Davranış Bilimleri Dersi 1. Hafta
Davranış Bilimleri Nedir? Davranış Bilimleri=Sosyal Psikoloji Sosyal ve kültürel ortamdaki birey davranışının özelliklerinin ve nedenlerinin bilimsel incelemesidir. Davranış bilimleri bir bireyin davranış, duygu ve düşüncelerinin diğer kimselerin davranış ve özelliklerinden nasıl etkilendiğini ya da belirlendiğini inceleyen bir bilim dalıdır. Davranış bilimleri "insanların nasıl davrandıkları, diğer kişiler ve çevreleriyle nasıl ilişki kurdukları konusunda" toplanan bilgi topluluğudur
Davranış Bilimleri İle İlgili Diğer Bilim Dalları PSİKOLOJİ ANTROPOLOJİ SOSYOLOJİ
Davranış Bilimlerinin Amaçları Kendimizi ve başkalarını tanımak ve anlamak Toplumsal refaha katkıda bulunmak
ÖĞRENME
Öğrenme nedir? Öğrenme, “bilgi ve tecrübe sonucu davranışta meydana gelen sürekli değişim” dir. Öğrenme, kuramsal düşüncelerden uygulama ve tecrübelerden elde edilen bilgilerle insan inançlarını, değerlerini, tutum ve davranışlarını değiştirme sürecidir. Şu halde, öğrenme sonucunda insan değer ve davranışlarında sürekli nitelikte bir değişim meydana gelmektedir.
ÖĞRENME TEORİLERİ Klasik Koşullama Edimsel Koşullanma Sosyal Öğrenme Kuramı
1. Klasik Koşullama Klasik koşullanma Rus bilim adamı Ivan Petrovic Pavlov’un yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır. Klasik koşullanma sürecinde köpeğin hoşuna giden ve salya tepkisine neden olan doğal uyarıcı olan et, zil sesinden hemen sonra verilerek köpeğin zil sesine şartlanması sağlanılmaktadır. Önce zil sesi, hemen ardından verilen et birkaç kez tekrar edildikten sonra zil sesi tek başına verilse bile salya tepkisi ortaya çıkmaktadır.
1. Klasik Koşullama
1. Klasik Koşullama Klasik Koşullanma İlkeleri Bitişiklik: Klasik koşullanmada, koşullanmanın gerçekleşmesi için, nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcının birlikte ve ard arda verilmesi bitişiklik ilkesi olarak adlandırılmaktadır. Haber Vericilik: Koşullanmanın gerçekleşmesinde nötr uyarıcının koşulsuz uyarıcının geleceğini organizmaya bildirmesi gerekmektedir. Buna haber vericilik ilkesi denilmektedir. Pavlov’un deneyinde zil sesi köpeğe etin geleceğini haber vermekte ve köpek salya salgılamaktadır.
1. Klasik Koşullama Genelleme: Koşullanmanın gerçekleşmesinin ardından koşullu uyarıcıya gösterilen tepkinin tüm benzer uyarıcılara gösterilmesine genelleme denilmektedir. Pavlov deneyinde zil sesine salya tepkisi alındıktan sonra sesin düzeyini değiştirmiş ve sürekli olarak etten önce verdiği zil sesini değiştirmiş; farklı zil seslerinde de köpeğin salya salgıladığını gözlemiştir. Ayırt Etme: Organizmanın koşullanma sürecinde kullanılan koşullu uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunma eğilimidir. Organizmanın, koşullu uyarıcıya benzeyen uyarıcılar içerisinde koşullu uyarıcıyı seçerek buna tepkide bulunması ve diğerlerini ayırması durumudur. Sönme: Koşullu uyarıcı ve koşulsuz uyarıcının uzun bir süre birlikte verilmesinin ardından, koşullu uyarıcının uzun bir süre boyunca koşulsuz uyarıcı olmadan tek başına verilmesi sonucunda, koşullu tepkinin ortadan kalkmasına sönme denilmektedir. Sönmenin gerçekleşmesi durumunda koşullu uyarıcıya koşullu tepki artık gösterilmez. Köpeğin zil sesine salya salgılamaktan vazgeçmesi sönmedir. Kendiliğinden Geri Gelme: Sönmenin gerçekleşmesinden sonra koşullu uyarıcı ve koşulsuz uyarıcının birkaç kez birlikte verilmesi durumunda, koşullu tepkinin tekrar ortaya çıkmasına kendiliğinden geri gelme denir.
Ayı oynatıcıların ayıları tef sesiyle nasıl oynattığını biliyor musunuz? Ayı oynatıcısı tef çaldığında ses başlangıçta ayı için herhangi bir şey ifade etmez. Tef sesi ayı için nötr uyarıcıdır. Ayı bir sac üzerine çıkarılıp altı açıldığında ayakları yanmaya başlayacaktır. Bu da ayı için koşulsuz yani doğal bir uyarıcıdır. Bu uyarıcı karşısında ayı ayaklarını kaldırma eğilimi gösterecektir. Bu gösterilen tepki koşulsuzdur. Önce tef sesi verilip hemen ardından ayı kızgın sac ile karşı karşıya kaldığında göstereceği tepki ayaklarının yanmasından dolayı koşulsuz bir tepki olan ayaklarını kaldırma davranışı olacaktır. Tef sesi ve kızgın sac yeterince birlikte verildiğinde artık kızgın sac olmasa bile ayı ayaklarını kaldırma davranışını gösterecektir. Ayının kızgın sac olmadığı halde, daha doğrusu ayakları yanmadığı halde ayaklarını kaldırma davranışı koşullu bir tepki; bu koşulu tepkiye neden olan tef sesi ise koşullu uyarıcı olacaktır. Tef sesi (nötr uyarıcı) Kızgın sac (koşulsuz uyarıcı) Ayının ayaklarını kaldırması (koşulsuz tepki) Tef sesi, kızgın sac, ayının ayaklarını kaldırması (nötr uy.) (koşulsuz uy.) (koşulsuz tepki) Tef sesi, ayının ayaklarını kaldırması (koşullu uy.) (koşullu tepki) Bitişiklik: Tef sesi ve kızgın sacın birlikte verilmesi. Haber vericilik: Tef sesinin kızgın sacın geleceğini bildirmesi. Genelleme: Tüm tef seslerine (tef sesine benzer diğer vurmalı çalgılar da olabilir) ayının ayak kaldırma davranışını göstermesi. Ayırt etme: Ayının sadece kızgın sacın verildiği tef sesine ayaklarını kaldırması diğer benzer seslere herhangi bir tepkide bulunmaması. Sönme: Uzun süre sadece tef sesi verilip kızgın sacın verilmemesi durumunda tef sesine gösterilen ayaklarını kaldırma davranışının ortadan kalkması. Kendiliğinden geri gelme: Tef sesi ve kızgın sacın, sönmenin ardından birkaç kez birlikte verilmesiyle ayının tef sesine ayaklarını kaldırma davranışını yeniden göstermesi.
2. Edimsel Koşullanma Skinner, organizmanın davranışlarını uyarıcılara karşı gösterilen otomatik bir tepki olmaktan çok, kasıtlı olarak yapılan hareketler olarak kabul etmektedir. İnsanların herhangi bir ihtiyacı durumunda, organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranışlara “edim” adı veren Skinner, bu edimlerin, onları izleyen sonuçlardan etkilendiğini ileri sürmektedir. · Klasik koşullanmada önce uyaran vardır ve organizma ona tepki gösterir. (U-T) · Edimsel davranışta önce tepki yapılır sonra tepkinin doğurduğu uyarıcı gelir. (T-U)
2. Edimsel Koşullanma Skinner, edimsel koşullama çalışmaları için ses ve ışık geçirmez, çevreden yalıtılmış ‘Skinner kutusu’ adı verilen bir araç kullanmıştır. Bu ses geçirmez kutuda, hayvana manivelaya bastığında belli bir miktar yiyecek veren bir mekanizma vardır. Aynı zamanda manivela, hayvanın kutuda bulunma süresi içinde manivelaya basma sayısını grafik olarak çizen bir kaydetme sistemime bağlıdır. Böylece, belli bir zaman içinde yapılan tepki sayısı tutarlı bir deneysel ortam içinde belirlenmekte ve insan denekle hiç temas etmemektedir.
2. Edimsel Koşullanma Klasik koşullanmada organizma pasif durumda kabul edilir. Edimsel koşullanmada ise organizma aktiftir. Skinner (edimsel koşullanma) ise davranışa neden olan uyarıcıdan çok, isteyerek (iradeli) ortaya çıkan davranışlarla ilgilenmiştir. Skinner , Pavlov'un klasik koşullanmayı açıklamada kullandığı ilkeleri kabul etmiş fakat bu ilkelerin yalnızca duygusal ve psikolojik öğrenmelerde geçerli olduğunu açıklamıştır. Davranışların çok azı klasik koşullanma ile edinilir. Klasik koşullanmadaki tepkisel davranışın (otomatik ve bilinçsiz tepki) tersine edimsel davranışın (iradeli ve bilinçli) oluşumu üzerinde durmuştur. Edimsel koşullanma, bireyin davranışlarını pekiştireç elde etmek için yaptığı bilinçli tepkilere göre açıklar. Bir davranışın sonucu doyumla sonuçlanırsa tekrar edilir.
2. Edimsel Koşullanma Pekiştirme: Edimsel koşullamada, davranışı izleyen ve organizma üzerinde hoşa gidici bir etki yaratarak, davranışın (edimin) ortaya çıkma olasılığını artıran uyarıcılara pekiştireç denir. Diğer bir deyişle pekiştirilen davranış öğrenilir. olumlu pekiştirme olumsuz pekiştirme
2. Edimsel Koşullanma Ceza: Bir davranışın arkasından gelen ve organizma için hoşa gitmeyen bir durum yaratan uyarıcılar ise cezadır. Ceza davranışı zayıflatır ya da belli bir süre için durdurur. Diğer bir ifadeyle, yapılan bir davranışın sonucunda, organizma için olumsuz bir durum yaratan uyarıcılara ceza denir. Birinci tip ceza İkinci tip ceza
3. Sosyal Öğrenme Kuramı Sosyal öğrenme kuramı Bandura’nın yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır. Bandura’ya göre öğrenmelerin temelinde mutlaka her davranışı organizmanın yapması ve elde ettiği sonuçlara bağlı olarak davranışı şekillendirmesi söz konusu değildir. Birçok öğrenmenin temelinde gözlem ve başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır. Sosyal öğrenme kuramı gözlem ve model alma yoluyla davranışın ve duyguların değişeceğini belirtmektedir. Birçok davranışımız başkalarını gözlemleyip onların düşüncelerini görüp bu düşüncelerin yönlendirici etkisiyle oluşur.
3. Sosyal Öğrenme Kuramı Bandura’nın Deneyi: Bandura, üç grup çocuğa deney yapmıştır. Bu üç grup çocuğa, oyun odasında oyuncağına karşı agresif davranışlar sergileyen bir çocuğun filmi izletilmiştir. Bu film üç farklı son ile bitmektedir. Birinci grup çocuğa; bu agresif davranışlar sonucunda ödüllendirildiği son, ikinci grup çocuğa; agresif davranıştan dolayı oyuncakla oynamama cezası verildiği son, üçüncü grup çocuğa ise; ne ceza ne de ödül verildiği son izletilmiştir. Daha sonra bu çocuklar oyuncakla oynamak üzere oyun odasına bırakılmıştır ve Bandura bu çocukların davranışlarını gözlemlemiştir. Araştırma sonuçlarına göre; her üç grupta da erkekler kızlardan daha çok saldırgan davranış göstermişlerdir. Davranışın ödüllendirildiği ve davranışı sonucunda ödül ve ceza almayan gruptaki çocuklar, saldırgan davranışlar sonucunda ceza alanları izleyenlere göre daha çok saldırganlık göstermişlerdir. Bandura bu deneyden; öğrenmede medyanın özellikle televizyonun çok büyük etkisi olduğu, çocuğun agresif, uysal paylaşımsal gibi davranışları öğrendiği sonucuna ulaşmıştır.
3. Sosyal Öğrenme Kuramı Sosyal Öğrenme Kuramının Basamakları: Dikkat: Sosyal öğrenme kuramında ilk adım dikkattir. Gözleyenin, modelin davranışlarını izlemesi ve algılaması gerekmektedir. Hatırlama (Zihinde Tutma): Dikkat edilen davranışın gözleyen tarafından zihinde tutulması gerekmektedir. Gözleyen modelin davranışlarını sembolleştirerek kodlamakta ve belekte saklamaktadır. Davranışa Dönüştürme: Üçüncü aşama, gözleyenin bellekte kodladığı davranışları yerine getirmesidir. Zihinde saklanan ve tekrar edilen davranışlar gözleyen tarafından psiko-motor (bedensel) olarak yerine getirilir. Güdülenme: Sosyal öğrenme kuramında model alınan, yaptığı davranışlar sonucunda çevreden olumlu dönütler alır ise bu davranışların yapılma sıklığı artacaktır.