ARAPÇA ve KURAN-I KERİM ZÜHRUF SURESİ -12. Ayet 2000 -… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم أَسْتَغْفِرُ اللهَ أَسْتَغْفِرُ اللهَ أَسْتَغْفِرُ اللهَ اَلْعَظِيمُ اَلْكَرِيمُ الَّذِي لٓا اِلٰهَ اِلاّٰهُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ وَاَتُوبُ اِلَيْهِ * وَنَسْأَلُهُ التَّوْبَةَ وَالْمَغْفَرَةَ وَالْهِدَايَةَ لَنَا اِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ * Kaynak: AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم ZUHRÛF-12: وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ ﴿١٢﴾ binmiyor(mu)sunuz hayvanlar(dan) gemiler-den size ve yaptı hepsini çiftleri yarattı o’dur Ve (ve yapan) (yaratan) ‘Gemilerden ve hayvanlardan binmekte olduğunuz bütün çiftleri yaratan ve yapıp size hazırlayan o’dur’ YÂSÎN-36: سُبْحَانَ الَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنبِتُ الْأَرْضُ وَمِنْ أَنفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ ﴿٣٦﴾ bilmedikleriniz-den nefsiniz-den yerden bitenler-den çiftlerin hepsini yarattı o’dur ( yaratan ) ‘Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı tesbih ve takdis ederim.' AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
وَخَلَقْنَا لَهُم مِّن مِّثْلِهِ مَا يَرْكَبُونَ ﴿٤٢﴾ وَآيَةٌ لَّهُمْ أَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ ﴿٤١﴾ Ve onların zürriyetlerini (nesillerini) dolu gemilerde taşımamız onlar için bir âyettir. وَخَلَقْنَا لَهُم مِّن مِّثْلِهِ مَا يَرْكَبُونَ ﴿٤٢﴾ Ve onlar için, (onun/ gemilerin) mislinden(temsilinden) binecekleri (havanlar...) şeyler yarattık. Evet bu şekilde konumuza girmiş bulunalım. Birlikte ilerliyoruz. Yasin suresi 41. ayette gemilerle taşınma’ nın bir delil veya ayet olduğunu söylüyor Rabbimiz. Sorasında ise (42. ayet) aynı bu gemiler misali veya mislinden binecekleri başka binekler de yarattığını söylemekte. Yani gemi ve diğer binek olacak şeylerin birbirine örnek olabilecek şeyler olduğu vurgulanmakta. Zühruf suresi 12. ayetin ikinci kısmında, ‘gemilerden ve hayvanlardan binecekleri şeyler’ demekle diğer bineklerin hayvanlar olduğu anlaşılmakta. Peki burada ayet veya delil olabilecek durumu ne gösteriyor olabilir? AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Devam edelim, Zuhruf süresinin 12. ayeti de bilinen anlamından(1) farklı olarak başka bir anlama (2) da sahip olabilir. Bunlar; 1. O ki, bütün çiftleri yarattı ve sizin için gemilerden ve hayvanlardan bindiğiniz şeyleri yaptı. 2. Gemilerden ve hayvanlardan bindiğiniz bütün çiftleri yaratan ve size(sizin için) yapan(hazırlayan) odur. Şimdi bir an şöyle düşünelim. Ayet içindeki anlamsal bütünlük. Şöyle, a) O çiftlerin hepsini yarattı. ( erkek ve dişi olsun) b) … ve gemilerden ve hayvanlanlardan bindiğiniz şeyler yaptı. … Evet bir alaka kurabiliyor muyuz? Yani (erkek ve dişi olarak) çiftler halinde yaratılma ile, binip taşınma eylemleri arasında bir bağlantı kurabiliyor muyuz? Elbette cümleler ayrı ayrı düşünüldüğünde kendi içlerinde bir bütünlük sağlar. Fakat ayetin tamamı sıralı bağlı, tek bir yargıya (-dır yargısına) bağlı bir cümledir. Yani, ‘yaratan ve yapandır’ ya da yaratıp yapan(hazırlayan)dır. (O) çiflerin hepsini yaratan-, ve sizin için yapan(yapıp hazırlayan)-dır. Bundan sonra; Neyi yaratıp yapandır? Dersek. ‘…gemilerden ve hayvanlardan bindiğiniz bütün çiftleri…’ … yaratıp hazırlayandır. Sonucuna varıyoruz. Yani bu durumda gemileri de çiftler halinde yaratılmış şeyler arasına katmamız gerekiyor. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Peki gemiler çift veya ikili hususiyete sahip şeyler midir? Aslında öyledir. Şöyle, bir gemiyi dengeli bir pozisyonda yüzdürmek için geminin sağ ve sol taraflarının eşit fakat birbirine zıt parçalardan yapılması gerek. Yani gemi omurgasını oluştururken her bir parçadan; -- birbirine zıt iki adet hazırlanması, Ve yine bunların -- birbiriyle aynı ölçüde, -- eşit ağırlıkta, -- karşılıklı yerleştirilmesi veya -- birleştirilmesi gerekiyor. İşte alemlerin Rabbi ALLAH gemiden örnekle diğer bineklerinde böyle ikili hususiyete sahip yapıldıklarını vurgulamak istiyor olabilir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا Zühruf Suresi -12 Anlam 1 ( bilinen anlam ) Anlam 2 (şahsi) وَالَّذِي Ve O’dur Ve …dır (ki) خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا … çiftlerin hepsini (erkek ve dişi) yarttı … çiftlerin hepsini yarattı(k) (yaratmış/ yaratan) وَجَعَلَ لَكُم … Ve sizin için yaptı … Ve sizin için yaptı(k) yapık/ yapmış/ yapan … size (olsun diye) yaptı مِّنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ … gemilerden ve hayvanlardan … gemilerden ve hayvanlardan مَا تَرْكَبُونَ ﴿١٢﴾ … bindiğiniz şeyler … binmiyorsunuz ! … ne biniyorsunuz! Arapçada مَا unsuru; ___ Üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye (13) sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır.(12) ___Ve O ki; bütün çiftleri yaratmıştır. Sizin için bineceğiniz gemiler ve davarlar var etmiştir. (12) Gemilerden ve hayvanlardan bindiğiniz bütün çiftleri yaratan ve sizin için yapıp hazırlayandır. (12) Gemiler gibi hayvanlardan da bütün çiftleri yaratan ve sizin için düzüp koşan ( hizmetinize veren) O’dur binmiyormusunuz ! (12) Gemilerden ve hayvanlardan bindiklerinizi yaratan ve (bunların) hepsini çiftler halinde yapan odur. Size binek olsun diye gemilerden ve hayvanlardan bütün çiftleri yaratan O’dur. Çiftlerin hepsini yaratan ve bunlardan size binmeniz için gemiler ve hayvanlar yapan O’dur AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
ZUHRÛF-12: وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ ﴿١٢﴾ binersiniz hayvanlar(dan) gemiler-den size ve yaptı hepsini çiftlerin yarattı O (dur)ki Kişisel anlam/ tercüme; ‘Gemilerden ve hayvanlardan binmekte olduklarınızı sizin için çiftler halinde yaratan o’dur’ …مِّنَ الْفُلْكِ… … gemilerden … …وَالْأَنْعَام … hayvanlardan … Geminin sırtı üstten bakış Atın sırtı üstten bakış AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
وَمِن كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿٤٩﴾ ZARİYAT-49 وَمِن كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿٤٩﴾ Belki böylece anarsınız ikili/ çiftli yarattık ve her şeyden (karşılıklı iki eş/ parça/ kısım/ aynının zıttı) Ve biz her şeyden ikili/ iki çift/ iki eş yarattık… NECM-45 وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى ﴿٤٥﴾ dişiyi ve erkeği ikili’yi/ çiftli’yi yarattı ve o dişi ve erkek ikili / çiftli yarattı ve onu Ve gerçekten o, ikiliyi, erkek ve dişi olarak yarattı. Yani; …çiftli/ eşli/ ikili olandan hem erkeği hem dişiyi yarattı. Ya da; …çiftli’yi/ eşli’yi/ ikili’yi …… .. erkeği yarattı, خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَر وَالْأُنثَى … dişiyi yarattı. خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى… Yine bu ayete de dikkatle bakarsak; ön tarafta, ‘Biz çiftli olanı erkek ve kadın olarak yarattık’ anlamı alınabilirken. Arka tarafta, ‘Biz çiftli/ ikili olanı(olandan) erkeği… … ve kadını… veya; hem erkek(ler) ve hem kadın(lar) … yarattık.’ Anlamı da alınabiliyor. ‘Erkek ve kadın olarak yaratıklarınız çiftler halindedir/ ikili özelliğe sahiptir’ AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Zariyat; 48-49. ayetleri için şöyle, Öncelikle dil ile ilgili çalışmalarımızda ismin belirlilik takısını işlemiştik. Neydi? Şuydu, Bir Örnek; ‘ Dün Ali ile kitap bakmak için fuara gittik.’ ( eşya -kitap- henüz belirsiz ve hem söz olmamış ) yani, zihinde de sözde de belirsizdir. ‘ Orada şehirleri tanıtan çok güzel resimli bir kitap gördüm.’ ( eşya artık zihinlerde belirli, fakat söz olmamış bir eşya -kitap- tır.) ‘ Ve ben kitabı satın aldım.’ (Artık kitap herhangi bir kitap olmaktan çıkmış, herkesin bildiği o resimli kitaptır.) Demekki aslında işe kitap açısından baktığımızda, sohbet süresi içinde bir zamana veya bitmişliğe tabidir. Yani kitap öncesinde konu olmuş bir kitaptır. Bu bakımdan bir geçmişlik bildirilir. Cümle şöyle de söylenebilirdi. ‘ Benim satın aldığım kitap, fuarda görmüş olduğum şehirleri tanıtan o resimli kitap oldu.’ Şimdi yüce Allahın bize bildirdiği ayetlerimize bakalım; …kadın… ‘biz herşeyden iki çift/ ikili yarattık’ ( belirsiz eşya/ eşyalar) sağ sol ‘ şüphesiz o yarattı ikiliyi … …kadın(-ı) ve erkek(-i)’ Yani, ikili yarattığı kadın oldu, erkek oldu. Ya da, kadın ve erkek olarak yarattığı ikili/ çift oldu AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِيٍّ يُمْنَى ﴿٣٧﴾ Kıyame suresi; 37- 38- 39 أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِيٍّ يُمْنَى ﴿٣٧﴾ dökülen meniden (herhangi) (bir) nütfe değil miydi ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّى ﴿٣٨﴾ böyle sevva etti ve böyle yarattı sonra bir bağ oldu Sevva; eşitlemek, düzenlemek, dizmek, düz yamak, kırışıklığını gidermek… Alaka; asılı olmak, yapışmak, sıkıca sarılmak(sarmal/ DNA sarmalı ???) sülük asmak, takmak, bağlamak, iliştirmek, yapıştırmak فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى ﴿٣٩﴾ dişiy-i ve erkeğ-i Ve böylece ondan ikili-yi yani; ondan da iki çifti, erkeki ve dişiyi (erkek olan çifti) (dişi olan çifti) ??? Gerçektende biz insanlar, ilkin ne olduğumuzdan haberdar mıydık? ??? Sonra dizldik, düzenlendik bir sarmal olduk AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR Sonuçta biri erkek biri dişi ikili çiftler
EN’AM SURESİ 143-144. AYETLER ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ مِّنَ الضَّأْنِ اثْنَيْنِ وَمِنَ الْمَعْزِ اثْنَيْنِ قُلْ آلذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ الأُنثَيَيْنِ أَمَّا اشْتَمَلَتْ عَلَيْهِ أَرْحَامُ الأُنثَيَيْنِ نَبِّؤُونِي بِعِلْمٍ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ﴿١٤٣﴾ Sekiz çift; koyundan iki, keçiden de iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi, ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Eğer doğru sözlüler iseniz bana bir ilimle haber verin." ومِنَ الإِبْلِ اثْنَيْنِ وَمِنَ الْبَقَرِ اثْنَيْنِ قُلْ آلذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ الأُنثَيَيْنِ أَمَّا اشْتَمَلَتْ عَلَيْهِ أَرْحَامُ الأُنثَيَيْنِ أَمْ كُنتُمْ شُهَدَاء إِذْ وَصَّاكُمُ اللّهُ بِهَذَا فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللّهِ كَذِبًا لِيُضِلَّ النَّاسَ بِغَيْرِ عِلْمٍ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ ﴿١٤٤﴾ Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki: “İki erkek mi veya iki dişi mi? (Ya da) iki dişinin rahimlerinin ihata ettiğini mi haram kıldı? Veya Allah’ın bununla size vasiyet ettiğine (farz kıldığına) şahit mi oldunuz?” Bir ilimleri olmaksızın insanları saptırmak için Allah’a karşı yalan söyleyen (iftira eden)den daha zalim kimdir? Muhakkak ki Allah, zalim kavmi hidayete erdirmez. Evet bu iki ayet için şunu arıyoruz. Acaba alemlerin rabbi ALLAH sekiz çift dedikten sonra açıklamasını neden dört tür hayvanı ve bu hayvanların her birinden ikisini bildirip devam etmiştir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
… yazlık olanından iki… // // … güzlük olanından iki… // // Biz şöyle yapalım kendimizden bir örnekle devam edelim. Ve şöyle diyelim. ‘Kendisi ve eşi için sekiz çift ayakkabı satın aldı… // // // // // // // // ’ … yazlık olanından iki… // // … güzlük olanından iki… // // … kışlık olanından iki… // // … baharlık olanından iki… // // _____ toplam: 8 çift 16 tek ayakkabı Ayetlerde iki’den kasıt erkek ve dişi olmalı. Böyleyse kendi örneğimizde sarı renler erkeği, pembe renkler dişiyi işaretlemiş olsun. Fakat belki bir hikmetle iki… den sonra ‘çift’ gelmiyor. Yine oysa ayettteki anlamın gelişi ‘çift’ sözcüğünü işaret ediyor. Yani, ‘… koyundan iki çift…’, ‘…keçiden iki çift…’ gibi. Bununla ise dişili erkekli (bir dişi ve bir erkek) iki takım/aile keçininin (toplamda dört keçi) kastedilmediği anlaşılabiliyor. … keçiden iki… // // … koyundan iki…// // … sığırdan iki … // // … deveden iki… // // ____ toplam: 8 çift , 16 tek ( parça/ kalıp/ suret/ yüz/ resim …) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
… مِن كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ … HUD SURESİ, 40. ayet حَتَّى إِذَا جَاء أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ قُلْنَا احْمِلْ فِيهَا مِن كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلاَّ مَن سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ وَمَنْ آمَنَ وَمَا آمَنَ مَعَهُ إِلاَّ قَلِيلٌ ﴿٤٠﴾ … مِن كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ … … her iki eşin/çiftin ikisinden… sağ sol sağ sol 1 çift + 1 çift = 2 çift’in (her) ikisinden… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
YÂSÎN-36: سُبْحَانَ الَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنبِتُ الْأَرْضُ وَمِنْ أَنفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ ﴿٣٦﴾ ‘Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı tesbih ve takdis ederim.' Eşyada denge ve orantı AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا… ŞURA-11. Ayet جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا… وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجًا … يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ O, gökleri ve yeri yaratandır. …size kendinizden eşler (çiftler?) yaptı , …ve hayvanlardan eşler (çiftler?) …Bu sûretle sizi yayıyor. O’nun misli gibi şey yoktur (tasavvur edilemez, bir teki aranmaz !!!, fakat…) …. Ve o işitir ve görür. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
…bu sûretle sizi yayıyor… __ … يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ … Şura süresinin 11. ayetinin bu kısmı da ikili anlam bildirir gözüküyor. …bu sûretle sizi yayıyor… __ … يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ … Burada ise herşeyi hakkıyla bilen ALLAH insanların kendilerinin ve hayvanların çiftler halinde yaratıldığını bildirirken, aslında yine bu ikili hususiyeti vurgulamış olabilir. Fotoğraftan da görürdüğümüz gibi insanın ana karnında ilk oluşum evresiyle bir bitkinin oluşum evresi aynı. Ayetteki anlamdan erkek ve dişilikten kaynaklı bir çoğalma veya üreme anlaşılıyor olabilse de aslında vurgulanan ikinci bir anlamda olabilir. Bu da şudur. Yeni doğan bir bitkinin ilk evresi ikili/ çift taraflı ilk yapraktır. Toprakla olan bağını (göbek bağı olsun) ise bitkinin henüz çok taze olan gövdesi oluştursun… diğer iki geçici yaprakımsı şeylerde koruma zarı olsun. Bundan sonra yeni bir yaprak (bebek) doğar ve sonra yenisi ikili ikili bir şekilde yükselir, zamanla gövde sağlamlaşır yeni dallar (soylar) oluşur fakat uç noktalarda yeni doğan bebek yapraklar hep böyle ikili çift taralı özelliğiyle doğar ve devamlılık veya yayılma bu şekilde sağlanır. Ve bütün bunları geriye doğru sardığınızda ise yine o birinci yaprağa ulaşırsınız. İşte insan da bu ikili çift taraflı olma özelliğiyle doğar ve yayılır. Yani her anne çift tarafı olan bir bebek dünyaya getirir. Bu ayette şöylede bir durum vardır. Madem insan veya diğer canlılarda… böyle çift bulunma durumu vardır. Allah (Allah tektir ve ortağı yoktur) tektir denilmekle böyle çifti olmayan mıdır? Düşüncesine kapılmamak için ‘…onun bir misli yoktur’ aklınızda misal getirmeyin, şekillendirmeyin anlamında bir yönlendirme de vardır gözüküyor. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
…يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ… …bu sûretle sizi yayıyor… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Bütün bu hayvanlar çifttir. Bir ön görüş; ‘ iki gözü olan her canlı çifttir. Çift taraflıdır. sağ tek sol tek AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Evet işte böyle, bu resmin çift cinsiyete sahip bir istakoz olduğu söyleniyor. Farkettiğimiz gibi boylu boyuna ikiye ayrılmış. Bunun gibi yine böyle ikili cinsiyete sahip yarım horoz yarım (yarısı) tavuk resimleri de vardır. Böyleyse demek ki canlılarda böyle boyuna ortadan ikiye ayrılma durumu söz konusu. Peki bu nasıl oldu?, Canlılarda ikili olmak konusunda ayrıca bir programlama mı var? Ne niçin tek değilde çift? Yani, biz bir taraftan sebeplere bağlı, yani anneli babalı üreme şekline göre tabiyatı gözlemlerken, bir diğer tarafta bütün bu resimlerde gözlemleyemediğimiz başka bir gerçek mi var? Canlılarda; yürüyen, sürünen, uçan, yüzen… canlılarda çift veya ikili hususiyetin bulunması, canlının dengeyi sağlayıp hareketini gerçekleştir- mesini sağlamak, bu tarafların birbirleriyle simetrik olması ise harekette aksaklık olmaması, canlının biçimli hareketetmesi veya kıvraklığı içindir. Peki, diğer her şey mesela şimşek. Şöyle, gece şiddetli bir yağmura yakalanmış birinin bu zifiri karanlıkta yolunu bulabilmesi için kısa süreli aydınlatma amacı olabilmez mi? Yani, şimşek olayının fizik olarak bir sebebi vardır elbette fakat işin esası amaçlanan şeydir. Yine güneşin aydınlatma amacı, ayın günleri hesap yapmak, için... Olması gibi.Kaynak: AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR Horoz Tavuk
Bitkiler, yaprakları ve hayvanlar arasında (çift olma bakımından) alaka olan geçişler Ya da şöyle; Bitkiler, hayvanlar, binekler (gemi, uçak araba…) ve insan, v.s varlıkların en paydaş oldukları durumları ikili olmaları, varlık sahnesinde çift bulunmalarıdır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Resimleri gördük. Evet bu resimlerde iki özellikten bahsedilebilir Resimleri gördük. Evet bu resimlerde iki özellikten bahsedilebilir. Birincisi amaçlanan kare, ikincisi canlıların çift/ ikili/ iki taraflı yapıldığına işaret. Amaçlanan kare demekle tabiyatta kamuflasyon olayını kastedelim. Kamuflasyon deyip geçiyoruz fakat bu çok basit bir geçiştir. Yani, hayvandan bitkiye geçiş nasıl oldu. Tabii ki bunların canlıların genetik özelliklerinden kaynaklı olduğu söylenebilir. Peki neden bir arada bulunuyorlar. Buradan bazı hayvan veya bitkiler için kendilerini geliştirdiler, biri kendine diş yaptı, diğeri boynuz taktı, öbürü pençe aldı… gibi bir mantık yürütülemez. Çünkü bunun için bilinç gerekir. Bilinçli bir durumda bir canlı aynı anda boynuzlar, pençeler, dişler, zehirler, iğneler… veya buradaki gibi bir yaprağa, bir çalıya benzetebilir kendini. Yani işin burasını kamuflasyon deyip geçiştirmek olmaz. İkincisi canlıların yine ikili, çift, çift taraflı olma husuiyeti. Bir bitkiyle bir hayvanın ve insanın ve cansız varlıklar; gemi, araba… gibi şeylerin en paydaş oldukları şeyin varlık sahnesinde çift taraflı (zevc halinde) olmalarıdır. Yani yukarıdaki resimlerde yaprak ve hayvanın ortak noktası çiftli/ ikili halde bulunmalarıdır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
LOKMAN SURESİ, 10. AYET خَلَقَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَأَلْقَى فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَابَّةٍ وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ ﴿١٠﴾ …her güzel çiftten… KAF SURESİ, 7. AYET وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ ﴿٧﴾ …her çekici/ parlak çiften… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Bitişik/ yapışık ikili husuiyet; Yüz ve gögüs ve karın bölgesi Ayırma çizgisi Bitişik/ yapışık ikili husuiyet; Yüz ve gögüs ve karın bölgesi Ayrık ikili husuiyet; Eller kollar, ayaklar ve bacaklardır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
işlenmemiş işlenmiş hamur çamur Hüd-51 يَا قَوْمِ لَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْراًۜ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى الَّذ۪ي فَطَرَن۪يۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ ﴿٥١﴾ Ey kavmim! Bunun karşılığında ben sizden bir ücret istemiyorum; benim hizmetimin karşılığı ancak beni yaratan’a aittir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? فَطَر_ Yardı, ayırdı… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Evet resimleri gördük. İnsanın bedenine, bedenin dıştan resimine bakıyoruz. Ve görüyoruz ki ki insan sağ ve sol beden olarak iki kısıma ayrılıyor. Sağ bedenin organlarıyla sol bedenin organları birbirinin aynının zıttı. Ve her organdan iki tane ve herbiri ayırma çizgisinden eşit mesafede uzakta. Bir insana iki yanından da bakarsan aynı insanın bir diğer zıttını görürüz. Eller kollar bilekler hep birbirinin zıttı ve hep çift veya ikili. Sanki kopyala ters çevir yapıştır. Yani sağ beden sol bedenin veya sol beden sağ bedenin kopyası. Veya arkalı önlü bir resim. Sanki bir terzinin beden elbisesini hazırlarken yapmış olduğu kesim işleri. Her parçadan iki tane. Ve sağ veya sol bedende olmadık yerde fazladan herhangi bir organ yok. Diğer taraftan tek bulunan organlar; burun, dudak, göbek deliği… tam da ayırma çizgisine ortalanır. Yani her şey tek doğru üzerinden ortalanmış. İşte eller, kollar… bir düzlem üzerinde açılmış bir kelebek gibi veya bir yaprak… ve ayrılmış. Ayrık olmayan göğüs kısmı da yine bir yaprak gibi fakat ayrık değil. Ve bütün organlar önde. Bedenin arka kısmı organsız ve sadece dolgu amaçlı gibi. Kör bölge. Ve eller, kollar…, önden değilde arkada üst üste gelir eğer gövdeyi veya göğsü boyuna ortadan katlayıp açarsın sanki bir şablon gibi. Bir koyun veya ayı veya tilki…., postu boyuna katlarsan herşey üst üste. Bir yaprak gibi. Fasulye yaprağı olsun katlarsın, ısırır diş izi bırakır geri açarsın aynı izden ikili… Şahit değiliz ya! Kopya veya kopyalama, nasıl oldu acaba aslını kopya veya aslından tersi bir kalıp mı? Bilemeyiz. Şahit değiliz. İşte bunun gibi ilk olma, evet bunun gibi ilk yaratılış böyle tersini kopyalama veya şablon veya kalıp mı ? Bilemeyiz. Fakat anladığımız bir şey varki o da herşeyden çiftli ikili oluşu. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Ve işte bir deri (hayvan derisi/ hayvan kıyafeti), ortasından ayırma çizgisi ve her bir uçtan iki tane… Katlanıp kesilip açıl- mış gibi. Sanki bir kumaş ve terzisi. Ve bu Kıyafetin içinin dolu olması… ‘Ey bizim yüce Rabbimiz! Doğru yola erdirdikten sonra kalplerimizi yanlışa saptırma, yüce katından bize rahmet bağışla. Şüphesiz sonsuz lütuf sahibi olan ancak Sensin.’” (Âl-i İmran, 3/7 ve 8) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
TAHA -- 131 وَلَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَى مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّنْهُمْ زَهْرَةَ الْحَيَاةِ الدُّنيَا لِنَفْتِنَهُمْ فِيهِ وَرِزْقُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَأَبْقَى ﴿١٣١﴾ Rabbinin rızkı hayırlıdır ve bakidir / fitne kıldık / dünya hayatının süzleri / onlardan çiftler halinde maddelendirdik / gözlerini dikme. Kendilerinde fitne olan, çiftler halinde maddelendirdiğimiz, dünya hayatının süslü şeylerine gözlerini dikme. Rabbinin rızkı hayırlı ve kalıcıdır. مَنْ كَانَ يُر۪يدُ حَرْثَ الْاٰخِرَةِ نَزِدْ لَهُ ف۪ي حَرْثِه۪ۚ وَمَنْ كَانَ يُر۪يدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤْتِه۪ مِنْهَا وَمَا لَهُ فِي الْاٰخِرَةِ مِنْ نَص۪يبٍ ﴿٢٠﴾ 20. Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz. Şüra -20 AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Vakia, 7 وَكُنتُمْ أَزْوَاجًا ثَلَاثَةً ﴿٧﴾ فَكَانَتْ هَبَاء مُّنبَثًّا ﴿٦﴾ وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّا ﴿٥﴾ … yer sarsıldıkça sarsıldığında … dağlar parçalanmış dağılmış (5) … böylece dağılmış unufak olmuş (6) … ve siz(de) üç eş (çift) olmuşsunuz. (7) ___( yani, belki; ‘ayetin gelişine göre’ … ‘parçalarınıza ayrılmışsınız’ ) Not; Şu ana kadar geldiğimiz yere göre bu ayetler de ikili hususiyete sahip görünüyor. Şöyle, yer sürekli sarsılır, sarsıldığında dağlar kırılıp ufalanır, insanlarda bu sarsıntıyla (eklem yerlerinden bölünüp) parçalarına ayrılır. Bunların üç çift parça olması üç sayısının çokluk bildirmesi de olabilir, yani çok parçaya ayrılır, ya da belki, üçlü takım halinde bulunan (parmaklar hariç veya kendi içinde dahil) kollar ve bacakların eklemlerine ayrılması da… Evet buraya kadar anatomik veya fiziksel bilgi verilir. Sağ tarafın ashabı/ elemanları/ üyeleri derken ve hem ‘…ama ne üyeler !’ derken bir gönderme buraya (anatomik yapıya/ organlara) vurgu olabilir. Çünkü ayetin gelişi insanın da bu sarsıntının etkilerinden geri kalmayacağını gösteriyor. Fakat diğer taraftan sonrasından gelecek hakiki anlamın temelleri de atılıyordur. Ve ‘eshabül meymeneh’ demekle sağdakiler (sağcılar), ve ‘eshabül meşemeh’ soldakiler (solcular), ve ‘sabikun’ öndekiler (öne atılanlar/ gönüllüler) ki bunlar yaklaşmışlardır. Gibi, bundan sonra ayetler tamamen hakiki anlam bildirirler. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
çifter) olmuşsunuzdur. İşte bunlar; …Yer sarsılırda sarsılır (2), dağlar parçalndı da parçalandı(3) Öyleki tuz buz oldular(4), ve sizde (bunun gibi parçalarınıza ayrılmış, artık…) üç çift (veya üçlü çifter) olmuşsunuzdur. İşte bunlar; Sağ elin ashabı ( üyeleri üzuvları) … ama ne sağ elin ashabı değil mi! Sol elin ashabı ( üyeleri/ üzüvları) _________________ _ … ama ne sol elin ashabı değil mi! 1. çift 2. çift 3. çift Ve öndekiler ki öndekiler ??? ??? ??? ??? ??? … onlar yakınlaşık/ bitişiktirler (kalarak koparlar). Yani sonuç olarak, ‘Vakia’ suresinin ilk 11 ayetinin gerçek (fizik/anatomik) anlamını ele aldığımızda, O vaka (hadise/ olay) zamanı yer öyle bir sarsılırki dağlar ve belki herşey paramparça olur. Ve insanda bu parçalanmadan geri kalmaz ve vücudunun üzüvları en zayıf yerleri olan eklemlerinden kopar. Yani, kollar bacakllar ve belki kafası ve belki başka yerleri ki bunlarda bitişik çiftler halindedirler, kopup etrafa saçılır. Biz buraya kadar olan kısıma, bir affımızı istemekle beraber, ayetlerin arkasında saklanmış anlamlar diyelim. Çünkü söz, Rabbimizindir. Bundan sonrasında gerçek anlam yerini temsili veya mecaz anlama zemini hazırlamış bir şekilde bırakır. Ve sağcılar, solcular, ve Allah diye öne atılan öncüler akıncılar. Ve belki bu duruma ‘ezvac_ çiftler’ ile başlangıç verilmesi; Bak! Ey sol tarafta kalan veya sağ tarafta kalan kendine bak ve o Allah yolunda ileri atılanlar! Kendinize bakın bindikleriniz ve belki sürdüklerinizi, sizi ve bütün her şeyi çiftler halinde yaptık. Bakın ve görün! Ve sen soldaki kendine gel ve hesabını iyi yap! ve kork artık! Ve sen sağdaki artık güven. Ve ey öncüler buradayız ve sizi görüyoruz. Hayatın fiziki gerçeği sizi nasıl yarattığımız, anlamı ise sizi ne için yarattığımızdır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
أُوْلَئِكَ الْمُقَرَّبُونَ ﴿١١﴾ Vakia Suresi Anlam 1 Anlam 2 إِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ ﴿١﴾ Vakia (olay) vak’a olduğunda لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ ﴿٢﴾ Yoktur onun vuku bulmasını yalanlayan خَافِضَةٌ رَّافِعَةٌ ﴿٣﴾ Hoplatıp zıplatır إِذَا رُجَّتِ الْأَرْضُ رَجًّا ﴿٤﴾ Yer yarsıldıkça sarsıldığında وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّا ﴿٥﴾ Ve dağlar parçalanıp parçalandı فَكَانَتْ هَبَاء مُّنبَثًّا ﴿٦﴾ Böyleki dağılıp tuz buz oldular وَكُنتُمْ أَزْوَاجًا ثَلَاثَةً ﴿٧﴾ Ve sizde üç çiftler olmuştursunuz. ( üçlük parçalarınıza ayrılmışsınız) ( tıpkı fırkalarınıza ayrılacağınız gibi ) فَأَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ﴿٨﴾ Not; Örnek ayetin gelişi ‘ezvac’ ile iken, devamı ‘ashab’ iledir. Yani ayet, ‘sizde üç ashab/ fırka oldunuz, sağ tarafın ashabı(sağcılar)…’ diye değildir. Veya tersi, ‘ sizde üç çift oldunuz sağ tarafın çiftleri ve sol tarafın çiftleri…’ diye de değildir. Kısaca şöyle, ‘ezvac’ ile insanının üç, üçlü, üçlük çiftler halinde olduğuna vurgu yapılırken, sonrası bu benzetmeyle insanların Allah-ü te’alanın huzurundaki durumlarını bildiren bir sınıflanma olabilir… Ve işte böyle, sağ elin üzuvları/ashabı (ve bunlar sağcılar olsun) ama ne ashap değil mi? وَأَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ ﴿٩﴾ Ve yine bunlar, sol tarafın üzuvları/ ashabı (bunlarda solcular olsun) ama ne ashap değil mi? وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ ﴿١٠﴾ Ve ( fakat birde) öndekiler (var) (ya O) öndekiler (öne atılanlar) أُوْلَئِكَ الْمُقَرَّبُونَ ﴿١١﴾ Onlar yakınlaştırılmış/ bitişik olanlardır AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Canlıların çift taraflı olması ne demek oluyor? Peki bütün bunlar ne demek oluyor? Sorular; Niçin canlılar çift taraflı? ( Çift taraflı çünkü bu olmaz ise, canlı dengeli bir şekilde oturamaz, ayakta duramaz, yürüyemez, koşamaz, namaz kılamaz, devrilir. Ve herşey devrilir. ) Niçin her bir taraf diğeriyle aynı orantıda? (Orantılı çünkü böyle olmazsa otururken eğik, yürürken aksayarak, ...) Canlıların çift taraflı olması ne demek oluyor? Şu demek oluyor. Canlılardaki çift taraflılığın sıralı üreme veya türemeyle ve evreleriyle bir alakası yok. Tamamen farklı bir durum. Şöyle, aslında bütün bu canlılar ikili olmak bir resmi veya kareyi göstermekte olabilir???, veya hareketler için bir denge sağlamak amaçıyla ikili karakterde yapıldı. Fakat canlıların genetik sarmalı da dahil sperm aşaması veya ana rahmi… gelişim sürecinin hiç bir yerinde bu ikili olma durumunun bir başlangıcı yoktur???. Şöyle, genler veya hücreler sağ tarafı oluşturacak genler veya hücreler ya da sol tarafı…. Diye ikiye ayrılmazlar. Ya da, genetik sarmalda DNA’da dağınık halde bulunuyorsa bu şeyler, ‘birlikte bir diğer taraf yapalım da, oluşacak olan canlı dengede dursun, yıkılmasın, bir tarafına tartmasın, uzun kısa olupta topallamasın, uçarken bir tarafına çekmesin…’ Demezler. Ve canlılarda ikili hususiyetin biyolojik gelişimle de bir alakası yok. Yani, nasıl oluyor? Soruna cevap aranmaz? Bununun için de bilinen bilimin sınırları dışına çıkar. Veya bilim buraya kadar. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Aristo der ki; ‘Bir nesneyi var eden sebebi bilmektir.’ Bilim. Bilim nedir? Aristo der ki; ‘Bir nesneyi var eden sebebi bilmektir.’ Bilim. Yani, Nasıl? Sorusu. Nasıl oldu?, Bütün bu olanlar nasıl oldu? Evren veya kainat nasıl oluştu? İşte bu ‘nasıl?’ sorusunun cevabını aramak bilim, bu cevabı arayan kişiye ise bilim adamı denir. Aslında tabiatta ‘nasıl?’ sorusundan başka ‘niçin?’ sorusuda vardır. Bir örnekle devam edelim. Bir astro fizikçiye ( astroloji/ uzay bilimi) , … ‘Bütün bunlar nasıl oldu? Evren nasıl oluştu?’ Diye sorarsanız size ; __ Başlangıçta hiçbir şey (eşya/ madde) yoktu. Sonsuz bir yoğun enerji varken, __ Büyük bir patlama oldu. __ Süreler sonra ilkel galaksiler oluştu __ Sonra galaksiler ve yıldız sistemleri ve bunlardan biri, güneş sistemi, oluştu. Der ve size henüz teori aşamasında olan ( kanunlaşmamış/ kesin olmayan bilgi) Big Bang’dan ( büyük patlamadan) ve bu teorinin işleyiş şeklinden konuşur. Teoridir çünkü deney veya gözlemle desteklenmiş bir bilgi değildir. Evet, olabilsin ki, yılldızlar veya galaksilerin ?? biri birinden uzaklaşması??, patlamadan arda kalan radyasyonun uzayda bulunması??, buna bağlı olarak evrenin genişleyen bir ortam olması?? olsun ve bunların hepsi birer kanıt??? oldu da diyelim, işin başlangıcına dair bir gözleyicinin var olmaması, ve aynı şeyin denenemesi, bu işi prensip olarak bilimle bağdaştırmaz, sadece sonuçlar?? üzerinden sebepler üretir veya hayal? ettirir. Bundan sonrası ise şöyle kabul edilir. ( kabul edilir fakat doğru olan şeylerde ekseriyete bakılmaz) __ Yıldızların sıcaklıktan sıkışıp patlamasıyla uzaya madde halinde toz parçalarını fırlatması __ Zamanla bu toz bulutunun bir çekimle birlikte bir araya gelmesi sonucu gezegenler ve dünyanın olşumu… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
… Peki bütün bunlar ne için oluştu? Evren neden var? Diye sorarsanız. __ Bu soru bilimin sınırları içerisinde yoktur. Denir böylece üst perdeden cevabınızı alırsınız. … Peki, dünyada yaşam nasıl başladı? __ Öncelikle dünyanın güneşe olan mesafesi, … ve pek çok etkenin bir araya gelmesiyle su ile tek hücreli canlılar ortaya çıktı. __ Zamanla evrilerek veya çevrilerek deniz canlılarını, bunlarında evrilmesiyle sürüngenler, sürüngenlerin kara ile temasa geçmesiyle ayaklı, elli canlılara dönüşmesi, ve maymunlar, maymunların evrilmesiyle ilkel insan, ve modern insan, (ve insan okudu, yazdı, düşündü…, kısaca ‘su’ yazı yazan oldu, okuyan oldu…) … Sonra buzullar eriyecek, denizler karaları kaplayacak, deniz anaları ağaçlara yapışacak, denizler çekilecek, ağaçlar konuşacak… … Peki bir kuş (örücü bir kuş) nasıl yuva yapar? __ ??? …? Bu kuş türünün devamlılığını sağlamak için çiftleşir, yuva yapar… … ‘…türünün devamlılığını sağlamak için…’ Yani ne için? …devamlılık için. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Bilinçsiz oluşumlar bilinçli bir sonuç çıkarır mı? Ne için sorusu bir bilim sorusu değildir? Eğer bir yerde ‘niçin ?’ sorusu soruluyor ve buna ‘…için’ li cevap veriliyorsa bu demek oluyor ki orada bir görev vardır. Görev varsa görevlendiren de vardır. Öyleyse örücü kuş ve bütün ebeveynlere üreyip yuva yapma görevini kim vermiştir? Bilimin ulaştığı bu süreçte ‘nasıl?’ sorusundan ‘niçin?’ sorusuna nasıl geçiliyor? Bilinçsiz oluşumlar bilinçli bir sonuç çıkarır mı? Veya bir amaca ulaşmak için işin başlangıcından sonuna kadar olan süreyi bölmek niye? Şöyle de sorulabilir. Madem nihayi aşamada ‘…türünün devamlılığını sağlamak için…’ sonucunu çıkaracaksın. İşin başlangıcını ne için ‘niçin?’ sorusundan bağımız olarak ele alıyorsun? İşe böyle bakacaksan tabiattaki her olay hayvan davranışlarını, yine insan davranışlarını ve hatta düşüncelerini, hayallerini, inkarını, inanmasını… da işin oluşumunda bir beyni bulunmayan, bilinçsız varlıklar hücreler veya moleküller… oluşturduğuna göre aslında bütün her şey kendiliğinden oluyor (mutlak iradesizlik) olmalı değil mi ??? Kısaca tek başına ‘nasıl?’ sorusu üzerinden düşünce ve hayat oluşturulabilir mi? Demekki herşeye ‘nasıl’ sorusu üzerinden cevap aramakla insanı rahatlatmak olmuyor. Evet yaşatmak, amaçsız yaşatmak, olabilir fakat rahatlatmak değil. Çünkü insan ölümü hatırlar ve sonrasını aydınlık bulmak ister veya isteyenler vardır. Buradan da kısıtlı sorularla insanı bağlayıp karanlıklara itmek ancak göğe çıkmamış ve onun uçlarına erişememiş veya onunda ardını görmemiş birinin geleni var sayım zannetmesi gibi olur. Ve işte sana bilim diye tutturulan şey üzerinde bir yaratıcının olmadığı bu bir dizi süreçtir. Ve sanki bütün bu olanların üzerinde bir yaratıcının olması bilginin araştırılmasına engelmiş gibi. Oysa araştırmanın veya düşünmenin ve akılla aramanın en çok vurgulandığı kitap kendisinden başka ilah olmayan ALLAH’ın kitabıdır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Şimdi konumuza dönelim veya başlayalım. Allahü teâlâ kitabında (Kuran-ı kerim’de) yaratmış olduğu şeylerin çiftler halinde olduğunu söylüyor ve bu durum için akıl erdirmediğimizi, bilmediğimizi söylüyor. Not; Bu çalışmayla bilgi ve hayatın var olan fakat henüz perdesi açılmayan yeni bir gerçeği açıklanacak. Ve bundan sonra bilgi ve hayatın resmine bu gerçekten (sadece simetri değil, denge ve orantı gerçeğinden ) kopulamacak şekilde bakılacaktır. İşin sonunda ise görülecek ki aslında şu ana kadar kendi ellerimizle ürrettiğimiz faydalı veya ürettiğin faydasız şeylerde hep aynı gerçekten yararlanıyor, aynı gerçeği yapıp yapıp abartıyorsun. Ya da belki daha açıkça, senin yalanların için işler sana yapılıp duruyor. Ve kendini bu sebeple saklayasın derken bir bakmışsın büyük hatayı işlemişsin bile Ve nihayet şu büyük insanın bir kelebekten veya bir yapraktan… farkı yokmuş. سُبْحَانَ الَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنبِتُ الْأَرْضُ وَمِنْ أَنفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ ﴿٣٦﴾ ‘Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) Yücedir.’ (Yasin Suresi, 36.) Araştırmamız gözleme dayalıdır. Yani isteyen herkes kendi üzerinde veya doğada bu konuda gözlemler yapabilir. Evet isteyen herkes diyoruz çünkü herşey herkesin görebileceği şekilde ortada apaçık duruyor. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
İnsan Bedeninde Yaratılışın İzleri ( İnsan nasıl çoğaldı ) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Nisa Suresi 1. Ayet يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء dişi.ve çoklu erkek ve yayan onun çiftini ondan bir nefisten sizi yaratan dir korunun insanlar ey o ikisinden ve yaratan rabbiniz وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا ﴿١﴾ Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Rahimler ve onunla -dır Allah korunun siz sorguluyorsunuz (sorup duruyorsunuz, çok soruyorsunuz) Ey insanlar! Rabbinize karşı kendinizi koruyun ! Sizi bir nefisten yaratan ondan da onun çiftini yaratan onlardan da birçok erkek ve dişi yayan odur. Ve (ey insanlar!) sakının! ( korkun!) onunla … ve rahimlerle sorguladığınız Allah’tır. … şüphesiz Allah sizi gözetlemektedir. (yani; insanlar aynı rahimden mi çoğalmıştır? Demekten sakının, ve böylece Allaha karşı kendinizi koruyun!) ( Bu iş böyle oldu. Birincisi biz insanı bir özden bir hamurdan tek taraflı olarak yarattık, sonra o özden (veya tek/yarım bedenden) bu bedenin zevcini/ çiftini/ aynının tersini yarattık –birleştirdik tam bir beden oldu--. Sonra da bu tam bedenden birçok erkek ve dişi --kopyalayıp/ kalıplayıp…???-- (ortaya çıkarıp yeryüzüne) yaydık. ( Allah bilir biz bilemeyiz, hikmetini arıyoruz. Yoksa kimin için,… ) (Sonra…, Bu erkek ve dişiler karı koca oldular ???, yani bu gün de olan üreme şekli…) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ Nisa Suresi 1. Ayet Anlam 1 Anlam 2 يَا أَيُّهَا النَّاسُ Ey insanlar ? Ey insanlar! اتَّقُواْ … takva sahibi olun … korunun! رَبَّكُمُ الَّذِي … Rabbinize karşı. O’dur … Rabbinizdir خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ … sizi tek bir nefisten yaratan وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا … ondan da onun zevcini (eşini) (Havva’yı) yaratan … ve ondan da onun zevcini (çiftini) yaratan وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء … ve O ikisinden de birçok erkek ve dişiyi (türetip) yayan … ve O ikisinden çoklu erkek ve dişi (çıkarıp) yayan وَاتَّقُواْ … ve takva sahibi olun … ve korunun! اللّهَ الَّذِي … Allaha karşı, O’dur … Allahtır! تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ … onunla birbirinize karşı dilekte bulunduğunuz (Allaha karşı) ve rahimlerden (akrabalık bağlarını koparmaktan) … rahimler ve onunla sorguladığınız ( rahimler üzerinden ve onunla sorup sorguladığınız Allah’tır) إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا ﴿١﴾ … Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir. … şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ… sizi bir tek nefisten yaratandır وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا ondan onun eşini/ çiftini yapan وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء onlardan çoklu erkek ve kadın (çıkarıp???) yayan ------------------------------------------------------- İlk yarım insan İlk tam insan (cinsiyetsiz???) إِنَّ اللّهَ اصْطَفَى آدَمَ وَنُوحًا وَآلَ إِبْرَاهِيمَ وَآلَ عِمْرَانَ عَلَى الْعَالَمِينَ ﴿٣٣﴾ İlk insanlar : muhakkak ki Allah : seçti : Âdem ve Nuh : İbrâhîm'in ailesini : ve İmrân ailesini : âlemlerin üstüne AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR Erkek Dişi Erkek Dişi Erkek Dişi Bu sırada takılan takılmış, yarılan yarılmış olabilir.
A’raf Suresi 189. Ayet هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلاً خَفِيفًا hafif bir hamle hamleledi ……… böylece onunla ……… zevcini ondan yapan ve bir nefisten sizi yaratan dur o ona kapaklandı, onu örttü sükün bulsun/ sakin dursun/ rahat oturabilsin (yıkılıp düşmesin) diye onunla örtüştü,… فَمَرَّتْ بِهِ فَلَمَّا أَثْقَلَت دَّعَوَا اللّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحاً لَّنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ﴿١٨٩﴾ biz şükredenleren oluruz salihlik eğer bize verirsen ……………..... ağırlaştı ve onunla yürüdü düzgünlük/ uygunluk/ uyumluluk, … rablerine, Allaha, dua ettiler Evet ayetin birebir manası böyle, Ayetin kısmları; ‘sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da, onunla sakin olsun diye, onun zevcini yapan odur.’ (sakin olmak, sakin ol!, dengeli ol!, sallanıp durma!, debelenme!, sakin dur! ...) ‘ve böylece ona kapaklanmakla hafif bir yük taşımış oldu, ve onunla yürüdü, ve böylece ağırlaştı, Kim taşımış oldu?; yine kendisi ??? ( Onun zevc’i değil ) Kim yürüdü oldu?; yine kendisi ??? ( Onun zevc’i değil ) ona kapanmakla, onunla birleşmekle, onunla üst üste örtüşmekle… ‘ o ikisi (o iki zevc) rablerine dua ettiler’ ‘ eğer bize salih (salih evlat) verirsen biz şükredenler oluruz’ salihlik; uyumlu, dengeli, biri birine eş ölçüde, her bir tarafı aynı surette, çirkin görünmeyen, orantısızlığıyla aksaklık göstermeyen, dengeli bir bütünlük… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ A’RAF Suresi 189. Ayet Anlam 1 Anlam 2 هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ Sizi tek bir nefisten yaratan odur. Nefis?_ Adem, kişi, v.s Sizi bir (vahidetin ?? ) nefisten yaratan odur. Nefis?_ öz madde, can, v.s bir şey? وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا Ve ondan sakinleşir diye onun eşini yarattı ( huzur bulsun, ısınsın, sakinleşsin , arzusu dinsin diye Havva’yı yaratan) Ve ondan ona sukün bulur diye çiftini yapan ( جَعَلَ ) ( meskün olur, oturur, düşmeden yürüyebilir olsun diye onun diğer yanını yapan RUM URESİ -21. Ayet ?????? فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلاً خَفِيفًا غشي kabuk demektir, böyle onunla örtüşünce hafif bir yük yüklendi ( onunla çiftleşince, sarmaş dolaş olunca…) Kim?_ Çiftleşen Adem -yükü yüklenen havva- böyle ona kapaklanarak (-tan) hafif bir yük yüklenmiş oldu (حَمَلَتْ حَمْلاً ) Ya da hafifçe (kımıldadı, kalkmaya yürümeye çalıştı) hamle yaptı/ hamle hamleledi ( onunla üst üste gelince, ona yapışınca ) Kim? _ Örtüşen O tek bir nefis, yüklenen yine O bir tek nefis. فَمَرَّتْ بِهِ فَلَمَّا أَثْقَلَت Ve onunla dolaştı ve böylece ağırlaştı ( hafif bir yük yüklenen , hamile kalan Havva dolaştı, yükü ağırlaştı) Ve (artık) onunla / ondan güç aldıp dolaştı fakat sıkıntı veren bir ağırlıktı ( Böylelikle o tek bir nefis dolaşabildi, yürüyebilecekti…) دَّعَوَا اللّهَ رَبَّهُمَا Rablerine dua ettiler (Adem ve Havva) ( Bu beden ve birleştiği diğer yanı) (not; Bu dua ediş maddenin veya eşyanın İlahi anlamda Allah ile konuşması şeklinde olabilir. Kısaca Allah dilediği eşyayı konuşturur) لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحاً لَّنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِين Eğer bize salih evlat verirsen şükreden olacağız ( salih, kusursuz evlat / çocuk ) Not: Dikkat edelim, Ayetin Arapçasında ‘çocuk/ evlat’ sözcüğü yoktur. Eğer bize salih verirsen şükreden olacağız ( salih; salihlik, uyum , denge, ölçü, orantı, kusursuzluk, çarpıksızlık, aksakı olmayan…) A’RAF Suresi 190. Ayet ve böyle onlara salih ( evlat) verdi ve böyle onlara salih (-lik) (uyumluluk) verdi Onlara verdiğiyle ona ortak yaptılar ( kusursuz çocuklar üzerinden) (kendileri gibi simetrisi olan, çift olarak yaratılan, şeylerle; yani, kusursuz olsun diye bir simetriyle, ölçüyle kendi elleriyle oluşturduğu şeylerle … oysa kendisi bunun için dua etmişti ve bunun için teşekkür etmesi gerekirken) Oysa ALLAH şirk koştuklarından yücedir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
isteğidir. Ve kim biz yaptık diyor? Yani eğer dünyayı hiç bilmemiş ve hiç görmemiş birisi olsaydık ve yine kendimizi de hiç görmemiş olsaydık, birden kendimizi düyada bulmuş olsaydık. Ve karşımızda bir insan. Bu insanda ilk farkedeceğimiz şey, onun iki yarım insanın birleşiminden oluşmuş olması olurdu. Bütün bunlardan sonra, şimdi de yakın veya uzak, karşımıza çıkan ilk insana veya kendimize bakalım. Onun böyle tanıdık, aşina olduğumuz bu görüntüsünün arkasında ona dokunulmuş eli görebiliriz. Evet birisi onun ayakta dikili durabilmesi için çift taraflı olmasını, her bir tarafının ağırlıklarının, ölçülerinin eşit olmasını sağlayıp yapıştırmış gibi değil mi? Gerçekten de, … şöyle etrafımıza bir bakalım, canlı olarak yaratılmış ve insanların sonradan imal etmiş oldukları, hareket halindeki cansız varlıklara da bakalım. Yaratılmış canlı varlıkların diğer, insanlar tarafından imal edilmiş cansız varlıklarla farkı, canlı varlıklar gendi kendilerine bir sebep ile üreyip devamlılık sağlayabilirler. Ve baktık, görüyoruz ki her şey ikili, çift taraflı. Evet bu bir gerçektir. Yerde tutunmanın veya dengenin ve böyle hayatın bir gerçeği, aşikar ve kaçınılmaz bir doğruluktur. Ve yine bu gerçeğe alışık olduğumuzdan işin ardındaki dokunulmuşluğu fark edememekteyiz. Veya dikkat etmedik. Veya bilemedik. Ve belki işin böyle olması bize sevdirildi, eksiklikleri veya çarpıklıkları kusur bildik, kabullenemedik bile. Evet eşyanın böyle çift taraflı olmasında bir sebep bulunabilir belki, fakat olmadığını, eşyanın çift tarafının olmadığını düşünelim ne olurdu? Şu olurdu ayakta durabilen hiçbir şey olmazdı. İşte demek ki gaye ayakta durabilmeyi sağlamak. Ve yine işte bu dokunulmuşluk, istek, birisinin bunu böyle olsun isteğidir. Ve kim biz yaptık diyor? Yani dedik ya, biz bu taraftan sıralı üreme anneli babalı üreme şekilleriyle meşkülken, yine bu tarafta saklı bir geçeklik veya gizli eli gözümüzden kaçırdık belkide. Ve böyle artık bundan sonra itiraz edip kendinden emin bir şekilde israr eden birine, karşısından onun şekline bakın, nasılda ters yüz edilip yapıştırılımış. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
İşte aynı şeyleri yapıyorsun ya, hani şu numune, o tektir deyipte sonra sonra yıkılmasın, biçimli olsun diye ikili bir şekille imal edip sonra asıp, dikip, ve böyle karşısına geçip bilerek ve isteyerek dikilip duruyorsun ya! İşte onları imal edenin, nasıl arkasındaki yapıcı elin sen olduğunu biliyorsun, işte seni de imal etmiş yaratıcı bir elin var olduğunu da bilmek gerekmez mi artık. Şimdi şöyle devam edelim, 1. Araf-189’da Hz Adem ve Hz Havva’nın ismi geçmemesi nedendir?. 2. Bu iki zevc halindeki nefislerin dua ile istemiş oldukları ‘salih’in evlat veya çocuk olduğu açık değildir. 3. Sonrasında gelen şirk unsurları, yine evlatlar veya çocuklar olduğu uzak bir durumdur. Çünkü bu şirke konu şeylerin konuşamadığını veya konuşamayacağını söyledi Rabbimiz. اِنَّ الَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ عِبَادٌ اَمْثَالُكُمْ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَج۪يبُوا لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿١٩٤﴾ Allah'ı bırakıp da taptıklarınız sizler gibi kullardır. doğru iseniz, onları çağırın da size cevap versinler! Bu arada bu gibi şeylerin size cevap veremeyeceğini, sizinle konuşamayacağını söylerken, bu tarafta kendisinin bizimle konuşabildiğini bize, yaptıklarımıza karşı cevap verdiğini de anlaşılabilmekte. Bunu da işte böyle yapmaktadır belki… ve böylece vekil olarak ALLAH yeter. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
غشي kabuk demektir, Araf-189 Rum-21 هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلاً خَفِيفًا فَمَرَّتْ بِهِ فَلَمَّا أَثْقَلَت دَّعَوَا اللّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحاً لَّنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ﴿١٨٩﴾ وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ ﴿٢١﴾ هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلاً خَفِيفًا فَمَرَّتْ بِهِ فَلَمَّا أَثْقَلَت دَّعَوَا اللّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحاً : O’dur : sizi yarattı : tek nefsten : yaptı : ondan(ona) : ona eşini/ çiftini : sukün bulsun/ yerleşsin diye mesken olsun : ona, onunla/ ona : böylece ona sarıldı/ kapaklandı : hafif bir yük yüklendi ya da, hafif bir hamle yaptı : ve böyle onunla dolaştı : ve böylece ağırlaştı : Allaha dua ettiler : Rablerine : eğer bize salih (bir evlat) verirsen… …………………………. غشي kabuk demektir, وَمِنْ آيَاتِهِ : ve onun âyetlerinden لَكُم خَلَقَ : yaratması : sizin için; size olsun diye مِّنْ أَنفُسِكُمْ : nefslerinizden/ kendinizden أَزْوَاجًا : eşler/ çiftler لِّتَسْكُنُوا : sükûn bulmanız için/ yerleşesiniz diye mesken bulasınız إِلَيْهَا : ona, onunla/ ona içine وَجَعَلَ : ve kıldı بَيْنَكُم : sizin(eşinizle)/ bedeninizle… aranızda مَّوَدَّة : sevgi/ beğeni (kendini beğenme) وَرَحْمَةً : ve rahmet/ ve koruma (kendini sakınma) ……………………………… …., ve herbir insanın kendi bedenini beğenmesi onu bozulmalara karşı koruması onun ayetlerindendir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
فَسَوَّاكَ _ Düzenlemek, eşitlemek, uyumlu, bir beraber, فَعَدَلَكَ _ Doğru, denk, eş , benzer, رَكَّبَك _ Terkip, birleştirme, bir araya getirme İnrfitar suresi -7-8 الَّذِي خَلَقَكَ فَسَوَّاكَ فَعَدَلَكَ ﴿٧﴾ O (senin Rabbin) ki, seni yarattı, sonra seni sevva etti (dizayn etti), sonra da düzen üzere seni dengeli, sağlıklı kıldı. Seni yaratan ve seviyelendiren ve dengeleyendir. فِي أَيِّ صُورَةٍ مَّا شَاء رَكَّبَكَ ﴿٨﴾ Dilediği surette (şekilde) seni terkip etti Hangisini ki diledi (o şey üzerinde) seni terkip etti (birleştirdi) İnsan suresi -28 1 2 3 AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR kg/ cm Not; bu resim 2018 martında araştırmamıza kopyalandı Ve resmi çizen (Leonardo da vinci) bu konuya vurgu yapmışta olabilir / olmayabilirde)
( Ve Allahü Te’ala da onları düzgün bir biçime kavuşturmuş olacak Bütün bunlara göre durum şöyle olur; Allah Te’ala insanı yaratmak için bir öz madde/ cevher/ nefs oluşturur veya oluşturtur.Ya da; Allah Te’ala toprağı suyla karıştırır veya karıştırttırır, cıvık bir çamur yapar, bununla ilk insanın tek tarafını yaratır. Ve buna nefis verir. (Allah bilir biz bilemeyiz) Sonra bu insanın rahat oturabilmesi, yürüyebilmesi için aynı öz maddeden çiftini (aynının tersini) hafif, fazla bir ağırlığı olmayacak şekilde yaratıp bu insanla birleştirir. Ya da; Bu tek tarafı olan insandan aynının tersini yani zevcini, eşini, çiftini… bir şekilde (kopyalayarak, kalıplayarak v.s) yaratır. (Yine yüce ALLAH bilir biz bilemeyiz) Sonra bu bitişik çiftler yürür , dolaşır dolaştıkça ağırlaşırlar. A’raf Suresi 189 Ve bu iki çift kendilerinin dengeli, uyumlu, herbir tarafının orantılı olması için dua ederler. Ve şükreden olacağız derler. A’raf Suresi 189 ( Demekki buraya kadar insan henüz cinsiyetlerine ayrılmamıştır.) Bundan sonra bu tam insandan, (yine tam insanlar kopyalanarak erkekli dişili birçok insan türetilip bir şekilde yayılmıştır. (ve sonra bilinen, biyolojik üreme şekli) Nisa Suresi 1. Ve Allah seçer, (birçok olandan bir tek aileyi), Adem’i, ( ve eşini ‘Havva’yı, ya da, Ademin ailesini) seçer. ( Ve Allahü Te’ala da onları düzgün bir biçime kavuşturmuş olacak ki bu gün biz herbir tafı orantılı, yürürken aksamayan,… (ki Allah teala dilerse bir elimizi diğerinden daha büyük yapabilir ve bunu türümüzün genel özelliğine yayabilirdi, demek ki olmuyoymuş demeyesin, bu tür canlılar (kemancı yengeci,...) de vardır. Belki yine bir amaç gözetilmiştir fakat, bunlar ibret olması için de olabilir. Ve öyleyse Allah-ü Teala lütfetmiştir. ) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
(ve ayrıca ,,, Yasin suresi; وَلَوْ نَشَاء لَمَسَخْنَاهُمْ عَلَى مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِيًّا وَلَا يَرْجِعُونَ ﴿٦٧﴾ Ve eğer dileseydik, elbette onları mekânlarında (bulundukları yerde) çevirirdik (şeklini bozmak). O zaman ileri gitmeye ve geri dönmeye güçleri yetmezdi. (yani, belki; bedenimizin, yarısı arkasına, diğer yarısı önüne dönük olabilirdi ???)( Şuradan, örnek ayetimizdeki hal öyle bir hal ki insan geri ileri hareket edemez olur. Bu da bedenin bir yüzü öne, diğer yüzü arkaya dönük olmasıyla oluşabilecek bir durum gibi. Aslında ön ve arka, veya ilerisi ve gerisi de kalmamıştır.) … bir dengede durabilen, düşüp yıkılmayan birer canlı olarak varlık sahnesinde yer almaktayız. Evet gördük!. Gücün ve kuvvetin sahibi Allaha şükürler olsun! ) … bir denge dedik. Evet denge, aslında gerçektende insanın kalkıp yürüyebilmesi için çift taraflı olması gerekirdi. Bu herşey için böyledir aslında. Gemiler, arabalar, atlar, develer, ve hatta sürüngenler… Tek taraflı olan, yani bir çifti bulunmayan bisiklet ve motorlu bisikletlerde, ayakta sabit duruş için alt kısımda ikinci bir ayak işlevini görebilecek bir tür destek ayağı bulunur. Fakat öylede olsa tekerleklerle birebir benzerliği olmadığından bu vaziyette bisiklet bir tarafına yatık durur. Dengeyi tam olarak sağlamak için aynı destek ayağından; ölçüsü, ağırlığı, merkez çizgiye uzakliği eşit… aynından bir diğerine ihtiyaç duyulur. Yine fakat arabalarda (önden bakış, dıştan görüntü: Mesela farlar, -arabanın gözleri-, birbirlerine uyumsuz olursa ışığı dengesiz yayar) çiftlik hususiyeti bulunduğundan hareket ve duruş kabiliyeti dengelidir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Yani, karşıdan üstünüze doğru bir ‘at’ gelirken ikili, veya iki yarım at, ve böyle bir tam at koşarak geliyordur. Ve bu hayvanın sırtındaki insanda yine böyle iki yarım insan ve böylelikle bir tam insandır. Peki canlı ve cansız varlıkta denge ne demektir? İnsan ve hayvanlardan ve özellikle binek hayvanları... Mesela insan, evet insan neden çift taraflı? İnsanın veya bir hayvanın tek taraflı olduğunu düşünelim. Ne olur ? Şu olur, bir kere insan ayakta duramaz. Ayağa kalkamaz bile. Çok kısa ve net bir biçimde... İnsanın ve diğer canlı ve cansız varlıkların, bitkiler ve yapraklarının, Meyveler ve çekirdeklerinin, (Rahman suresi-52)_İkisinde de her türlü meyveden çift çift vardır. ف۪يهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِۚ ﴿٥٢﴾ ikinci bir tarafının bulunması tamamiyle denge??? amaçlıdır. Ya da bununla bir denge amaçlanmıştır. Bu arada iç organların insanın tabiyatta dengeyi tutmasıyla bir alakası olmadığından bütün bu durumların (dengenin) oluşmasında iç organlarında denge, kapalı olduğu için de simetri aranmamış olabilir. Amaçlanmıştır demek iş planlı ve bilinçli yapılmış demektir. Yoksa varlığın kendisi denge tutmak için kendini niçin veya nasıl ikillesin veya çiftlesin ? Bu duruma, ‘Nasıl olmuşsa olmuş, olmuş bir kere !’ Denilemez. Çünkü bu olmaz, varlık kendiliğinden kendisini bir denge tutmak için çiftleyemez. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ اَللّٰهُ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ وَالْم۪يزَانَۜ وَمَا يُدْر۪يكَ لَعَلَّ السَّاعَةَ قَر۪يبٌ ﴿١٧﴾ Kitab'ı ve mizanı hak olarak indiren Allah'tır. Ne biliyorsun, belki de kıyamet saati yakındır! Şüra suresi-17 الْم۪يزَانَۜ __ terazi, ölçü, kural, denge, ağırlık, balans, ölçek, uyum, denklik… Hareketlerin gerçekleşmesi ve dengenin sağlanması eşyanın ikili hususiyetli olmasıyla mümkün. Yapraktan biri düşsünde O’nun ondan bilgisi olmasın …وَمَا تَسْقُطُ مِنْ وَرَقَةٍ اِلَّا يَعْلَمُهَا AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR …Ve O, karada ve denizde olanları biliyor وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ
Bütün bunların evrimin ( ‘evrim Bütün bunların evrimin ( ‘evrim ???’) sonucu olabileceğini söylemek, evrim denilen şeyi bilinç sahibi yapmak demek olacaktır. Bilinç bilimsel değildir. Yani, bilim insanı, ‘canlılar dengede dursun diye/ için’ diyemez. Çünkü bu bilinen bilmin işi değil. ‘Eğer biz var isek olabiliyormuş’ da denemez. O zaman kendini yok sayarsın! Nasıl olsa…? Ve hem, Yer ve gökler de ağlamayacak…? İşte böyle…, Birde varlık tarafından bakalım. Yani bir canlı, tek hücreli canlı halden hale evrileyim, ‘Ben ikili/iki parça olayım, parçalarımın her bir tarafım eşit olsun da ayağa kalkabileyim, ağırlıklarım eşit olsun bir tarafa tartmayayım, iki kanadım eşit olsun ki bir tarafa çekmem olmasın…’ demez. Ve hem su, evet bildiğimiz ‘su’ düşünemez, yazamaz, okuyamaz… v.s…v.s Yani canlılar başlangıçta su iken sonuçta bakmışsınki kendiliğinden kalem tutan olmuş, okuyan olmuş değil mi? İşte bu olmaz! Tekrar edelim bir bilincin veya iradenin olmadığı yerde varlık kendini dengeli olayım diye çiftlemez. Bu bilinen bilimin işi olmasın ve bilim ‘için, diye’li cevap vermesin. Varlıkta denge ve simetriyi bilimle örtüştürecek olmak çalıntı yaklaşım olur. Ve aldatmaya veya saklamaya yönelik olur. Reddedilmesinden başka mücadele edilmesi gereken bir haktır. Ve bu hak ise bütün bu çiftleri yaratan yüce yaratıcı, Rabbimiz Allah-ü Teala’nındır. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
… لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ… Bakara 255 255. Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür. * Ve Yine bütün bunları ben yaptım diyen bir irade olmamış olsa kendine sorular sorabilirsin. Fakat öteden beri söyleyen bir Allah'ımız varken, bilmiyorduk mu diyeceğiz. Ve sır veya soru, İnsanın en önemli sorusu ‘Biz kimiz? Sorusu işte budur. Ve artık neden varız? Sorusunun cevabı çok kolay. Allahtan başkasına kul olmamak, ona hiçbir konuda ortak koşmamak/ kanunlarına ortak çıkmayacaksın!! Ona ait olan bir üstünlüğü başkasına vermemek, yediğine, içtiğine, binip gezdiğine teşekkür etmek, kibir yapmamak ki Allaha büyüklük taslamak olmaz,… Sonra, ‘Sizde beni iyi edemediniz!’ ne bekliyordun? Bu bedene sahipken neyi düşünmüştün? Ve hem kime? Kimin için? Niye? İşin sonunda zavallı düşeceğini bilmiyor muydun? Hergün, Evet hergün zayıf düşüp uyuklamak zorunda kaldığınıda mı görmedin? İşte insan belkide bunun için tabiyatın bir parçası olmalı idi ki kendini tanrı sanmasın. اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ ضَعْفٍ ثُمَّ جَعَلَ مِنْ بَعْدِ ضَعْفٍ قُوَّةً ثُمَّ جَعَلَ مِنْ بَعْدِ قُوَّةٍ ضَعْفًا وَشَيْبَةًۜ يَخْلُقُ Rüm suresi 54 مَا يَشَٓاءُۚ وَهُوَ الْعَل۪يمُ الْقَد۪يرُ ﴿٥٤﴾ 54. Sizi güçsüz yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardından güçsüzlük ve ihtiyarlık veren, Allah'tır. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir. * AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Fakat bütün bunlara rağmen, …لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ …اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ Allah'ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? … (Lokman-20) Ve hayvanlar, …وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ Bu hayvanları onlara zelil kıldık, emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazılarını da kesip etlerini yerler. (Yasin-72) Evet hayvanlar, hayvanları binip giderken sana kibir yapanı oluyor mu? …yok böyle değil mi? O zaman senin gibi bir beşerin benliğinde kaybolur gidersin, …ve böylece saygılı olmak ve secde etmek, namaz kılmak. Ki, Allah-ü Tealanın yanında kibir yapmadan daima ona secde eder halde melekleri de var olduğunu bilelim. Kul yalvarandır. Allah-ü Teala affedendir. بَلِ اللّٰهُ يَمُنُّ عَلَيْكُمْ اَنْ هَدٰيكُمْ لِلْا۪يمَانِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿١٧﴾… …Eğer doğru kimselerseniz bilesiniz ki, sizi imana erdirdiği için asıl Allah size lütufta bulunmuştur. (Hucürat-17) Fakat bütün bunlara rağmen, …لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ Dinde zorlama yoktur… (Bakara-256) Dileyen dilediği kulpa tutunur/ dilediği yolu seçer. Seçer fakat kafirlerin dostları tağuttur. Onlar ateşin ashabıdırlar. (Bakara-257) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Yani ikili bir hususiyetin varsa sen yar-atılmışsındır demektir. Nüh suresi; ‘Size ne oluyor ki, Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz?’ مَا لَكُمْ لَا تَرْجُونَ لِلّٰهِ وَقَارًاۚ ﴿١٣﴾ Ve eğer canlılar kendilerini çiftleyemiyorsa hiçbir canlı kendi kendisini var etmedi. Yaratmadı da. Yani ikili bir hususiyetin varsa sen yar-atılmışsındır demektir. Bu durumda ‘Kendi küllerinden var oldu’ denilemez. Veya, Allah Te’alanın kendisine elçi olarak yarattığı bir kulu için ‘O kendini yarattı.’ Denilemez. ‘O Allahın oğludur’ …da denilemez Çünkü oğul babaya benzer. Bu baba ise insan olur, insan ise bir amaç doğrultuunda üzerinde iş yapılmış ikili hususiyeti olan bir yaratıktır. Daha açığı şöyle, diyelimki bir insan burada öldü. Ölüsü burada. Bundan sonra bu aynı insanın başka bir yerde varlık sahnesine çıkabilmesi için, bu bir insanın tek taraflı olarak kumaşını kesmek, veya kalıbını dökmek, veya başka bir biçimde… Ve bundan onun çiftini, diğer yanını yapmak, bunları birleştirmek, ağırlıklarını dengelemek, ve yütütmek gerekecektir. Yani dokunmak, işlemek…, kısacası müdahale etmek gerekecektir. İşte bu yüzden bir insanın kendi kendisini var etmesi olmaz. Ve işte, insan veya diğer canlıların bedenlerindeki tasarım, işlev, uyum, denge v.b işaretler bu ilk müdahaleden kalan izlerdir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
اِذَا السَّمَٓاءُ انْ فَطَرَ تْۙ_ ‘Gök yarıldığında…’ Ve şöyle, elinizi açıyorsunuz ve avuç içinizde ‘A’ harfine benzeyen çizgiler mevcut. Bir çokları bu çizgilerin bir sırrı barındırdığını düşünür, fakat bu çizgiler ve parmakların iç kısmındaki diğer çizgiler, ellerinizi yumruk yapmak istediğinizde avuç içinin bir balon gibi şişmemesi içindir. Yani bir çeşit baskı kaynak veya kıvrım dikişi, veya telli kesim, veya heykeltraş bıçağı izi… Heykeltraş, bir heykeltraşa şu çamurdan bir el yap, ve parmakları ayrık olsun dersen. Bu çamura şekil verir ve parmaklar oluşacak şekilde keser. Hüd-51 يَا قَوْمِ لَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْراًۜ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى الَّذ۪ي فَطَرَن۪يۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ ﴿٥١﴾ Ey kavmim! Bunun karşılığında ben sizden bir ücret istemiyorum; benim hizmetimin karşılığı ancak beni yar-at-an’a aittir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? فَطَر_ Yardı, ayırdı… اِذَا السَّمَٓاءُ انْ فَطَرَ تْۙ_ ‘Gök yarıldığında…’ Ayırır, yarar dedik ya gerçektende, eğer parmak araraları yarılmamış/ kesilmemiş olsaydı yumruğumuzu açamazdık… Bunun gibi bedenimizin belki de birçok yerinde bu şekilde kesme/ ayırma/ yarma işleri yapılmıştır. Ve parmak uçlarının ve el içinin diğer yükseltisi olan yerlerine, izoips çizgileri gibi, bir amaca göre, bu bıçak gibi alet ile yuvarlaklaştırır ve böyle yükseltiler belirler. Veya bir çeşit törpüleme. İşte bütün bu izler ilk yaratılma ve müdahalesinden kalan izlerir belki. Ve bu bedene ruh verip canlandırma işi ise ancak bütün bunlardan ayrı bir güce, alemlerin Rabbi Allah’a aittir. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
O gün bacak açılır ve secdeye çağrılırlar ama güç yetiremezler. يَوْمَ يَخْرُجُونَ مِنَ الْاَجْدَاثِ سِرَاعًا كَاَنَّهُمْ اِلٰى نُصُبٍ يُوفِضُونَۙ ﴿٤٣﴾ خَاشِعَةً اَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌۜ ذٰلِكَ الْيَوْمُ الَّذ۪ي كَانُوا يُوعَدُونَ ﴿٤٤﴾ يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ وَيُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ فَلَا يَسْتَط۪يعُونَۙ﴿٤٢﴾ خَاشِعَةً اَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌۜ وَقَدْ كَانُوا يُدْعَوْنَ اِلَى السُّجُودِ وَهُمْ سَالِمُونَ ﴿٤٣﴾ O gün kabirlerden, hızla çıkarlar. Sanki dikili bir şeye doğru koşuyorlarmış gibi. Gözleri korkudan alçalıp düşük bir haldedir. Üzerlerine aşağılık çökmüş bir vaziyette; işte onlara defalarca haber verilen gün bu gündür (Me’ariç suresi-43-44) O gün bacak açılır ve secdeye çağrılırlar ama güç yetiremezler. Gözleri düşkün bir halde. Kendilerini de zillet bürür. Oysa onlar sağlamken secdeye çağrılıyorlardı (Kalem suresi 42-43) سَاق_ baldır, bacak, diz ile ayak bileği arası, sap (bitki sapı), (يُكْشَفُ عَنْ سَاق _ baldır açılır) يُكْشَفُ _ ortaya çıkarmak, örtüyü kaldırmak, gizli olanı meydana çıkarmak… خَاشِعَةً _ uysal olmak boyun eymek; bakışları ( اَبْصَار) yere çevirmek/dikmek???; ses vb. düşmek خَاشِعَةً اَبْصَار_ bakışlarını düşürmek (mahçubiyet/ pişmanlık) _ bakışlarını yere dikmek/germek (korku/endişe) نُصُب_ dikme, dikili şey, dik konuma getirme, heykel, put, direk, sabit konuma getirmek dikleşmek, (كَاَنَّهُمْ اِلٰى نُصُبٍ _ sanki/ gibidirler direk koşuyorlar / hazırda, bekliyorlar???) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR Affet! Kabirlerden çıkılır/bitilir??? (bir ot gibi???) يَخْرُجُونَ مِنَ الْاَجْدَاثِ (Sadece) baldırlar açıktır/ yarıktır???/ çözüktür??? يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ Yürüyor fakat sanki bir direk , dikili dikili, dik dik كَاَنَّهُمْ اِلٰى نُصُبٍ Gözler yere dikili, eğilmek ister secde edeyim, fakat hareket kabiliyeti yoktur artık. ( yani belki boylu boyuna sabitlenmiş yarılması; kollar ayaklar eksik bırakılmıştır. Sanki oklava çubuğu yutmak???)
قُلْ هُوَ الَّذ۪ي ذَرَاَكُمْ فِي الْاَرْضِ وَاِلَيْهِ تُحْشَرُونَ ﴿٢٤﴾ De ki “Toprağa sizi (tohum gibi) eken O'dur. O’nun huzurunda toplanacaksınız.” (mülk suresi- 24) Evet şu fotoğraf, yani yaprak böceği, dikkatlice bakalım. Şunu görebiliriz pekala. Bu böcek sanki bir yaprak iken kesilerek veya bir hayvan iken yapraklar takılarak yürüyebilen bir canlı halini almış gibi dimi. Peki insanda da aynı bu ayrık üzuvlar varsa acaba insanda böyle bitişik bir haldeyken sonrasında yürüyebilen, eğilip kalkabilen hareket kolaylığı serbest, kendisine ikramda bulunulmuş bir canlı türü olabilmez mi? Yani şimdi bu canlıya hayvan canlısı mı diyelim, bitki canlısı mı? Ve şu canlıyı boynundan aşağı bölen sabitleyici direk. Yani omurga, insanda ve diğer hayvanlarda da olabilirdi. Ve hayvanlar, kuyruklu hayvanlar buradan belli bir yerine kadar kuyrukları sıyrılnış gibi, ve insanda tamamen kopmuş. Peki bu canlıdan bükülüp secde edebilmesi beklenebilir mi? Artık istesede bunu yapamaz çünkü bu kabiliyet ona verilmemiş, verilmiş olandan da geri alınmıştır. Evet sadece baldırına kadar açık, yürüyebilir olsun, yukarısı sabit sanki bir direk, belki arka boynundan aşağıya ipi gerilmiş, önüne eğilip secde etmek ister çünkü gözleri önünü gösteriyor… ama. Ve yine belki, artık parmaklar yok, boynunu çevirmek yok, kollarını açmak rüzgara karşı koşmak yok, elmaya, armuta taş atıp düşürmek te yok, elini ile ağzına götürmek… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
بَلٰى قَادِر۪ينَ عَلٰٓى اَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ_ Yine parmaklar, parmakların iç kısımları veye dış, baş parmak hariç üç parçadan oluşur ve eklem yerlerinde yine aynı çizgiler vardır. Amaç yine aynı, sıkarken yumruk içi balon gibi şişmesin. Fakat el içini, parmakları birleşik bir şekilde düz bir sekilde açarsan, bu çizgilerin parmakların uzunluğuna göre aynı doğrultuda, tek çizgide birleşmediğini görürsün. Fakat bunlar aslında böyleydi, bir çizgide birleşikti.. بَلٰى قَادِر۪ينَ عَلٰٓى اَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ_ Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. (Kiyame; 4. ayet) Veya; Evet biz onun parmaklarını dahi eşitlemeye kadiriz. نُسَوِّي_ eşitlemek, düzeltmek, kırışıklıkları(çarşaf…v.b) gidermek, birbirine eşit hale getirmek, dizmek, denklemek, dümdüz yapmak… Bunu yumruğunuzu yavaşça sıktığımızda çizgilerin hizalamasından anlayabiliriz. Ve çizgiler, parmak aralarının kesilmesinden önce oluşturulmuş, çünkü parmağı tamamen çevrelemiyor. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
Evet bu hayvan türlerinin kamufle oldukları bitki türleri Bu arada resmimizde arkada yaprak bitki canlısı, üzerindeki böcek hayvan canlısı olmasına rağmen, renkleri, çizimleri hemen aynı. Evet buna kamuflasyon diyelim. Diyelim fakat kamuflasyon bilimsel değil ve hem ortada bir amaç olduğu aşikar. Ve hem bu amacı oluşturmada hayvandan hayvana, veya bitkiden bitkiye geçiş sergilenmemiştir. Demekki Allahü Te’ala dilediği şeyi dilediği şeyden yaratabilir. Yani bir yaprağı hayvandan, veya bir hayvanı yapraktan yapabilir. Yani şunun gibi ahşaptan ev yapabildiğimiz gibi taştanda ev yapabiliriz fakat at-tan araba değil. Ve önemli olan görüntüyü almak, yani resme can vermek. Ve resmimiz, resmimizde yaprak yürütülmüş, can verilmiş, canı yanınca acıyla bağırır hale gelmiş değil mi? اَفَعَي۪ينَا بِالْخَلْقِ الْاَوَّلِۜ بَلْ هُمْ ف۪ي لَبْسٍ مِنْ خَلْقٍ جَد۪يدٍ۟ ﴿١٥﴾ İlk yaratmada acizlik mi gösterdik, yorgun mu düştük ki, ölümden sonraki diriltmeden aciz olalım? Bilakis onlar, yeni bir yaratmadan şüphe içindeler. (Kaf suresi-15) Evet bu hayvan türlerinin kamufle oldukları bitki türleri arasında yaratılış açısından bir bağlantı olduğu anlaşılabiliyor. Ve daha da çok bitkilerden hayvana dönüşüm olmuş belki. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
فَتَقَبَّلَهَا _ onu kabul etti رَبُّهَا _ onun Rabbi Evet bir süredir hayvan canlısı ile bitki canlısı arasında yaratılış bakımından bir benzerlik bulunması üzerinde konuşuyoruz. Kuran-ı Kerim’de Yüce Rabbimizin bir sözü daha var ki aynı bu durumdan bahsediyor gözükmekte. O da, Ali İmran-37; …فَتَقَبَّلَهَا رَبُّهَا بِقَبُولٍ حَسَنٍ وَاَنْبَتَهَا نَبَاتًا حَسَنًاۙ فَتَقَبَّلَهَا _ onu kabul etti رَبُّهَا _ onun Rabbi بِقَبُولٍ حَسَنٍ _ güzel bir kabül ediş ile وَاَنْبَتَهَا _ ve bitirdi/ yetiştirdi/ bitkiledi onu // ondan?? حَسَنًا نَبَاتًا _ güzel bir bitki … Onun Rabi onu güzel bir kabul edişle kabul etti. Ve onu // ondan?? güzel bir bitki bitirdi/ bitki yetiştirdi/ bitki yaptı. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَٓا اَسْرَهُمْۚ وَاِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَٓا اَمْثَالَهُمْ تَبْد۪يلًا_ Onları biz yarattık; onların yaratılışını sapasağlam yaptık. Dilediğimizde (kendilerini yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz. (İnsan suresi; 28.ayet) Veya; Onları yarattık ve şeddeleyip bağladık, (işte biz) dileyince tam bir mübadeleyle( tersyüz etmeyle) onları (böyle) misalleriyle/ benzerleriyle mübadele / değiştokuş ederiz. شَدَدْنَٓا_ baskıladık, şeddeledik, şiddetlendirdik, taklit (benzeriyle) ettik اَسْرَهُمْۚ_ esaret, onları esir ettik, bağladık (kelepçe/kayış/ ip-ledik)… Evet, gerçekten de eğer insan iki veya ikili ayrık veya birleşik parçalardan oluşuyorsa, insan bedeninde birleşik çiftler halinde bulunan baş ve orta beden ( eller kollar hariç, göğüsler ve karın bölgesi) çiftleri, nasıl oluyorda kopmadan, yırtılmadan durabiliyor. Veya ne biçimde bir bağlanma, veya yapıştırılma, kaynak veya doku ile, sağ orta beden ile sol orta beden birbirine tutturulmuş. AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
صِبْغَةَ اللّٰهِۚ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ صِبْغَةًۘ وَنَحْنُ لَهُ عَابِدُونَ Allah'ın boyası... Allah(ın boyasın)dan daha güzel boyası olan kimdir? Biz (yalnızca) O'na kulluk edenleriz. (Bakara suresi-138) Evet, şu balığın görüntüsü. Biraz bakalım neyi görüyoruz? Bu balık her balık gibi ölçülere ve bir şekle sahip sıradan bir balık. Fakat biri siyah diğeri kırmızı olmak üzere balık üzerinde boylu boyuna uzanan iki çizgi bulunuyor. Ve gözler, Yani çizgiler renkleri ve şekilleri, organlarına (göz, kulak…) bakılmaksısızın üzerlerinden direk geçmiştir. Bunun bir insana uygulanması ise böyle. Yani öyle bir boyama ki gözün beyazı da siyahı da, aynı şekille aynı boyayla… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
قُلْ كُونُوا حِجَارَةً اَوْ حَد۪يدًاۙ اَفَلَا يَنْظُرُونَ اِلَى الْاِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ۠ Onlar develerin nasıl yaratıldığına bakmıyorlar mı? (Caşiye-17) Evet deve, develere bakıyoruz ve görüyoruz ki develer bir çok özelliği ile çöl şartlarına uygun yaratılmış hayvanlar. Bundan başka, acaba!!, şu hörgüçler tıpkı birer kum tepeleri gibi değil mi? Ve hem de çimleriyle birlikte. Evet buna kamuflasyon diyebiliriz fakat, ortada, şu kamuflayon söylemi???nden daha çok, tabiyatta ister dağ, ister Tabii gerçeklikte kamuflasyon diye bir şey yoktur. Yani canlı ortama uyum sağlayayım diye kendisi kendinde değişklik yapamaz. ağaç, ister bunun gibi kum ve otun birlikte yer aldığı bir kare/ resim/ görüntü,,, ister canlıdan canlıya ve isterse cansızdan canlıya bir geçiş veya yaratılış olsun, görülebiliyor. Yani sadece renk değil şekil veya resim de benzer. Böyleyse demek ki Yüce ALLAH, taş veya toprak… dilediği şeyi dilediği şeyden yaratır. وَقَالُٓوا ءَاِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَد۪يدًا Biz dediler, kemik ve toz haline geldikten sonra mı yeniden halk edilecek, dirileceğiz? قُلْ كُونُوا حِجَارَةً اَوْ حَد۪يدًاۙ De ki: (ister) Taş, yahut demir olun. (İsra -48-49) AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR
وَالأَرْضَ مَدَدْنَاهَا 1. Çıkarım; Ölçülü, bitkilerin (yaprakları) herbir taraftaki bir noktanın merkez çizgiden eşit mesafede uzakta olması. 2. Çıkarım; ağırlıkta ölçülülük, yine bu tarafların dengede durabilmesi için ağırlıklıklarının eşit … 3. Çıkarım; Türlerde ölçü, bitkiler ve meyvelerinin, özellikle insana orantılı, yetişkin bir insanın vücut ölçülerine, avuçlayabilecek veya el ile kavranabilecek (elma, armut, şeftali, nar, …) ölçüde yaratılması. Veya vücudun ihtiyacına göre gerekli miktarda su barındırması gibi. Yani bitkilerin birbirleriyle veya diğer canlılarla orantılı olması da olabilir. Hicir suresi 19 وَالأَرْضَ مَدَدْنَاهَا Ve yer, onu uzattık وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ Onda büyük dağlar koyduk وَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ شَيْءٍ مَّوْزُونٍ ﴿١٩﴾ Ve orada herşeyden ağırlıkta orantlılı (bitki) bitirdik وَأَنبَتْنَا فِيهَا Ve onda (yerde) bitirdik مِن كُلِّ شَيْءٍ her şeyin/ herşeyden مَّوْزُونٍ Vezinlisini; ağırlığı olan, ağırlıkta orantılı olan, veya ölçüde uyumlu olan, dengeli olanını… AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
سُبْحَانَ رَبِّىَ ا‘عْلَى Yüce Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir Evet birinci resim; mini yaprak yine ikili olarak var edilir. Bu arada diğer tüm mini yaprakla birlikte. Resimden bir derece geriye çekildik ve yine ikili fakat bütün bir yaprak. Ve son olarak bir derce daha ve artık daha büyük fakat yine ikili bir yaprak. İşte buna düzenli ikili yayılma diyelim. Bu arada bu ikilikte; ölçüyü, ağırlığı, merkez çizgiye olan uzaklığı göz ardı etmeyelim. Ve yine bu tür bir yayılmaya serbest bırakılmış bir yayılma gözüyle bakalım. Bakalım fakat bu serbesti belirli bir mesafeye kadardır. Ve aslında her bir canlı böyle serbest bırakılmış olunsaydı, olan her şeyin böyle her bir tarafı birbirine benzerdi. Yani insan veya diğer herşeyde olsun, genel bakışta bir ikililik oluşmuşken, dar bakışta böyle bir ikili düzen bulunmaz. Şöyle, sağ el bu tarafta kendini düzeniz bir şekilde oluşturuken, sol el aynının benzerinin tersini diğer tarafta oluşturur. Ve kol uzunluklarının beden ortalamasını aşmaz. Bütün bir tür üzerinde aynı orandadır Ve işin sonunda bakıyoruz ki yine ikili özelliğe sahip bir canlı oluşmuş. Yani üst resim veya istenilen biçim tamamlanmış oldu. Amaç hasıl,olmuş oldu. Amaç ise kıvak hareketler, kolaylık, aksağı olmayan hareketler için denge, orantı, ve simetri. Kısaca birisi, ki O Rabbimiz ALLAH’tır, bütün bunları böyle olsun istedi ve istiyor. سُبْحَانَ رَبِّىَ ا‘عْلَى Yüce Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir Yüce Rabbinin adını tesbih et, سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْاَعْلٰىۙ ﴿١﴾ Yaratan ve eşitleyendir اَلَّذ۪ي خَلَقَ فَسَوّٰىۙۖ ﴿٢﴾ Ölçüsüne ulaştırandır وَالَّذ۪ي قَدَّرَ فَهَدٰىۙۖ ﴿٣﴾ Ve (o) otu/otlağı çıkarandır وَالَّذ۪ٓي اَخْرَجَ الْمَرْعٰىۙۖ ﴿٤﴾ Sonra onu çürütendir (Çürütürsün Ya Rabbi!) فَجَعَلَهُ غُثَٓاءً اَحْوٰىۜ ﴿٥﴾ AYENE KÜLTÜR YAYINLARI’ NIN ÜRÜNÜDÜR