Doç.Dr. Şenay ÜNSAL ATAN Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Dersi Yaşam Dönemlerine Göre CS/ÜS Sorunları-Adölesanlar Doç.Dr. Şenay ÜNSAL ATAN Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Dersi
Puberte kişinin cinsel olgunluk ve üreme yeteneğine eriştiği fiziksel değişimlere odaklanır. Adölesan ise kişinin erişkin sorumluluklarını üstlenebilmesi ve psikolojik olgunluğa ulaşmasına dayandırılmış daha geniş bir kavramdır.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 10–19 yaş grubu “adölesan” yaş grubu olarak, 15-24 yaş grubu ise “gençlik” dönemi olarak tanımlanmaktadır.
Ergenliğe Giriş Yaşı Adölesan dönem kızlarda 10, erkeklerde 12 yaşında başlar ve 18-20’li yaşlara kadar devam eder. Ergenliğe giriş yaşı genetik (ailesel), ırk, (zenci kabileleri ve eski Araplarda ergenlik iklimin etkisiyle daha erken başlarken, Kuzey yarım küredeki Norveç, Finlandiya gibi az güneş alan soğuk bölgelerde ergenlik yaşı daha geçtir) beslenme, sosyoekonomik şartlar (çocuk yaşta evlendirme, ağır bedensel yük altında çalıştırılan çocuklar) iklim
1. Adölesan (Ergenlik) Dönemde Bedensel Değişimler
Ergenlik sürecinin her çocukta başlangıç zamanı için kesin bir değer vermek güçtür. Bedensel değişimlerin sıklıkla, kızlarda 10-12 yaşları arasında, Erkeklerde ise 12-14 yaşları arasında ortaya çıktığı belirlenmektedir. Kızlar erkek çocuklara göre genellikle bu döneme 1-2 yıl daha erken girerler.
Büyüme atılımı Ergenliğin en önemli belirtisi kısa zamanda dikkati çekecek bir biçimde çok yönlü olarak büyümektir. Kızlarda ergenlik önce başladığından 10-12 yaşlarında kızlar erkeklerden daha uzun olurlar. Boy büyümesi giderek yavaşlar ve kızlarda 16 ile 18, erkeklerde 18 ile 20 yaşları arasında durur. Büyümenin ergenlikten sonra da devam ettiği, 18 ile 30 yaşları arasında çok küçük miktarda bir artış görüldüğü söylenebilir.
Kilo artışı Boy uzamasının yanında kızlarda ve erkeklerde kilo artışı ve yağlanma da gözlenir. Kızlarda yaklaşık 16, erkeklerde ise 20 kiloluk bir artış söz konusu olur. Erkeklerde kilo artışı, kas ve kemik kütlesinin artmasına, kızlarda ise büyük ölçüde yağ depolanmasına bağlıdır. Bu dönemde baş kemiklerinde de büyüme görülür. Yüz kemikleri büyür, çene uzar ve kalınlaşır, burun büyür. Bu farklılaşma yüzde simetrik olmayan bir görüntü oluşturur.
Sakarlık Baştaki tüm organların büyümesi tamamlandığında bu asimetri ortadan kalkar. Tüm kemik sisteminde büyüme hızlanır. El ve ayaklar, ardından kol ve bacaklar uzamaya başlar, kalçalar, göğüs kemikleri ve omuzlar genişler. Büyüme atılımı sırasında eller ve ayaklar bedenin diğer bölümlerine göre daha çabuk büyür, bu da geçici bir sakarlık ve beceriksizliğe yol açar. Sakarlık ve beceriksizlik durumu birey değişen vücuduna uyum sağladığında ortadan kalkacaktır.
2.Adölesan Dönemde Cinsel Değişimler
Kızlardaki cinsel olgunlaşmaya bağlı değişiklikler Kız çocuklarda ergenliğin gözlenen belirtileri sırasıyla; meme gelişimi, cinsel organlar çevresinde kıllanma, büyüme atılımı adet kanamasının başlamasıdır.
Memelerin büyümesi Kız çocuklarda ergenliğin ilk belirtisi memelerin büyümesidir. Memelerde büyüme kanda kadınlık hormonlarının düzeyinin artması ile başlar. Memelerin gelişmeye başladığı en erken yaş 8-9, en geç yaş 13 ve sıklıkla 11 yaştır.
Cinsel organlar çevresinde kıllanma Memelerin gelişmeye başlaması ile birlikte cinsel organ bölgesinde kıllanma başlar. Önceleri seyrek ve ince olan tüyler daha sonra çoğalır, kalınlaşır ve koyu bir renk alır. Aynı zamanda koltuk altlarında kıllanma da ortaya çıkar. Kıllanmanın en erken görülme yaşı 9, en geç yaşı 13-14 ve sıklıkla 11 yaştır.
Büyüme atılımı Büyüme atılımının başlaması, boy uzaması, yağlanma, kalçaların genişlemesi ve kilo alma ile belirginleşir. Bu belirti en erken 10.5 yaşında, sıklıkla 12, en geç ise 14-15 yaşında ortaya çıkar. Büyüme adet gördükten sonra bir süre daha devam eder.
İlk Adet Kanaması İlk adet kanaması, kızlarda ergenlik gelişiminin en önemli belirtisidir. Bu belirti üreme sisteminin olgunlaştığını gösterir. Kızlarda adet döngüsünün normale dönmesi yaklaşık bir yılı alır. Başlangıçta düzensiz adet görmek normaldir. İlk adet kanamasının en erken başlama yaşı 10.5, sıklıkla 12-13, en geç başlama yaşı ise 15-16'dır.
Erkeklerde cinsel olgunlaşmaya bağlı değişiklikler Erkek çocuklarda ergenliğin gözlenen belirtileri; Testislerin ve penisin büyümesi, Cinsel organların çevresi ve bedenin kıllanması, Büyüme atılımıdır.
Testislerin büyümesi Genellikle erkeklerde gözlenen ilk değişikliktir. Testisler büyür, testisleri çevreleyen deri torba (skrotum) esmerleşir, genişler ve pürtüklenir. Testisler, en erken 9.5 yaşında, en geç 13 yaşında, sıklıkla da 12 yaşında büyümeye başlar.
Penisin büyümesi Erkek çocuklarda meydana gelen ikinci değişiklik penis boyunun uzaması, kalınlaşması ve renginin koyulaşmasıdır. Penisin büyümeye başladığı en erken yaş 10, en geç 14, sıklıkla da 12 yaş olarak görülmektedir. Üreme sıvısı olan meninin ilk kez boşalması 13-16 yaşları arasında ve genellikle farkında olmadan olur. Bu istem dışı boşalmalar sıklıkla uykuda olduğunda gece boşalması ya da ıslak rüya adı verilir.
Cinsel organlar üzerinde derinin kıllanması Penisin büyümeye başlaması ile aşağı yukarı aynı dönemlerde penis üzerinde ve skrotumda seyrek kıllar çıkmaya başlar. Erkek çocuk olgunlaştıkça cinsel organların etrafındaki kıllar koyulaşmaya, kalınlaşmaya ve kıvrılmaya başlar. Kıllanmanın görüldüğü en erken yaş 10.5, sıklıkla 12, en geç yaş ise 14 olarak belirlenmektedir.
Büyüme atılımı Büyümenin başladığı en erken yaş 11.5, sıklıkla 14 en geç yaş ise 16 yaştır. Bu değişikliklerin yanı sıra boynun ön yüzündeki adem elması denilen çıkıntı da erkek çocuklarda bu dönemde görülen başka bir gelişmedir. Ses kalınlaşır. Vücudun çeşitli bölümleri boyun, göğüsler, kalçalar, bacaklar, kollar kıllanmaya başlar. En son kıllanma yüzde bıyık ve sakalın çıkmasıyla tamamlanır.
Ergenlik döneminde gençlerin bedensel değişimlerine cinsel davranışlarındaki değişiklikler de eşlik eder. Ergenin cinsel davranışı yetişkin dönemindeki cinselliğine hazırlık, merak ve deneme yanılma dönemi niteliğindedir. Ergen bir taraftan cinselliğinin farkında olup etkilerini sınamakta, diğer taraftan ise bu sınamanın verdiği tedirginliği yaşamaktadır.
Genellikle kendi bedenine ilgi ile başlayan bu süreç, çevresindeki kişilere yönelen cinsel bir merakla devam eder. Ergenlik ilerledikçe merak ve fantezilerin yerini cinsel deneyimler almaya başlar ve ergen genellikle kısa süreli öpüşme, okşama gibi sınırlı cinsel davranışlarla cinsel yaşamının sınırlarını genişletir. Ergenlik döneminin sonlarına doğru, uzun süreli ve duygusal ilişkilere hazırdır.
Cinsel Gelişim Evreleri Evre:12-13 Yaş Bedende oluşan değişikliklerin sosyal ve kişisel anlamı vardır. Bedene daha çok dikkat edilir. Bedene güvensizlik yaşanır. Diğerleri ve karşı cinsiyet hakkında merak artar. Kızlar ve erkekler arasındaki farklar artar. Aynı cinsiyetle daha fazla iletişim kurulur (kız grupları ve erkek kulüpleri). Cinsel ilişkiye girme, cinsel ilişki ve cinsiyet farklılıklarına ilgi artar. Cinsel fanteziler kurulur.
Cinsel Gelişim Evreleri Evre.14-15 Yaş Birisiyle duygusal beraberlik ve temas isteği oluşur. Bir cinsel ilişkiye girme arzusu gelişir. Öpüşme ve giysilerin altından okşama başlayabilir. Evre: 16-17 Yaş Kısa süreli ilişkiler başlayabilir. Öpüşme, okşamaya ilişkin uygun davranışla ilgili birçok endişe ortaya çıkar. İletişim ve ilişkilere fazlaca zaman ayrılır.
Cinsel Gelişim Evreleri Evre: 18-19 Yaş Uzun süreli bir ilişki başlayabilir. Kızların daha büyük arkadaşları olur. Daha duygusal ilişkiler kurulmaya başlanır. İlişkiler daha fazla önemli hale gelir
ADÖLESAN DÖNEMDE PSİKOSOSYAL GELİŞME
ERGENLİK-1 Fizyolojik ve hormonal gelişim dönemidir. Eğitim, olgunlaşma ve gelişim sürecinin tamamlanmasını beklemeyi içeren bir dönemdir. Toplumda sorumluluk yüklenme dönemidir. Kendini ifade etme ihtiyacının en fazla olduğu dönemdir.
ERGENLİK-2 Arkadaşlıkların daha köklü ve derin yaşandığı dönemdir. Kişinin duygusal iniş ve çıkışlarının yoğun olduğu bir dönemdir. Benliği yaratma dönemi değil, var olan benliği keşfetme dönemidir.
Ergenlik Döneminde Psikososyal Gelişme Ergenlik dönemi hızlı bir büyüme ve gelişme sürecidir. Birçok değişimin aynı zamanda yaşandığı bir dönemdir. Ergenlik dönemi üçe ayrılmaktadır: Erken ergenlik (adolesan) dönemi (10-13yaş) Orta ergenlik (adolesan) dönemi (14-16 yaş) Geç ergenlik (adolesan) dönemi (17-19 yaş)
ERKEN ERGENLİK DÖNEMİ 10-13 YAŞ
Erken Ergenlik (Adolesan) Dönemi (10-13 Yaş) Ergenler bu dönemde ayna karşısında uzun vakit geçirirler. Aynı cinsiyetten kişilerle yakın arkadaşlıklar kurma eğilimi fazladır. Soyut düşünebilme yeteneği gelişmeye başlar. Duygusal dalgalanmalar sık görülür.
Bağımsızlık-Bağımlılık Mücadelesi Kendini ifade etme yeteneğinde artma, Ailesinin aktiviteleri ile daha az ilgilenme, eleştiri ya da tavsiyelerine uymada isteksizlik gösterme, Başka bir desteğe sahip olmadan aileden ayrılma ortamı oluşturma ve bunun da aile içinde bazı sorunlara yol açması, Aile dışında yeni insanlar arama.
Beden İmajı Algısı Kendisini sorgulama, Dış görünüşü ve çekiciliği konusunda emin olamama, Sıklıkla kendi bedenini başkaları ile karşılaştırma, Cinsel anatomi ve fizyoloji ile ilgilenme, âdet görme (menstrüasyon) ya da boşalma (ejakülasyon), elle doyum (mastürbasyon), meme ya da penis büyüklüğü hakkında endişe etme .
Akran Grup İlişkisi Arkadaşların yanında kendini daha iyi hissetme Yalnızca aynı cinsiyetten arkadaş edinme, aynı zamanda homoseksüel olma korkusu ya da ilişkileri konusunda kaygı duyma, Arkadaşlarına karşı çok fazla duygusal ve hassas olma, Ara sıra karşı cinsten arkadaşlıklar kurma.
Kişilik Gelişimi-1 Soyut kavramları anlama, Sıklıkla hayal kurma Zihinsel ve fiziksel kapasitesinin dışındaki bir aktiviteyi gerçekleştirme isteği, Otoriteyi sorgulama, aile ya da öğretmenin dayanma derecesini test etme,
Kişilik Gelişimi-2 Daha fazla özel yaşama sahip olma isteği Cinsel isteklerin ortaya çıkması, açık saçık konuşma ve şakalar yapmaya eğilimin artması, Kendi değer yargılarını geliştirme,
Kişilik Gelişimi-3 Kendi isteklerini kontrol edememe, risk alma davranışları; sigara, alkol, madde kullanımı, kontrolsüz cinsel deneyim vb. Bulunduğu durumunu abartmak; çok yalnız hissetmek, problemlerinin çok büyük olduğunu düşünmek.
ORTA ERGENLİK DÖNEMİ 14-16 YAŞ
Orta Ergenlik (Adolesan) Dönemi (14-16 yaş) Arkadaş grupları daha fazla önem kazanır. Genellemeler yapabilir, soyut düşünebilir ve çevresel uyaranlara düşünerek tepki verebilir, bilişsel gelişim tamamlanır.
Orta Ergenlik (Adolesan) Dönemi (14-16 yaş) Cinsel kimlik gelişmiştir ve karşı cinse ilgi duyma, tanımaya çalışma önem kazanır. Anne babadan farklı birey olma ve bu durumu onlara kabul ettirme isteğinden dolayı çatışmalar çıkar.
Orta Ergenlik (Adolesan) Dönemi (14-16 yaş) Kendi kararlarını verebilme ve bağımsızlık isteği açıkça ifade edilir. Bağımsızlık istekleri doğrultusunda aile bireyleri ile ergen arasında değişik tartışmalar ortaya çıkabilir. Ne yapmaları gerektiğinin söylenmesinden aşırı rahatsız olabilirler.
Bağımsızlık-Bağımlılık Mücadelesi Aileler ile olan çatışmalar fazlalaşır Arkadaşları çok daha önemli hale gelir.
Beden İmajı Algısı Cinsel gelişimin birçok aşaması tamamlanmıştır. Artık değişimlerini daha az sorgulamaktadır. Bedenini kabul eder ve rahatlar. Kendine daha fazla vakit ayırır ve çekici görünmek için çok fazla vakit harcar.
Akran Grup İlişkisi Kendi kültürel yapısına uygun yoğun bağlanmalar yaşama, Arkadaşlarının değeriyle uyum içinde olma, arkadaşları ile ortak şifreler oluşturma, arkadaşlarının giyim tarzını benimseme, Aileden uzaklaşma, Duygusal beraberliklerin artması, flörtünün olması, cinsel deneyim yaşama, Kulüp, takım, çete gibi farklı gruplara girme.
Kişilik Gelişimi-1 Soyut kavramlar gelişir. Yeni bir kişilik geliştirir. Kendi amaç ve duyguları netleşir, başkalarının duygularını değerlendirme becerisi gelişir.
Kişilik Gelişimi-2 Entellektüel kapasitede artma ve yaratıcılık başlar. Daha az idealisttirler. Riskli davranışlara eğilim, ölümsüz olduğunun ispatına ait duygulara sahip olmak.
GEÇ ERGENLİK DÖNEMİ 17-19 YAŞ
Geç Ergenlik (Adolesan) Dönemi (17-19 Yaş) Kimlik duygusu edinme, Yakın ilişkiler kurabilme, Kendine iş ve eş seçebilme gibi becerileri kazanır. Toplum içinde erişkin rollerini üstlenecek sorumluluğa sahip olarak erişkinlik dönemine geçer.
Geç Ergenlik Ergen, erken ve orta ergenlikte destekleyici bir aile ve arkadaş grubunda bulundu ise geç ergenlik dönemini de başarı ile geçirir.
Bağımsızlık-Bağımlılık Mücadelesi Bu dönemde sakinleşme ve tekrar aileye bağlanma vardır. Aile ile olan ilişkiler değişmiş, ailenin önemi ve değeri daha fazla anlaşılmıştır. Ailenin önerileri tekrar kabul edilmeye başlar. Ancak, bu dönemde bazı ergenler erişkin sorumluluklarını üstlenemezler; aile ya da arkadaşlara bağımlı kalmak isteyebilirler.
Bağımsızlık-Bağımlılık Mücadelesi Kendine yetmeyi erteleme, Kendini daha iyi ifade etme, Daha tutarlı ilgilere sahip olma, Tek başına karar verebilme.
Beden İmajı Algısı Büyüme ve gelişme tamamlanmıştır. Anormallik olmadığı sürece sorun olmamaktadır.
Akran Grup İlişkisi Akranlarla ilişkiler daha az önemlidir, kendi değer ve düşünceleri vardır. Arkadaş olduğu bir kişi ile daha uzun zaman geçirir. Tek kişi ile yaşanan bu ilişkide daha fazla paylaşma, deneyim kazanma ve ifade edebilme yer alır. Genellikle duygusal bir beraberlik, akranlarla olan iletişime tercih edilir.
Kişilik Gelişimi Gerçekçi düşüncenin gelişmesi, Sınır koyabilme, geciktirme, uzlaşma becerilerini geliştirme, Amaçlarına ulaşma ve ekonomik olarak bağımsızlık sürecine başlama, Dini, manevi ve cinsel değerlerini tekrar süzgeçten geçirme.
ADÖLESAN DÖNEMİ VE CİNSEL SAĞLIK
Dünyada Genç Nüfusun Cinsel ve Üreme Sağlığı Gençlerde Cinsel Etkinlik: Gençlerin cinsel deneyimleri bölgelere göre değişiklik göstermektedir. Araştırmalar Asya'da KADINLARIN 18 yaşına geldiğinde % 11'inin, Latin Amerika'da 16 yaşına geldiklerinde % 12-44'ünün ve Sahra-altı Afrika'da 19 yaşına geldiklerinde % 45-52'sinin cinsel ilişkiye girdiklerini göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde 20 yaşına ulaşmış genç kadınların büyük çoğunluğunun cinsel ilişkide bulundukları saptanmıştır. Fransa'da genç kadınların %67'si, İngiltere'de %79'u ve ABD'de %71'i cinsel ilişkiye girmiş olduklarını bildirmektedir.
Genç ERKEKLER için durum daha da yaygındır Genç ERKEKLER için durum daha da yaygındır. Araştırmalarda Asya'da erkeklerin 18 yaşına geldiğinde % 24-75'inin, Latin Amerika'da 16 yaşına geldiklerinde % 44 ile 66'sının ve Sahra-altı Afrika'da 17 yaşına geldiklerinde % 45-73'ünün cinsel ilişkiye girdikleri belirlenmektedir. Gelişmiş ülkelerde 20 yaşına gelmiş genç erkeklerin büyük çoğunluğunun cinsel ilişkide bulundukları saptanmıştır. Fransa'da genç erkeklerin %83'ü, İngiltere'de %85'i ve ABD'de %81'i cinsel ilişkiye girdiklerini ifade etmektedir.
Adölesanlarda Cinsel İlişki, Gebelik ve Çocuk Sahibi Olma: Henüz tam olarak olgunlaşmamış vajina içini kaplayan ince zar örtüsünün, mikroplara karşı koruyucu doku özelliği gelişmemiş olduğundan erken yaşta olan cinsel ilişkilerle hastalık etkeni bulaşması daha kolay olmaktadır. Yirmili yaşların ortalarındaki kadınlarla karşılaştırıldıklarında 15 yaşın altındaki kadınlarda gebelik ve doğum komplikasyonlarından ölüm riski 25 kat, 15-19 yaş grubundaki kadınlarda iki kat daha fazladır
DSÖ (2012) verilerine göre gelişmekte olan ülkelerde genç adölesan kızların %30'u 18 yaş altında; %14'ü ise 15 yaş altında evlenmektedir. Günümüzde her beş kız çocuğundan biri, gelişmemiş bölgelerde ise her üç kız çocuğundan biri 18 yaşın altında doğum yapmaktadır. Dünya'da adölesan doğum oranlarına baktığımızda Çin'de %2, Latin Amerika'da ve Karayip'lerde %18 ve Güney Afrika'da %50'lere ulaşmaktadır. İngiltere'de %26, İrlanda‘da %17 ve Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) ise bu oran %63'tür. 1990'lı yıllardan itibaren düşme eğilimi göstermesine rağmen ABD gelişmiş ülkeler arasında adölesan gebelik ve doğum oranı halen en yüksek ülke olmaya devam etmektedir. Dünyada her yıl 4,5 milyon kadın çoğunlukla istenmeyen gebeliklere bağlı düşük yapmakta ve bu düşüklerin %40'ı güvenli olmayan koşullarda uygulanmaktadır
Türkiye’de Genç Nüfusun Üreme ve Cinsel Sağlığı Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan projeksiyonlara göre 2013 yılında; Ülke nüfusu 76.667.864 olup, 10- 19 yaş grubunda 12.823.179 ve 20-24 yaş grubunda 6.220.784 genç vardır. 10-24 yaş grubunun toplam nüfusu 19.043.963 olup, ülke nüfusumuzun %25’ini oluşturmaktadır. Yani Türkiye'de her dört kişiden biri genç insandır
TNSA 2013 yılı verilerine göre genç yaş grubuna ait bazı demografik incelendiğinde 10-24 yaş nüfus Türkiye nüfusunun dörtte biri kadardır. Türkiye kadın nüfusunun dörtte birini genç kadınlar oluşturmaktadır. Bu oran kentsel yerleşim yerlerinde daha fazladır. 15-19 yaş grubu evli kadınların %6’sı ilkokulu bitirmemiştir. Evlilik durumunda, ergen evliliklerinin azaldığı görülmektedir. Ergen evlilikler ve ergen evlilerin içinde doğum yapmış adölesan sayısı Orta Anadolu'da %4.6 gözlemlenmiştir. Bu oran Batı Anadolu’da %2.2, Doğu Anadolu'da %3.8 bulunmuştur. Aile planlaması yöntemi kullanmama; 15-19 yaş grubunda kadınların %47’dir. Geri çekme yöntemi 15-19 yaş grubunda %28 ile en yüksek düzeye ulaşmaktadır. 15-19 yaş grubunda düşük oranı %1.5’dir. 20 yaş altı gebeleri %10’u doğum öncesi bakım almamıştır. 20 yaş altı gebelerin %2’si evde doğum yapmıştır
Cinsellik Konusunda Bilgilenme ve Bilgi Kaynakları : Türkiye'de yapılmış olan araştırmalar gençlerin cinsel sağlık hakkında bilgilerinin yetersiz olduğunu, bu konularda bilgi ve eğitim almaya istekli olduklarını; temel bilgi kaynaklarının ise arkadaşlar, aile ve medya olduğunu göstermektedir. Bu konularda gençlerin bilgi eksikliklerinin temel nedeni Türkiye'de cinselliğin aileler tarafından çoğunlukla “yasak ve ayıp” bir konu olarak görülmesi ve bu konuda geleneksel tutumların sürdürülmesidir.
Kızların ve erkeklerin fiziksel, cinsel ve psikososyal gelişim evreleri hakkında bilgileri yeterli düzeyde değildir. İlköğretim okullarının birinci kademlerinde öğrencilere ergenlik dönemi ve üreme/cinsel sağlık konusunda bilgi verilmemektedir. Ancak ilköğretim okullarının ikinci kademesinde fen bilgisi dersinde üreme sistemlerine ve ergenlik belirtilerine uyum konularına yer verilmektedir. Üreme sağlığı ile ilgili bilgiler ortaöğretim eğitim müfredatında yer almaktadır. Burada yer alan bilgi de üreme sağlığı kapsamında olup cinsel sağlık açısından oldukça sınırlıdır.
ÖRNEKLEM SAYISI VE ÖRNEKLEM SEÇİMİ ÇALIŞMANI N YÖNTEMİ MAKALE ADI YAZAR ADI BASIM YILI YAPILDIĞI YER ÖRNEKLEM SAYISI VE ÖRNEKLEM SEÇİMİ ÇALIŞMANI N YÖNTEMİ ANAHTAR BULGULAR VE SONUÇ Üniversite Öğrencilerinin Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakkındaki Bilgi Düzeylerinin Belirlenmesi Karabulutlu Ö, Kılıç M. 2011, Erzurum Hemşirelik Yüksekokulu ve Sağlık Yüksekokulu 124 son sınıf öğrenci örnekleme gidilmemiş Tanımlayıcı Anket Öğrencilerin çoğunun erkek arkadaşı olduğu; cinsel sağlığı, sağlıklı cinsellik olarak gördüğü, cinsel sağlık ile ilgili bilgi aldığı ve bilgi alınan kaynak olarak kitap, dergi ve ansiklopediden yararlandığı bildirilmiştir. Cinsel sağlık ile ilgili öğrencilerin yarısının annesi ile konuştuğu, anne ile en çok konuşulan konunun üreme organları olduğu, cinsel sağlık ile ilgili hizmet alınan konularda ilk sırada bilgilendirme/eğitimin geldiği belirlenmiştir.
ÖRNEKLEM SAYISI VE ÖRNEKLEM SEÇİMİ ANAHTAR BULGULAR VE SONUÇ MAKALE ADI YAZAR ADI BASIM YILI YAPILDIĞI YER ÖRNEKLEM SAYISI VE ÖRNEKLEM SEÇİMİ ÇALIŞMANIN YÖNTEMİ ANAHTAR BULGULAR VE SONUÇ Eğitiminin Üniversite Öğrencilerinin Cinsel Sağlık Konusundaki Bilgi Düzeylerine Etkisi Dağ H, Dönmez S, Şirin A, Kavlak O. 2012, İzmir Üniversite 331 öğrenci Olasılıksız örneklem Ön test-son test deneme modeli Deneysel Anket Öğrencilerin çoğunun önceden cinsel ve üreme sağlığına (ÜS/CS) yönelik profesyonel bilgi almadıkları bilgi kaynağı olarak daha çok kitap, TV, internet kullandıkları ve ÜS/CS hakkında en çok sağlık çalışanlarından bilgi almak istedikleri, cinsel aktif gençlerin en çok kondomu tercih ettikleri belirtilmiştir. Öğrencilerin akran eğitimiyle yapılan eğitim sonucunda bilgilerinin arttığı rapor edilmiştir.
ÖRNEKLEM SAYISI VE ÖRNEKLEM SEÇİMİ ANAHTAR BULGULAR VE SONUÇ MAKALE ADI YAZAR ADI BASIM YILI YAPILDIĞI YER ÖRNEKLEM SAYISI VE ÖRNEKLEM SEÇİMİ ÇALIŞMANI N YÖNTEMİ ANAHTAR BULGULAR VE SONUÇ Muğla Üniversitesi Öğrencilerinin Cinsel Sağlık / Üreme Sağlığı Hizmetleri ile İlgili Görüşlerinin İncelenmesi Baybek H, Tümer A, Kayar A. 2007, Muğla Yabancı diller yüksekokulu hazırlık bölümünde 502 öğrenci Örnekleme gidilmemiş Tanımlayıcı Anket Öğrencilerin ÜS/CS konusunda, en fazla kitap/dergiden, ikinci sırada ise akran/arkadaştan bilgi aldığı, sağlık personelinden bilgi alma oranının ise düşük olduğu, yarısının mediko- sosyal merkezlerinde CS/ÜS hizmeti verilmesini istedikleri bildirilmiştir. Öğrencilerin özellikle cinsel yolla bulasan hastalıklar, cinsel sorunlar, sorumlu ve güvenli cinsel davranış konularında hizmet almak istedikleri vurgulanmıştır
2006 yılında yapılan “CETAD Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Araştırması” sonuçlarına göre çevre ve arkadaşlar, cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusunda en önemli bilgi edinme yoludur. Yetişkinlik ve ergenlik dönemlerinde kişisel deneyimler ön plana çıkarken, çocukluk ve ergenlikte anne/babalarından bilgi kaynağı olarak yararlandıkları gözlenmektedir. Daha alt sıralarda yer alan medyadan bilgi edinme davranışı daha çok ergenliğin ileri yıllarında ve yetişkinlik dönemlerinde söz konusu olmaktadır
ADÖLESANLARDA CİNSEL DAVRANIŞLAR VE RİSKLER Erken cinsel aktivite yabancı kişilerle, birden fazla cinsel eşle, alkol kullanımı ile birlikte olan ve latex kondomun kullanılmadığı durumlarda büyük risk taşımakta ve adölesanların sağlığını önemli ölçüde tehdit etmektedir. Riskli cinsel davranış olarak ta adlandırılan bu durum; istenmeyen gebelikler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, ve sağlıksız koşullarda yapılan düşüklerle sonuçlanabilmektedir
Adölesan bireylerin cinsel deneyim yaşamalarının nedenini inceleyen araştırmalar ilginç sonuçlar ortaya koymaktadır. Short (1998)’un bildirdiğine göre İngiltere’de yapılan bir çalışma, erkek adölesanların %55’inin merak duygusu, kızların ise %58’inin aşık olduğu için cinsel ilişkide bulunduk-larını göstermiştir. Belgrad’da yapılan diğer bir araştırma ise kız adölesanların %45.7’sinin aşık olduğu için, %35.7’si ise merak ettikleri için cinsel deneyim yaşadıklarını ifade etmişlerdir Sedlecki, K., (2002). Sexual activity among young people is on the rise Serbia. EntreNous . 52: 4-5 Short, R., (1998). Teaching safe sex in school. International Journal of Gynecology & Obstetrics. 63 (1):147-150
ADÖLESAN GEBELİKLER Düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkelerde adölesanların %30'u 18 yaş altında, %14'ü 15 yaş altında evlenmekte ve 15-19 yaş arasındaki adölesanlar kendilerinden yaşça büyük partnerler ile evliliğe ya da cinsel ilişkiye zorlanmaktadır. Dünyada 15 yaş altı adölesanların %10'u cinsel ilişkiye zorlanmakta ve bunun sonucunda istenmeyen adölesan gebelikler gerçekleşmektedir Mason, E., (2011) Guidelines for preventing early pregnancy and poor reproductive outcomes among adolescents in developing countries. Geneva, World Health Organization, 2011. p:1-8. Mangiaterra, V., Pendse, R., Mc Clure, K., Rosen, J., (2008). Adolescent Pregnancy. MPS Notes World Health Organization; 1(1):1-4.
ADÖLESAN GEBELİKLERDE GÖRÜLEN KOMPLİKASYONLAR 20-29 yaş arası kadınlarla karşılaştırıldığında, 18 yaş altındaki kadınlarda daha fazla risk olduğu belirlenmiştir. 15 yaş altı gebelerde ölüm oranı % 60'tır. Ergenlerde hem doğum öncesi bakım eksikliği, hem doğum ve ebeveynlik için iyi hazırlık yapılmamasından dolayı, doğum ve doğum sonrası komplikasyon oranı yüksektir. Ergen kadınlarda diğerlerine göre 1-3 kez fazla anemi görülmektedir. 15 yaş altındaki kadınlar 3.5 kez daha fazla gebeliğe bağlı kan basıncı yüksekliğinden ölmektedir. Ergenlerde kalçanın kemik gelişimi devam ettiğinden, yetişkin ölçülerine tamamen ulaşmamıştır. Bu yüzden zor doğuma bağlı olarak fistül, idrar ve dışkı kaçırma ve bunların bir sonucu olarak da sosyal izolasyon görülmektedir. 15 yaş altındaki kadınlardan doğan bebeklerdeki ölüm oranı 20 yaş altındakilere göre 2.4 kez daha fazladır. Bu grupta büyüme geriliği ve prematüre doğum 2 kat daha fazla görülür. Aynı zamanda bu bebeklerde daha fazla nörolojik anomali görülebilir. Bu durum, ilerdeki yaşamlarında nörolojik bozukluklara neden olabilir. Bütün bu sorunlar, anne yaşı 15'in altında ise, daha da ciddi olabilir.
İSTENMEYEN GEBELİKLERTEN KORUNMA YÖNTEMLERİ Ergenlere gebelikten korunmaları için yardım ederken, sağlık çalışanları yöntem hakkında bilgi vermeli ve onlara yararları ve yan etkilerini de anlatmalıdır. -Yöntemin etkinliği. -CYBE/HIV'e karşı koruyuculuğu. -Yöntemin en sık görülen yan etkileri. -Yöntemin sağlık açısından riskleri ve yararları. -Yöntemi bıraktıktan sonra doğurganlığın geri dönmesi konusunda bilgi. -Yöntemin nereden sağlanacağı ve ücreti.
EVLİ OLMAYAN ADÖLESANLAR Evli olmayan ergenler, üreme sağlığı hizmetlerine gereksinimleri olduğu halde utandıklarından, sağlık personelinin yargılayıcı tutumundan ve ailelerinin öğrenmesinden korktukları için yöntem almak için sağlık kuruluşlarına daha az başvururlar. Cinsel ilişkiye girmek isteyen evli olmayan ergenler için, kondom iyi bir seçenektir, çünkü kolay bulunabilir ve gerektiğinde kullanılabilir. Özellikle tek eşli ilişkisi olan ergenler uzun etkili yöntemleri isteyebilirler. Bu durumda olan ergenlerle CYBE/HIV riski tartışılmalıdır. Gençlerden bazıları kendileri tek eşli olsalar bile cinsel eşlerinin başka ilişkileri olduğunda yine CYBE/HIV yönünden risk altındadırlar.
CİNSEL YOLLA BULAŞAN ENFEKSİYONLAR Ergenlik döneminde genç kızlarda vajina yüzeyinin ince bir tabaka olması ve koruyucu ortamın asitli yapısı yanı sıra, koruyucu hormon mekanizması henüz gelişmediği için erişkin kadınlara göre cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara daha kolay yakalanırlar. Yetersiz yüzeyel savunma mekanizması ve rahim girişinde hormonların etkisiyle oluşması gereken geçişi engelleyen salgının azlığı hastalık etkenlerinin bulaşmasına karşı yeterli bir engel oluşturamaz. Birçok toplumda ergen erkekler cinselliklerini kanıtlamak durumunda oldukları için cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara yakalanmaktadırlar. Genç erkeklerin enfeksiyonların farkında olmamaları, göz ardı etmeleri ya da kendi kendine tedavi etme yaklaşımları da yüksek görülme sıklıklarına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra korunmasız cinsel ilişki çok erken, istenmeyen gebelikleri ve ardından sağlıksız düşükler gibi diğer üreme sağlığı sorunlarını da beraberinde getirmektedir.
Bilgi eksikliği, hizmetlere ulaşamama ve hizmet almak için gelirinin olmaması hizmet alınmasını etkileyen faktörler arasındadır. Gençler tedaviye devam konusunda da bazı zorluklar yaşamaktadırlar. Tedavinin uzun olması ya da ağrının fazla olması yanı sıra tedavi aldıklarını saklama isteği tedavinin devamını olumsuz olarak etkilemektedir. İlaçların eczanelerden reçetesiz alınması da sorun yaratabilmektedir. Bu nedenle gence sağlık kuruluşuna başvurmadan evvel ilaç kullanma durumu mutlaka sorulmalıdır.
Sağlık kuruluşuna başvuran gençlere tanı ve tedavi olanakları sunulmaktadır. Ancak cinsel olarak aktif olan gençlerin çok az bir kısmı sağlık kuruluşlarını kullanmaktadır. Daha fazla sayıda gence ulaşmak için sağlık kuruluşu dışında da etkinliklerin sürdürülmesi gerekmektedir. Sağlık kuruluşu dışında gençlerle beraber çalışarak gençlere ulaşım sağlık kuruluşuna sevk ve kullanımı artıracaktır. Bunun yanı sıra toplumda gençlerin kondoma ulaşmasını kolaylaştıracak mekanizmalara gereksinim bulunmaktadır. Kondoma her yerde kolaylıkla ulaşılmalı ve ücreti gençler için kolay karşılanır olmalıdır
“Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum “Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Vatanın bütün ümidi ve geleceği size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır.” M. Kemal ATATÜRK