DİNİ TECRÜBE KANITI Bu delil diğer delillerden farklı olarak, kişinin Tanrı’nın varlığından doğrudan haberdar olabileceğini öngörür. Burada tabiattaki ihtişam karşısında Tanrı’yı düşünmek gibi çıkarımsal bir durumdan bahsedilmediğini söylemek gerekir. Peki Tanrı’nın insanların tecrübesine doğrudan konu olması mümkün müdür? Teizm geleneksel olarak, Tanrı’nın cisim olmadığını ve zaman-mekandan münezzeh olduğunu söyler. Böyle bir varlığın insan tecrübesine doğrudan konu olmasının mümkün olmadığını söyleyebiliriz.
Dini Tecrübenin Bilişşelliği Dini tecrübenin Tanrı’nın varlığı lehinde epistemik bir gerekçe teşkil edebilmesi için bazı koşullar söz konusudur. A) Böyle bir tecrübenin gerçekten meydana geldiğinin tespit edilmesi gerekir. B) Böyle bir tecrübenin tecrübeye konu olan varlık (Tanrı) için bir delil teşkil ettiğinin gösterilmesi gerekir. C) Tanrı’nın varlığına bu yolla inanmak için delil olduğunun bir şekilde gösterilmesi gerekir.
Dini Tecrübenin Bilişşelliği Bir tecrübenin bilişsel bir değere sahip olması için, tecrübe edilen varlığın tecrübeden (tecrübe edenin zihninden) bağımsız olması zorunludur. Ör. Odada bir sandalye olduğunu söylüyorsak, bu iddiamız ancak odada gerçekten bir sandalye varsa bilişsel bir değer kazanacaktır. Dini tecrübeye karşı çıkanlar, duyu tecrübesinin aksine dini tecrübede, tecrübe nesnesinin gerçekliğini ve bağımsız varlığını test etmenin mümkün olmadığını ileri sürerler. Yani bu itiraza göre bir kimsenin «Tanrı’yı gerçekten tecrübe etmesi» ile «Tanrı’yı tecrübe ediyormuş gibi olması» arasındaki farkı belirlemek zordur. Halbuki odadaki sandalye konusunda böyle bir zorluk yoktur.
Bir Algı Olarak Dini Tecrübe Şimdi dini tecrübeye konu olan varlık (Tanrı) ile duyu tecrübesine konu olan varlıklar arasında fark olduğu muhakkaktır. Biri gayrimaddi bir varlık iken diğeri öyle değildir. Gayrimaddi bir varlığın algılanma koşulları ile maddi bir varlığın algılanma koşulları elbette farklı olacaktır. Dini tecrübe de neticede diğer duyu tecrübelerinde olduğu gibi, bir varlığın kendini belirli nitelikleriyle bir öznenin tecrübesine sunmasıyla gerçekleşen bir algıdır. Ancak algıyı sadece duyu algısıyla sınırlandırmak keyfi bir tutumdur ve epistemik bir temelden yoksundur.
Ön Tasavvurlar ve Arka-Plan İnançları Bir başka itiraz, Tanrı’ya dair dini bir tecrübe olayında esasen belirleyici olanın, Tanrı’ya ilişkin tecrübeden önce zaten mevcut olan tasavvur ve inançlarımız olduğunu, tecrübeyi bu inançların şekillendirdiğini ve yönlendirdiğini ileri sürer. Cevap: Dikkat edilirse, bu durumun diğer duyu algıları için de geçerli olduğu görülecektir. Duyusal algı durumunda bile duyu tecrübesinin içeriklerine indirgenemeyecek bir inanç çerçevesi arka planda iş başındadır. Bir nesneyi tanıma durumu salt duyusal nitelikleri aşan bir olgudur.
Duyu Tecrübesi-Dini Tecrübe Farkı Duyu tecrübesi, duyusal nitelikler söz konusu olduğu için, herkes tarafından paylaşılabilecek bir tecrübe gibi görünüyorken, dini tecrübe duyusal olmayan bir algıyı öngördüğü için öznel olmasa da özel bir tecrübe gibi durmaktadır. Duyu tecrübesinin aksine dini tecrübede, tecrübe nesnesi (Tanrı) iradi bir varlıktır ve dini tecrübe Tarı’nın iradesiyle de bağlantılıdır. Bu dini tecrübenin öndeyilenmesi ve tekrarlanması önünde bir engeldir. Bu benzersizlikler dini tecrübenin bilişşellikten yoksun olduğunu göstermez, aksine sadece duyu tecrübesiyle dini tecrübeyi aynı kefeye koymamamız gerektiğini gösterir. Algıyı sadece duyu tecrübesiyle sınırlandırmak için bir neden yoktur.
Geçerli/Geçersiz Tecrübe Esasen duyu tecrübesi konusunda da, bu tecrübenin ne kadar bilişsel olduğuna ve hangi koşullar altında geçerli olacağına dair tartışmalar söz konusudur. Bu konuda evrensel bir uzlaşının olmadığı söylenebilir. Demek ki geçerli olanla olmayanı ayırt etme zorluğu sadece dini tecrübe için değil duyu tecrübesi için de geçerlidir. Dolayısıyla, sırf, geçerli olanın geçersiz olandan ayırt edilmesinin zorluğunu gerekçe göstererek dini tecrübeyi baştan bilişsel alanın dışında tutmak doğru değildir. Aynı şey duyu tecrübesi için de geçerlidir. Ancak bu benzerlik yine de duyu tecrübesi ile dini tecrübe arasındaki benzersizliği ortadan kaldıramayacaktır.
Safdillik (Credulity) İlkesi Bu ilkeye göre, biri bir şeyi tecrübe ettiğini söylüyorsa ve bizim bu tecrübenin bir yanılsama olduğuna dair bir delilimiz yoksa, bu tecrübe iddiası muhtemelen doğrudur. Peki bir dini tecrübe olayının bir yanılsama ve aldanma olup olmadığını nasıl denetleyebiliriz? Bazıları ör. özne üzerinde olumlu tesir bırakmış olmasının bir dini tecrübenin sahih ve geçerli olduğunu gösterebileceğini ileri sürer. Ancak sadece bundan (tecrübenin olumlu etki yapmasından) hareketle tecrübenin sahih olduğu sonucuna gitmek doğru değildir.
Değerlendirme Tanrı’nın varlığının dini tecrübe yoluyla kanıtlanması konusunda, safdillik ilkesinin yalnız başına yeterli olmadığı söylenebilir. Bu konuda tecrübenin dolaylı bazı delillerle denetlenmesi kaçınılmaz gibi görünmektedir. Dini tecrübe neticesinde ileri sürülen iddiaların/önermelerin ne ölçüde doğru veya rasyonel olduğu, başta, Tanrı’ya dair a priori sezgilerimiz çerçevesinde sınanmalıdır. Yine tecrübe iddiasında bulunan kişinin epistemik ve ahlaki anlamda ne kadar güvenilir olduğunu da dikkate almak durumundayız.
Kaynaklar Mann, W. E. (2017) «Dini Tecrübenin Epistemolojisi», Din Felsefesi: Klasik ve Güncel Meseleler, Ed. Paul Copan ve Chad Meister, (çev. Aydın Çavdar), İstanbul: Ayrıntı Yay. ss. 23-42. Reçber, M. S. (2016). «Tanrı’nın Varlığı’nın Delilleri», Din Felsefesi: El Kitabı, ed. Recep Kılıç ve Mehmet Sait Reçber, Ankara: Grafiker Yayınları, ss. 123-154. Reçber, M. S. (2004). Tanrı’yı Bilmenin İmkânı ve Mahiyeti, Ankara: Kitâbiyât. Alston, W. P. & Fales, E. (2014). «Dini Tecrübe Dini İnancı Doğrular mı?», (çev. Fatih Topaloğlu), Din Felsefesinde Çağdaş Tartışmalar, ed. Michael Peterson vdğ., Ankara: Elis. ss. 169-201. Alston, W. (2013). «Tanrı’nın Algılanması Olarak Dini Tecrübe», (çev. Rahim Acar), Din Felsefesi: Seçme Metinler, ed. Michael Peterson vdğ. İstanbul: Küre, ss. 81-90. Proudfoot, W. (2013). «Yorumlayıcı Açıklamalar Olarak Dini Tecrübeler», (çev. Rahim Acar), Din Felsefesi: Seçme Metinler, ed. Michael Peterson vdğ. İstanbul: Küre, ss. 90-101. Martin, M. (2013). «Dini Tecrübenin Eleştirisi», (çev. Rahim Acar), Din Felsefesi: Seçme Metinler, ed. Michael Peterson vdğ. İstanbul: Küre, ss. 101-115. Westphal, M. (2013). «Dini Tecrübenin Fenomenolojik Bir Açıklaması», (çev. Rahim Acar), Din Felsefesi: Seçme Metinler, ed. Michael Peterson vdğ. İstanbul: Küre, ss. 116-124. Ertürk, R. (2016). Sufi Tecrübenin Epistemolojisi, Ankara: Fecr Yay. Tüzer, A. (2006). Dini Tecrübe ve Mistisizm, İstanbul: Dergah Yay.