Milletlerarası hukuk pratik çalışması
OLAY 1 9 Temmuz 2018 tarihinde Ankara’da, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında Hibe Yapılmasına Dair Anlaşma” imzalanmıştır. Not: 28.03.2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 9. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti adına hibe almaya ve hibe vermeye ilişkin esaslar ve yetkili kişiler düzenlenmiştir.
Söz konusu Anlaşma türü bakımından nasıl bir antlaşmadır? SORU 1 Söz konusu Anlaşma türü bakımından nasıl bir antlaşmadır?
CEVAP I Antlaşma; uluslararası hukukun kendisine bu alanda yetki tanıdığı uluslararası hukukun süjeleri arasında, uluslararası hukuk kurallarına uygun bir biçimde düzenlenen, ilgili süjeler nezdinde hak ve yükümlülükler doğuran ya da bu hak ve yükümlülükleri değiştiren veya sona erdiren, yazılı irade uyuşmalarıdır. Antlaşmalar; konularına, taraflarının sayısına, taraflarının uluslararası hukuk kimliğine ya da hukuksal işlevlerine göre sınıflandırılabilir. Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında imzalandığından, iki taraflı ekonomik ilişkileri düzenleyen uluslararası bir antlaşmadır. Bu nedenle de Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nin (VAHS) kapsamındadır. Not: VAHS’ne Türkiye taraf olmasa bile, Sözleşme’nin, uluslararası örf ve adet hukuku kurallarını kodifiye etmesi dolayısıyla, ilgili kuralların Türkiye açısından bağlayıcı olduğu sonucuna varmak gerekmektedir.
SORU 2 Anlaşma’nın imzalanması ne anlama gelir? Söz konusu Anlaşma’yı imzalamaya kimler yetkilidir?
CEVAP 2 İmza bir antlaşma metninin resmilik kazanarak kesinleşmesini sağlar. (VAHS 10) Antlaşma metnini imzalayan taraflar, antlaşma yürürlüğe girene yani onaylanana ya da onaylamama iradesini açıklayıncaya kadar, antlaşmanın konu ve amacını ortadan kaldıran faaliyetlerden kaçınmakla yükümlüdür. (VAHS 18) Not: İşbu yükümlülük, öncelikle Uluslararası Adalet Divanı’nın 1951 tarihli Soykırım Sözleşmesi’ne Konulabilecek Çekinceler Üzerine Danışma Görüşü’nde karara bağlanmıştır. Divan, bir antlaşmayı imzalayan devletin, imzalamayan devletlerden farklı bir statüye sahip olduğu sonucuna varmıştır. Bu ara statüye göre imzacı devlet antlaşmayı onaylayana kadar antlaşmanın konu ve amacını ortadan kaldıran faaliyetlerden kaçınmak durumundadır.
CEVAP 2 Yetki belgesi gerekmeyen kişiler; eski sistemde Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dış İşleri Bakanı yetki belgesi gerekmeksizin yetkiliyken; başkanlık sistemiyle birlikte yetki belgesi gerekmeksizin Cumhurbaşkanı ve Dış İşleri Bakanı imzalamaya yetkilidir. Yetki belgesi verilmesi gereken kişiler için yetki belgesi; eski sistemde Bakanlar Kurulu kararıyla verilirken, başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanı kararıyla verilecektir. (CBK No:9, madde 1) Antlaşmalar yetkisiz bir kişi tarafından imzalanmışsa, ilgili devlet tarafından imzaya icazet verilmesi gerekmektedir. Aksi halde imza herhangi bir sonuç doğurmayacaktır. (VAHS madde 8)
Söz konusu Anlaşmaya çekince koymak mümkün müdür? SORU 3 Söz konusu Anlaşmaya çekince koymak mümkün müdür? Çekinceyi açıklayarak cevaplayınız.
CEVAP 3 Çekince, bir uluslararası hukuk kişisinin anlaşmanın bazı hükümleri ile bağlı olmayacağına yönelik tek taraflı irade açıklamasıdır. Çekince konulabilmesi için; Çekincenin antlaşmada yasaklanmamış olması, Taraflarca kabul edilmesi, ( 12 aylık itiraz süresi), Anlaşmayı imzalama, onaylama veya katılma anlarında mümkündür. (Antlaşma metni son şeklini aldıktan sonra), Yazılı olmalı ve tüm taraflara bildirilmelidir.
CEVAP 3 UAD’nin Soykırım Sözleşmesi’ne Çekinceler Danışma Görüşü’ne göre, bir anlaşmada çekince açıkça düzenlenmemişse, çekince ancak antlaşmanın konu ve amacına aykırı olmadığı sürece konulabilir. Nitekim bu husus VAHS’nin 19. maddesinde de düzenlenmiştir. Somut olay bakımından çekincenin bir anlaşmanın maddelerine ilişkin irade beyanı içermesi dolayısıyla iki taraflı bir antlaşmaya çekince konulmasının mümkün olmadığını söylemek gerekir. Çünkü ikili antlaşmada, maddeler zaten iki tarafın da mutabık kaldığı hususları düzenler, çekince antlaşmada mutabık kalınmayan durumlarda kullanıldığı için, ikili anlaşmalarda kullanılabilecek bir yöntem olamaz.
Söz konusu Anlaşma Türk Hukuku’nda nasıl onaylanacaktır? SORU 4 Söz konusu Anlaşma Türk Hukuku’nda nasıl onaylanacaktır? Soruyu 02.07.2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 15.07.2018 tarihli 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nden önceki sistemle karşılaştırmalı olarak cevaplayınız.
ANTLAŞMALARIN ONAYLANMASI – ESKİ SİSTEM ESKİ SİSTEM : ANAYASA 90. MADDE, 104. MADDE VE 244 SAYILI KANUN 90. MADDE: I. FIKRA ANA KURAL, II. VE III. FIKRALAR, I. FIKRANIN İSTİSNASIDIR. IV. FIKRA DA İSTİSNAYA GETİRİLEN İSTİSNA KURAL OLARAK, I FIKRAYA İŞARET EDER. ANAYASA 90/I UYARINCA ONAYLANACAK ANTLAŞMALAR İÇİN; TBMM tarafından uygun bulma kanunu çıkarılması gerekir. Uygun bulma kanunu metni, Dış İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanır, Bakanlar Kurulu’na gönderilir. Bakanlar Kurulu tarafından Meclis gündemine getirilen taslak, eski sistemdeki kanun yapma usulüne göre kanunlaşır ve yürürlüğe girer. Yasama aşamasından sonra 244 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan Cumhurbaşkanı imzalı Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla Antlaşma onaylanmış olur.
ANTLAŞMALARIN ONAYLANMASI – ESKİ SİSTEM ANAYASA 90/II’DE YER ALAN İSTİSNALAR: Ekonomik/ticari /teknik + süresi bir yılı aşmayan antlaşmalar, Devlet Maliyesine yük getirmemek + kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, Yayımlanma ile yürürlüğe konulabilir. Bu durumda TBMM tarafından uygun bulma kanunu çıkarılmasına gerek yoktur. Yayımlanmadan itibaren iki ay içinde TBMM bilgilendirilir. Dolayısıyla 244 Sayılı Kanun gereği Cumhurbaşkanı imzasının da bulunduğu Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile onaylanır ve Resmi Gazete’de yayımlanır.
ANTLAŞMALARIN ONAYLANMASI – ESKİ SİSTEM ANAYASA 90/III. FIKRADA YER ALAN İSTİSNALAR: Milletlerarası bir antlaşmaya dayanan bir uygulama antlaşması, Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik/ticari/teknik/idari antlaşmalar, TBMM uygun bulma kanununa gerek yok. Sadece; - ekonomik - ticari - özel kişilerin haklarını ilgilendiren antlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe giremez. Dolayısıyla ilgili fıkra kapsamındaki antlaşmalar 244 sayılı Kanun uyarınca Cumhurbaşkanı’nın da imzasının bulunduğu Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile yürürlüğe girer. (Yayımlanma zorunluluğu sadece istisnalar için vardır.)
ANTLAŞMALARIN ONAYLANMASI – yeni SİSTEM ANAYASA 90.MADDE + 104. MADDE + 2.7.2018 TARİHLİ 703 SAYILI KHK’NIN 181. MADDESİYLE DEĞİŞTİRİLEN 244 SAYILI KANUN + 9 SAYILI CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ (CBK) ANAYASA 104. MADDEDE ÖNGÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE CUMHURBAŞKANI KANUNLARLA ÇELİŞMEMEK VE YÜRÜTME YETKİSİYLE SINIRLI OLMAK ÜZERE CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ ÇIKARIP YAYIMLAYABİLİR. ANAYASA VE KANUNLARLA KENDİSİNE VERİLEN YETKİYE DAYANILARAK SEÇME, ATAMA VE SAİR YETKİLERİ KULLANIRKEN CUMHURBAŞKANI KARARLARI ÇIKARILIR. BUNA GÖRE ANTLAŞMALARIN ONAYLANMASI, KATILMA, YÜRÜRLÜK SÜRESİNİ UZATMA, VS. CUMHURBAŞKANI KARARIYLA OLACAKTIR.
ANTLAŞMALARIN ONAYLANMASI – yeni SİSTEM ANAYASA MADDE 90/I İLE 9 SAYILI CBK 2/a UYARINCA; Uygun bulma kanunu çıkarılır Daha sonra cumhurbaşkanı kararıyla onaylanır ve resmi gazetede yayımlanır. Uygun bulma kanunu hazırlık çalışmaları Dış İşleri Bakanlığı tarafından yürütülür. Hazırlanan metin Cumhurbaşkanı tarafından TBMM’ye gönderilir. (CBK 5. madde) ( Kanun yapma sürecinde, BK tarafından kanun taslağı sunma usulü ortadan kalktığı için, yeni sistemde uygun bulma kanunu milletvekili kanun teklifiyle kanunlaşacaktır. Düzenlemelerin uygulamaya nasıl yansıyacağı henüz bilinmemektedir. )
ANTLAŞMALARIN ONAYLANMASI – yeni SİSTEM ANAYASA 90/II + 104 + Yeni 244 SAYILI KANUN + 9 SAYILI CBK 2/b UYARINCA; İstisnayı oluşturan antlaşma türleri Cumhurbaşkanı Kararıyla onaylanır ve Karar Resmi Gazete’de yayımlanır. Yayımlanmadan itibaren iki ay içinde TBMM’nin bilgisine sunulur. ANAYASA 90/III + 104 + YENİ 244 SAYILI KANUN + 9 SAYILI CBK 2/c UYARINCA; İstisnayı oluşturan antlaşma türleri Cumhurbaşkanı Kararıyla onaylanır. Resmi Gazete’de yayımlanma zorunluluğu yoktur. Sadece ekonomik, ticari veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren antlaşmaların onaylanmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararları’nın Resmi Gazete’de yayımlanması gereklidir.
ESKİ SİSTEM YENİ SİSTEM Ay. 90, 104 + 244 sayılı Kanun Ay. 90/I için; TBMM uygun bulma kanunu, Cumhurbaşkanı imzalı BK Kararnamesi, 3. Resmi Gazete yayımlama. Ay. 90/II için; Resmi Gazete’de yayımlanma, Yayımlarından başlayarak iki ay içinde TBMM bilgisine sunulur. Ay. 90/III için; Resmi Gazete’de yayımlanma zorunluluğu yoktur. Ekonomik, ticari veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren antlaşmalara ilişkin BK Kararnamesi’nin Resmi Gazete’de yayımlanma zorunluluğu vardır. Ay. 90, 104 + Değiştirilmiş 244 Sayılı Kanun + 9 sayılı CBK Ay. 90/I + 9 sayılı CBK 2/a; Cumhurbaşkanı kararı, Resmi Gazete’de yayımlanma. Ay. 90/II için + 9 sayılı CBK 2/b: Yayımından başlayarak iki ay içinde TBMM’nin bilgisine sunulur. Ay. 90/III için + 9 sayılı CBK 2/c: Ekonomik, ticari ve özel kişilerin haklarını ilgilendiren antlaşmaların onaylanmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nın Resmi Gazete’de yayımlanma zorunluğu vardır.
Somut olaydaki antlaşma Ay.90/Iıı ile 9 sayılı CBk 2/c kapsamındadır!
SORU 5 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sadece Türkiye tarafından tanınması, devlet olma sıfatını etkiler mi? Söz konusu Anlaşma’nın Azerbaycan ile imzalandığını varsayarsak, imzalamanın KKTC’nin tanınmasına etkisini tartışınız.
CEVAP 5 Tanıma, devletlerin tek taraflı hukuki bir işlemidir. Tanıyan devlet, tanınan devletin hukuki varlığını yalnızca kendisi bakımından kabul etmektedir. Hiçbir devlet, başka bir devleti tanımaya zorlanamaz. Tanıma kurucu değil, açıklayıcı bir işlemdir. Yani devletlerin tanınması, devlet olmanın bir unsuru değildir. Ek bilgi: Tanıma de jure ve de facto olmak üzere ikiye ayrılır. De jure tanıma ile birlikte, tanımanın bütün hukuki sonuçları doğacaktır, geri alınamaz. De facto ise, geçici ve sınırlı bir tanıma işlemidir, geri alınabilir.
CEVAP 5 Tanıma iradesi açıkça olabileceği gibi, üstü kapalı (zımni) de olabilir. Açık tanıma, devletin diğer bir devleti tanıma iradesini açıkça beyan etmesiyle gerçekleşir. Üstü kapalı tanımada herhangi bir beyan bulunmamakla birlikte, yapılan bazı işlemler tanıma iradesini kuşkuya yer bırakmayacak şekilde içermektedir. Örneğin; Tanıma anlamına gelmeyeceğini bildirmeden ikili anlaşma yapılması, Yeni devletin konsolosuna exequtur verilmesi, Bağımsızlık törenine resmi görevli gönderilmesi, Yeni devletin yalnızca devletleri kabul eden bir uluslararası örgüte üyeliği ve temsili için olumlu oy kullanılması vs. gibi. Somut olayımızda, Azerbaycan’ın kamu harcamalarından yapılacak hibeye ilişkin ikili bir anlaşma imzalaması zımni tanımanın kapsamına girer. (Ancak tanıma anlamına gelmediğini açıkça beyan etmediği sürece)
Söz konusu durumun Anlaşma’yı etkileyip etkilemeyeceğini tartışınız. SORU 6 Anlaşma’nın onay aşamasında Resmi Gazete’de yayımlanmadığı halde, verilmesi öngörülen hibenin bir kısmı aktarılmıştır. Söz konusu durumun Anlaşma’yı etkileyip etkilemeyeceğini tartışınız.
CEVAP 6 Anlaşmaların geçersizliği (VAHS md. 46-53): İç hukukun hükümlerine aykırılık (ihlal aşikar ve iç hukukun temel normunu ihlal) (VAHS md. 46), Hata (VAHS md. 48), Hile (VAHS md. 49), Devlet temsilcisinin ayartılması Md. 50, devlet temsilcisinin icbarı Md. 51-52. Tehdit ve kuvvet kullanılması (VAHS md. 52), Emredici normlara aykırılık ( VAHS md. 53). Somut olayda; Anayasa 90/III maddede öngörülen yayımlanma zorunluluğu ihlal edilmiştir. Anayasa gibi iç hukuk temel normunun ihlalinin aşikar olması dolayısıyla yürütülen Anlaşma’nın VAHS 46. madde uyarınca geçersizliğini ileri sürmek mümkün gözükmektedir.
SORU 7 Türkiye ile KKTC arasında sağlık, kültür ve eğitim alanlarında işbirliği ve yardımlaşmaya ilişkin yeni bir antlaşma imzalandığını ve Türkiye’nin ilgili alanlarda para, işgücü ve altyapı yardımı sağlaması konusunda mutabakata varıldığını varsayarsak, olayımızdaki Anlaşma’nın durumunu tartışınız.
CEVAP 7 Antlaşmaların sona erdirilmesi veya yürürlüğünün askıya alınması (VAHS 54-64): Tarafların karşılıklı rızası (VAHS md. 54, 57, 58), Sona erme, fesih veya çekilme (VAHS md. 56), Daha sonraki bir tarihte yapılan antlaşma ile önceki antlaşmanın zımnen sona erdirilmesi veya yürürlüğünün askıya alınması (VAHS md. 59), Antlaşmanın ihlali (VAHS md. 60), Sonraki imkansızlık (VAHS md. 61), Şartların esaslı şekilde değişmesi (VAHS md. 62), Milletlerarası genel hukukun yeni bir emredici normunun ortaya çıkması (VAHS md. 64). Somut olayımızda yer verdiğimiz Anlaşma sağlık hizmetleri bakımından nakdi yardım içermektedir. Bu bakımdan bir sene sonra taraflar arasında imzalanan ve sağlık hizmetleri olmak üzere daha kapsamlı bir alanda, para hibesini de içeren bir antlaşmanın imzalanmasıyla, önceki Anlaşma’nın zımnen sona erdiği sonucuna varmak mümkündür.
OLAY II (X) ve (Y) Devleti arasında, (X) Devleti bünyesinde bulunan ancak çoğunluğu (Y) Devleti halkından olan (A) bölgesi üzerindeki gerginlik yıllar boyu sürüp gitmektedir. (A) bölgesi, uzun süre (X) Devleti topraklarında olup geçtiğimiz yıl bölgeye özerklik verilmiş ve yerel halkın anadilini kullanmasına izin verilmiştir. Buna rağmen (A) bölgesinin bağımsızlığını ve daha sonra bölge topraklarının kendi ülkesine dahil edilmesini savunan (Y) Devleti, (A) bölgesini işgal etmiş ve bölgeyi kendi ülkesine kattığını tüm dünyaya duyurmuştur. (Y) Devletinin bu hamlesini şiddetle kınayan (X) Devleti, durumu derhal Birleşmiş Milletler(BM) Güvenlik Konseyi’ne taşımıştır.
Verilen (A) bölgesi: Nüfusunun çoğunluğu (Y) Devleti halkından. (X) ile (Y) Devleti arasındaki gerginliğin kaynağı. Özerk bölge, anadil serbest. (Y) Devleti tarafından işgal edildi, hatta (Y) Devleti ülkesine dahil edildi. Bu durum (X) Devleti tarafından Birleşmiş Milletler’in gündemine getirilmiştir. X Devleti Y Devleti A
(A) bölgesinin ayrılma hakkı var mıdır? Tartışınız. SORU 1 (A) bölgesinin ayrılma hakkı var mıdır? Tartışınız.
CEVAP 1 Birleşmiş Milletler Şartı “ülkesel bütünlük” ilkesi İSTİSNA: «Ulusların kendi kaderini tayin hakkı» olarak da ifade ettiğimiz «self-determinasyon» hakkı BM Şartı’nın 1/II Ayrılma hakkını da kapsayan self-determinasyon hakkı; sömürgeci tahakkümlere, işgalcilere, ve ırkçı rejimlere karşı ileri sürülebilmiştir. Bugün literatürde iç ve dış self-determinasyon ayrımı vardır: Self-determinasyon hakkından kastedilen daha çok iç self-determinasyondur ve içerisinde doğrudan bir ayrılma hakkı barındırdığını söylemek zordur. İç self-determinasyon da ilgili azınlığa özerlik vermek, etnik, dini ve kültürel varlıklarını sürdürebilmeleri için gerekli hakları sağlamak, ayrımcılığa uğramalarına mani olmak gibi unsurlar içermektedir. Sonuç olarak, somut olayda özerk (A) bölgesinin ayrılma hakkından söz edilemez.
SORU 2 (Y) Devletinin, (A) bölgesini işgalini uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendiriniz.
CEVAP 2 Uluslararası hukukta devletlerin kuvvet kullanma yasağı: BM Şartı 2/IV BM üyesi devletlerin; uluslararası ilişkilerinde, herhangi başka bir devletin toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına karşı, BM’nin amaçları ile bağdaşmayacak bir şekilde, kuvvet kullanma tehdidine başvurması veya kuvvet kullanması yasaktır. Somut olayda, (Y) Devletinin herhangi bir meşru gerekçe olmadan (X) Devletinin ülkesinde yer alan (A) bölgesini işgal etmesi, kuvvet kullanma yasağına açıkça aykırıdır.
SORU 3 (X) Devletinin BM Güvenlik Konseyi’ne başvurması halinde Güvenlik Konseyi ne gibi tedbirler alabilir?
Cevap 3 BM Güvenlik Konseyi – VII. Bölüm Uluslararası barış ve güvenliğin tehdit edildiği, bozulduğu ya da saldırının varlığı tespiti, (BM Şartı 39.madde) Kuvvet kullanma içermeyen tedbirler, (BM Şartı 41.madde) Kuvvet kullanma içeren tedbirler. (BM Şartı 42.madde). BM Şartı 41. madde: Ekonomik ambargo, her türlü demiryolu, deniz, hava, posta, telgraf, radyo ve diğer ulaştırma vasıtalarının tamamen ya da kısmen kesilmesi ve siyasi ilişkilerin kesilmesi olarak sayılmıştır. BM Şartı 42. madde: BM Güvenlik Konseyi 41. madde uyarınca alınan tedbirlerin uygun/ yeterli olmayacağına karar verirse, uluslararası barış ve güvenliğin tesisi için hava, deniz ve kara kuvvetleri aracılığıyla harekete geçebilir.
CEVAP 3 Birleşmiş Milletler Şartı’nda VII. bölümde öngörülen Kurmay Komitesi’nin kurulamaması Dolayısıyla kuvvet kullanma içeren tedbirler bakımından, üye devletlere bir devletin ya da bir bölgesel örgütün liderliğinde birleşmesi çağrısında bulunabilecektir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 15 üyeden oluşmaktadır. On beş üyenin beş üyesi daimi üyesidir. (ABD, BK, Fransa, Çin, Rusya) Esasa ilişkin olan ve esasa ilişkin olmayan kararlar Esasa ilişkin kararlar: On beş üyeden dokuz üyenin olumlu oy + veto edilmemesi Usule ilişkin kararlar: Dokuz üyenin olumlu oyu yeterlidir. Çifte veto Somut olayda, Güvenlik Konseyi’nin alacağı karar esasa ilişkin bir karar olması nedeniyle, karar alınabilmesi için dokuz üyenin olumlu oyunu ve daimi üyelerin veto hakkını kullanmamasını gerektirir. Güvenlik Konseyi, VII. bölüm çerçevesinde gerekli önlemleri alacak, buna ilişkin verdiği karar, VII. Bölüm çerçevesinde alındığı için bağlayıcı olacaktır.
SORU 4 BM Güvenlik Konseyi’nin olayın vahim duruma ulaşmasına rağmen, bir türlü tedbir alamadığını farz edersek, Güvenlik Konseyi yerine başka bir organın devreye girmesi mümkün müdür? Tartışınız.
CEVAP 4 BM Şartı’nın 24. maddesi uyarınca; uluslararası barış ve güvenliğin korunması görevi münhasıran Güvenlik Konseyi’ne verilmiştir. Yine BM Şartı’nın 12. maddesi uyarınca; Güvenlik Konseyi, bir uyuşmazlık veya herhangi bir durum karşısında, Şart’ın yüklediği görevleri yerine getirdiği ve Genel Kurul’dan talep etmediği sürece, söz konusu uyuşmazlık veya durum hakkında Genel Kurul’un tavsiye kararı alması mümkün değildir. Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliğin korunması birincil görevini yerine getirememesi halinde, Genel Kurul’un ikincil olarak bu görevi paylaşmasının mümkün olduğu ifade edilmektedir.
Somut Örnek: BM Genel Kurulu Barış İçin Birlik Kararı Cevap 4 Somut Örnek: BM Genel Kurulu Barış İçin Birlik Kararı Kore Savaşı’nın patlak vermesi neticesinde, Güvenlik Konseyi meseleyi gündemine almış ve Sovyetler Birliği (SSCB) toplantılarda yer almasa da karar alınmıştır. (Sovyetler Birliği, Çin’in temsili meselesi nedeniyle Güvenlik Konseyi’ni protesto etmiştir.) SSCB tekrar Güvenlik Konseyi’ne delegasyon göndererek Kore meselesine ilişkin bütün karar taslaklarını veto etmiştir. Genel Kurul devreye girerek uluslararası barışın sağlanması amacıyla Barış İçin Birlik Kararı’nı almıştır.
soru 5 (X) Devletinin direkt BM Güvenlik Konseyi’ne başvurmak yerine alabileceği başka bir tedbir var mıdır? Tartışınız.
Cevap 5 (Y) Devletinin, (X) Devletini işgal etmesi açıkça kuvvet kullanma yasağına aykırıdır. Bu durumda devletlerin belli şartlar altında tek başına başvurabilecekleri tedbir; BM Şartı’nın 51. maddesinde düzenlenen meşru müdafaa hakkıdır. Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesi uyarınca, «bu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemeleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyi’ne bildirilir ve Konsey’in işbu Antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez.»
Cevap 5 Söz konusu metinden anlaşılacağı üzere, meşru müdafaanın şartları; a. Silahlı saldırı olacak, b. Silahlı saldırıyı bertaraf etmek için acil, gerekli ve orantılı olacak (Uluslararası örf ve adet hukuku kuralı - Caroline olayı), c. Meşru müdafaa hakkı kullanıldıktan sonra, Güvenlik Konseyi’ne bildirim, d. Meşru müdafaa hakkının münferit ya da müşterek kullanılması mümkündür.
Cevap 5 Her türlü kuvvet kullanma silahlı saldırı sonucuna, dolayısıyla da meşru müdafaa hakkına yol açmaz! Saldırının Tanımına İlişkin 1974 Sayılı BM Genel Kurulu kararı, bir devlete ait askeri düzenli birliklerin sınırı geçerek başka bir devletin ülkesine girmesi, yabancı uçakların ülke topraklarını bombalaması, açık denizde bir devlete ait gemilere saldırıda bulunulması vs. hallerini silahlı saldırı olarak tanımlar. Basit sınır çalışmaları ise, silahlı saldırı olarak kabul edilmemektedir. Söz konusu Karar tavsiye niteliğindedir, ancak silahlı saldırının ne olduğunu tespit etmek bakımından önem arz etmektedir.
Cevap 5 Somut olayda, (X) Devletinin, durumu direkt BM Güvenlik Konseyi’ne taşımaksızın meşru müdafaa hakkını kullanarak tedbir alması mümkündür. Ancak söz konusu hakkı kullandıktan sonra durumu yine derhal BM Güvenlik Konseyi’ne bildirmesi gerekecektir. BM Güvenlik Konseyi daha önce açıkladığımız üzere, VII. bölüm uyarınca ilgili tedbirleri alacaktır.
Soru 6 BM Güvenlik Konseyi’nin, (A) bölgesinin ayrılma hakkının uluslararası hukuka uygunluğu sorunsalını, Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) götürdüğünü varsayarsak, söz konusu prosedürü ve UAD tarafından verilecek kararın hukuki niteliğini tartışınız.
Cevap 6 Danışma görüşü talep etmiştir. Genel Kurul veya Güvenlik Konseyi herhangi bir hukuki konu hakkında danışma görüşü isteyebilir. BM uzmanlık kuruluşlarının da kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili danışma görüşü talep etmeleri de mümkündür. Danışma görüşü tavsiye nitelikli olduğu için bağlayıcı değildir. Dolayısıyla, UAD’nin somut olaya ilişkin vereceği karar, devletler bakımından bağlayıcı niteliğe haiz olmayacaktır.
Soru 7 (Y) Devletinin, BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan tedbirlere rağmen, (A) bölgesini ülkesine kattığını varsayarsak, a. (X) Devletinin doğan uyuşmazlığı UAD’ye götürmesi mümkün müdür? b. (A) bölgesinin (X) Devletinden ayrılmak istemediğini varsayarsak, ilgili uyuşmazlığı UAD’ye götürmesi mümkün müdür?
Cevap 7 UAD’ye başvurabilmenin şartları: a. Taraflar bakımından: Devletler, b. Uluslararası uyuşmazlık, c. Divan statüsüne taraf olmak, d. Yargı yetkisi i. Tahkimname, ii. Önceden yapılan uluslararası antlaşmalarda, iii. Tek taraflı bildiri ile, iv. Forum prorogatum yolu ile.
Cevap 7 a. Esasa ilişkin karar vermeden önce yargı yetkisi incelemesi, Aksi halde davanın esasına girilmez! UAD’nin esasa ilişkin vereceği karar UAD Statüsü md. 55 uyarınca oy çokluğu ile alınmaktadır. Alınan karar, yalnızca tarafları bağlamaktadır. (UAD Statüsü md. 59) UAD kararı kesindir. Taraflar kararların yorumunu veya (UAD Statü 60) Kararın gözden geçirilmesini isteyebilirler. (UAD Statü 61)
Cevap 7 b. (A) bölgesi devlet statüsüne haiz olmadığı için, UAD’ye dava açamaz, çünkü taraf ehliyeti yoktur.