Çağdaş Gelişmeler Işığında Ana Dili Öğretimi
Çağdaş Gelişmeler Işığında Ana Dili Öğretimi Yaklaşım, bir konuyu ya da sorunu ele alma biçimidir. Eğitim yaklaşımları, amaç, ilke ve yöntem yönüyle benzer teorilerin bir araya getirilmesi ve sistemli olarak uygulamaya aktarılmasıdır. Dil öğretim yaklaşımlarında da bu anlayış, söz konusu olmaktadır. Çeşitli teorilere dayanan dil öğretim yaklaşımları sistemli süreçler, ilkeler, yöntemler ve kurallarla eğitim uygulamalarına yön vermektedir.
Dil Öğretim Yaklaşımları Geleneksel yaklaşımlar Davranışçı yaklaşım Bilişsel yaklaşımlar Yapılandırmacı yaklaşımlar
1. Geleneksel Yaklaşımlar Dil öğretimi alanında kullanılan en eski yaklaşımlardır. Puren bunları üç gruba ayırmıştır: Dil bilgisi yaklaşımı Kelime yaklaşımı Kültür yaklaşımı
Dil Bilgisi Yaklaşımı Bu yaklaşıma göre dil kurallardan oluşur. Bir dili öğrenmenin yolu o dilin kurallarını iyi bilmekten geçer. Dil kurallarını öğrenen kişi dili iyi kullanır. Bu nedenle dil öğretiminde öncelik dil bilgisi öğretimine verilir. Dil bilgisi konuları belli bir sıra içerisinde aşamalı olarak öğretilir. Öğretim sürecinde dilin temel kuralları, kavramları, kelime ve cümle yapıları üzerinde önemle durulur. Dil kuralları öğrencilere ezberletilir.
Kelime Yaklaşımı Bu yaklaşım 1980’li yıllarda günlük yaşamda kullanılamayan dil bilgisi yaklaşımı ile dil bilgisi-çeviri yöntemine tepki olarak doğmuştur. Bu yaklaşımda kelime öğretimine ağırlık verilmiştir. İlköğretimde öğrencilerin ilgilerinden hareket ederek kelime ve metin seçme anlayışına önem veriliyordu. Bu nedenle ders kitaplarındaki kelimelerin öğrencilerin ilgi ve yakın çevresinden seçilmesine dikkat edilmiştir. Bu şekilde belirlenen kelimeler öğretilmiş ardından aşamalı olarak günlük yaşamdaki diğer kelimelere geçilmiştir.
Kültür Yaklaşımı 1920-1960 yılları arasında aktif yöntemle birlikte uygulanmıştır. Bu yaklaşımda dille –kültür ilişkisi kurulmuş, “Öğretilen dilin kültürü ve mantığı da öğretilmelidir.” Düşüncesinden hareket edilmiştir. Bu amaçla dil öğretiminde kültürel ögelere geniş yer verilmiştir.
Davranışçı Yaklaşım Öğrenme, dışarıdan gelen uyaranlara karşı oluşturulan tepki ve bu etki-tepki işleminin çok kez tekrarlanması sonucunda oluşur. Dil edinimi için de çocuğun çevresinden uyaran olarak dil girdisi alması gerekir. Çocuklar doğuştan ses çıkarma, başkalarının seslerini işleme, sesleri nesnelerle eşleştirme, bağlantı kurma için gerekli itkiler (beslenme gibi) ve koşullanma yeteneğini sahiptir. Bu kuram daha çok sözcük edinimi ve sesletim üzerine odaklanmıştır, dil bilgisi edinimi konusunda fazla bir açıklama yoktur. Bu kuramı savunanlara göre dil bilgisi sözcükler arasındaki bağlantılara dayalı, tahmin edilebilir bir sıraya göre oluşan kalıplardır.
Bilişsel Yaklaşımlar Çocuklar dilin yapısı hakkında bilgi ile donanmış olarak doğarlar. Chomsky bu bilginin yer aldığı varsayımsal bir dil edinim aracını Language Acquisition Device (LED) olarak adlandırmıştır. Dışarıdan gelen dil girdisi doğuştan getirilen dil edinim aracının harekete geçmesini sağlar. Dil dizimsel değil aşamalıdır ve bu nedenle dil sıralı sözcükler arasındaki bağlantıdan daha karmaşık bir sistemdir. Dil aşamalıdır ve en az iki düzlemde yer alır: derin yapı ve yüzey yapı. Dilin evrensel ilkeleri herhangi bir dilde mümkün olan dil bilgisini sınırlar (Evrensel Dil bilgisi). Bu da çocuğun doğuştan getirdiği genetik programın bir parçasıdır. Bilişsel yaklaşımın dayandığı önemli iki kanıt dilin yaratıcı olması (creativity) ve çocuğa yönlendirilen dilin mükemmel olmamasıdır (poverty of the stimulus).
İletişimsel yaklaşım Bu yaklaşım, dil bilgisi, kelime ve kültür yaklaşımlarına iletişim boyutunun eklenmesiyle oluşmuştur. Dilin kuralları değil dilin kullanımı esas kabul edilmiştir. Bu yaklaşıma göre dil bir iletişim aracıdır. İletişim kavramı bu yaklaşımın en önemli ve temel kavramıdır. Amerikan ve İngiliz dilbilimciler bu yaklaşımı, Dil öğretimin temel amacı olan iletişim becerilerini geliştirme ile, Dil ve iletişimi birbirine bağlayan ve dilin dört alanı olan dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerini öğretme yöntemlerini geliştirme amacını taşıyan bir yaklaşım olarak görür.
Kavramsal-İşlevsel Yaklaşımlar Dil öğretimini dil bilgisi ve kelime bilgisi kavramları ile açıklamak yerine iletişimde kullanmanın temeli olan anlam üzerinde dururlar. Dil eğitiminde içerik seçiminin önemli olduğu, öğretilecek kelimeler, dil ögelerinin sunumu, öğretim ilkeleri, modeli vb. üzerinde durulması gerektiğini vurgularlar. Dil öğretim teknikleri birleştirme ve çözümleme teknikleridir.
Kavramsal-İşlevsel Yaklaşımlar Bu yaklaşımda amaçlar: Öğrencinin gözle görülebilir davranışları olarak belirlenmelidir. Amaçları gerçekleştirme koşulları iyi tanımlanmalıdır. Ulaşılacak en düşük performans düzeyi belirlenmelidir. gibi ilkeler göz önünde bulundurularak belirlenir.
4. Yapılandırmacı Yaklaşım Öğrenme, birey ve çevresi arasındaki etkileşimler sonucunda gerçekleşir. Dil öğrenmede sosyal ilişkilerin önemi üzerinde dururlar. Onlara göre dil öğrenme sadece zihinsel gelişime değil sosyal ilişkilere de bağlıdır. Dilin dışarıdan içeriye olduğu kadar içeriden dışarıya da yolduğunu kabul ederler. Vygotsky’e göre çocuklar çevresindeki kişiler aracılığıyla öğrenmeye başlar. Bu durum dil öğrenmede de geçerlidir. Çocuklar başkalarıyla etkileşerek ve zihinsel becerilerini geliştirerek dili öğrenirler.
Yapılandırmacı Yaklaşım Yapılandırmacı yaklaşımın görüşleri dil öğretim alanında yeni yaklaşımları gündeme getirmiştir. Bunlar: Beceri yaklaşımı Etkinlik yaklaşımı