REFAH SİSTEMLERİ DERS 1 DR. BANU METİN
Refah (Welfare) Nedir? Türk Dil Kurumu, refah kelimesinin sözlükteki anlamını «gönenç» olarak belirtmektedir. Gönenç: «Bolluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama» anlamına gelmektedir (TDK). Refahı, sadece maddi unsurlarla açıklamak yeterli midir? İyi yaşama ne anlama gelmektedir?
Refah (Welfare) Nedir? Refah, İngilizce’de «welfare» kelimesine karşılık gelmektedir. Welfare kelimesinin İngilizcedeki sözlük anlamı, «gönenç», «refah», «mutluluk ve sağlık içinde yaşama», «esenlik», «iyilik», «mutluluk» Köken itibariyle; «well-fare» iyi bir yolculuk, «Wohl-fahrt» hayat yolunda iyi bir seyahat anlamlarına gelmektedir. İngilizce literatürde welfare kelimesisnin «human well-being» kavramı ile anlamdaş olduğu genellikle kabul edilmektedir. Human well-being; kelime anlamı itibariyle, «iyilik», «sağlık», «esenlik», «mutluluk», «refah» anlamlarına gelmektedir.
Refah (Welfare) Nedir? Refah: «iyi olma hali», «mutluluk» kavramları düşünsel, felsefi olarak ne ifade etmektedir? Aristo ve Mutluluk İdeali : Antik Çağın en önemli filozoflarından, Platon’un öğrencisi Aristoteles’e göre mutluluk, hissedilebilir bir durumdan ziyade bir hayat tarzı idi. Aristo’ya göre mutluluk tüm insanların en yüksek arzusu ve hevesidir. Mutluluğa giden yol erdemden geçer. Yani, insan kendinde en yüksek değerleri var ettiği takdirde mutluluğa erişecektir.
Aristo ve Mutluluk İdeali : Eudaimonia: İnsanın ulaşabileceği en yüksek kalite, insanın nihai ve en yüksek hedefi olan kendini tam olarak gerçekleştirme ve mutluluk hali. Aristo’da mutluluk (eudaimonia) kavramı, statik bir durum değil, insan faaliyetlerinin amacıdır. Aristo felsefesinin teorisine bakıldığında, dünyadaki bütün varlıkların (nesneler, bitkiler, hayvanlar, insanlar) bir işlevi olduğu ileri sürülür. Söz konusu işlev, ilgili varlığın en önemli ve ayırt edici özelliğidir. «iyi ve mutlu» bir yaşamın elde edilebilmesi sahip olunan işlevlerin etkin kullanılmasına bağlıdır.
Aristo ve Mutluluk İdeali : Aristoteles etiğinde, eylemler daima bir amaç doğrultusunda incelenirler ve son kertede insanın iyiliği yani mutluluğu amacına yönelmişlerdir. İyi, insanlar için nihai amaç olarak vurgulanmıştır. İyi ya da mutluluk nedir? Ne ile sağlanabilir? İnsanın mutlu olabilmesi için erdem sahibi olması gerekir. Aristoteles erdemi ikiye ayırır: Etik (ahlaki) erdemler: Adalet, cesaret, ölçülülük, cömertlik, dostluk vb. iki aşırı uç arasındaki doğru ortayı bulmaktan meydana gelen erdemlerdir.
Aristo ve Mutluluk İdeali : Dianoetik Erdemler (Bilgelik erdemleri): Bilim, sanat, teorik bilgelik gibi akli uğraşlarla ilgili olan erdemler. Entelektüel faaliyete bağlı olan ve şeylerin niçin olduklarını anlamak ve keşfetmekle belirlenen erdemlerdir. Aristoteles’e göre iyi olma ya da mutluluk denen şey erdeme uygun etkinliklerle elde edilebilecek bir amaçtır. Aristoteles’e göre erdemli yani iyi bir kişilik, insanın özgür seçimleriyle daima erdemi seçerek ona göre eylemde bulunarak ve bunu bir alışkanlık ve doğal eğilim haline getirerek başarabileceği bir amaçtır. İnsanda erdeme göre eylemde bulunma yetenek ve kapasitesi doğuştan mevcuttur. Erdemlilik bu yetinin uygun biçimde işlenmesi yoluyla yine bu yetiden çıkan bir eğilimdir.
Aristo ve Mutluluk İdeali : İnsanlar erdemli iş yapa yapa erdemli, adil iş yapa yapa adil, ölçülü iş yapa yapa ölçülü olurlar (Nikomakhos’a Etik, 1105a). Yani tüm erdemler, dayanaklarını insanın doğal bazı yeteneklerinde, kapasitelerinde bulurlar ama bunlar ancak akıl ve bilgelik tarafından idare edildiklerinde, insanda tabii bir eğilim hâline getirildiklerinde gerçek birer erdem hâlini alırlar (Zeller, 2008: 265). O hâlde etik erdemler, insanın istemesinin ve seçimlerinin eğitilmesiyle oluşurlar. Bu eğitim sayesinde insan doğru görüşlere dayanarak eylemeye alışır, kararlarında doğru bir görüşe dayanmak yeteneğini kazanır (Gökberk, 1994: 88). Kısacası insan her durumda erdemli eylemi seçmeli ve yapmalı, bunu alışkanlık hâline getirmelidir. Bu durumda erdem aynı zamanda bir seçim sorunudur.
Aristo ve Mutluluk İdeali : Aristoteles bu noktadan sonra her insan için az çok geçerli olabilecek bir seçim ilkesi belirlemeye girişir. Aristoteles’e göre bölünebilir yapıdaki her şey iki uç ve bir de orta noktadan oluşur ve bölünebilir her şey için daha az, daha çok gibi ifadelere başvurulabilir. Matematikte, bir doğrunun ortası, iki ucundan eşit uzaklıkta olandır. Ama insani olaylarda bu denli kesin yargılara başvurmak, herkes için geçerli olacak bir “orta” tanımına ulaşmak elbette imkânsızdır. Aristoteles, insani olaylar ve durumlar söz konusu olduğunda herhangi bir şey için çok az ya da orta gibi ifadelerin kişiden kişiye değişeceğini kabul etmekle birlikte, herkesin kendi durumuna göre bir az, çok ve orta anlayışına sahip olduğunu da benimser.
Aristo ve Mutluluk İdeali : Aristoteles’e göre erdem, insanın aşırılıklardan ve eksiklikten kaçması, daima ortayı araması, onu tercih etmesidir. Bu orta, elbette matematik kesinlikte bir orta değil, “bize göre” orta olandır. Erdem, işte bu ortayı hedef edinmektir. Aristoteles bize göre ortayı “gerektiği zaman, gereken şeylere, gereken kişilere karşı, gerektiği için gerektiği gibi davranmak” olarak tanımlar ve bunu erdeme özgü bir hâl tarzı olarak kabul eder. Sonuçta şu yargıya ulaşır; “O hâlde erdem, tercihlere ilişkin bir huy: Akıl tarafından ve aklı başında insanın belirleyeceğiyle belirlenen, bizle ilgili olarak orta olanda bulunma huyudur” (Nikomakhos’a Etik, 1106a-1106b).
Aristo ve Mutluluk İdeali : Aristo iyileri üç kısma ayırır: 1- Dış İyiler: Servet, mevki, başarı ve saygınlıktır. 2- Ruhla İlgili İyiler: Karakter erdemine işaret eder. En makbulüdür. 3- Bedenle İlgili İyiler: Sağlıklı yaşama ilişkindir.
Schopenhauer ve Mutluluk Aristo’nun yaklaşımını kendine has yorumuyla ve farklı bir bakış açısıyla ele almaktadır. İnsanın iyi yaşamı üç temel unsur etrafında şekillenir: 1- İnsanın «ne olduğu»: Karakter erdemlerine ilişkindir. 2- İnsanın «neyi olduğu»: Sahip olunan mal ve servetin araştırılmasına yöneliktir. 3- İnsanın «neyi temsil ettiği»: Bireyin başkaları nezdindeki varoluşudur.
J. Bentham ve Büyük Mutluluk İlkesi Aristippos ve Epikuros’un hazcı felsefesinin bir uzantısı niteliğindedir. Faydacılık ilkesinin kurucusu olarak bilinmektedir (Faydayı hayatın ve bütün ahlaki davranışların ölçüsü olarak gören felsefe öğretisi) «En çok sayıda insana en yüksek düzeyde mutluluk» idealini ele almaktadır. Refahı, «faydacılık» ekseninde incelemiştir. En çok sayıda kişi için en büyük mutluluğu üretmeyen her türlü eylemin ahlaken yanlış olduğunu söyler. Mutluluk hazzın çokluğuna ve acının yokluğuna bağlı olarak hesaplanabilirdir. Mutluluk hesabı yapılırken her bir bireyin diğerine eşit olarak alınması söz konusudur.
Sonuç olarak; Bireysel iyileri toplumsal iyi haline dönüştürmek kolay mıdır? Refah devletlerinin buradaki fonksiyonu nedir?