Bakteriyel Biyofilmler ve Konak Savunma Sistemleri

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
AROMATİK KİMYA Dr. Sedat TÜRE.
Advertisements

BİYOLOJİK AZOT GİDERİM PROSESLERİ
Bronşiyal astma Tanım Etiyoloji Patogenez Morfoloji.
Oksijenli Solunum Zafer Zengin Özel Yamanlar Fen Lisesi Biyoloji Öğretmeni twitter/zaferzengin70
BAKTERISINDEN PEROKSIDAZ ENZIMININ SAFLAŞTIRILMASI VE KINETIĞININ ARAŞTIRILMASI Parham Taslimi.
ELEMENT VE BILESIKLER a) Elementler :
MADDENİN TANECİKLİ YAPISI
Proteinler.
SOLUNUM SİSTEMİNİN SAVUNMA MEKANİZMALARI
Hücresel Solunum.
YEŞİL NEFES FOTOSENTEZ
KARBONHİDRATLAR.
YAĞLAR ( Lipidler) Nedir? Lipitlerdir.
Enerjinin Oluşması Vücudun gereksinimi olan enerji besin ögelerinin hücrelerde oksidasyonu ile sağlanır.Besinlerdeki karbonhidrat, yağ ve proteinden belirli.
Akarsu ve Göllerde İyileştirme Çalışmaları
BİYOKİMYAYA GİRİŞ VE BİYOMOLEKÜLLER
ANTİJENLER.
İLAÇLARIN MEKANİZMALARI
Günümüzde aldığımız bilimsel mesafeye rağmen canlı nedir
PROBİYOTİKLER VE MUHTEMEL ETKİ MEKANİZMALARI
BİYOFİLM İNFEKSİYONLARI
SAF MADDELER: ELEMENTLER VE BİLEŞİKLER
Trigliseridler gliserol-3-fosfat ve yağ açil CoA prekürsörlerinden sentezlenir.
MADDE DÖNGÜLERİ.
Peptik hastalık, Helicobacter pylori ve karın ağrısı
CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ
BÖLÜM 11 İmmün Sistem Hastalıkları
Ekosistemde Enerji Akışı ve Madde Döngüleri
Hastane Enfeksiyonları
Metabolizma ve Beslenme
Biyokimyaya Giriş ve Biyomoleküller
İnsektisit Seçiminde Dikkat Edilecek Konular
BAĞIŞIKLIK.
ET VE ET ÜRÜNLERİNDE NİTRAT VE NİTRİT
Plazmitler Plazmitler kromozom dışı ekstra genetik materyallerdir. Hemen hemen tüm bakteri cinslerinde bulunmuşsa da bakteriler için mutlaka gerekli değildir.
RADYOAKTİFLİK. GİRİŞ ◦ Radyoaktiflik özelliği bir maddenin radyasyonu yaymasını ifade etmektedir. Üç tip radyasyon çeşidi bulunmaktadır. Bunlardan en.
11. BİYOLOJİK YAKIT ÜRETİMİ
7. MİKROORGANİZMA HABİTAT TİPLERİ
BİYOKİMYA ANABİLİM DALI
MBEK değerleri aralığı (µg/ml) MIK değerleri aralığı (µg/ml)
Normal mikrofloranın fonksiyonu ve önemi
C- TİCARİ ÜRÜNLER VE BİYOTEKNOLOJİ
12. İNORGANİK VE ORGANİK KİRLETİCİLERLE MİKROBİYEL ETKİLEŞİMLER
Trafik Bağışıklık Sistemi dersi-4
Biyosinyal ve Sinyal iletimi
Konsantre yoğurt, probiyotik yoğurt, meyveli yoğurt
METAN ÜRETİMİ.
Metallerin Biyoremediasyonu ve Metallere Mikrobiyel Direnç
Plazmitler Plazmitler kromozom dışı ekstra genetik materyallerdir. Hemen hemen tüm bakteri cinslerinde bulunmuşsa da bakteriler için mutlaka gerekli değildir.
Mikrobiyoloji Laboratuvarı Ders 10
FARKLI BESİNLERİN OKSİJENLİ SOLUNUMA KATILIM BASAMAKLARI
Yönlendirilmiş Mutasyonlar
Mastitis.
Fermentasyon Lignoselülozik biyokütlenin hidrolizi ile glukoz, ksiloz, arabinoz, galaktoz ve mannoz gibi şekerler ortaya çıkar. Ama maalesef, endüstriyel.
ENERJİ OLUŞUMU Enerji, genel anlamda iş yapabilme yeteneği olarak tanımlanmakta, diğer bir deyişle, organizma iş yaparken enerjiye gereksinim duymaktadır.
Rekombinant DNA Teknolojisi ya da Genetik Mühendisiliği
EİKOSANOİDLER Eikosanoidler, hücre zarlarında bulunan fosfolipidlerin yapısındaki 20 karbonlu çoklu doymamış bağa sahip yağ asitlerinden sentezlenirler.
Ekstraselüler DNA’nın (eDNA) Biyofilm Yapısındaki Rolü
Gen Teknolojilerinin Diğer Uygulama Alanları. GEN KLONLAMASI Gen klonlamasında önemli olan aşamalar kısaca şöyledir (genel prensipler). 1) Gen taşıyan.
CANLI VE BİYOKİMYA Prof. Dr. Zeliha Büyükbingöl.
Lipid Peroksidasyonu Prof. Dr. Bilgehan Doğru.
Prof.Dr.Asuman Sunguroğlu
Biyoteknoloji İçin Mikrobiyoloji 1
GENOMDA GEN Yakın akraba bakteri türlerinde genom dizilerinin çok benzer olduğunun belirlenmesi ile birlikte, bakteriyal genomlara bakış açımız kökten.
SOLUNUM. SOLUNUM SOLUNUM ? Gliserol Gliserol.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Enerji Metabolizması ve Regülasyonu Prof. Dr
GIDA MUHAFAZA YÖNTEMLERİ
SERBEST RADİKALLER ve ANTİOKSİDANLAR 4
Sunum transkripti:

Bakteriyel Biyofilmler ve Konak Savunma Sistemleri

Konakçı Savunma Sistemleri ve Patojenlerle Etkileşimleri Mikroorganizmaların konakçı sistem ile ilk karşılaşma yeri olan iç ve dış epitel yüzeyleri, dış ortama karşı fiziksel bariyer oluşturarak enfeksiyonlara karşı savunmanın ilk basamağını teşkil eder. İkinci aşama; musin ve antimikrobiyal proteinlerden meydana gelen karmaşık bir ağ oluşturarak, birçok epitel yüzeyini kaplayan ve bu yolla mikroorganizmaların epitel hücrelere ulaşmasını engelleyen mukoz yapıdır. Konakçı savunma sisteminde üçüncü aşama, immün sistem hücreleri tarafından oluşturulmaktadır.

Konakçı Savunma Sistemleri ve Patojenlerle Etkileşimleri Bu üç aşamalı savunma sistemi birlikte mukozal bariyeri oluşturarak, örneğin; insan bağırsak sisteminde bulunan trilyonlarca kommensal mikroorganizmanın sistemik bölgelere ulaşmasını engeller. Daha önemlisi immün sistem, patobiyont’lar olarak tanımlanan oportünistik ya da primer patojen mikroorganizmalara karşı da engel oluşturmaktadır. Bununla beraber birçok patojen, konakçı savunma sistemlerinden kaçma yönünde evrimleşmiştir.

Konakçı Savunma Sistemleri ve Patojenlerle Etkileşimleri Konakçı sistemlede biyofilmlerin oluşumunun belirleyici ilk aşaması, söz konusu biyofilmleri oluşturacak enfeksiyon ajanlarının (patojenlerin) dahil olduğu konakçı sitemlerdeki mikrobiota ile etkileşimleridir. Patojenlerle enfeksiyon, klasik olarak mikroorganizmalar ile immün sistem arasındaki savaş olarak kabul edilmektedir. İmmün sistem patojenlerin konakçı sistemlerde kolonize olmasının ve hastalığa yol açmasının engellenmesinde anahtar rol oynamaktadır. Gerçekte patojenler, epitel hücreleri veya immün sistem hücrelerinden önce, sistemde var olan mikroflora ile karşılaşırlar. Bu kommensal mikroorganizmalar, gastrointestinal sistem örneğinde olduğu gibi, sistemdeki farklı nişleri işgal etmiş durumdadırlar ve eksojen mikroorganizmaların bu bölgeleri işgal etmelerine direnç gösterirler. Bu olaya “kolonizasyon direnci” adı verilmektedir. Ancak bazı kommensal mikroorganizmaların patojenlerin kolonizasyonuna önemli katkılarda bulunduğu da belirlenmiştir.

Konakçı Savunma Sistemleri ve Patojenlerle Etkileşimleri Söz konusu biyofilmleri oluşturacak enfeksiyon ajanlarının (patojenlerin) dahil olduğu konakçı sitemlerdeki mikrobiota ile etkileşimleri sonucunda ortaya çıkmaktadır. Patojenlerle enfeksiyon, klasik olarak mikroorganizmalar ile immün sistem arasındaki savaş olarak kabul edilmektedir. İmmün sistem patojenlerin konakçı sistemlerde kolonize olmasının ve hastalığa yol açmasının engellenmesinde anahtar rol oynamaktadır. Son altı yılda yürütülen çalışmalarda, mikrobiyota’nın patojenlere elektron akseptörlerini, inorganik besinleri ve şekerleri sağlayarak regülator görevi gördüğünü ve bu yolla virülanslığı teşvik ettiğini kanıtlamıştır.

Konakçı Savunma Sistemleri ve Patojenlerle Etkileşimleri Örneğin; Salmonella spp. anaerobik solunum yapar ve elektron akseptörü tetratiyonattır. Tetratiyonat gastrointestinal sistem mikrobiyotasının ürettiği hidrojen sülfit ve nötröfillerde üretilen reaktif oksijen türlerinin bir seri oksidasyon reaksiyonu sonucunda oluşmaktadır. Salmonella spp.'nin buna ilave olarak, mikrobiyota’nın şeker fermentasyonunun son ürünü olan moleküler hidrojeni (H2), organik enerji kaynaklarının azaldığı ya da tükendiği durumlarda, enerji kaynağı olarak kullanabildiği de belirlenmiştir

Konakçı Savunma Sistemleri ve Patojenlerle Etkileşimleri Salmonella spp. sialik asidi enerjice zengin karbon kaynağı olarak kullanmak suretiyle gastrointestinal sistemde çoğalabilme avantajını kazanmaktadır. Enterohemorajik E. coli (EHEC) ise başka bir mekanizma kullanarak B. thetaiotaomicron aktivitesinden yararlanmaktadır. EHEC suşları, B. thetaiotaomicron tarafından üretilen fukozidaz enzimi aktivitesi sonucu, konakçı glikanlarından sağlanan fukozlara duyarlıdır. Bu yolla oluşan fukozlar EHEC suşlarında, konakçı sistemde kolonizasyonu sağlayan virülans genlerin ifadesini indükleyerek, bu patojenlere kolaylık sağlar.

Konakçı Savunma Sistemleri ve Patojenlerle Etkileşimleri Benzer şekilde Clostridium difficile ve Citrobacter rodentium mikrobiota’nın ürettiği süksinatı metabolize ederek bağırsak sisteminde çoğalabilmektedir. Bu bileşik ayrıca C. difficile’nin virülans genlerinin pozitif regülasyonunda rol almaktadır. Mikrobiyota’nın yararlı bileşikler oluşturmak suretiyle dolaylı bir şekilde patojenleri desteklemesi, konakçı sistemin patojen yanıtları oluşturması sürecinde de gerçekleşmektedir. Örneğin; patojenlerdeki Toll-benzeri resertör (TLR) ligantları, ince bağırsak epitel hücrelerinde interlökin-22 (IL-22) bağımlı fukozilasyonu teşvik etmektedir. Bu hücreler ince bağırsak lümenine geçtiğinde fukoz serbest kalarak mikrobiota tarafından metabolize edilir. Fukoz salınımı yukarıda ifade edildiği şekilde bazı patojenler için elverişli koşullar yaratırken, örneğin; C. rodentium’da virülans genlerin ifadesini baskılamaktadır, konakçı organizmanın söz konusu patojene karşı toleransını da artırabilir.

Sonuç Biyofilm oluşumunun konakçı savunma sistemleri ve kullanılan kemoterapötikler yanında, gıda başta olmak üzere farklı endüstriyel üretim süreçlerinde kullanılan abiyotik yüzeylerden dezenfektanlar aracılığı ile etkin bir şekilde gideriminin mümkün olmaması, söz konusu yapıların oluşumunun biyokimyasal, genetik ve fizyolojik esasının tam anlamı ile aydınlatılamamasından kaynaklanmaktadır. Biyofilm yapısında yer alan mikroorganizmaları, yüzey agregasyonunda, yüzeyler ve besin maddeleri için var olan mikrobiota ile yarışmasında, konakçı savunma sistemlerine karşı etkin yanıtlar oluşturmasında ve yayılmasında hangi genetik regülasyon mekanizmalarının ve bunların teşvik ettiği moleküllerin rol oynadığının belirlenmesi, etkin biyofilm önleme ve eradikasyon stratejilerinin geliştirilmesini beraberinde getirecektir. Bu ancak patojenlerin planktonik formları ile biyofilm formlarının karşılaştırmalı sistem biyolojisi çalışmaları kullanılarak detaylı bir şekilde incelenmesi sonucunda mümkün olacaktır.