir Dünyadır Kadınlar...”
…Bu sunuda anlatılan olaylar gerçekten yaşanmıştır…
=>SÖZCÜKTE ANLAM<=
ZAMİRLER (ADILLAR). ZAMİRLER (ADILLAR) Bu konuda seni uyarmıştım. Şunları bahçeye bırakır mısın? Aşağıdaki cümlelerdeki zamirleri bularak türlerini.
Yaşanan tüm güzel anlar bitmiş meğer gözünde…
Dünyanın Bütün Renkleri Bir Araya Toplanmışlar ve Hangi Rengin En Önemli En Özel Olduğunu Tartışmaya Başlamışlar:
DÖRT MUM Tıklayınız.
ALMAZ.
Etkili İletişime Giriş
AŞKLaRıM.
KALANIN ARDINDAN (sesli) Hep birlikteydik, masmaviydi hava; ne çok seviyordu herkes birbirini. Gitara yeni başlamıştım; çalacaktım ama utanıyordum.
KAYBEDİLENLER Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümlesi basitleşince düşünceleri.
YEŞİM ÇAKIR 8/A 535.
MUMLARIN ÖYKÜSÜ.
Geceydi seni bana taşıyan. sen geceye yakındın, bende sana..
BABALAR VE KIZLARI.
DÖRT MUM Tıklayınız
Anılar aşklar Soluyor dünya gözümde Hiç umut kalmadı içimde
KADIN Bir kadın çocuktur aslında..   Çocuk gibi davranmayı sever.   Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini ister. Bir çocuğu.
MÜLAKAT (GÖRÜŞME) Ünlü kişileri çeşitli yönleriyle tanıtmak veya toplumu ilgilendiren önemli bir konuyu aydınlatmak için ünlü kişi yahut uzmanlarla.
Yalnızlık Çemberi Ruhumu Sardı
BEŞ VAKTE BEŞ YAZI. BEŞ VAKTE BEŞ YAZI Sabah Namazı ; Vakit seher Sabah Namazı ; Vakit seher? Zamanın rahmine sabahın nutfesi düştü az önce. Gün doğuyor.
KARAGÖZ İLE HACİVAT MEKTUP HÜSEYİN ÖZDEMİR 6/B 1230.
Hayatta,birşeyin eksikliğini hissettiğimiz
KENDİNİ SEV HAZIRLAYAN : ELİF ÖZDEMİR
Sevgiye hasret kalmış,zavallı sürgün yüreğim o gecelerin karanlığında kavrulur da kimseler bilmez. Sevdayı alıp ta mahvedenlere.
Hiç bitmeyecekmiş gibi görünen zamanın herkes için
ZORDU NE ZORDU GECELERİ GÜNDÜZE BAĞLAMAK SENSİZ
IHLAMURLAR ÇİÇEK AÇTIĞINDA GEL...
HoŞgeldİn Hayatımın Mavİsİ
Işık, görmemize olanak veren bir enerji biçimidir .
O olmazsa yaşayamam O olmazsa yaşayamam. " demeyeceksin
Slaytta yer alan sözler Can YÜCEL bey’e aittir.
Tıkır Top
ZAMANSIZ….! Zamansız başlar her şey hayatımda, Aşık olurum zamansız , Yatarım zamansız, Kalkarım zamansız. Zamansız yer, zamansız içerim. Zamanlı şeyler.
SORUN YOKTUR BAKIŞ AÇILARI VARDIR.
FEDAKARLIK.
1 CANSAN İLKÖĞRETİM OKULU. 2 “Dünyanın en güzel insanlarına” Sevgili anneme ve babama mektup.
Keloğlan ve Kuyu Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir Keloğlan’la ninesi varmış. Bunlar çok yoksul insanlarmış. Keloğlan’ın.
Regresyon hipnoterapisi
Sunum transkripti:

KUYUDAKİ BİLMECE O ile O Yazan ve Çizen zeki zikrullah kırmızı zezekirmizi@gmail.com www.okumaninsonunayolculuk.com Aralık 2010

I Avucundaki çakıl taşına neredeyse tüm ömrünü verdi I Avucundaki çakıl taşına neredeyse tüm ömrünü verdi. Varlığını; avucu içindeki bu küçük çakıl taşının ya da sözlüklerde aransa da asla bulunamayacak som, kapalı, sıkı, ancak kendisi kadar olan sözcüğün açıklayabilmesi, açıklayamasa bile içinde böyle sezgili bir bilincin durduk yerde kendiliğinden oluşumuna yol vermesi, her zaman olmasa da ara ara onu ürpertiyordu. Sanki taşıyamayacağı, hak etmediği nesneydi, sözdü o. Sanki biri vermiş de, veren her an geri alabilirmiş gibi. Tedirgindi. Ama artık yaşamının burasında, elinde olan şeyden (çakıl ya da o biricik söz ya da…adı dilinin ucunda* olandan), istemese de şimdi geçici efendisi olduğu bu varlık-nesne-sözden kurtulabilir, ondan vazgeçebilirdi. Çünkü şuna inanmamak elinden gelmez, yaşamının temel önermesi olan şu bilgiyi bundan böyle artık tartışamazdı: Çakıl çakılaydı ya da sözcük sözcüğeydi. * Adı Dilimin Ucunda, Pascal Quignard, Sel, 2005

II Çakıl çakıla ya da sözcük sözcüğe… Böylece kuyu da yakına geldi II Çakıl çakıla ya da sözcük sözcüğe… Böylece kuyu da yakına geldi. Hatta neredeyse çakıla (söze) geldi. Kuyu, üzerine, ömrünün en has/sas çekirdeğine, avucunda kapalı tuttuğu şey ne ise onun üzerine atladı, hep geldi, sardı ve içine aldı. O’nunsa elinden başka hiçbir şey gelmezdi. Bu yüzden bıraktı kendini kuyunun içine . Sonra eğildi, kulak verdi, ömrüm, dedi, bakalım, nereden ses verecek? Bu sesi işitmeyi tutkuyla, yana yakıla, hem de ölümüne istedi, istedikçe kabardı kulağı, büyüdü, iyiden kulağa kesti.

III Ömrünü bu sese, anlamaya verdiğini şimdi biliyor, şimdi umut ediyordu. Ses gelecek; derinden, boğuk, belirsiz de olsa; aşk bu, böyle bir şey olmalı ve buna değdi, iyi ki böyleydi, iyi ki!.. diyecekti. O zaman konuşmayı da sökecek, dili çözülecek, o zaman anlatacaktı kendi öyküsünü, ama daha önce değil.

IV Ses bir türlü gelmedi. Zaman kendini unuttu IV Ses bir türlü gelmedi. Zaman kendini unuttu. Kulak, duymak istediği sesi… Unutmak kendini unuttu.

V Ses yine de gelmedi. Taş ya da söz; aşkla, umut ve umutsuzlukla, öfkeyle, sonsuz düşüşünü sürdürüyor. Taş düşüyor ve taş düştükçe kuyu derinleşiyor ve kuyu suyunu daha diplere, daha gerilere çekiyor. Siz isterseniz, taş yerine söz deyin, buna aşk deseniz de olur. Ömrün bedeli, özeti, çağrısı, nedeni sayın onu. Ne derseniz odur.

VI O, kuyuyu, kuyuya bıraktığı taşı, taşı taşlayan avucu, avucu avuçlayan teni, en son teni tenleyen kendini de unuttu. Kuyu öyle derin, öyle dipsiz, öylesine gerekçesizdi. Bitmeyecek bekleyişin ta kendisi... Kuyu beklemeydi. Arada bir, içinde yol alan çakıla verirdi (verir vermez de geri almak üzere) uğursuz, karanlık düşüncelerini: Ben de O’nu beklemedim mi? Sesinin elmas sertliğini, genliğini, tutkuyla titreşimini. İçime bırakacağı çakılı, çakılın sonsuz seyrini, kuzeyini. Ben de kendi kuyuma verdim kendimi. Kuyuluğumun kuyuluğuna kestim. Ben de bekliyorum. Bekledim.

VII O, orada. Dilsiz kuyunun önünde. O kuyunun, kuyu O’nun içinde VII O, orada. Dilsiz kuyunun önünde... O kuyunun, kuyu O’nun içinde. Çakıl taşı düşüyor. Ses yok. Yanıt yok. Yankı yok.

VIII O da, kuyu da bir yanılsama, hiç. Ya bekleyiş. Umut. Ya aşk VIII O da, kuyu da bir yanılsama, hiç. Ya bekleyiş?.. Umut? Ya aşk? Kuyunun şifresi… Neydi ki?