Çevre Suçları ve İhlalleri Doç. Dr. Süheyla Suzan Gökalp ALICA Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Çevre Hukuku Öğretim Üyesi
Suç nedir? Suç, sorumlu bir kişi tarafından, müspet veya menfi bir hareketle meydana getirilen, ceza tehdidini taşıyan, kanundaki tanıma uygun ve hukuka aykırı fiil olarak tanımlanmaktadır.
Çevre Suçu Çevre suçu denilince sadece ceza kanununda yer alan veya ceza hukuku yaptırımı uygulanan fiiller mi anlaşılmalıdır? Yoksa suç ve ceza kavramı daha geniş tutularak idari yaptırım öngörülen ihlaller yani kabahatler de bu kategoride sayılmalı mıdır?
Suç ve Kabahat Bilindiği üzere bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında izlenen suç politikası etkili olmaktadır. Yeni TCK’nda sadece “suç” kavramına yer verilmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda; “kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık” kabahat olarak tanımlanmıştır. Buna göre kabahat suç oluşturmamakta, ancak suç gibi kabahat de bir haksızlık ifade etmektedir.
Türk Ceza Kanunu TCK’ndaki Çevreye Karşı Suçların Adalet Komisyonunun çalışmaları sırasında Tasarıya eklendiği, Hükümet Tasarısında bu suçların yer almadığı anlaşılmaktadır. TBMM Adalet Komisyonu çevre kirliliği olarak “radyoaktif madde ve atıkların karasularımıza bırakılması” ndan etkilenerek yeni düzenlemelere gitmiş ve suç olarak kabul ettiği fiillere de bunu yansıtmıştır.
TBMM Adalet Komisyonu Raporuna göre; Çevrenin kirletilmesi fiilleri, halen yürürlükte olan 2872 sayılı Çevre Kanunu’na göre sadece idari yaptırımı gerektirmektedir. Halbuki çağdaş ceza kanunlarında, ekolojik dengenin bozulmasına neden olması ve çevrede kalıcı etkiler doğurması bakımından bu fiillerin suç olarak tanımlanması yoluna gidilmiştir. Yakın tarihlerde ülkemizde yaşanan kimyasal veya radyoaktif madde atık ve artıklarıyla dolu varillerin yurt dışından gelen gemilerle sahillerimize bırakılması ve hatta, bu tür maddelerle yüklü gemileri karasularımızda kendi haline terk edilmesi olayları, toplum olarak çevre kirliliğine karşı duyarlılığımızın artmasına neden olmuştur.
Amaç Maddesi 5237 sayılı yeni TCK öncelikle amaç maddesinde çevreye yer vermiştir. Kanun eskisinden farklı olarak giriş maddesini amaca ayırmış ve Kanunun amaçları tek tek sayılmıştır. Anılan madde ile ilk kez bir Ceza Kanunu’nun amaç maddesinde “çevrenin korunması” yer almıştır.
181.madde: Çevrenin Kasten Kirletilmesi, TCK’un “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Kısmında “Çevreye Karşı Suçlar” 181.madde: Çevrenin Kasten Kirletilmesi, 182. madde: Çevrenin taksirle kirletilmesi 183. madde: Gürültüye neden olma 184. madde: İmar kirliliğine neden olma fiilleri doğrudan çevreye ilişkin hükümlerdir.
1- Çevrenin Kasten Kirletilmesi Suçu Atık ve Artıkların Toprağa, Suya ve Havaya Kasten Verilmesi Suçu İlgili kanunlarla belirlen teknik usullere aykırı olarak, çevreye zarar verecek şekilde, atık ve artıkların toprağa, suya ve havaya kasten vermek suç olarak öngörülmüştür.
Atık ve Artıkların Toprağa, Suya ve Havaya Kasten Verilmesi Suçu Suçun maddi unsuru, fiil, netice ve illiyet bağından oluşur. Bu suçta fiil, atık veya artıkları toprağa, suya ve havaya vermekten ibarettir. Ancak tanımlanan fiilin suç oluşturması için eylemin, ilgili kanunlarda belirlenen usullere aykırı ve çevreye zarar verecek şekilde verilmesi zorunludur. Atık veya artıkların çevreye her türlü verilmesi eylemi suçu oluşturmaya yeterli değildir.
Atık ve Artıkların Toprağa, Suya ve Havaya Kasten Verilmesi Suçu Suçun manevi unsuru ise kasıttır. Faili ise her hangi bir kişi olabilir. Suçun takibi şikayete bağlı olmadığı gibi, cezası altı aydan iki yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir. Dava zamanaşımı süresi de Türk Ceza Kanunu’na göre 8 yıldır
Atık ve Artıkların Toprağa, Suya ve Havaya Kasten Verilmesi Suçu Suçun unsurlarından olan “ilgili kanunlarla belirlenen teknik usuller” nedir? İlgili kanunun, Çevre Kanunu olduğu açıktır. Ancak Çevre Kanunu’nda belirlenmiş teknik usuller yer almamaktadır. Bu teknik usuller genellikle yönetmelik ve tebliğlerle belirlenmiştir.
Suçun Nitelikli Hali Birinci fıkrada belirtilen cezanın ağırlaştırıcı nedeni, maddenin 3. fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre; atık ve artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar iki katı kadar artırılır. Atık veya artıkların niteliği bu suçlar açısından daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.
Suçlar açısından daha ağır cezayı gerektiren ayrı nitelikli hali -Suç konusu atık ve artıkların, -insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, -üreme yeteneğinin körelmesine, - hayvanların ve bitkilerin doğal özeliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olması gerekir.
Atık ve Artıkları İzinsiz Olarak Ülkeye Sokma Suçu Atık veya artıkları izinsiz olarak ülkeye sokan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Söz konusu hükümden atık ve artıklar için izin alınarak ülkeye sokulabileceği sonucu çıkmaktadır. Çevre Kanunu’nun 13. maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı bazı yakıtların, maddelerin, atıkların, tehlikeli kimyasallar ile bu kimyasalları içeren eşyaların ithalini, Çevre ve Orman Bakanlığının görüşünü alarak yasaklayabilir veya kontrole tabi tutabilir.” Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre ise; “Tehlikeli atıkların ithalatı yasaktır.”
Atık ve Artıkları İzinsiz Olarak Ülkeye Sokma Suçu Fiil, atık ve artıkların izinsiz olarak ülkeye sokulmasıdır. Fail herhangi bir kimse olabilir. Manevi unsur ise, kasıttır. Suçun maddi konusunu oluşturan atık ve artıkların niteliği belirtilmediğinden, her türlü atık bu kapsam içerisine girmektedir. Bu husus uygulamada büyük sorunlara neden olabilecektir. Zira izin ve bildirim sistemi uluslararası mevzuata göre sadece tehlikeli atıklar için söz konusudur. Nitekim Çevre Kanunu da, net ve kesin bir biçimde, tehlikeli atıkların ithalini yasaklamıştır.
Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri Maddenin son fıkrasında ise, iki, üç ve dördüncü fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı kabul edilmiştir. Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri TCK’nun 60. maddesinde düzenlenmiştir
Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri 60. maddede öngörülen ilk güvenlik tedbiri, faaliyet izninin iptalidir. bunun için bir iznin verilmiş olması şarttır. bu izin özel hukuk tüzel kişisine belirli bir faaliyette bulunabilmesine ilişkin olarak verilmiş olmalıdır. ikinci koşul ise, bu iznin sağladığı yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına kasıtlı bir suç işlenilmesidir.
Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri işlenen suçla, verilen iznin kullanılması arasında illiyet bağı olmalı ve özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin, bu suçun işlenmesine iştirak etmeleri gereklidir. yani çevre ile ilgili bir izne dayanarak faaliyette bulunan bir özel hukuk tüzel kişisinin, örneğin bir kimyasal ürünü kullanan veya işleyen firmanın atıklarını toprağa gömen veya suya deşarj eden firma görevlisine, bu fiili yapması için emir veren firma yetkilisinin iştiraki söz konusu ise, verilen iznin iptaline karar verilir
2- Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Fiili Çevrenin taksirle kirletilmesine ilişkin 182. maddenin 1. fıkrasının ilk cümlesinde yer alan hükümde; çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesi suç olarak öngörülmüştür. İkinci cümlede atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması artırım sebebi olarak öngörülmüştür.
3-Gürültüye Neden Olma Suçu İlgili mevzuattaki yükümlülüklere aykırı olarak, başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olma suç olarak düzenlenmiştir. Suçun manevi unsuru kasıt olup, takibi şikayete bağlı değildir
3-Gürültüye Neden Olma Suçu Diğer taraftan “sağlığın zarar görmesine elverişli gürültü” kişilerin fiziki durumlarına göre değişebilmektedir. Gürültü teknik olanaklarla ölçülebilen bir “kirlilik” türü olduğundan, Kanun metninde bu şekilde muğlak ve herkese göre değişebilecek ifadelerle gürültünün öngörülmesi, uygun değildir.
4-İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu 184. maddede imar mevzuatında belirlenen usul ve koşullara aykırı olarak inşa faaliyetinde bulunmaya ilişkin hükümler yer almıştır.Bunlar; a) Ruhsatsız veya Ruhsata Aykırı Bina Yapma Suçu b) Ruhsatsız İnşaatlere Elektirk, Su ve Telefon Bağlantısı Yapma Suçu c) Yapı Kullanma İzni Alınmamış Binalarda Sınai Faaliyete İzin Verme Suçu
a)Ruhsatsız veya Ruhsata Aykırı Bina Yapma Suçu Fiil, yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmaktır. Böylece, sadece binayı inşa eden yüklenici, taşeron, usta veya kalfa değil; inşaatın sahibi de, bu suçtan dolayı fail olarak sorumlu tutulacak ve ayrıca bu tür inşa faaliyetlerine kontrol ve denetim hizmeti veren teknik kişiler de bu suçtan dolayı fail olarak cezalandırılacaktır. Suçun manevi unsuru kasıttır.
b)Ruhsatsız İnşaatlere Elektirk, Su ve Telefon Bağlantısı Yapma Suçu Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişinin cezalandırılması öngörülmüştür.
c) Yapı Kullanma İzni Alınmamış Binalarda Sınai Faaliyete İzin Verme Suçu Maddenin 3. fıkrasında; yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade edilmesi yasaklanmıştır. Bu fıkra hariç olmak üzere, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanacaktır.
c) Yapı Kullanma İzni Alınmamış Binalarda Sınai Faaliyete İzin Verme Suçu Özel imar rejimine tabi yerlerden kasıt, belediyeler dışında imar planı yapma yetkisine sahip kamu kurumlarının planlama yetkileri dahilinde bulunan yerlerdir. Organize sanayi bölgeleri, turizm alanları, özel çevre koruma bölgeleri, GAP bölgesi özel imar rejimine tabi yerlere örnek olarak verilebilir. Ancak endüstri tesisleri açısından bu sınırlama kabul edilmediğinden, köy sınırları içerisinde inşa edilen, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından da bu madde hükümleri uygulanabilecektir.
c) Yapı Kullanma İzni Alınmamış Binalarda Sınai Faaliyete İzin Verme Suçu Maddenin 6. fıkrasına göre, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz. Bu fıkranın gerekçesine göre; “… Toplumsal bir sorun olan bu sakıncaların giderilebilmesi amacıyla, bir geçiş dönemine ihtiyaç bulunaktadır. 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış olan kaçak binalarla ilgili olarak imar mevzuatına göre gerekli tedbirlerin alınması gerektiği düşüncesiyle, söz konusu maddeye, iki ve üçüncü fıkraların uygulama alanını daraltmaya yönelik bir fıkra eklenmiştir.
d)Etkin Pişmanlık Hali İmar Kirliliğine ilişkin maddenin uygulanmasına yönelik olarak 5. fıkrada “Etkin Pişmanlık” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde kabul edilen etkin pişmanlığın amacının, imar planına veya ruhsata aykırılıkların ivedilikle giderilmesi için, kişileri doğru hareketi yapmaya sevk etmektir. Bu hüküm ile ilgili olarak zaman bakımından bir sınırlama getirilmemiştir. Kişi, yaptığı ya da yaptırdığı bina ile ilgili olarak imar planına veya ruhsata aykırılıkları, bu maddeye dayanarak cezaya mahkum olduktan sonra gidermesi halinde dahi, etkin pişmanlıktan yararlanabilecektir.
d)Etkin Pişmanlık Hali Anılan fıkrada; “Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.” hükmü yer almıştır.
ÇEVRE KANUNU’NDA DÜZENLENEN ÇEVRE SUÇLARI Çevre Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 26. maddesini başlığı ile birlikte değiştirmiş ve adli yaptırım öngörülen iki ayrı suç düzenlenmiştir.
1-Bildirim ve Bilgi Verme Yükümlülüğüne Aykırı Davranma Suçu İlgililer, çevre kirliliğine neden olabilecek faaliyetleri ile ilgili olarak, kullandıkları hammadde, yakıt, çıkardıkları ürün ve atıklar ile üretim şemalarını, acil durum planlarını, izleme sistemleri ve kirlilik raporları ile diğer bilgi ve belgeleri, talep edilmesi halinde Bakanlığa veya yetkili denetim birimine vermek zorundadırlar. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda yukarıda belirtilen suç oluşacaktır.
2-Yanlış ve Yanıltıcı Belge Düzenleme ve Kullanma Suçu 26. maddenin 2. fıkrasında ise; “Çevre Kanunu’nun uygulanmasında yanlış ve yanıltıcı belge düzenleyenler ve kullananlar hakkında TCK’nun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümleri uygulanır. Bu maddeye göre yargıya intikal eden çevresel etki değerlendirilmesine ilişkin ihtilaflarda çevresel etki değerlendirmesi süreci yargılama sonuna kadar duracaktır.” hükmüne yer verilmiştir.
ÇEVRE KANUNU’NDA DÜZENLENEN ÇEVRE İHLALLERİNE İLİŞKİN KABAHATLER 1- Kirliliğe İlişkin İhlaller a)Su Kirliliği aa) Deniz Araçlarından Kaynaklanan İhlaller bb) Sanayi Tesislerinden ve Konutlardan Kaynaklanan İhlaller b) Hava Kirliliği aa) Hava Kirliliği Yaratan Tesisler bb) Motorlu Taşıtlar cc) Koku Emisyonuna Sebep Olma dd) İyonlaştırıcı Olmayan Radyasyon Yayılımı
ÇEVRE KANUNU’NDA DÜZENLENEN ÇEVRE İHLALLERİNE İLİŞKİN KABAHATLER c) Toprak Kirliliği aa) Atıkları Toprağa Verme bb) Anız Yakma cc) Kum, Çakıl ve Benzeri Maddeleri Alma d) Umuma Açık Yerlerde Çevreyi Kirletme
ÇEVRE KANUNU’NDA DÜZENLENEN ÇEVRE İHLALLERİNE İLİŞKİN KABAHATLER 2- Çevrenin Korunması İhlalleri a) Biyolojik Çeşitliliğin ve Ekosistemin Korunması b) Özel Çevre Koruma Bölgeleri ile Sulak Alanların Korunması c) Nesli Tehdit veya Tehlike Altında Olanlar İle Nadir Bitki ve Hayvan Türleri 3- Çevresel Etki Değerlendirmesi 4- Gürültü Ve Titreşim
ÇEVRE KANUNU’NDA DÜZENLENEN ÇEVRE İHLALLERİNE İLİŞKİN KABAHATLER 5- Tehlikeli Kimyasallar ve Tehlikeli Atıklar a) Tehlikeli Kimyasallar b)Tehlikeli Atıklar c) Tehlikeli Kimyasallar İle Tehlikeli Atıklara İlişkin Mali Sorumluluk Sigortası Yaptırma Yükümlülüğü 6-Katı Atık ile Evsel Katı Atıklar 7-İzin Alma, Arıtma ve Bertaraf Etme Yükümlülüğü 8- Bilgi Verme ve Bildirim Yükümlülüğü 9- Çevre Yönetim Birimi Kurma Ve Çevre Görevlisi Bulundurma Yükümlülüğü 10- Acil Durum Planları Yapma Yükümlülüğü
KABAHATLER KANUNU’NDA DÜZENLENEN ÇEVRE İHLALLERİNE İLİŞKİN KABAHATLER 1-Gürültü Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olmak fiili düzenlenmiştir. Kişilerin huzurlu ve sakin bir çevrede yaşama hakkının ihlali niteliğindeki bir davranış kabahat olarak tanımlanmış ve karşılığında idari yaptırıma hükmedilmiştir. “Gürültü” konusu hem yeni TCK, hem Kabahatler Kanunu, hem de Çevre Kanunu’nda çevre ihlali olarak düzenlendiğinden, toplumun gürültü kirliliğinden oldukça fazla muzdarip olduğu düşünülebilir. Gürültüye verilen bu önemin göstergesi, her üç kanunda yer alan düzenlemelerde ortaya çıkmıştır.
KABAHATLER KANUNU’NDA DÜZENLENEN ÇEVRE İHLALLERİNE İLİŞKİN KABAHATLER 2- Çevreyi Kirletme a) Evsel ve Bireysel Atık ve Artıklarla Çevrenin Kirletilmesi b) Yemek Pişirme ve Servis Yerlerinde Çevrenin Kirletilmesi c) Hayvan Kesilmesi Suretiyle veya Kesilen Hayvan Atıklarıyla Çevrenin Kirletilmesi d) İnşaat Atık ve Artıklarıyla Çevrenin Kirletilmesi e) Kullanılamaz Hale Gelen veya İhtiyaç Fazlası Ev Eşyası İle Çevrenin Kirletilmesi f) Kullanılamaz Hale Gelen Motorlu Kara veya Deniz Nakil Araçları İle Çevrenin Kirletilmesi
2- Çevreyi Kirletme Çevreyi kirletme eylemlerine verilecek idari para cezalarına, belediye zabıta görevlileri karar verecektir. Meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idari para cezasına karar verilmeyebileceği hükme bağlanmıştır. Ancak özel kanunlardaki hükümler saklı tutulmuştur. Bu nedenle Çevre Kanunu’ndaki bu konudaki hükümler uygulanabilecektir.
KABAHATLER KANUNU’NDA DÜZENLENEN ÇEVRE İHLALLERİNE İLİŞKİN KABAHATLER 3- Afiş Asma Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kağıt ve benzeri afiş ve ilan asmak ihlal olarak kabul edilmiştir. Ancak, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilanlar ihlal sayılmayacaktır.
Dikkatiniz İçin Teşekkürler