Yaygın Gelişimsel Bozukluğu Olan Çocuklara Yönelik Farkındalık Geliştirme GONCAGÜL TEKEL
YGB Yaygın gelişimsel bozukluk; sosyalleşme ve iletişim gibi temel fonksiyonların gelişmesindeki gecikmeleri de içeren bir bozukluktur. Genetik temeller, beyindeki bazı yapısal ve farklılıklar ve nörolojik sorunlar, gebelik döneminde yaşanan beklenmedik sorunlar, doğum travmaları, çocukların yaşamlarındaki beklenmedik değişiklikler, ayrılıklar, uyaran yetersizlikleri ve stres durumları yaygın gelişimsel bozukluklara neden olabilmektedir.
YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUK İlk kez 1980 yılında, bir grup bozukluğu tanımlamak için kullanılmıştır. YGB; tek bir bozukluk değil, birden fazla bozukluğu içeren kategorinin genel adıdır. YGB: ASD(Autism Spectrum Disorders) otizm spektrum bozukluğu Bu bozukluklarda gözlenen belirtilerin etkileri bireyin yaşamında 3 temel alana yayılmıştır, bu nedenle tanımda “yaygın” sözcüğü kullanılmaktadır.
YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUK:ORTAK ÖZELLİKLER Sosyal etkileşimde bozulma Dil gelişimi ve iletişimde bozulma Sınırlı ilgi alanı ve davranışların olması
YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR HANGİ BOZUKLUKLARI KAPSAR? Otizm Asperger Sendromu Çocukluk Disintegratif Bozukluk Rett Sendromu Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk (Pervasive Developmental Disorder not otherwise specified) “PDD NOS”
OTİZM NEDİR? Bireyin sosyal iletişimini, dil gelişimini ve dış dünyayı algılamasını etkileyen nöro-gelişimsel bir bozukluktur. Otizmin belirtileri, 3 yaşından önce gözlenmeye başlar. Yaygın gelişimsel bozukluklar arasındaki en yaygın olanıdır. Sosyal etkileşim ve iletişimde zayıflık, stereotipik hareketler, ilgi alanlarında kısıtlılık ve sınırlı aktiviteler şeklinde kendini göstermektedir.
3 TEMEL ALAN Otizm; 3 temel alanda bireyin yaşamını etkiler: Sosyal Etkileşim İletişim (Dil Gelişimi) Sınırlı İlgi Otizm tanısı alan çocuklar; her 3 alanda, değişik derecelerde sorun yaşarlar.
1.SOSYAL ETKİLEŞİM Etrafındaki kişilerin farkında olmama Sözel olmayan davranışlarda bozulma Akranları ile gelişimine uygun ilişkiler kuramama ve sürdürememe Sevinç, ilgi ve başarılarını diğer insanlarla paylaşamama Tek başına kalmayı tercih etme
SOSYAL ETKİLEŞİM (devam) Basit sosyal oyunlara etkin biçimde katılamama Sosyal kuralları anlamada zorluk Başkalarının gereksinimlerinin ve sıkıntılarının farkında olmama
2. DİL GELİŞİMİ VE İLETİŞİM Konuşmada gecikme veya konuşmanın hiç olmaması Basit şaka, mecaz ifade, soru ve emirleri anlayamama Sözel iletişimi başlatma ve sürdürmede zorluklar Şahıs zamirlerini karıştırma (ben ve sen)
DİL GELİŞİMİ VE İLETİŞİM (devam) Ekolali konuşma Tekrarlayıcı ve basmakalıp konuşma Konuşmanın hızı, tonlaması ve ritminde bozukluk Amaçsız konuşma, dili işlevsel olarak kullanmama
DİL GELİŞİMİ VE İLETİŞİMDE TEMEL BECERİLER Sözel olmayan iletişim becerileri Taklit becerileri Normal gelişimde, bebekliğin ilk 2 yılında bu beceriler doğal olarak gelişir. Ancak otizmi olan çocuklarda her iki alanda da sorunlar yaşanır.
SÖZEL OLMAYAN İLETİŞİM Karşılıklı etkileşim becerileri: Başka bir kişi ile sosyal etkileşimi başlatmak ve sürdürmek için kullanılan davranışlardır.(örn:ce-e oyununda sıra alma) Ortak dikkat becerileri: Bir başkası ile birlikte dikkat ve ilgiyi ortak bir nesne veya aktiviteye yöneltme davranışıdır. (örn: ilgilendiği bir objeyi parmağı ile işaret ederek annenin dikkatini çekmeye çalışma)
TAKLİT BECERİLERİ Sosyal öğrenme yoluyla kazanılan taklide dayalı beceriler: bay bay yapma, öpücük gönderme, el çırpma, ce-e oyunu vb. Evcilik gibi daha karmaşık ve taklit yoluyla kazanılan sembolik oyun becerileri Normal gelişim gösteren çocuklar bu becerileri çok erken yaşlarda kendiliğinden kazanmaya başlarlar.Otizmi olan çocuklar bu alanda önemli zorluklar yaşarlar.
3. SINIRLI VE YİNELEYİCİ DAVRANIŞ VE İLGİLER Değişikliğe aşırı tepki Aynılığın korunması için aşırı ısrar Bazı eşyaların parçaları ile aşırı uğraşma Çoğu zaman tek veya sınırlı bir ilgiye sahip olma Sallanma, dönme, el çırpma gibi tekrarlayıcı beden hareketleri
SINIRLI VE YİNELEYİCİ DAVRANIŞ VE İLGİLER (devam) Belirli nesneleri ısrarlı bir biçimde aynı şekilde kullanma Hayal gücünün olmaması Hayal gücü gerektiren oyunlar oynayamama Dönen objelere ve bazı nesnelere aşırı bağlanma Olağandışı beden duruşu (parmak ucunda yürüme gibi)
OTİZM TANISI NASIL KONUR? Aile görüşmesi ve gözlem (oyun,karşılıklı etkileşim, iletişim, akademik, ince-kaba motor becerilerin gözlendiği en az 2 değerlendirme görüşmesi) Gelişimsel değerlendirme (Gelişim Değerlendirme Ölçeklerinin uygulanması ve çocuğun gelişiminin akranları ile karşılaştırılarak değerlendirilmesi) Diğer tanı koyma ölçekleri (CARS,ADI,ADOS) İşitme testi,nörolojik değerlendirme
TANI KONDUKTAN SONRAKİ AŞAMA Ailenin bilgilendirilmesi Aileye psikolojik destek Çocuğun ve ailenin ihtiyaçlarının belirlenmesi Çocuğun ihtiyaçlarına göre eğitim programının belirlenmesi ve aile ile paylaşılması Aile eğitimi; “Aile Eğitim Semineri”
OTİZM TANISI EN ERKEN HANGİ YAŞTA KONABİLİR? Ortalama tanı koyma yaşı 36 aydır.Ancak otizm belirtileri 18 aydan önce ortaya çıkar. Bazı çocuklar 12-18 ay arası normal gelişim gösterirler, daha sonra gerilemeye başlarlar. Otizm tanısı 18. ay ve daha önce konulabilir.Otizmin fiziksel bulguları olmadığı için, tanı koyma ve değerlendirme gözlem ve ölçeklerin verdikleri bilgilere dayalıdır. Erken tanı için erken ipuçlarını bilmek ve gözlemlemek çok önemlidir.
ERKEN İPUÇLARI Ortak Dikkat: Sağlıklı bebeklerde 9. aydan itibaren gelişmeye başlar. “Mış gibi oyun”:1 yaşından itibaren gözlenir.
DİĞER ÖNEMLİ İPUÇLARI Konuşmanın gelişmemesi Adı ile seslenildiğinde bakmama Uygun zamanlarda göz kontağı kurmama Oyuncak dışındaki eşyalarla ve aktivitelerle takıntılı uğraş,oyuncakla ilgilenmeme Baş baş yapma gibi taklit ile öğrenilen sosyal davranışları göstermeme
YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR Otizm dışındaki bozukluklar: Asperger Sendromu Çocukluk Disintegratif Bozukluk Rett Sendromu Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk (Pervasive Developmental Disorder not otherwise specified) “PDD NOS”
ASPERGER SENDROMU İlk kez Asperger tarafından 1944 yılında tanımlanmıştır. Otizm ile ortak özellikleri vardır: - İletişim kurmada zorluk - Sosyal etkileşimde zorluk - Hayali ve yaratıcı oyunun olmaması Otizmden farkı; dil gelişiminin normal düzeyde olmasıdır.
ÇOCUKLUK DİSİNTEGRATİF BOZUKLUK Aynı zamanda Heller hastalığı olarak da bilinir. Otizmden daha az rastlanan bir bozukluktur. Otizmden en önemli farkı; dil,sosyal etkileşim ve diğer alanlarda normal geçen en az 2-3 yıllık bir sürenin olmasıdır.
ÇOCUKLUK DİSİNTEGRATİF BOZUKLUK (devam) 10 yaşına gelmeden aşağıdaki alanlarda gerilemeler görülür: - Dil gelişimi, sosyal etkileşim - Sosyal beceri ve uyum becerileri - Çiş ve kaka kontrolü - Oyun - Motor beceriler
RETT SENDROMU Kız çocuklarında görülür. En az 5 ay normal gelişim. Ardından 5.-48. aylar arasında baş büyümesinde gerilik Daha önce kazanılmış el becerilerinde bozulma El oğuşturma, el yıkama gibi istemsiz hareketler Sosyal etkileşim ve dil alanlarında ağır bozulmalar Rett Sendromunun MECP 2 geninin sebep olduğu bulunmuştur.
Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk (Pervasive Developmental Disorder not otherwise specified) “PDD NOS” PDD kategorisinde bulunan bozuklukları tanımlayan kriterlerden hiçbirine uymayan çocuklar Sosyal etkileşim alanında belirgin gerilik gösterirler. Dil gelişiminde (sözel ve sözel olmayan dil) gerilik gözlenir. Bazı uzmanlar “atipik otizm” veya “yüksek fonksiyonlu otizm” sözcüklerini PDD-NOS ile eşanlamlı kullanırlar.
KIZ / ERKEK ORANI Erkek çocuklarında kız çocuklarından 3-4 kat daha fazla görülür. Kız çocuklarında bozukluğun belirtilerinin daha ağır olduğunu bildiren araştırmalar vardır. Diğer gelişimsel gerilikler (motor-mental retardasyon), öğrenme bozukluğu, hiperaktivite, konuşma gecikmesi ve konuşma ile ilgili sorunlar erkeklerde daha yaygındır.
OTİZM İLE BİRLİKTE GÖRÜLEN DİĞER DURUMLAR Mental Retardasyon % 75 Epilepsi %25-50 (Özellikle complex-partial type) Hiperaktivite Öğrenme Bozukluğu (Çoğunda görülür) Psikiyatrik bozukluklar Davranış bozuklukları Fragile X sendromu
ETİOLOJİ Kesin neden bilinmemektedir. Daha önceki inanışların tersine, otizmin ortaya çıkmasında psikolojik nedenlerin ya da anne-baba tutumlarının rol oynamadığı araştırmalarla kanıtlanmıştır.
ETİOLOJİ Genetik Nedenler: Birden fazla genin etkisi Kardeşlerde görülme riski%2-5 Otizmin etiolojisinde genetik faktörlerin, şizofreni ve duygulanım bozuklukları ile karşılaştırıldığında daha etkin olduğu düşünülmektedir.
ETİOLOJİ Yapısal Nedenler: Araştırma sonuçları: medial-temporal lobe,cerebral cortex bölgelerinde farklılıklar bazı çalışmalarda bulunmuş ancak sonuçlar tutarlı değil. Anormal beyin gelişimi: 2002 yılında Jn of American Academy of Neurology ‘de yayınlanan bir makalede beyin gelişimini karşılaştırmak amacı ile MRI kullanılmış ve otizmi olan çocukların beyin gelişimlerinin kontrol grubundan farklı olduğu bildirilmiştir. Beyin bağışıklık sisteminin aktivasyonu ile ilgili çalışmalar bildirilmiştir. Sonuçlar tutarlı değildir.
ETİOLOJİ Gebelik ve Doğum Komplikasyonları Bulgular tutarlı değil. YGB li çocuklarda genel olarak doğum komplikasyonları yüksek bulunmuştur. Hangi tür komplikasyonların etkili olduğu henüz bilinmemektedir.
NÖROKİMYASAL ÇALIŞMALAR YGB li bireylerin kan değerlerindeki serotonin düzeyi yüksek bulunmuştur. Bazı akrabalarda benzer değerler gözlenmiştir. Diğer nörotransmiter sistemlerinde herhangi bir farklılık yoktur. Serotonin düzeyinin yüksek olması otizme spesifik bir bulgu değildir.
AYIRICI TANI MENTAL RETARDASYON Gelişimde gerilik Her alanda yetersizlik OTİZM Gelişimde gerilik+sapma Belirgin alanlarda yetersizlik
AYIRICI TANI OTİZM ŞİZOFRENİ Başlangıç:1-3 yaş Başlangıç:ergenlik Üçlü belirti grubu: sosyal,dil,ilgi alanı Mental retardasyon sık görülür Epilepsi sık görülür Yaşam boyu sürer Antipsikotik ilaçların etkisi spesifiktir. ŞİZOFRENİ Başlangıç:ergenlik Temel Belirtiler: Halusinasyon, deluzyon Mental retardasyon görülmez Epilepsi görülmez Episodik olabilir Antipsikotik ilaçlar etkili
AYIRICI TANI Diğer Bozukluklar Semantik-pragmatik dil bozukluğu gibi dil bozuklukları ADHD Landau-Kleffner Sendromu : (Aqcuired Aphasia with Epilepsy) dil gelişiminde sorunlar yaşanır ve epileptik nöbetler görülür. İşitme Engeli Uyaran yoksunluğuna bağlı otistik belirtiler: “Kral TV” sendromu Obsessif-kompulsif bozukluk
OTİZMİN TEDAVİSİ: ERKEN VE YOĞUN EĞİTİM YGB TEDAVİSİ YGB yaşam boyu süren bir bozukluktur. Kesin tedavisi henüz bulunmamıştır. Ancak erken tanı konması ve erken tedaviye başlanması, bireyin olumlu yönde gelişmesini, topluma uyum sağlamasını kolaylaştırır. OTİZMİN TEDAVİSİ: ERKEN VE YOĞUN EĞİTİM
EĞİTİMDE TEMEL İLKELER Ailenin de eğitime katılması Bireyselleştirilmiş olması YGB li çocuklara özgü bir program olması Sistematik, planlı, yapılandırılmış bir eğitim olması Yoğun ve sürekli olması Çocuğun gelişim düzeyine uygun olması Akranları ile bir arada olduğu bir sürecin olması
EĞİTİMDE TEMEL İLKELER (devam) Baştan belirlenen net hedeflerin olması Sonuçların değerlendirilebilir olması Belirli aralıklarla hedeflerin gözden geçirilmesi ve gereksinimlere göre uyarlanabilir olması
NEDEN ANNE-BABA EĞİTİMİ? Öğrenmenin gerçekleştiği en önemli ortam ev ortamıdır. Çocuğun genelleme yapabilmesi açısından aile eğitimi önemlidir. Çocuğu en yakından tanıyan, özelliklerini en iyi bilen ailedir. Çocuğun gelişimini ve gereksinimlerini aile daha yakından takip eder. Yoğun özel eğitim; pahalı, zor, zaman isteyen bir süreçtir.
EĞİTİMİN AMACI Öğrenmeye hazırlık becerilerini kazandırmak Temel beceriler geliştirmelerine yardımcı olmak Davranış problemlerini azaltmak Konuşma gelişimine katkıda bulunmak Günlük yaşama uyumu kolaylaştırmak Bağımsız yaşam becerilerini geliştirmelerini desteklemek Çocuk ve ailenin yaşam kalitesini arttırmak
EĞİTİM SÜRECİ İlk basamak; öğrenmeye hazırlık becerilerini kazandırmaktır (dinleme ve göz teması kurma, oturma, emirlere/komutlara uyma). Daha sonra yeni temel becerilerin kazandırılması hedeflenir (oyun, iletişim, dil gelişimi, öz-bakım becerileri). Son aşama olumsuz davranışı ortadan kaldırma aşamasıdır.
EĞİTİM ORTAMLARI Özel eğitime ihtiyacı olan tüm bireylerde olduğu gibi YGB olan bireylerde de eğitim ve ev ortamları uygun şekilde yapılandırıldığında, işlevsel eğitim programları geliştirildiğinde, öğretim süreci bireysellik esasına göre hazırlandığında, bağımsız yaşam becerilerinin edinilmesi ve toplumsal bütünleşme bağlamında önemli ilerlemeler kaydedilmektedir.
Türkiye’de YGB Olan Çocuklara Sağlanan Eğitim ve Öğretim Ortamları Kaynaştırma Sınıfı-Genel Eğitim Sınıfı Özel Eğitim Sınıfı Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi (OÇEM)= Özel Eğitim Uygulama Merkezi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Halk Eğitim Kursları
Ülkemizde YGB olan çocukları da kapsayan özel gereksinimli çocukların eğitsel değerlendirilmesi ve tanılanması, Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nde (RAM) oluşturulan Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu tarafından nesnel, standart testler ve bireyin özelliklerine uygun ölçme araçlarıyla yapılır (Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği, 2006, Madde 7-2 (Değişik: 14.3.2009/27169 RG). Aynı yönetmeliğin (Madde 7-1);“Eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecinde, eğitsel amaçla bireyin tüm gelişim alanındaki özellikleri ve akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri ile eğitim ihtiyaçları belirlenerek en az sınırlandırılmış eğitim ortamına ve özel eğitim hizmetine karar verilir.” şeklinde belirtilmektedir.
Eğitsel değerlendirme sonucunda çocuğun özellikleri ve gereksinimleri dikkate alınarak çocuğa uygun olan eğitim-öğretim kurumu belirlenir. Özel gereksinimli çocuğun hangi eğitim kurumuna gideceği belirlendikten sonra ise çocuğun kuruma yerleştirilmesi süreci başlar. Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu, özel eğitim değerlendirme kurul raporu doğrultusunda özel eğitime ihtiyacı olan bireyi uygun resmi okul veya kuruma yerleştirir (OEHY, 2006, Madde 12-1 (Cümle eklenmiştir: 14.3.2009/27169 RG).
ÖĞRENME DAVRANIŞI YGB li ÇOCUKLAR: Yeni beceriler öğrenmeye dirençlidirler, Kendilerinden ne istendiğini anlamazlar, Taklit yolu ile öğrenemezler, Ses tonu, beden dili, jest ve mimik yolu ile öğrenemezler, Başkalarını memnun etmeye ilgisizdirler. DİĞER ÇOCUKLAR: Yeni beceriler öğrenmeye heveslidirler, Kendilerinden istenileni anlayabilirler, Öğrenmede taklit yolunu kullanabilirler, Ses tonu, beden dili, jest ve mimik yolu ile öğrenirler, Başkalarını memnun etmeye heveslidirler.
Özel eğitim uygulamalarının YGB olan çocuklarda etkili ve verimli olabilmesi için okul öncesi dönemden yetişkinliğe kadar bu çocuklara özel bireyselleştirilmiş eğitim programı (BEP) hazırlanması, gereksinimleri doğrultusunda destek eğitim sağlanması ve amaçlara uygun öğretim materyalleri sağlanması gerekmektedir.
TEDAVİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR Özel Eğitim Konuşma terapisi Uğraş terapisi Duyu Bütünlemesi yaklaşımı
TEMEL BECERİLER KAZANDIRMA: DAVRANIŞ DEĞİŞTİRME TEKNİKLERİ Son yıllarda yapılan araştırmalara göre; YGB li çocukların eğitiminde en etkili yöntem: davranış terapisi / davranış değiştirme teknikleri / davranışçı yaklaşımdır
DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM Davranışçı yaklaşım; bir davranışın öğrenilmesinde geçerli olan ilkeleri, aynı davranışın değiştirilmesinde kullanır. Olumlu davranışların artmasını hedefler. Olumlu davranışın sıklığı, davranışı ödüllendirilerek arttırılır. Pekiştireç çeşitleri ve pekiştirme tarifeleri, yardım teknikleri ve çeşitleri, beceri analizi, problem davranışlar için işlevsel davranış analizi gibi teknikler sıkça kullanılır.
ZAMAN Uygun zaman seçimi: Hem eğitimi verecek kişinin hem de çocuğun yorgun olmadığı, rahat olduğu zamanlar seçilir. Çocuğun çalışma sürecine uyum sağlamasını kolaylaştırmak amacı ile, çalışma süreleri önceden planlanır.. Çalışma süreleri gün içine yayılır. İlk başlarda günde 3-4 defa 2-5 dakikalık, daha sonra 4-5 defa 5-7 dakikalık sürelerde çalışma yapılır. Çalışma süreleri çocuk ve ailenin gereksinimlerine ve koşullara göre değiştirilebilir.
YER (ORTAM) Çalışmalarını hep aynı yerde yapılması önerilir. Böylece çocuk eğitim sürelerine daha kolay uyum gösterebilir. Çalışma mekanı dikkati dağıtacak objelerin olmadığı, sessiz bir yer olmalıdır. Materyallerin nasıl düzenlendiği önemlidir.. Çocuğun kontrolünün kolay olduğu bir yer olmalı, örn. Çocuğun sırtı duvara verilerek odanın köşesinde çalışma
TUTARLILIK Bu konu; YGB li olan çocukların genelleme yapabilme becerilerinde sorun olması nedeni ile çok önemlidir. Evdeki tüm bireylerin davranışları tutarlı olmalıdır. Eğitimi veren kişi kendi içinde tutarlı olmalı. Öğretilmek istenen beceri aynı biçimde öğretilmelidir.
NEDEN : DAVRANIŞ : SONUÇ Davranışı değiştirebilmek için o davranışın neden ortaya çıktığını bilmek gerekir. Neden: Davranışın ortaya çıkmasından hemen önceki olay. Davranış: Değiştirmeyi hedeflediğimiz davranış. Sonuç: Davranışın hemen ardından gelen olay.
HEDEF DAVRANIŞI BELİRLEME Çocuğa hangi davranışı öğreteceğimize karar verirken şunlara dikkat etmeliyiz: 1. Çocuğun gelişim düzeyi 2. Çocuğun ihtiyaçları 3. Bu davranışı öğrenebilmesi için bir başka beceriyi öğrenmesi gerekiyor mu? Örneğin, tuvalet eğitimi için önce oturma becerisini kazanmış olmalı.
Çocuğumun Becerileri Yardımsız Yapabildiği Beceriler Yardımla Yapabildiği Beceriler Henüz Yapamadığı Beceriler
KONUŞMA TERAPİSİ Özel Eğitim ile birlikte devam etmelidir. Çocuğun dil gelişimi ve iletişim kurma düzeyi ne olursa olsun, konuşma terapisi mutlaka tedavi programında yer almalıdır. Konuşma terapisinde aile ile birlikte çalışılır. Çocuğun dilin (sözel ve sözel olmayan dil) işlevini fark etmesi ;yani, ihtiyaçlarına ulaşmak için dili bir araç olarak kullanmasını sağlamak birinci adımdır.
KONUŞMA TERAPİSİ SÜRECİ Ne zaman başlamalı? Özel eğitim ile kazandırılan yönerge alma, yönergelere uyma ve dikkatini yoğunlaştırma becerisinin gelişiminden sonra konuşma terapisine başlanır. Başlangıçta taklit becerisi üzerinde çalışılır. Burada amaç, çocuğun söyleneni anlaması değil, gördüğünü taklit edebilmesidir.
KONUŞMA TERAPİSİ SÜRECİ Ses çıkaran oyuncakları taklit etme Objelerle taklit Vücut hareketlerini taklit etme Yüz mimikleri, ağız ve çene hareketlerini taklit etme Ses taklitleri (sesli sesler, hayvan sesleri, taşıt sesleri vb.)
DUYU BÜTÜNLEMESİ YAKLAŞIMI Duyu Bütünlemesi Nedir? Çevreden gelen bilgiler bizlere duyular yoluyla gelir. Algılayabildiğimiz bazı uyaranlar; görüntü, ses, koku, tat, sıcaklık, basınç, acı, vücut pozisyonu, vücut parçalarımızın hareketleri ve alan içerisindeki hareketi içerir. Dünyayı bizim için anlamlı bir yer kılan ve çevremize uygun tepkileri vermemizi sağlayan duyusal uyaranların organize edilmesine duyu bütünlemesi denir.
DUYU BÜTÜNLEME BOZUKLUĞUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR? Dokunmaya, harekete, görüntü ve sese aşırı hassasiyet Dokunmaya,harekete, görüntü ve sese duyarsızlık Kolaylıkla dikkatin dağılması Sosyal ve/veya duygusal sorunlar Aktivite seviyesinin normalden düşük ya da yüksek olması Fiziksel sakarlık veya belirgin dikkatsizlik Kendi kendini kontrol edememe Bir durumdan diğerine geçişte problem yaşama Kendi kendini sakinleştirmede yetersizlik Kendi hakkındaki farkındalığın az olması Konuşma, dil ve motor becerilerinde gerilik Akademik becerilerde gerilik
DUYU BÜTÜNLEMESİ BOZUKLUĞU KİMLERDE GÖRÜLÜR? YGB olan çocuklar Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar Öğrenme güçlüğü olan çocuklar İşitme ve dil problemleri olan çocuklar Erken doğanlar Nörolojik yaralanmalar
DUYU BÜTÜNLEMESİ TERAPİSİ NASIL YAPILIR? Duyu Bütünlemesi terapisi çocuk merkezli bir terapi modelidir. Çocuğun duyusal algılarının daha iyi gelişmesini, hem kendi vücudu , hem de çevresi üzerinde daha çok kontrol sahibi olmasını amaçlar. Çocuğun kendi yaratıcılığını ortaya koyabilmesi için terapinin çocuk tarafından yönlendirilmesine ve aktiviteleri seçmesine izin verilir. Duyu bütünleme terapisinin asıl amacı belirlenmiş becerileri geliştirmek değil, merkezi sinir sisteminin fonksiyonlarının iyileştirilmesine yardımcı olmak amacı ile duyusal ve motor aktiviteleri sağlamaktır ( bu yolla dil, motor becerileri, dikkat ve davranış vs. gelişir)
YGB ALANINDA KULLANILAN ALTERNATİF TERAPİ VE TEDAVİLER Akupunktur Arındırma Tedavisi Glüten ve Kazeinden Yoksun Diyet Hayvan Terapisi Hiperbarik Oksijen Terapisi İlaçla Tedavi Meditasyon Nörofeedback Sanat Terapisi Vitamin ve Mineral Desteği
Yaygın Gelişimsel Bozukluğu Olan Çocukların Aileleri ve Toplumla İlişkileri Engelli Ailesi Olmak Ailenin Kabul Süreçleri Aile Toplum İlişkileri
Engelli Ailesi Olmak Ebeveynlerin Otizm tanısı ile ilk yüzleşmeleri hiçbir zaman kolay olmaz. Otizm çoğunlukla, çocuğunuz ve onunla birlikte kurguladığınız yaşam çerçevesini altüst edebilecek bir durum olarak okunur. Otizm tanısına hazır olmak elbette söz konusu değil. Böyle bir tanı, herkesi beklenmedik bir anda yakalar, şaşırtır ve üzer. Genelde çaresizliğe sürüklenilmiş hissedilir. Bu nedenle, Otizm tanısına çok farklı duygularla tepki vermek beklenen bir durumdur.
Ailenin Kabul Süreçleri Şok: Şok, aşırı üzülme ve çaresizlik duygusu olarak tanımlanır. Aileler, özürlü bir çocuğa sahip olmakla, beklemedikleri ve hazır olmadıkları bir durumla karşı karşıya kalırlar . Reddetme: Bu aşamada aile özürlü bir çocuğu olduğunu kabul edememektedir. Aile çocuğun normal olduğuna ilişkin kanıtlar aramaktadır. Aile, uzmandan uzmana başvurarak doğru teşhisi anlamaya çalışmaktadır. Anne-baba bu devrede kendilerini ifade etmekte de çok zorluk çekmektedir
Ailenin Kabul Süreçleri (Devamı) 3. Depresyon: Aile, tüm çabalarına rağmen, çocuklarının özürlülük durumunun ortadan kalkmadığını fark etmekte; yoğun bir üzüntü ve keder duygusu içinde kendisini umutsuz hissetmektedir Bu dönemde aileler, çevresiyle ilişkilerini minimum düzeye indirir ve normal çocuk özlemi duyarlar Özürlü çocuk ailelerinin bu tür duyguları ve bu süreci yaşamasının doğal ve gerekli olduğu belirtilmektedir.
Ailenin Kabul Süreçleri (Devamı) 4. Karmaşa: Özürlü çocuğa sahip olmak ailenin yükünü önemli ölçüde arttırmaktadır.Çocuklarının neredeyse günün yirmi dört saatinde bakıma gereksinim göstermeleri, eğitim ve sağlık kurumlarına sıklıkla yapılan ziyaretler vb. aileyi maddi ve manevi yönden yıpratmaktadır.Dolayısıyla, anne-babalar, böyle bir çocuğum olacağına keşke hiç olmasaydı şeklinde tepki gösterebilmektedirler.Bu durum pek çok ailede engellenme duygularına; dolayısıyla, çocuklarına yönelik kızgınlık tepkilerine neden olmaktadır. Aileler bir yandan bu olumsuz duyguları yaşarken, diğer yandan çocuklarını sevmekte ve onun için en iyisini yapmak istemektedirler. Bu durum ailede karmaşık duygulara neden olmaktadır
Ailenin Kabul Süreçleri (Devamı) 5. Suçluluk: Ailenin yaşadığı duygular arasında üstesinden gelinmesi en zor olan belki de suçluluk duygusudur. Bu aşamada aile sürekli olarak neden böyle bir sorunla karşılaştık sorusunu sormaktadır. Bu dönemde aileler çocuklarının özrüne geçmişte yaptıkları hataların neden olduğunu ya da geçmişte yaptıkları yanlışlar yüzünden cezalandırıldıklarını düşünebilmektedir. Aileler çocuklarının özürlü olmasına ilişkin gerçekçi olmayan düşüncelere kapılabilirler
Ailenin Kabul Süreçleri (Devamı) 6. Kızgınlık: Kızgınlık, ailelerin özürlü çocuklarını kabule giden yolda önemli bir engeldir. Kızgınlık iki şekilde ortaya çıkabilmektedir. Aile ya genel olarak kabul edilebilir biçimde öfkelenmeden neden ben sorusunu sormakta ya da öfkesini özrün kaynağından uzak kişilere yönlendirmektedir. Doktorlar ve öğretmenler gibi uzmanların yanı sıra eşler, normal gelişim gösteren kardeşler ya da özürlü çocuğun kendisi gibi aile bireyleri de anne-babaların öfkesine hedef olabilmektedir.
Ailenin Kabul Süreçleri (Devamı) 7. Pazarlık Etme: Bu dönemde aile, çocuğunun özrünü ortadan kaldırmanın yollarını arar. Aile için önemli olan çocuğun normal hale gelmesidir. Aile bunu gerçekleştirebileceğini umduğu herkesle anlaşmaya girebilir. Bu kişi tıp doktoru, uzman, sihirli güçleri olduğu sanılan biri, hatta Tanrı olabilir. Anlaşma çoğu kez eğer çocuğumu iyileştirirsen, ben de şeklinde olmaktadır. Pazarlık, suçluluk ve çaresizlik duygularının bir yansıması olmaktadır
Ailenin Kabul Süreçleri (Devamı) 8. Kabul ve Uyum: Bu aşamaya erişebilen anne-babalar çocuklarını olduğu gibi kabul etmeye, çocuğu ailenin bir ferdi olarak benimsemeye hazırdır. Ailelerin bir çoğu aşamaların en sonuncusu olan kabul aşamasına erişememektedirler. Bazı aileler ret aşamasında takılmakta ve sürekli olarak çocuklarının normale döneceği beklentisi içinde olmaktadırlar Bu aşamada aile özürlü çocukla ilişki içine girmeye başlar ve onun gereksinimlerini karşılamaya çalışır.
Aile Toplum İlişkileri Aile özürlü çocuk için uzmanlarla işbirliği yapar Özürlü çocuk aileleri bu aşamalardan değişik hızlarda ve biçimlerde geçebilmektedir. Bazı aileler bu aşamalarda oldukça yavaş ilerlerken ve geçen zamanla yaşanılan acı azalırken; diğerleri bu durumdan minimum düzeyde zarar görebilir, bazıları içinse yaşanılan üzüntü zamanla azalsa da hiçbir zaman tümüyle ortadan kalkmaz Aileler daha önce geçtikleri aşamaları ve özürlü çocuğa sahip olmanın neden olduğu olumsuz duyguları değişik dönemlerde tekrar yaşayabilirler. Bu duruma yaşamın değişik dönemlerinde karşılaşılan olaylar neden olabilmektedir. Yeni bir kardeşin doğması ya da okul döneminin başlangıcı bu duruma örnek olarak verilebilir. Bunların yanı sıra, eşler bu aşamaları farklı sıralarla izleyebilir ve özrü kabulde geçirdikleri sürecin değişik aşamalarında olabilirler Özürlü çocuğa sahip olmak ailenin sorumluluklarını artırmakta, işlevlerini farklılaştırmaktadır. Aile, özürlü bir çocuğa sahip olmaktan dolayı yaşadığı olumsuz duyguların yanında; çocuğun gelişiminde yaşıtlarından farklı olma durumuna alışmak, sık sık hastaneye gitmek, doktor, terapist, eğitimci vb. farklı kişilerle etkileşimde bulunmak gibi zorunlu durumlara da uyum sağlamak zorundadır.
Aile Toplum İlişkileri (Devamı) Özürlü çocukların aileleri normal gelişim gösteren çocukların ailelerine kıyasla daha fazla hizmet gereksinimi duymakta ve bu nedenle daha yüksek düzeyde stres yaşamaktadırlar. Normal gelişim gösteren kardeşlere ve eşlere ayrılan zaman, özürlü çocuğun ek gereksinimlerini karşılamak üzere geçirilen zaman nedeniyle azalmakta; bu durum anne-babaları ve kardeşleri rahatsız etmektedir. Anne-babalar bu tür sorunlara bağlı olarak, evlilik ilişkilerinde ve aile içi etkileşimlerinde bozulmalar olmaktadır. Akrabalar ve normal gelişim gösteren kardeşlerin davranışları da anne-babanın stres düzeyini artırmaktadır Ortaya çıkan bu tür yeni durumlar aile yapısını da etkilemekte ve değiştirmekte, bu da ailede krizlere sebep olabilmektedir .
Ailede yaşanan stresi dokuz nedene bağlanmaktadır. 1. Harika çocuk mitinin yıkılması ve bunun sonucunda ailenin çocuğu kabulde ve duygusal bunalımı atlatmada çektiği zorluk. 2. Aile bireylerine, çocuğun kardeşlerine, yakınlarına ve çevreye çocuğun durumunu açıklamada çekilen zorluk 3. Çocuğun durumuna ve özelliklerine ilişkin elde edilen bilginin yetersizliği ve tutarsızlığı, 4. Özrün yol açtığı sağlık ve davranış sorunları ile bu sorunlarla başa çıkma çabaları bunun yanı sıra, çocuğun bakımının zaman, emek, para gerektirmesi, anne-babanın kendilerine ve diğer çocuklara kaynak ayıramaması.
Ailede yaşanan stres (devamı) 5. Çocuğun gelişiminde önemli aşamaları yaşayamama ya da çok geç yaşama. Örneğin: Normal gelişim gösteren kardeşlerin özürlü çocuktan daha önce yürümesi ya da konuşması vb. 6. Çocuğa karşı çevrenin gösterdiği olumsuz tutumlar, yakın çevrenin aileden uzaklaşması, 7. Pek çok uzmanla görüşme gereği 8. En uygun eğitim ortamını bulma çabaları, 9. Çocuğun geleceğine ilişkin duyulan kaygılar.
Ailelerin Yasal Hakları Özel eğitim kurumlarında verilecek eğitimin bir kısmı devlet tarafından karşılanmaktadır. Bunun için RAM kurumuna başvurmak gerekmektedir. 3 yaşına kadar erken çocukluk eğitimi, 3-6 yaş arasındaki çocuklar ise okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim alma şansına sahiptir. Okul öncesi çocuğun alışma süresine bağlı olarak 2 sene boyunca uzatılabilir. 7-23 yaşları arasındaki çocuklar Özel Eğitim Uygulama Merkezine verilerek eğitim almaları sağlanabilir. Bunun dışında devlet okullarında açılan özel sınıflarda da eğitim görmeleri için başvuruda bulunulabilir.
Eğer 15-21 yaşları arasında ilköğretim diplomasına sahip bir YGB li birey var ise Milli Eğitim Bakanlığı Açık öğretim Lisesi veya Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki Açık Öğretim Lisesinde eğitimlerine devam edebilirler. Aileler YGB li çocukları için halk eğitim merkezlerinde onların yeteneklerini ve meslek becerilerini geliştirmeye yönelik kursların açılması talebinde de bulunabilirler. Eğer YGB li birey özel bir bakıma ihtiyaç duyacak durumdaysa bakım giderlerinin karşılanması için devlet tarafından bakımdan sorumlu kişiye asgari ücret bağlanabilir.
Gelir vergisi indirimini kullanabilirler. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nden özürlü kimlik kartı emin edilerek birçok kolaylıktan ve indirimden yararlanılabilir. Bu kart ile birey şunlardan yararlanabilir: Farklı kurum ve kuruluşlardan istenen rapor yenileme işlemlerine artık gerek kalmaz. Gelir vergisi indirimini kullanabilirler. Devlet Demir yolları ile indirimli olarak seyahat edebilirler. Havayolları ile seyahatlerde yine belli miktarda indirim uygulanmaktadır.
Belediye otobüslerinden ücretsiz olarak yararlanabilirler. Sinema ve tiyatro gibi sosyal aktivitelerde satın alınacak biletlerde indirime sahip olurlar. Kamu Kurum ve kuruluşlarında özürlerini kanıtlayarak açılan özürlü çalıştırma kontenjanından yararlanabilirler. Diş tedavisinde de indirimli veya ücretsiz olarak tedavi görebilmektedirler. Yapılan işlemler Türk Diş hekimleri Odası Asgari Ücret Tarifesinde yer alan fiyatlara göre Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılmaktadır.