Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sağlık Bilimleri Fakültesi

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Sağlık Bilimleri Fakültesi"— Sunum transkripti:

1 Sağlık Bilimleri Fakültesi
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü

2 ÖĞRENMEDE DAVRANIŞÇI YAKLAŞIMLAR

3 DAVRANIŞÇI ÖĞRENME KURAMLARI
Kurucusu Amerikalı John Watson’dur. Watson, 1920’de zihinde olup bitenlerle hiç ilgilenmeden, bireyin gözlenebilen davranışlarını incelemeyi amaçlamış ve davranışçı yaklaşımı kurmuştur. Yaklaşımın diğer öncüleri; Ivan Pavlov, Frederik Skinner, Edward Thorndike, Guthrie’dır.

4 KLASİK (TEPKİSEL) KOŞULLANMA
Herhangi bir uyarıcıya gösterilen tepkinin, onun yerini alan başka bir uyarıcıya da gösterilmesidir. Klasik koşullanma, organizmanın koşulsuz uyarıcılara (doğal uyarıcı) gösterdiği tepkiyi (doğal tepki), koşulsuz uyarıcıların yerine geçen yapay uyarıcılara da (koşullu uyarıcı) göstermesidir.

5 Klasik koşullanmaya göre, organizma bazı uyarıcılara (koşulsuz uyarıcı) doğuştan bir takım tepkiler (koşulsuz-doğal tepkiler) verme eğilimindedir. Organizma, doğuştan getirdiği bu tepkileri uygun eşleşmeler sonucunda başlangıçta nötr olan uyarıcılara karşı göstermekte ve bu şekilde birtakım koşullu tepkiler ortaya koymaktadır.

6 PAVLOV’UN DENEYİ Pavlov, klasik koşullanma yoluyla öğrenmenin nasıl oluştuğunu, bir köpeğin salya salgılamasını zil sesine koşullandırarak kanıtlamıştır. Pavlov, köpeğe yiyecek vermeden önce zil çalmış ve hemen ardından köpeğe yiyecek vermiştir. Önceleri köpek zil sesini duyunca hiçbir tepki vermemiştir. Ancak köpeğe zil sesinden hemen sonra yiyecek verilme işlemi tekrarlanmıştır.

7 Bir süre sonra köpek, zil sesi ile yiyecek arasında bir bağlantı kurmuştur. Zil sesi, bir bakıma yiyeceğin yerine geçmiş ve yiyeceğe gösterdiği tepkiyi zil sesine karşı da göstermiştir. Böylece Pavlov köpeğe zil sesine karşı salya tepkisi vermeyi öğretmiştir.

8 (Koşulsuz/Doğal Uyarıcı) (Koşulsuz/Doğal Tepki)
Deneyin Aşamaları Uyarıcı Tepki Koşullanmadan önce Zil Sesi (Nötr Uyarıcı) Tepki yok Et (Koşulsuz/Doğal Uyarıcı) Salya (Koşulsuz/Doğal Tepki) Koşullanma sırasında Zil Sesi + Et Koşullanmadan sonra (Koşullu Uyarıcı) (Koşullu Tepki)

9 Nötr Uyarıcı Organizmada hiçbir tepkiye yol açmayan uyarıcıdır. Koşulsuz (Doğal) Uyarıcı Organizmanın doğal olarak tepkide bulunduğu uyarıcıdır. Koşulsuz (Doğal) Tepki Koşulsuz uyarıcıya karşı gösterilen doğal ve otomatik tepkidir.

10 Koşullu Uyarıcı Organizmanın önceleri tepkide bulunmadığı, ancak koşulsuz uyarıcı ile eşleştirildikten sonra koşulsuz uyarıcının ortaya çıkardığı tepkiyi oluşturan uyarıcıdır. Koşullu Tepki Organizmanın öğrenme sonucunda koşullu uyarıcıya karşı gösterdiği tepkidir.

11 KLASİK KOŞULLANMANIN İLKELERİ
Habercilik Bitişiklik Pekiştirme Genelleme Ayırt Etme Alışma-Duyarsızlaşma Koşullanmanın Sönmesi Kendiliğinden Geri Gelme Duyarlılık Kazanma Üst Düzey Koşullanma Karşıt Koşullanma Öğrenilmiş Çaresizlik Kendini Gerçekleştiren Kehanet

12 HABERCİLİK Koşullu uyarıcının, koşulsuz uyarıcının geleceğini bildirmesidir. Koşullu uyarıcı, kendisinden sonra koşulsuz uyarıcının geleceğini bildirirse ileriye koşullanma olur. Eğer koşullu uyarıcı, koşulsuz uyarıcıdan sonra verilirse, bu durumda koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcının sona erdiğini bildirmiş olur. (geriye koşullanma)

13 BİTİŞİKLİK Koşullanmanın oluşması için önce nötr uyarıcı verilir, hemen ardından koşulsuz uyarıcı verilmelidir. İki uyarıcının verilme zamanının yakın olması bitişiklik ilkesidir.

14 PEKİŞTİRME Koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkidir. Bu etki sayesinde koşullanma devam eder. Klasik koşullanmada pekiştireç, davranışa bağlı olarak verilmez, davranıştan önce verilir.

15 GENELLEME (UYARICI GENELLEMESİ)
Organizmanın koşullu bir uyarıcıya gösterdiği tepkinin aynısını, koşullu uyarıcının tam aynısı olmayan ama ona benzeyen başka uyarıcılara da göstermesidir.

16 AYIRT ETME Organizmanın, benzer uyarıcılar içinden sadece istenen uyarıcıya beklenen tepkiyi vermesi veya koşullu uyarıcıyı benzerlerinden ayırarak ona farklı tepki vermesidir.

17 ALIŞMA - DUYARSIZLAŞMA
Koşullu tepkiyi ortaya çıkaran uyarıcının tekrar tekrar verilmesi sonucunda söz konusu uyarıcının tepkiyi ortaya çıkarma gücünün azalmasıdır.

18 KOŞULLANMANIN SÖNMESİ
Koşullanma gerçekleştikten sonra koşullu uyarıcı verildiği halde koşulsuz uyarıcı verilmezse koşullu tepkinin şiddeti giderek azalır ve tamamen ortadan kalkar.

19 KENDİLİĞİNDEN GERİ GELME
Sönme olayı gerçekleştikten sonra organizmanın koşullu uyarıcı verildiğinde yeniden koşullu tepki vermeye başlamasıdır.

20 DUYARLILIK KAZANMA Organizmanın koşullu uyarana karşı göstermiş olduğu tepkinin beklenenin üstünde şiddetinin artmasıdır.

21 ÜST DÜZEY KOŞULLANMA Organizma bir uyarıcıya karşı koşullandıktan sonra koşullu uyarıcıyla ilişkilendirilen başka bir uyarıcıya karşı da koşullu tepki vermeye başlamasıdır.

22 KARŞIT KOŞULLANMA Koşulsuz uyarıcının tersi bir uyarıcı verilerek, koşullu tepkinin tersinin ortaya çıkarılmasını sağlamaktır.

23 ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK
Organizmanın, birçok kez çaba sarf etmesine rağmen hedefine ulaşamadığı için, koşullar uygun olduğu halde bile beklenen çabayı göstermemeye koşullanmasıdır.

24 KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANET
Kişinin olumsuz duygu ve düşüncelerinin kendinden veya çevreden kaynaklanan nedenlerle davranışlarına yansıması veya beklendiği şekilde gerçekleşmesidir.

25 KLASİK KOŞULLANMANIN SINIRLILIKLARI
Garcia Etkisi (Olumsuz Tat Koşullanması) Gölgeleme Engelleme

26 GARCİA ETKİSİ Bitişiklik ilkesine göre koşullanmanın oluşması için nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcının art arda verilmesi gerekir. Ancak Garcia uyarıcılar arasında geniş zaman aralıkları olsa da koşullanmanın gerçekleşebildiğini ortaya koymuştur.

27 GÖLGELEME Koşullanma sırasında birden çok uyarıcı koşulsuz uyarıcı ile eşleştirilmeye çalışılırsa bu durumda daha baskın olan uyarıcı koşullu uyarıcı özelliği kazanır, yani diğerlerini gölgeler.

28 ENGELLEME Önceden tepki gösterilen bir koşullu uyarıcının, daha sonra eşleştirilen nötr bir uyarıcıya karşı organizmanın tepki vermesini engellemesidir.

29 EDİMSEL (OPERANT) KOŞULLANMA
Edimsel koşullanma, içten gelerek yapılan hareketler (davranışlar) olan edimlerin de koşullanabileceği ve bu yolla da bir öğrenmenin gerçekleşebileceği görüşüne dayanır. Bu kuram, Skinner’in çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır.

30 Bu kurama göre tüm davranışlar öğrenilmiştir.
Kuramın temelinde, “davranış ortaya çıkardığı sonuçtan etkilenir.“ görüşü vardır.

31 İnsanların karmaşık uyarıcı durumları ile karşılaştığında gösterdiği davranışa edim adını veren Skinner, bu edimlerin onları izleyen sonuçlardan etkilendiğini ileri sürer. Buna bağlı olarak davranışları tepkisel ve edimsel açıdan ikiye ayırır.

32 Tepkisel Davranışlar Edimsel Davranışlar
Organizmanın kendisi tarafından ortaya konmayan, organizmada zaten var olan ve bir uyandırıcı uyarıcı tarafından ortaya çıkarılan davranışlardır. Edimsel Davranışlar Tepkisel davranışlar gibi organizmada zaten var olup bir uyarıcı tarafından ortaya çıkarılmayan, organizma tarafından ortaya konulan ve sonuçları tarafından kontrol edilen davranışlardır.

33 Edimsel koşullanma, ilk defa tesadüfen yapılan davranışın hoşa giden uyarıcıya götürmesinden sonra, söz konusu davranışın daha sonraları bilinçli ve amaçlı olarak yapılması ve hoşa gitmeyen uyarıcıya maruz kalındığında davranışın yapılmaması sürecidir.

34 EDİMSEL KOŞULLANMA SÜRECİ VE TEMEL İLKELERİ
Aç fare Kafes Rastlantısal Manivela Besin Skinner Kutusu

35 Edimsel koşullanmanın temeli olan bu deneyden çıkarılan sonuç; “Davranışın sonuçları tarafından kontrol edildiği ve olumlu sonuçlanan (pekiştirilen) davranışların devam ettiğidir.“ Bu sonuç aynı zamanda edimsel koşullanmanın temel ilkesidir. Skinner, Edimsel koşullanma eğitimine iki ayrı alanda yenilik getirmiştir.

36 KADEMELİ YAKLAŞMA (BİÇİMLENDİRME - ŞEKİL VERME)
Biçimlendirme, planlı bir şekilde ve aşamalı bir süreç içinde organizmaya yeni bir davranışın kazandırılmasıdır.

37 Adım: Her bir ara davranışın pekiştirilmesi ve dönüt verilmesi
Örneğin; 5 yaşındaki çocuğa dişlerini fırçalama davranışını kazandırmak isteyelim. Bunun için atmamız gereken adımlar şunlardır: Adım: Kazandırılacak davranışın en üst düzey formunun belirlenmesi Adım: Kazandırılacak davranış açısından organizmanın bulunduğu durumun tanımlanması Adım: Kazandırılacak davranış açısından organizmanın bulunduğu durum ile davranışın en üst düzey formunun ara davranışlara bölünmesi ve tanımlanması Adım: Her bir ara davranışın pekiştirilmesi ve dönüt verilmesi

38 DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Biçimlendirilecek davranış organizmanın gelişim düzeyine uygun olmalıdır. Biçimlendirilecek davranışın temel, ara ve en üst düzeyi iyi tanımlanmalıdır. Tanımlanan ara davranışların hangilerinin ne zaman ve nasıl pekiştirileceği belirlenmelidir. Ara davranışların pekiştirilmesinde kullanılacak olan pekiştireçler belirlenmelidir. Süreç kontrollü bir şekilde sürdürülmelidir.

39 PROGRAMLI ÖĞRETİM Davranışları biçimlendirmenin doğrudan uygulandığı yöntemdir. Programlı öğretimde öğrenciler bilinenden bilinmeye doğru ilerler ve doğru davranışları pekiştirilir.

40 Programlı öğretimde şu ilkeler bulunur:
Davranışsal amaçların belirlenmesi Küçük adımlar Etkin katılım Anında düzeltme Öğrenmenin ilerlemesi Bireysel hız İpucu verme Performans değerlendirilmesi

41 EDİMSEL KOŞULLANMA İLE İLGİLİ İLKELER
1. Genelleme ve Ayırt etme a. Uyarıcı Genellemesi b. Davranış Genellemesi 2. Davranışta Kontrast (Zıtlık-Karşıtlık) 3. Sönme 4. Kendiliğinden Geri Gelme 5. Alışkanlık Kazanma 6. Batıl Davranış 7. Kaçma ve Kaçınma Koşullanması 8. Premack İlkesi

42 Genelleme ve Ayırt etme
Edimsel koşullamada uyarıcılar genellenebileceği gibi davranışların genellemesi de söz konusudur. Bu bağlamda uyarıcı genellemesi ve davranış genellemesi olmak üzere iki genellemeden söz edilebilir.

43 a. Uyarıcı Genellemesi Organizmanın koşullu uyarıcıya karşı gösterdiği tepkiyi, koşullu uyarıcı ile benzerlik gösteren diğer uyarıcılara da göstermesidir.

44 b. Davranış Genellemesi
Bir davranışın pekiştirilmesi sadece o davranışın sıklığını artırmakla kalmaz, aynı zamanda benzer davranışların gösterilme eğilimini de artırır. Buna davranımın genellemesi denir.

45 Ayırt Etme Organizmanın benzer uyarıcılar ve benzer durumlar arasındaki farkları kavrayıp, farklı tepkilerde bulunmasıdır. Ya da pekiştireç alabileceği durumlarda davranışı yapması, diğer durumlarda yapmamasıdır.

46 Davranışta Kontrast (Zıtlık-Karşıtlık)
Birbirinden farklı ayırt edici uyarıcı ortamlarında, davranışın pekiştirilen ortamda artması, pekiştirilmeyen ortamda ise azalması veya kaybedilmesine denir.

47 Sönme İstenmeyen bir davranışın, davranışı pekiştiren uyarıcıların (pekiştireçlerin) ortamdan kaldırılması suretiyle sıklığının azalması ve nihayet ortadan kalkmasıdır.

48 Kendiliğinden Geri Gelme
Sönen davranışın tekrar ortaya çıkmasına denir. Hem klasik koşullamada hem de edimsel koşullamada karşımıza çıkan bir kavramdır.

49 Alışkanlık Kazanma Aynı davranışın tekrar tekrar yapılmasıdır. Alışkanlıklar daha çok edimsel koşullanma sonucu olur.

50 Batıl Davranış Batıl davranışlar, davranış ile çevresel olay arasındaki izlerlik ilişkisinin bir sonucudur ve davranışın tesadüfen pekiştirilmesi sonucu ortaya çıkar.

51 Kaçma ve Kaçınma Koşullanması
Bireyin, olumsuz bir durum yaşadıktan sonra ortamdan veya uyarıcıdan uzaklaşmasına kaçma, olumsuz bir durum yaşamamak için uyarıcıdan uzak durmasına veya davranışı yapmamaya çalışmasına ise kaçınma denir.

52 Premack İlkesi Bireye, istemediği veya hoşlanmadığı davranışları yaptırmak için hoşlandığı davranışların pekiştireç olarak kullanılmasıdır. Ancak önce hoşlanmadığı davranış yaptırılır, sonra sevdiği davranışı yapmasına izin verilir.

53 PEKİŞTİREÇ VE PEKİŞTİRME
Pekiştireçler, pekiştirme işleminde kullanılan uyarıcılardır. Öğrenmenin gerçekleşmesini sağlayan ve öğrenilmiş davranışın yapılma sıklığını arttıran uyarıcılardır. Pekiştirme, istenilen davranışın yapılma sıklığı artırmak için yapılan işlemlerdir.

54 Pekiştireçler ikiye ayrılır;
Olumlu Pekiştireç Olumsuz Pekiştireç

55 Olumlu Pekiştireç Organizma için hoş olan, organizmanın elde etmekten haz aldığı ve organizmaya verildiğinde (ortama konulduğunda) davranışın yapılma olasılığını artıran uyarıcılardır.

56 Birincil olumlu pekiştireçler (Koşulsuz Uyarıcı)
Yeme, içme, dinlenme, korunma, cinsellik gibi temel biyolojik gereksinimleri doğrudan doğruya karşılama özelliğine sahip öğrenilmemiş pekiştireçlerdir. İkincil olumlu pekiştireçler (Koşullu Uyarıcı) Tek başlarına doğrudan doğruya bir gereksinimi karşılama özelliği olmayan, ancak birincil pekiştireçlerle ilişkilendirilmeleri sonunda pekiştireç özelliği kazanan uyarıcılardır.

57 Olumsuz Pekiştireç Organizma için hoş olmayan, organizmanın kaçınmak istediği ve ortamdan çıkarıldığında istendik davranışın yapılma sıklığını artıran uyarıcılardır.

58 Birincil olumsuz pekiştireçler
Organizmaya zarar veren, yaşamı tehdit eden uyarıcılardır. (Elektrik şoku, dayak, aşırı soğuk, rahatsız edici yüksek tonlu sesler, pis koku vb.) İkincil olumsuz pekiştireçler Herhangi bir nötr uyarıcının, birincil olumsuz pekiştireç ile ilişkilendirilmesi sonucu pekiştireç özelliği kazanan uyarıcılardır.

59 PEKİŞTİRME TARİFELERİ
Sürekli Pekiştirme Sabit Oranlı Pekiştirme Değişken Oranlı Pekiştirme Sabit Aralıklı (Zamanlı) Pekiştirme Değişken Aralıklı (Zamanlı) Pekiştirme

60 Sürekli Pekiştirme Yeni bir davranışın/alışkanlığın kazandırılması sürecinde kullanılır ve istenen olumlu davranış her gözlendiğinde pekiştirilir. Sönmeye karşı en az dirençli tarifedir.

61 Sabit Oranlı Pekiştirme
Pekiştirmenin kaçıncı davranıştan sonra verileceğinin bilinmediği pekiştirme tarifesidir. Yani bu tarifede davranış sayısı sabittir ve birey kaçıncı davranıştan sonra pekiştireç alacağını bilir.

62 Değişken Oranlı Pekiştirme
Pekiştirecin, kaçıncı davranıştan sonra verileceğinin bilinmediği pekiştirme tarifesidir. Birey hangi davranıştan sonra veya kaç davranış yaptıktan sonra pekiştireç alacağını bilmediği için sürekli aktiftir. En etkili pekiştirme tarifesidir.

63 Sabit Aralıklı (Zamanlı) Pekiştirme
Pekiştirecin belirli sabit zaman aralıklarıyla verilmesidir. Başka bir deyişle, pekiştirecin ne zaman geleceğinin bilindiği pekiştirme tarifesidir.

64 Değişken Aralıklı (Zamanlı) Pekiştirme
Pekiştirecin verilme zamanının sürekli değişmesidir. Yani pekiştirecin ne zaman geleceğinin bilinmediği pekiştirme tarifesidir.

65 CEZA VE CEZA TÜRLERİ Ceza istenmeyen bir davranışın yapılma sıklığını azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak için yapılan uygulamalardır.

66 Ceza türleri; Birinci Tür Ceza
Davranışın yapılma sıklığını azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak için organizmaya hoşa gitmeyen bir uyarıcının verilmesidir. İkinci Tür Ceza Davranışın yapılma sıklığını azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak için organizmanın hoşuna giden bir uyarıcının ortamdan çıkarılmasıdır.

67 BİTİŞİKLİK VE BAĞLAŞIMCILIK KURAMLARI

68 BİTİŞİKLİK KURAMLARI Temsilcileri J. Watson ve Guthrie’dir.
Her ikisi de pekiştirece önem vermezler. Uyarıcı ve tepkinin bitişikliğini dikkate aldıkları için “bitişiklik kuramcıları“ olarak anılırlar. Bitişiklik kuramı; uyaran ile tepki arasındaki çağrışım için tek koşulun, ikisi arasında zaman olarak yakın bir ilişki bulunması olduğunu vurgulayan öğrenme kuramıdır.

69 WATSON Watson, öğrenmede pekiştirme ya da ödüllendirmeden söz etmemiştir. Ona göre bir uyarıcıya verilecek tepki, o uyarıcıya karşı en son yapılmış ve en sık tekrarlanmış tepkidir. Bu ilkeye “en son ve en sık tepki ilkesi“ adı verilmektedir.

70 Watson’a göre yaptığımız şey öğrendiğimiz şeydir
Watson’a göre yaptığımız şey öğrendiğimiz şeydir. Organizma yaptığı davranışı öğrenir. Ancak eşit düzeyde iyi yapılan davranışlar arasından hangi davranışın öğrenileceğine karar veren sıklık ve yakınlık olmak üzere iki ilke olduğuna inanır.

71 Sıklık ilkesi Belli bir uyarıcıya en sık olarak verilen tepkinin, bu uyarıcıya bir dahaki seferlerde gösterilme olasılığı en yüksek olan tepki olduğunu ifade eder. Yakınlık ilkesi Belli bir uyarıcıya en yakın zamanda verilen tepkinin, yeniden gösterilme olasılığı en yüksek olan tepki olduğuna işaret eder.

72 Bitişiklik ilkesi, Watson’a göre bir şartlanmanın olabilmesi için nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcının ardı ardına verilmesi gerekir. Buna bitişiklik ilkesi denir. Örneğin, aşıya giden çocuğun doktordan korkması için canının yanması gerekir. Bunun için önce nötr uyarıcı, sonra şartsız uyarıcı korku koşullaması için ortama sırasıyla sunulması gerekir.

73 Watson’un öğrenme psikolojisine en önemli katkısı korkuların giderilmesinde kullanılan
“sistematik duyarsızlaştırma“ tekniğine öncülük yapmasıdır.

74 Korku Koşullanması Çok kolay oluşan ama zor ortadan kaldırılabilen bir koşullamadır. Daha kısa zamanda oluşur. Beyaz fare…………………………………. Tepki yok Beyaz fare + Yüksek ses……………… Korku Beyaz tavşan……………………………... Korku

75 GUTHRIE Guthrie’nin temel öğrenme ilkesi, Watson’un öğrenme yaklaşımına benzemektedir. Guthrie’ye göre, eğer bir uyarıcıya belli bir tepki verilmişse, uyarıcı tekrar sunulduğunda, aynı tepki tarafından izlenmek eğilimindedir.

76 Bu ilke, klasik koşullanma ilkesinden daha genel bir anlamı içermektedir.
Çünkü belli bir tepkinin, bir koşulsuz uyarıcı tarafından ortaya çıkarılmasını gerektirmez. Koşullu uyarıcı ve tepkinin birlikte ortaya çıkması, öğrenme için yeterlidir.

77 Öğrenmenin Tek Yasası = Bitişiklik
Guthrie’ye göre bitişiklik, organizmanın belli bir uyarıcıya karşı gösterdiği tepkiyi, daha sonra aynı uyarıcıyla karşılaşıldığında tekrar göstermesidir. (uyarıcı-tepki bitişikliği)

78 Belli bir uyarıcı örüntüsüne karşı bir tepki gösterildiğinde bu ikisi arasında çağrışım meydana gelmektedir. Aynı uyarıcılar tekrar ortaya çıktığında aynı tepkiyi gösterme eğilimi görülmektedir.

79 Öğrenmede Tek Deneme İlkesi
Guthrie, bir öğrenme ilkesi olarak sıklık yasasını tamamen reddeder. Ona göre öğrenme, tek bir yaşantı ile gerçekleşir. Öğrenme, uyarıcı ile tepki arasındaki bitişikliğin bir sonucudur ve öğrenme, uyarıcı ile tepki arasındaki bir eşleşmeden sonra tamamlanır. Yapılan tekrarlar bağın gücünü artırmaz.

80 Örneğin, bir kişi bindiği otobüsün kaza yapması sonucu korkmuş ve yolculuk kaygısı başlamıştır. Kazadan sonra tekrar yolculuğa çıkmak istediğinde aynı korku ve kaygıları fark etmiştir. Örneğin, çivi çakmayı öğrenen birisinin tekrar tekrar çivi çakma denemesinde bulunması onu daha yeterli kılmaz. Her zaman karşılaşılan çiviler farklı ebattadır ve çivinin çakıldığı ortam farklı olabilir.

81 Sonunculuk İlkesi Bitişiklik ve tek denemede öğrenme ilkeleri, sonunculuk ilkesini de gerektirmektedir. Sonunculuk ilkesi, belli bir uyarı örüntüsüne karşı yapılan sonuncu tepkinin, aynı uyarıcı örüntüsü ile karşılaşıldığında tekrar gösterilmesi eğilimidir.

82 Alışkanlıkları Yok Etme Yöntemleri
Alışkanlık, çok sayıda uyarıcıyla ilişkili hale gelen bir tepkidir. Tepkiyle ilişkilenen uyarıcı sayısı ne kadar çok olursa, alışkanlık da o denli güçlü olur. Bu nedenle tepkiyle ilişkilenen uyarıcı sayısı çoğaldıkça alışkanlığı bozmak ya da yok etmek de o denli güçleşir.

83 Eşik (alıştırma) Yöntemi
İstenmeyen tepkinin ortaya çıkmasını önlemek için, bu tepkiye neden olan uyarıcının çok az miktarda ya da belirsiz olarak sunulması esasına dayanır. Bu yöntem uyarıcının az miktarda sunumunun istenmeyen tepkiye neden olmayacağını, bu uyarıcı ve tepki eşleştirmesi sağlandıktan sonra, uyarıcının kademeli olarak daha belirgin verilmesi durumunda da istenmeyen tepkinin ortaya çıkmayacağını öngörmektedir.

84 Eşik yönteminde, öncelikle istenmeyen davranışa neden olan uyarıcı tespit edilir.
Daha sonra uyarıcının dozu, istenmeyen tepkiyi doğuracak eşiği aşmadan, zaman içerisinde yavaş yavaş arttırılır.

85 Bıktırma (yorma) Yöntemi
Bu yöntemde bireyin, istenmeyen davranışı bıkıncaya, yoruluncaya kadar yapması sağlanır. Daha sonra birey ya da hayvan bu tepkiyi göstermekten bıkacağı için aynı uyarıcıya karşı yeni bir tepki göstermeyi öğrenir.

86 Zıt Tepki Yöntemi (bağdaşmayan uyarıcılar)
İstenmeyen tepkiye neden olan uyarıcıyı, tam tersi bir tepkiye neden olması beklenen bir diğer uyarıcı ile eşleştirilmesine dayanmaktadır.

87 Watson ve Guthrie’nin Karşılaştırılması
Watson’un bitişiklikten kastettiği, nötr uyarıcı ile şartsız uyarıcının peş peşe verilmesidir. (uyarıcı-uyarıcı) Her ikisi de öğrenme de pekiştirmeyi önemli bir etken olarak görmemişlerdir. Her ikisi de sonunculuk ilkesine önem verir. Ancak Watson, davranışların öğrenilmesinde tekrara (sıklık) önem vermiştir. Guthrie’ye göre ise bitişiklik, organizmanın bir uyarıcıya karşı tepkide bulunması ve daha sonra o uyarıcıyı gördüğünde aynı tepkiyi vermesidir (uyarıcı-tepki) Guthrie tek deneme ilkesine vurgu yapmıştır.

88 BAĞLAŞIMCILIK KURAMLARI
Kuramın temsilcisi Thorndike’dır. Thorndike ilk yazılarında öğrenmenin temelinin, duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bir bağ olduğunu kabul eder.

89 Alışkanlıkların meydana gelmesini ya da yok olmasını bu duyusal uyarıcılar ile tepkiler arasındaki bağların güçlenmesine ya da zayıflamasına bağladığından Thorndike’ın kuramı “bağ“ psikolojisi ya da “bağlaşımcılık“ olarak adlandırılmaktadır.

90 En önemli çalışmaları;
Eğitim Psikolojisi, Zihinsel ve Toplumsal Ölçme, Hayvanlarda Zeka ve İnsan Doğası ve Toplumsal Kurallar kitaplarında toplanmıştır. Thorndike, ilk uyarıcı-tepki psikoloğudur.

91 THORNDIKE’IN ÖĞRENME İLKELERİ
Bağlaşımcılık Küçük adımlar ilkesi Seçme ve Bağlama

92 Bağlaşımcılık Uyarıcı ile tepki arasında sinirsel bağın kurulması ilkesine dayanır. Örneğin; Okula yeni başlayan bir öğrenci, zil çaldığında dersin başlayacağını (sınıfa girmesi gerektiğini) ya da teneffüse çıkması gerektiğini öğrendiğinde, zil ile teneffüs ya da ders arasında zihninde bir çağrışım meydana gelir. Bu çağrışım, nöronlar arasında kurulan sinaptik bağlardan kaynaklanmaktadır.

93 Küçük adımlar ilkesi Thorndike’a göre öğrenme birden bire içgörü kazanarak-kavrayarak ortaya çıkmaz, büyük atlamalardan çok, küçük, sistemli adımlarla meydana gelir. Örneğin; Bir müzik aletini çalmayı öğrenen birinin yaşadığı süreç gibi.

94 Seçme ve Bağlama Thorndike’a göre öğrenmenin en temel biçimi deneme ve yanılmadır. İnsan veya hayvan belli bir problemle karşılaştığında problemin çözümüne katkısı olmayan başarısız davranışları eler, problemleri çözen ya da başarıya götüren davranışları ise seçer. Thorndike bu duruma seçme ve bağlama adını verir.

95 THORNDIKE’IN ÖĞRENME KURAMININ TEMEL KANUNLARI
Hazır Bulunuşluk Yasası Tekrar Yasası Etki Yasası

96 Hazır Bulunuşluk Yasası
Hazır bulunuşluk yasası, organizmanın belirli bir tepki veya davranış için gereken hazırlıklara sahip olup olmadığını ifade eder. Örneğin; İlköğretime yeni başlayan çocuklardan bir bölümünün yazı yazmak için olgunlaşma düzeyleri yetersiz olabilir.

97 Tekrar Yasası Tekrar yasasına göre, birey tekrar ederek öğrenir, tekrar edilmeyen davranışlar unutulur. Tepkilerin doğruluğu hakkında geri bildirim vermeden yapılan tekrarın etkisinin ya çok az olduğunu ya da hiç etkili olmadığını ortaya koymuştur.

98 Etki Yasası Hedefe yönelik davranışların ortaya çıkardığı sonuçtan etkilenmesine etki kanunu denir. Thorndike’ın öğrenme psikolojisine kazandırdığı en önemli katkı, etki yasasıdır. Yani bir etkinliğin doyurucu dolayısıyla ödüllendirici olması bağı kuvvetlendirir.

99 Uyarıcı - Tepki Bağını Kolaylaştıran Faktörler
Tepki çeşitliliği (Çoklu Tepkiler) Dikkat Çekici Uyarıcılar (Ögelerin Gücü) Öğrenici (Bireyin) Özellikleri Tepki Analojisi Çağrışımsal Geçiş

100 Tepki çeşitliliği (Çoklu Tepkiler)
Thorndike’ın çoklu tepkilerde ifade etmek istediği, daha çok hazır bulunuşluğu ifade eder. Belli bir davranışı öğretmeye çalıştığımız birey, o davranışın gereklerini yerine getirecek kapasiteden-hazır bulunuşluktan yoksun ise o davranışın öğrenilmesi mümkün olmayacaktır.

101 Dikkat Çekici Uyarıcılar (Ögelerin Gücü)
Öğrenme sürecinde ortam karmaşıktır ve birçok uyarıcı içermektedir. Birey, ortamda bulunan uyarıcıların hepsine tepkide bulunmaz, bunun yerine bazılarını seçerek o uyarıcılara tepkide bulunur.

102 Öğrenici (Bireyin) Özellikleri
Bireyler arasında kalıtımsal özellikler gibi, değişmez farklar veya hastalık, yorgunluk, farklı duygusal koşullar vb. değişmeye açık özelliklerin farklılıklar oluşturmasıdır.

103 Tepki Analojisi Analoji, kelime olarak iki şeyin benzerliğinden hareketle birisi hakkında verilen kararın diğeri hakkında da verilmesi olarak tanımlanır. Tepki Analojisi ise, organizmanın yeni durumlara benzetmeler yolu ile tepkide bulunmasıdır.

104 Çağrışımsal Geçiş Çağrışımsal geçiş, bir uyarıcı durumuna gösterilen tepkinin, ortama giren yeni bir uyarıcıya da gösterilmesi durumudur. Örneğin; Bir köpeğe et gösterilir, sonra ‘buraya gel!’ komutu verilir, ayağa kalkması sağlanır. Sonra et yavaş yavaş ortamdan çıkarılır. Sonunda sadece komut verilir, köpek ayağa kalkar.

105 Diğer Çalışmaları Etkinin Yayılması Ait Olma İlkesi Çağrışımsal Zıtlık

106 Etkinin Yayılması Etkinin yayılması; bir davranışın pekiştirilmesi, o davranışla birlikte bulunan doğru veya yanlış başka davranışların da pekiştirilmesini sağlamasıdır.

107 Ait Olma İlkesi Ait olma ilkesi, öğrenecek şeylerin tek tek değil, organize bir şekilde sunulması gerektiğini vurgular. Tepkinin meydana getirdiği etki, organizmanın ihtiyaçlarıyla ilgili ise öğrenme daha etkilidir.

108 Çağrışımsal Zıtlık Çağrışımsal zıtlık ilkesi daha çok öğrenmenin yönüyle ilgilidir. Sözgelimi belirli bir yönde öğrenilen konu, tersten tekrarlanmaya çalışıldığında zıtlık ilkesi devreye girer ve zorlanırız.


"Sağlık Bilimleri Fakültesi" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları