METAMORFİK KAYA TÜRLERİ Bir kayacın adlanmasında A- kimyasal bileşim, B- Mineralojik bileşim, C- Doku ve yapıları ile Metamorfik kayalar şu kriterlere göre sınıflandırılır; a) Metamorfizmaya uğrayan birincil kayanın bileşimine göre, b) Kayanın dokusuna göre (özellikle tane boyu ve metamorfik fabrik’e göre), c) Mineral toplulukları ve bunların modal oranlarına göre,
a)Metamorfizmaya uğrayan birincil kayanın (köken kaya) bileşimine göre metamorfik kayalar; Bir metamorfik kayacın kökeni magmatik veya sedimanter olabilir. Metamorfik kayaçların adlarının önüne eklenen heceler metamorfik kayaçların hangi kayaçlardan türediğini belirtir. Meta – ön takısı, gösterdikleri yapı ve dokuları ile hangi kayaçtan türedikleri anlaşılabilen metamorfize olmuş magmatik ve sedimanter kayaçlar için kullanılır. –Metapelitler, –Metabazitler, –Metakarbonatlar şeklinde sınıflandırılır. •Metapelit, kırıntılı kökenli çökel kayalardan gelişen metamorfik kayalar için kullanılan genel ismidir. (Metapelit adı, sahada kökeni farkedilemiyorsa, felsik volkanik kayalar ve piroklastik kayalar için de kullanılır)
•Metapelitler, birincil kayanın tane boyuna göre şu alt gruplara ayrılır: Birincil kaya Metamorfik kaya Kiltaşı (PELİT) MetaPELİT Kumtaşı (PSAMMİT) MetaPSAMMİT Çakıltaşı (PSEFİT) MetaPSEFİT •Metabazit, metamorfizmaya uğramış olan “bazik magma kökenli” (örneğin, gabro-bazalt) kayalar için kullanılan bir saha ismidir. •Metakarbonat; kireçtaşı, marn gibi tümüyle veya büyük bir oranda karbonattan oluşan kayaların metamorfik eşdeğerleri için kullanılan genel bir adlamadır.
Orto – ön takısı, magmatik kayaçlardan türeyen metamorfik kayaçları tanımlamak için kullanılır. Örn., ortognays: magmatik kayadan gelişmiş gnays. Para- ön takısı, sedimanter kayaçlardan türeyen metamorfik kayaçları tanımlamak için kullanılır. Paragnays: Sedimanter kayadan türemiş gnays.
b)Dokularına (özellikle tane boyu ve fabrik’e) göre metamorfik kayalar:
•Sleyt (Arduvaz): Mükemmel yapraklanmalı, çok ince taneli (taneleri çıplak göz ile görülemeyen veya çok güçlükle seçilebilen) mat yüzeyli metamorfik kayalar için kullanılan isimdir. Sleyt, diyajenez sonucu tıkızlaşmış ve yapraksı bir doku kazanmış killi kayaçlar ile fillitler arasında bir konuma sahip, alçak dereceli metamorfizma ile oluşmuş kayaçlardır. Kayaçta mikroskop altında da görülebilen bir şistli doku vardır ve bu doku kayaçta devamlıdır. Bu yönlü dokunun devamlı olması nedeni ile kayacı herhangi bir yerinden ince ve büyük levhalara ayırmak mümkündür. SLEYT- KAYRAK TAŞI
SLEYT Genellikle sleytler içerdikleri demir nedeniyle kırmızımsı kahverengimsi, pembemsi renkler, nispeten bol bulunan karbon ve hidrokarbon nedeniyle grimsi,siyahımsı renkler gösterirler. Sleyt bileşenlerinin çok az bir kısmı makroskobik olarak ayırt edilebilirler.
•Fillit/fillat: Çok iyi yapraklanmalı, sleyt’e göre biraz daha iri taneli (taneleri çıplak göz ile az çok görülebilir), fillosilikat minerallerinden (mika, klorit) dolayı parlak, ipeğimsi görünüşlü yüzeylere sahip metamorfik kayalara uygulanan isimdir. Killi kayaçların alçak sıcaklık ve basınç altında bölgesel metamorfizması sonucunda oluşurlar. Genellikle değişik tonlarda olabilen gri renge, içerdikleri mika mineralleri nedeniyle de ipeksi bir görünüme sahiptirler.
FİLLİT Ana bileşeni %50-90 arasında değişen çok ince, pulsu ve büyüklüğü 0,1 mm altında olan serisitdir. Kayacın diğer ana bileşeni ise kuvarstır. Kuvars miktarı %50 üzerinde olanlara kuvars-fillit adı verilir. Feldispat miktarı ise % 10 altında bulunur. Fillitlerde bazen az miktarlarda biyotit mineralinin varlığıda saptanabilir. Bazı fillitler bol miktarda grafit içerirler. Grafit-Fillit şeklinde adlandırılan bu kayaçlar karbon bakımından zengin siyah renkli şeyllerin bölgesel metamorfizması sonucu oluşurlar.
FİLLİT Kayacın tam olarak tanımlanması kayaçta tali olarak bulunan bileşenlerin adlarının kayaç adı önüne eklenmesi ile yapılır ve bunun için kayaçta en az bulunan mineral adı ile başlanılır. Burada % 5 den az bulunan mineraller dikkate alınmazlar. Örneğin kloritoid-klorit-fillit, granat-fillit gibi.
Şist: Bileşenleri makroskopik olarak tanınabilecek büyüklükte olan orta ve iri taneli, ve yapraksı, prizmatik minerallerin birbirine yaklaşık paralel bir şekilde dizilmeleri sonucu ortaya çıkan iyi gelişmiş bir şist dokusu gösteren kayaçlardır. Kayaçta bu şekilde bir yönlü doku ile birlikte, kuvars ve mika bakımından zengin seviyelerin ardaşıklı olarak bulunması ile gelişen bileşimsel bantlaşmada görülebilir. Bu bantlar birkaç dm boyuca devamlı ve tekdüze bir durumda olabildikleri gibi merceksi ve pek belirgin olmayan bir durumda da bulunabilirler. MIKA ŞIST
Kayacın feldispat miktarı % 20’nin altındadır Kayacın feldispat miktarı % 20’nin altındadır. Kayaca ad veren mineraller ise kayacın % 50’den fazla bir kısmını teşkil ederler. Örneğin mikaşist, kloritşist, talkşist gibi. MUSKOVİT ŞİST MIKA ŞIST
Prizmatik minerallerin dizilimi sonucu ortaya çıkan lineasyona şistlerde diğer tipik bir dokusal özellik olarak rastlanılabilir. Metamorfizmanın giderek artması ile kayaçtaki şist dokusu yerini tedrici olarak gnays dokusuna bırakır. Bu bakımdan şist ve gnays dokusu arasında kesin bir sınır çizmek mümküm değildir. Şist dokusuna sahip kayaçları çekiçle mm- 1 cm arasında değişen kalınlıklarda levhalara, parçalara ayırmak mümkündür. Gnays dokusuna sahip kayaçlarda ise bölünme 1 cm-dm arasında gelişir. Bu özellik her iki kayaç grubunun özellikle arazide birbirinden ayırt edilmelerinde önem taşır.
• Gnays: Gnayslar az veya çok belirgin düzlemsel bir dokuya sahip olmaları ile karakteristik kayaçlardır. Bu düzlemsel doku açık veya koyu renkli bileşenler bakımından zengin seviyelerin ardaşıklı olarak bulunması ile çok belirgin olarak görülebildiği gibi, nispeten masif bir görünümde olan gnayslarda az miktarda bulunan tali bileşenlerin, özellikle yapraksı ve/veya prizmatik minerallerin birbirine paralel bir şekilde yönlenmeleri ile daha zayıf bir şekilde de ortaya çıkabilir. GNAYS
GNAYS GNAYS BANTLAŞMASI İçerdikleri koyu renkli minerallerin dizilimi sonucu ortaya çıkan dokusal özelliklere bağlı olarak gnaysları “ bantlı gnays”, ”çubuksal gnays”,”merceksel veya gözlü gnays” şeklinde adlandırmak mümkündür. Gnaysları oluşturan bileşenler kuvars, feldispat, granat, piroksen gibi yaklaşık eş boyutlu biçime sahip minerallerdir. Kayaçta hornblend ve biyotit de nispeten bol olarak bulunabilir ve bu minerallerin bulunduğu seviyeler çok belirgin bir yönlenme gösterirler. Feldispat miktarı % 20 üzerindedir ve mika ise en az %10 oranında bileşime katılır. Kayaç adlandırılmasında fillit ve şistlerde kullanılan kurallar burada da geçerlidir.
•Milonit: Şiddetli deformasyon sonucu gelişmiş, ince taneli iyi yapraklı ve makaslanmalı metamorfik kayalara verilen isimdir. Deformasyon sırasında, kayanın ilksel taneleri kırılır, ezilir-ufalanır ve daha ince taneler halinde yeniden kristallenir.
•Hornfels: Kontak metamorfizma ile gelişen, çok sert-sıkı ve yapraklanma-yönlenme, göstermeyen kayaların genel ismidir. •Fels: Hemen hemen eş boy taneli (granuler dokuya benzer), fillosilikatlar bakımından fakir, kontak metamorfizma ile ilgisi olmayan, masif (yapraklanma-yönlenmesiz) metamorfik kayalara uygulanan isimdir.
FOLYASYONSUZ •Mermer: Başlıca kalsit ve/veya dolomit’ten oluşan metakarbonat kayalarının genel ismidir. Kalsit ve/veya dolomit ana bileşenini oluşturur. Endüstri dilinde işlenebilen her türlü kayaca mermer denilmektedir. Bunlar, serpantinit, gerçek mermer, dünit, granit veya kireçtaşı olabilir.
•Kuvarsit: % 80’den fazla kuvars içeren metamorfik kayaya verilen isimdir. Genellikle kuvars arenitlerden türerler. Kayaçta kuvars yanında tali öneme sahip ve köken kayaçta tali olarak bulunan bileşenlerin veya bağlayıcı malzemenin cinsine bağlı olarak oluşan diğer bazı mineraller de varolabilir. Örneğin killi kumtaşlarından mika ve feldispat mineralleri içeren kuvarsitler oluşur. Buna bağlı olarak kuvarsitler içerdikleri minerallere göre adlandırılırlar. Örn. Saf kuvarsit, mikalı kuvarsit, granatlı kuvarsit gibi. Kuvarsit el örneğinde masif veya zayıf şisti yapılı olabilir. Fillosilikat oranı fazla ise şisti yapı özelliği artar. Kuvarsit her türlü bölgesel metamorfizma ortamlarında oluşur. Kontakt metamorfizma bölgelerinde de aynı özellikteki kuvarsitler oluşabilir. Metamorfizma etkisiyle de diğer kayaçlardan kuvarsit oluşumu mümkündür. Kuvarsitlerin ana kayacı kuvarsca zengin kumtaşları ve kiltaşlarıdır.
•Amfibolit: Egemen olarak yeşil amfibol (> 40%) ve plajioklaz’tan oluşan, koyu yeşil renkli yapraklı kayaların genel ismidir. Bazik magma kayası kökenli (orto amfibolit) ve çökel kökenli (para amfibolit) olabilir.
•Eklojit: Eklojit fasiyesi koşullarında, granat ve omfasitik piroksenden oluşan bazik magma kökenli kayalardır. Feldispat grubu mineral içermez. Kuvars, disten, amfiboller, rutil ve zoisit gibi aksesuar mineralleri gözlenir. EKLOJIT
•Mavişist: yüksek basınç-düşük sıcaklık metamorfizmasıyla gelişen mavi, lacivert, leylak rengi ve tonlarında, yapraklı metabazit ve metapelitlere verilen isimdir. Kayanın rengi glokofan, krossit, ribekit gibi sodyumlu amfibollerden kaynaklanır. MAVI ŞIST
•Migmatit: Açık ve koyu renkli, şisti ve gnaysik zonlar içeren, plastik-yarı plastik deformasyon yapılı (örn., ptigmatik kıvrımlar) karmaşık silikat kayalarıdır. Orta-yüksek dereceli metamorfik alanlarda (orta ve alt kıta kabuğu) gelişir. Açık renkli kesimler, metamorfik segregasyon veya kısmi ergime yeniden kristallenme yoluyla, koyu renkli kesimler de segregasyon yoluyla oluşur veya kayanın kısmi ergimeden geri kalan kesimlerini temsil ederler. MIGMATIT
c)Mineral toplulukları ve bunların modal oranlarına göre adlama; Metamorfik kayayı oluşturan egemen mineraller ve kayanın dokusu (tane boyu, yapraklanma niteliği vs) saptandıktan sonra, laboratuarda uygulanan isimlerdir. Adlama; 1- Kayanın ana mineralleri (> %5) saptanır. Sonra mineral ismi önüne köken, tane boyu ve/veya metamorfizma derecesine işaret edici bir isim getirilir. Örnek: epidot amfibolit. Bu örnekte kayanın amfibolit olduğu, dolayısıyla egemen olarak amfibol ve plajiyoklazdan oluştuğu ve %5’den fazla epidot içerdiği anlaşılır. Granat-stavrolit gnays: kayanın kuvars ve feldispat içerdiği belirtilmese de anlaşılır (bu “gnays” kelimesi içinde gizlidir). Ayrıca %5’den fazla granat ve stavrolit bulunmaktadır. Burada stavrolitin modal oranı granat’tan daha fazladır. 2- Kaya içinde az olan (<%5) mineraller saptanır. Bu mineral(ler)in önüne -li, lı, veya “içeren” gibi bir ek getirilerek adlama yapılır. Örnek; disten-zoisitLİ eklojit. Yada disten-zoisit İÇEREN eklojit. Bu örnekte kayanın asıl olarak granat + omfasit’ten oluştuğu (Bkz. İlerideki bölümler), buna ek olarak %5’den az disten ve zoisit içerdiği anlaşılmaktadır (zoisit miktarı > disten miktarıdır!!!). 3- Kayanın kökenine veya metamorfizma derecesine işaret eden kritik öneme sahip mineral(ler)e göre yapılan adlama (kritik mineraller %5’den az veya çok olabilir): Örnek sillimanit gnays. Bu örnekte sillimanitin modal oranı ne olursa olsun mutlaka adlamada kullanılır. Çünkü, sillimanit yüksek sıcaklıklarda gelişen bir mineraldir. Dolayısıyla bu gnaysın yüksek sıcaklıklarda metamorfizmaya uğramış olduğu anlaşılır. Lavsonit şist = kaya yüksek basınç metamorfizmasına uğramış bir şisttir.